banner

Okul öncesi eğitimde yaratıcı drama




Drama, eğitim sistemimizin halen büyük yarası olan ezberci eğitimden çocuğu uzaklaştırarak, çocuğu merkeze alıp öğrenme sürecine aktif katılımını sağlar. Verileni olduğu gibi kabul etmeyip olay, olgu ve kavramları bir mantık süzgecinden geçirme yeteneği oluşur; TC İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Gökçe Gülen, okul öncesi eğitimde yaratıcı dramanın önemini yazdı;

Yaratıcı Drama, bir olayın, eylemin, duygunun, çeşitli toplumsal rollerin, canlı ya da cansız varlıkların sözel ve sözsüz, kendiliğinden davranışlarla;  yaşanılan, hayal edilen durumların taklit ve doğaçlama yolu ile temsili olarak ifade edilmesi, canlandırılmasıdır.

Drama, duyuları hedef almasıyla yaşantı yoluyla kalıcı öğrenmenin etkili bir yöntemi; kendini gerçekleştirme yolundaki çağdaş insana kendini çevresini, olayları ve en geniş anlamıyla hayatı çok yönlü ve gerçekçi bir şekilde algılayarak ihtiyaçlarını karşılama yöntemidir.

Drama dediğimizde ilk akla gelmesi gereken kavram yaratıcılıktır. Bilinen şeylerden yepyeni bir şeyler bulup çıkarmak, yeni özgün bileşimlere vararak birtakım sorunlara yeni çözüm yolları bulmak, kalıplardan kurtulmak, sorulara herkesten farklı fikirler üretmek demektir. Drama çocuğun yaratıcı hayal gücünü geliştirir. Mesela bir pet şişeyi ele alalım; çocuğa pet şişeyi gösterelim ve bunun ne olduğunu soralım, çocuk “Pet şişe” dediğinde yetişkin “artık bir pet şişe değil” sence başka ne olabilir düşün ve hayal ettiğin olayı canlandır yönergesini verir, arka plana çekilir. Çocuklarla yaptığım bu çalışmada oldukça yaratıcı fikirler çıktığını gördüm, örneğin bir çocuk, macera dolu bir gemi yolculuğuna çıkarak, pet şişeyi bir dürbün olarak kullanıp yaratıcı doğaçlamalar gerçekleştirdi.

Örnekler çoğaltılabilir: “Bir çocuk kil diğer çocuk ise heykeltıraş olur ve heykeltıraş rolünü üstlenen çocuk hayali materyaller kullanarak, kil rolünü üstlenen çocuğun bedenine şekil verme yolu ile yepyeni bir şey yaratır , “Çocuk artık bir ağaçtır, çaydanlıktır, bir kedidir vb…” Bu çalışmada çocuğun;  aldığı sorumluluğu yerine getirerek, dikkatini toplama- kendine güven duyma- liderliği üstlenme- yaratıcı düşünme ve bu düşüncelerini eyleme dönüştürme, ifade edebilme becerileri desteklenmektedir. Okul öncesi dönemdeki yaratıcı drama çalışmaları çocukların yeni karşılaştıkları bu dünyaya uyum gösterebilmeleri için doğaçlama yarattıkları ürünleri ve ifade biçimlerini içermektedir.

NİÇİN YARATICI DRAMA?

Drama, eğitim sistemimizin halen büyük yarası olan ezberci eğitimden çocuğu uzaklaştırarak, çocuğu merkeze alıp öğrenme sürecine aktif katılımını sağlar. Verileni olduğu gibi kabul etmeyip olay, olgu ve kavramları bir mantık süzgecinden geçirme yeteneği oluşur; hayata ve olaylara eleştirel bir gözle bakmayı, yorumlamayı; edinilen bilgileri farklı bakış açıları ile yaşama geçirmeyi öğretir. Çocuğa yaparak-yaşayarak-deneyerek  öğrenebileceği bir eğitim ortamı sunulur. Böylece bilgiler, davranışlar daha kalıcı hale gelir; kendi özgün ürününü ortaya koyarak, kaliteli bir öğrenme gerçekleşir. Düşünme gücünü artırarak çocuğu özgürleştirir ve daha demokratik davranışlar geliştirir. Çocuk kendinin farkına varır, kendini daha iyi ifade eder ve böylece özgüveni gelişir.

