Logo

TÖZOK 9. Ortaöğretim Çalıştayı Sonuç Bildirgesi açıklandı

Kategori: Gündem
Pazartesi, 12 Aralık 2022 17:04 tarihinde oluşturuldu



Türkiye Özel Okullar Derneği Ortaokul ve Lise Komisyonu üyelerinin desteğiyle düzenlenen “ÖĞRENEN OKUL – GÜÇLENEN ÖĞRETMEN” temalı IX. Ortaöğretim Çalıştayı 10 Aralık 2022 Özel Irmak Okulları’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Çalıştaya MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer İnan, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, İl Milli Eğitim Şube Müdürleri, özel öğretim kurumlarını temsil eden dernek başkanları, akademisyenler, eğitim uzmanları, basın mensupları, özel okul kurucu, yönetici ve öğretmenlerinden oluşan 650’ye yakın kişi katıldı.

tozok_ooÇalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren TÖZOK Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk, Türkiye Özel Okullar Derneği olarak, 71 yıldır Türk Milli Eğitimi ve özel okulculuğun gelişmesi için, 1500’ün üzerinde üye okulula eğitim alanlarında çeşitli faaliyetler yürüttüklerini söyledi. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana konularımızdan biri; eğitim adına ülkemizde ve dünyadaki gelişmeleri takip edip, öğretmenlerimizle paylaşmak ve öğrencilerimizin kullanımına sunmaktır. Bu çerçevede yıl içerisinde düzenlediğimiz birçok akademik çalışma gibi, “Öğrenen Okul – Güçlenen Öğretmen” temalı 9. Ortaöğretim Çalıştayımızı, ortaokul ve lise komisyonlarımızın yoğun emekleriyle hazırladık. Çalıştayımızda ; Yaşamın, yaşama dair her şeyin, bu denli hızlı geliştiği bir dönemde, Sanayi Devrimi zamanında ve o dönemin şartlarına göre yapılanmış, tasarlanmış ve programlanmış bir okulla, bugünün ihtiyaçlarına cevap verebilmenin, bugünün problemlerini çözüp geleceği programlamanın mümkün olmadığını düşüncesiyle yaklaşımlarımızı şekillendirdik. Bunun içindir ki; “öğretmeni kadar iyi olan okulu”; bilginin en önemli güç olarak kabul edildiği çağımızda, nasıl yaparız da öğrenme kültürüne sahip örgütler ve öğrenmeyi teşvik eden sistemler arasına ekleyebilir ve bunu sürdürebilir hale getirebiliriz.
Nasıl olur da; endüstri 4:00’ın bile artık geri kaldığı, yerine toplum 5:00 gibi, süper akıllı toplumu, dolayısıyla insanı daha çok merkeze koyan ve önemseyen bir yeni dünya düzeninde, gelişen süreçleri takip ederek, elverişli bir öğretme ve öğrenme ortamı oluşturacak okulları meydana getirebiliriz. İşte aslında burada cevap, Çalıştay başlığımızın ikinci satırında yer alan ‘’GÜÇLÜ ÖĞRETMEN’’de yatıyor. Bu sebeple, okulları okul yapan öğretmenimizi, daha iyi imkanlarla nasıl yetiştirebilir, geliştirebilir ve hakkettiği değeri vererek, geleceği hazırlamasına yardımcı olabiliriz. Bu şekilde ‘’Güçlenen Öğretmen ‘’ ile daha güvenilir, güçlü yarınlara ve nesillere ulaşabiliriz. Değerli öğretenlerimizin, yetiştirdiği evlatlar sayesinde geleceğe umutla bakıp, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedeflere, sizlerin eseri olan yeni nesillerle ulaşabiliriz.
Bütün bunların ışığında biliyoruz ki, kendisi öğrenmeyi öğrenmemiş olan, başka bir kimseye öğrenme becerisini kazandıramaz, bu süreçten de uzak kalarak varlığını nitelikli bir şekilde sürdüremez.                                             Öğrenen öğretmen demek, değişen ihtiyaç ve şartlara göre kendisini ve kalitesini yenileyen ve geliştiren olmalıdır.
Elbette toplum ve kurumlar da bunun için öğretmene hakkettiği yaşam standardını ve imkanlarını da sunmak zorundadır. Düzenlenen Çalıştayımızın okullarımıza, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize yararlı olmasını bir kez daha temenni ediyorum.”

