Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrılmasını isterken, “Tedip için öğretmeni tarafından kulağı çekilen bir öğrencinin velisi okula avukatla gelip öğretmeni tehdit ediyorsa bu kurumda eğitim ve öğretim yapılamaz” dedi.

Vatan Gazetesi’nin haberine göre, Ağırlıkla Milli Görüş’ü destekleyen öğretmenlerin yer aldığı Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz Şube Başkanları toplantısında bir konuşma yaptı. Müslüman bir topluluk olduklarını belirten Akkiraz, “Bu ülkede inandığımız gibi yaşamak istiyoruz. Her talebin bir bedelinin olduğunu biliyoruz. Bu bedeli ödemeden inandığımız gibi yaşama hakkına sahip olamayacağımızı da bilmemiz gerekir. Mücadele etmeden, gereğini yerine getirmeden, fedakârlıkta bulunmadan yaşadığımız menfi hali müspete çevirmemiz mümkün değildir” dedi.

“EĞİTİMDE HRİSTİYANLIK PROPAGANDASI YAPILIYOR”

“Ülkemizde ve dünyada yürütülmekte olan düzen bizlere saadet yerine zulüm sunmaktadır. Bin yıl insanlığa İslam ile hizmet etmiş milletimiz, yürütülmekte olan ifsat çalışmalarıyla çürütülmeye çalışılmaktadır” diyen Akkiraz, şu iddialarda bulundu:

“-Ilımlı İslam, medeniyetler ittifakı, dinler arası diyalog çalışmaları bağlamında beyinleri yıkanan nesiller hak ile batılı birbirinden ayıramaz kimseler olarak yetiştirilmektedir. Kökü dışarıda olan dernekler ile materyalist dünyanın desteklediği birtakım topluluklar okullarımızda her türlü ifsat ve misyonerlik faaliyetlerini rahatlıkla yapabilmektedir.

-Bu menfi çalışmalara MEB yetkilileri de destek vermektedir. Bunun son örneklerinden birsi de İstanbul İl Milli Eğitimi Müdürlüğü’nün organize ettiği ‘Değerler Eğitimi Projesi’ kapsamında anasınıfı, ilkokul ve ortaokulu öğrencilerine, ‘Birlikte Yaşama ve Kardeşlik’ konulu seminer çalışmalarıdır. En son Kasım-Aralık aylarında Taksim Ticaret Lisesinde gerçekleştirilen seminere İstanbul İl Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı Erdemli ve Ermeni Kilisesi Papazı Peder Zaven İshak Bıçakcı birlikte katılmışlardır.

-Bu çalışmalarda alenen Hıristiyanlık propagandası yapılmaktadır. Muharref Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerinin de İslam dini gibi hak dinlerden olduğu telkin edilmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu durum hepimizi tedirgin etmektedir. Talebimiz bu çalışmaların bir an önce durdurulmasıdır. Yeni Milli Eğitim Bakanı sayın Nabi Avcı’nın bu konuya el atacağına olan inancımız tamdır. Çünkü İslam varlığımız ciddi tehdit ve saldırı altındadır. Müslüman bir toplum olarak buna rıza göstermemiz düşünülemez.”

“EĞİTİMİN REFERANSI TEVRAT, İNCİL, BATI FELSEFESİ VE MİTOLOJİLERİ”

Eğitimin muhtevasının “İslam düşmanı batının muhtevası” olduğunu, referanslarının ise “Muharref Tevrat, İncil, batı felsefesi ve mitolojileri”nden alındığını öne süren Akkiraz, “Talim ve terbiyemiz İslam esas alınarak yeniden inşa edilmelidir. Müfredatlar ve okul kitapları buna göre yeniden yazılmalıdır” dedi.

“TEDİP İÇİN KULAĞI ÇEKİLEN BİR ÖĞRENCİNİN VELİSİ...”

Konuşmasının “Eğitimde disiplin ve ciddiyet” bölümünde ise İsmail Hakkı Akkiraz şu önerilerde bulundu:

“Her alanda olduğu gibi talim ve terbiye alanında da disiplin ve ciddiyet esas alınmadan netice alınmaz. Disiplin yönetmeliğinde öğrenci merkezli yapılan değişikliler idare ve öğretmenlerin öğrenci üzerindeki etkinliğini ortadan kaldırmıştır. Disiplinin olmadığı yerde eğitim olmaz. Tedip için öğretmeni tarafından kulağı çekilen bir öğrencinin velisi okula avukatla gelip öğretmeni tehdit ediyorsa bu kurumda eğitim ve öğretim yapılamaz. Güney doğuda bir okulun yurdunda gece nöbeti tutan bir öğretmen yaramazlık yapan bir öğrenciyi tedip ederken bu öğrencinin saldırısına uğramış, yediği yumrukla gözünü kaybedecek duruma gelmiştir. Bu olay okula zarar gelmesin diye mağdur öğretmenin talebi üzerine kapatılmıştır. Türkiye’de bu durum ve laçkalıktan şikâyetçi olmayan bir tek eğitimci yoktur.”

