Logo

‘MEB, alan değişikliğini karmaşaya döndürdü’

Kategori: Öğretmenler Odası
Perşembe, 27 Eylül 2012 15:31 tarihinde oluşturuldu



Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “2012 yılı öğretmenlerin il içi alan değişikliği”ni karmaşaya döndürdüğünü iddia etti.

Yazılı açıklama yapan Bostan, “2012 Yılı Öğretmenlerin İl İçi Alan Değişikliği Kılavuzu yayınlanmıştır. Yayınlanan kılavuz ile birlikte alan değiştirmek isten öğretmenler için işkenceye dönüşmüştür. Bakanlık yine yapacağını yapmıştır. Öncelikle kılavuzun 1.5. maddesinde ‘2012 yılında il içi, iller arası ve özür durumundan yer değişikliği yapılan öğretmenlerin il içi alan değişikliğine başvuruları kabul edilmeyecektir’ denilmektedir. Burada herhangi bir sebeple ister il içi olsun, ister il dışı oldun yer değişikliği yapan öğretmenlere alan değişikliği hakkı verilmemiştir. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin Alan Değişikliğine Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 44. maddesinde Yönetmelik’te il içi, iller arası ve özür durumuna bağlı yer değiştirenlerin alan değiştiremeyeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Yönetmelikle verilen bir hak kılavuz ile alınmaktadır. Yönetmelikler kılavuzların üst normudur ve alt normlar üst normlara aykırılık arz edemez. Ama bakanlık yine yönetmelikte olmayan bir hükmü kılavuzda düzenlemiş ve mağduriyete sebep olmuştur. Alt normların üst normlara aykırı olamayacağı ve üst normlarda olmayan bir kısıtlamanın alt normla getirilemeyeceğine ilişkin Danıştay kararlarına rağmen aynı hata tekrar yapılmıştır” dedi.

Bostan, kılavuzun 1.6 maddesinde 2012 yılı Ağustos ayında iller arasında özür durumundan yer değiştirme başvurusunda bulunan ancak atanmak istedikleri illerde alanlarında açık norm kadro bulunmaması nedeniyle ataması yapılamayan öğretmenlerin bulundukları il içinde alanlarının değiştirilmesi halinde özür durumundan yer değiştirme başvurusundan vazgeçmiş sayılacaklarını söyledi. İl içi alan değiştirmeye başvuran ve alan değişikliği gerçekleşenlerin iller arası özür talebinden vazgeçmiş sayılmalarının hakkaniyetle bağdaşır bir tarafı bulunmadığını belirten Bostan, “Bu madde ile öğretmenler özürleri ile il içi alan değiştirme arasında birbirleriyle ilgisi bulunmamasına ve birbirinden bağımsız olması gereken işlemler olmasına rağmen bir tercihe zorlanmaktadır. 2012 Ağustos dönemi özür durumuna bağlı yer değiştirmeler sona ermişken neden böyle bir düzenleme yapıldığı da anlaşılamamıştır” ifadelerini kullandı.

Kılavuzun 1.7. maddesinde ‘Eğitim kurumu yöneticileri, öğrenimleri itibarıyla geçebilecekleri alanda ders yükü bulunması halinde kadrolarının bulunduğu eğitim kurumunu tercih etmek suretiyle alan değişikliği isteğinde bulunabileceklerdir. Bu yöneticilerin görevli oldukları eğitim kurumunda alan değişikliklerinin yapılması halinde yöneticilik görevleri üzerlerinde kalacaktır’ denildiğini belirten Bostan, “Bu madde uyarınca eğitim kurumlarında yönetici olan kişiler alanında ders yükü olması durumunda alan değişikliği yapabilmekte iken bazı illerde ders yüküne bakılmaksızın görev yaptığı eğitim kurumunda alanlarında norm kadro açığı olması şartı aranmaktadır. Ders yükü yöneticinin girmek zorunda olduğu ders saatini ifade etmektedir. Ders yükü ile norm kadro birbirinden farklı durumlardır. Bu konu dahi Bakanlıkça ilk etapta yanlış uygulanmış Türk Eğitim-Sen olarak yapılan itirazlar neticesinde sıkıntı giderilmiştir” dedi.

