Sevinç ATABAY
Eğitimci
“Kadınların eğitim politikalarında ve öğretim süreçlerinde aktif rol alması, daha kapsayıcı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten müfredatlar oluşturulmasını sağlayacak. Çünkü gelecekte eğitim, sadece akademik başarıya değil, duygusal zeka, empati ve toplumsal sorumluluk gibi kavramlara da odaklanacak.”
Bugün uygulanan eğitim modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yaklaşık 45 yıldır "eğitimin" içindeyim. 1980 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu'nda göreve başladığımda kısa bir süre sonra 1980 ihtilali oldu. Sonrasında Askeri Yönetim, sil baştan MEB'de yeni bir yapılanma başlattı ve tabii ki müfredatta da değişiklik çalışmalarına başlandı. Tüm bu yöndeki çalışmalar, yani Bakanlık yapılanması, müfredat değişikliği, ders kitapları içerikleri vb 26 yıllık Bakanlık çalışmam sürecinde her yeni BAKAN'la yeniden yeniden değişti. Halen aynı iktidar dönemimdeki 9. Milli Eğitim Bakanımız görevde.
22-23 yıllık süreçte pek çok değişiklik yapıldı. Elbette bu kadar hızlı gelişen teknoloji çağında, bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir çağda ve yeni neslin değişen beklentilerine uyum sağlamak üzere yenilikler yapılması gerekir. Ancak bizde bu yenilikler daha çok iktidarların "siyasi" ideolojileri üzerinden yapılıyor. 1980 yılında da böyleydi şimdi de böyle.
Bu nedenle; bugün uygulanan "eğitim modeli" hakkında ne düşündüğümden çok olması gerekeni söylemek isterim. Kısaca ifade edeyim, OECD ülkelerinde zorunlu eğitim süresi ortalama 10 yıldır. Yani 16 yaşına gelmiş bir öğrenci zorunlu eğitimini tamamladıktan sonra genellikle okuldan ayrılmasalar da, isterlerse ayrılabilirler, ya da yeteneklerine, hedeflerine göre okul seçerler. Bu bir mesleki eğitim de olabilir, akademik eğitim de olabilir. Hangisini seçerse seçsin, üniversiteye de devam edebilir veya iş hayatına geçebilir. Söylemeye çalıştığım şu; sistem esnek modeller üzerine düzenlenmelidir. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada modeller esnek olmalıdır. Üstelikte şimdiye kadar ki hiçbir nesile benzemeyen bir nesil varken. Temel olan ise zorunlu okul öncesi üzerine beş yıllık ilkokul eğitimi olmalıdır. İlkokul eğitimi 194 ülkede 5 yıl ve üstüdür.
Eğitim politikalarında nelerin değişmesini istiyorsunuz?
Eğitim politikalarının, iktidarların "siyasi" ideolojisine göre oluşturulmamasını isterim. Eğitim politikalarımızın; Ülkemizin cumhuriyetini, bağımsızlığını, demokrasisini, bütünlüğünü ve geleceğini eğittiği vatandaşları sayesinde korumak ve ilerletmek amacıyla makro ve mikro düzeyde belirlenmesi gerekir. Ayrıca politikaların, çağa ve güncele uygun olarak düzenlenip yenilenmesi, gençlerin hayallerini gerçekleştirebilecekleri, potansiyellerini ortaya çıkarabilecekleri, yeteneklerini keşfedebilecekleri müfredat ve içeriklerin oluşturulması yönünde şekillenmesi çok önemlidir. Dilimiz, tarihimiz ve kültürel değerlerimiz de eğitim politikalarımızın en temel belirleyecisi olmalıdır.
KADINLARIN EĞİTİMDE ROLÜ DAHA DA GÜÇLENECEK
Geleceğin eğitiminde kadınların rolü nasıl olacak?
Geleceğin eğitiminde kadının rolü, teknolojik gelişmeler, toplumsal dönüşümler ve eğitimdeki eşitlik çabalarıyla birlikte daha da güçlenecek. Kadınlar hem eğitimde lider pozisyonlarda hem de eğitimin içeriğini ve yöntemlerini şekillendiren aktörler olarak daha etkin hale gelecekler. Zaten eğitimde kadın çalışan ve kadın eğitim lideri daha fazladır. Toplum 5.0 dönüşümüyle bu daha da artacak.
