Logo

Türkiye’nin PISA Gerçeği

Kategori: EĞİTİM VE REHBERLİK MAKALELERİ
Cuma, 23 Ekim 2015 14:56 tarihinde oluşturuldu



Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Dr. Şengül UYSAL

Eğitimin toplumsal barış, gönenç, hoşgörü, sevgi güven vb. olumlu insancıl değerlerin katalizörü olduğu bilinir.  Öte yandan eğitim aynı zamanda ileri teknoloji yoluyla katma değer üretme, başka bir deyişle evrensel nitelikli insan gücü yaratma işlevini de taşır. Bu yüzden eğitim hem ekonomik hem de sosyal kültürel gelişmenin lokomotifi olarak algılanır. Bu bilgilerin ışığında eğitim sistemimizin özellikle son dönemdeki performansına daha yakından bakma ve irdeleme gereği ortaya çıkmıştır (Aydın, 2015).

Uluslararası düzeyde yapılan sınavlarda (TIMSS, PIRLS ve PISA) öğrenci akademik başarıları açısından Türkiye’nin yeterince iyi sonuçlar almadığı gözlenmektedir. Araştırma sonuçları öğrencilerin, diğer ülkelerdeki akranlarına oranla bazı hedeflere ulaşmada yetersiz olduğu yönünde işaretler vermektedir. PISA uygulamasına 2003 yılından itibaren katılan Türkiye’nin hangi düzeyde bulunduğunun belirlenmesi ve bazı değişkenler açısından genel durumunun değerlendirilmesi, özellikle Türk Eğitim Sistemi’ne bir vizyon oluşturma önem kazanmaktadır (Aydın, Sarıer ve Uysal, 2014).

tablo1

Eğitim sistemleri performans değerlendirme indeksi olarak PISA, 15 yaş grubu öğrencilerinin okuma, matematik, fen bilgisi ve problem çözme alanlarındaki bilgi ve beceri düzeylerini ölçmeyi amaçlamaktadır. PISA sadece öğrencilerin söz konusu alanlardaki bilgi ve beceri düzeylerini değerlendirmemekte, eğitim sistemlerini nitelik, eşitlik ve yeterlilik kavramları açısından da irdeleyerek, öğrencilerin bilgi ve becerilerini modern yaşama nasıl geçirdiklerini değerlendirmektedir.  PISA sınavlarında sorular zorluk ve karmaşıklık düzeylerine göre 1’den 6’ya kadar derecelendirilmektedir. Buna göre 1 https://gutepotenz.de/. ve 2. dereceler temel işlem becerilerini, diğer düzeyler ise aşamalı olarak yorumlama, ilişkilendirme, yordama, analiz ve sentez becerilerini içermektedir. 2012 PISA sonuçlarına göre Türkiye'nin her 3 alanda da ortalama puanı OECD ülkelerinin ortalama puanlarının altında yer almaktadır (Uysal, 2015). Tablo 1 göstermektedir ki Türkiye her üç alanda da 34’ü OECD ülkesi olmak üzere toplam 65 ülkenin katıldığı PISA 2012’de Matematik alanında 44. Fen bilimleri alanında 43. ve Okuma alanında 42.  sırada yer almıştır.  Ayrıca OECD ülkeleri içinde sadece Meksika ve Şili’yi geride bırakarak 32. sırada olduğumuzu da hatırlayalım.

graik1Bu tablonun 2003, 2006, 2009 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilen PISA sınavlarında değişmediği gözlenmektedir. Başka bir anlatımla bir dizi sınav sonucu, eğitim sistemimizde kayda değer bir nitelik gelişmesinin olmadığını göstermektedir.  Türkiye’nin şu ana kadar katıldığı PISA uygulamalarındaki ortalama puanı her 3 alanda da artmaktadır. Ancak bu artış miktarları Türkiye’yi, en azından OECD ortalaması civarına taşıyacak düzeye henüz ulaşamamıştır. Bununla birlikte bu artışı nitelik anlamında kayda değer bir kalite artışı olarak değerlendirmek güçtür. Nitekim bu oranlar hem OECD ortalamasının altında kalmakta hem de genel olarak ülke sıralamalarında bulunduğu yeri değiştirmemektedir. Başka bir anlatımla söz konusu artış diğer ülkeler içinde geçerlidir.

grafik2 3Yeterlilik düzeyleri açısından bakıldığında ve Türkiye’nin geçmiş yıllardaki PISA uygulama sonuçları üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci oranları açısından ele alındığında, 2006’dan bu yana genel olarak bir artış eğiliminden söz edilebilir. Ancak oranlar açısından bakıldığında,  PISA 2012 sonuçlarına göre Çin (Şanghay) ve Singapur’da öğrencilerin yaklaşık yarısı matematik alanında üst performans düzeyine ulaşırken bu oranın Türk öğrenciler için %5-6 düzeyinde kalması çarpıcı bir bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

PISA çalışmasında 5. veya 6. düzeye ulaşmış öğrenci oranlarının yanı sıra 2. düzeye ulaşamamış öğrenci oranlarına da dikkat edilmektedir.  OECD’nin bakış açısına paralel bir şekilde, bilgi çağında, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (tercihen hepsinin) en azından 2. yeterlik düzeyine ulaşmış olması gerektiği kabul edilmektedir. Türkiye’de asgari yeterlilik düzeyine (2. Yeterlik düzeyi) ulaşamamış öğrenci sayılarının her üç alanda da azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. Ancak PISA 2012 sonuçlarına göre Türkiye’de öğrencilerin %42’si henüz matematik alanında 2. yeterlik düzeyine ulaşamamıştır. Bu oranın Çin (Şanghay) için %4 ve OED ortalamasının % 23 olduğunu belirtmekte fayda var.

