Sabancı Üniversitesi 2019 Profesyonel Yüksek Lisans Programları mezuniyet töreni 19 Ekim 2019, Cumartesi günü gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi; Bilişim Teknolojileri, Enerji Teknolojileri ve Yönetimi, Veri Analitiği, Finans, Siber Güvenlik, Yönetim, Profesyoneller İçin Yönetim, Yöneticiler İçin Yönetim (Executive MBA) programlarından bu yıl 220 mezun verdi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin öğretime başlamasının 20. yılında, Türkiye yükseköğrenimine fark getiren bir üniversite olduğunu, uluslararası kabul gören bir kurum haline geldiği söyledi. Güler Sabancı, “20 yıldır hiçbir gün ‘yaptık, bitti’ demedik, sürekli daha iyiyi aradık. Sürekli daha iyiyi aramak, sürekli geleceğe bakmak, yeni yirmi yılları düşünmek bizim DNA’mıza işledi” diyerek devam etti.
Sabancı Üniversitesi’nin kurulduğu günden bu yana toplum ve iş dünyasının yanında olmaya çalıştığına dikkat çeken Sabancı, “Gelişen dünyayı, dünyadaki gelişen akımları en yakından izleyen, ihtiyaçları eğitim programlarına aktaran bir kurum olmaya çalışıyoruz. Sabancı Üniversitesi’ni özel kılan yapısı bize bu esnekliği veriyor” dedi. Bilimsel, akılcı ve katılımcı bir süreçle, teknolojinin sağladığı tüm olanakları kullanarak yeni ve sürdürülebilir bir öğrenim sistemi oluşturduklarını sözlerine ekledi. Güler Sabancı, program içeriklerini değişime açık, geleceğin iş alanlarına uygun olarak tasarladıklarını söyledi ve “Sizlere dünyanın her yerinde geçerli olan yetkinlikleri kazandırmayı hedefledik” dedi.
Dünyanın hiç alışılmadık bir hızla döndüğünü ve değiştiğini, bir adım öne çıkmak isteyen herkesin kendini güncellemesi, yenilemesi gerektiğine vurgu yapan Sabancı, yüksek lisans mezunlarının da bu yolda önemli bir aşamayı tamamladıklarını sözlerine ekledi.
Öğrenmenin, özellikle de günümüz dünyasında bitmeyen bir uğraş olduğunun ve bilgiye erişim olanaklarının sonsuz olduğunun altını çizen Güler Sabancı; “Bu sonsuzlukta kaybolmamanız için size tavsiyem; kendinizi çok iyi tanımanız, önceliklerinizi belirlemeniz ve odaklanmanız; danışmaktan, akıl almaktan sakın çekinmeyin ve Sabancı Üniversitesini unutmayın.” diyerek sözlerine son verdi.
Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici konuşmasında, Sabancı Üniversitesi olarak, son dönemde yapmakta oldukları atılımlarla gerek ulusal düzeyde, gerekse uluslararası sıralamalarda en üst noktadaki konumlarını daha da ileri taşıdıklarını söyledi. Lisans düzeyinde Sabancı Üniversitesi’ne katılan öğrencilerin giriş puanlarının, düzenli bir artışla son yılların en üst seviyesine ulaştığını sözlerine ekledi. 2019 itibarı ile birçok alanda ülke çapında en yüksek taban puanı ile öğrenci kabul eden üniversite olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Sayıları 12 bine yaklaşan mezunların, bugün dünyanın her yerinde, iş dünyasında ve akademik hayatta başarılarını ispat ettiklerinin altını çizdi.
Yusuf Leblebici, “Yüksek lisans ve doktora düzeyinde de, bünyemize katılan öğrencilerimizin hem sayılarında, hem de kalite düzeylerinde sistematik olarak artış gözlemlemekteyiz. Amacımız, kısa bir süre içinde özellikle lisansüstü çalışmaları ve araştırmaları ile daha da öne çıkan bir dünya üniversitesine dönüşmektir. Türkiye’nin en iyisi olmakla yetinmeyeceğimizi, bundan sonraki dönemde kalitesi ile dünya çapında saygınlığı olan bir kurum olmayı hedeflediğimizi her fırsatta vurguluyoruz. Uluslararası üniversite sıralamalarındaki yerimiz Türkiye’deki üniversiteler arasında birinci sırada olsa da, asıl amacımızın dünya üniversiteleri arasındaki yerimizi daha da yükseltmek olduğunun bilincindeyiz. Bundan sonraki dönemde “pozitif” ayrışmak, bizim için en önemli hedeflerden biri olacaktır” dedi. Bu amaca ulaşmak için de endüstri ve sektörlerle daha yakın işbirliği içinde çalışmaya ve merkezlerle birlikte büyümeye öncelik verdiklerini söyledi.