4+4+4 eğitim sistemi ile birlikte bazı ilköğretim kurumları tamamen dönüşürken, bazı eğitim kurumlarının ise hem ilkokul hem de ortaokul olmak üzere aynı çatı altında eğitime devam ettiğini ifade eden Bostan, “İki farklı okul türü aynı müdürlük bünyesinde olmasına rağmen bu okulların yöneticileri bu türlerden birisiyle ilişkilendirilerek, ilişkilendirilmediği okulda alan değişikliği istediğinde kılavuzun 1.8. maddesi uyarınca yöneticilik görevleri sona erdirilmektedir. Bu tip eğitim kurumları tek bir elden yönetilmektedir. Madem bu kurumlarda görev alan yöneticiler sadece biri ile ilişkilendiriliyorsa o takdirde ilişkilendirilmediği kurumun sorumluluğunu da almaması gerekmektedir. Halk eğitim merkezlerinde ve öğretmen evlerinde yönetici olarak görev yapan sınıf öğretmenleri bu kurumlarda ders yükü bulunmadığı gerekçesi ile bu kurumların alan değişikliği kapsamı dışında tutulmasından dolayı bulundukları kurumda alan değişikliği başvurusunda bulunamamaktadırlar. Bu durumdaki yöneticiler ancak başka kurumlara alan değişikliği başvurusu yapabilmektedirler ve bu durumda da yöneticilik görevlerinin üzerlerinden düşmesi söz konusu olmaktadır” dedi.

Hanefi Bostan, şunları kaydetti:

“Yine Bakanlıkça 2012-2013 eğitim-öğretim yılına esas olmak üzere okul/kurumların MEBBİS içerisindeki norm kadro modülündeki mevcut bilgilerinde meydana gelen değişikliklerin güncellemesinin yapılabilmesi için 17 Eylül-5 Ekim 2012 tarihleri arasında İl Millî Eğitim Müdürlüğü MEBBİS yöneticilerine, MEBBİS yöneticileri 17-26 Eylül tarihleri arasında verilerin güncellenmesi için okul ve kurum müdürlüklerine, 27-28 Eylül tarihleri arasında İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine, 29 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında ise İl Milli Eğitim Müdürlüklerine girilen bilgilerin kontrolünün yapılması için yetki verilmiştir. Bu takvime göre norm kadro güncellemeleri henüz yapılmamıştır. Alan değişikliği başvurusunda bulunacak olan öğretmenler sadece güncellenmemiş norm kadrolara göre tercihte bulunabilecektir. 4+4+4 eğitim sistemi ile birlikte, öğrencilerin istek ve yeteneklerine uygun seçmeli derslerden oluşan seçimlik ders programları oluşturulmuş ve bu nedenle yeni normlar meydana gelmiştir.”

