Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gebze'nin genel olarak da Kocaeli'nin sanayi merkezi olmanın yanında da tabii artık bir bilim, teknoloji, araştırma ve geliştirme merkezine dönüştüğünü, çok büyük bir memnuniyetle müşahede ediyoruz. Yapılan yatırımlarla hele hele devam eden bilişim vadisi gibi önemli projelerle başlayacak yeni projeler var önümüzde. Kocaeli ve Gebze, Türkiye'nin hatta dünyanın müstesna merkezlerinden birisi haline gelecektir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gebze Teknik Üniversitesi'ni ziyaret etti. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, konuşmasına, 41 gün önce kuruluşu gerçekleşen üniversiteye, "41 kere maşallah" diyerek başladı. Üniversitenin millet ve ülke için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Başbakanlık vazifesini ifa ettiğim 12 yıllık süreçte yeni 99 üniversitenin kurulmasına öncülük etmiştim. Çok eleştiriler aldım dediler ki 'bir anda bu kadar üniversiteyi kurmak doğru mu?' dediler ki 'hoca yok üniversite kuruluyor.' Bütün bunlara karşı o süreç içerisinde ben de hep düşüncelerimi ortaya koydum. Türkiye'nin çok ciddi bir göç durumuyla karşı karşıya olduğunu, özellikle öğrenci göçünün inkar edilemeyecek, engellenemeyecek bir durumda olduğunu, bunun ortaya koyduğu mali portrenin çok çok büyük olduğunu, öyleyse bizim o garip gureba, fakir fukara doğu, güneydoğu bu bölgedeki yavruların ayağına üniversiteyi götürmemizin gerekliliğine... Dolayısıyla her ilimizde bir üniversitenin olmasının bizim olmazsa olmaz bir görevimiz olduğunu ifade ederek, asıl görev tüm bu üniversitelerdeki hocalarımızın, yeni akademisyenler yetiştirmek suretiyle oralara da bu hizmeti götürmemiz gerektiğini ifade ettim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gebze Teknik Üniversitesi'nin kendisi için bu noktada ayrı bir yere sahip olduğuna dikkati çekerek, "O da Cumhurbaşkanı olarak kuruluşunu onayladığım ilk üniversite, 12 yıllık süreçte kuruluşuna öncülük ettiğimiz 100. üniversite oldu. Bu bakımdan anlamlı. 2002 yılında Türkiye'de toplam 76 üniversite vardı. Gebze Teknik Üniversitesi ile birlikte 100 yeni üniversite ve sayı 176'ya böylece ulaşmış oldu. Tekrar bu yeni üniversitemizin hayırlı olmasını diliyor, başta öğrenci, hocalarımız olmak üzere tüm üniversite camiasına başarılar temenni ediyorum" diye konuştu.
Gebze Teknik Üniversitesi'nin sıfırdan kurulmuş bir üniversite olmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversitemizin temelinde, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü gibi oldukça büyük bir tecrübe birikimi vardır. Ben buna böyle inanıyorum. Bugüne kadar yapılan çalışmaların, elde edilen başarıların üniversite vasfıyla çok daha yükseklere taşınacağına yürekten inanıyorum. Bugün İzmit ve Gebze'de gerçekten dolu dolu bir ziyaret inceleme ve açılış programı gerçekleştirdik. Tabii eski alışkanlık 'İzmit' dedik aslında Kocaeli dememiz lazım. Önce Kocaeli İzmit'te TÜPRAŞ'ın fuel oil dönüşüm tesisinin açılışını yaptık. Tabii rakam küçük değil 3 milyar dolarlık bir yatırım ama özelleştirme sürecinden itibaren alırsak 10 milyar dolarlık bir yatırım. Türkiye'de bugüne kadar tek kalemde yapılmış en büyük sanayi yatırımı olma özelliğini taşıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından TÜBİTAK Gebze Kampüsü'ne geçtiklerini ve çok önemli bir törene iştirak ettiklerini anımsatarak, "TÜRKSAT 6A haberleşme uydusu geliştirilmesi ve üretimi projesi, orada atılan imzalarla resmen başlamış oldu. Ülkemiz, milletimiz adına çok büyük bir prestij ve iftihar vesilesi olduğuna inanmış olduğum bir proje. Ardından bazı tesislerimizi ve bu noktada aldığımız brifingle de geleceğe yönelik buradaki heyecanı, arkadaşlarımla paylaşma fırsatını buldum. Bilim, teknoloji ve Ar-Ge adına Türkiye'nin ulaştığı seviyeleri, bu brifingde görme fırsatım oldu. Son olarak da Gebze Teknik Üniversitemize geldik ve şimdi sizlerle bir aradayız. Az önce Haluk Hocamızın haklı olarak ifade ettiği böyle küçük bir konferans salonunda hakikaten 5 bini aşkın öğrenciye sahip bir üniversitede böyle küçük bir konferans salonun da olmaması lazım" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Gebze'deki yerel güç, kuvvetlerin aynı zamanda üniversitenin kendi imkanlarının elele vermesi gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü burası aynı zamanda bir sanayi şehri. Buranın sanayicileri de üniversitelerini hele hele bir teknik üniversiteyi kendi başına bırakmayacaklardır, onlar da gerekli destekleri vereceklerdir. Bu noktada gerek valimiz, gerek belediye başkanımız tabii hükümet olarak da bakanımız buraya verecekleri destekle bir an önce burada yeni bir kampüs oluşumuna vesile olacaklardır. Büyüklerimizin bir ifadesi var hakikaten mekanın şereflisi kaliteli insanın yetişmesine vesile oluyor. Onun için de burada güzel bir proje, güzel bir mekan... İnşallah Kocaeli Üniversitesi de şu andaki öğrenci sayısıyla büyük bir rakama ulaştı. Zannediyorum 78 bin filan öğrenci var orada da."
