Logo

Eğitimim boyunca derslere ve okula odaklandım

Kategori: Röportaj
Perşembe, 22 Ekim 2015 16:19 tarihinde oluşturuldu



Üniversite eğitimini ODTÜ İşletme Bölümü’nde tamamladığını belirten Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Orhan Özer, iş hayatı boyunca işletme mezunu olmanın dezavantajını değil tam aksine pek çok açıdan avantajlarını yaşadığını söylüyor.  Özer, “Otomotiv sektöründe ve her sektörde işletme mezunlarına yer var. Başarıda en önemli etken kişinin çalıştığı ortamda oluşturduğu katma değerdir” diyor.

orhan ozerEğitim hayatınız nasıl geçti? Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz?

Galatasaray Lisesi’ni bitirdim. Üniversite eğitimimi ODTÜ İşletme Bölümü’nde tamamladım. Ailem Bursa’da yaşadığı için tahsil hayatıma 12 yaşından itibaren yatılı devam  ettim. Bütün öğrenim hayatım boyunca başarılı, çalışkan, araştırıcı ve disiplinli bir öğrenciydim.

Başarısızlık olarak, Galatasaray Lisesi’nde hazırlık senesinde Fransızca öğrenirken hayli zorlandığımı hatırlıyorum. Bunda çocuk denilecek bir yaşta aile ortamından yatılı okula geçişin getirdiği ortam değişikliği ile ilişkilendiriyorum.

Üniversite yılları da dönem itibarıyla kolay olmayan yıllardı ancak ben kişisel olarak pek fazla zorluk yaşamadım. Çizgisi belli ve çalışmayı amaç edinmiş biri olarak ciddi bir rahatsızlık duymadım. Kendimi bütün eğitim hayatım boyunca yaptığım gibi, tamamıyla okula, derslerime odakladığımı hatırlıyorum. Tüm üniversite dönemim boyunca okulun yurtlarında kaldım. Yurt hayatının kişiliğin gelişimine çok katkısı olduğunu düşünüyorum, tek başına mücadele etmeyi, ayaklarınızın üzerinde durmayı, hayata daha bilinçli bakmayı öğreniyorsunuz.

Üniversite yıllarımda Cumartesi günleri haricinde tüm diğer günlerim okula ve derslere konsantre olarak geçerdi.  Açıkçası, şimdi doğru olup olmadığını tartışabileceğim ölçüde bir konsantrasyon idi. Spor aktiviteleri dışında fazla bir sosyalleşme çabası içinde olmazdım.

1982 yılında ODTÜ İşletmeden mezun oldum ve aynı yıl iş hayatına atıldım. Öğrenim hayatımda çok çalışırdım, iş hayatımda daha da çok çalışıyorum. Başarının böyle geldiğine inanıyorum.

Hangi derslerde başarılı, hangi dersler de başarısızdınız?

Derslerde daha çok matematiksel ve somut konularda başarılı idim; okuma ağırlıklı dersler tercihimde pek ön sırada değildi.

ÇALIŞKAN VE BAŞARILI BİR ÇOCUKTUM

Çocukluğunuz nasıl geçti? Nasıl bir ailede büyüdünüz? Ayrıca çocukken kariyer planlarınız nasıldı? Hangi mesleğin hayalini kuruyordunuz?

Çocukluğum, normal gelir düzeyinde bir ailede geçti. İki ağabeyim üniversitede okurken ben daha ilkokulda idim, onların yönlendirmeleri, beni teşvik etmeleri oldukça önemliydi. Çalışkan ve başarılı bir çocuktum ve herkes başarılı bir hayatım olmasını bekliyordu.

İş hayatıma otomotiv sektöründe başladım. Bu kendi seçimimdi. Sonraki tercihlerim de otomotiv sektöründe ve üst düzey yöneticilik pozisyonundaydı. Başarıda en önemli etken kişinin çalıştığı kalıplar içerisinden kurtulup, geniş düşünmesi, öğrenmek konusunda çok istekli olması ve her alanda kendini yetiştirebilmesidir.

Galatasaray Lisesi’nden sonra, ODTÜ’de İşletme okumuşsunuz. İşletmeyi seçmenizdeki nedenler nelerdi? İsteyerek tercih ettiğiniz bir bölüm müydü?