En büyük sıkıntıyı sınıf öğretmenlerinin yaşadığını hatırlatan Bostan, “Şöyle ki, kılavuzda ‘Sınıf öğretmenleri aşağıdaki öncelik sırasına göre; yüksek öğrenimleri diğer alanlara atanmaya kaynak teşkil edenler öğrenimlerine göre atanabilecekleri alana veya diplomalarında yazılı olan yan alana ya da öğretmen yetiştiren iki yıllık yükseköğretim kurumu mezunları lisans tamamladıkları alana, alan değişikliği başvurusunda bulunabileceklerdir’ denilmektedir. Bu madde birçok öğretmenin alan değiştirmesini engellemektedir. Örneğin fizik mezunu olan ancak sınıf öğretmeni olarak görev yapan birisi fen ve teknoloji öğretmeni olarak alan değişikliği isteyememektedir. Ancak, aynı bölüm mezunu olan bir öğretmen kılavuzdaki ‘Diğer alan öğretmenleri aşağıdaki öncelik sırasına göre; yüksek öğrenimleri diğer alanlara atanmaya kaynak teşkil edenler öğrenimlerine göre atanabilecekleri alana veya diplomalarında yazılı olan yan alana ya da aylık karşılığı okutabilecekleri dersin alanına, alan değişikliği başvurusunda bulunabilecektir’ şeklindeki düzenleme gereği fen ve teknoloji öğretmenliğine alan değiştirebilmektedir. Aynı durum tarih coğrafya bölümü mezunu sınıf öğretmenlerinin sosyal bilgiler öğretmenliğine geçme taleplerinde de yaşanmaktadır. Bu durum mantıken açıklanabilecek bir durum değildir. Aynı bölüm mezunu olan kişiler farklı bir uygulamaya maruz bırakılmaktadırlar” dedi.

Talim Terbiye Kurulu’nun 80 sayılı kararında hangi alanlardan mezun olan öğretmenlerin hangi derslere gireceğinin belirlendiğine de dikkat çeken Bostan, “Çizelgede örneğin İngilizce, Almanca ve Fransızca öğretmenlerinin Türkçe derslerine de girebileceği açıkça yazılmıştır. Bu branşlarda öğretmenlik yapanlar problemsiz bir şekilde Türkçe alanlına geçebilmektedirler. Ancak örneğin önceki yıllarda Almanca ve Fransızca öğretmenliği bölümlerinden mezun olup da sınıf öğretmenliğine atanan öğretmenlerin kadroları sınıf öğretmeni olduğu için sadece kendi branşları olan Almanca ve Fransızca branşlarına geçişe izin verilmektedir. Türkçe öğretmenliğine geçiş yapamamaktadırlar. Halbuki bu öğretmenlerin öğrenim gördükleri ana alan yabancı dil bölümleridir ve 80 sayılı karar göre doğrudan Türkçe branşına geçiş yapabilmeleri gerekir. Esasen bu branşta halen ihtiyaç da vardır. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu yorumu yaparak Almanca ve Fransızca öğretmenliği okuyup sınıf öğretmenliği branşına atanların işlemlerini otomatik olarak yapması gerekirken bu konuda öğretmenlere zorluk çıkarmakta ve eğitim gördükleri fakültelerden yan dallarının Türkçe olduğunu gösteren yazılar istemektedirler. Böyle bir yazıya gerek yoktur. Kural açık olarak 80 sayılı kararda yazı olduğu halde bunun neden uygulanmadığı anlaşılamamaktadır. Eğitim fakülteleri de bu öğretmenlere istedikleri belgeleri verememektedir, zira bu programlarda YÖK’ün yönetmeliklerine göre genel bir yan dal uygulaması bulunmamaktadır. Sorunun çözümü, 80 sayılı kararın Bakanlık tarafından doğru yorumlanmasına bağlıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Alan değiştirmek isteyen öğretmenler diplomalarında yazılı olan yan alanlara alan değiştirebilmektedirler. Ancak bazı öğretmenlerin yan alanları olmasına karşın diplomalarında bu yan alanları yazmamaktadır. Bu kişilerin aldığı dersler ve bu derslerden aldıkları sınav sonuçlarını gösteren transkriplerde yan alan derslerini aldıkları görünmesine rağmen diplomada yazmadığı gerekçesi ile başvuruları kabul edilmemektedir. Yan alanları olduğu halde sadece diplomada yan alan yazmadığı gerekçesi ile yapılan bu uygulama da doğru değildir. Alan değişikliği uygulamalarında MEB İnsan Kaynakları’nın ortaya koyduğu öngörüsüz, el yordamıyla götürülen anlayışın eğitimin gerçekleriyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığı açıktır. Ortada alan değişikliği ile ilgili pek çok sorun varken bu sorunların çözümünü haklı olarak MEB’den bekleyen eğitim çalışanları Bakanlıkta muhatap bile bulamamaktadır. MEB bilinmezliklerle dolu olarak uygulamayı eğitim çalışanlarının önüne koymuş ve ortadan kaybolmuştur” dedi.

