Logo

4+4+4 ile erken yaşta evlenmeler azalacak

Kategori: Gündem
Perşembe, 10 Aralık 2015 11:36 tarihinde oluşturuldu



Bakan Bozdağ: “AK Parti hükümetleri döneminde kız ve erkek çocuklarımızın erken yaşta evlenmelerini önlemek maksadıyla pek çok adım atılmıştır. Bana göre, en önemli attığımız tarihi adım 4+4+4 eğitim sistemiyle beraber zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır.”

bekir_bozdagAdalet Bakanı Bekir Bozdağ, "AK Parti hükümetleri döneminde kız ve erkek çocuklarımızın erken yaşta evlenmelerini önlemek maksadıyla pek çok adım atılmıştır. Bana göre, en önemli attığımız tarihi adım 4+4+4 eğitim sistemiyle beraber zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, boşanma olaylarının sebeplerinin belirlenmesi ve çözüm önerisi getirilmesine ilişkin AK Parti, CHP, HDP ve MHP'li milletvekillerinin ayrı ayrı verdiği araştırma önergeleri birlikte ele alındı.
Erken yaşta evlilik
Toplumda erken yaşta evliliklerle ilgili de önemli veriler bulunduğuna işaret eden Bozdağ, bunların üzerinde geçmiş dönemde parlamentoda kurulan komisyonların durduğunu ve incelemeler yaptığını anımsattı.
Bunun üzerinde, belki bu komisyonun bir kez daha durmasında fayda olduğunu belirten Bozdağ, TÜİK'in 2002 yılı verilerinde 37 bin 263 kız çocuğunun ve 2 bin 592 erkek çocuğunun erken yaşta evlendiğinin veya evlendirildiğinin görüldüğüne dikkati çekti.
Bozdağ, 2014 yılında ise bu rakamın erkek çocuklarda bin 670, kız çocuklarında 34 bin 629 olarak gerçekleştiğini söyledi.
Hükümetleri döneminde hem erkek hem de kız çocuklarda erken yaşta evlilik konusunda az da olsa bir azalmanın olduğuna işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"AK Parti hükümetleri döneminde kız ve erkek çocuklarımızın erken yaşta evlenmelerini önlemek maksadıyla pek çok adım atılmıştır. 'Bunlardan en önemlisi nedir?' diye sorarsanız, bana göre, en önemli attığımız tarihi adım 4+4+4 eğitim sistemiyle beraber zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır. Şu anda Türkiye'de lise mezunu olmayan pek çok evladımız var ama artık yeni Türkiye'de lise mezunu olmayan kızımız da oğlumuz da kalmayacak, hepsi en az lise mezunu olacaktır. Bu da bu konudaki olumsuzluğu değiştirme bakımından elimizdeki en önemli imkanlardan birisidir. Elbette daha çok adımı atmamız lazım. Hem erkekleri hem de kadınları bilinçlendirme konusunda da bizim ciddi adımlara ihtiyacımız var."
Türkiye'nin uzun yıllar başı açık başı kapalı kadınları ayıran, birbirinin karşısına diken hastalıklı bir yapıyla maalesef yaşamak zorunda kaldığını ve bunlar nedeniyle Türkiye'de partiler kapandığını, nice hayatların karardığını belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
"Atılan adımlarla önce üniversitede bu ortaçağ anlayışı sona erdirildi, arkasından ortaöğretimde başörtüsü, başı açıklıkla alakalı herhangi bir sorunun olmadığı ortaya çıktı ve orada da bu sorun çözüldü, arkasından çalışma hayatında da eşitliği hayata geçiren adımlar atıldı. Bizde sadece kadın ve erkek arasında ayrımcılık yoktu, maalesef kadınlarımızın arasında da ayrımcılık vardı. İşin garibi parlamentoda da yargıda da üniversitelerde de bu ayrımcılığı 'adalet' diye, 'hak' diye savunan insanlar vardı. Hamdolsun, Türkiye, bu ayıptan kurtulmuş oldu.