Kocaeli'nin üniversiteler şehri olması
Kocaeli'nin bir üniversiteler şehri olmasında, geleceğe yönelik başka adımları da atmaya hazırlandığını ifade eden Erdoğan, "Çünkü nüfusu itibarıyla artık büyükşehir ve ciddi de göç alan bir şehir. Öyleyse burada şimdi bu üniversitenin kalitede çok çok şöyle ileri adımlar atmış olması, inanıyorum ki bir cazibe merkezi olmayı da getirecektir. Gebze'nin genel olarak da Kocaeli'nin sanayi merkezi olmanın yanında da tabii artık bir bilim, teknoloji, araştırma ve geliştirme merkezine dönüştüğünü, çok büyük bir memnuniyetle müşahede ediyoruz. Yapılan yatırımlarla hele hele devam eden bilişim vadisi gibi önemli projelerle başlayacak yeni projeler var önümüzde. Kocaeli ve Gebze, Türkiye'nin hatta dünyanın müstesna merkezlerinden birisi haline gelecektir" diye konuştu.
"Elbette biz bu alanda maalesef çok geç kalmış bir ülkeyiz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"On yıllar önce atılması gereken bu adımlar, kurulması gereken bu tesisler ancak şimdi bu dönemde hayata geçebiliyor. Ancak biz umutsuz olmadık, umudumuzu kaybetmedik dedik ki 'biz bunları aşacağız.' 12 yıl önce 'zararın neresinden dönersek kardır' dedik. 'Bir yerden başlamalı' dedik ve dört tane kendimize temel taş tespit ettik. 'Eğitim' dedik, 'sağlık' dedik, 'adalet' dedik, 'emniyet' dedik. Eğitime verdiğimiz ağırlık, o gün bugündür devam ediyor. Önce yapısal noktada attığımız adımlarla Osmanlı'dan 79 yıllık cumhuriyet dönemi dahil tüm derslik sayısının üçte ikisinden fazlasını ki 265 bin derslik 12 yıl içerisinde yapıldı."
