Logo

Son 10 yılda eğitimde neler yaşandı?

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Pazartesi, 09 Haziran 2014 08:27 tarihinde oluşturuldu



Artı eğitim’in onuncu yılına ulaşmış olmak gerçekten gururlanacak bir aşama. Yıllar önce Türkiye Özel Okullar Birliği Derneğinin geleneksel Antalya sempozyumunda 10 yıl önce yayınlanan ilk sayıyı dün gibi hatırlıyorum. Tabloid basılmıştı ve Cem Kaçmaz eğitimcilere dergiyi ve yapmak istediklerini anlatmaya çalışıyordu. Benim gibi pek çok eğitimci Cem´in bu çabasını takdir etmekle birlikte derginin ömrünün çok uzun olacağına inanmıyordu… Bugünleri görmek gerçekten eğitim dünyamız için bir hafıza oluşturan kazanç oldu. Bu yolun önemli bir kısmında bu köşeyi yazarak geçirdiğim için 10. Yıl benim için ayrıca çok değerli.

Bu on yılda neler oldu;

Hep aynı iktidar olmasına rağmen tam dört Milli Eğitim Bakanı gördük. Neredeyse her yeni gelen bakanla birlikte yeni kadrolar ve yeni uygulamalar geldi…

Sayamayacak kadar çok sınav sistemleri değiştirdik. Örneğin oğlum üç yıl üst üste bir sınava girerek liseye yerleştirilen tek kuşağın çocuklarından birisi… OKS, SBS, TEOG acaba sonraki kısaltma ne olacak! Aynı şekilde üniversite yerleştirmede yapılan sınavlarda da benzeri sürekli değişimi yaşadık. Tek sınav, iki sınav, çok sınav ve şimdi soru tipi değişiklikleri ile yeni bir tarz.

Bu dönemin belki de en olumlu değişikliği üniversite yerleştirmede katsayı uygulamasının kaldırılmasıydı. Adil olmayan bu uygulama ayrımcılığı derinleştiriyordu.

Sekiz yıllık zorunlu eğitim süresi on iki yıl oldu ama 4+4+4 uygulaması büyük tartışmaları da beraberinde getirdi. Okula başlama yaşı tartışmaları 72,60,  rapor alsınlar ve en sonunda 66 ayda karar kılındı. Öte yandan bu sistemin etkileri  hakkında  halen yeterli bilimsel araştırmamız yok…

Mesleki ve teknik eğitim kan kaybetmeye devam ederken sosyal katmanların en altındaki ailelerin çocuklarının gittiği okullar haline geldi. Öte yandan organize sanayi bölgeleri içinde açılan bu tip okullara devlet katkısı sağlanması bir fark yaratma ihtimalini ortaya çıkardı.

Özel okulların sayısal olarak artışına tanık olduk ancak halen kapasitelerin tam kullanılamadığı da bir gerçek. Ülkenin her yanında her tür özel okula rastlamak mümkün artık. Bu gelişim zincir özel okulları ortaya çıkardı ve yatırım fonlarının sektöre girmesi ise gelecek yıllarda daha çok değişim olacağının da adeta habercisi oldu.

2005 yılında eğitim programlarında gerçekleştirilen değişim büyük umutlarla başladı. Hayatımıza bu yıllarda PISA sınavları girdi. Artık bizde uluslararası karşılaştırmalar içinde yer aldık ancak halen son sıralardan kurtulmaya çalışıyoruz.

Öğretmen sayımız hızla arttı ama özlük haklarıyla ilgili tartışmalar hiç bitmedi. Gelirlerinde iyileşme olurken sistem içinde güvensizlik duygusu artmaya devam ediyor. Öte yandan plansız açılan eğitim fakültelerinden mezunların yüksek sayıları bir yandan öğretmen yetiştirme sitemimizdeki kalite sorununu ortaya çıkarırken bir yandan da yüz binlerce atanamayan öğretmen sorunu karşımıza çıktı…

Hızla değişen dünyaya ayak uydurabilmek ve daha da önemlisi değişen eğitim programlarına ayak uydurabilmek için öğretmenlerin yeterince mesleki gelişimi sağlanamadı. Ülke tarihinin en büyük ve yaygın, ilk öğretmen mesleki gelişim projesi olan ¨Öğretmenin Sınırı Yok¨ sadece öğretmenlerin gelişimi için kurulan ÖRAV-Öğretmen Akademisi Vakfı tarafından uygulanarak yaklaşık 100 bin öğretmene ulaştı. Bu yolla ülke gündemine öğretmenlerin mesleki gelişimi girmiş oldu.

Eğitim sisteminin en büyük parçalarından birisi haline gelen dershanelerin kapatılması veya dönüştürülmesi kararı alındı. Bu karar büyük tartışmaların yanında özel okula dönüştürülmesi çalışmaları da kalitenin aşağıya çekilmesi riskini içinde barındırıyor. Bu konuda çıkarılan yasanın içinde ülke tarihinin en büyük insan kaynağı değişimi kararını da içeriyor. Binlerce eğitim yöneticisinin görevleri son buluyor ve beraberinde atama kriterleri de radikal bir şekilde değişiyor.

Liseler dönüştürüldü, hatta birkaç kez dönüştürüldü. En son gelinen noktada yapılan değişikliğin sonucunda öğrencilerin acaba bazı okul tiplerine gitmek zorunda kalması söz konusu durumda. Lisede alan sistemi değişti ancak pek çok okula halen alan varmış gibi eğitim yapmaya devam ediyor.

Eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştirme sistemi büyük sorunlarıyla devam ediyorken formasyon tartışmaları sürekli değişen kararlarla devam ediyor…

Fatih projesi bir donanım projesi olarak başladı ve evrilmeye devam ediyor. Ancak halen yeterince öğretmen mesleki gelişim çalışması yapılmıyor. Örneğin öğrencilere tablet dağıtılmadan bir yıl önce öğretmenlere tablet dağıtılmış olsaydı belki uyumları sağlanabilirdi. Okulların internet erişiminin sağlandığı bu dönemde belki de internetin eğitime uyumlandırılması için çalışılmadan cihazlara geçilmesi temel yaklaşım sorunuydu.

Özetle, yazmaya devam edersek sıralanacak o kadar çok değişim ve yeniden değişim var ki kamuoyunda belki de en fazla güven kaybına uğrayan alanlarımızdan birisi ne yazık ki eğitim sistemimiz oldu. Umarım dergimizin ikinci on yılında benzeri bir yazıyı kaleme alırken veri temelli eğitim politikaları yoluyla gençlerimizi küresel becerilerle yetiştiren bir eğitim sistemini yazarım…

Kayhan Karlı

@kayhankarli  

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.