Logo

“Talep olmadan arz yaratan yapılar değiliz”

Kategori: Özel Okullar
Cuma, 03 Mart 2023 10:50 tarihinde oluşturuldu



Turan Yıldırım - Ortadoğulular Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

turan_yildirim_ortadogulular“Özel eğitim kurumları; devlet okullarımızın rakibi, düşmanı ya da alternatifi değildir.19 milyonluk bir çağ nüfusuna, devletimizin sunduğu imkânlar bellidir, bu konuda da sürekli iyileştirme ve bütçe destekleri verilmektedir. Ancak gelir seviyesi daha yüksek velilerin özel eğitim kurumlarına olan ilgisi ve desteği ile bu kurumlar ayakta kalabilmektedir. Yani talep olmadan arz yaratan yapılar değiliz.”

Özel öğretim kurumları Türk ekonomisine ve eğitimine nasıl katkı sağlıyor?
Özel öğretim kurumları” ifadesi, 5580 sayı kanun kapsamında Milli Eğitim Bakanlığından izin alarak faaliyette bulunan eğitim kurumları için kullanılmaktadır.
Örgün ve yaygın eğitim alanında halkımızın“kaliteli eğitim” taleplerini karşılamakta ve bu bilinçle görevlerini ifa etmektedirler. Her türlü idari ve mali denetime açık olan ve de kayıtdışı ekonomi ile mücadelede önemli bir katkı sunan bir yapılanmadır özel eğitim kurumları. Esnek yapısı, hızlı karar alabilme yeteneği, teknolojik yeniliklere adapte olma becerisi ve gelişime açık olması sebebiyle çağ nüfusuna kaliteli eğitim ortamları hazırlayabilmektedir ve de tercih edilme sebebi de bu dinamik süreç yönetimlerinde gizlidir.
İstihdama olan katkısı, yarattığı katma değeri vergilendirerek ülke ekonomisine sağladığı makro faydaları da gözönünde bulundurmalıdır kamuoyu. Zira özel eğitim kurumları; devlet okullarımızın rakibi, düşmanı ya da alternatifi değildir.19 milyonluk bir çağ nüfusuna, devletimizin sunduğu imkânlar bellidir, bu konuda da sürekli iyileştirme ve bütçe destekleri verilmektedir. Ancak gelir seviyesi daha yüksek velilerin özel eğitim kurumlarına olan ilgisi ve desteği ile bu kurumlar ayakta kalabilmektedir. Yani talep olmadan arz yaratan yapılar değiliz. Bu hususun altını özellikle çizmek isterim. Ayrıca fahiş fiyatlarla kayıt alan ve vatandaşımızı zora sokan salt ticari kurumlar da değiliz. Eğitimde nitelik ve başarı kaygısı taşıyan ve bunu sağlayamazsa talep görmeyen yapılarız. Özel Eğitim Kurumları kanunla düzenlenmiş yapılanmalardır, velilerin talep ve ihtiyaçları gözönünde bulundurularak tanzim edilmiş yapılardır ve de merdiven altı eğitim kurumları ile mücadeledede önemli bir yere sahiptir.

ZAM SINIRI PİYASA KOŞULLARINDA DÜŞÜK KALDI
MEB’in zam sınırı koyması ne anlama geliyor? Sektöre etkileri neler olacak
?
Ülkedeki ekonomik koşullar, enflasyon rakamları, alım gücündeki daralma ve yükselen maliyetler, her sektörde olduğu gibi özel eğitim sektöründe de devinimler yaratmıştır. Asgari ücret bir temel baremi oluşturmakta ve çalışan maaşları da dâhil olmak üzere her türlü talepte referans rakam haline gelmektedir. Girdi maliyetleri diye tabir edilen enerji, bina ve çalışan maliyetlerindeki artışlar, veliye de ücret güncellemesi olarak yansımaktadır. Bu devinimi fırsatçılığa dönüştüren ve fahiş artışlarla velilerimizi zora sokan kurumlara devletin denetim kurumları gerekli müdahalelerde bulunmaktadır. Bu müdahaleleri ve denetimleri sonuna dek destekliyorum. Ancak zam sınırı rakamının düşük kaldığını da söylemek isterim. Zira piyasa kendi fiyatlandırmasını her alanda yapmaktadır. Konutlardaki kira artış sınırlamasına rağmen fiyat istikrarının kiralarda sağlanamıyor olması bunun bir örneğidir. Alım gücü ile paramızın aylar içindeki değer kaybı göz önünde alınmadan yapılan düzenlemelerin, bir süre sonra velilerimiz ile kurumlarımızın karşı karşıya getirmesinden endişe ediyorum.

