Logo

‘Türkiye’nin tamamında karşılık bulan bir eğitim modeli geliştiriyoruz’

Kategori: Özel Okullar
Pazartesi, 15 Aralık 2025 12:52 tarihinde oluşturuldu



İzzet Sakın - Yönder Okulları Yönetim Kurulu Başkanı

izzet_sakin“Türkiye’nin daha fazla noktasında aynı kaliteyi sunan, öğretmen gelişimine liderlik eden ve çağın gerektirdiği becerileri merkeze alan bir eğitim modelini büyütmek. Her öğrencinin potansiyelini keşfettiği, kendini güvende hissettiği ve güçlü bir gelecek inşa edebildiği bir okul sistemi oluşturmayı sürdüreceğiz.” 

Yönder Okullarının kuruluş ve gelişme süreci hakkında bilgi verebilir misiniz? Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Markamız, Türkiye’de eğitimin yalnızca akademik performans üzerinden şekillendiği bir dönemde, çocuğu bütüncül olarak ele alan çağdaş bir model oluşturma hedefiyle doğdu. Bizim için eğitim; bilgi aktarmaktan çok, çocuğun düşünme becerilerini güçlendirmek, iletişim ve yaratıcılık kapasitesini geliştirmek, teknolojiyi anlamlandırabilmesini sağlamak ve güçlü bir karakterle geleceğe hazırlamak anlamına geliyor.
Kuruluş sürecinde önceliğimiz, nitelikli bir öğretmen yapılanması kurmak, şeffaf ve güven veren bir aile iş birliği modeli oluşturmak ve öğrencinin mutlu olduğu bir okul iklimi yaratmaktı. Bugün geldiğimiz noktada, bu yaklaşımı Türkiye’nin farklı şehirlerinde aynı başarıyla sürdürdüğümüzü görmek, verdiğimiz emeğin en güçlü karşılığıdır.
Gelecek hedefimiz çok net: Türkiye’nin daha fazla noktasında aynı kaliteyi sunan, öğretmen gelişimine liderlik eden ve çağın gerektirdiği becerileri merkeze alan bir eğitim modelini büyütmek. Her öğrencinin potansiyelini keşfettiği, kendini güvende hissettiği ve güçlü bir gelecek inşa edebildiği bir okul sistemi oluşturmayı sürdüreceğiz.

Türkiye markası olma hedefiniz nasıl belirlendi? Bu süreçte hangi dönüm noktalarını yaşadınız?
Türkiye markası olma hedefimiz, hızlı büyüme iştahından değil; modelimizin farklı şehirlerde aynı etkiyi yarattığını gördüğümüz somut deneyimlerden doğdu. Bu yolculukta birkaç kritik dönüm noktası öne çıktı:

• Eğitim yaklaşımımızın tüm kampüslerde aynı güçle uygulanabildiğini kanıtlayan sonuçlar,
• Velilerden gelen yüksek memnuniyet ve güçlü güven duygusu,
• Öğrenci gelişim hikâyelerinin şehir fark etmeksizin aynı kaliteyi yansıtması,
• Operasyonel yapımızın profesyonelleşerek sürdürülebilir bir modele dönüşmesi,
• Şehir farklılıklarına uyum sağlayabilen ama özünü koruyan kurumsal kültürümüzün oluşması.

Tüm bu deneyimler bize şunu gösterdi: Biz sadece okul açmıyoruz; Türkiye’nin tamamında karşılık bulan bir eğitim modeli geliştiriyoruz.

GÜÇLÜ MARKANIN 3 TEMEL KRİTERİ
Eğitimde Türkiye Markası olmanın kriterleri neler? Markanızı öne çıkaran temel unsurlar nelerdir?
Türkiye çapında güven kazanmış bir eğitim markası olmanın üç temel kriteri bulunuyor:
1. Eğitim Modelinin Gücü: Tutarlı, tekrarlanabilir ve sonuç üreten bir yaklaşım sunmak.
2. Organizasyonel Tutarlılık:
Her kampüste aynı kaliteyi, aynı iletişim dilini ve aynı kurumsal duruşu sergilemek.
3. Çağa Uyum ve Yenilikçilik:
Teknoloji, pedagojik araştırmalar ve dünya trendleri doğrultusunda kendini sürekli yenilemek.
Markamızı öne çıkaran unsurlar ise şunlar:

• Çocuğu akademik, sosyal, duygusal ve kültürel yönleriyle bir bütün olarak ele alan çağdaş model,
• Öğretmen niteliğine yaptığımız sistematik yatırım,
• Ailelerle açık, samimi ve çözüm odaklı iletişim,
• Okul ortamının her alanında hissedilen düzen, özen ve güven kültürü,
• Öğrenci mutluluğunu ve gelişimini merkeze alan sürdürülebilir yaklaşım.

Bu nedenle ailelerden en sık duyduğumuz cümle şudur: “Burada çocuğumuzun değer gördüğünü hissediyoruz.”

