Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Diş çürümesi tarih olacak

İspanya’nın Valencia kentindeki Kamu Sağlığı Araştırmaları Merkezi’nde görevli bilim adamları diş çürümesine engel olan bir mikroorganizma keşfetti.

İnsan bünyesinde var olan bu mikroorganizmanın görüntülerini yayınlayan yetkililer “Bu organizmayı yoğurt, sakız, ilaç ve diş macununda kullanacağız. Eğer çalışmalar yolunda gider ve bu ürünler toplum tarafından gerektiği şekilde yaygın olarak kullanılırsa diş çürükleri önümüzdeki beş yıl içinde tarih olacak” dedi.

> Artık böyle bir sıkıntımız olmayacak!

Diş çürümesi tarih olacak

İspanya’nın Valencia kentindeki Kamu Sağlığı Araştırmaları Merkezi’nde görevli bilim adamları diş çürümesine engel olan bir mikroorganizma keşfetti.

İnsan bünyesinde var olan bu mikroorganizmanın görüntülerini yayınlayan yetkililer “Bu organizmayı yoğurt, sakız, ilaç ve diş macununda kullanacağız. Eğer çalışmalar yolunda gider ve bu ürünler toplum tarafından gerektiği şekilde yaygın olarak kullanılırsa diş çürükleri önümüzdeki beş yıl içinde tarih olacak” dedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Eylül 2012 08:34

Gösterim: 1190

Kanada'da yapılan araştırmaya imza atan Jean-Philippe Chaput ve Angelo Tremblay, 6 saatten az uyuyanların kilo almaya daha meyilli olduğunu belirtti.

Kanada Tıp Derneği'nin dergisinde yayımlanan araştırma, az uyumanın, açlık hissini tetiklediğini ve iştahı kontrol eden leptin, grelin ve kortizol hormonlarının salgılanmasını olumsuz etkilediğini, bu nedenle az uyuyanların kilo aldığını gösterdi.

Araştırmacılar, kilo vermek isteyenlere, diyet listelerinin ve sporun yanında "iyi uykunun" da önerilebileceğini belirtti.

Son yıllarda birçok araştırmada uykunun obeziteyle mücadelede önemli olduğu belirlenmişti. 6 ay süren bir araştırmada kaliteli uyku uyuyan kişilerin kilo verme ihtimalinin yüzde 33 fazla olduğu görülmüştü.

> Az uyumak öyle bir şeye neden oluyor ki..!

Kanada'da yapılan araştırmaya imza atan Jean-Philippe Chaput ve Angelo Tremblay, 6 saatten az uyuyanların kilo almaya daha meyilli olduğunu belirtti.

Kanada Tıp Derneği'nin dergisinde yayımlanan araştırma, az uyumanın, açlık hissini tetiklediğini ve iştahı kontrol eden leptin, grelin ve kortizol hormonlarının salgılanmasını olumsuz etkilediğini, bu nedenle az uyuyanların kilo aldığını gösterdi.

Araştırmacılar, kilo vermek isteyenlere, diyet listelerinin ve sporun yanında "iyi uykunun" da önerilebileceğini belirtti.

Son yıllarda birçok araştırmada uykunun obeziteyle mücadelede önemli olduğu belirlenmişti. 6 ay süren bir araştırmada kaliteli uyku uyuyan kişilerin kilo verme ihtimalinin yüzde 33 fazla olduğu görülmüştü.

Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Eylül 2012 09:54

Gösterim: 1786

Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılından bu yana 18 yaş altındaki bin 286 çocuk doğum yaptı.

Erken yaşta evliliklerin sık yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocukları, 18 yaşına girmeden anne oluyor.

Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılında 573, 2011 yılında 520, bu yılın ilk 8 ayında ise 193 olmak üzere 18 yaş altındaki toplam bin 286 çocuk anne oldu.

Yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiği hastanede, 13 yaşında 20 çocuk doğum yaptı.

Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Operatör Dr. Yunus Çavuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgenin tamamına hizmet verdiklerini, Van, Bitlis, Hakkari, Muş'tan bile hastaların geldiğini, çok yaygın bir alanda hizmet verdiklerini söyledi.

Hastanelerinin 430 yataklı olduğunu aktaran Çavuş, 2009 yılından bu yana hizmet veren hastanelerinde yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiğini bildirdi.

Bölgede küçük yaşta evlilik ve doğumlara dikkati çeken Dr. Çavuş, adölesanın çocukluktan ergenliğe geçiş dönemi olduğunu, 10-19 yaş grubunda olan çocukları kapsadığını belirterek, bölgede çok yoğun olarak adölesan gebeliklerin görüldüğünü söyledi.