Bakanlığın kılık kıyafet konusunu yeniden ele alması ve doğal ahlak kuralları içinde edep ve haya esaslarına uygun olarak yeniden düzenlemesi gerektiğini belirten Akkiraz başörtüsü yasaklarının kaldırılmasını istedi. Akkiraz, karma eğitimden vazgeçilmesini, kız ve erkeklerin okullarının ayrılmasını önerirken, “Kız ve erkek öğrencilerin aynı ortamda okumaları eğitimi eğitim olmaktan çıkaran en önemli etkendir. Kız okulları yeniden açılmalıdır” dedi.

Akkiraz, önerilerine şöyle son verdi:

“Eğitimde Keskin ve Radikal çözümler istiyoruz

1.Ülkemizde yürütülen batıcı eğitimi milli değil, gayr-i millidir. Bu eğitim anlayışından hayır gelmemiştir, gelmeyecektir. Eğitim milletimizin temel görüşü olan Milli Görüş esaslarına göre yeniden inşa edilmelidir.

2. Eğitimin üç amacı vardır. Birincisi: Genç nesillere İslam itikadını doğru bir şekilde öğretmek, İkincisi: Aksiyon ve eylem planında Salih amel esaslarını öğretmek, yüksek ahlak ve karakter kazandırmak, Üçüncüsü: Güzellik, estetik boyutu kazandırmaktır. Eğitim sistemi bu görevi yapacak hale getirilmelidir.

3. Türkiye’deki hâkim resmi vesayet ideolojisi milli kimliğimize, milli kültürümüze, kendi medeniyetimize aykırı, bozuk bir ideolojidir. Latince ilim ve eğitim dili olamaz. Bu yanlış yoldan dönülmeli ve Türkçe yeniden eğitim ve ilim dili hane getirilmelidir.

4. Okullarımızda mutlaka ibadet yerleri açılmalıdır. Uygulamalı eğitime imkan tanınmalıdır.

5. Eğitim sistemimiz ABD ve AB vesayetinden kurtarılmalı, Talim ve Terbiye gibi kurumlarımızda çalışan bütün yabancı uzmanların işine son verilmelidir.

6. Kamuda çalışan bayan öğretmenler başta olmak üzere başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır. Bunun için Memur Sen’in başörtüsüne özgürlük için on milyon imza kampanyasını destekliyoruz.

7. Mütedeyyin, namazını kılan öğretmen ve öğrencilerin Cuma namazına gitmeleri hala problemdir. Bu konuya köklü bir çözüm bekliyoruz.

Özet olarak eğitimin millileştirilmesini istiyoruz. Çünkü, 'salih' nesiller ancak milli eğitimle yetişir vesselam.”

(Vatan)

> 'Kız ve erkek öğrencilerin okulları ayrılsın!'

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrılmasını isterken, “Tedip için öğretmeni tarafından kulağı çekilen bir öğrencinin velisi okula avukatla gelip öğretmeni tehdit ediyorsa bu kurumda eğitim ve öğretim yapılamaz” dedi.

Vatan Gazetesi’nin haberine göre, Ağırlıkla Milli Görüş’ü destekleyen öğretmenlerin yer aldığı Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz Şube Başkanları toplantısında bir konuşma yaptı. Müslüman bir topluluk olduklarını belirten Akkiraz, “Bu ülkede inandığımız gibi yaşamak istiyoruz. Her talebin bir bedelinin olduğunu biliyoruz. Bu bedeli ödemeden inandığımız gibi yaşama hakkına sahip olamayacağımızı da bilmemiz gerekir. Mücadele etmeden, gereğini yerine getirmeden, fedakârlıkta bulunmadan yaşadığımız menfi hali müspete çevirmemiz mümkün değildir” dedi.