En çok personel alımı öğretmenlerde yapılıyor
Erdoğan, kendisinin talebeliğinde İstanbul'da ilkokulda 75 kişilik sınıfta okuduğunu belirterek, "Geldik orta, lise orada da aynı 80-85... İçinizde bu dönemleri yaşayanlarınız olmuştur. Hele hele Anadolu'da 100 kişilik sınıflarda okuyanlar oldu. Buralardan şimdi koyduğumuz hedef şu; dedik ki 30'un üzerinde olmayacağız 30'un altında olacağız. Hamdolsun artık bu çok yerde yakalandı. Şimdi 30'un üstünde sınıflarımız, dersliklerimiz hamdolsun yok" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiki eksiğin öğretmen konusunda olduğunu anlatarak, "Çünkü bütçe ne kadar müsaade ediyorsa bir yerde de o kadar öğretmen alabiliyorsunuz. Buna rağmen hiçbir dönemde alınmamış öğretmeni, bu 12 yıl içerisinde eğitim camiamıza kattık. Aynı kararlılıkla bu da devam ediyor. Yani en çok personel alımı öğretmenlerde yapılıyor. İşte bu sene ağustosta yanılmıyorsam 40 bin öğretmen alındı yine bu ara dönemde bir 15 bin öğretmen daha alınmak suretiyle 55 öğretmen de bu eğitim öğretim sezonunda eğitim camiasına katılmış oluyor. Bunlar önemli rakamlar, bunlar geçmişte olan şeyler değildi. Attığımız adımlar, toprakla buluşturduğumuz bu tohumlar inanıyorum ki gelecek adına çok büyük değer ihtiva ediyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin başta savunma sanayi olmak üzere pek çok alanda atılım yapan, ilkleri başaran, dünyayla rekabet edebilen bir ülke konumuna yükseldiğini belirterek, "Bu ivmeyle devam ettiği müddetçe inanıyorum ki araştırma geliştirme, inovasyon, markalaştırma, patent alanında özellikle mevcut durumu kat be kat artmak suretiyle dünyada ses getiren başarılara inşallah ulaşacağız" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de son 12 yılda üniversite sayısının 76'dan 176'ya, fakülte sayısının 558'den bin 484'e, enstitü sayısının 289'dan 631'e, yüksek okul sayısının 171'den 493'e çıktığını anlatan Erdoğan, hükümetin öğretim üyelerinin maaşlarında da ciddi oranda artış gerçekleştirdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek öğretim tazminatı ve akademik teşvik ödeneğiyle üniversitelerin cazibelerinin arttığını ifade ederek, "Bütün bu yatırımlar Türkiye'nin geleceğine yapılmış yatırımlardır. Bu yatırımlar, bugün bile etkisini göstermeye başladı ki gelecekte etkisinin daha yüksek olacağına, Türkiye’nin eğitim ve bilim atmosferini daha da değiştireceğine ben gönülden inanıyorum" dedi.
Cazibe merkezlerini yeniden inşa etmek zorundayız
Bilimin üretilmesi, gelişmesi, yerleşmesi için belli şartların bulunması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, tarihte Bağdat, Endülüs, Konya ve İstanbul gibi kentlerin sahip oldukları özgürlük, refah ve güvenlik ile dönemin alimlerini kendilerine çektiklerini aktardı.
İstanbul'un yaklaşık 4 asır boyunca hem siyasi başkent, hem de dünya biliminin başkenti olduğunu dile getiren Erdoğan, "İstanbul'u bir ilim merkezi yapan da özgürlük, güvenlik ve refah ortamıydı. Şu anda batıdaki bilim merkezlerine baktığınızda özellikle ABD'ye baktığınızda bizim tarihimizdeki o iklimi sağlamaya çalıştığı için başarılı olduğunu görürsünüz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye dahil dünyanın hemen her ülkesinden bilim insanlarının ABD'de faaliyet gösterdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"İşte biz yeniden yeni Türkiye çıkışıyla bu atmosferi, iklimi oluşturmak zorundayız. Tarihte sahip olduğumuz o cazibe merkezlerini yeniden inşa etmek zorundayız. Bunu başarabilmek için özgürlük, güvenlik ve refaha ihtiyacımız var. İşte bu 3 alanda 12 yıllık süreçte çok büyük ilerleme kaydettik."
Özgürlük, refah ve güvenliğin gelişmesiyle bilimin sağlam bir zeminde ilerlemeye başladığını bildiren Erdoğan, "Bilim büyüdükçe ekonomi büyüdü. Ekonomi büyüdükçe özgürlükler genişledi. Özgürlükler genişledikçe güvenlik artmaya başladı. Hep şu iki kavramı ifade ettim: İstikrar ve güven. Eğer istikrar ve güven olmazsa, Türkiye'yi sıçratamayız" değerlendirmesini yaptı.
Üniversiteye gelen elinde döner bıçağıyla, silahla gelmeyecek
Erdoğan, istikrar ve güven ortamı içinde Türkiye'nin son 12 yılda ekonomisini 3,5 kat büyüttüğünü belirterek, "Güvenliği tam manasıyla zaten sağlamış olsaydık, burada belki bir çelişki göreceksiniz, o zaman inanın bu oran çok daha fazla olurdu. Neydi bu? Terör. Terörde istediğimiz neticeyi henüz tam alabilmiş değiliz" dedi.
Terörün çözülmüş olması halinde yatırımların Doğu ve Güneydoğu’da da sıçramasıyla Türkiye'nin çok daha fazla büyümüş olacağını ifade eden Erdoğan, "Onun için biz çözüm sürecini başarıyla tamamladığımızda özellikle de Türkiye'ye yönelik ulusal ve uluslararası operasyonların önünü tamamen kestiğimizde, göreceksiniz özgürlük, güvenlik ve refah çok daha güçlenmiş olacak, bilim daha sağlam bir zemine kavuşmuş olacak" diye konuştu.