“HAKKI OLDUĞU HALDE ALAN DEĞİŞİKLİĞİ YAPAMAYAN ÖĞRETMENLER NE YAPMALIDIR?”

Hakkı olduğu halde alan değişikliği yapamayan öğretmenlerin arasında yine en büyük sıkıntıyı sınıf öğretmenlerinin yaşadığını ifade eden Bostan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu konuda en büyük sıkıntı yine sınıf öğretmenlerinde yaşanmaktadır. 4+4+4 sistemi ile birlikte norm fazlası olan binlerce sınıf öğretmeni şimdi de alan değişikliği döneminde mağdur edilmektedir. En sık gelen sorun mezuniyet alanı sınıf öğretmenliği olmadığı halde sınıf öğretmeni olarak ataması yapılanlarda yaşanmaktadır. Örneğin, Kimya Öğretmenliği mezunu olan ancak sınıf öğretmenliği yapan bir kişi alan değişikliği döneminde Fen ve Teknoloji branşına alan değiştirememektedir. Öncelikle başvuruda bulunan üyelerimiz başvuru ekranın bir örneğini mutlaka almalıdır. Başvuru ekranı örneği ile birlikte direkt 60 gün içinde dava açabileceklerdir. Yine il içi isteğe bağlı, iller arası isteğe bağlı ve özür durumundan yer değişikliği meydana geldiği için alan değişikliği yapamayan ve gerekçe ne olursa olsun başvuruda bulunamayan öğretmenler alan değişikliği yapabilmek için gerekli olan belgeleri hazırlayarak okul kanalı ile Bakanlığa alan değiştirmek istediğini bildiren bir dilekçe ile başvuruda bulunacaklardır. Başvuruya gelecek olan ret cevabına karşı yine 60 gün içinde dava açmaları gerekmektedir. Ancak; başvurudan itibaren 60 gün içerisinde cevap gelmediği takdirde talep zımnen reddedilmiş sayılacak ve başvuruyu takip eden 60 günlük bekleme sonunda yine dava açma süresi olan 60 gün içinde dava açabileceklerdir.”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın başvuru süresini uzatması gerektiğini belirten Bostan şu önerilerde bulundu:

“2012 yılında il içi, iller arası ve özür durumunda yer değişikliği yapılan öğretmenlerin il içi alan değişikliğine başvuru hakkının tanınmasını, okullarının dönüştürülmesi sonucu, sınıf öğretmeni kadrosunda olan idareciler orta okulda, branş öğretmeni kadrosunda olan idareciler ilkokul kadrosunda kalmıştır. Bu durumda olan idarecilerimizin idari görevleri düşmemek kaydıyla alan değişikliğine baş vurma hakkı verilmesini, sınıf öğretmenliği yapan, ancak alanı veya yan alanı fizik, kimya, biyoloji olanların fen ve teknoloji dersine alan değişikliği yapabilme hakkının tanınmasını, alan değişikliğinde zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği, teknoloji ve tasarım alanına önceliğinin kaldırılmasını, yan alanı Türk dili olan sınıf öğretmenlerinin ortaokul Türkçe tercihini de yapabilme hakkının verilmesini, yan alanı matematik olan sınıf öğretmenlerinin matematik tercihini de yapabilme hakkının tanınmasını, Almanca ve Fransızca mezunu olup sınıf öğretmeni olarak ataması yapılan öğretmenlere Türkçe ve Türk edebiyatı alanına geçiş yapabilme hakkı verilmesini, eğitim Bilimleri mezunu öğretmenlerin, daha önceki yıllarda olduğu gibi rehber öğretmenliğe geçiş hakkı tanınmasını, felsefe gurubu öğretmenlerine Rehber öğretmenliğe geçiş imkanı verilmesini sorunların ve mağduriyetlerin önlenmesi için gerekli görmekteyiz.”

