Logo

Yayıncılar Eğitimde Dijital Çağın ‘FATİH’i olmak istiyor

Kategori: Röportaj
Çarşamba, 01 Şubat 2012 10:02 tarihinde oluşturuldu



Türkiye’de eğitim alanında, tarihin en büyük bilgi teknolojisi ataklarından biri gerçekleşmek üzere. İlköğretimde eğitimi teknolojiyle buluşturarak karatahtaları akıllandıracak, defterleri tablet bilgisayarlara dönüştürecek olan Fatih Projesi için hazırlıklar son hızla sürerken, yayıncı kuruluşlar da bu sürece dâhil olmak için hazır olduklarının mesajını verdiler. Devletin yanında özel sektörün de e-içerik üretebilmesi gerektiğini söyleyen Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu Başkanı ve Zambak Yayın Grubu Genel Müdürü Bayram Murat, “Yayıncılar olarak e-içeriğin sağlıklı hazırlanması için tarihe bir not düşmek istiyoruz” diyor.

Yayıncılar Eğitimde Dijital Çağın ‘FATİH’i olmak istiyorTürkiye, eğitimde bilgi çağının kapılarını aralayacak Fatih Projesi ile dört yıl içinde öğrencilere 15 milyon, öğretmenlere ise bir milyon tablet bilgisayar dağıtmayı planlıyor. 2012 yılında pilot uygulamalar ile start alacak proje kapsamında yeni dönemde kitap devri kapanırken bütün dersler, bilgisayarlara yüklenecek ve e-içerikler ile öğrencilere sunulacaktır. Müfredata uygun olarak hazırlanan içeriğin yanı sıra zenginleştirilmiş e-kitapların da gündeme geldiği projenin başarısını artırmak için Türkiye’nin önde gelen yayıncıları da sürece dâhil olmak istiyor. Birtakım eksikliklerine rağmen yayıncıların bu teknolojik devrime hazır olduğunu söyleyen Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu Başkanı ve Zambak Yayın Grubu Genel Müdürü Bayram Murat, “Fatih Projesi’nin kapsamı, Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) onaylı zenginleştirilmiş içerikli ders kitaplarının yanı sıra AB uygulamalarında olduğu gibi, kaynak ve kültür kitapları dâhil tüm e-içerikli eğitim araçları ve e-kitaplarını da kapsayacak şekilde genişletilmeli” diyor.
Düzenledikleri e-İçerik Çalıştayı ile de bu çağrılarını yinelediklerini söyleyen Murat, öğrencilere yönelik hizmetler söz konusu olduğunda yayıncılar olarak kendilerini taraf değil ortak olarak görüp bu bilinçle hareket ettiklerini vurguluyor. Murat, oluşturulan e-içerikle birlikte basılı materyallerin kullanımının devam etmesini önerirken, proje kapsamında yapılacak düzenlemelerde yayıncılık sektörünün görüş ve önerilerinin yer almasını sağlamak amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yayıncılık sektörünün temsilcilerinden oluşan “Eğitimde e-İçerik Temas Grubu” kurulması gerektiğinin altını çiziyor. Projenin sağlıklı yürümesi halinde Türkiye’ye büyük bir ivme kazandıracağını ifade eden Murat, “Fatih Projesi her halükarda başarıya ulaşarak eğitimde çıtayı yükseltecek ve dünyaya örnek bir proje olacaktır” diyor.

Öncelikle teknolojinin eğitime yansımasının en önemli örneklerinden biri olan Fatih Projesi’ne yönelik yorumlarınızı alabilir miyiz? Bu dev teknoloji atağının eğitim sektörünü hangi noktaya taşıyacağını düşünüyorsunuz?
Fatih Projesi öncelikle yeni bir projedir. Proje ilk gündeme geldiğinde sadece sınıfları donatacak akıllı tahtalardan ibaret olacağı düşünülüyordu. Fakat sonrasında projeye tablet bilgisayarlar, farklı donatılar eklendi. Teknolojik donanımlarının tümünü sağlayabilirsiniz; ama esas olan bu teknolojik altyapıyla en güçlü içeriği nasıl buluşturacağınızdır. Çünkü o teknolojik cihazların içine öğrencinin ihtiyacı olan bilgiyi koymazsanız, hem öğrencinin hem de öğretmenin zararına olur. Ama genel manada, Fatih Projesi’nin oldukça iyi neticeler vereceğini düşünüyorum.
Diğer yandan Fatih Projesi, elektronik yayıncılık da demektir. Türkiye’de elektronik yayıncılığa hazır olanlar da diğerlerine göre belli bir mesafe kat etmiş olacaklardır. Matbaanın ilk çıktığı dönemlerdeki gibi değişimini hızlı tamamlayamayanlar nasıl sıkıntı çektiyse, bugün de aynı şekilde elektronik yayıncılığa geçememiş biri varsa, özel kişiler olur, devlet olur, kim olursa olsun, geride kalmış olurlar. Dolayısıyla Fatih Projesi’nin elektronik yayıncılık konusunda Türkiye öncüsü olduğunu düşünüyorum.

Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu Başkanı ve Zambak Yayın Grubu Genel Müdürü Bayram MuratSiz bir yayıncı olarak, proje kapsamındaki e-içeriklerin nasıl ve hangi kıstaslara göre oluşturulması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Öncelikle bizim hedef kitlemiz milli eğitim, öğrenciler ve öğretmenler… Dolayısıyla öğretmenlerimizin rahat kullanılabilecekleri, ihtiyaçlarına karşılık olabilecek, öğrencilerimizin de algıda kolay uyum sağlayabilecekleri birtakım içeriklerin olması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela bir içerik hazırlarsınız müfredat ile uyumlu ya da öğretmenimizin kullanacağı kolaylıkta değil, dolayısıyla öğretmenimizin hiçbir işine yaramaz. Diğer yandan, sadece öğrenciye odaklanır, daha dar kalıplarda adım atmak zorunda kalırsınız. Ya da konuları çizgi fi lm gibi çok altta bir formatla verirsiniz, o da işe yaramaz. Bizim yaptığımız iş tamamen müfredat ile uyumlu bir elektronik yayıncılık olmalı ve işe yarar her türlü materyalleri kapsamalıdır.

Müfredat hazır, birçok yayıncının müfredata yönelik hâlihazırda bir yayını da bulunuyor. Peki, konu sadece bunların elektronik ortama aktarılmasından mı ibaret?
Doğru, ancak elektronik ortama aktarmak demek, bizim bildiğimiz o klasik yöntemlerle tarayıcıdan tarayıp, ‘pdf’ formatına çevirmek, görsele aktarmak, yansıtmak şeklinde değil.
Örneğin fizikle veya kimya ile ilgili bir deney anlatacaksanız, deneyin nasıl yapıldığını anlatan özel bir animasyon da koymanız gerekiyor. Biz bunu da sunuyoruz. Veya müfredata göre okuldaki ilk haftasını yaşayan bir sınıf veya öğrenciyle ilgili durumu anlatmanız gerekiyor, bu durumda da o adaptasyon sürecini gösteren bazı videolar hazırlamalısınız. Bu şekilde uygulamalarla e-kitapları zenginleştirmek gerekiyor.

‘ÖĞRETMENİM HASTAYDIM, GELEMEDİM’ DEVRİ BİTİYOR!
Bu noktada proje için tekdüze olmayan, akıcı ve interaktif bir model diyebilir miyiz?
Elbette. Sadece bu kadar da değil üstelik. Örneğin tarih ile ilgili bir konu anlatacaksınız… Eskiden harita odalarımız vardı ve öğretmen derse girmeden önce sınıfa birkaç tane harita taşırdık. Sonra haritaları geri götürür, periyodik cetveli getirirdik. Artık öyle değil. Öğretmen ilgili konuya dokunduğunda gerekli görsel de tahtaya yansımış olacak. Üstelik o gün derse gelememiş öğrencinin bu programlarla dersi kaçırması da önlenebilecek. Öğrenci, o gün sınıfta işlenenleri ve konuşulanları izleyebilecek. Bu herkes için büyük bir kolaylık.

Fatih Projesi’nde pilot uygulamalar da başlıyor. Peki, pilot proje kapsamında oluşturulacak içerik, Bakanlık tarafından mı oluşturuldu, yoksa yayıncılar da destek sağladılar mı?
İlk etapta 17 ilde, sekiz bin civarında tablet bilgisayar içerisinde elektronik kitaplar verecekler. Bu kitapların içeriğinin hazırlanmasında Ankara’daki Eğitim ve Yayıncılar Derneğinin de katkıları olacak. Dolayısıyla pilot uygulamaların içinde yayıncılar da olacak. Kitapları da yayıncılar olarak biz veriyoruz. İçeriği de biz vereceğiz. İçeriğin dijital ortama yansıtılmasında da yayıncılar olacak.