Terör örgütünün okul, üniversite yaktığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu terörist yapıyla tabii ki mücadele kararlı bir şekilde devam edecek. Çözüm sürecini yakalayacaksınız. Üniversiteye gelen elinde döner bıçağıyla, silahla gelmeyecek. Onun en büyük silahının bilgisayar, kitap olması lazım. O olduğu andan itibaren, kendisi de güç kazanır kendisi de adam gibi adam olur. Bunu yakalamamız lazım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör estirmek suretiyle kişiye adam demezler. Bütün mesele ahlaki değerler noktasında bir şeyi yakalamak. O çok önemli" değerlendirmesinde bulundu.
Hedef yeni Türkiye'dir
Yurt dışına çıkan öğrencilerin, bilim insanlarının umutla Türkiye'ye döndüğünü ve üniversitelerde görev aldığını söyleyen Erdoğan, "Tersine beyin göçünü, yani yuvaya dönüşü daha da hızlandıracağız. Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Önce kendi bilim insanlarımızı, ardından dünyanın bilim çevrelerini Türkiye’ye çekmeyi mutlaka başaracağız" dedi.
"Ekonomide ve siyasette olduğu gibi bilim alanındaki bu gelişmeler de dünyada bazılarını rahatsız ediyor" diyen Erdoğan, "Bu süreci akamete uğratmak için, bu kararlı yürüyüşü durdurabilmek için her yol deneniyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, on yıllardır Türkiye'ye karşı yapılan operasyonlar ve kurgulanan tuzaklar nedeniyle ülkenin çok kan kaybettiğini ifade ederek, "Eğer bu operasyonlar başarıya ulaşırsa, bu tuzaklara düşersek, içerideki sorunları çözemezsek, inanın ülkeye ve millete yazık olur. Türkiye yeniden eski Türkiye'ye dönüşür. Buna müsaade edemeyiz" diye konuştu.
"Hedef şahsım değildir. Hükümet ya da bir parti, o da değildir" diyen Erdoğan, "Hedef yeni Türkiye'dir. Bizler faniyiz, hepimiz gelip geçiciyiz. Kimse kalıcı değil. Aşık Veysel'in dediği gibi dünya malum, iki kapılı bir han, birinden gireceğiz, öbüründen çıkacağız. Olay bu. Girdik, şimdi çıkacağımız günü bekliyoruz. Bakalım ne zaman çıkacağız. Öyleyse 'bu kadar küçük bir dünyada bu kavga niye?' diye sorarlar. Eğer Türkiye'nin kazanımlarına, Türkiye'nin istiklaline bizim sahip çıktığımız gibi sahip çıkılmazsa bütün kazanımlar heba olur. Eski Türkiye yeniden can bulur" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetçilerden önce akademisyenlerin özgürlüğe, demokrasiye, milli iradeye inanmış olmaları gerektiğini belirtti.
Erdoğan, "1940'lardaki tek parti dönemini özleyen, faşizm, baskı, yasaklama, ret ve inkar özlemi içinde olan üniversite ve akademi dünyasının" geçmişte Türkiye'ye büyük zararlar verdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Üniversiteleri özgürlük ortamından çıkarıp hapishaneye, tek tip insan yetiştiren kurumlara, ikna odalarına çeviren bir zihniyet, inanın Türkiye'ye büyük zarar vermiştir. İşte biz de öğrenciliğimizi o şartlar içinde geçirdik. Üniversitelerde bu tek parti ve faşizm özlemi içinde olan zihniyet kadar aklını, iradesini, hatta inancını bir takım ihanet şebekelerine kiraya veren zihniyet de aynı derecede tehlikelidir. Nitekim işte o tek partici, faşizm zihniyet ile ihanet şebekelerinin nasıl bir ittifak içinde olduğu, nasıl bir iş birliği içinde olduklarını da bugünlerde görüyoruz. Başörtüsünü yasaklayanlarla, başörtüsüne 'füruat' diyenler kol kola girdiler. Darbecilerle, darbelere övgüler düzenler, düzenleyenler bir araya geldiler. Üst aklın maşası olanlar, ne kadar uçlarda gibi görünseler, bugünlerde görüyorsunuz kucaklaştılar. Bütün hayatları hukuku çiğnemekle geçenler, normalleşen bir hukuk karşısında eski Türkiye'nin hukukunu istemeye başladılar. Bütün hayatları özgürlükleri kısıtlamakla, tehdit etmekle, ret ve inkar etmekle geçenler, gerçek özgürlük karşısında eski Türkiye'nin baskılarını hatırlamaya başladılar. İnşallah o eski Türkiye'ye geri dönüş olmayacak. Türkiye, inanıyorum ki her bir ferdiyle normalleşmeye yani yeni Türkiye'ye sahip çıkacak."