“EĞİTİMDE HRİSTİYANLIK PROPAGANDASI YAPILIYOR”

“Ülkemizde ve dünyada yürütülmekte olan düzen bizlere saadet yerine zulüm sunmaktadır. Bin yıl insanlığa İslam ile hizmet etmiş milletimiz, yürütülmekte olan ifsat çalışmalarıyla çürütülmeye çalışılmaktadır” diyen Akkiraz, şu iddialarda bulundu:

“-Ilımlı İslam, medeniyetler ittifakı, dinler arası diyalog çalışmaları bağlamında beyinleri yıkanan nesiller hak ile batılı birbirinden ayıramaz kimseler olarak yetiştirilmektedir. Kökü dışarıda olan dernekler ile materyalist dünyanın desteklediği birtakım topluluklar okullarımızda her türlü ifsat ve misyonerlik faaliyetlerini rahatlıkla yapabilmektedir.

-Bu menfi çalışmalara MEB yetkilileri de destek vermektedir. Bunun son örneklerinden birsi de İstanbul İl Milli Eğitimi Müdürlüğü’nün organize ettiği ‘Değerler Eğitimi Projesi’ kapsamında anasınıfı, ilkokul ve ortaokulu öğrencilerine, ‘Birlikte Yaşama ve Kardeşlik’ konulu seminer çalışmalarıdır. En son Kasım-Aralık aylarında Taksim Ticaret Lisesinde gerçekleştirilen seminere İstanbul İl Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı Erdemli ve Ermeni Kilisesi Papazı Peder Zaven İshak Bıçakcı birlikte katılmışlardır.

-Bu çalışmalarda alenen Hıristiyanlık propagandası yapılmaktadır. Muharref Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerinin de İslam dini gibi hak dinlerden olduğu telkin edilmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu durum hepimizi tedirgin etmektedir. Talebimiz bu çalışmaların bir an önce durdurulmasıdır. Yeni Milli Eğitim Bakanı sayın Nabi Avcı’nın bu konuya el atacağına olan inancımız tamdır. Çünkü İslam varlığımız ciddi tehdit ve saldırı altındadır. Müslüman bir toplum olarak buna rıza göstermemiz düşünülemez.”

“EĞİTİMİN REFERANSI TEVRAT, İNCİL, BATI FELSEFESİ VE MİTOLOJİLERİ”

Eğitimin muhtevasının “İslam düşmanı batının muhtevası” olduğunu, referanslarının ise “Muharref Tevrat, İncil, batı felsefesi ve mitolojileri”nden alındığını öne süren Akkiraz, “Talim ve terbiyemiz İslam esas alınarak yeniden inşa edilmelidir. Müfredatlar ve okul kitapları buna göre yeniden yazılmalıdır” dedi.

“TEDİP İÇİN KULAĞI ÇEKİLEN BİR ÖĞRENCİNİN VELİSİ...”

Konuşmasının “Eğitimde disiplin ve ciddiyet” bölümünde ise İsmail Hakkı Akkiraz şu önerilerde bulundu:

“Her alanda olduğu gibi talim ve terbiye alanında da disiplin ve ciddiyet esas alınmadan netice alınmaz. Disiplin yönetmeliğinde öğrenci merkezli yapılan değişikliler idare ve öğretmenlerin öğrenci üzerindeki etkinliğini ortadan kaldırmıştır. Disiplinin olmadığı yerde eğitim olmaz. Tedip için öğretmeni tarafından kulağı çekilen bir öğrencinin velisi okula avukatla gelip öğretmeni tehdit ediyorsa bu kurumda eğitim ve öğretim yapılamaz. Güney doğuda bir okulun yurdunda gece nöbeti tutan bir öğretmen yaramazlık yapan bir öğrenciyi tedip ederken bu öğrencinin saldırısına uğramış, yediği yumrukla gözünü kaybedecek duruma gelmiştir. Bu olay okula zarar gelmesin diye mağdur öğretmenin talebi üzerine kapatılmıştır. Türkiye’de bu durum ve laçkalıktan şikâyetçi olmayan bir tek eğitimci yoktur.”

Bakanlığın kılık kıyafet konusunu yeniden ele alması ve doğal ahlak kuralları içinde edep ve haya esaslarına uygun olarak yeniden düzenlemesi gerektiğini belirten Akkiraz başörtüsü yasaklarının kaldırılmasını istedi. Akkiraz, karma eğitimden vazgeçilmesini, kız ve erkeklerin okullarının ayrılmasını önerirken, “Kız ve erkek öğrencilerin aynı ortamda okumaları eğitimi eğitim olmaktan çıkaran en önemli etkendir. Kız okulları yeniden açılmalıdır” dedi.

