Logo

Yabancı dil ve küresel girişimcilik

Kategori: EĞİTİM VE REHBERLİK MAKALELERİ
Çarşamba, 20 Nisan 2022 13:29 tarihinde oluşturuldu



Prof. Dr. Cem Balçıkanlı - Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi A.B.D. 

cem_balcikanliYazının başlığına baktığınızda eminim ki aklınıza hepimizin aslında pek de iyi anlamadan ve içselleştirmeden üzerinde ısrarla durduğu 21. yüzyıl becerileri gelecektir. Yok ben bu yazıda 20. yüzyılda da önemli olan bu beceri setlerinden söz etmeyeceğim. Bu yazıda o pek önemli (!) yeterliklerinden sadece birini alıp İngilizce olmadan girişimci çocuk yetiştirmemizin mümkün olup olmadığını inceleyeceğim. Dolayısıyla tam olarak burada bir alt başlığa ihtiyacımız olacak. Buyurun lütfen. 

İNGİLİZCE OLMADAN GİRİŞİM OLUR MU?
Bu alt başlık size sayısız fikir verebilir. Ama tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de çok popüler olan ‘girişimcilik’ kavramıyla yabancı dil bilmenin ne ilişkisi var diyebileceğinizi düşünüyorum. Aslında yabancı dil bilmenin düşündüğümüzün çok daha ötesinde birçok boyutla yakından ilişkisi var. Dünyayı bilmek, sorgulamak, yeni keşifler yapmak, bir problemi çözmek, bakış açısını genişletmek, dünyaya tersten bakmak; yabancı dil bilmekle doğrudan ilişkilidir. Girişimcilik deyince akla gelen ilk isimlerden olan JackMa aslında bunun canlı bir örneği. Alibaba’nın kurucusu olan Ma’nın hayat hikâyesinde de İngilizce bilmenin girişimci olmak için son derece gerekli olduğuna dair izler bulmak mümkün. Şöyle ki; 1964 yılında Çin’de doğan Ma’nın çocukken en büyük hayali İngilizce öğrenmekmiş. Dokuz yaşından itibaren her sabah erken kalkıp turistlerin en yoğun olduğu otele bisikleti ile gidip onları ücretsiz bir şekilde gezdirerek İngilizcesini geliştirmeye çalışırmış. Çocuk yaşta bile İngilizce bilmenin kendisine çok önemli fırsatlar sunacağına inandığı açık, öyle değil mi? İngilizcenin yabancı dil olarak öğretildiği bir ülkede, JackMa-tıpkı hepimizin yapabileceği gibi- İngilizceyi bir fırsata dönüştürmüş. İşte ben de bu yazıda; çeşitli ölçütlere göre oluşturulan ve her yıl tüm ülkeleri ürettikleri inovasyon ve girişimler açısından sıralayan Küresel İnovasyon Endeksi (Global Innovation Index) bağlamında girişimcilik kavramıyla, tıpkı Ma örneğinde olduğu gibi, yabancı dil bilmenin ilişkisini irdeleyeceğim. 

YABANCI DİL BİLMEK NİYE GEREKLİ?
Yabancı dil bilmek; Türkiye’de herkesin ne yazık ki başarısızlıkla yorumladığı bir alan olmuştur. Son yıllarda yapılan ulusal ve uluslararası sınavlardaki durumumuz; sadece yabancı dil değil diğer alanlarda da (Türkçe, Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri, Matematik gibi) pek parlak bir görüntü sergilemediğimizi gösteriyor. Ancak insanların ısrarla “Neden yabancı dil öğrenemiyoruz?” sorusuna bu kadar ilgi göstermesinin altında genel bir başarısızlık durumunun dışında çeşitli etkenler de var. Gelin onlara bakalım:

