Logo

Liseler Neden 4 Yıl?

Kategori: Alparslan Dartan
Cumartesi, 27 May 2023 14:52 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı

alpaslan_dartanEğitim sistemimizdeki belirli dönemlerdekisistem değişikliklerinin genel hayat üzerinde olumlu/olumsuz etkilerini ve uzun yıllar silinmeyecek izleri görebiliyoruz.

Son yıllarda Liselerde son sınıfta okuyan öğrencilerin özellikle 2. Dönemden itibaren okula devam oranlarının düştüğünü devamsızlıktan kalma riski olan öğrenci sayısının çok olması nendeniyle de Milli Eğitim Bakanlığının hemen hemen her yıl Liselerin son sınıfında okuyan öğrencilerde devam zorunluluğu aranmayacağına yönelik resmi açıklamaları olur.

Bütün bu uygulamaların genelde bir nedeni ve açıklaması da vardır. Son yıllarda deprem ya da bu yıl olduğu gibi deprem ve veya seçim sürecinde olmak gibi. Bu kadar sosyal ve fiziki gerekçelerin yer almadığında da “sınavlar” gerçeğinin değişmez bir sorunumuz olduğu ülkemizde Üniversite sınavına hazırlanan bir gencin özellikle son sınıf düzeyinde okuldan daha çok dershanelere yönelmesi ve bunu önceliklendirmesi, sınavı kazanan öğrencilerin devamszılıkları nedeniyle sınıf tekrarına kalşma riskleri ve hatta açık lliselere yönelik artan bir geçişin yarattığı fiili durumlarda bir gerekçe olarak karşımıza çıkıyor.

Elbette bu durum bütünsel olarak bakıldığında ortaöğretimde okuyan her gencin ve ailenin sınava hazırlık dönemi olarak gördüğü 12. Sınıf düzeyinde kafasını karıştırıyor ve oldukça da öğrencileri okuldan uzaklaştırıyor.

Ortaöğretimin yeniden yapılandırılması için belirli dönemlerde atılan adımların en sonuncusu bir önceki Millli Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk tarafından açıklanan 2023 Vizyon belgesi idi. “Güçlü Yarınlar İçin 2023 Eğitim Vizyonu” başlığıyla eğitimin temel paydaşları olan okul, öğretmen, öğrenci ve içeriğe yönelik 300’ü aşkın hedef belirtilen belgede bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için üç yıllık bir plan taslağı sunulmuştu. Bu belgenin önemli bir kısmı da ortaöğretimde erişilmesi hedeflenen yönelik planlamalara ayrılmış idi.

Bakan Selçuk açıklamalarında ortaöğretim müfredatında Anglosakson ülkelerde ve Japonya, Singapur gibi devletlerde 5-6 ders bulunduğunu, Türkiye’de ise bu sayının 15-16 olduğunu belirterek bunların azaltılması gerekliliğini vurgulamış hatta belirlenen yeni eğitim modelinde ders sayıları 9. sınıfta 8'e, 10. sınıfta 9'a, 11. sınıfta 9'a, 12. sınıfta 7'ye düşürüldüğü açıklanmıştı. Bu durumun çocukların sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere vakit ayıramamasına, yalnızca üstünkörü sınavlara hazırlanmasına, bu nedenle derin analitik düşünme becerilerini geliştirememesine neden olduğunu vurgulamış bu nednele de alan/ders seçiminin 9. sınıfta gerçekleştirilmesi ve pilot bölgelerden başlamak üzere 12. sınıflara yönelik yükseköğretime hazırlık ve oryantasyon programlarının düzenlenmesi gerektiğine yer vermişti.