Akkiraz, önerilerine şöyle son verdi:

“Eğitimde Keskin ve Radikal çözümler istiyoruz

1.Ülkemizde yürütülen batıcı eğitimi milli değil, gayr-i millidir. Bu eğitim anlayışından hayır gelmemiştir, gelmeyecektir. Eğitim milletimizin temel görüşü olan Milli Görüş esaslarına göre yeniden inşa edilmelidir.

2. Eğitimin üç amacı vardır. Birincisi: Genç nesillere İslam itikadını doğru bir şekilde öğretmek, İkincisi: Aksiyon ve eylem planında Salih amel esaslarını öğretmek, yüksek ahlak ve karakter kazandırmak, Üçüncüsü: Güzellik, estetik boyutu kazandırmaktır. Eğitim sistemi bu görevi yapacak hale getirilmelidir.

3. Türkiye’deki hâkim resmi vesayet ideolojisi milli kimliğimize, milli kültürümüze, kendi medeniyetimize aykırı, bozuk bir ideolojidir. Latince ilim ve eğitim dili olamaz. Bu yanlış yoldan dönülmeli ve Türkçe yeniden eğitim ve ilim dili hane getirilmelidir.

4. Okullarımızda mutlaka ibadet yerleri açılmalıdır. Uygulamalı eğitime imkan tanınmalıdır.

5. Eğitim sistemimiz ABD ve AB vesayetinden kurtarılmalı, Talim ve Terbiye gibi kurumlarımızda çalışan bütün yabancı uzmanların işine son verilmelidir.

6. Kamuda çalışan bayan öğretmenler başta olmak üzere başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır. Bunun için Memur Sen’in başörtüsüne özgürlük için on milyon imza kampanyasını destekliyoruz.

7. Mütedeyyin, namazını kılan öğretmen ve öğrencilerin Cuma namazına gitmeleri hala problemdir. Bu konuya köklü bir çözüm bekliyoruz.

Özet olarak eğitimin millileştirilmesini istiyoruz. Çünkü, 'salih' nesiller ancak milli eğitimle yetişir vesselam.”

(Vatan)

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Şubat 2013 16:57

Gösterim: 1712

Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okullarda kılık kıyafetin serbest bırakılmasıyla ilgili, ''Okul dışında aynı mahallede bir arada bulunan çocuklar, okul ortamında da birlikteliklerini sürdüreceklerinden farklı bir durum söz konusu olmayacaktır'' dedi.

Dinçer, MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin'in yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, dünya uygulamalarına bakıldığında, özellikle gelişmiş ülkelerde zorunlu bir kıyafet uygulamasının bulunmadığını ifade etti.

Örnek olarak Fransa'da 1968 yılından bu yana, birkaç istisna dışında okullarda tek tip okul kıyafeti kullanılmadığını aktaran Dinçer, ''Almanya'da okul üniformaları ikinci Dünya Savaşı'ndan önce kullanılmış, okullarda üniforma giyme zorunluluğu 1980'li ve 199O'lı yıllarda neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır'' dedi.

Kanada'da devlet okullarında okul kıyafeti uygulamasının bulunmadığını, bazı okullarda ise kıyafetlerin okul aile birliğinde oy hakkına sahip velilerin yüzde 55'inin onaylaması sonucu seçildiğini anlatan Dinçer, şunları kaydetti:

''İngiltere'de tek tip okul kıyafeti 1950'lere kadar devam etmiş, sonrasında ise 'Butler Reformu' ile ortaöğretimde farklı tipte okul kıyafetleri kullanılmaya başlanmıştır. Belçika ve Hollanda'da okul kıyafeti kullanılmamaktadır. ABD'deki uygulamalar ise eyaletlere göre değişmekle birlikte, genel olarak devlet okullarında zorunlu değildir.

Öğrenci okul kıyafetlerinin değerlendirilmesine yönelik akademik çalışmaların sonuç raporlarında da kılık ve kıyafetle ilgili mevzuatta yeni bir düzenlemenin yapılması, serbest bir kıyafet uygulamasına gidilmesi gerektiği görüşü ifade edilmektedir.

Ayrıca, okul aile birlikleri ve okul yönetimlerinin kararıyla okullarda sık sık kıyafet değişikliğine gidilmesi, belirlenen renk ve desenlerdeki tek tip kıyafetin rahatlıkla her yerde bulunamaması, sadece bir veya birkaç mağazada bulunabilmesi, velilere ek mali yük getirmesi nedeniyle şikayetlere neden olmaktadır.

Yeni düzenlemeye göre, resmi okullarda öğrencilerin kılık ve kıyafetleri serbest bırakılmıştır. Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin, yas grubu özelliklerine uygun, temiz ve düzenli bir kıyafet giymeleri ön görülmüştür.

Özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde velilerinin en az yüzde altmışının muvaffakıyetiyle, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yönetmelikte, milletlerarası özel öğretim kurumlan, yabancı okullar ve azınlık okulları kapsam dışında tutulmuştur.

Okul ve kuramlarımızda öğrenci kayıtları, eğitim bölgeleri esas alınarak yapıldığından, genelde aynı bölgedeki çocuklar aynı okullarda eğitim-öğretim görmektedir. İstisnalar dışında toplu yaşam alanlarında mahalle ya da bölgeler kendi içlerinde benzer sosyo-ekonomik özellikler barındırmaktadır. Bu sebeple okul dışında aynı mahallede bir arada bulunan çocuklar, okul ortamında da birlikteliklerini sürdüreceklerinden farklı bir durum söz konusu olmayacaktır.''

> Eski Bakan Dinçer’den serbest kıyafet açıklaması

Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okullarda kılık kıyafetin serbest bırakılmasıyla ilgili, ''Okul dışında aynı mahallede bir arada bulunan çocuklar, okul ortamında da birlikteliklerini sürdüreceklerinden farklı bir durum söz konusu olmayacaktır'' dedi.

Dinçer, MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin'in yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, dünya uygulamalarına bakıldığında, özellikle gelişmiş ülkelerde zorunlu bir kıyafet uygulamasının bulunmadığını ifade etti.

Örnek olarak Fransa'da 1968 yılından bu yana, birkaç istisna dışında okullarda tek tip okul kıyafeti kullanılmadığını aktaran Dinçer, ''Almanya'da okul üniformaları ikinci Dünya Savaşı'ndan önce kullanılmış, okullarda üniforma giyme zorunluluğu 1980'li ve 199O'lı yıllarda neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır'' dedi.

Kanada'da devlet okullarında okul kıyafeti uygulamasının bulunmadığını, bazı okullarda ise kıyafetlerin okul aile birliğinde oy hakkına sahip velilerin yüzde 55'inin onaylaması sonucu seçildiğini anlatan Dinçer, şunları kaydetti:

''İngiltere'de tek tip okul kıyafeti 1950'lere kadar devam etmiş, sonrasında ise 'Butler Reformu' ile ortaöğretimde farklı tipte okul kıyafetleri kullanılmaya başlanmıştır. Belçika ve Hollanda'da okul kıyafeti kullanılmamaktadır. ABD'deki uygulamalar ise eyaletlere göre değişmekle birlikte, genel olarak devlet okullarında zorunlu değildir.

Öğrenci okul kıyafetlerinin değerlendirilmesine yönelik akademik çalışmaların sonuç raporlarında da kılık ve kıyafetle ilgili mevzuatta yeni bir düzenlemenin yapılması, serbest bir kıyafet uygulamasına gidilmesi gerektiği görüşü ifade edilmektedir.

Ayrıca, okul aile birlikleri ve okul yönetimlerinin kararıyla okullarda sık sık kıyafet değişikliğine gidilmesi, belirlenen renk ve desenlerdeki tek tip kıyafetin rahatlıkla her yerde bulunamaması, sadece bir veya birkaç mağazada bulunabilmesi, velilere ek mali yük getirmesi nedeniyle şikayetlere neden olmaktadır.

Yeni düzenlemeye göre, resmi okullarda öğrencilerin kılık ve kıyafetleri serbest bırakılmıştır. Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin, yas grubu özelliklerine uygun, temiz ve düzenli bir kıyafet giymeleri ön görülmüştür.

Özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde velilerinin en az yüzde altmışının muvaffakıyetiyle, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yönetmelikte, milletlerarası özel öğretim kurumlan, yabancı okullar ve azınlık okulları kapsam dışında tutulmuştur.

Okul ve kuramlarımızda öğrenci kayıtları, eğitim bölgeleri esas alınarak yapıldığından, genelde aynı bölgedeki çocuklar aynı okullarda eğitim-öğretim görmektedir. İstisnalar dışında toplu yaşam alanlarında mahalle ya da bölgeler kendi içlerinde benzer sosyo-ekonomik özellikler barındırmaktadır. Bu sebeple okul dışında aynı mahallede bir arada bulunan çocuklar, okul ortamında da birlikteliklerini sürdüreceklerinden farklı bir durum söz konusu olmayacaktır.''

