Yasemin Çiçekçisoy / Uluslararası Eğitim Uzmanı
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini yükseltmenin en kolay yolu, eğitime yatırım yapılmasıdır. Çağdaş refaha ve güçlü bir ekonomiye sahip olmanın en kolay yolu, eğitme yatırım yapmaktır. Eğitim hem kamu hem de özel sektör için kazançlı bir yatırımdır.
Türkiye eğitim harcamalarının GSMH’ya oranında, OECD ortalamasının altında pay ayırmaktadır. Ayrılan payın arttırılmasına acil olarak ihtiyaç var. Eğitim harcamalarının finansman kaynağının arttırılmasının bir yolu bulunmalı. Üniversite- Sanayi işbirlikleri bu noktada kritik önem taşıyor. Bunun yanı sıra yükseköğretim hizmetini alan öğrencilerden alınan katkı paylarının da arttırılabileceği son zamanların en önemli tartışma konularından. Hatırlarsanız yıllar önce İngiltere eğitimin finansmanında öğrenci katkılarının arttırılması için bir sistem oluşturulmuştu. Öğrenciler ortalığı yakıp yıkmıştı. Ancak neticede sistem yeniden düzenlenmiş, finansman kaynaklarına hizmet alan tarafından sağlanma oranı arttırılmıştı.
Hayat boyu öğrenim politikalarına ihtiyaç var
Türkiye’de eğitim ekonomisi yönelik hedefler konulmak zorundadır. Mevcut politika ve hedefler ihtiyacı karşılamaktan çok günü kurtarır durumda olduğunu biliyoruz. Bu hedefler okul öncesi eğitimden tutun da doktora sonrasına kadar uzanmalıdır.
AB’de yükseköğretimin finansmanı
AB ülkelerinde genel olarak yükseköğretim bir standarda bağlanamamıştır. Birlik üyelerinin farklı eğitim sistemi ve finansman modelleri olduğunu görüyoruz. Birlik, Bologna süreci ile birlikte eğitim sistemlerinin harmonizasyonu hedeflenmiş, ancak bu süreç ne kadar başarılı olmuştur, tartışılır. Şöyle bir inceleyecek olursak Finlandiya, İrlanda, Almanya, Fransa gibi ülkelerde yükseköğretim bedelsiz olarak sunulmakta olup, İtalya, Hollanda, Portekiz, Avusturya ve İngiltere gibi ülkelerde ise yükseköğretim yarı kamusal mal olarak kabul edilerek, öğrenci harçları arttırılarak finansman kaynağı olarak kullanılmaktadır. Öğrencilere uygun krediler verilerek finansmana katkıda bulunmaları sağlanır. Üniversite Sanayi işbirliği faaliyetleri yönünden Almanya ve Fransa oldukça aktif ülkelerdir. Özellikle Ar-Ge faaliyetleri, bu ülkelerde neredeyse tamamen sanayi tarafından finanse edilir. Türkiye’de maalesef üniversite-sanayi işbirlikleri etkin değil. Sanayiden maddi manevi destek almadan kalkınmanın gerçekleşmesi bana göre mümkün olamaz.
Ülke |
Kamu finansmanının bağlı olduğu koşul |
İsveç |
Öğrenciler, krediler |
Danimarka |
Öğrencilerden toplanan krediler (taksimetre kuralı) |
Belçika-Flandra |
Yeni girenler; Kredi bursu; diploma (BA, MA, PhD) |
Almanya |
Önceki yılın bütçesi; öğrenci sayısı |
Hollanda |
Yeni girenler, diploma (BA, MA, PhD) |
Finlandiya |
Diploma sayısı (enstitü üzerinden kabul edilen) |
Fransa |
Giriş kriteri (personel, öğrenci) |
İspanya |
Öğrenciler ve (Valensiya bölgesinde) enstitüler tarafından belirlenen göstergeler |
Kaynak: ESMU, 2010
"İçinde yaşadığımız yeniçağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi, ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünü haline gelmiş bulunuyor. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları arazi, bedensel emek, imalat ve fabrikalar değildir. Bunların yerini bilgi almış durumdadır.” Thomas A.Stewart
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
twitter: @yccsoy
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.