1- Bugün herhangi bir yere iş başvurusu için gittiğinizde size ilk sorulan sorulardan biri İngilizce bilip bilmediğiniz oluyor. Ülkenin ihtiyacı bağlamında değerlendirdiğimizde bırakın bir yabancı dili, en az iki yabancı dili etkin olarak kullanabilme gerekliliği her fırsatta karşımıza çıkıyor. Kaldı ki bilimin ilerlemesi için alanlarında akademik çalışma yapan bilim insanlarının 1973 yılında profesör olmak için 2 yabancı dilde yetkin olması bekleniyordu. Bu şart, 1981 yılında tek yabancı dile düşürülürken 2018 yılında yapılan son düzenlemeyle sadece okuma becerisi, dil bilgisi ve kelime bilgisinin ölçüldüğü sınavlarda55 puan almak akademik ilerleme için yeterli görülmeye başlandı. Diğer bir durum da iş dünyasıyla ilgili…Çeşitli ekonomi dergilerinin yaptıkları analizlere göre; uluslararası şirketlerimizi yönetecek yüksek düzeyde İngilizce yeterliğine sahip Türk icra kurulu başkanlarının(CEO) sayısı beklentinin çok altında. Durum böyle olunca bizim şirketlerimizin üst düzey yöneticileri yüksek İngilizce becerilerine sahip yabancılar oluyor ve daha yüksek maaş alıyorlar.

2- Ülkenin son 20 yılında yaşanan değişikliklerin bir sonucu olarak; insanlar artık daha fazla hareketli durumdalar. Salgın dönemi bu noktada bir istisna oluşturuyor olabilir elbette. Eskiden bir yabancı ülkeyi ziyaret edip orada turistik amaçlı da olsa vakit geçirmek hem çok masraflı hem de çok zahmetli bir iş iken bu son zamanlarda pekâlâ mümkün olabiliyor. İnsanlar, fırsat kuponlarından tutun da çok önceden alınan uçak biletlerine kadar airbnb gibi ev kiralama sitelerinden tutun da booking.com gibi uygun fiyatlı konaklama seçeneği sunan imkânlar sayesinde yılda pek çok kez yurtdışına çıkabiliyor. Bu da İngilizce bilme ihtiyacını daha önemli hale getiriyor. Çünkü insanlar yurt dışına çıktıklarında;pasaport kontrolünden rahatlıkla geçebilmek, almak istedikleri şapka için pazarlık yapabilmek, şehrin en iyi lokantasına gidip güzel bir akşam yemeği yiyebilmek istiyorlar. Bu da onların en doğal hakkı.

3- Teknolojik gelişmelerin ışığında İngilizce bilmek çok daha önemli bir hale geldi. Kısa sürede her türlü bilgiye ulaşma isteği ve bu bilgilerin büyük kısmının ağırlıklı olarak İngilizce içerik (yüzde yetmişten daha fazlasının) olmasından dolayı insanların bu kaynaklardan etkin bir şekilde yararlanmaları önem kazanıyor. Bu İngilizce içeriksayesinde yeni iş alanları doğuyor. İnsanlar gelişen teknolojiler sayesinde oturdukları yerden bilgiye ulaşarak dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan diğer insanlarla iş birliği içinde yeni oluşumlar ortaya çıkarıyor. 

KÜRESEL İNOVASYON ENDEKSİ VE İNGİLİZCE YETERLİK ENDEKSİ
Her yıl inovasyon girdi alt endeksleri ve inovasyon çıktı alt endekslerinden elde edilen veriler ışığında oluşturulan Küresel İnovasyon Endeksi’nin 2021 sıralamasındaki üst sıralardaki ülkeler- tabloda görüldüğü gibi- İsviçre, İsveç, ABD, Birleşik Krallık, Kore Cumhuriyeti, Hollanda, Finlandiya.

 

 