Adölesan gebeliklerine çocukluk gebeliği de denildiğini, bu tür gebeliklerde komplikasyonların çok daha fazla yaşandığını vurgulayan Çavuş, erken yaştaki gebeliklerde doğum öncesi bakımın çok önemli olduğunu, bölgede doğum öncesi bakımın yeterli düzeyde yapılmadığı için birçok sorunla karşılaştıklarını belirtti.

Küçük yaşta gebeliklerde düşük ve sakat bebek oranının yüksek olduğunu dile getiren Çavuş, erken doğum, gebelik zehirlenmesi ve düşük ağırlıklı doğum riskinin bulunduğunu bildirdi.

Daha çok kırsal bölgeden

Hastanelerinde hemen hemen her gün küçük yaşta bir annenin doğumunun yapıldığını, küçük yaşta doğumların daha çok kırsal bölgeden geldiğini anlatan Çavuş, şöyle konuştu:

''Bölgede erken yaşta evlilik yoğun olduğu için erken yaşta doğum da daha sık yaşanıyor. Bu ciddi bir sorun. Bu durumda olanların eğitim ve sosyoekonomik durumu daha düşük oluyor. Doğum öncesi bakım çok geri. Çünkü hastalar yaşları küçük olduğu için normal gebelik takiplerine gelmiyor. Hasta doğuma geliyor. Hayati tehlikeye kadar varan vakalar yaşanıyor.''

Erken yaşta doğum depresyon ve stres yaratıyor

Oyun çağından çıkan çocukların gebe kaldığını, bunun ciddi anlamda depresyon ve stres yaratan bir durum olduğuna işaret eden Çavuş, ''Çünkü kadın, yaşamında çocukluk çağından yeni çıkmış ergenlik çağını yaşayacağı bir dönemde anne oluyor. Erken yaşta doğumlarda bir kadın çocukluğunu yaşamadan anneliği yaşıyor. Bu, daha sonra kadın üzerinde ciddi problemler yaratıyor'' diye konuştu.

Çavuş, yasalara göre, 16 yaşına kadar bütün gebelikleri polise bildirdiklerini, polisin ailenin ifadesini alarak gerekli işlemleri yaptığını sözlerine ekledi.

> Eğitim çağındaki bin 286 çocuk anne oldu

Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılından bu yana 18 yaş altındaki bin 286 çocuk doğum yaptı.

Erken yaşta evliliklerin sık yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocukları, 18 yaşına girmeden anne oluyor.

Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılında 573, 2011 yılında 520, bu yılın ilk 8 ayında ise 193 olmak üzere 18 yaş altındaki toplam bin 286 çocuk anne oldu.

Yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiği hastanede, 13 yaşında 20 çocuk doğum yaptı.

Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Operatör Dr. Yunus Çavuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgenin tamamına hizmet verdiklerini, Van, Bitlis, Hakkari, Muş'tan bile hastaların geldiğini, çok yaygın bir alanda hizmet verdiklerini söyledi.

Hastanelerinin 430 yataklı olduğunu aktaran Çavuş, 2009 yılından bu yana hizmet veren hastanelerinde yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiğini bildirdi.

Bölgede küçük yaşta evlilik ve doğumlara dikkati çeken Dr. Çavuş, adölesanın çocukluktan ergenliğe geçiş dönemi olduğunu, 10-19 yaş grubunda olan çocukları kapsadığını belirterek, bölgede çok yoğun olarak adölesan gebeliklerin görüldüğünü söyledi.

Adölesan gebeliklerine çocukluk gebeliği de denildiğini, bu tür gebeliklerde komplikasyonların çok daha fazla yaşandığını vurgulayan Çavuş, erken yaştaki gebeliklerde doğum öncesi bakımın çok önemli olduğunu, bölgede doğum öncesi bakımın yeterli düzeyde yapılmadığı için birçok sorunla karşılaştıklarını belirtti.

Küçük yaşta gebeliklerde düşük ve sakat bebek oranının yüksek olduğunu dile getiren Çavuş, erken doğum, gebelik zehirlenmesi ve düşük ağırlıklı doğum riskinin bulunduğunu bildirdi.