Eğitim kurumlarının eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü bir alan olmasının yanında bu süreçteki önemli işlevlerinden biri de bireysel ve toplumsal normalleşmeye katkı sağlamasıdır. Biraz hayata dönüş, yeniden işlevleri olan okullarla ilgili alınacak kararların da bu sistematik içerisinde gerçekleştirilmesi gerekir, biraz geriye gidersek Liselerin dört yıla çıkarılması da aniden alınan bu tür kararların en önemlilerinden biri olmuştur.
AB ile ilişkilerin iyi olduğu bir dönemde ve AB ilerleme raporlarında reform sayılabilecek olan adımların atılmasının gerektiği bir dönemde alındı Liselerin dört yıla çıkarılması kararı. Eğitim ve öğretim süresini bu ülkelerdeki düzeye çıkarabilmek adına 2003-2009 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapan Doç. Dr. Hüseyin Çelik ile o dönemde (2003-2006) Talim Terbiye Kurulu Başkanı olarak görev yapan Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk tarafından 2005-2006 eğitim ve öğretim yılından itibaren uygulanacağı bildirilmişti. Çok da üzerinde düşünülmeden gerçekleşen bu değişim aradan geçen 20 yıla yakın bir sürede özellikle kademeler arası geçişin sınava dayalı olduğu ülkemizde beklenen faydayı sağladı mı tartışılır. Bu konuda literatür taraması yapıldığında çok da bir akademik veriye ulaşamıyorsunuz.

Ancak Millî Eğitim Bakanlığı Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından 2010 yılında yani uygulamanın ilk mezunlarını verdiği yılda gerçekleştirilen “Ortaöğretimin Öğretim Süresi Bakımından Değerlendirilmesi” başlıklı çalışma bu konuda yapılmış sanırım en kapsamlı araştırma niteliğini taşıyor.

Bu araştırma, ortaöğretimin dört yıla çıkarılmasının okullar, programlar, öğrenciler ve veliler açısından ortaya koyduğu sonuçları değerlendirmek maksadıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma, 1571 ortaöğretim kurumu öğretmeni, 4679 öğrenci ve 1718 veli olmak üzere toplamda 7968 kişiden alınan verilerle ve tarama modelinde yapılandırılmış tır.

Araştırma çerçevesinde öğrenci öğretmen ve velilere “Liselerin Dört Yıla Çıkarılmasının Öğrenciler Üzerindeki Etkileri sorulmuş ve aşağıda yer alan sonuçlara ulaşılmıştır.

a_dartan_tablo_1


















Öğretmenlerin liselerde öğretim süresinin dört yıla çıkarılmasının öğrenciler üzerindeki etkileri konusundaki görüşlerine göre;

“Liselerdeki öğrencilerin okuldan tasdiknameyle ayrılmalarını”,%60,2 oranında “Değiştirmedi” şeklinde değerlendikleri, “Liselerdeki öğrenci devamsızlığını” %51,4 oranında “Artırdı” şeklinde değerlendirdikleri, görülmüştür. Öğrencilerin Açık Öğretim Lisesine geçişini” %50,5 oranında “Değiştirmedi”, %39,7 oranında “Artırdı” şeklinde değerlendikleri vermiş oldukları cevaplardan anlaşılmaktadır. Liselerin öğretim süresinin dört yıla çıkarılmasının “Öğrencilerin okula ilgilerini”azalttığınıdüşünenöğretmenlerinoranı%44,9ikenbunundeğişmediğiniifadeeden öğretmenlerin oranı %43,5’tur. “Öğrencilerin dershanelere gittiği toplam süreyi” dört yıllık eğitimin artırdığı düşüncesinin öğretmenlerde mevcut olduğu söylenebilir. “Artırdı” cevabın veren öğretmenlerin oranı da %68,8’dir.

