Logo

Öğretmenin Sınırı Yok Projesinden Öğrendiklerimiz...

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Cuma, 14 Aralık 2012 09:36 tarihinde oluşturuldu



Öğretmenin Sınırı Yok Projesinden Öğrendiklerimiz...

Öğretmen Akademisi Vakfı’nın ilk projesi olan “Öğretmenin Sınırı Yok” (ÖSY) ile 2008 yılından bugüne dek 70.000’den fazla öğretmene, yüz yüze gerçekleşen atölye çalışmaları ile ulaştık. Bu çalışmalar dahilinde sürekli olarak gerçekleştirdiğimiz hem nicel hem de belli aralıklarla yaptığımız nitel ölçme ve değerlendirme çalışmalarından elde ettiğimiz bazı dikkat çekici noktaları sizinle paylaşmak isterim.

Vakfımız eğitimlerine bugüne dek katılmış 70.000 öğretmenin yarıya yakını (%46,7), 10 yıl ya da daha az deneyime sahip öğretmenlerden oluşuyor. 21 yıl ya da daha fazla deneyime sahip öğretmenlerin gruptaki oranı ise sadece %16,2. Vakfımız eğitimlerine katılan bu grubun oldukça genç bir kadro olduğunu söyleyebiliriz. Yine bu grup içerisindeki öğretmenlerin baskın bir çoğunluğu lisans mezunu (%86,4) ve lisans eğitimden sonra alanında uzmanlaşmak isteyip yüksek lisansa devam edenlerin oranı sadece %5,3.

ÖSY kapsamında dört yıldır çeşitli paydaşlardan topladığımız veriler bazı konularda tutarlı olarak benzer sonuçlar vermektedir. Bunları şöyle özetleyebiliriz: Eğitimimiz, öğretmenlerde mesleki anlamda bir farkındalık yaratmış ve katılımcılar eğitimden sonra mesleki anlamda yapıcı bir sorgulamaya yönlenmişlerdir. “Alanımda yetkin bir öğretmen olduğumu düşünüyorum”; “Başarılı bir öğretmen olduğuma inanıyorum” ve “Sınıfta zamanı iyi yönettiğimi düşünüyorum” gibi ifadelere verilen yanıtların, eğitimden sonraki ortalamalarındaki düşüşler, bu sorgulamanın sonucudur. Yine eğitimimizden sonra öğretmenlerin kendilerini mesleki anlamda daha iyi, değerli ve önemli hissettikleri ve mesleki olarak motivasyonlarının arttığı sonucu sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenlerimiz, vakfımızın uyguladığı eğitim programını ihtiyaçlarına uygun (%98,4); ilgi çekici (%98,1) ve anlaşılır (%99) olduğunu ifade etmiştir. Bu eğitim sayesinde öğretmenler, diğer katılımcılarla etkileşim olanağı bulmuş (%99); etkinlikleri amaca uygun bulmuş (%98,9) ve eğitim malzemelerinin de öğrenmeyi kolaylaştırdığını (%98,1) ifade etmiştir. Öğretmenlerin göreceli olarak daha düşük düzeyde katıldıkları yegane konu, eğitimin gününün ve saatinin uygunluğu ile ilgilidir. Öğretmenlerimizin %73’ü eğitim gününü uygun bulmuş, saatlerin uygun şekilde planlandığını ifade etmiştir. Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerine yayılmış 20 saatlik atölye çalışması şeklinde düzenlenen eğitim programımızı öğretmenlerimiz yoğun bulmaktadır ve normalde dinlenerek ya da ailelerine ayırarak geçirdikleri günlerde eğitim programına katıldıkları için bu konudaki memnuniyetleri diğerlerine göre daha düşüktür. Öğretmenlerimizin %98,1’i eğitimimizin mesleki gelişimlerine katkı sağladığını, %97,1’i eğitimimizin kişisel gelişimlerine katkı sağladığını, %98,1’i eğitimi diğer meslektaşlarına da önerdiklerini ve %92,1’i de ÖRAV’ın düzenleyeceği diğer eğitimlere de katılmak isteyeceklerini ifade etmişlerdir.

Gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmaları sırasında uyguladığımız işbirliği ve paylaşıma dayalı öğrenme modeli ve bu kapsamda kullandığımız kümeler şeklindeki oturma düzeni, grup çalışmaları vb. uygulamalar sayesinde öğretmenler arasındaki iletişim artmaktadır. Bu uygulamalar sayesinde öğretmenler, kendi sınıf içi uygulamalarının ve öğrenme süreçlerinin farklı yöntem ve tekniklerle öğrenciler için daha keyifli ve eğlenceli hale gelebileceğini fark etmişlerdir. Bu çalışmalarda yine üzerinde düşünülmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkan konu, öğretmenlerin mesleki tatmin ve mesleğe duydukları saygı ortalamalarının, öğretmenlerimizin çalışma hayatlarının 6-15 yıl arasında asgari düzeye inmesidir. Mesleki tatmin ve mesleğe duyulan saygı, mesleğe başlanan ilk 5 yılda ve 15 yıldan sonraki dönemde, 6-15 yıl arasındaki döneme göre daha yüksektir. İnsan hayatında orta yaşa denk gelen bu dönem, genel olarak sosyal, bireysel ve ailevi sorumlulukların arttığı dönemdir. Kariyerlerinin bu dönemindeki öğretmenlerin, mesleki yenilenmeye daha fazla ihtiyaçlarının olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Bunun dışında genel olarak kadın öğretmenlerin mesleki özgüvenleri, mesleki tatminleri ve mesleğe duydukları saygı düzeyleri, erkeklerinkine göre daha yüksektir. Eğitime katılan öğretmenlerin öğrencileri de eğitimin olumlu etkisini çeşitli ifadelerle ortaya koymuştur. Öğrenciler, eğitim öncesine göre öğretmenlerinin tüm öğrencilere karşı davranışlarının daha adil ve eşit olduğunu, sınıftaki etkinliklere daha çok katılabildiklerini ve kendilerini daha fazla ifade etme fırsatı bulduklarını anketler aracılığı ile ifade etmiştir.

ÖRAV eğitimlerinin ve süreçlerinin en etkili olduğu alan ise vakfın Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan kısmi zamanlı eğitimcileridir. Öğretmenler üzerinde farkındalıklar kazandıran ve mesleki motivasyonu arttıran Öğretmenin Sınırı Yok projesi, vakfın kısmi zamanlı eğitimcileri üzerinde farkındalığın ötesinde değişim yaratabilmiştir. Eğitimcilerimizden, kariyerlerinde değişim olduğunu ifade edenlerin %84’ü, bunda ÖRAV’ın etkisi olduğunu da ifade etmiştir. Eğitimcilerimiz ÖRAV’ı (mesleki) gelişim, takım çalışması (%10,1) ve (yaşam boyu) öğrenme (%7,1) ile tanımlamaktadır. Yaptığımız nitel çalışmalarda eğitimcilerimiz, “meslek hayatlarını ÖRAV öncesi ve ÖRAV sonrası diye ayırdıklarını”; “ÖRAV’ın onlar için dönüm noktası olduğunu” ve “ÖRAV’la birlikte alışkanlıklarından vazgeçtiklerini ve vazgeçmeye de devam ettiklerini” anlatmışlardır.

Tüm bu sonuçları değerlendirince neler öğrendiğimizi şöyle sıralayabilirim;

•             Öğretmenler, işlerine yarayacak olduğunu anladıkları mesleki gelişim çalışmalarına gönüllü katılıyor ve meslektaşlarını teşvik ediyor.

•             Etkili öğrenme, eğlence ve anlam içermeli.

•             Sürekli öğrenmeyi kurum kültürü haline getirebilirseniz dışarıya yansıtılabiliyor.

•             Hiyerarşik bir öğrenme yapısı, yerine meslektaşlar arası birlikte öğrenme ve gelişme kültürü işe yarıyor.

•             Öğretmenlerimizin özellikle mesleğin 6-15’inci yılları arası mesleki motivasyon ve mesleğe olan saygılarını artırmak için çalışmalar yapılmalı.

•             Bireylerden daha çok okul sisteminin etkililiğini artırmalıyız.

Kaynak Eğitimtercihi

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.