ÇALIŞTAY’DA OLUŞAN KARARLA
* Okulları mükemmel yapan, mükemmel öğretmenlerdir. Mükemmellik bir takım sporudur ve takım sporları sağlam iletişim gerektirir. Öğrenciler için mümkün olan en iyi ortamı sağlamak için iletişim hatları açık tutulmalıdır.
* Öğretmen iyiyse toplumu da kurtarır. O halde toplumu kurtarmak için öğretmeni ve öğretmenin yaşam şartlarını, kendini geliştirme imkanlarını iyileştirmek gereklidir. Gelecek öğretmenlerin eseri olacak derken öğretmenleri bugünün ve şartların esiri haline getiren sistemin kendini sorgulaması şarttır. Öğretmenlere daha fazla özerklik tanınıp, tasarımcı yönlerinin güçlendirilmesi hem mesleki gelişimlerine hem de öğrenme ortamının zenginleştirilmesine katkıda bulunacaktır.
* Öğretmen olmak, yarına kalmanın garantisidir. Ancak yarına kalmak her zaman olumlu deneyimler, duygularla beslenmemiş ise, çocuğun yaşam boyu öğrenmeye olan ilgisini olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle unutulmaz öğretmen olup yarına kalmayı bir sorumluluk olarak ele aldığımızda, çocukların duygu, düşünce ve davranışlarında onların yüksek yararına olacak bilgi, beceri ve alışkanlıkların inşa edilmesine çaba gösterilmelidir. Unutulmaz öğretmenler, çocukların duygularını anlayan, aralarında güvene dayalı bağ kurmayı önemseyen meraklı, yaratıcı, bilgili ve oyun dostu kişilerdir.
* Öğretmenler öğrencilerin sadece konu bilgisini ölçmenin ötesine geçmelidir. Öğrencilerin yaşam boyu öğrenme süreçlerine destek olacak konu özelinde de olsa düşünme becerilerini öğretmek, değerlendirmek ve eksikleri hakkında geri bildirim vermek de öğretmenlerin sorumlulukları içinde olmalıdır. Bunu gerçekleştirmek iyi bir öğretmen olmak için gerekli tek kriter değildir, ama öğretmeni daha iyi bir öğretmen yapacağı tartışılmaz bir gerçektir.
* Okullara verilen yeni görev, okul bilgisi ile hayat bilgisini ilişkilendirme ve okul bilgisi ile gündelik hayatta karşılaşılan sorunları çözebilecek öğrenciler yetiştirmektir. Beceri temelli bir eğitim, odak noktasında bilgi edinmenin ötesinde, öğrenci liderliğindeki öğrenmeye öncelik verecek ve öğrencilerin derslerde uygulayabilecekleri edinimleri; hayatlarının her alanında kullanabilecekleri çapraz becerileri geliştirmelerine yardımcı olacak şekilde yapılandırılmıştır. Ölçme değerlendirmede ise ideal ve işlemsel öğrenmenin hâkim olduğu bir kültürden yaşam temelli ve bağlam temelli yeni nesil soru kültürünün hâkim olduğu bir anlayışa yöneliş çağı yaşanmaktadır. Bu çağa ayak uydurmaya çalışılırken okullar bağlamında karşılaşılan başlıca sorun ise “okullarımızın bu anlayışların neresinde ve bu dönüşüm ya da değişme ne kadar hazır” olduğudur.
* Araştırmalar, akademik başarıyı getiren en önemli becerilerden birinin öz denetimli öğrenme olduğunu işaret etmektedir. Akademik başarıyı destekleyen, öğrenme analitiği, eğitim veri madenciliği gibi teknolojilerle geliştirilmesiyle tasarlanan kişiye özel hizmetler sunan sistemlerin, öğrencilerin öz denetim becerilerini arttırdığı gözlemlenmektedir.
* Avrupa Birliği ülkelerinin eğitimin yeniden yapılandırılmasına yönelik gelecek yıllar için dijital eylem planlarını şimdiden yayınladıkları görülmektedir. Ülkemizin de beceri temelli eğitimde dijital sistemlerin kullanımına yönelik sistematik ve planlı yaklaşımları şimdiden gözden geçirmesinde yarar vardır. Yapay zekayı kullanmak yalnızca öğrenciler için değil öğretmenler için de destekleyici rolde olacaktır.