Tabii, parlamentoda kadınların temsiline ilişkin adım, Türkiye bakımından övünç kaynağı olan bir adım. Çok eski bir tarihte, pek çok başka ülkeden, Avrupa ülkelerinden önce, Türkiye, bu tarihi adımı attı ama başı örtülü kadınların parlamentoda temsili ilk defa 25. Dönem'de sağlanmış oldu. Böylece, parlamento içinde de devam eden bir ayrımcılığa da son verilmiş oldu.
İnşallah önümüzdeki süreçte, kadın erkek arasında ayrımcılık yapan, kadınların kendi içinde ayrımcılık yapan, erkeklerin kendi içinde ayrımcılık yapan bütün anlayışlara karşı parlamentomuz grup farkı gözetmeksizin birlikte hareket eder, birlikte adımlar atar."
Görüşmelerde hükümet adına söz alan Bozdağ, ülke ve millet açısından önem arz eden bir konuda TBMM'nin bir araştırma komisyonu kurarak konuyu bütün yönleriyle araştırmasının hükümet bakımından son derece önemli ve yol gösterici olacağına inandığını kaydetti.
Boşanma olaylarının çoğalan nüfus ve başka nedenlerle arttığına dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:"Cumhuriyetimizin ilk yıllarında 20 bin civarında olan evlenme sayısının 2014 yılı sonu itibarıyla 600 binlere ulaştığını görüyoruz ve yine 2 bin civarında olan ilk yıllardaki boşanma sayısının 130 bin civarına yaklaştığını da görmekteyiz. 2014 yılı TÜİK verileri incelendiğinde gerçekleşen 130 bin 913 boşanmanın 126 bin 732'sinin şiddetli geçimsizlikten kaynaklandığı, 107 boşanmanın zinadan, 31 boşanmanın cana kast ve pek fena muameleden, 36 boşanmanın cürüm ve haysiyetsizlikten, 200 boşanmanın terkten, 61 boşanmanın akıl hastalığı sebeplerinden, bin 280 boşanmanın da diğer sebeplerden gerçekleştiği şu andaki adli kayıtlardan da anlaşılmaktadır, TÜİK verilerinden de açıkça görülmektedir. Tabii boşanma oranlarında Türkiye'de bir artış olduğu gerçek, bu artan nüfus ve başka sorunlar, pek çok şey bunda etki sahibidir. Elbette bunların araştırılmasında fayda var.
OECD ülkeleri arasında Türkiye, 34 ülke içerisinde boşanma oranının yüksekliği bakımından 27. sırada. Buradaki durumumuz iyidir ancak Türk toplumu bakımından baktığımızda durumumuzun iyi olmadığını da buradan ifade etmek lazım. Zira, bizim toplumumuzun sahip olduğu kültürel anlayışlar, değer yargıları, medeniyet tasavvuru diğer ülkelerle farklılık arz ettiğinden bu rakamın elbette aşağıda olmasında fayda vardır."
"Ailenin korunması sadece kadının ya da erkeğin görevi değil"
Boşanma nedenlerinin verilerinin yanlışlığına da dikkati çeken Bozdağ, pek çok ailenin adeta gerçek boşanma sebebinin yerine yargılama süreçleri içerisinde "şiddetli geçimsizlik" çatısı altında bir boşanma veri bankası oluşturduğunun görüldüğünü ifade etti.
Sebepleri ailelerin de gizlediğini herkesin müşahede ettiğini belirten Bozdağ, onun için bu noktada sebeplerin gerçek olarak tespitinin de çözüm arayışlarına yardımcı olacağını söyledi. Bozdağ, hem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hem de Adalet Bakanlığı'nın yeni dönemde bu konuda gerekli adımları atmak için ayrı ayrı çalışmalar yürüteceğini kaydetti.
Kurulacak komisyonun da çalışmasının kendileri için yol gösterici olacağını ifade eden Bozdağ, toplumda aile yapısını güçlendirmek bakımından atılması gereken bütün adımları sadece erkek ya da kadın penceresinden değerlendirmenin yanlış olduğunu belirtti.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.