TANAB – TAVAN FİYAT OLUŞTURULMALI
Enflasyon vb parametrelerin özel öğretim kurumlarına etkileri neler? Bu etkilerin hafifletilmesi için neler yapılmalı?
Yukarıda da ifade ettiğim gibi enflasyondaki ve alım gücündeki değişim, her alandaki etkisini bizim sektörde de göstermektedir. Zira veli ücret öderken tek ödeme kalemi salt eğitim ücreti değildir. Yayın ve kırtasiye bir diğer kalemdir ve kağıt fiyatlarındaki artış yayın fiyatlarını sürekli değiştirmektedir. Bir başka kalem yemek ücretidir. Bunun sabit bir şekilde sene başından belirlenmesi mümkün değildir, zira gıdaya gelen haftalık zamları göz önüne aldığınızda veli ile kurumlar yemek konusunda sürekli karşı karşıya gelmektedir. Aynı şey servis hizmeti için de geçerlidir. Yakıt fiyatlarına gelen zamlarla geçen sene anlaşmalı firmaların sözleşme iptallerini ve teminatı yakma pahasına bu işi bıraktıklarına şahit olduk.
Belki de buradaki en önemli handikap; eylülde açıklanan fiyatla taksitler halinde senelik ücreti ödemek isteyen bir veli tarafı var, bir de eylüldeki maliyetlerin iki katı maliyeti martta hisseden ve eylüldeki paranın alım gücünü martta göremeyen bir kurum tarafı var. Bizim sektörde fiyatlandırma senelik yapılmakta ve gelen her yeni zam ve yeni maliyet veliye yansıtılamamaktadır. Bu yüzden de tahmini bir maliyetle fiyatlandırmaya gidilmektedir. Ancak evdeki hesap çarşıya çoğu zaman uymamakta ya da doğru tahmin edilen maliyetler de velilerimizi zora sokmaktadır.
Sektörün kendi fiyat baremini temsilci kuruluş vasıtası ile belirlemesi ve de yetkililerin de regülasyon hakkını kullanarak bir müşterekte buluşarak taban ve tavan fiyat oluşturulması daha doğru olacaktır. Hizmet standartlarının belirlenmesi,bu standartlara göre fiyat uygulamasına gidilmesi tartışmalara son noktayı koyacaktır. Zira özel eğitim kurumunu tercih etmek bir yasal zorunluluk değil, bir tercihtir. Fahiş fiyata veli gerekli tepkiyi koyacak ve de o kurumu tercih etmeyecektir. Ancak zarar etme pahasına da hiçbir kurum bu işi sürdüremeyecektir. Bence sektör bileşenlerinin de tek ses olmaması ve de fırsatçılığa meyilli kurumların bulunması, bir standardizasyon oluşmasını engellemektedir. Yasal düzenlemelerle bir meslek odası oluşturulmalı ve de senelik fiyat politikası yerini güncel maliyet artışlarına endeksli bir fiyat politikasına bırakmalıdır.

TEŞVİK YENİDEN GETİRİLMELİ VE KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ
Özel öğretim kurumu yöneticisi olarak nasıl bir teşvik modeli öneriyorsunuz?
Özellikle pandemi süreci en çok da özel eğitim kurumlarını etkilemiştir. Ayakta kalamayan her kurum beraberinde öğretmenleri ile yollarını ayırmış ve istihdamda daralma meydana gelmiştir. Kaliteli bir eğitim sürecini devam ettirebilmemiz, öğretmenlerimize hak ettikleri ücreti verebilmemiz ve kurumlarımızı yaşatabilmemiz için teşvik başta olmak üzere belli düzenlemelerin yapılması şarttır.
Özel öğretim kurumları ve çalışanlarıyla ilgili SSK primleri ve vergilendirme esaslarının kurumları mağdur etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Sektörün ihtiyaç duyduğu destek kredilerinin daha düşük faiz ve makul ödeme şartlarıyla temin edebilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Daha önce özel okul velilerine sağlanan eğitim desteğinin yeniden uygulamaya konulması ve özel okula giden her öğrenci velisini kapsaması gerekmektedir.
Özel sektörden hizmet alan öğrencilere (veya velilerine) kırtasiye, kitap, kıyafet ücretleri, servis ücretleri… gibi giderler için faizsiz ve uygun şartlarda krediler sağlanması gerekmektedir.
Özel öğretim kurumlarının enflasyondan kaynaklanan ücret artış oranları karşısında mali kayba uğramaması ve kendini koruyabilmesi için mevzuat düzenlemesinin yapılması gerekmektedir…

 

ZORUNLULUK DEĞİL BİR TERCİH!
Özel eğitim kurumunu tercih etmek bir yasal zorunluluk değil, bir tercihtir. Fahiş fiyata veli gerekli tepkiyi koyacak ve de o kurumu tercih etmeyecektir. Ancak zarar etme pahasına da hiçbir kurum bu işi sürdüremeyecektir. Bence sektör bileşenlerinin de tek ses olmaması ve de fırsatçılığa meyilli kurumların bulunması, bir standardizasyon oluşmasını engellemektedir. Yasal düzenlemelerle bir meslek odası oluşturulmalı ve de senelik fiyat politikası yerini güncel maliyet artışlarına endeksli bir fiyat politikasına bırakmalıdır.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.