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Şubat 2013 17:07

Gösterim: 1954

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2013-2014 eğitim-öğretim döneminin ikinci yarısında başlayacak Okul Sütü Programı için hazırlanan tanıtım videosuyla öğrencilere ilk kez seslendi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı koordinesinde yürütülen Okul Sütü Programı 2012-2013 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısında tekrar uygulamaya konulacak.

Programın tanıtımı için hazırlanan videoda Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı öğrencilere hitap etti. Video, Bakanlığın, bağlı taşra teşkikalatlarının internet sitelerinde olmak üzere yaklaşık 46 bin sitede yayınlanacak.

Bakan Avcı'nın ''Sevgili öğrenciler, siz ülkemizin geleceğisiniz ve bizim için çok değerlisiniz'' sözleriyle başladığı mesajında, ''Bu ülkede ileride sizler de bilim insanı, sanatçı, girişimci, kamu görevlisi, siyasetçi, zanaatkar, esnaf, en önemlisi belki de öğretmen olacaksınız. Ülkemizin hedeflerini sizler gerçekleştirecek, sizler başarıya ulaştıracaksınız. Ama önce büyümeniz gerek, bu yüzden de süt içmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz'' dedi.

Avcı videoda öğrencilere şöyle hitap etti:

''İçtiğiniz bir bardak süt; sağlam dişlere sahip olmanızı, kemiklerinizin gelişmesini, boyunuzun daha çok uzamasını sağlayacak kalsiyum, protein ve vitaminler içermektedir. Bu yüzden sağlıklı beslenmeniz, dolayısıyla sağlıklı gelişmeniz için, geçen sene olduğu gibi bu sene de okul sütü programına devam ediyoruz.

Sevgili çocuklar, hepinizden birkaç ricamız var. Veliniz tarafından doldurulup imzalanan Okul Sütü Dağıtım İzin Formu'nu öğretmeninize teslim etmeyi unutmayın. Eğer süte alerjiniz varsa öğretmeninize haber verin. Kutu sütlerini açtıktan sonra en kısa sürede bitirin, sakın yarım bırakıp sonra içmek için saklamayın. Okullarınızda başarılı olmak, sağlıklı bir şekilde büyümek istiyorsanız süt içmeyi ihmal etmeyin. Hepinizin sütü severek içeceğinize inanıyor, ailenizle birlikte mutluluk ve sağlık dolu günler diliyorum.''

''6 milyon 290 bin 977 öğrenciye süt dağıtılacak''

Okul Sütü Programı'yla ana sınıflar dahil olmak üzere ilkokul öğrencilerine süt içme alışkanlığını kazandırmak, yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunarak sağlıklı büyüme ve gelişmeleri amaçlanıyor.

Eğitimin ikinci döneminde, 11 Şubat ile 14 Haziran tarihleri arasında, ülke genelinde resmi, özel anasınıf, ilkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine her hafta pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 200 mililitre ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak.

Bakanlığın verilerine göre program 30 bin 885 okulda uygulanacak. Programla 6 milyon 290 bin 977 öğrenciye süt dağıtılacak.

> Bakan Avcı öğrencilere seslendi

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2013-2014 eğitim-öğretim döneminin ikinci yarısında başlayacak Okul Sütü Programı için hazırlanan tanıtım videosuyla öğrencilere ilk kez seslendi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı koordinesinde yürütülen Okul Sütü Programı 2012-2013 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısında tekrar uygulamaya konulacak.

Programın tanıtımı için hazırlanan videoda Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı öğrencilere hitap etti. Video, Bakanlığın, bağlı taşra teşkikalatlarının internet sitelerinde olmak üzere yaklaşık 46 bin sitede yayınlanacak.

Bakan Avcı'nın ''Sevgili öğrenciler, siz ülkemizin geleceğisiniz ve bizim için çok değerlisiniz'' sözleriyle başladığı mesajında, ''Bu ülkede ileride sizler de bilim insanı, sanatçı, girişimci, kamu görevlisi, siyasetçi, zanaatkar, esnaf, en önemlisi belki de öğretmen olacaksınız. Ülkemizin hedeflerini sizler gerçekleştirecek, sizler başarıya ulaştıracaksınız. Ama önce büyümeniz gerek, bu yüzden de süt içmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz'' dedi.

Avcı videoda öğrencilere şöyle hitap etti:

''İçtiğiniz bir bardak süt; sağlam dişlere sahip olmanızı, kemiklerinizin gelişmesini, boyunuzun daha çok uzamasını sağlayacak kalsiyum, protein ve vitaminler içermektedir. Bu yüzden sağlıklı beslenmeniz, dolayısıyla sağlıklı gelişmeniz için, geçen sene olduğu gibi bu sene de okul sütü programına devam ediyoruz.

