Logo

YÖK, üniversite adaylarını böyle mağdur etmiş

Kategori: Gündem
Cuma, 23 Ağustos 2013 09:20 tarihinde oluşturuldu



İTÜ ve 9 Eylül üniversitelerinin Denizcilik Bölümü’nü tercih eden adaylar 49. madde nedeniyle mağdur oldu. YÖK üyesi Prof. Dr. Günay hatalı olduklarını kabul etti.

Vatan Gazetesi’nden Sadık Gültekin köşesinde YÖK’ün yaptığı bir hata yüzünden ÖSYS yerleştirmelerinde üniversite adayların mağdur edildiğini belirtti.

İşte Sadık Gültekin’in o yazısı;

27 Temmuz günü VATAN gazetesindeki yazımda; 2013-ÖSYS Tercih Kılavuzu’nun Özel Koşul ve Açıklamalar sütununda 49’uncu maddede bulunan bölümlerin tümünde yerleştirme hatası olduğunu dile getirmiştim. 49’uncu madde, İTÜ ve Dokuz Eylül üniversitelerinin Denizcilik fakültelerinin 9 programında geçiyor ve bu programlara 500 öğrenci alınıyor ama olay sadece 500 öğrenciyle sınırlı kalmıyor.

İTÜ ve Dokuz Eylül üniversitelerinin Denizcilik Fakültesi’ni tercih eden Anadolu ve genel lise mezunu yüzlerce aday, 49’uncu madde nedeniyle puanları yetmesine rağmen istediklerini bölümleri kazanamadı. Bu hata, LYS’de alanlar kaldırılmasına rağmen 49’uncu maddenin değiştirilmemesinden kaynaklanıyordu. Bu maddeye göre bu bölümleri liselerin Fen Bilimleri, Matematik ya da Türkçe-Matematik alanı öğrencileri seçebiliyordu. Herhalde bu iki üniversitenin yöneticileri, liselerden alanların kaldırıldığından bihaber!

Aradan tam bir ay geçmesine rağmen sorun çözülmedi. Sabırla ‘bir gelişme olur mu’ diye bekledim. Süre daralıyor ama hiçbir gelişme olmuyordu. Dün YÖK’ü aradım. Basın Müşavirliği ‘konu üzerinde çalışılacağını ve sonucun akşam bildirileceğini’ söyledi. Saat 20.39’da YÖK Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay aradı. Olayı değerlendirdiklerini ve hatayı kabul ettiklerini, bu hatanın iki üniversitenin, MEB’in, ÖSYM’nin ve YÖK’ün gözünden kaçtığını ve kimsenin bunu fark edemediğini, dolayısıyla 49’uncu maddenin yanlış olduğunu belirtti.

Şimdi ne olacak?

Sayın Günay, NASA’nın da hata yaptığını, uzay aracının parçalandığını (!) vurguladıktan sonra, sorunun çözüm yollarını sıraladı. Şimdi hazır olun, çünkü çok ilginç açıklamalarla karşılaşacaksınız...

“Hocam, şayet olayı biz düzeltmeye kalkışırsak, 1 milyon 200 bin adayın tekrar tercih yapması gerekir çünkü olayı düzeltmeye çalıştıkça hata hatayı doğuracak ve tüm sistem yerinden oynayacak. Bu durumda en iyisi yeniden tercih yaptırmak olacak. Gerçekten burayı kazanması gerekenleri buraya koyduğunuz zaman, şimdi oraya yerleşenleri kaldırmanız ve diğer tercihlerine yerleştirmeniz gerekecek. Onları yeni yerlerine koyduğunuzda, oradakileri de yerinden oynatmanız lazım. Bu felaket.”

“Peki bu olay nasıl çözülecek hocam?”

“Şöyle, kazanması gerekirken kazanamayan adaylar bizi mahkemeye versin!”

“Kazanacakları kesin, peki bu durumdan yine tüm sistem etkilenmez mi?”

“Yok olmaz, bireysel olduğu için tüm sistemi etkilemez, sadece haklı bulunan hak ettiği yere yerleştirilir.”

“Hocam bunları olduğu gibi yazacağım.”

“Önemli olan sizin nasıl aktaracağınız, sansasyonel mi yoksa çözüm odaklı mı?”

“Amacım sansasyon yaratmak değil, hak edenleri yerleştirmek! Süre daraldı, 2 Eylül’de kayıtlar başlıyor. Adaylar hangi ara bu işi neticelendirecek?”

“Yetişir yetişir, hakimler bunu fark eder!”

“Ya yetişmezse, kayıtlardan sonra dava neticelenirse, çocukların hakkı saklı olacak mı?”

“Olur, alırız o çocukları...”

Adalet mi bu?

Ne kadar ilginç değil mi, hak eden hak ettiği yere mahkeme kararıyla girecek. Peki, bu adayların hepsinin haberi olacak mı, ya haberi olmayanlar n’olacak? Siz bu çocukları uyardınız mı?

ÖSYM, hak ve adalet üzerine kurulan bir kurum. Bundan şüphemiz yok ancak bu olayda haklı olan mağdur duruma düştü. İsteğim şu: Gereğinin yapılması, adil bir değerlendirmenin yapılması.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.