Logo

Okullaşma çabasındaki dershaneler ve dershaneleşme çabasındaki okullar

Kategori: Alparslan Dartan
Salı, 24 Şubat 2015 09:49 tarihinde oluşturuldu



Eğitim camiasının tartıştığı iki konu:

I. Okullaşma Çabasındaki Dershaneler ve Dershaneleşme Çabasındaki Okullar

II. Özel Okullar TEOG Sonuçlarına Göre Öğrencilerini Nasıl Alacak?

Bugün Türkiye’nin eğitim gündemini meşgul eden ve eğitimciler arasında sıkça tartışılan iki konu var. Bunlardan biri ortaöğretime yerleştirme süreçleri açısından TEOG sınavları ve bu sınavların sonucuna göre devlet ve özel liselere yerleştirmelerin nasıl olacağı. İkincisi de dershanelerin kapatılması sürecinin yaratacağı düşünülen boşluk ve bu boşluğun nasıl doldurulacağı. Kısaca okullaşmaya çabalayan dershaneler ile dershaneleşme çabasındaki okullar.

Okullaşma Çabasındaki Dershaneler ve Dershaneleşme Çabasındaki Okullar.

Okullaşma çabasındaki Dershaneler için bu durum artık daha bir netleşmiş durumda. Anayasa mahkemesi eski başkanı Haşim Kılıç’ın emekli olması ve yerine Zühtü Arslan’ın yeni başkan olarak seçilmesi ile yasanının iptali yönündeki umudunu kaybeden dershane sahipleri artık mahkemenin vereceği kararı neredeyse biliyormuş gibi hareket etmeye başladılar.

Bu süreçte dershane sahiplerini anlamak gerek, doğal olarak en iyi bildikleri işi yapmak istiyorlar. Hedefleri yine TEOG ya da Üniversite sınavlarında başarı odaklı çalışmalar yapabilmek için hızlı bir şekilde ve olabildiğince okula dönüşmek ve örneklerini gördükleri gibi hazırlık liseleri ya da temel lise adı altında eğitim camiasındaki yerlerini alabilmek.

Hazırlık Liseleri ya da Temel Lise adı altında okullaşan dershanelerin amacı ağırlıklı olarak Liselerin son bir iki yılına yönelik çalışmalar yapmak. Haftanın altı günü açık olacak olan bu okullar ilk iki üç günü müfredatta yer alan konuları bitirme ve ardından da perşembe, cuma ve cumartesi günü dershane türü bir çalışmayla öğrencilerini TEOG ya da üniversite sınavlarına hazırlamayı planlıyorlar.

Bu okulları veliler arasında cazip kılan veliye vadedilenler. Öncelikle ortaokul ya da lise diplomasını almayı kolaylaştırıyorlar, bunun yanında da özellikle not kaygısını dert etmeyin diyorlar. Doğal olarak okul ortalamalarının yüksek olacağı garantisi, sınıf geçme-kalma kaygısının sıfırlanması gibi sınava yönelik yoğun hazırlık ve hem dershane hem de okulun aynı çatı altında birleştirilmesi velilerin kafasını karıştırmaya yetmiştir.

Dershanelerin kapatılması sürecinin ikinci ve önemli bir sonucu daha var, Dershaneleşme Çabasındaki Okullar. Bugün hemen hemen tüm özel okullar önümüzdeki yıldan itibaren ortaokulların 8. Sınıf düzeyinde ve Liselerin 12. Sınıf düzeyinde dershanelerin kapatılması sonucu mevcut çalışmalarının yeterli olmayacağının farkındalığıyla oluşacak boşluğu nasıl dolduracaklarını düşünüyorlar.