Drama yönteminde bütün duyu organları etkin bir şekilde kullanıldığı için çocuğun algılama, dikkat, dinleme, konuşma, beden dilini de kullanarak anlatma, yorumlama gibi iletişim becerileri gelişir. Böylece çocuk duygu ve düşüncelerini, isteklerini rahatça ifade edebilir ve utangaçlık, çekingenlik vb. olumsuz duygulardan arınması sağlanır.

Dramayı çekici kılan, çok yönlülüğü ve oynamaya canlandırmaya dayalı etkili dilidir. Drama soyut ve teorik olay ve kavramların anlaşılıp somutlaştırılmasına yardımcı olur. Böylece olaylar karmaşık bile olsa çocuk kolayca anlar ve yorumlar, çatışmalarla olumlu biçimde baş etmesini öğrenir. Çocuk farklı olay ve durumlarla ilgili deneyim kazanır.

DRAMA YAŞAM İÇİN PROVADIR

Yaratıcı Drama için, yeniden yapılandırıcı bir yaklaşım diyebiliriz; doğal bir öğrenme yoludur. Çocukların öğrendiklerini, bilgilerini yeni bir bakış açısıyla değerlendirip, kazanılmış kavramların irdelenmesi , bu kavramlara yeni anlamlar yüklenmesi söz konudur. Yaşam deneyimlerinden orjinal durumlar yaratabilir. Glasser’ın temel insan ihtiyaçları görüşünden yola çıkarak, yaşamı sürdürme becerilerinin pek çoğunun  “….mış gibi yaparak” canlandırıldığı drama etkinliklerinde kazanılabileceği görülecektir. Drama aracılığıyla çocuk, olay ve durumları, bunların arasındaki bağlantıları kolayca öğrenebilir. Sadece birkaç dakika için başka bir role bürünerek, insiyatif alarak, gerçek yaşamda karşılaşabileceği problem durumlarına çözüm önerileri getirip bunları deneyerek gerçek dünyayı tecrübe edinir ve kendi ayakları üzerinde durabilme becerisi kazanır.                                                                                                      

SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİMİ HIZLANDIRIR

En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın toplum içinde uyumlu, sosyal becerileri gelişmiş sağlıklı bir birey olarak yer alabilmelerinde doğal bir öğretim ortamı oluşturan yaratıcı drama eşsiz bir araçtır.

Drama ile; çocuğun içinde yaşadığı çevreye uyumlu bir birey olabilmesi için gerekli olan: iletişimi başlatma ve sürdürme, hareketlerini kontrol etme, farklılıklara saygı, sırasını bekleme, nazik olma, kurallara uygun davranışları gösterme “ bu davranışları dışarıdan bir otorite ile değil neden-sonuç ilişkisi içinde sorgulayıp içselleştirerek uygulama” ;  işbirliği, saygı, sorumluluk, paylaşma, yardımlaşma vb. değerleri geliştirme, yeni yaşantılara uyum sağlama gibi davranışlar desteklenebilir. Öfke kontrolünü destekleyerek, çocuğun duygularını kontrol altına alıp, drama esnasında olumsuz duygularını boşaltmasına yardımcı olur.

Yapılan etkinlikler sırasında duygular da yansıtıldığından her bireyin farklı duygu ve düşünceleri olabileceğini algılayan çocuk, kendi duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilir, böylece duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler. Çocuğun günlük sıkıntılardan kurtulup deşarj olmasını sağlar.

DRAMA VE EMPATİ

“Bir insanı anlamak istiyorsan, gökte üç ay eskiyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın.”