Sevgili çocuklar, hepinizden birkaç ricamız var. Veliniz tarafından doldurulup imzalanan Okul Sütü Dağıtım İzin Formu'nu öğretmeninize teslim etmeyi unutmayın. Eğer süte alerjiniz varsa öğretmeninize haber verin. Kutu sütlerini açtıktan sonra en kısa sürede bitirin, sakın yarım bırakıp sonra içmek için saklamayın. Okullarınızda başarılı olmak, sağlıklı bir şekilde büyümek istiyorsanız süt içmeyi ihmal etmeyin. Hepinizin sütü severek içeceğinize inanıyor, ailenizle birlikte mutluluk ve sağlık dolu günler diliyorum.''

''6 milyon 290 bin 977 öğrenciye süt dağıtılacak''

Okul Sütü Programı'yla ana sınıflar dahil olmak üzere ilkokul öğrencilerine süt içme alışkanlığını kazandırmak, yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunarak sağlıklı büyüme ve gelişmeleri amaçlanıyor.

Eğitimin ikinci döneminde, 11 Şubat ile 14 Haziran tarihleri arasında, ülke genelinde resmi, özel anasınıf, ilkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine her hafta pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 200 mililitre ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak.

Bakanlığın verilerine göre program 30 bin 885 okulda uygulanacak. Programla 6 milyon 290 bin 977 öğrenciye süt dağıtılacak.

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Şubat 2013 16:40

Gösterim: 2100

Türkiye'de öğrenciler yarı yıl tatiline girerken Adana'da ise bilgisiyar öğrenimi gören öğrencilere staj için gittikleri okullarında bahçe duvarının korkuluk demirleri boyatıldı. Milli Eğitim Müdürlüğü, inceleme başlattı.

Staj yerine boya yaptırdılar

İddiaya göre, okul yöneticileri, staja gelip giden öğrencilere okulun bahçe duvarındaki demir parmaklıklar ile kapıları boyattı. Bazı öğrenciler, atölye derslerinde giydikleri iş tulumlarını giyerek, bazıları ise üzerlerindeki kıyafetlerle boya yaptı canadianviagras.net. Öğrenciler, uzanamadıkları demirleri boyamak için de ders yapmakta kullandıkları sıraları dersliklerden getirip merdiven gibi kullandı. Öğrencileri yarı yıl tatilinde boya yaparken gören bazı vatandaşlar, "Öğrencileri işçi gibi çalıştırıyorlar" derken bazı vatandaşlar da, "Afferim çocuklara. Okullarının bakımını yapıyor. En azından boya yapmasını öğreniyorlar" dedi.

Daha önce de kazma kürek çalıştırılmışlar

Öğrenciler ve okul yöneticileri bahçe demirlerinin boyanması konusunda konuşmazken. Aynı okulda, 10 ay önce de beden eğitimi dersinde bazı öğrenciler, okulun bahçesinde bulunan toprağı kazma kürek ile kazıp el arabasıyla taşımıştı.

İnceleme başlatıldı

Adana İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Selamet, staja giden öğrencilere boya yaptırılmasından haberinin olmadığını söyledi. İnceleme başlattıklarını ifade eden Selamet, "Öğrencilerin stajları olmasına rağmen işçi gibi çalıştırılmaları büyük yanlış. Ancak, çocuklara bazı sorumluluklar da verilmesi gerekiyor. Ama bu böyle sorumluluk verilmez. Okul idarecileri yanlış yapmış" dedi.

(habertürk)

> Okul bahçesinde şok görüntü!

Türkiye'de öğrenciler yarı yıl tatiline girerken Adana'da ise bilgisiyar öğrenimi gören öğrencilere staj için gittikleri okullarında bahçe duvarının korkuluk demirleri boyatıldı. Milli Eğitim Müdürlüğü, inceleme başlattı.

Staj yerine boya yaptırdılar

İddiaya göre, okul yöneticileri, staja gelip giden öğrencilere okulun bahçe duvarındaki demir parmaklıklar ile kapıları boyattı. Bazı öğrenciler, atölye derslerinde giydikleri iş tulumlarını giyerek, bazıları ise üzerlerindeki kıyafetlerle boya yaptı canadianviagras.net. Öğrenciler, uzanamadıkları demirleri boyamak için de ders yapmakta kullandıkları sıraları dersliklerden getirip merdiven gibi kullandı. Öğrencileri yarı yıl tatilinde boya yaparken gören bazı vatandaşlar, "Öğrencileri işçi gibi çalıştırıyorlar" derken bazı vatandaşlar da, "Afferim çocuklara. Okullarının bakımını yapıyor. En azından boya yapmasını öğreniyorlar" dedi.