Dershanelerin temel liseler dönüşmesiyle ve hem okul hem dershane söylemi bugün olmasa bile ileride nitelikli eğitim veren özel okulları endişelendirebilir. Bugünün belirsizlikleri ve bilinmezleri bu kaygıyı derinleştirmese bile gelecek kaygısı taşıyan, iyi bir lise ya da üniversite kazanma beklentisindeki öğrenci ve velileri mevcut pozisyonlarını sorgulamaya gidebilir; çünkü özel okul velisi, öğrencisi ve bu sese kulak veren kamuoyu baskısı sınavlara hazırlanma yönünde öğrencilerine ekstra hizmetler sunması gerektiği konusunda özel okulları oldukça zorlamaya başladı. Dershanelerin eğitim sisteminin zayıf ve boşta kalan yönlerini doldurduğu algısı yerleşik olduğundan kapatılma süreci sonunda oluşacak boşluğun da bir şekilde doldurulması gerektiği güçlü bir biçimde dile getirilir olmuştur.

Dile getirilen bu isteklerin yazılı ve görsel basında da yer bulmaya başlaması özel okulların pek çoğunun önümüzdeki yıldan itibaren kendi pozisyonlarını belirlemeleri ve mevcut pozisyonlarında değişikliklere gitmelerini gerekli kılacaktır. İsim vermesek de basından takip edildiği kadarı ile bu sürece öncesinden ayak uydurmuş ve sınava hazırlık kursları adı altında program yürüten özel okullar olduğu kadar, önümüzdeki yıldan itibaren öğrencilerine ve velilerine bu tarz programlarla sınava hazırlık süreçlerini destekleyeceklerini taahhüt eden özel okullar da artmaya başladı. Bu sayının yıl sonuna kadar epeyce artacağı anlaşılıyor.

Burada asıl mesele, dershaneleşmeden sınava hazırlık sürecini kotarabilmek. Yani eğitim ve öğretim süreçlerinin temel ilke ve hedeflerinden sapmadan ama sınav gerçeğini de gözardı etmeden sağlıklı bir zeminde iyi bir planlamayla bu süreci tamamlamak. Dönüşüm kaçınılmazsa eldeki mevcut imkanları dönüştürebilmek en sağlıklı yol olacaktır, bu da her okulun kendine çizdiği misyon ve vizyon doğrultusunda farklılık gösterecektir.

Sınava hazırlık konusunda çalışmalarla ilgili her özel okulun aşağıdaki kriterlerle kendini sorgulaması gerekir.

Özel okullar sınava hazırlık kapsamında ekstra etüt ve kurs programları açmalı mıdır?

Bu soruya her kurum kendi perspektifinden bakmalı, öğrenci ve veli profilini düşünerek ihtiyaçlar doğrulturusnda karar vermelidir. Her koşulda sınavlara hazırlık çalışmaları yürüten okullar bu çalışmalarını değerlendirecek ve iyileştirmelerde bulunacaklardır.

Özel okullar hazırlık kursları açmadan da sınava hazırlık programı yürütebilirler mi?

Dershanelerin kapatılma süreci gündemde yokken de her özel okul az ya da çok sınavlara hazırlık çalışmalarına programlarında belirli oranlarda yer veriyordu. Bu kez biraz daha ek destek gerekeceğinden müfredat programlarında özellikle matematik ve Türkçe gibi temel derslere daha fazla ders saati ayırarak çözüm üretebilirler. Bu da okulun kendi koşulları çerçevesinde verebileceği bir karar.

Özel okullar hafta sonları iki gün de kurs programı düzenleyebilir mi?

Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan yönetmelik özel okulların hem cumartesi hem de pazar günü kurs açmalarına müsaade etmiyor. Dolayısıyla kurs açacak olan özel öğretim okulları bu kursu ancak cumartesi günü açabileceklerdir.

Hafta içi etüt programları ile hafta sonu kursları kaç saatle sınırlı olabilir?

Açılacak olan etüt ve kurs programları ile ilgili bir sınır belirtilmemekle beraber, hafta sonu kurs programlarının 5 saatten az ve 7 saatten fazla olmaması pedagojik açıdan doğru olandır.