İşletme bölümünü seçmemin nedeni, profesyonel iş hayatında bulunmak isteyişimdir. Profesyonellikte kontrollü risk alırsınız. Aynı zamanda girişimcilik yönünüzü de geliştirebilirsiniz. Tüm bu özellikler, benim kişilik özelliklerimle örtüştüğünden, bu alanda eğitim almayı ve üzerine kariyerimi inşa etmeyi tercih ettim. İş hayatım boyunca işletme mezunu olmanın dezavantajını değil tam aksine pek çok açıdan avantajlarını yaşadım. Otomotiv sektöründe ve her sektörde işletme mezunlarına yer var. Başarıda en önemli etken kişinin çalıştığı ortamda oluşturduğu katma değerdir.

Eğitim hayatınızda unutmadığınız, hayatınıza yön veren bir öğretmeniniz var mıydı? Bu öğretmenizle ilgili düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Öncelikle, ilkokulda haksızlığa uğradığım bir dönemde beni anlayıp, kol kanat geren ve beni bugünlere getiren ilk motivasyonumu aşılayan Sayın Sevim Yazıcıoğlu’na minnet borcumu vurgulamak isterim.

Üniversite’den ise, bütün arkadaşlarımız tarafından rahmetle anılan Muhan Soysal hocamız hepimize, yöneticilik konusunda önemli dersler ve vizyon vermişti. Birinci sınıfta ve dördüncü sınıfta işletme, strateji gibi dersler veren hocamızın hiç sınav yaptığını hatırlamıyorum. Sınıftaki tartışmalara katılımınız ve yaklaşımlarınızı dikkate alarak not verir, bizleri düşünmeye, yönetici olmaya yönlendirirdi. Ondan çok şey öğrendik.

TOYOTA GENÇLER İÇİN MÜKEMMEL BİR ADRES

Şirketinizde iş deneyimi olmayan gençleri neye göre ve hangi pozisyonlarda işe alıyorsunuz, onlara hangi fırsatları tanıyorsunuz? Ayrıca şirketinizde çalışan yeni mezunların oranı nedir? Bilgi verebilir misiniz?

Şirketimiz Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, özellikle iş deneyimi olmayan veya 1-2 yıllık iş tecrübesi olan gençlerimiz için mükemmel bir adres. Toyota’da kendilerini çok geliştirebilecekleri bir ortam var.  Bu yeni mezun, iş tecrübesi olmamış gençlerimiz için harika bir fırsat. Toyota’nın en önemli yönetim felsefesi olan Toyota Way ve üretim felsefesi olan Toyota Üretim Sistemi (TPS), dünya literatürlerinde ders olarak öğretilecek seviyede mükemmel bir prensipler dizisidir. Bu prensipler doğrultusunda bütün gelişim imkanlarını bizzat yaşayarak, dünyanın en büyük şirketlerinden birinde işlerini yaparken öğrenme şansına sahip olacaklarından, gençler için Toyota’da çalışmanın iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Bizim işe alım politikamız, hem üretimde hem de mühendislik ve diğer idari bölümlerde özellikle yeni mezun arkadaşlarımızı istihdam etmek üzerine kuruludur.  İnsana yatırıma çok önem verdiğimiz için şirketimizde eğitim faaliyetleri süreklidir. Hem mesleki hem de yetkinlik geliştirici eğitimlerle çalışanlarımızın gelişimine katkıda bulunuyoruz. Çalışanlarımız işe girdikleri andan itibaren sürekli eğitimlerle gelişirler. Ayrıca Toyota içinde yaşayıp, yalın yönetim kültürünü hazmederler.

Türk eğitim sisteminin temel sorunları sizce nelerdir? Bu sorunlara nasıl çözümler üretilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

2002 yılında Brüksel’de bulunan Avrupa Merkezimize transfer olarak, 2008 Haziran ayına kadar Mali grup ve Bilgi İşlem gurubundan sorumlu Toyota Avrupa Başkan Yardımcısı olarak çalıştım. Avrupa’da geçirdiğim bu altı yıl boyunca bir şeyi çok net gözlemledim.

