Logo

Eğitimde Demokratik ve Katılımcı Bir Yönetim

Kategori: Alparslan Dartan
Çarşamba, 25 May 2022 10:34 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı

alpaslan_dartanGünümüzde teknolojik gelişmelere ve dijitalleşen dünya düzenine rağmen eğitim ve öğretim faaliyetleri ve eğitim liderliği etkileşim ve psikolojiye dayalı ve insan insana bir iletişimi zorunlu kılıyor. Dünyadaki değişim ve dönüşüm hareketliliğini sadece ekonomi, teknoloji ya da sosyo-kültürel anlamda ele almak da yeterli değildir. Toplumsal değişim günümüz dünyasında insanoğlunun var olduğu her alanda kendini gösteren topyekûn bir değişimdir. Günümüz Türkiye’sinden geleceğin Türkiye’sine doğru her alanda gerçekleşen değişim ve dönüşüm hamlesinin en önemli ayağıise eğitim sistemi ve eğitim sisteminin paydaşları olan okul, öğrenci, öğretmen, veli ve yöneticilerin değişime uyum sağlamalarıdır.

Okullar da bu değişimin ana merkezlerinden birisidir. Paydaşların her biri birbirine zincirin halkaları gibi bağlı ancak bu zincirin her bir halkası da birbirinden o kadar uzak durmaktadır. Öğretmen eski öğretmen değil ama yeni öğretmenin nasıl olması gerektiğine henüz karar veremedik. Öğrenci sosyal, duygusal ve fiziksel özellikleriyle hatta bilişsel yetileriyle eski öğrenci değil ama yeni öğrenciden ne bekliyoruz biraz karışık. Veli ise hiç eski veli değil, eski karikatürlerde gördüğümüz “eti senin kemiği benim” anlayışından sorgulayan, arzulayan, hız bekleyen ve değerleri farklı bir yeni nesil veli.

Yöneticinin duygusal zekâsı da analitik zekâsı da yönetim süreçlerinin bir parçasıdır, yeni nesil yöneticiler değişim süreçlerinin bir parçası olarak ezber bozuyorlar ve bunu akıllıca yapıyorlar. Riskleri göze alırken kendi öz savunma mekanizmalarını güçlendirip, pratik ve sorun çözücü oluyorlar aynı zamanda. Olası riskleri önceden fark edip tedbirini alan ve aslında bir B ya da C planı olan yöneticiler olmalıdırlar da bir yandan. Akılcı ve faydacı karışımı ama köklerin de sağlamlığına inanç duyan bir profil çizmeliler günümüz koşullarında. Görünürde ise yöneticilerimiz aslında sağlam bir kök aramıyor nedense ağacın dallarına yöneliyor, renk olsun diye gerçekçi olmayan oyunlar oynuyoruz gibi.

Eski MEB Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk bugün eğitim alanında dönüşümün gerekliliğini en çok vurgulayanlar arasında yer alıyor. Prof. Dr. Ziya Selçuk, 29 Eylül 2017 tarihinde yayınladığı “Orta Eğitim Tuzağı” isimli makalesinde günümüzün eğitim ile ilgili “esasen yapılması gereken hem ekonomide hem eğitimde paradigmal bir zemin tasarımına bağlı olarak ilke odaklı şekilsel tedbirler almaktır. Yani eğitimde tüm masayı yeniden kurmaktır; sadece tuzluğun veya salata tabağının yerini değiştirmekle masa yeniden kurulmuş olmuyor” demiştir. Aslında açıkça geleceğin yeniden yapılandırılmasında okul, eğitim sistemi ve öğretmen/eğitim Lideri kavramlarında paradigmal değişimin ve dönüşümün gerekliliğini dile getirmiştir. Bakanlığı döneminde 2023 vizyonu ile bu değişime yelken açan ama sert kayalara çarpması nedeniyle de istediği gibi yol alamayan bu değişim ve dönüşüm düşü umarım ülkemiz için düş olmaktan birgün çıkar.

