Logo

Yeni YÖK Yasası üzerine

Kategori: Oktay Aydın - TÜRKPDR Yön.Kur.Üy.
Pazar, 30 Eylül 2012 09:41 tarihinde oluşturuldu



Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2013 yılında yasalaşması hedeflenen yeni yükseköğretim yasasına ilişkin ilk taslağı üniversite rektörleri ile paylaştı.

YÖK’ün genel yapısı korunuyor. Sadece 5’er olan Cumhurbaşkanınca, Başbakanlıkça ve Üniversitelerarası Kurul’ca (ÜAK) YÖK’e atanan üye sayılarını 7’şer olması ve 7 üye de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce (TBMM) atanması değişikliği yer alıyor.

Oysa YÖK’ün görev tanımlarının da yeniden tanımlanması ve rektör, dekan atmasından, fakülte, bölüm açılması, kontenjan belirlenmesi, program içerik belirlenmesi yetkilerinin üniversitelere devredilmesi gerekir. YÖK, üniversitelere vizyonel katkı sağlayan, koordine eden, akreditasyon merkezi özellikleri olan ve denetleyen bir yapı olarak kurgulanmalı.

Şu anda anayasa gereği sadece devlet ve vakıflar üniversite kurabiliyordu. Özel girişimciler, şirketler, dernekler, yerel yönetimler üniversite kuramıyordu. Yabancı üniversitelerin ya da girişimcilerin de üniversite kurması söz konusu değildi. Birçok yatırım ve birikim atıl kalıyordu. Kaldı ki çoğu vakıf üniversitelerinin kurucu vakıflarının da vakıftan daha çok şirket gibi çalıştığı da kamuoyunca, YÖK’çe bilinmeyen bir durum değil.

Yeni yasada devlet ve vakıfların yanı sıra özel girişimciler, şirketler, dernekler, yerel yönetimlerce de kurulacak “özel” üniversitelere ve yabancı üniversiteler ya da girişimcilerce kurulacak “yabancı” üniversitelere de yer veriliyor. Böylece, ciddi sayılara ulaşan üniversite adaylarına önemli ölçüde yerli ve yabancı sermaye desteği ile yeni üniversite olanakları sunulmuş olacak. Ayrıca, yabancı üniversitelerin Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika’dan öğrenci katılımlarını hızlandıracağı ve sayısal olarak artıracağı da bekleniyor.

Devlet ve vakıf üniversiteleri kağıt üstünde rektörce yönetiliyor. Kağıt üstünde diyorum çünkü devlette, bütçeden, kadroya tüm kurum ve kurallar devletçe, YÖK’çe zaten dikte ediliyor, rektör üniversiteyi tüm yetki ve sorumlulukları ile yönetmiyor, genel sekreter mantığı ile devletine YÖK’e çerçevesini yerine getirmiş oluyordu. Vakıf üniversitelerinde ise bir kaçı dışında üniversiteyi gerçekten yönetenlerin rektör değil mütevelli heyeti başkanı (ki o da genelde kurucusu, girişimcisi, yatırımcısı olan patron) yönetiyor.

Yeni yasada devlet üniversiteleri 10 yıl / 100 öğretim üyesi ölçütüne göre sınıflandırılıyor. 10 yıl / 100 öğretim üyesi üstü olanlara, bir “üniversite konseyi” kurma ve üniversiteyi bu konseyle yönetme özerkliği veriliyor. Konsey, 11 kişiden oluşuyor. 5 üye farklı fakültelerden olan, bölüm başkanı vb. idari görevi olmayan öğretim üyeleri arasından seçiliyor. 2 üye Bakanlar Kurulu tarafından; 2 üye Yükseköğretim Kurulu tarafından (ilgili üniversitenin profesörleri) arasından seçiliyor. Bu 9 üye de, üniversitenin mezunları arasından 1 ve ilde en çok vergi verenler arasından ve/veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından 1 üye seçiyor. Konsey 3 rektör adayını YÖK’e sunuyor. YÖK birini 5 yıllığına atıyor. İki kez üst üste rektör olmak kalkıyor. Vakıflarda mütevelli heyetleri korunuyor. Özel üniversiteler ise kendi yapılanmalarına kendileri karar veriyor.

Üniversitenin stratejisi, bütçesi, yıllık planları, kadrosu bu konseyce oluşturuluyor. Açılacak bölümler, kontenjanlar ve varsa öğrenim ücretleri de konseyce belirleniyor. Yani bir anlamda yetki ve sorumluluk ilk kez aynı anda üniversitelerde oluyor. YÖK de her yıl denetliyor, hedefleri ve yapılanları. Ayrıca, üniversite konseyi sözleşmeli öğretim görevlisi de istihdam edebiliyor.

Her yeniye ve değişme karşı çıkanlar bunlara da karşı çıkacaklar elbette. Eleştirilecek yanları olmayacak mı, elbette olacak. Ancak, şu anda işlemeyen, katkı sağlamayan bir yapı var. Değişmesi zorunlu ve kaçınılmaz. Yeni modelin artılarının eksilerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum.

Yalnız, yeni yasanın üniversiteye öğrenci kabulü, eğitim fakülteleri ve öğretmen yetiştirilmesi, teknik eğitim, öğretim üyesi yetiştirilmesi, araştırma, üniversite-sanayi işbirliği, topluma katkı sunan pratik yapılanmalar gibi konuları da içerecek bir biçimde bütüncül olarak kurgulanması gerekir.

Eğitimtercihi

Oktay Aydın

Uzm. Psi. Dan. / Türk PDR İst. YK

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.