Bana göre, gelecekte daha fazla kadın akademisyen, öğretmen, yönetici ve eğitim politikası belirleyicisi olacak. Bu, kız çocuklarının eğitimde daha fazla cesaretlendirilmesini sağlayacak ve toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunacak.
Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında kadınların daha fazla yer alması, eğitim sistemlerinde bu alanlara yönelik teşvik edici programların artmasını sağlayacak. Dijitalleşen eğitim sisteminde kadın girişimcilerin, yeni eğitim teknolojileri ve uzaktan eğitim platformları geliştirerek eğitimin geleceğini şekillendireceğini ve yapay zeka destekli öğrenme sistemleri, kapsayıcı ve erişilebilir eğitim olanaklarının kadınların öncülüğünde gelişebileceğini düşünüyorum.
Kadınların eğitim politikalarında ve öğretim süreçlerinde aktif rol alması da, daha kapsayıcı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten müfredatlar oluşturulmasını sağlayacak. Çünkü gelecekte eğitim, sadece akademik başarıya değil, duygusal zeka, empati ve toplumsal sorumluluk gibi kavramlara da odaklanacak.
Kadınların eğitime erişimi arttıkça, bu durum toplumsal refaha ve ekonomik kalkınmaya doğrudan katkı sağlayacak. Eğitilmiş kadınlar, hem aile içinde hem de toplumda bilinçli bireyler yetiştirerek sürdürülebilir.
Sonuç olarak, geleceğin eğitiminde kadınlar sadece öğrenci ya da öğretmen değil, sistemin şekillendiricileri ve dönüştürücüleri olacaklar. Eşitlikçi politikaların desteklenmesiyle kadınların eğitimdeki rolü daha da güçlenecek.
Kadınların değişim ve değiştirme gücünün eğitimde yarattığı farklılıklar neler?
Bugüne kadar ki deneyimlerime göre, kadının değişim ve değiştirme gücü, eğitimde birçok alanda önemli farklılıklar yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir. Kadınların eğitim sistemindeki etkisi, sadece bireysel başarılarıyla değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüme olan katkılarıyla da ölçülmelidir.
Kadınlar, eğitim sistemlerinde daha fazla yer aldıkça, müfredatlar ve öğretim yöntemleri daha kapsayıcı hale gelmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle geliştirilen eğitim programları, kız çocuklarının STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) gibi alanlara yönlendirilmesini artırmakta ve tüm öğrenciler için daha eşitlikçi bir öğrenme ortamı oluşturmaktadır.
Hemcinslerimin eğitici ve yönetici roller üstlendiği okullarda, öğrencilere sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda empati, dayanışma ve duygusal zekâ gibi beceriler de kazandırılmaktadır. Ve bu da öğrencilerin sadece mesleki başarılarına değil, insan ilişkilerine ve toplumsal katkılarına da olumlu yönde yansımaktadır.
Kadınların eğitimde daha aktif rol alması, sadece bireylerin değil, toplumların dönüşümüne de katkı sağlıyor. Eğitilmiş kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve çevre bilinci gibi konularda farkındalık yaratarak, daha adil ve sürdürülebilir bir toplum inşa edilmesine katkıda bulunuyorlar.
TEKNOLOJİYLE GELENEKSEL YÖNETİM ALGISI DEĞİŞİYOR
Teknolojik dönüşümün eğitimde yarattığı yeni durumun kadın yöneticilere etkileri neler?
Teknolojik dönüşüm, eğitimde birçok değişimi beraberinde getirirken kadın yöneticilerin rolünü ve üzerlerindeki etkileri de dönüştürmektedir. Bu dönüşüm, kadın yöneticilere hem yeni fırsatlar sunmakta hem de bazı zorluklar getirmektedir.
