Logo

Yeni YÖK Ne Kadar Yeni, Ne Kadar Özgürlükçü?

Kategori: Oktay Aydın - TÜRKPDR Yön.Kur.Üy.
Salı, 06 Kasım 2012 11:12 tarihinde oluşturuldu



Yükseköğretim Kurulu (YÖK),  2012 sonuna dek yasalaşmasını hedeflediği yeni Yükseköğretim Yasasına ilişkin bir taslak tasarı yayımladı. Tasarı tüm tarafların ve kamuoyunun tartışmasına açıldı. Herkesin ve her kesimin görüşleri alındıktan sonra taslağa son şekli verilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM), Aralık-2012 içinde gönderilmesi amaçlanıyor.

Yasa tasarısı tam olarak ne diyor? Yeni olan bir şey var mı? Ne kadar yeni? Özgür ve özerk üniversite özlemi nihayet gerçekleşiyor mu? Yoksa değişen sadece isimler ve kısaltmalar mı?

Bu ve benzeri sorular çerçevesinde tüm yasa tasarısını değerlendirmeye çalıştım:

•             12 Eylül 1980 askeri darbe ürünü bir kurul olan ve 30 yılı aşkındır hemen tüm kamuoyunca kıyasıya eleştirilen YÖK’ün ve üniversitelerin yapılarının, işleyiş ilkelerinin değiştirilme çabaları her ne olursa olsun takdire şayandır.

•             Yola, daha az merkeziyetçi bir yapı, dayatan değil de koordine eden bir YÖK ve en nihayetinde özgür ve özerk üniversiteler, akademisyenler ve üniversite ortamları hedefi ile çıkılıyor olması da çok olumlu.

•             Yasanın girişinde, evrensel üniversite düşüncesi ile bağdaşmayan “klişe” ve “hamasi” söylemlerin çıkarılmış olması da yükseköğretimin geleceği adına ümit verici.

•             Yasanın bu kadar ayrıntılı olması ise daha en başından yola çıkılan amaçlarla içeriğin örtüşmediği, örtüşemeyeceğinin işaretlerini veriyor. Yasanın daha sade, daha öz ve daha genel olması gerekiyor.

•             YÖK yerine getirilen Türkiye Yükseköğretim Kurulu’nda (TYK), isim ve kısaltma dışında göze çarpan tek değişiklik, yasama ve yürütmenin Genel Kurula daha çok üye gönderiyor olması. Bu halkın siyasi erk aracılığıyla daha etkin olması anlamına geliyor ve olumlu. Ancak, görev tanımları, yapı ve işleyiş ilkeleri bakımından çok da özgür ve özerk üniversitelerin kapılarını açacak açabilecek bir sistem görüntüsü de vermiyor.

•             Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) yerine önerilen Rektörler Kurulu (RK) da ismi dışında ÜAK ile aynı.

•             Devlet üniversiteleri için önerilen kategorik düzenleme ve belli ölçütleri taşıyanlar için Üniversite Konseyi (ÜK) kurulması çok olumlu. Ancak, bu konseyin, fakülte ve yüksekokul açamayacak olması, kendi öğretim elemanını kendi seçip atayacak olamaması, kontenjanlar için yine TYK’nın onayına gereksinim duyacak olması gibi yetkiler açısından çok özerk ve özgür olamayacağı anlaşılıyor.

•             Rektörlük seçimlerinde de ÜK’nın önü kapatılıyor. Pek ala ÜK kendi üniversitesi için daha etkin ve doğru olduğunu düşünüyorsa aynı rektörü 2ç kez atayabilmeli oysa.

•             TKY’nın ÜK kurdurup, sonra her şeye yine yasa maddeleri ile karışıyor olması özerklik tanımına çok da uyumuyor.

•             Vakıf ve özel üniversitelerde, rektörlüğün Mütevelli Heyetince (MH) önerilip, TYK’ca atanması da çok gereksiz. TYK rektör olma ölçütlerini yasada belirtir. MH’ler bu ölçütlere uyan istediği adayı rektör atar. TYK’ya sadece bilgi verir, onay beklemez.