Gelişen teknolojiler günün mottosunu değiştirirken, eğitim süreçlerini de kendi içerisinde zamandan ve mekândan bağımsız her yerde ve 7/24 hizmet alanına dönüştürüyor, pandemi ile bunu çok güzel de deneyimledik kanımca. Bu çerçevede geçmişin birikimi ve deneyiminin rehberliğinde bugünün mevcut uygulamalarına bakarak geleceğin eğitimini yeniden kurgulamak ve yönetimsel liderlik açısından aşağıdan yukarıya tüm paydaşları içerisine alan sistematik ve bütünsel bir değişime imza atmak gerekiyor. Mevcut koşullar sürdürülebilir görünmekle beraber öğrenenin değişime uğradığı bir dönemde “okul” kavramı içerisinde yer alan tüm unsurların hele hele okul yöneticilerinin değişmemesi/dönüşmemesi de düşünülemez.

Yirminci yüzyılın ortalarından başlayan, ancak, özellikle son çeyreğinde yoğunlaşan ve halen devam eden paradigmatik değişimler, genelde “eğitim sistemi”ni değiştirirken, onun içinde yer alan “okulu” ve onun “yönetimini” ve “örgütlenmesini” de dönüşüme zorlamaktadır. Uluslararası makaleleri derleyen “Scopus& Web Of Science Veri Tabanı Atıflar” istatistiğine göre Türkiye’deki 68 Üniversite Rektörünün uluslararası akademik yayını bulunmazken, ülke genelinde temel eğitim ve ortaöğretimin saha liderlerinin değişim ve dönüşüme hazır olması zorunluluktur.

OECD tarafından yayınlanan Dünya Standartlarında 21. Yüzyıl Okul Sistemi Nasıl İnşa Edilmeli? (WORLD CLASS- How toBuild A 21st-Century School System) başlıklı raporu çeviren TEDMEM hazırladığı değerlendirme yazısında, Eğitim Mitleri, Yüksek Performans Gösteren Eğitim Sistemlerini Farklı Kılan Nedir? Sorusu, Eğitim Sisteminin Performansının İyileştirilmesi İçin Ne Yapılabilir? Başlığı ve Türkiye bağlamında neler yapılabileceğine ilişkin değerlendirme ve önerilere yer vermiştir.Raporda yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinin ortak özellikleri şu şekilde özetlenmiştir:

Eğitim uzun dönemli yatırımlarda bir önceliktir.
Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde her öğrencinin öğrenebileceğine ve yüksek bir başarı düzeyi yakalayabileceğine inanılır.
Öğrenme standartlarından taviz vermeden farklılaştırılmış öğretim uygulamaları yoluyla öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarındaki çeşitlilik dikkate alınır.
Öğretmenler titizlikle seçilmekte ve eğitim almaktadır. Öğretmenlik ilerlemeye açık bir kariyer mesleği olarak tasarlanmaktadır.
Başarıya yönelik hedefler belirlenmekte ve her şey açık, net ve anlaşılır bir şekilde tasarlanmıştır.
Nitelikli eğitimi sistemin bütününe yayarak bütün öğrencilerin yüksek kaliteli eğitime erişebilmesini sağlamaktadır. Her okulda yüksek kaliteli bir eğitim verilebilmesini temin etmek için ülkeler en başarılı okul liderlerini koşulları en zor olan okullara ve en yetenekli öğretmenlerini en fazla çaba gerektiren sınıflara çekebilmek için teşvik mekanizmaları oluşturmaktadır.
Politika ve uygulamaların sistemin bütün bileşenleri ile uyumunu sağlama eğilimindedir.

Psikoloji biliminin okul yönetimi, liderlik, öğretme ve öğrenme süreçlerinin geliştirilmesi adına sağladığı katkı büyüktür. Okul yönetimi, insan gelişimindeki biliş, motivasyon, sosyal etkileşim ve iletişim gibi sosyal ve davranışsal faktörlerle ilgilidir. Ayrıca psikoloji bilimi etkili liderlik, etkili öğretim, öğrenmeyi destekleyen sınıf ortamları; ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin doğru kullanımı ve uygulamada kullanılabilecek araştırma yöntemleriyle ilgili önemli içgörüler sağlamaktadır.

