banner

Eğitim bir millet ödevidir




Selçuk Pehlivanoğlu / Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı

selcuk_pehlivanoglu_ocak_2022Biten yıla baktığımızda her kesimi etkilemiş olan Covid-19 sürecinin eğitimdeki derin yaralarını görüyoruz. Tüm dünya için yönetilmesi zor olan bu süreçte, Türkiye bazı hatalar yaptı. Biz, Türk Eğitim Derneği olarak düşünce kuruluşumuz TEDMEM vasıtasıyla salgın sürecindeki eğitim yaklaşımlarını gün gün takip ettik. Analizler çıkardık. Bu çalışmaları da karar vericiler, paydaşlarımız ve kamuoyu ile paylaştık. Bunu yaparken özellikle bir noktaya vurgu yaptı; “OKUL SOKAKTAN DAHA GÜVENLİDİR. Israrla üzerinde durduğumuz bu vurgu ne yazık ki o günlerde tam karşılığını bulmadı. Bu nedenle dünyada okullarını en uzun süre kapalı tutan ikinci ülke unvanını aldık. Yine de yılmadan kampanyalar yürüttük. Öğretmenlerimizin aşı sıralarının yükseltilmesi konusunda yaptığımız çağrılar sonuç verdi.
Ardı ardına yayınlara katıldık, “DİKKAT! ÖĞRENME YOKSUNLUĞU DERİNLEŞİYOR” dedik. Özellikle kalkınmakta olan, eğitimde fırsat eşitsizliği yaşanan ülkeler açısından uzaktan eğitim ciddi riskler taşımaktaydı. Sosyal alandaki adaletsizlik, üzerine bir de salgın gelince milli güvenliğimiz, ekonomik koşullar dahil topyekûn bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalacağımız açıktı.
Biz ise her zamanki gibi uluslararası verilere dayalı konuştuk. Düşünsenize sokağa çıkma yasağı olan pek çok ülkede, özellikle on yaş altındaki çocuklar için okullar kapatılmadı. O yaş gruplarında eğitim ve öğretimin okulda yüz yüze yapılması gerektiği uzmanlarca dile getiriliyordu. Bizde ise on yaş altındaki öğrenciler ve fırsat eşitliğinde dezavantaj yaşayan çocuklarımız için bu süreç katlanılmaz oldu.
Ancak böyle gitmeyeceği açıkça belli olunca, eylül itibariyle sağlam duruş sergileyen Milli Eğitim Bakanlığı, bugün de gösterdiği irade ile okulları açık tutma kararı aldı. Umuyoruz ki mevcut iradenin devamıyla süreç yürüyecek ve en son kapanacak yerin okul olduğu fikri ile hareket edilmeye devam edilecektir.

HAKLAR TAMAM AMA SORUMLULUKLAR UNUTULMAMALI
2021- 2022 eğitim öğretim yılına geçtiğimiz süreçte, eksikleri dahi olsa, bir beklentinin daha yerine gelmiş olmasının olumlu bir gelişme olduğu kanısındayım. O da Öğretmenlik Meslek Kanunu. Öğretmenliğin bir meslek olarak kabul edilmesi çok uzun süredir konuşulup tartışılan bir konuydu. Bu kanunun hazırlanmış olması temel bazda öğretmenliğin meslek olarak kabul edilmesi için önemli bir gelişmedir. Burada dikkat edilmesi gereken hususu unutmamak önemlidir. Öğretmenlerimiz ülkemizin geleceğini teminat altına alacak temel figürlerdir, ancak onların da sorumluluklarının tanımlanması gerekir. Buna göre hak ve sorumlulukların işe alım süreçlerinde detaylandırılması şarttır. Örneğin son dönemde ardı ardına kamuoyuna yansıyan okuldaki şiddet olayları bize öğretmenliğin sadece bilgiye dayalı bir meslek olmadığını göstermektedir. Öğretmenlerin mesleğe seçiminde muhakkak ki bir ayrım yapılarak, genişletilmiş mülakat sistemi uygulanmalıdır. Bizim önerimiz, psikolojik, sosyal tespitlerin yapıldığı, video ile görüşmelerin kayda alındığı bir çoklu değerlendirme sistemidir. Böylece adayların bilgi, beceri ve tutumları çok yönlü ölçülebilecektir. Değerlendirme sürecinde örnek ders anlatımı ve psikoteknik testler/gözlemler yoluyla adayların; ‘Öğretmenlik Mesleğine Yatkınlığı, Sınıf Yönetimi Konusundaki Yetkinliği, Mesleğe ve Çocuklara Karşı Tutumları, Sabır ve Öfke Kontrolü’ gibi özellikleri ölçülebilir. Görüşmelerin kayda alınması konusunda devletimizin bu kayıt sisteminden ve mahkeme süreçlerinden çekinmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü görüşmelerin kayıt altına alınması hem torpil hem liyakatten uzak seçim, algısının önüne geçecektir. Dolayısıyla mülakatına itiraz eden bir öğretmen adayı mahkemeyi kazandığı süreçte bir sonraki atamada öncelik alarak okuluna kavuşacaktır.