YAYINCILAR DA İÇERİKLERE DÂHİL EDİLMELİ
Geçtiğimiz günlerde elektronik yayıncılık kapsamında eğitimde kullanılması tasarlanan nitelikli içeriğin oluşturulması ve zenginleştirilmesine yönelik olarak ‘Eğitimde e-İçerik Çalıştayı’nı düzenlediniz. Çalıştaydan ‘Devlet kurumlarının yanı sıra, özel sektör de tablet bilgisayarlara e-içerik oluşturmalıdır.’ yönünde bir görüş ortaya çıktı. Bunun için MEB ile de bir anlaşmaya varmak istediğinizi belirttiniz. Neler önerdiniz?
Bu projeye ilk başlanırken, MEB’in önerisi, içeriğe sadece Talim ve Terbiye Kurulu’ndan onaylanmış kitaplar girebilsin, MEB dışında özel yayınevlerine ait yayınları tabletlerin içine koymayalım şeklindeydi. Düzenlenen çalıştaydaki esas gaye de, içeriklerde kaynak ve kültür yayıncıları da olsun, kitaplarını içerik olarak, e-kitap olarak koyabilsin idi. Bunun dışında bizim gibi yardımcı yayınlar üreten yayıncılar da içeriklerde dâhil olsun şeklinde önerilerimiz vardı.

Tablet bilgisayarlar üzerinden erişilebilecek müfredat dışındaki e-içerik için nasıl bir standart oluşturulması gerekiyor? Dünyada bu tarz projelerde e-içerik oluşturulması konusunda nasıl modeller ve yöntemler uygulanıyor?
Aslında bunun çok örnekleri yok. Ben sadece bir iki tane uygulama görebildim. Bunlardan biri e-book olarak bilinen elektronik kitaplar olarak örneklendirilebilir. Ancak e-book farklı bir şey. Orada içerik zenginleştirme gibi bir şey yok. Sadece sayfa çevirip okursunuz. Ama elektronik yayıncılığın ve tablet bilgisayarların içeriğinin nasıl sunulması gerektiğini sorarsanız, görsellik unsurunu dikkate almak gerekir diyebilirim. Diğer önemli bir unsur ise, elektronik eğitim içeriğinde genel kültür konularının sıkça güncelleniyor olmasıdır. Klasik kitap basımında en yakın güncellemeyi ancak diğer baskıda yapabiliyordunuz. Ama şu an teknoloji ile böyle değil. İnternet ve televizyon gibi hızlı akan bilgi kaynaklarının çok gerisinde kalamıyorsunuz. Bu yüzden tabletlerin içine veya akıllı tahtalara koyacağımız bu içeriklerin de güncellenebilir olması gerekiyor.

DENETİM KARMAŞASINI ÖNLEMEK İÇİN ÜNİVERSİTELER SÜRECE KATILMALI
Klasik yöntemde, içerik belirleme işi sadece belirli kriterlere göre değerlendirilip ona göre puanlanıyordu. Ancak yeni sistemde, animasyon ve video gibi görsel çokluklar da işin içine girince denetleme karmaşıklaşacak. Denetimi kimin yapacağı konusunda bilginiz var mı?
Esasen biz de hep beraber yaşayarak öğreniyoruz bu süreci. Şu an denetleme mercii konusunda bir ad konulmuş değil. İlerde üniversitelerden de yardım istenebilir. Belki şimdiden onların da olması gerekiyor. Ancak bir kurulun olması ve denetim sağlanması öngörülüyor. Ancak ne olursa olsun, içeriklerde sadece Talim ve Terbiye Kurulu’nun onayından geçmiş yayınlar değil özel yayıncıların da yayınladıkları ek kaynakların tabletlerde olması beklentimiz.

Geçiş sürecinin ne kadar bir zaman alacağını düşünüyorsunuz?  
Yayıncılar için böyle bir projenin hazırlık süreci 2- 3 yılı buluyor. Çünkü çalışmalar yaparak bir takım geri bildirimler alıyorsunuz ve kendinizi tekrar güncelliyorsunuz. Bazen de ilk zamanlarda teknik sorunlar çıkıyor. Bu her koşulda bir deneme süreci gerektiren bir uygulama. Şu an 5. ve 9. sınıflardaki uygulama da bunu gösterecek, göstermeye de başladı. Ama tahmin yürütmemi isterseniz, bu uygulama ikinci eğitim döneminde yerine oturur. Çünkü artık bizlerin de, Bakanlığın da tecrübesi var.