Hafta içi etüt adı altında verilecek destek eğitiminin 2-3 saati aşmaması ve haftanın en fazla 2 gününü kapsaması da önemlidir. Çünkü hafta içi yapılan 8-9 saatlik eğitimin üstüne 2 saatten fazla etüt koymak öğrenciler için ağırlaştırılmış bir eğitim yükü anlamına gelir. Ayrıca hafta içi 2 saatten fazla ders koymak ve bunu haftanın 3-4 gününe yaymak İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde ulaşım açısından büyük sıkıntılar yaratır.

Özel okullar hafta sonu kursları açmaya karar verirlerse ortaokul düzeyinde 7 ve 8. sınıflara lise düzeyinde de 11 ve 12. sınıf düzeylerine mi yoksa sadece son sınıf düzeyine mi planlamalı?

TEOG’a hazırlananlar için 7. ve 8. sınıflarda, üniversite sınavlarına hazırlananlar için de 11 ve 12. sınıf öğrencilerine kurs programı açmak okulları gerçek anlamda dershaneleştirme demektir. Bu durumda 2 ayrı sınıf seviyesini kontrol edebilmek planlama işini zorlaştırır. Bu da oldukça zor ve riskli bir yaklaşımdır. Sadece son sınıf düzeyine ekstra hizmet sunmak daha akılcı bir yaklaşım olacaktır. Zaten kurumlar 11. sınıf düzeyinde de deneme sınavları ve özel etüt programları ile kazanım eksikliklerinin giderilmesine destek vermektedirler.

Hafta sonu kursları öğrencilere zorunlu mu olmalı?

Öğrencileri ve velileri hazırlanan kurs programlarına getirebilmek de ayrı bir zorluktur. Hem eksikliklerin tamamlanması için baskı grupları oluşturan veliler, zorunlu olmadıkça çocuklarını  bu tür kurslara da göndermek istemeyebilirler. Bunun için veli ve öğrenciler, okulda izlenen program ile kurs planlamasının bütünleşik ve eklektik bir yapıda hazırlandığını söyleyerek ikna edilmelidirler.

Hafta sonu kursları dışarıdan öğretmenler tarafından mı yoksa okul öğretmenleri tarafından mı verilmeli?

Bu tür çalışmalar hem okulun kendi deneyimli ve istekli öğretmenleriyle hem de dışarıdan güçlü dershane öğretmenleriyle ortaklaşa yürütülebilir. Ancak ister bağımsız öğretmenlerle ister kendi içlerindeki öğretmenlerle yapılsın gerçekten okulda izlenen program ile kurs planlamasının bütünleşik ve eklektik bir yapıda hazırlanması ve işbirliğinin güçlü olması gerekir. Ağırlıklı olarak bu kursların dershane öğretmenleri tarafından yürütüldüğü de biliniyor.

Dershanelerin kapatılmasıyla beraber bazı dershane yöneticilerinin özel okullara kendi öğretmenleri aracılığıyla kurs programlarını düzenleme teklifleri götürdükleri dolayısıyla dershanelerin okullarla işbirliği yapmaya yöneldikleri de konuşuluyor.

Kurslar okul öğretmenleri tarafından verildiğinde öğretmenlere ek ücret ödenmeli midir?

Mutlaka ek bir ücret belirlenmelidir.

İyi bir lise ya da iyi bir üniversite kazanabilmenin yolu öğrencilerin temel bilgi ve becerilere ve bu becerileri yordayabilecek analitik düşünme becerilerine sahip olmalarından geçiyor. Bugüne kadar olan süreç okulların bu işlevi bazı eksikliklerine rağmen yerine getirebildiklerini gösteriyordu. Ancak bundan sonra okul olma işlevinden uzaklaşmadan sisteme entegre olabilmeyi başarmak gerek.

Alpaslan Dartan

Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.