Daha önce de kazma kürek çalıştırılmışlar

Öğrenciler ve okul yöneticileri bahçe demirlerinin boyanması konusunda konuşmazken. Aynı okulda, 10 ay önce de beden eğitimi dersinde bazı öğrenciler, okulun bahçesinde bulunan toprağı kazma kürek ile kazıp el arabasıyla taşımıştı.

İnceleme başlatıldı

Adana İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Selamet, staja giden öğrencilere boya yaptırılmasından haberinin olmadığını söyledi. İnceleme başlattıklarını ifade eden Selamet, "Öğrencilerin stajları olmasına rağmen işçi gibi çalıştırılmaları büyük yanlış. Ancak, çocuklara bazı sorumluluklar da verilmesi gerekiyor. Ama bu böyle sorumluluk verilmez. Okul idarecileri yanlış yapmış" dedi.

(habertürk)

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Şubat 2013 15:03

Gösterim: 2222

Başbakan Erdoğan, AB'ye seslendi, ''Türkiye, Avrupa'ya halkıyla girmiş durumda. 'Oyalamayın, bu işi bitirelim' diyoruz'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'yı kapsayan Avrupa temaslarının ikinci gününe Prag'da Başbakan Petr Necas'la görüşerek başladı.

Başbakanlık'ta resmi törenle karşılanan Erdoğan, Başbakan Petr Necas'la birlikte tören kıtasını selamladı. İki ülkenin milli marşlarının tören bandosu tarafından seslendirilmesinin ardından Erdoğan, tören kıtasını selamladı.

Başbakanlık'taki resmi karşılama töreninde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve diğer yetkililer yer aldı.

İki Başbakanın birlikte gazetecilere tokalaşma pozu vermesinin ardından görüşmelere geçildi. Baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından Erdoğan ve Necas ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, ''Çek Cumhuriyeti'yle nükleer enerji konusunda müşterek adımlar atabiliriz'' dedi.

Türkiye-AB ilişkilerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bizi Türkiye Cumhuriyeti olarak Avrupa içine almadınız ama Avrupa ülkelerinde 5 milyon Türk yaşıyor. Türkiye, Avrupa'ya halkıyla girmiş durumda. 'Oyalamayın, bu işi bitirelim' diyoruz.''

Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle Şangay İşbirliği'ndeki diyalog ortaklığı durumunun, birbirine alternatif olmadığını söyledi.

> Başbakan’dan AB’ye 'üyelik' mesajı

Başbakan Erdoğan, AB'ye seslendi, ''Türkiye, Avrupa'ya halkıyla girmiş durumda. 'Oyalamayın, bu işi bitirelim' diyoruz'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'yı kapsayan Avrupa temaslarının ikinci gününe Prag'da Başbakan Petr Necas'la görüşerek başladı.

Başbakanlık'ta resmi törenle karşılanan Erdoğan, Başbakan Petr Necas'la birlikte tören kıtasını selamladı. İki ülkenin milli marşlarının tören bandosu tarafından seslendirilmesinin ardından Erdoğan, tören kıtasını selamladı.

Başbakanlık'taki resmi karşılama töreninde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve diğer yetkililer yer aldı.

İki Başbakanın birlikte gazetecilere tokalaşma pozu vermesinin ardından görüşmelere geçildi. Baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından Erdoğan ve Necas ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, ''Çek Cumhuriyeti'yle nükleer enerji konusunda müşterek adımlar atabiliriz'' dedi.

Türkiye-AB ilişkilerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bizi Türkiye Cumhuriyeti olarak Avrupa içine almadınız ama Avrupa ülkelerinde 5 milyon Türk yaşıyor. Türkiye, Avrupa'ya halkıyla girmiş durumda. 'Oyalamayın, bu işi bitirelim' diyoruz.''

Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle Şangay İşbirliği'ndeki diyalog ortaklığı durumunun, birbirine alternatif olmadığını söyledi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Şubat 2013 15:46

Gösterim: 1540

Diğer Makaleler...

  1. Yılın ilk enflasyonu açıklandı
  2. Harvard Üniversitesi'nde büyük skandal
  3. Ankara'da toplu taşımda bir ilk!
  4. Diyarbakır'a üniversite siyaseti böldü