Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Kim Milyoner Olmak İster’de bugüne kadar pek rastlanmayan bir olay yaşandı. Yarışmaya katılan Melis Semerci, 5. soruyu bilemeyince bir anda ağzından “h…r” küfrü çıktı

ATV'de yayınlanan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasında küfür şoku yaşandı. Kenan Işık'ın sunduğu yarışmada 4. Soruya kadar başarılı performans gösteren Melis Semerci, 5. soruda elenince ağzından çıkan kelimelere hakim olamadı. Semerci "h....r" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.

> Bilemeyince öyle bir tepki verdi ki…

Kim Milyoner Olmak İster’de bugüne kadar pek rastlanmayan bir olay yaşandı. Yarışmaya katılan Melis Semerci, 5. soruyu bilemeyince bir anda ağzından “h…r” küfrü çıktı

ATV'de yayınlanan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasında küfür şoku yaşandı. Kenan Işık'ın sunduğu yarışmada 4. Soruya kadar başarılı performans gösteren Melis Semerci, 5. soruda elenince ağzından çıkan kelimelere hakim olamadı. Semerci "h....r" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Nisan 2013 14:39

Gösterim: 2246

Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalı, çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır. Çocukları ve gençleri internetin olumsuz etkilerinden korumak için de özel arama motoru ve internet RTÜK'ü kurulsun.

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığının düzenlediği, "İnternet Kullanımının Toplum Üzerindeki Psikolojik ve Sosyal Etkileri Çalıştayı''nda uzmanların gündeme getirdiği öneriler, sonuç raporunda bir araya getirildi.

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından geçen ay, ilgili kurumların yöneticileri, akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlediği çalıştayda, katılımcıların gündeme getirdiği öneriler sonuç raporunda bir araya getirildi.

TBMM Başkanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlarla da paylaşılan raporda, gençler ve çocukların günlük hayatına giren internetin zararlarının asgari düzeye indirilmesi için alınabilecek yasal ve teknik tedbirler sıralandı.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların yaklaşık yüzde 45'inin interneti gündelik hayatında kullandığına vurgu yapılan raporda, "İnternetin muazzam bir icat olduğunu kabul etmemek mümkün değildir ancak her gülün bir dikeni olduğu gibi internetin de pek çok dikkat edilmesi gereken yönleri vardır" ifadeleri yer aldı.

"Ödevler bile internetten"

Raporda, internet kullanımının, "sanal hayat içinde gerçeklikten uzaklaşma" sorununu gündeme getirdiği kaydedilirken, "Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte, öğrenmeleri gereken konuları nasılsa internette kolayca bulacakları düşüncesiyle öğrenmemelerine yol açmaktadır. Çocuklar ve gençler ödevlerini yaparken bile çok uğraşmadan ve çaba sarf etmeden cevapları internetten bulabilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Ebeveynlerin çocuklara, gerçek hayatta tanımadıkları yabancılarla konuşmamalarının tavsiye etmelerine rağmen çocukların internette kiminle neyi paylaşacağının bilinmediğine ve denetlenemediğine değinilen raporda, ''Çocuklar, sosyal paylaşım sitelerinde kimlik kargaşası yaşayabilmektedir. Gerçek hayatta farklı, sosyal paylaşım sitelerinde farklı davranabilmektedirler. Sanal ortamlarda kendilerini farklı yansıtabilmekte ve istedikleri kimliğe bürünebilmektedirler" ifadeleri yer aldı.

Raporda yer alan bazı tespit ve öneriler şöyle :

-40 yaş üstü bireyler internet kullanımı konusunda gençlere göre daha az bilgilidir. Gençler interneti daha yaygın kullanmaktadır. Dijital okuryazarlık ebeveynler arasında düşüktür. Anneler ve babalar bu konuda çocukları kadar bilgili değiller.

-Teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla 'dijital dil' kavramı ortaya çıkmıştır. Dijital dili ailelerin bilmiyor olmasından ve hemen hemen her gün yeni şeyler ortaya çıkmaya başladığından kuşak çatışmasının süresi 1-2 yıla düşmüş durumdadır.

-Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte. Öğrenmemelerine yol açmaktadır.

-Gençler interneti bilgiye ulaşma aracı olarak kullanmanın ötesinde daha çok sosyal amaçlar için kullanmaktadır.

-Çocukların ve gençlerin güvenli internet kullanmasını desteklemek amacıyla çocuklara özel arama motoru geliştirilmelidir.

-Uzun saatler internet kullanımı hareketsizliğe ve bunun sonucu olarak da obeziteye yol açmakta ve kemik gelişimine zarar vermektedir.

-Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalıdır. Bu alanda irade eğitimi de verilmelidir. İnternetin yanlış kullanılmaması konusunda kişilerin iradelerine nasıl hakim olacakları öğretilmelidir.

-Çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır.

-İnternet ortamındaki yayınların değerlendirilmesi ve toplumun her kesimi açısından internet ortamının daha güvenli hale getirilmesi için RTÜK benzeri bağımsız bir yapıya sahip, bağımsız bütçeli bir kurum oluşturulması düşünülebilir.

-Anne ve babalar teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli ve çocuklarını internetin zararlarından korumak için filtreler konusunda bilinçlendirilmelidir.

> Okullarda internet ve teknoloji dersi önerisi

Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalı, çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır. Çocukları ve gençleri internetin olumsuz etkilerinden korumak için de özel arama motoru ve internet RTÜK'ü kurulsun.

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığının düzenlediği, "İnternet Kullanımının Toplum Üzerindeki Psikolojik ve Sosyal Etkileri Çalıştayı''nda uzmanların gündeme getirdiği öneriler, sonuç raporunda bir araya getirildi.

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından geçen ay, ilgili kurumların yöneticileri, akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlediği çalıştayda, katılımcıların gündeme getirdiği öneriler sonuç raporunda bir araya getirildi.

TBMM Başkanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlarla da paylaşılan raporda, gençler ve çocukların günlük hayatına giren internetin zararlarının asgari düzeye indirilmesi için alınabilecek yasal ve teknik tedbirler sıralandı.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların yaklaşık yüzde 45'inin interneti gündelik hayatında kullandığına vurgu yapılan raporda, "İnternetin muazzam bir icat olduğunu kabul etmemek mümkün değildir ancak her gülün bir dikeni olduğu gibi internetin de pek çok dikkat edilmesi gereken yönleri vardır" ifadeleri yer aldı.

"Ödevler bile internetten"

Raporda, internet kullanımının, "sanal hayat içinde gerçeklikten uzaklaşma" sorununu gündeme getirdiği kaydedilirken, "Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte, öğrenmeleri gereken konuları nasılsa internette kolayca bulacakları düşüncesiyle öğrenmemelerine yol açmaktadır. Çocuklar ve gençler ödevlerini yaparken bile çok uğraşmadan ve çaba sarf etmeden cevapları internetten bulabilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Ebeveynlerin çocuklara, gerçek hayatta tanımadıkları yabancılarla konuşmamalarının tavsiye etmelerine rağmen çocukların internette kiminle neyi paylaşacağının bilinmediğine ve denetlenemediğine değinilen raporda, ''Çocuklar, sosyal paylaşım sitelerinde kimlik kargaşası yaşayabilmektedir. Gerçek hayatta farklı, sosyal paylaşım sitelerinde farklı davranabilmektedirler. Sanal ortamlarda kendilerini farklı yansıtabilmekte ve istedikleri kimliğe bürünebilmektedirler" ifadeleri yer aldı.

Raporda yer alan bazı tespit ve öneriler şöyle :

-40 yaş üstü bireyler internet kullanımı konusunda gençlere göre daha az bilgilidir. Gençler interneti daha yaygın kullanmaktadır. Dijital okuryazarlık ebeveynler arasında düşüktür. Anneler ve babalar bu konuda çocukları kadar bilgili değiller.

-Teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla 'dijital dil' kavramı ortaya çıkmıştır. Dijital dili ailelerin bilmiyor olmasından ve hemen hemen her gün yeni şeyler ortaya çıkmaya başladığından kuşak çatışmasının süresi 1-2 yıla düşmüş durumdadır.

-Birçok şeye internetten anında erişmek mümkün hale gelmiştir. Bundan dolayı insanların bekleme ve sabretme gibi önemli özellikleri yıpranmaktadır. Ayrıca bu durum insanları kolaycılığa sevk etmekte. Öğrenmemelerine yol açmaktadır.

-Gençler interneti bilgiye ulaşma aracı olarak kullanmanın ötesinde daha çok sosyal amaçlar için kullanmaktadır.

-Çocukların ve gençlerin güvenli internet kullanmasını desteklemek amacıyla çocuklara özel arama motoru geliştirilmelidir.

-Uzun saatler internet kullanımı hareketsizliğe ve bunun sonucu olarak da obeziteye yol açmakta ve kemik gelişimine zarar vermektedir.

-Milli Eğitim Bakanlığı ders müfredatına bilinçli internet ve teknolojiyi doğru kullanma yöntemleriyle ilgili dersler konmalıdır. Bu alanda irade eğitimi de verilmelidir. İnternetin yanlış kullanılmaması konusunda kişilerin iradelerine nasıl hakim olacakları öğretilmelidir.

-Çocuklar ve gençler dijital vatandaşlığı, dijital vatandaş olmanın kurallarını ilkokullardan başlamak üzere verilecek dijital vatandaşlık eğitimi ile almalıdır.

-İnternet ortamındaki yayınların değerlendirilmesi ve toplumun her kesimi açısından internet ortamının daha güvenli hale getirilmesi için RTÜK benzeri bağımsız bir yapıya sahip, bağımsız bütçeli bir kurum oluşturulması düşünülebilir.

-Anne ve babalar teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli ve çocuklarını internetin zararlarından korumak için filtreler konusunda bilinçlendirilmelidir.

Son Güncelleme: Cumartesi, 06 Nisan 2013 13:46

Gösterim: 2425

YÖK Başkanı Prof. Dr. Çetinsaya, ''Üniversitelerimiz ve yükseköğretim camiamız, öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, idari çalışanıyla çözüm sürecinin bir parçası olmalıdır, bu süreçte pozitif bir rol oynamalıdır'' dedi.

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Fırat Üniversitesi'nde (FÜ) düzenlenen ''Üniversiteler Bölge Toplantısı''na katılmak üzere geldiği Elazığ'da Vali Muammer Erol'u makamında ziyaret etti.

Çetinsaya, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

''Bu toplantının diğer amacı da başlangıcında olduğumuz çözüm sürecine üniversitelerimizin nasıl katkı yapacağını, yükseköğretim camiamızın bu süreçte nasıl rol oynayabileceğini, ne gibi pozitif etkiler yaratabileceğini de tartışmak, konuşmak olacaktır. Hem rektörlerle toplantımızın gündemidir hem de öğrenci temsilcileriyle toplantımızın gündemidir. Üniversitelerimiz ve yükseköğretim camiamız, öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, idari çalışanıyla çözüm sürecinin bir parçası olmalıdır, bu süreçte pozitif bir rol oynamalıdır. Tabiri caizse herkes elini taşın altına koymalıdır.''

Çetinsaya, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Ülkemizin yarınları için, yükseköğretimimizin gelişimi için Türkiye'nin bu iktisadi, siyasi, sosyal gelişmesine mutlaka devam etmesi lazım. Bu süreçte hem üniversitelerimiz ilerleyecektir hem de Türkiye ilerleyecektir. Türkiye'nin bu mevcut sorunlarını çözmesi ve yarınlara doğru, daha emin adımlarla yürümesi, yükseköğretim camiamızı ve sistemimizi daha ileriyle götürecektir. Yaşam kalitemizin artırılmasına, sürdürülebilir kalkınmaya, demokratik bir siyasi kültürün oluşmasına bu bakımdan hep birlikte destek olmalıyız.''