Araştırmaya katılan öğrencilerin, liselerin dört yıla çıkarılmasının kendileriyle ilgili durumları ne yönde etkilediği konusundaki görüşlerinin dağılımı da aşağıda yer almaktadır.

a_dartan_tablo_2















Elde edilen verilere göre “Öğrenci devamsızlıklarını”, “Kısmen artırdığını” düşündükleri verdikleri cevaplardan anlaşılmaktadır. Öğrencilerin okul terklerini ne yönde etkilediğine dair soruda öğrencilerin cevapları “Kısmen artırdı” şeklinde olmuştur. Öğrenci görüşlerinin bu konuda öğretmenlerin görüşleriyle aynı olduğu da görülmektedir. Öğrencilerin dershaneye gitme sürelerini de %68,1 oranında artırdığı (Çok artırdı ve Kısmen artırdı) anlaşılmıştır.Kaynaklar kısmında verilen araştırmanın tümü incelendiğinde de görüleceği gibi velilere sorulan sorulardan da benzeri cevaplar alındığı anlaşılmaktadır.

Kısaca öğrenciler 12. Sınıfa geldiklerinde özellikle 2. Dönemden itibaren okulları boşaltıyorlar. Bu son 3 yıldır yaşanan bir sorun değildir. Üniversite sınavına hazırlanılan her yıl lise son sınıftaki öğrenciler çoğunlukla okulun ikinci yarıyıl döneminde çalışmalarını hızlandırıyor ve müfredat konularından ziyade eksiklerini tamamlamaya ağırlık veriyor. Yıllardır süregelen bu durum Milli Eğitim Bakanlığının da göz yumduğu hatta zaman zaman teşvik ettiği bir hale geldi. Dershanelerin kapatıldığı söylenen bir dönemde 12. sınıflar için her yıl bir biçimde okuldan uzaklaşmaları adına her şeyi yapan bir MEB var maalesef. Sene başından beri devamsızlık yapan öğrencide ve anne babalarında nasıl olsa af çıkacaktır mantığı yerleşmeye başladı, bu da sınava hazırlık sürecini okul dışı kaynaklara yöneltme eğilimini artıran bir unsur.

Yıllardır süregelen ve öğrencilerin yıllık devamsızlık haklarıyla sınırlı olan bu fiili durum, genellikle MEB tarafından da kabul görüyor ve lise son sınıf öğrencilerine muafiyet getiriliyor.“Eğitimde 2023 Vizyonu” tam da bu soruna çözüm yaratacak hedeflerle yola çıkmıştı. 4 yıllık liseyi 3 yıla indirmese de üniversite hedefi olan öğrenci için kariyer planlamasına etki edecek, ders sayısını azaltacak ve sınava hazırlık programı sağlayacak bir planlama düşünülmüştü ama maalesef hayata geçirilemedi.

Prof. Dr Soner Yıldırım hocamız da hem devam konusu hem de Liselerin 4 yıl oluşu ile ilgili olarak; “Lisenin 3 yıldan 4 yıla çıkarılması ve 4+4+4 eğitim sistemi gibi politikaların bilimsel yöntemlerle belirlenmemesi lise son sınıfta akademik müfredatın boş kalmasına neden olmuştur. Bu durum doğal olarak öğrencileri son sene okuldan uzaklaştırıp açık liseye yönelmesine neden oluyor. Açık lisedeki öğrenci sayısı, liseye gitmesi gereken popülasyonun 3’te 1’ine karşılık geliyor ki bu korkunç bir şey" diyor.

Nereden bakılırsa bakılsın kendi elimizle ve kendi politikalarımızla liselerin neden 4 yıl eğitim verdiğini, neden 4 yıllık bir eğitimde müfredatta son yılın içini dolduramadığımızı , neden öğrencilerin, velilerin hatta Milli Eğitim Balkanlığının bu gelişmelere sessiz kalarak onay verdiğini hatta daha ileri gidip bunu neden destekleyen bir topluma dönüştüğümüzü sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum.

Kaynak.
https://www.meb.gov.tr/earged/earged/Ortaog_ogrt_s%C3%BCresi_bak_deger.pdf
https://www.gmka.gov.tr/dokumanlar/yayinlar/2023_E%C4%9Fitim%20Vizyonu.pdf

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.