Bu bilgiler ışığında bakıldığında soruların zorluk derecesi düştüğünde öğrenci yüzdelerinin yükseldiği görülmektedir. Buna göre kültürel, eleştirel ve analitik düşünce becerilerinin kazandırılması yönünde daha çok çaba gösterilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Nitekim Grafik 3’de öğrencilerimizin büyük çoğunluğunun en alt düzey olan 1. ve 2. seviyelerde yer alan düzeylere yanıt verebildiği görülmektedir. Bu bağlamda en düşündürücü sonuç özellikle matematik becerileri alanında ortaya çıkmaktadır.


tablo2

Bu konuya bölgeler arası farklılıklar açısından bakıldığında da tablo değişmemektedir. Türkiye’de PISA 2012 çalışmasına katılacak öğrenciler Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum süreci doğrultusunda Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından belirlenen 12 bölgeyi temsil edecek şekilde seçilmişlerdir. Tablo 2’de verilere bakıldığında ülkemizin özellikle eğitimde fırsat ve olanak eşitliği, eğitime erişim, genellik gibi temel eğitsel ilkeler açısından trajik bir durumda olduğu anlaşılmaktadır.  Bu açıdan bakıldığında 2012 PISA sonuçlarına göre dört ayrı bölge olarak (Çin-Şanghay, Çin-Hong Kong, Çin-Taipei, Çin-Macau) katılan Çin’in başarısı kayda değer ölçüde dikkat çekicidir. PISA matematik test ölçeğinde ortalama olarak 41 puanın yaklaşık bir yıllık okul öğrenimine denk geldiği hesaplanmaktadır. Bu durumda Batı Marmara ile Ortadoğu Anadolu arasındaki 84 puanlık farkın yaklaşık 2 yıllık bir okul süresini işaret ettiği söylenebilir.

grafik4

Türkiye’de farklı türdeki okulların ortalama matematik başarı puanları incelendiğinde ise geçmiş yıllarda da karşımıza çıkan, okullar arasındaki ciddi farklılıkların hâlâ sürdüğü görülmektedir.

Fen liselerinin 668 puanlık matematik başarısına karşın meslek liselerinin 391 oranında performans göstermesi bu bağlamda da ciddi bir kalite sorunu olduğunu, fırsat ve olanak eşitliği ve eğitime erişim açısından irdelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla okul türleri açısından kayda değer ölçüde başarı düzeylerinin farklılaştığı görülmektedir. Türkiye’de öğrencilerin PISA 2012 matematik puanlarındaki varyansın (farklılığın) %62’sinin okullar arasındaki farklılıktan kaynaklandığı hesaplanmaktadır. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama %37’dir

grafik5

Grafik 5’ te görüldüğü üzere Finlandiya 519 puanla hem OECD ortalamasının üzerinde bir matematik başarısı göstermekte hem de bu iyi öğrenim imkânını okullarının büyük bir çoğunluğunda sunabilmektedir.

Bu bağlamda gelişmişliğin bir göstergesi olarak algılanan eğitim hakkı ve bu süreçte eğitime erişim, fırsat ve olanak eşitliği gibi ilkeler açısından da Finlandiya ve benzeri ülkelerin başarılı olduğu yargısına ulaşılabilir.

Sonuç

PISA sonuçları, Türk Eğitim Sistemi’nin öğrencilerin yarıya yakınını oldukça başarısız kıldığını göstermektedir. Birçok uluslararası raporda, örneğin OECD eğitim raporlarında Türkiye’ye yönelik genel yargı şöyledir; Türkiye öğrencilerinin çok küçük bir bölümüne dünya ortalamasının üstünde eğitim sunarken büyük bir çoğunluğuna ortalamanın çok altında eğitim olanağı sunmaktadır. Benzer şekilde 2006 Dünya Bankası Eğitim Raporu’na göre de Türk Eğitim Sistemi, çok az öğrenciyi iyi eğitmekte, çoğunu başarısız kılmaktadır. Bu bilgiler ışığında Türkiye eğitimde seferberlik ilan ederek PISA vb. sınav sonuçlarıyla öğretmen eğitimi başta olmak üzere sistemi tüm bileşenleri ile sorgulamalı özellikle hizmet öncesi, hizmet içi öğretmen eğitimi programları çağdaş gelişmeler ışığında güncellenmeli; analitik ve eleştirel düşünce süreçleri kazandırmak için öğretmen eğitimi davranış bilimleri odaklı bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır. Felsefe, psikoloji ve sosyoloji disiplinlerinin core-ders anlayışıyla programlara yerleştirilmesi sağlanmalıdır.

Bu makalede Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı-PISA (Programme for International Student Assessment) sonuçları değerlendirilmiştir.

Kaynakça

Aydın, A. (2015). Eğitim Politikaları. Anakara: Pegem Akademi.

Aydın, A., Sarıer, Y. ve Uysal, Ş. (2014). PISA Sonuçları Bağlamında Öğrencilerin Akademik Başarılarının Değerlendirilmesi. İlköğretim online, 13(3), 1065-1074.

Aydın, A., Sarıer, Y. ve Uysal, Ş. (2009). 2003–2006 PISA Matematik Sonuçlarının Karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi. XVIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayında sunulmuş bildiri, İzmir.

MEB (2013). Pısa 2012 Ulusal Ön Raporu. Ankara.

OECD (2014). PISA 2012 Results in Focus: What 15-year-olds know and what they can do with what they know, OECD Publications.

Uysal, S. (2015). Factors affecting the Mathematics achievement of Turkish students in PISA 2012. Educational Research and Reviews, 10(12), 1670-1678.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.