> Üniversitelerimiz çözüm sürecinin parçası olmalı

YÖK Başkanı Prof. Dr. Çetinsaya, ''Üniversitelerimiz ve yükseköğretim camiamız, öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, idari çalışanıyla çözüm sürecinin bir parçası olmalıdır, bu süreçte pozitif bir rol oynamalıdır'' dedi.

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Fırat Üniversitesi'nde (FÜ) düzenlenen ''Üniversiteler Bölge Toplantısı''na katılmak üzere geldiği Elazığ'da Vali Muammer Erol'u makamında ziyaret etti.

Çetinsaya, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

''Bu toplantının diğer amacı da başlangıcında olduğumuz çözüm sürecine üniversitelerimizin nasıl katkı yapacağını, yükseköğretim camiamızın bu süreçte nasıl rol oynayabileceğini, ne gibi pozitif etkiler yaratabileceğini de tartışmak, konuşmak olacaktır. Hem rektörlerle toplantımızın gündemidir hem de öğrenci temsilcileriyle toplantımızın gündemidir. Üniversitelerimiz ve yükseköğretim camiamız, öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, idari çalışanıyla çözüm sürecinin bir parçası olmalıdır, bu süreçte pozitif bir rol oynamalıdır. Tabiri caizse herkes elini taşın altına koymalıdır.''

Çetinsaya, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Ülkemizin yarınları için, yükseköğretimimizin gelişimi için Türkiye'nin bu iktisadi, siyasi, sosyal gelişmesine mutlaka devam etmesi lazım. Bu süreçte hem üniversitelerimiz ilerleyecektir hem de Türkiye ilerleyecektir. Türkiye'nin bu mevcut sorunlarını çözmesi ve yarınlara doğru, daha emin adımlarla yürümesi, yükseköğretim camiamızı ve sistemimizi daha ileriyle götürecektir. Yaşam kalitemizin artırılmasına, sürdürülebilir kalkınmaya, demokratik bir siyasi kültürün oluşmasına bu bakımdan hep birlikte destek olmalıyız.''

Son Güncelleme: Cuma, 05 Nisan 2013 15:04

Gösterim: 1544

YÖK'ün kapatılmasını isteyen öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrenciler olmadan üniversitelere yönelik karar almaması gerektiğini savundu. 

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yükseköğretim Kurulunu (YÖK) protesto amacıyla Bakanlık önünde toplanan öğrencilerle makamında yaklaşık bir saat görüştü.

Genç-Der üyesi bir grup üniversite öğrencisi, YÖK'ü protesto amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplandı.

Grup adına açıklama yapan Genç-Der temsilcisi, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Ayşen Kavas, Bakanlığın öğrenciler olmadan üniversitelere yönelik karar almaması gerektiğini savundu.

YÖK'ün kapatılmasını isteyen Kavas, bunun nedenlerine ilişkin hazırladıkları dosyayı Bakan Avcı'ya sunmak istediklerini söyledi.

Yetkililer de ''YÖK'ü kapatacağız'' şeklinde slogan atan öğrencileri, görüşmek üzere Bakanlığa davet etti. Öğrencileri temsilen içeri giren Ayşen Kavas ve Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi öğrencisi Onur Kest, Avcı'dan randevu istediklerini belirtti.

Daha sonra buradan ayrılan öğrenciler, telefonla taleplerinin kabul edildiğinin bildirilmesi üzerine tekrar Bakanlığa geldi. Nabi Avcı, öğrencilerle makamında yaklaşık bir saat görüştü.

Bakan Avcı, öğrencilerin taleplerini dinledi

Bakanlık Basın Biriminden alınan bilgiye göre, Bakan Avcı, görüşmede öğrencilerin YÖK'ün kaldırılmasına ve öğrencilerin üniversite yönetimlerinde söz sahibi olmasına ilişkin taleplerini dinledi.

Avcı, 12 Eylül Anayasası ile kurulan YÖK'ün bugünün koşullarına uygun olmadığını belirtti.