Teknolojinin eğitimde yaygınlaşmasıyla uzaktan yönetim, hibrit çalışma modelleri ve dijital toplantılar daha fazla kullanılır hale geldi. Bu durum, kadın yöneticilerin iş-yaşam dengesini sağlamalarını kolaylaştırarak daha fazla yönetici pozisyonunda yer almalarına olanak tanıyabilir diye düşünüyorum.
Bana göre; Teknolojinin hızla gelişmesi, kadın yöneticiler için sürekli öğrenmeyi zorunlu kılıyor. Yapay zeka, büyük veri, sanal sınıflar ve eğitimde artırılmış gerçeklik gibi konular hakkında bilgi sahibi olmak, etkili bir eğitim yöneticisi olabilmek için önemli hale gelmiştir.
Teknoloji sayesinde eğitimde fırsat eşitliği artıyor. Kadın yöneticiler, dijital araçlar ve online eğitim programları aracılığıyla kadınların ve kız çocuklarının eğitime erişimi kolaylaşıyor. Böylece toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen projeler daha geniş kitlelere ulaştırabilir Ancak teknolojinin hem kadınlar hem de erkekler için tüm bunlardan daha önemli bir etkisi var. Teknolojiyle geleneksel yönetim algısı değişiyor.
Eğitimde dijitalleşme, geleneksel otoriter yönetim anlayışını esnek, iş birliğine dayalı ve inovatif yönetim modellerine dönüştürüyor. Hem kadın hem de erkek yöneticiler, bu değişimi fırsata çevirerek empati, kapsayıcılık ve esneklik gibi güçlü yönlerini daha fazla öne çıkarabilirler.
Özetle; Teknolojik dönüşüm, kadın yöneticilere eğitimde yeni fırsatlar sunarken aynı zamanda sürekli gelişim ve adaptasyon gerektiren bir ortam yaratıyor. Kadın liderler, dijital araçları etkin kullanarak eğitimi daha eşitlikçi, erişilebilir ve yenilikçi hale getirebilir. Ancak bu süreçte kadınların teknolojiye erişiminin desteklenmesi ve dijital liderlik alanında teşvik edilmesi büyük önem taşıyor.
KADIN GİRİŞİMCİLER İÇİN ÖZEL TEŞVİKLER SAĞLANMALI
Sektörde girişimci kadın sayısını artırmak için neler yapılmalı?
Sektörde girişimci kadın sayısını artırmak için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kapsamlı adımlar atılması gerekiyor. Kadınların girişimcilik ekosisteminde daha fazla yer alması, ekonomik büyümeye ve toplumsal kalkınmaya büyük katkı sağlar.
Finansmana Erişimi Kolaylaştırması ve Kadın girişimciler için özel fonlar, hibeler ve düşük faizli krediler sağlanması gerekir. Kadın girişimcilere yönelik risk sermayesi ve yatırım fonları artırılmalıdır. Bankalar ve finans kuruluşları, kadın girişimcilere özel finansal danışmanlık hizmetleri sunmalıdır. Ayrıca, Kadınlara özel girişimcilik eğitimleri, iş planı hazırlama, pazarlama ve dijitalleşme konularında destek sağlanmalı ve deneyimli kadın girişimciler, yeni girişimcilere mentorluk yaparak bilgi ve deneyimlerini paylaşmalıdırlar. Kadın girişimcilerin teknolojiye erişimi sağlanarak dijitalleşme sürecine dahil olmaları kolaylaştırılmalı ve Start-up ekosisteminde kadın liderlerin daha fazla yer alması için teşvik edici politikalar uygulanmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı sorunlar neler?
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı farklı hak, fırsat ve statülere sahip olmasıdır. Bu durum, ekonomik kalkınmadan sosyal adalete kadar birçok alanı olumsuz etkileyen sorunlara yol açmaktadır. Kız çocuklarının eğitime erişimi erkeklere kıyasla daha düşüktür. Gerçi MEB İstatistiklerine baktığımızda öyle değilmiş gibi ama özellikle kırsal kesimde ve doğu-güneydoğu bölgelerinde hala kızların okula kayıt ve devam oranları çok düşük. Hala STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) gibi alanlarda kadın temsili düşük ve Kadınlar, eğitim sürecinde toplumsal baskılar nedeniyle bazı mesleklerden uzak tutuluyor. Bazı olumsuzluklara rağmen kadınların hem çalışma hem yöneticilik olarak en çok yer aldığı meslek grubu öğretmenlik ve eğitim yöneticiliğidir. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden bu alanda da var demek pek doğru olmaz.