Daha çok kırsal bölgeden

Hastanelerinde hemen hemen her gün küçük yaşta bir annenin doğumunun yapıldığını, küçük yaşta doğumların daha çok kırsal bölgeden geldiğini anlatan Çavuş, şöyle konuştu:

''Bölgede erken yaşta evlilik yoğun olduğu için erken yaşta doğum da daha sık yaşanıyor. Bu ciddi bir sorun. Bu durumda olanların eğitim ve sosyoekonomik durumu daha düşük oluyor. Doğum öncesi bakım çok geri. Çünkü hastalar yaşları küçük olduğu için normal gebelik takiplerine gelmiyor. Hasta doğuma geliyor. Hayati tehlikeye kadar varan vakalar yaşanıyor.''

Erken yaşta doğum depresyon ve stres yaratıyor

Oyun çağından çıkan çocukların gebe kaldığını, bunun ciddi anlamda depresyon ve stres yaratan bir durum olduğuna işaret eden Çavuş, ''Çünkü kadın, yaşamında çocukluk çağından yeni çıkmış ergenlik çağını yaşayacağı bir dönemde anne oluyor. Erken yaşta doğumlarda bir kadın çocukluğunu yaşamadan anneliği yaşıyor. Bu, daha sonra kadın üzerinde ciddi problemler yaratıyor'' diye konuştu.

Çavuş, yasalara göre, 16 yaşına kadar bütün gebelikleri polise bildirdiklerini, polisin ailenin ifadesini alarak gerekli işlemleri yaptığını sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Eylül 2012 08:12

Gösterim: 1495

Harvard Üniversitesi’nden Prof. King, antik papirus parçasında, Hz. İsa’nın kimliğini Meryem olarak açıkladığı bir kişiye ”karım” diye hitap ettiğini ileri sürdü.

Hz. İsa’nın açıkça karısından bahsettiği ileri sürülen 4. yüzyıldan kalma papirüs parçası ortaya çıkarıldı.

Harvard Üniversitesi Hıristiyanlık Tarihi’nden Prof. Karen King, mevcut tek antik metin olduğunu söylediği papirus parçasının, Hz. İsa’nın kimliğini Meryem olarak açıkladığı bir kişiye ”karım” diye hitap ettiği bir diyalog içerdiğini söyledi.

Metin, İtalya’nın başkenti Roma’da, eski Mısır dili uzmanlarının katıldığı bir konferansta açıklandı.

Karen King, papirus parçasının, 2. yüzyılda muhtemelen Yunanca yazılan bir İncil’in kopyası olduğunu söyledi.

Prof. King, 3,8 cm eninde ve 7,8 cm uzunluğundaki parçada geçen dört kelimenin, ilk Hıristiyanların inandığı gibi Hz. İsa’nın evli olduğu tezini ilk kez kanıtladığını savunarak, antik Mısır dilinde yazılan kelimelerin, ”İsa onlara dedi ki, karım,” olarak çevrildiğini bildirdi.

Diyalogda havarilerinin, ”Meryem’in, Hz. İsa’ya uygun olup olmadığını” tartıştığı ve Hz. İsa’nın ”benim müridim olabilir” dediği belirtildi.

Karen King, bunu destekleyecek güvenilir tarihsel bir kanıt olmamasına rağmen Hıristiyan geleneğinde uzun süredir, Hz. İsa’nın evli olmadığının düşünüldüğünü hatırlattı.

Prof. King, metnin sahibi olan özel bir koleksiyoncunun kendisiyle iletişime geçerek, metnin çevrilmesini ve analiz edilmesini istediğini ifade etti.

King metnin, antik yazıların günümüze kadar bozulmadan kalmasını sağlayan kuru iklimin hakim olduğu Mısır’dan gelmiş olması gerektiğini sözlerine ekledi.

(habertürk)

> Da Vinci’nin şifresi çözüldü mü?

Harvard Üniversitesi’nden Prof. King, antik papirus parçasında, Hz. İsa’nın kimliğini Meryem olarak açıkladığı bir kişiye ”karım” diye hitap ettiğini ileri sürdü.

Hz. İsa’nın açıkça karısından bahsettiği ileri sürülen 4. yüzyıldan kalma papirüs parçası ortaya çıkarıldı.

Harvard Üniversitesi Hıristiyanlık Tarihi’nden Prof. Karen King, mevcut tek antik metin olduğunu söylediği papirus parçasının, Hz. İsa’nın kimliğini Meryem olarak açıkladığı bir kişiye ”karım” diye hitap ettiği bir diyalog içerdiğini söyledi.

Metin, İtalya’nın başkenti Roma’da, eski Mısır dili uzmanlarının katıldığı bir konferansta açıklandı.

Karen King, papirus parçasının, 2. yüzyılda muhtemelen Yunanca yazılan bir İncil’in kopyası olduğunu söyledi.