Bugüne kadar yapılan pek çok düzenlemenin bu alandaki sorunları gidermeye yetmediğini ifade eden Avcı, bu nedenle yükseköğretime günün koşullarına uygun düzenleme getirmek istediklerini bildirdi.

Bu düzenlemenin, her üniversitenin kendi gelişmişlik düzeyine ve özel koşullarına uygun yönetmelikler çıkarmasına olanak vermesi gerektiğine işaret eden Avcı, bu yapılmadığı takdirde 12 Eylül koşullarında oluşturulan ve bugün açıkça anakronik hale gelen yapının içten içe çürümeye mahkum olduğunu kaydetti.

Bakan Avcı, gençlere, Orson Welles'in ''I know what it is to be young-Genç olmanın ne demek olduğunu bilirim'' şarkısını dinlemelerini ve Joseph Needham ''Doğunun Bilgisi Batının Bilimi'' kitabını okumalarını tavsiye etti.

Ayşen Kavas, çıkışta yaptığı açıklamada, Bakan Avcı'nın kendilerine ''üniversitelerle ilgili karar alınırken öğrenciler ve akademisyenlerin görüşlerini de alacaklarını'' söylediğini ifade etti.

Genç-Der üyesi öğrenciler, geçen hafta da YÖK'e giriş-çıkışı emniyet şeritleriyle bir süre kapatmıştı.

> Milli Eğitim Bakanı, eylemci öğrencilerle görüştü

YÖK'ün kapatılmasını isteyen öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrenciler olmadan üniversitelere yönelik karar almaması gerektiğini savundu. 

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yükseköğretim Kurulunu (YÖK) protesto amacıyla Bakanlık önünde toplanan öğrencilerle makamında yaklaşık bir saat görüştü.

Genç-Der üyesi bir grup üniversite öğrencisi, YÖK'ü protesto amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplandı.

Grup adına açıklama yapan Genç-Der temsilcisi, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Ayşen Kavas, Bakanlığın öğrenciler olmadan üniversitelere yönelik karar almaması gerektiğini savundu.

YÖK'ün kapatılmasını isteyen Kavas, bunun nedenlerine ilişkin hazırladıkları dosyayı Bakan Avcı'ya sunmak istediklerini söyledi.

Yetkililer de ''YÖK'ü kapatacağız'' şeklinde slogan atan öğrencileri, görüşmek üzere Bakanlığa davet etti. Öğrencileri temsilen içeri giren Ayşen Kavas ve Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi öğrencisi Onur Kest, Avcı'dan randevu istediklerini belirtti.

Daha sonra buradan ayrılan öğrenciler, telefonla taleplerinin kabul edildiğinin bildirilmesi üzerine tekrar Bakanlığa geldi. Nabi Avcı, öğrencilerle makamında yaklaşık bir saat görüştü.

Bakan Avcı, öğrencilerin taleplerini dinledi

Bakanlık Basın Biriminden alınan bilgiye göre, Bakan Avcı, görüşmede öğrencilerin YÖK'ün kaldırılmasına ve öğrencilerin üniversite yönetimlerinde söz sahibi olmasına ilişkin taleplerini dinledi.

Avcı, 12 Eylül Anayasası ile kurulan YÖK'ün bugünün koşullarına uygun olmadığını belirtti.

Bugüne kadar yapılan pek çok düzenlemenin bu alandaki sorunları gidermeye yetmediğini ifade eden Avcı, bu nedenle yükseköğretime günün koşullarına uygun düzenleme getirmek istediklerini bildirdi.

Bu düzenlemenin, her üniversitenin kendi gelişmişlik düzeyine ve özel koşullarına uygun yönetmelikler çıkarmasına olanak vermesi gerektiğine işaret eden Avcı, bu yapılmadığı takdirde 12 Eylül koşullarında oluşturulan ve bugün açıkça anakronik hale gelen yapının içten içe çürümeye mahkum olduğunu kaydetti.

Bakan Avcı, gençlere, Orson Welles'in ''I know what it is to be young-Genç olmanın ne demek olduğunu bilirim'' şarkısını dinlemelerini ve Joseph Needham ''Doğunun Bilgisi Batının Bilimi'' kitabını okumalarını tavsiye etti.