Bu engeller nasıl kaldırılır ve yaratacağı sonuçlar neler olur?
Bu engelleri kaldırmak için hem siyasi iradenin hem toplumsal iradenin toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda benimsemesi ve yaygınlaştırması gerekmektedir. Bugün çok gelişmiş toplumlarda bile zaman zaman "cam tavan" diye adlandırılan kadına karşı yönetimsel ayrımcılığın bu dijital çağda yok olacağına inanıyorum. Bu engeller kalktığında kadınların iş gücüne daha fazla katılmasıyla ekonomik kalkınma hızlanır, daha eğitimli ve ekonomik olarak bağımsız kadınlar, daha bilinçli nesiller yetiştirir.
Kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlenmesi, toplumsal şiddet oranlarını düşürür. Kadınların yönetim, teknoloji ve bilim alanlarında daha fazla yer alması, daha yaratıcı ve kapsayıcı çözümler sunulmasını sağlar. Karar alma süreçlerinde kadınların daha fazla yer alması, toplumun her kesimi için daha eşitlikçi ve adil politikalar üretilmesini sağlar. Sonuç olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği sadece kadınlar için değil, tüm toplum için daha adil, gelişmiş ve sürdürülebilir bir gelecek yaratacaktır.
Ülkemiz kadınları, ATAMIZ sayesinde, pek çok dünya kadınından önce kazanımlar elde etmişti. Zaman içerisinde bu haklarımızın giderek artması gerekirken bazı alanlarda maalesef yeterince ilerleyemedik. Ama TÜRK Kadınları cesurdur, toplumun her alanında var olmaya çalışmıştır ve çalışmaya da devam etmektedir.
KADIN EĞİTİMCİLER STEM ALANINA ODAKLANMALI
Kadınlar eğitimde hangi alanlarda daha çok inisiyatif almalı?
Kadınlar, eğitimde zaten önemli roller üstlenmiş durumda ancak bazı alanlarda daha fazla inisiyatif almaları, eğitimin daha eşitlikçi, kapsayıcı ve yenilikçi hale gelmesini sağlayabilir. Örneğin, STEM alanları hala erkek egemenliğinde olsa da, kadınların bu alanda daha fazla yer alması, kız çocuklarının bilim ve teknolojiye ilgisini artıracaktır. Kadın öğretmenler, akademisyenler ve yöneticiler, genç kızları STEM alanlarına teşvik ederek fırsat eşitliği sağlayabilirler. Kadınlar, eğitim politikalarının şekillendirilmesinde ve eğitim kurumlarının yönetiminde daha fazla yer almalı. Çünkü, kadın liderler, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini, öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımlarını ve kapsayıcı politikaları daha etkin bir şekilde hayata geçirmekteler. Ayrıca kadınların, müfredatın cinsiyet eşitliği perspektifiyle şekillendirilmesinde, okul ortamlarında ayrımcılığın önlenmesinde ve kız çocuklarının eğitimde desteklenmesinde, engelli bireylerin ve dezavantajlı grupların eğitime katılımı konularında daha fazla kapsayıcı rol alması gerekmektedir. Bir de, kadınların, özellikle kırsal bölgelerde eğitime erişimi artırma konusunda daha fazla inisiyatif alması, toplumsal kalkınmaya büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Kadın öğretmenler, kız çocuklarının eğitimine teşvik edici rol oynarken, yerel toplulukları da bilinçlendirebilirler.
Sonuç olarak; Kadınların eğitimde daha fazla inisiyatif alması gereken alanlar, sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümü ve sürdürülebilir kalkınmayı da doğrudan etkiliyor. Eğitimde kadınların liderliğini artırmak, daha adil, kapsayıcı ve yenilikçi bir gelecek yaratmak için kritik bir adımdır.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.