Prof. King, 3,8 cm eninde ve 7,8 cm uzunluğundaki parçada geçen dört kelimenin, ilk Hıristiyanların inandığı gibi Hz. İsa’nın evli olduğu tezini ilk kez kanıtladığını savunarak, antik Mısır dilinde yazılan kelimelerin, ”İsa onlara dedi ki, karım,” olarak çevrildiğini bildirdi.

Diyalogda havarilerinin, ”Meryem’in, Hz. İsa’ya uygun olup olmadığını” tartıştığı ve Hz. İsa’nın ”benim müridim olabilir” dediği belirtildi.

Karen King, bunu destekleyecek güvenilir tarihsel bir kanıt olmamasına rağmen Hıristiyan geleneğinde uzun süredir, Hz. İsa’nın evli olmadığının düşünüldüğünü hatırlattı.

Prof. King, metnin sahibi olan özel bir koleksiyoncunun kendisiyle iletişime geçerek, metnin çevrilmesini ve analiz edilmesini istediğini ifade etti.

King metnin, antik yazıların günümüze kadar bozulmadan kalmasını sağlayan kuru iklimin hakim olduğu Mısır’dan gelmiş olması gerektiğini sözlerine ekledi.

(habertürk)

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Eylül 2012 08:23

Gösterim: 2003

Bilim adamlarının yaptığı son araştırmalara göre obezite beynin performansını düşürüyor

BBC'de yer alan habere göre Neurology adlı dergide yayımlanan araştırmada 6 bin İngiliz'in sağlık durumları on yıldan uzun bir süre takip edildi. Araştırmaya katılan 35 ile 55 yaş arasındaki kişiler düzenli olarak hafıza ve idrak testlerine sokuldu. Metabolizmalarında sağlıksız değişimler olan obez deneklerin idrak testlerinde gösterdikleri başarı diğer deneklere oranla çok daha hızlı düşüşe geçti. Obezite'nin bunamayı hızlandırdığı daha önce ortaya çıkartılmıştı. İngiltere Alzheimer Araştırmaları Derneği'nden Shirley Cramer, araştırmayla ilgili "Henüz obezite ile metabolik düzensizliklerin neden beyin fonksiyonlarındaki zayıflama ile bağlantılı olduğunu bilmiyoruz. Ancak toplumdaki obezite oranı hızla artarken bu konuda daha derine inmek şart gibi görünüyor. Bu araştırma idrak gücünün azalmasına odaklanmış ancak daha önce yapılan araştırmalar sağlıklı beslenmenin, spor yapmanın, tansiyonu ve kolestrolü kontrol altında tutmanın bunamayı geciktirdiğini ortaya koymuştu." diyor.(bbc)

> Obezite, beynin performansını düşürüyor

Bilim adamlarının yaptığı son araştırmalara göre obezite beynin performansını düşürüyor

BBC'de yer alan habere göre Neurology adlı dergide yayımlanan araştırmada 6 bin İngiliz'in sağlık durumları on yıldan uzun bir süre takip edildi. Araştırmaya katılan 35 ile 55 yaş arasındaki kişiler düzenli olarak hafıza ve idrak testlerine sokuldu. Metabolizmalarında sağlıksız değişimler olan obez deneklerin idrak testlerinde gösterdikleri başarı diğer deneklere oranla çok daha hızlı düşüşe geçti. Obezite'nin bunamayı hızlandırdığı daha önce ortaya çıkartılmıştı. İngiltere Alzheimer Araştırmaları Derneği'nden Shirley Cramer, araştırmayla ilgili "Henüz obezite ile metabolik düzensizliklerin neden beyin fonksiyonlarındaki zayıflama ile bağlantılı olduğunu bilmiyoruz. Ancak toplumdaki obezite oranı hızla artarken bu konuda daha derine inmek şart gibi görünüyor. Bu araştırma idrak gücünün azalmasına odaklanmış ancak daha önce yapılan araştırmalar sağlıklı beslenmenin, spor yapmanın, tansiyonu ve kolestrolü kontrol altında tutmanın bunamayı geciktirdiğini ortaya koymuştu." diyor.(bbc)

Son Güncelleme: Perşembe, 23 Ağustos 2012 10:38

Gösterim: 1248

Diğer Makaleler...

  1. 'Atatürk gerçekte nereli?
  2. Artık bilgisayarlar zihnimizi okuyabilecek
  3. Bilim adamları unutkanlığa çare buldu
  4. Türkiye’nin ilk okuryazarlık portalı