ÖĞRETMENLERİN KPSS İLE ATANMASI YANLIŞTIR
İkincisi önemli nokta ise sayısal öğretmen ihtiyaçlarına baktığımız zaman bunun bazı branşlarda ciddi oranda düştüğü. Zaten geleceği yönlendirecek en kıymetli meslek olan öğretmenliğin Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ile atanması yanlıştır. Eğitimin kalitesinin ana omurgasını öğretmen yetkinlikleri oluşturduğu için mevcut öğretmenlerin kariyer basamaklarını hizmet içi eğitim süreçlerinin, performans kriterlerine uyumunun çok iyi tanımlanıp, siyasi kaygılardan uzak sonuçlandırılması gerekir. Yani devlet memuru kanununa göre öğretmen olan bir kişi, çoklu değerlendirme sonucunda öğretmenlik mesleğine uygun değilse, onun devlete başka bir memuriyete kaydırılması zorunludur. Unutulmamalıdır ki bir çocuğun en büyük anayasal hakkı eğitim hakkıdır. Eğitimde fırsat eşitliği, herkesi üniversite sınavlarında birinci yapmak değil, doğduğu koşullarda adaleti sağlayarak kendini geliştirme imkânının sağlanmasıdır.
İnsanların gelecekle ilgili kaygılarını ortadan kaldırmalarının birinci yolu, şeffaflık ve ellerine tutuşturduğumuz diplomanın, altındaki kağıttan daha değerli olması gerektiğini görmekten geçer.Çağ nüfus artış projeksiyonları ortadayken, sırf üniversite kontenjanlarını düşürmemek için sayısal olarak öğretmen olma imkânı olmayanlara bu umudu vermek,büyük biradaletsizlik ve o bireyin yaşam ümidini baltalayacak bir uygulama olduğu gerçeği görülmelidir.

TEMEL SORUN: KADEMELER ARASI GEÇİŞ SINAVLARI
2022 yılından bir beklentimiz de kazanamayacaklarını bile bile sınava sokup, analarının kolunda kalmış tek bileziğe göz dikmiş sınav baronlarının eğitimi yönlendirme güçlerini engellenmesidir. Bugün itibariyle büyük bir gerçek hâlâ geçerliğini korumaktadır. Sınav sistemi okulu kıymetsizleştirmektedir. Mevcut eğitim sistemi, diplomaya sahip, ancak 21. yüzyılın yeterliliklerine haiz olmayan tüketim toplumu yaratmamıza sebep vermektedir. Bugün isim olarak var olmayan dershane sisteminde hiçbir sayısal azalma olmadığı gibi merdiven altı kuruluşların sayısı çığ gibi artmıştır. Sınavı kaldıracağım diye işe başlayan iradelerin yeni sınavlar icat ederek, çocuklarımızı kademeler arası geçiş cenderesine soktuklarını onlarca kez yaşadık. Bu temel sorunu çözmeden eğitimin kalitesini artırmak, sosyal adaleti sağlamak, yetiştirdiğimiz bireylerin ülkemizi dünyada önder yapması söz konusu değildir. Bu ülkede yaşayan her bir bireyin bilmesi gereken şey eğitim bir gurubun, bir düşüncenin, bir ideolojinin ya da bir siyasi partinin tatmin alanı olamaz.
Eğitim, bir millet ödevidir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.