Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı
2024-2025 eğitim-öğretim yılı, Türkiye eğitim sisteminin yıllardır biriktirdiği sorunların daha da derinleştiği, krizlerin daha bir görünür hale geldiği yıl olmuştur. Eğitim, yalnızca siyasi iktidarların şekillendirdiği bir alan değil, aynı zamanda geleceğin toplumu üzerinde doğrudan belirleyici olan bir alandır. Bu bağlamda, yıl boyunca alınan kararlar, yapılan düzenlemeler ve görmezden gelinen kimi sorunlar; öğrenciden öğretmene, veliden tüm topluma kadar herkesin hayatını doğrudan etkilemiştir ve etkilemeye de devam etmektedir.
DIPLOMA SKANDALI ve EĞİTİMDE GÜVEN BUNALIMI
Diploma, https://sozluk.gov.tr/ da yer aldığı haliyle “Bir kimseye herhangi bir okulu veya öğrenim programını başarıyla tamamladığını, bir derece veya ünvanı kullanmaya hak kazandığını, bir iş, sanat veya meslek dalında çalışabilme yetkisi elde ettiğini belirtmek için bir öğretim kurumu tarafından düzenlenip verilen resmî belge; icazet, icazetname, şehadetname anlamına gelmektedir.
Bu tanımlamaya ek diploma, yalnızca akademik yeterliliği değil, aynı zamanda bireyin mesleki yeterliliğini, yetkinliğini ve toplumsal statüsünü de ifade ediyor. Son yıllarda artan sahte diploma olayları ve eğitim geçmişi tartışmaları, eğitim sistemine olan güveni ciddi biçimde sarsmıştır. Bu güven bunalımı, sadece bireysel bir problem olmaktan öte, son olaylarla beraber kurumsal ve toplumsal bir soruna dönüşmüştür. Eğitimde güven bunalımı, gençler üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta onların motivasyonunu azaltmakta, öğretmenlerin ve akademisyenlerin emeğini değersizleştirmekte ve toplumsal adalet duygusunu da zedelemektedir.
KURUMLARIN ZAAFLARI
Sahte diploma ile çeşitli görevlere atanan kişiler, sadece bireysel sahtekârlık yapmakla kalmamış, sistemin bütününe dair güvensizlikleri de beraberinde getirmişlerdir. Bu aynı zamanda eğitim kurumlarının ve kamu denetim mekanizmalarının yetersizliğini açıkça gözler önüne sermiştir.
TOPLUMSAL GÜVEN ve EĞİTİM SİSTEMİ
Bu durumun, özellikle kamu görevlerinde liyakatin artık önemli olmadığını, yıllarca emek vererek eğitim gören bireylerin motivasyonlarını düşürdüğünü ve toplumda oluşan 'nasıl olsa bir yolu bulunur' algısının bir bütün olarak eğitimin niteliğine darbe vurduğunu, toplumsal adaletsizliğe sebep olduğunu görmemizi sağlaması gerekir.
ÖĞRENCİLER AÇISINDANDERİNLEŞEN EŞİTSİZLİKLER
2024-2025 eğitim-öğretim yılında öğrenciler; yıllardır olduğu gibi sınav odaklı bir eğitim sistemin içinde, sadece akademik değil, psikolojik ve sosyal olarak da ağır baskı altında LGS ve YKS gibi merkezi sınavlara hazırlandılar.
Hayatlarının bu kritik döneminde sürekli başarıya zorlanmış, sınavlar yüzünden sosyal faaliyetlerden, özgür düşünce ve yaratıcı gelişimsel süreçlerden “ırak” kalmışlardır. Üstelik yoksul bölgelerde yaşayan öğrencilerin, internete erişim, yeterli beslenme ve temel okul ihtiyaçları konusunda büyük zorluklar yaşadıkları biline biline. Özellikle bu yıl sınavların güvenirliliğini de tartışmaya açacak kadar gündem olan olayların, sorgulamaların olduğu ülkemizde öğrencilerin bu yılı çok mutlu geçirdiklerini söyleyemeyiz.
ÖĞRETMENLER AÇISINDAN DEĞER ve İTİBAR KAYBI
2024-2025 öğretim yılı öğretmenlerimiz için, yalnızca ekonomik olarak değil, meslekî saygınlık açısından da yıpratıcı bir yıl olmuştur.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle öğretmenler arasında eşitliğin zedelendiği bir yapı oluşturulmuştur. Eğitim-Sen’e göre öğretmenlerin %80’i bu yasayı “ayrımcı” ve “mobbinge açık” olarak değerlendirmiş. Ayrıca müfredatın öğretmenlerin sınıf içi pedagojik özgürlüğünü ciddi biçimde kısıtladığı da öğretmenler arasında çokça konuşulduğu bilinmektedir.
VELİ AÇISINDAN KAMUSAL EĞİTİMİN TERK EDİLİŞİ ve SESSİZ ÖZELLEŞTİRME
Veliler açısından ise bu yıl, özellikle ekonomik zorlukların istendik eğitime erişimi belirlediği bir dönem olmuştur. Devlet okullarında yaşanan kalabalık sınıflar, öğretmen eksiklikleri, altyapı sorunları ve düşük kaliteli hizmetler; pek çok veliyi bütçelerine uygun özel okullara yönlendirmiştir. Bununla birlikte özel okulların ücret artışları orta sınıf aileler için ciddi bir çıkmaz haline gelmiştir. Bu durum sadece özel okullar için değil Yükseköğretimde Vakıf üniversiteleri için de geçerlidir. Okulların ücretleri arasındaki uçurumlar eğitimin niteliğini de veliler açısından sorgular hale getirmiştir.
EĞİTİM POLİTİKALARI ve MÜFREDAT
Millî Eğitim Bakanlığı'nın bu öğretim yılına damga vuran adımı tartışmasız yeni müfredattır. Talim ve Terbiye Kurulu tarafından onaylanan müfredat; bilimsel içerikten uzak olmakla ve eleştirel düşünceyi dışlamakla eleştirilmektedir. Bir gelecek krizi olarak eğitimi öncelemek ve düşünmek gerekir. Eşitsizliklerin büyümesi, öğretmenlerin değersizleştirilmesi, öğrencilerin psikolojik olarak yıpranması ve müfredatın dönüşümü; sadece bugünü değil, geleceği de endişeli hale getirmektedir.
Bu eleştirel bakış açısına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı faaliyetlerini değerlendirdiği 2024 raporunda Bakanlığın 2024-2028 Stratejik Planı’nda yer alan 2024 yılı hedeflerinin gerçekleşme bulgularına dayanılarak yapılan değerlendirmelerde ortaya konulan hedeflere yön veren üstünlükler ve zayıflıklara yer vermiştir. Bu ifadelere bakıldığında eğitime bakış açılarının MEB bürokrasisiyle ne kadar farklı olduğunu görebiliyoruz.
2024 MEB İdare Faaliyet Raporundaki ifadelere göre MEB’in Üstünlükleri ve Zayıflıkları.
Kısaca kamuoyu algısı dâhil diploma skandalından, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na, eğitimde ve iş hayatında liyakatten adam kayırmacılığa, sınavların öğrenciler üzerinde yarattığı tahribattan, eğitime erişmedeki eşitsizliğe, kaynakların eşit ve adil dağılımına kadar ne kadar büyük bir kutuplaşmanın ayrışmanın içerisinde olduğumuzu ‘aynı olaylara’ nasıl farklı baktığımızı gösteren bir eğitim yılını geride bırakmışız görebiliyoruz.
Kaynakça.
https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2025_03/07145320_148.pdf
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.