 Kızılderili Atasözü                                                                                                                          

Drama güvenilir bir ortam oluşturarak, çocukların tolerans ve empati geliştirmelerine yardımcı olur. Her insan, gerek kendisini gerek çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı özneldir. Yaratıcı drama ile çocuğun bir süreliğine, empati kurmak istediği varlığın rolüne girip, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmaya çalışarak , kendisi dışındaki varlıkları anlama becerisi gelişir. Örneğin “kanadı kırılan bir kuş olur ve onun duygusunu anlamaya çalışır”  ve yaşadıkları durumlarla ilgili duygularını ifade etmeleri sağlanır. Diğer sosyal rolleri canlandırarak, kendisini başkasının yerine koymayı dener doktor, polis olur, yaşayarak bilgileri daha kalıcı hale gelir. Özetle çocuk drama etkinlikleri içinde kendini ve çevresini, daha iyi tanıma imkanı bulur. Böylece çocuğun empati kurma becerisi gelişir ve çevresindeki diğer bireyleri ve olayları anlaması kolaylaşır. Yapılan etkinlikler sırasında duygular da yansıtıldığından her bireyin farklı duygu ve düşünceleri olabileceğini algılayan çocuk kendi duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilir, böylece duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler.

FARKLI GELİŞİM GÖSTEREN ÇOCUKLARDA YARATICI DRAMA 

Doğaçlamaların yer aldığı dramatik süreçler, özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin yaşama hazırlanmasında  etkili bir yöntem olacaktır. Drama çalışmalarında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, farklı gelişen çocukların gelişim düzeyinin, ilgi ve ihtiyaçlarının ne olduğunun göz önüne alınması olmalıdır.

Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarla birebir çalıştığım dönemlerde velilerden aldığım geri dönüşler şu yöndeydi: “Akademik becerilerinden önce, çocuğumun benim desteğime ihtiyaç duymadan öz-bakım becerilerini yerine getirebilmesi ve sosyal ortam içinde nasıl davranması gerektiğini bilmesi, sosyalleşmesi benim için çok daha önemli, çünkü çocuğumun yanında her zaman olamayabilirim…”  Bu sözler beni çok etkilemişti ve eğitimlerimde hangi yolu izlemeliyim diye düşünürken aklıma drama geldi. Bir kavramı, eylemi öğretirken, güvenli bir ortam içinde gerçek hayatın yol açacağı tuzaklar olmadan, çocuğun önce taklit yolu ile bedenini kullanarak canlandırmalar yapmasını istedim. Örneğin; eylemi gerçeğe dönüştürmeden önce, hayali olarak el yıkadık, kıyafetlerimizi çıkardık-giyindik dişlerimizi fırçaladık vb sildentadal.com. canlandırmalar ile yönergeler daha anlamlı ve somut oldu, çocuğun üzerinde çalıştığı kelime hazinesini, normal konuşma ortamında kullanması sağlanarak; sık tekrarlarla da eylemlerin daha kalıcı hale gelmesi amaçlandı.

Dramanın diğer önemli işlevi de dil gelişimi “Kendini ifade etme” ve toplumsallaştırma “Sosyal uyum ve Kendine güven duyma” olmalıdır. Çocuklarla farklı doğal ortamlarda “Alışveriş merkezi, oyun parkı vb...” uygulama aşamasına geçmeden önce, sınıf ortamında, drama uygulamaları ile, karşılıklı iletişim kurma, sosyal çevrede uyulması gereken kurallar ışığında nelere dikkat edilmeli vb. durumlarla ilgili, roller üstlenerek canlandırmalar gerçekleştirip, tekrarlarla pekiştirilerek çocuk gerçek hayata hazır hale getirilir. Çocuğun grup etkileşimlerine uyum sağlamasına ve rahatlamasına yardımcı olunur. Verilen yönergeye uygun hareket edebilmeleri sağlanır.

Bu çocukların görsel-işitsel algı problemleri, dikkat dağınıklığı, kısa süreli hafıza, alıcı ve ifade edici dil gelişiminde gerilik söz konusu ve drama uygulamalarında model olma, ipucu verme, genelleme yapma, sözel ve fiziksel destek sağlama gibi çeşitli eğitim metotları kullanılarak, açık ve kesin yönergeler verilmeli, basit, kısa anlaşılır cümlelerle açıklamalar yapılmalıdır.

Yapılan çalışmalar sonucunda drama çalışmaları ile  “yaşantı yoluyla” çocuklarda, sosyo-duygusal, öz-bakım, dil gelişimlerinde gözle görülür derecelerde iyileşmeler olduğunu gözlemledim ve özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarda drama çalışmalarına gereken önemin verilmesi konusunda dikkat çekmek isterim.

TC İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı

Öğretim Görevlisi Gökçe Gülen

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.