banner

Dijital çağın gereklerine uygun bir eğitim reformunu hayata geçirmeliyiz




Burak Kılanç - İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürü

burak_kilanc_kasim_2022“Şunu aklımızda tutmalıyız ki bir eğitim kurumunun başarısı, öğretmenin başarısının üzerinde olamaz. Öğretmenlik, hem toplumsal hem de ekonomik koşullar açısından cazip hale getirilmelidir.”

Geleneksel eğitim ve geleceğin eğitiminde ortak noktalar ve farklılaşan unsurlar neler? Bu çerçevede öğretmenler nasıl bir rol oynuyorlar?
OECD, "Okullaşmanın Geleceği Raporu"nda, 2040 yılında kadar olan önümüzdeki 20 yıl için dört farklı senaryo ön görüyor.
1. Artan okullaşma: Okulun toplumsal işlevi ve yapısı aynı kalır. Resmi eğitime katılım genişlemeye devam etmekle birlikte uluslararası iş birliği ve teknolojik gelişmeler bireysel öğrenmeyi destekler.
2. Dış kaynaklarla desteklenen eğitim: Toplum, vatandaşlarının eğitiminde direkt rol aldığı için geleneksel okul sistemi etkisini yitirir. Öğrenme, dijital teknolojinin yön verdiği daha çeşitli, kişiselleştirilmiş ve esnek düzenlemelerle gerçekleşir.
3. Öğrenme merkezleri olarak okullar: Okul,duvarlar arasına hapsolmaktan çıkar; içinde bulunduğu topluluk ile ilişki kurar. Her bireyin eğitime katılımı, toplumsal inovasyon, öğrenmenin farklı biçimleri ön plandadır.
4. Okul temelli öğrenmenin sonu: Eğitim her an, her yerde gerçekleşir. Resmi ve gayri resmi eğitim arasındaki fark ortadan kalkar. Okulun fonksiyonları teknoloji tarafından gerçekleştirilir.
Çeviklik ve esneklik refleksine sahip, güçlü bir kurumsal ve dijital yapıya kavuşmuş olan kurumlar önümüzdeki 20 sene boyunca sektör dinamiklerinin getireceği tüm alternatiflere karşı istikrarlı ve başarılı bir gelişim sergileyecekler. Küreselleşme, çok dilli ve çok kültürlü yapı, eğitimde bilişim teknolojilerinin kullanılması: çok kanallı eğitim, öğrenme ve öğrenen merkezli eğitim, özyönelimli öğrenme geleceğin eğitimine yön verecek temel dinamikler. Geleneksel ya da geleceğin eğitiminin ortak amacı iyi alışkanlıklar, akademik, bilişsel, duygusal ve sosyal beceriler kazandırmaktır. Eğitim sistemi ve bu sistemin birey ve topluma olan etkileri üzerine düşünürken, Paul Freire’ye ve bu alandaki yaklaşımlarına dikkat çekmek yerinde olacaktır. Freire'ye göre eğitim, öğretim, öğrenme ve düşünme süreçlerine sağlıklı bir yaklaşım ancak eleştirel bir bilinçle gerçekleşebilir. Eleştirel bilinç ise insanların sorumlu özneler olarak tarihi sürece girmelerini ve yeni bir yarın inşa etmelerini mümkün kılar. Bu eğitim modeli, öğrenen ve öğretenin öğrenme sürecinin nesneleri değil, özneleri olduğu, dönüştürücü, merakı tetikleyebilecek, cevaplardan değil, sorulardan olusan, diyalog, hoşgörü ve eleştirel düşünceyi temel alan bir eğitim modelidir. Oysa geleneksel eğitim sisteminde öğretmen öğrenme sürecinin öznesidir, öğrenciler ise sadece nesnelerdir.
"Dijital yerli" ve "dijital göçmen" terimlerini hayatımıza sokan Marc Prensky'ye göre ise geleceğin eğitim modelinde öğrencinin rolleri araştırmacı, teknoloji kullanıcısı ve uzman, düşünen ve fark yaratan, özyönelimli öğrenme sergileyen; öğretmenin rolleri ise yönlendiren, hedef koyan ve sorgulayan, öğrenmeyi tasarlayan, içerik sağlayan olarak şekillenmektedir.
Öğretmenlerin her konuda en yetenekli ve bilgili olduğu, öğrencilerin de bu bilgilerin kısmi alıcısı olduğu varsayılan geleneksel eğitim sisteminden, öğrencilerin de farklı fakat eşit yeteneklere sahip olduğu düşüncesine geçiş, öğretmenin “sahnedeki bilge”’den, “yanımızdaki kılavuza” dönüşümü, müfredatın yeniden gözden geçirilmesi, ders kitaplarının “öğrenilmesi gerekli olan malzeme” yaklaşımından “çocukları cevap bulmaları gereken sorulara yönlendirme” yaklaşımına geçişi geleceğin eğitimini şekillendiren unsurlar olacaktır.
21. yüzyıl yeteneklerine odaklanan, öğrencilerin özneler olarak katılabileceği, öğretmenin daha az öğretip, daha çok araştırma ve eğitim sistemini geliştirmeye zaman ayırdığı, sosyal eşitsizlikleri kaldıran, dijital çağın gereklerine uygun bir eğitim reformunu hayata geçirmeliyiz. Şunu aklımızda tutmalıyız ki bir eğitim kurumunun başarısı, öğretmenin başarısının üzerinde olamaz. Öğretmenlik, hem toplumsal hem de ekonomik koşullar açısından cazip hale getirilmelidir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.