Kurumlarda finansal olarak gerekli ortamlar oluşturulamamış ama bizim çocuklarımız çok iyi; öğrenmeye ve gelişmeye çok açık. Bence üniversiteler arasında eğitim kalitesi açısından uçurumlar olmayacak şekilde imkanlar daha iyi seviyelere getirilirse, her şeyin daha da iyi olacağına inanıyorum. İlave olarak gençlerimize kendilerine güvenmeyi, kimseden daha aşağıda olmadıklarını anlatmayı çok önemsiyorum. Bence gerçek olan da, budur.

KIZLARIMA DANIŞMANLIK YAPMAYI HOBİ HALİNE GETİRDİM

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?  İş ve aile dengesini nasıl kuruyorsunuz?

Yapabildiğim aktivitelerin başında doğada veya spor salonunda yürüyüş yapmak ve kitap okumak geliyor. Daha çok araştırma veya çeşitli öykülerden oluşan Türk ve Dünya edebiyatından yazarların eserlerini okumaktan hoşlanıyorum. Tekstil işi ile uğraşan kızlarıma iş ortamlarında yardımcı olabilmek adına onlara danışmanlık yapmayı da hobi haline getirdim diyebilirim. Gençlere mesaj ve moral vermeyi seviyorum. Üniversitelerden çağırdıklarında da programım elverdiğince gitmeye gayret ediyorum. Yurt dışında da uzun bir süre çalıştığım için bizim insanımızın kapasitesini, kimseleri gözümüzde büyütmememiz gerektiğini biliyorum ve gençlerimizi kendilerine güvenmeleri, başkaları karşısında kendi değerlerinin farkında olmaları konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum.

Hafta içi şirketimiz Adapazarı’nda olduğu için, fabrika alanımız içinde misafirhanemiz var, orada kalıyorum. Sadece hafta sonları İstanbul’a evime gidebiliyorum. Dolayısıyla en büyük handikabımız, ailece yeterince görüşememek diyebilirim. Ben, iş için aile hayatımdan fedakarlık yapmaya hala devam ediyorum.

Başarınızın sırrı nedir? Başarıya nasıl ulaştınız? Sizin konumunuza ulaşmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?

Daha önce de belirttiğim gibi; eğer başarılıysam, başarımı çalışmama, disiplinli ve özverili, düzenli olmama borçluyum. İş- yaşam dengesi özellikle kariyerin başında ve hatta sonrasında da fedakarlıklar gerektiriyor. İş hayatında sadece şansıyla bir yerlere gelen kişi sayısının çok olduğuna inanmıyorum, hatta şanstan öte şansızlıklar olabilir. Bunu da pes etmeden işinizi en iyi şekilde yapmaya devam ederek aşabilirsiniz.

Ben gerek iş ve gerekse özel hayatımda alçakgönüllü olmaktan, dürüst olmaktan, açık olmaktan, şeffaf olmaktan hiçbir zarar görmedim. Kendinizi geliştireceksiniz, donatacaksınız. Böylelikle siz kişilik olarak mütevazı olsanız da, varlığınız güçlü olacaktır.

CUMHURİYET SAYESİNDE ÖZGÜR VE UYGAR BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ

Cumhuriyet ve Atatürk hakkındaki düşüncelerinizi iletebilir misiniz? Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte eğitimde gerçekleştirilen devrimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? O dönemde getirilen değişikliklerden sizce en önemlileri hangileriydi, neden?

Öncelikle içinde bulunduğumuz ay Ekim olduğundan, herkesin Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarım. Cumhuriyet, en basit tanımıyla gücünü halktan alan bir yönetim şeklidir. Çocukluktan itibaren öğrendiğimiz gibi, halkın kendi kendisini yönetme biçimidir. İnsan onuruna en çok yakışan yönetim şeklidir.

Ülkemizi “çağdaş uygarlık seviyesi”ne çıkartmak, hatta bu seviyeyi de aşmak üzere eğitim başta olmak üzere, hukuk, ekonomi, kültür- sanat ve toplumsal alanlarda gerçekleştirilen düzenlemelerle bugün uygar, özgür ve daha refah bir ülkede yaşıyoruz. Tüm bunları Atatürk’e ve onunla birlikte o günlerde mücadele eden ve sonrasında bugün ülkemizi daha iyi yerlere getirmek için gece gündüz uğraşan devlet büyüklerimize, yöneticilerimize borçluyuz.  Hepsini saygıyla ve minnetle anıyorum.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.