* Çocukların birey olarak varlıklarını başkalarıyla olan ilişkileriyle dengeleyerek inşa ettikleri süreçte okullarda sunulan sosyal ve duygusal öğrenme fırsatlarının önemi büyüktür. Öğretmenlerin sosyal duygusal öğrenmeye karşı olumlu tutumları ve yetkinlikleri ve okulların bu alana zaman ve alan açması öğrencilere sunulan nitelikli eğitimin ön koşullarıdır. Değişen toplumda değişen ihtiyaçların karşılanması için eğitim sisteminin ve uygulamalarının önceliklerden biri sosyal ve duygusal öğrenme olmalıdır.
* Akademik zekâ ile doğa kontrol altına alınıp yeni gezegenler keşfedilebilir ancak huzurlu, güvenli ve mutlu bir yaşam sürdürebilmek için bizi biz yapan duygularımızın da eğitilmesi gerekir.
* Dünyanın çocuklarımıza ne verdiği düşüncesi kadar önemli olan bir şey, çocuklarımızın dünyaya ne vereceğidir. Dijital dünyada eğitim ruhsal anlamda dayanıklı, esnek, sorun çözme yeteneği yüksek ama aynı zamanda ruhsal zekası olan, empati ve şefkat melekeleri gelişmiş öğrenciler yetiştirmeye odaklanmalıdır.
* Seslerinin ve düşüncelerinin önemli olduğunu özümsemiş bir anlayışla yetişen öğrenciler; geri bildirimlerini daha geniş bir okul kültürü ve kendi değerleriyle ilişkilendirmeye başlarlar. Bu bağlamda öğrenme atmosferine yayılmış yansıtıcı ve gelişim odaklı geribildirim anlayışı, güçlü ve sürdürülebilir bir okul kültürü olmanın temel anahtarıdır.
* Günümüzün genç insanları ile bağ kurabilecek, onların üretken ve özgüvenli birer birey olmalarını sağlayacak öğretmenlerin koçluk prensiplerini ve koçluk becerilerini özümsemiş olmaları işlerini çok kolaylaştıracaktır. Yeni nesillere hak ettikleri gelişim ortamını sunabilmek için okullar, eğitimde koçluk yaklaşımını benimseyebilir ve öğretmenlere bu konuda farkındalık ve gerekli becerileri kazandırabilir.
* Tasarım Odaklı Düşünme, öğrencilerin yaratıcılık, sorun çözme, empati, sorumluluk alma, hatalardan öğrenme ve birlikte çalışma becerilerini geliştiren ve tüm okul toplumuna ilham veren bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım karşı karşıya kalınan birbirinden farklı dinamiklere sahip sorunlar karşısında; problemlere bakış açımızı değiştiren, her bireyin değişim yaratabileceğine inanan, basit ve yaratıcı çözümlerin kapısını aralayan bir problem çözme metodolojisidir.
* Çocuğun korunma hakkının toplumsal güvencelerinden biri olan okulların, çocuk koruma politikalarına sahip olması ve okul ortamının bu politikaya uygun biçimde düzenlenmesi çocuk haklarının en önemli teminatlarındandır.
* Öğrenciler için yalnızca akademik becerilerin değil iyi oluş halinin desteklenmesinin önemi gün geçtikçe daha çok anlaşılmaktadır. Okul ortamında öğrenci ve öğretmenler için şefkat, nezaket, odaklanma ve sakinlik fırsatlarına alan açmalıyız. Thich Nhat Hanh ne güzel söyler; “Bizler dünyanın çocuklarıyız. Dünyaya yaslanırız ve dünya da bize yaslanır. Dünyanın güzel, canlı, yeşil ya da kurak, kavrulmuş olması bizim yürüdüğümüz yola bağlı. Lütfen dünyaya mindful bir biçimde, neşe ve özenle dokunun. Dünya sizi şifalandırır ve siz de dünyayı şifalandırırsınız.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.