Küresel İnovasyon Endeksi

İngilizce Yeterlik Endeksi

İsviçre

1

25

İsveç

2

8

ABD

3

-

Birleşik Krallık

4

-

Kore Cumhuriyeti

5

37

Hollanda

6

1

Finlandiya

7

9

Singapur

8

4

Danimarka

9

3

Almanya

10

11

Türkiye

41

70

https://www.globalinnovationindex.org/gii-2021-report#

https://www.ef.com/wwen/epi/

Öte yandan; her yıl bireylerin okuma ve dinleme becerilerini ölçerek oluşturulan İngilizce Yeterlik Endeksi sıralamasının üst sıralarında olan ülkeler yine Küresel İnovasyon Endeksinde yüksek başarı gösteren ülkeler oluyor. Küresel İnovasyon Endeksi’nde ilk sırada bulunan İsviçre İngilizce Yeterlik Endeksi’nde 25. sıradayken, İsveç sırasıyla 2. ve 8. sırada görünüyor. İngilizce Yeterlik Endeksinin ilk sırasında bulunan Hollanda, İnovasyon Endeksi’nde de 6. sırada kendine yer buluyor. Son olarak eğitim sistemi başarılı hikâyelerle dolu olan Finlandiya, Küresel İnovasyon Endeksinde 7.sırada iken, İngilizce Yeterlik Endeksi’nde 9. sırada. Bu tablo bize özetle şunu söylüyor: İngilizce Yeterlik Endeksi’nde başarı gösteren ülkeler -beklendik şekilde- Küreselİnovasyon Endeksinde de üst sıralarda kendine yer buluyor. Ya da bunun tam tersi. Ülkemiz ise toplam 112 ülkenin bulunduğu İngilizce Yeterlik Endeksi’nde 70. sırada bulunuyor. Son derece üzücü olan bu sıranın doğal bir yansıması veya nedeni olarak; Türkiye, Küresel İnovasyonEndeksi’nde de 132 ülke arasında 40. sırada görünüyor. Elbette bu durum pek şaşırtıcı değil. Bu sıralamalar bize tek boyutlu ve biraz da eksik bir görüntü sunuyor olsa da yine de genel hatlarıyla bir fikir veriyor. 

İNOVASYON İÇİN İNGİLİZCE ŞART MI?
Bu sorunun cevabı kesinlikle “Evet”. İnternetteki içeriğin büyük kısmının İngilizce olmasından dolayı dünyada inovasyon anlamındaki gelişmeleri takip etmek, girişimcilikleriyle meşhur insanların hikâyelerini okumak ve anlamak, var olan girişimlerin uluslararası anlamda kıymetini yorumlayıp yerel boyutta ne anlama geldiklerini içselleştirmek için İngilizce şart. Her saniye yaklaşık olarak 6.000 tivitin atıldığı günümüzde var olan yabancı kaynaklı girişimin veya inovasyonun önce işinde yetkin bir çevirmen tarafından Türkçe ’ye kazandırılmasını beklemek olayın tüm büyüsünü kaçırabilir. İşte tam da bu yüzden hızlı bir akışa sahip olan yaşamda geride kalmamak adına yüksek İngilizce becerisi,inovasyon üretmek veya girişim fikirleri geliştirmek için son derece gereklidir. Elbette İngilizce bilmek tek başına inovasyon üretmeye yetmez. Diğer alanlardaki adımlar da (sınavın egemenliğinin azalması, yeterliklere ve becerilere vurgu, gerçek yaşama yakın eğitim, bireyselleştirilmiş programlar, eğitimin küçük programlarla yürütülmesi vb.)bu sürece katkıda bulunacaktır. Ama bu başka bir yazının konusu olabilir ancak. 

GİRİŞİM İÇİN İNGİLİZCE BİR FIRSATTIR
Sürekli olarak Phil Knight (Nike’ın kurucusu), HowardSchultz (Starbucks Yönetim Kurulu Başkanı), Jan Koum (Whatsapp’ın yaratıcısı), SergeyBrin (Google’ın kurucusu) gibi girişimcilik hikâyelerine sahip insanların hayatına ilgi duyan gençlerimizin olduğunu biliyorum. Bu gençlerin İngilizceyi bir tehditten ziyade bir fırsata çevirmeleri ve inovasyon üretecek ar-ge, know-how bilgisine sahip olmaları için İnternet’te bulunan İngilizce içeriğe erişim sağlamaları, bu içeriği hızlı bir şekilde yorumlamaları, bu yorumlama sürecinden sonra yerel ihtiyaçlara göre bu içeriği uyarlamaları gerekecektir. Ancak böylelikle Küresel İnovasyon Endeksi’ndeki hiçbirimizi tatmin etmeyen 49’unculuk, üst sıralara taşınabilir.

İngilizce bilmek girişimciliği tetikler, girişimcilik inovasyonun oluşmasını mümkün kılar. Tek gereken buna inanmak. Belki de İngilizce Yeterlik Endeksi’ndeki sıramızı yukarılara çekebilirsek –elbette diğer değişkenler de etkilidir- ülke olarak üretme potansiyeline sahip olduğumuza inandığım Whatsapplar, Twitterlar, Uberler, Airbnbler bizim ülkemizden de çıkabilir.
Neden olmasın?

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.