“KARDEŞİ KARDEŞE DÜŞMAN ETMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEKTİR”

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Bizler milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olduğumuz sürece ülkemizi bölmeye, kardeşi kardeşe düşman etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Birliğimiz ve kardeşliğimiz; ortak hareket ederek, sevinci ve kederi paylaşarak artacak, şehitlerimizin ruhları bu sayede huzur bulacaktır” dedi.

Yazılı açıklama yapan Bostan, “Şehitlerimizin kanlarıyla sulayarak vatan yaptığı topraklarımız üzerinde hain emeller besleyen eli kanlı caniler, neredeyse her gün birkaç evladımızı şehit eder duruma gelmiştir. Uzun soluklu ve küresel bir planla milletimizin teröre karşı duyarlılığı yok edilmek, direnci kırılmak istenmektedir. Ama bu topraklarda ateş sadece düştüğü yeri yakmaz. Birimizin derdi hepimizin derdidir. Birimizin acısı, hepimizin yüreklerini dağlar. Bu nedenle bu milleti yok etmek için kurulan bütün hain planlar bozulmaya mahkumdur” dedi.

“Bizler milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olduğumuz sürece ülkemizi bölmeye, kardeşi kardeşe düşman etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir” diyen Bostan, “Unutmayalım ki bizler rahat yataklarımızda uyurken, 20 yaşındaki gencecik evlatlarımız soğukta sıcakta gece gündüz, yağmur çamur demeden nöbet tutuyor, çatışmaya giriyor. Bu topraklarda ezanlar susmasın diye, ay yıldızlı al bayrak göklerden inmesin diye can veren evlatlarımız var. Bu yavrularımız, gündelik gelip geçici telaşlar içerisinde unutulup gitmeyi değil, her an, her saniye hatırlanmayı hak ediyorlar. Bizler milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olduğumuz sürece ülkemizi bölmeye, kardeşi kardeşe düşman etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Birliğimiz ve kardeşliğimiz; ortak hareket ederek, sevinci ve kederi paylaşarak artacak, şehitlerimizin ruhları bu sayede huzur bulacaktır” ifadelerini kullandı.

Hainlerin emellerine ulaşamayacağına dikkat çeken Bostan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bugün ülkemizin bütün kamu kurumlarında milletçe şehitlerimizi unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı duyurmak için toplandık. Bu vatan için hayatlarının baharında canlarını vermiş, bizlerin buralarda güven içinde çalışabilmelerini ve yaşayabilmelerini sağlamış şehitlerimizi anmak, İstiklal Marşımızın ebediyete kadar bu topraklarda yankılanacağını bir kez daha ilan etmek ve onlara olan minnetimizi, ruhlarına göndereceğimiz bir Fatiha ile duyurmak üzere bir araya geldik. Bilinmelidir ki şehitlerimiz canlarını bu vatanın birliği ve dirliği için verdiler. Bu nedenle her türlü provokasyona ve tahrike rağmen et tırnaktan ayrılmayacak, bu vatanın hiçbir ferdi binlerce yıllık kardeşliğimizden vazgeçmeyecek, hainler emellerine ulaşamayacaktır. Şundan eminiz ki; bizi bize düşman etmeye, kardeşliğimizi bozmaya yeltenenler, döktükleri kardeş kanlarında, babaların, bacıların, anaların göz yaşlarında boğulup gidecektir. Bu vesile ile terörü, teröristi ve onların gizli açık her türlü destekçilerini lanetliyor; devletimizin ve birliğimizin teminatı; varlığımız ve huzurumuz için can veren şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.