Üniversitelerin ve akademisyenlerin özgürlük ortamına daha fazla sahip çıkmaları, onu daha da geliştirmelerinin en büyük arzuları olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bilim de ancak o şekilde gelişecek ancak o şekilde üretilecek ve üretecektir" dedi.
Kimi zaman hileyle soru çalarak belli kurumlara sızdılar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birikimini, sahip olduğu konumu ülkesi için seferber etmek yerine kriptolu telefonları dinlemeye yoğunlaştıranların nasıl bir ihanet işine girdiklerini herkesin gördüğünü dile getirerek, "Milletin parasıyla okudular, milletten 'himmet' adı altında topladıkları paralarla okudular, kimi zaman hileyle soru çalarak belli kurumlara sızdılar, milletin kurumlarında, milletin imkanlarını kullanarak, ne yazık ki millete çalışmak yerine gittiler uluslararası çevrelere hatta uluslararası istihbarat örgütlerine çalıştılar. İşte TÜBİTAK, bunun en bariz örneğidir. Bilim üretmesi, bilimi, araştırmayı, geliştirmeyi desteklemesi beklenen TÜBİTAK, gizli bir şeklide, sinsi bir şeklide bir ihanet şebekesine, onun maşası olan çevrelere çalıştı" diye konuştu.
TÜBİTAK'ın bir normalleşme süreci içine girdiğini belirten Erdoğan, "Normalleşmiştir diyemiyorum. Henüz yok. Daha orada ciddi temizliklerin yapılması gerekiyor. Biraz daha zaman alacak. Türkiye'nin şu anda uydusunu inşa edecek imzayı bugün attık. Hayırlı olur inşallah. Üniversitelerimizden de beklentimiz budur. Biz yasaklara ya da kökü dışarıda sahte hocalara aşık değil bilime aşık üniversiteler istiyoruz. İradelerini, zeka ve zihinlerini kurulan tuzaklar neticesinde ihanet şebekelerine kaptıran öğrenciler değil, akademisyenler değil, üniversiteler değil, özgür bireyler, özgür kurumlar istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Allah nefes verdiği müddetçe bu mücadelemiz sürecektir
Erdoğan, özgürlük arttıkça aydınlıktan gözleri kamaşıp kendilerine özgürlük isteyenlerin yaygara yapacağını kaydederek, "Ne yaparlarsa yapsınlar, biz birilerinin özgürlüğü için değil 77 milyonun topyekün özgürlüğü için mücadele edeceğiz. Mesele budur. Bunu inşallah başardık, başarıyoruz. Güçlü Türkiye, büyük Türkiye, artık imtiyazlı kesimlere özgürlük sağlayan, imtiyazlı kesimlere çıkar sağlayan operasyonlarla hamdolsun artık başa çıkabiliyor. Dünden itibaren ulusal ve uluslararası medyada ya da bazı çevrelerde başlatılan Türkiye aleyhtarı algı operasyonları da göreceksiniz onlar da boşa çıkacak. Çetelerin hukuku değil milletin hukuku, inşallah Türkiye'yi çok daha özgür bir konuma yükseltecek. Bizler çok mücadele ettik. Türkiye'yi bu noktalara getirdik. Allah nefes verdiği müddetçe bu mücadelemiz sürecektir. Ardından bayrağı genç nesiller alacak. Sizlerin yetiştireceği o nesillere inanıyoruz, güveniyoruz" ifadelerini kullandı.
Üniversitenin hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, öğrencilere ve akademisyenlere başarılar dileyerek sözlerini tamamladı.
Notlar
Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, ziyaretleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür ederek, Erdoğan'ın her fırsatta ülkenin kalkınmasında öncü olacak üniversitelerden beklentilerini dile getirdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yöndeki açıklamalarına değinen ve üniversite adına yapılması planlanan faaliyetleri anlatan Görgün, artık üniversitelerin bilgi üretmesinin yanı sıra o bilginin etkin şekilde kullanılmasının sağlanması gerektiğini ifade etti.
"Dünyanın en güçlü silahının ateşlenmiş insan ruhu olduğunu söylerler, bölge insanının ruhunu ateşlemek için üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya hazırız" diyen Görgün, bölge insanının, milletvekillerinin, bürokratların, il ve ilçe yöneticilerinin üniversitelerine olan ilgisinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi.
Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Görgün, Erdoğan'a konuşmasının ardından, günün anısına üzerinde Osmanlı arması ve padişahlarının portrelerinin yer aldığı porselen tablo hediye etti. Erdoğan da günün anısına Görgün'e hediye verdi.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.