TÜRKİYE FATİH PROJESİ’YLE DÜNYADA BİR İLKİ TEMSİL EDECEK
Dünyada Fatih Projesi’ne benzer uygulamalar var mı?
Avrupa’da elektronik yayıncılık toplam payın yüzde 18’lik bölümünü oluşturuyor. Dünyada öyle çok yaygın bir tablet kullanımı yok. Zaten bu yeni bir şey… Ama öğrencinin kullanımına sunulmuş şekilde olan ve eğitimin ana aracı olma fikri şu an sadece bizde var. Tablet örneği birkaç yerde var ancak ilk defa bizde gerçek manada sisteme adapte olmuş olacak. Diğer yandan, Hindistan içerik üretmede çok ilerde. Meksika ise elektronik yayıncılığa geçmeye çalışıp da başarısız olmuş. İsviçre’ye baktığımızda ise, onların 4 milyonluk bir hareketi var, ama yapamayacaklarını anlayınca sistemi değiştirmişler. Eğitimde bizim anladığımız manada bir milli politikaları yok. Mesela İsviçre’de açık öğretim kaynaklarını bütün öğrenciler kullanabilir. Bizde böyle değil. Evde kullanabilirsin, sokakta kullanabilirsin, okuyabilirsin yazabilirsin; ama okula gelince sadece müfredat kitaplarını okuman lazım. Yani artık enformasyonun her taraftan, çocuğun gözüne, kulağına her anına hitap ettiği bu dönemde ders içerisindeki bir takım öğretileri belli kalıplara sokmak çok geride kaldı. Ancak ben yeni bakanın ve ekibinin bu anlayışı değiştireceğine inanıyorum. Bu anlayışı değiştirme istikametinde gayretlerini gözlemliyorum ve başarılı olacağını tahmin ediyorum.

Kitaplar rafa kalkmayacak! Teknoloji en büyük yardımcı olacak
Bayram Murat, Fatih Projesi’yle klasik kitapların kenara bırakılacağı yönündeki kaygıları da eleştiriyor. “Böyle düşünülmesin!” diyen Murat, Amerika’da gazetelerin ilk olarak internete aktarıldığında yayıncıların, bir daha dergi, gazete satamayacakları için korktuklarını, fakat bu süreçle birlikte internet yayıncılığı yapan gazetelerin, mevcut okuyucularının yanına yüzde 18’lik artı bir kitle daha kazandığına dikkat çekiyor. Yayıncıların da e- blok ilk gündeme geldiğinde aynı korkuyu yaşadığını anımsatan Murat şöyle konuşuyor: “Artık baskı yapamayacağımızı ve çok satamayacağımızı düşünerek hemen elektronik yayıncılığa yöneldik. Ve ilginç ki daha fazla ilgi çeker olduk. Satışlarımız da hiç düşmedi. Eğitim konusunda da kitap eğitimin ana malzemesidir. Teknolojik donanımlar sadece ana malzemelere yardımcı olacaklar.”

 

Zambak Yayın Grubu eğitimde teknoloji çağına hazır
Zambak Yayın Grubu olarak sektörde üstlendikleri ‘öncü rol’ gereği eğitimdeki teknolojik devrim için  4- 5 yıl önce çalışmalara başladıklarını söyleyen Bayram Murat, elektronik yayıncılık kapsamında sürdürdükleri projeler çerçevesinde üç yıldır bazı içeriklerini öğretmenlerle ücretsiz olarak paylaştıklarını aktarıyor. Özgün kitapların hazırlanmasında ve içeriklerin geliştirilmesinde de çalışmalar yürüttüklerini belirten Murat, “Türkiye’de elektronik yayıncılığa daha yeni başlayanlar da var. Genel manada düşünürsek, ülke olarak çok iyi seviyede olduğumuzu söyleyemem ancak büyük bir ivme içindeyiz. Üstelik biz, yayınevi olarak Avrupa’ya açıldığımızda orada eğitim yayıncılığı yapan birçok yayınevinin bile çok ilerisinde olduğumuzu gördük. Öte yandan Türkiye’de son altı ayda, son on yıldan daha fazla e-içerik hazırlandığının da altını çizmek isterim” diye konuşuyor.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.