Logo

Çalışan Erkek kavramı yoksa Çalışan Kadın kavramı neden var?

Kategori: Spot
Cumartesi, 19 Mart 2022 10:47 tarihinde oluşturuldu



Dünyada "çalışan erkek" gibi bir kavram yokken “çalışan kadın”, “çalışan anne” gibi kavramların olmasının bile kadının iş hayatında yaşadığı zorluklara işaret ettiğini berlirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “İşte ‘çalışan kadın’ bu algıya karşı dimdik ayakta duran kadındır. Her sorunun çözümünde olduğu gibi kadınların iş yaşamında karşılaştığı problemin çözümünde de ‘eğitim’ var.” diye konuştu. 

biriz_kutoglu_mart_2022Kadınların kariyer yolculuğunu belirleyen unsurlar nelerdir?
Kadınlar, ilkel toplumlarda anaerkil yapı ile birlikte toplumda önemli ve üstün; aile içerisinde ise güçlü ve değerli anne figürü iken, tarım devrimi ile birlikte sahip oldukları bu statüyü üretim sürecinde erkeklerin baskın bir şekilde güçlü kesimi temsil etmeleri ile kısmen yitirmeye başladılar. Kentleşme, sanayileşme son olarak küreselleşme gibi gelişmeler kadınların toplumsal yaşamda, çalışma yaşamında ve aile yaşamında verdikleri mücadeleyi kolaylaştırmanın aksine daha da zorlaştırıyor. Bu cinsiyete dayalı mücadelede; kadınların yaradılışlarında zekâ, yetenek veya beceri düzeyleri erkeklerinkinden farklı değilken sahip oldukları tek fark biyolojik cinsiyetleri. Ancak cinsiyet, yalnızca biyolojik özellikleri ifade etmiyor. Kişi doğduğu andan itibaren cinsiyetine göre toplum içerisinde kategorize edilmeye başlıyor. 2021 yılına kadar Avrupa Ekonomik Komisyon Raporu’na göre, kadınların iş dünyasındaki konumu direkt hedefe doğru ilerliyordu. İş dünyasına katılım oranları arttı ve şirketlerdeki cinsiyete bağlı maaş ayrımcılığı azaldı. Bildiğiniz üzere, son dönemde yönetici konumlarında daha fazla kadın görmeye başladık. Ancak Türkiye hala OECD içinde kadınların işgücüne katılım oranı en düşük ülkelerden biri. Birçok ülkede kadın haklarına dair düzenlenen yasalara rağmen kadınların sosyal, ekonomi ve siyasal hayata katılımlarının önünde hala ciddi engeller bulunuyor. Bu engellerin üstesinden gelmek adına, tüm ülkeler için geçerli olmak üzere geniş kapsamlı plan ve programların hayata geçirilmesi umut verici bir gelişme. Ancak istatistiklere baktığımızda çözüme dair sunulan her önerinin ne kadar acil bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini daha iyi görüyoruz. Günümüzde; erkek nüfusunun yüzde 75’i istihdam edilirken, kadınlarda bu oran yüzde 50’nin altında kalıyor.

KADINLAR GİRİŞİMCİ OLARAK DA VARLIĞINI ORTAYA KOYUYOR
Eğitim sektöründe kadın girişimci sayısının az olmasını hangi nedenlere bağlıyorsunuz? Kadın girişimci sayısının artması için neler yapılabilir?
Türkiye’de kadınların eğitim yönetimine katılma tarihleri 1800 yıllarına gitmesine, Cumhuriyet Döneminde öğretmenliğin kadınların girdiği ilk mesleklerden olmasına, öğretmenliğin Türkiye ve dünyada kadın mesleği olarak algılanmasına karşın okul yöneticisi olma konusunda daha az istekli oldukları gözlemleniyordu. Son birkaç yıldır bu oran arttı ama yine de yeterli değil. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde girişimciliğin özendirilmesine özel bir önem veriliyor. Avrupa Birliği’nde küçük işletmelerin geliştirilmesi, rekabet gücünün arttırılması, uluslararasılaştırılması ve girişimciliğin özendirilmesi amacıyla bir dizi destekleme programları geliştirilmiş. Aynı şekilde Türkiye’de de son yıllarda girişimcilik kültürünün gerek bireysel bazda gerekse kurumsal ölçekte geliştiği, yaygınlaştığı ve teşvike dildiği biliniyor. Son teknolojik gelişmeler ve ekonomik beklentiler sayesinde girişimciliğin daha da güç kazandığı söylenebilir. Günümüzde kadın; yalnızca belli bir mesleğin uygulayıcısı veya çeşitli kesimlerde kolgücü ile görev alan bir emekçi olarak değil, aynı zamanda bir girişimci olarak da varlığını ortaya koyuyor. 

Kadınların kariyer yolculuğunda “cam tavan” kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde, yaşamın pek çok alanında kadın ve erkekler beceri, güç, dayanıklılık ve kültürel normlar çerçevesinde yaşam rollerini paylaşarak sürdürüyor. Örneğin, askerlik gibi yüksek düzeyde dayanıklılık ve güç gerektiren işlerde erkekler, hemşirelik gibi bakım gerektiren işlerde ise kadın çalışanlar çoğunlukta. Diğer taraftan iş hayatının alt kademelerinde her geçen gün kadın çalışan oranı artmasına rağmen bu sonuç tepe yönetim noktalarına yansımıyor. ILO’nun 2015 kadın raporuna göre; kadınların yönetici oranı erkeklerin yönetici oranından fazla olan sadece üç ülke mevcut (Jamaika, %59,3, Kolombiya, %53,1 ve Saint Lucia, %52,3). Türkiye’de de durum dünya ölçeğine benzer şekildedir. Türkiye’de kadın yöneticilerin, toplam yöneticilere oranı kamu sektöründe %10,2, özel sektörde ise %12,2’dir. Fortune 500 listesinde (Dünya’da en yüksek ciroya sahip ilk 500 şirket) yer alan işletmelerin yalnızca %4,8’i kadınlar tarafından yönetiliyor.

CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ ORTADAN KALDIRILMALI
Kız çocuklarının eğitim ve kariyer yolculuklarında Türkiye’deki koşulları nasıl değerlendiriyorsunuz? Fırsat eşitliği için hangi adımlar atılmalı?
Kız çocuklarının 2012’de ilkokulda yüzde 98.9 olan okullaşma oranı, 2020-2021 döneminde 5.8 puanlık kayıpla yüzde 93.1’e indi maalesef. Eğitim Reformu Girişimi’nin yaşa göre okullaşma oranı hesaplamasına göre, kız çocukları tüm kademelerde erkek çocuklarının gerisinde kaldı. Eğitimde eşitlik anlayışına göre, eğitim ve öğretim gören bireylerin başarı düzeyleri arasındaki farklar, tamamen yetenekleri ya da yatkınlıkları arasındaki “doğal” farklılıklardan kaynaklanması gerekirken, ülkemizde bu farklılıklar öğrencilerin sosyoekonomik özellikleriyle, bölgesel farklılıklarla, okulların teknoloji ile donatılmış olmasıyla, tecrübeli ve idealist öğretmen bulunmasıyla, velilerin okula bakış açısıyla ya da toplumsal cinsiyet rolleriyle alakalı olarak farklılıklar gösterebiliyor. Bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmak amacıyla, “Haydi Kızlar Okula” kampanyaları gibi projeler hayata geçirilerek cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmalı. 

Eğitimde yönetici olmak isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?
Kadın yöneticiler empatik tutum sergileme, nezaket, şefkat ve özeni gibi konularda okulların eğitim yönetiminde karşılaştıkları sorunların çözümüne daha çok katkı sağlayabilirler. Türkiye’de öğretmenlikte başarılı olan kadınların okul yöneticisi veya daha üst kademelerde yönetici olmada önlerinde yasal hiçbir engel bulunmazken, toplumun ve özellikle hem cins meslektaşlarının bakış açısına göre engellerle karşılaşabileceklerini düşünüyorlar. Esasında bir farklılık olmadığını düşünüyorum. Kadın yöneticiler okul yönetiminde erkek yöneticilerin de karşılaştıkları benzer sorunlarla karşılaşabiliyor.
 

Kadınların eğitim dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Koşulların iyileştirilmesi için neler önerirsiniz?
İş hayatı, bir yandan kadının üretkenliğini, toplumsal saygınlığını, özgüvenini artırıp ve ekonomik özgürlüğünü sağlarken diğer yandan geleneksel değerlere dayalı tutumların sürdürülmesi de kadın için çeşitli sorunları beraberinde getiriyor. Ülkemizde kadın erkek eşitliğine dair yasal gereklilikler çok büyük oranda yerine getirilmiş olsa da, toplumsal hayatta kadın ve erkeğin eşit görülmesinde sorunlar olduğunu düşünüyorum. Dünya üzerinde "çalışan erkek" gibi bir kavram yokken “çalışan kadın”, “çalışan anne” gibi kavramların olması bile kadının iş hayatında yaşadığı zorlukların bir ispatıdır. İşte “çalışan kadın” bu algıya karşı dimdik ayakta duran kadındır. Her sorunun çözümünde olduğu gibi kadınların iş yaşamında karşılaştığı problemin çözümünde de “eğitim” var. Son yıllarda kamu ve özel sektör tarafından yürütülen kız çocuklarının eğitilmesini teşvik eden proje ve kampanyaların uzun vadede kadınların kariyer yaşamlarına olumlu etki edeceğini düşünüyorum. Kadınlara mesleki eğitim veren, iş edindiren kurs ve programların iş hayatında kadın istihdamının arttırılmasında önemi büyük.

2021’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İÇİN ATILAN ÖNEMLİ ADIMLAR
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, 2021 yılında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda atılan en önemli adımları özetledi.
 * 2021 yılı, dünya çapında sekiz ülkede kadınları karar verme mekanizmasının tepesine taşıdı. Sekiz ülkede hükümet veya devlet başkanı kadın oldu. Ayrıca birçok ülkede kadınların parlamentodaki temsiliyeti de önemli ölçüde arttı. 
* Dünya Ticaret Örgütü Başkanlığına seçilen NgoziOkonjo-Iweala bu pozisyona gelen ilk kadın ve ilk Afrikalı oldu.
* Kadınlar koronavirüs araştırmalarına ve müdahalelerine liderlik etti ve bu alanda çok önemli başarılar kazanıldı.
* Pandemi nedeniyle 23 Temmuz 2021'de başlayan Tokyo 2020 Olimpiyatları, tarihteki en cinsiyet dengeli oyunlara ev sahipliği yaptı. Tokyo oyunlarına katılan sporcuların neredeyse yüzde 49'u kadın oldu. 
* Amsterdam'daki Rijksmusem Müzesi, 200 yıllık tarihinde ilk kez, kadın sanatçıların 17’nci yüzyıldan kalma üç tablosunun kalıcı olarak sergileneceğini duyurdu.
* Lego, oyuncaklarında cinsiyet eşitsizliğinin sona erdiğini ve sadece kızlar ya da sadece erkekler için oyuncak üretmeyeceğini duyurdu. 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.