Türkiye’nin birçok yerinde faaliyet göstermenin zorlukları ve avantajları nelerdir?
Türkiye gibi kültürel çeşitliliği güçlü bir ülkede faaliyet göstermek, bize hem önemli sorumluluklar hem de değerli fırsatlar sunuyor.
Zorluk olarak görülebilecek konular:

• Her şehrin sosyokültürel yapısına uygun okul yönetimi kurgulamak,
• Bölgesel beklentileri doğru anlamak ve iletişim dilini buna göre şekillendirmek,
• Geniş bir coğrafyada akademik ve operasyonel tutarlılığı sürdürmek.

Fakat bu başlıklar aslında bizi geliştiren en önemli unsurlar. Çünkü her şehir, eğitim modelimizi zenginleştiren yeni bir perspektif kazandırıyor.
Avantajlara baktığımızda:

• Çeşitli bölgelerden gelen deneyimler eğitim yaklaşımımızı sürekli geliştiriyor,
• Çok kültürlü öğrenci yapısı öğrenme ortamını güçlendiriyor,
• Daha geniş bir aileye dokunmak markamızın sosyal etkisini artırıyor.

Biz bu çeşitliliği; gelişimimizin, dinamizmimizin ve güçlenen kurum kültürümüzün bir parçası olarak görüyoruz.

HİBRİT YÖNETİM
Aynı başarı ve niteliği tüm kurumlarda yakalayabilmek için nasıl bir yönetim modeli uyguluyorsunuz?
Kullandığımız yönetim modeli, merkezi vizyonu yerel ihtiyaçlarla birleştiren hibrit bir yapıdır. Bu model üç temel prensip üzerine kuruludur:
1. Standartlaştırılmış Eğitim ve Kurumsal Çerçeve: Tüm kampüsler aynı akademik yapıyı, aynı süreçleri ve aynı kurumsal kimliği takip eder.
2. Yerel Esneklik: Her kampüs kendi bölgesinin ihtiyaçlarını, kültürünü ve aile profilini doğru okuyarak mikro uyarlamalar yapabilir.
3. Sürekli İzleme ve Gelişim: Düzenli saha ziyaretleri, performans değerlendirmeleri, öğretmen eğitimleri ve veri analizleri ile her kampüsteki kalite yakından takip edilir.
Bu yapı sayesinde, hangi kampüsümüze gidilirse gidilsin aynı özeni, aynı kültürü ve aynı kaliteyi görmek mümkündür.

Türkiye genelinde faaliyet göstermenin markaya yüklediği sorumluluklar neler?
Türkiye’nin birçok şehrinde faaliyet göstermek, bizim için bir büyüme göstergesi değil; ulusal ölçekte temsil ettiğimiz değerlerin sorumluluğunu üstlenmek anlamına geliyor.
1. Ulusal Tutarlılık Sorumluluğu: Her kampüste aynı kaliteyi yaşatmak zorundayız. Bu benim için devredilebilir bir süreç değil; doğrudan liderlik edilmesi gereken bir sorumluluktur.
2. Öğretmen Niteliğini Yükseltme Sorumluluğu: Öğretmen gelişimi, yalnızca kurum içi bir ihtiyaç değil; ülke eğitimine karşı taşıdığımız borçtur. En büyük yatırımımızı bu alana yapıyoruz.
3. Her Şehirde Değer Üretme Sorumluluğu: Bir kampüs açtığımız her şehirde, sadece eğitim değil; sosyal ve kültürel anlamda da katkı üretmek zorundayız.
Başarıyı yalnızca akademik sonuçlarla değil, bulunduğumuz şehirde bıraktığımız etkiyle ölçüyorum.
Türkiye’de büyümek, daha çok okul açmak değil; daha fazla sorumluluk almak demektir.
Biz bu sorumluluğu bilinçle, özenle ve kararlılıkla taşıyoruz.

TÜRKİYE’DE EĞİTİMİN BÜTÜNÜNE DEĞER KATAN
BİR ETKİ ALANI OLUŞTURUYORUZ

Eğitimde Türkiye Markası sürecinde Türk Millî Eğitimine hangi açılardan katkılar sağlıyorsunuz?
Katkılarımızı birkaç başlıkta özetlemek mümkün:
1. Öğretmen Gelişimi: Hizmet içi eğitimler, mentorluk modelleri ve liderlik programlarıyla öğretmen niteliğinin yükselmesine katkı sağlıyoruz.
2. Modern Eğitim Uygulamaları: Teknoloji okuryazarlığı, yabancı dil, sosyal-duygusal gelişim ve yaşam becerileri alanlarında iyi uygulama örnekleri üreterek ulusal ölçekte model oluşturuyoruz.
3. Aile–Okul İş Birliği Modelleri:
Veliyi sürecin aktif bir parçası yapan şeffaf iletişim kültürümüzle eğitim ekosistemini güçlendiriyoruz.
4. Toplumsal Etki: Her şehirde sosyal sorumluluk projeleriyle çocuklara, ailelere ve bölgesel gelişime katkı sunuyoruz.
Bu çalışmalar, yalnızca bizim kurumumuz için değil; Türkiye’de eğitimin bütününe değer katan bir etki alanı oluşturuyor.

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.