Ayşen Kavas, çıkışta yaptığı açıklamada, Bakan Avcı'nın kendilerine ''üniversitelerle ilgili karar alınırken öğrenciler ve akademisyenlerin görüşlerini de alacaklarını'' söylediğini ifade etti.

Genç-Der üyesi öğrenciler, geçen hafta da YÖK'e giriş-çıkışı emniyet şeritleriyle bir süre kapatmıştı.

Son Güncelleme: Cuma, 05 Nisan 2013 15:33

Gösterim: 2153

Üniversite öğrencilerine korsan yayının zararlarını anlatan Ahmet Ümit, ''Eğer korsan yapılan kitaplarımın parası bana geri dönseydi, muhtemelen 3 tane ilköğretim okulu yaptırabilirdim'' dedi.

Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) düzenlenen ''Fikri Mülkiyet Hak İhlalleri'' Sempozyumu'na katılan yönetmen Osman Sınav, yazar Ahmet Ümit ve sinema sanatçısı Janset Paçal, öğrencilere korsan yayınların zararlarını anlattı.

Hukuk Fakültesi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Yazar Ahmet Ümit, yaz aylarının yaklaşması dolayısıyla sahillerde korsan kitap satışlarının çoğaldığını ifade ederek, bu durumun ''hırsızlık'' olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili yasaların olmasına rağmen korsanın bir türlü önlemediğini belirten Ümit, ''Eğer korsan yapılan kitaplarımın parası bana geri dönseydi, muhtemelen 3 tane ilköğretim okulu yaptırabilirdim'' dedi.

Ümit, özellikle Anadolu'da vakıf mallarına insanların dikkatli davrandığını dile getirerek, belki de topluma yerleştirilecek ahlak anlayışıyla sanat ürünlerinin kutsiyet içine alınabilineceğini ifade etti.

Gençlerin, genellikle kitapların pahalı olduğundan şikayet ettiğine dikkati çeken Ümit, ''Bunun nedeni de korsan. Diyelim ki, Ahmet Ümit'in romanı 100 bin satıyor, mesela korsanıyla beraber de 500 bin satıyor. Benim yayıncım 500 bin satılacağını bilse 500 bin bassa kitabı, o zaman 20 lira fiyat koyacağına 15 lira fiyat belirler'' diye konuştu.

''Telif hakkının olmayışı sağlıktaki felce benzer'' 

Yönetmen Osman Sınav ise Türk dizilerinin sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da seyredildiğini anlatarak, 600 milyonluk insan topluluğunun yaşadığı bölgede, Türk dizilerinin seyredildiğini vurguladı.

Sınav, yaklaşık 14 yıl önce yaptığı dizi için bir televizyon kanalıyla görüşürken, sözleşmesine yurt dışı haklarının kendisine ait olması yönünde bir madde konulması girişimlerde bulunduğunu belirterek, bunun sonucunda Türkiye'de ilk kez, yurt dışı haklarının yapımcıya verildiğini kaydetti.

''Telif hakkının olmayışı sağlıktaki felce benzer'' diyen Sınav, bu durumun sanat camiası için çok önemli olduğunu vurguladı.

''16 televizyon kanalına dava açtık''

Sinema Oyuncuları Meslekler Birliği (BİROY) Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da yapan sinema sanatçısı Janset Paçal da korsan ürünleri alan kişilerin, verdikleri paranın ''hırsızın'' cebine gittiğini düşünmesi gerektiğini anlattı.

Korsan ürün hakkında toplum içinde bir ''etik duygunun'' oluşmadığına vurgu yapan Paçal, bu duygunun oluşturması için çalışmalar yapılması gerektiğini bildirdi.

Paçal, 16 televizyon kanalına tekrar yayınlarda yönetmen, yazar, müzisyen ve oyuncuya hakkı olan payı vermedikleri için dava açtıklarını söyledi.

Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği sempozyumdaki konuşmaların ardından Sınav, Ümit ve Paçal hayranlarıyla fotoğraf çektirdi.

> Üniversitelilere korsan yayının zararlarını anlattılar

Üniversite öğrencilerine korsan yayının zararlarını anlatan Ahmet Ümit, ''Eğer korsan yapılan kitaplarımın parası bana geri dönseydi, muhtemelen 3 tane ilköğretim okulu yaptırabilirdim'' dedi.

Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) düzenlenen ''Fikri Mülkiyet Hak İhlalleri'' Sempozyumu'na katılan yönetmen Osman Sınav, yazar Ahmet Ümit ve sinema sanatçısı Janset Paçal, öğrencilere korsan yayınların zararlarını anlattı.

Hukuk Fakültesi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Yazar Ahmet Ümit, yaz aylarının yaklaşması dolayısıyla sahillerde korsan kitap satışlarının çoğaldığını ifade ederek, bu durumun ''hırsızlık'' olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili yasaların olmasına rağmen korsanın bir türlü önlemediğini belirten Ümit, ''Eğer korsan yapılan kitaplarımın parası bana geri dönseydi, muhtemelen 3 tane ilköğretim okulu yaptırabilirdim'' dedi.

Ümit, özellikle Anadolu'da vakıf mallarına insanların dikkatli davrandığını dile getirerek, belki de topluma yerleştirilecek ahlak anlayışıyla sanat ürünlerinin kutsiyet içine alınabilineceğini ifade etti.

Gençlerin, genellikle kitapların pahalı olduğundan şikayet ettiğine dikkati çeken Ümit, ''Bunun nedeni de korsan. Diyelim ki, Ahmet Ümit'in romanı 100 bin satıyor, mesela korsanıyla beraber de 500 bin satıyor. Benim yayıncım 500 bin satılacağını bilse 500 bin bassa kitabı, o zaman 20 lira fiyat koyacağına 15 lira fiyat belirler'' diye konuştu.

''Telif hakkının olmayışı sağlıktaki felce benzer'' 

Yönetmen Osman Sınav ise Türk dizilerinin sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da seyredildiğini anlatarak, 600 milyonluk insan topluluğunun yaşadığı bölgede, Türk dizilerinin seyredildiğini vurguladı.

Sınav, yaklaşık 14 yıl önce yaptığı dizi için bir televizyon kanalıyla görüşürken, sözleşmesine yurt dışı haklarının kendisine ait olması yönünde bir madde konulması girişimlerde bulunduğunu belirterek, bunun sonucunda Türkiye'de ilk kez, yurt dışı haklarının yapımcıya verildiğini kaydetti.

''Telif hakkının olmayışı sağlıktaki felce benzer'' diyen Sınav, bu durumun sanat camiası için çok önemli olduğunu vurguladı.

''16 televizyon kanalına dava açtık''

Sinema Oyuncuları Meslekler Birliği (BİROY) Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da yapan sinema sanatçısı Janset Paçal da korsan ürünleri alan kişilerin, verdikleri paranın ''hırsızın'' cebine gittiğini düşünmesi gerektiğini anlattı.

Korsan ürün hakkında toplum içinde bir ''etik duygunun'' oluşmadığına vurgu yapan Paçal, bu duygunun oluşturması için çalışmalar yapılması gerektiğini bildirdi.

Paçal, 16 televizyon kanalına tekrar yayınlarda yönetmen, yazar, müzisyen ve oyuncuya hakkı olan payı vermedikleri için dava açtıklarını söyledi.

Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği sempozyumdaki konuşmaların ardından Sınav, Ümit ve Paçal hayranlarıyla fotoğraf çektirdi.

Son Güncelleme: Perşembe, 04 Nisan 2013 18:51

Gösterim: 1820

Diğer Makaleler...

  1. Özel liselere merkezi sınav
  2. Bakan Avcı’dan işsiz öğretmene ikinci adres
  3. Öğretmenlere ‘otizm’ eğitimi verilecek
  4. YGS'de sıfır çekenler Somali'den mezun!!!