•             Koşulları taşımadığı için ÜK yetkilerinin Üniversite Senatolarında (ÜS) ve Yönetim Kurullarında (ÜYK) olması da olumlu. Ancak tasarıdaki şu haliyle yeni bir şey yok. Yetkileri kısıtlı ve sınırlı, tümüyle YÖK’e bağlı ÜS ve ÜYK’lar gitmiş, TYK’ya bağlı olarak aynen geri gelmiş gibi bir görüntü var.

•             Yasada üniversitelerin içyapılarının bu kadar ayrıntılı anlatılması, birimlerin isimlerinin bile tek tip olması da özgür ve özerk düşünce yapısına aykırı. Bırakalım hangi idari birimi hangi adla açacaklarına devlet üniversitelerinde ÜK ya da ÜS/ÜYK, vakıf ya da özel üniversitelerde MH’ler karar versin.

•             Vakıflar yanında bireylerin ya da şirketlerin de üniversite açabilecek olmaları çok olumlu. Birey ve şirketler için Türkiye içinden ve dışından herkese açık olması da rekabeti artırması, kaliteli örneklerin gelmesi açısından önemli. Ancak bunun için Bakanlar Kurulu kararı beklenmesi ya da yasa çıkartılması gerekmiyor. Ölçütler TYK’ca konur, uyan üniversiteler TYK’ca onaylanarak açılır.

•             Türkiye üniversitelerinin yurt dışında üniversite açabilecek olmaları da sevindirici. Ancak, yasa tasarısında Türkiye’de bir üniversitenin birden fazla şehirde faaliyet gösterebilmesine olanak verecek bir ifade yer almıyor. Bunun önünü de mutlaka açmalı TYK.

•             TYK’nın vakıf ya da özel üniversitelerin MH’lerine bu kadar müdahil olması da doğru değil. Vakıf ya da birey/şirket kendisi için en doğru MH’yi belirleyecektir, düşüncesine inanmak zorunluluğu vardır. Aksi uygulamalar, yani doğru MH’yi seçemezler mantığı, girişimciliğin ruhuna aykırı olur.

•             İleri Araştırma Birimleri kurulması ve Bilgi Lisanslama Ofisleri uygulamaları çok olumlu. En kayda değer yenilikler bu iki öneri.

•             Öğrenci seçme biçiminde “sınavla öğrenci alır” vurgusu çok yanlıştır. Bunun yerine, devlette her ÜK, ÜS/ÜYK ve vakıf-özellerde MH nasıl öğrenci alacağının esaslarını TYK ile paylaşır, TYK, ÖSYM eliyle merkezi bir skor sınavı yapar, isteyen üniversite bu skorları da kullanabilir dese daha doğru olur.

•             Vakıf ve özel üniversitelerden gerektiğinde öğrenim hizmeti satın alınacak olması çok olumlu.

•             Araştırmalar için kaynak aktarımı vurgusu, ücretli araştırma izinleri, salt araştırma yapacak öğretim elemanı istihdamı uygulamaları da çok yerinde olmuş.

•             Ancak, TYK’nın hala vakıf-özel üniversitelerin nasıl burs vereceğini belirlemeye çalışması çok anlamlı olmamış. Bırakalım, MH’ler, hem kimle çalışacağına hem hangi öğrencileri nasıl alacağına hem de kime nasıl ne kadar niye burs vereceğine kendi karar versin.

•             Akademik faaliyet puanı ve ödeneği de rekabeti ve kaliteyi artıracak unsurlar olarak öne çıkıyor.

•             TYK’nın Ankara dışında da ofis açabilecek olması da olumlu.

•             Siyasi partilere üye olamamak durumu da öğrenci ve öğretim üyeleri için kaldırılıyor. Bu da çok olumlu bir gelişme.

•             Yasada öğrenim giderleri kaynağı olarak devlet katkı payı var yine. Kişisel görüşüm isteyen ve ihtiyacı olan her adaya %100 burs verilmesi, ancak diğer öğrencilerden, öğrenim ücretinin tümünün alınması gerektiği yönündedir.

Eğitimtercihi

Oktay Aydın

Uzman Psikolojik Danışman

TPDR-İstanbul YK

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.