Okullarda kriz çözümü okul yöneticilerinin ana özelliklerindendir. Doğru bir gözlem ve değerlendirme süreci sonucunda yapılan performans değerlendirmeleri de geride kalan ve görevine devam edenlere doğru bir iş yapıldığını iyi bir gözlem ve değerlendirme süreci yaşandığını gösterir.Okul çalışanlarının performansının niteliği, liderlerin niteliği ile de yakından ilgilidir. Yöneticiler karar alma ve gereken işleri yapmaları için yetki vermeli işleri delege edebilmelidirler. Yetki ve sorumluluk verilmemesi gelişmek isteyenleri olumsuz etkiler, çünkü güç olmadan gelişme de olmaz.
Çoğu okul yöneticisi / lideri okulun sahibi değildir, bu yüzden esasen yöneticiler de içinde olmak üzere, okulda çalışan herkes isçidir. Bu bakış açısı aslında oyun alanını aynı seviyeye getirir: Gerçekte ve uygulamada böyle olmasa da “üst” ve “alt” ın önemi yok olur. Yöneticilerin gücü ve etkisi yönetici olarak taşıdıkları resmi statüden (konumsal güç) değil, diğer insanlarla olan ilişkilerinden (kişisel güç) kaynaklanmalıdır, bu nedenle iletişim dilinin önemi büyüktür.

Okul yöneticisi kurumun amaçlarını belirleme ve bunları hem etkili, hem de verimli biçimde gerçekleştirme yollarını planlama konusunda yol gösterici olmalıdır. Bunun için de gerek görev, gerekse süreç dinamikleriyle ilgili kurumda olan biteni tarafsızca izlemelidir. Kurumsal kültüre sahip eğitim kurumlarının yöneticileri deneyimli eğitim kadrosunun değerini bilir ve kadro istikrarına önem verir. Tecrübenin sadece bedenen bir yorgunluğu değil zihnen de bir yorgunluğu ifade edebildiğini göz ardı etmeden öğretmenlerinin tümünün gerekli eğitim birikimine ve lisans ya da lisansüstü derecesine sahip olmalarını önemser ve bunu destekler.

Bu çerçevede okul yöneticilerininetkin bir dinleyici ve iletişim dili kullanabilmesi, disiplin yaklaşımını psikolojinin temel ilkeleri doğrultusunda ele alabilmesi ve okulun beklentilerini de bu doğrultuda yönlendirebilmesi, okulun yönetiminde kurallar, roller, birimler arası ilişkileri ve sorumlulukları daha az hiyerarşik ve çok daha esnek bir şekilde düzenleyebilmesi, öğretmenlerin insani yönünü ön plana çıkarması, öğrencilerin gelişimsel özelliklerini iyi bilmesi ve velilerin beklenti ve ihtiyaçlarını analiz edebilecek bilgi birikimine sahip olması beklenir.

Yöneticinin demokratik ve katılımcı bir yönetim anlayışının temsilcisi olması, “mevzuat uygulayıcısı” olmaktan çıkması ve inisiyatif almaktan imtina etmemesi önemlidir. Okulun kendisi öğretme işinden öğrenme işine kayarken buna ayak uydurması, alanıyla ilgili olduğu kadar dünyadaki gelişmelere de duyarlı olması, bilgi ve beceri düzeyini artırması ve kendisine bu fırsatı sunması, okul yönetiminde katılımcılığı teşvik etmesi ve okulun çevresi ile etkin işbirliği yapması, okul paydaşları (öğretmen, öğrenci, veli, toplum, vb.) arasında güvene dayalı işbirliğini tesis etmesi günümüzün okul yöneticisinden beklentileri arasındadır.

Kaynakça;

https://tedmem.org/mem-notlari/degerlendirme/dunya-standartlarinda-21-yuzyil-okul-sistemi-nasil-insa-edilmeli
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/115634
https://tedmem.org/yayin/okul-oncesinden-lise-sona-ogretmenler-icin-20-temel-psikoloji-ilkesi

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.