Mühendislik, yönetim bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında faaliyet gösteren araştırma merkezlerinin, toplumla etkileşim noktasında ve sanayi ortaklığı ile artık çok büyük ölçekli projelere ev sahipliği yapmaya başladığını söyleyen Yusuf Leblebici “Bütün bu çalışmaların ortak özelliği, hepsinin sektörlerle, sanayi ve iş dünyası ile bir arada, işbirliği içinde gerçekleştiriliyor olmalarıdır. Üniversite olarak liderlik konumumuzu, ancak ve ancak iş dünyası ile çok yakın çalışarak koruyabileceğimizin ve geliştirebileceğimizin bilincindeyiz. Bu ilişkilerimizi gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında daha da geliştirmek yönünde adımlar atmaya devam ediyoruz” dedi.
ŞEHİR KAMPÜSÜ GELİYOR
Profesyonel eğitim programlarının da, bu çabanın en önemli parçalarından birini oluşturduğuna vurgu yapan Leblebici, “Sabancı Üniversitesi olarak, profesyonel yüksek lisans programlarında yeni ve büyük bir atılım gerçekleştirmenin eşiğinde bulunuyoruz. Bu alandaki potansiyelimizi, yurt içinde ve yurt dışında, iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde harekete geçirerek üniversitemizin görünürlüğünü daha da arttırmayı planlıyoruz. Kalitesi ve etkinliği ile yıllardan beri iş dünyasında kendini kabul ettiren ve büyük takdir toplayan profesyonel programlarımıza yenilerini ekleyerek, önümüzdeki yıllarda çeşitliliği daha da arttırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalara destek olmak amacıyla, bir şehir kampüsü oluşturulması yönünde de harekete geçmiş bulunuyoruz diyerek devam etti.
Yusuf Leblebici sözlerine son verirken “Sabancı Üniversitesi, kuruluşundan beri sanayi ve iş dünyasına yakın duruşu ile kendisine çok saygın bir yer edinmeyi başarmıştır. Öğretim hayatına başlamamızın 20. yılında da siz öğrencilerimizin ve mezunlarımızın desteği ile bu yolda yürümeye devam edeceğiz” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Sabancı Üniversitesi 2019 Profesyonel Yüksek Lisans Programları mezuniyet töreni 19 Ekim 2019, Cumartesi günü gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi; Bilişim Teknolojileri, Enerji Teknolojileri ve Yönetimi, Veri Analitiği, Finans, Siber Güvenlik, Yönetim, Profesyoneller İçin Yönetim, Yöneticiler İçin Yönetim (Executive MBA) programlarından bu yıl 220 mezun verdi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin öğretime başlamasının 20. yılında, Türkiye yükseköğrenimine fark getiren bir üniversite olduğunu, uluslararası kabul gören bir kurum haline geldiği söyledi. Güler Sabancı, “20 yıldır hiçbir gün ‘yaptık, bitti’ demedik, sürekli daha iyiyi aradık. Sürekli daha iyiyi aramak, sürekli geleceğe bakmak, yeni yirmi yılları düşünmek bizim DNA’mıza işledi” diyerek devam etti.
Sabancı Üniversitesi’nin kurulduğu günden bu yana toplum ve iş dünyasının yanında olmaya çalıştığına dikkat çeken Sabancı, “Gelişen dünyayı, dünyadaki gelişen akımları en yakından izleyen, ihtiyaçları eğitim programlarına aktaran bir kurum olmaya çalışıyoruz. Sabancı Üniversitesi’ni özel kılan yapısı bize bu esnekliği veriyor” dedi. Bilimsel, akılcı ve katılımcı bir süreçle, teknolojinin sağladığı tüm olanakları kullanarak yeni ve sürdürülebilir bir öğrenim sistemi oluşturduklarını sözlerine ekledi. Güler Sabancı, program içeriklerini değişime açık, geleceğin iş alanlarına uygun olarak tasarladıklarını söyledi ve “Sizlere dünyanın her yerinde geçerli olan yetkinlikleri kazandırmayı hedefledik” dedi.
Dünyanın hiç alışılmadık bir hızla döndüğünü ve değiştiğini, bir adım öne çıkmak isteyen herkesin kendini güncellemesi, yenilemesi gerektiğine vurgu yapan Sabancı, yüksek lisans mezunlarının da bu yolda önemli bir aşamayı tamamladıklarını sözlerine ekledi.
Öğrenmenin, özellikle de günümüz dünyasında bitmeyen bir uğraş olduğunun ve bilgiye erişim olanaklarının sonsuz olduğunun altını çizen Güler Sabancı; “Bu sonsuzlukta kaybolmamanız için size tavsiyem; kendinizi çok iyi tanımanız, önceliklerinizi belirlemeniz ve odaklanmanız; danışmaktan, akıl almaktan sakın çekinmeyin ve Sabancı Üniversitesini unutmayın.” diyerek sözlerine son verdi.
Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici konuşmasında, Sabancı Üniversitesi olarak, son dönemde yapmakta oldukları atılımlarla gerek ulusal düzeyde, gerekse uluslararası sıralamalarda en üst noktadaki konumlarını daha da ileri taşıdıklarını söyledi. Lisans düzeyinde Sabancı Üniversitesi’ne katılan öğrencilerin giriş puanlarının, düzenli bir artışla son yılların en üst seviyesine ulaştığını sözlerine ekledi. 2019 itibarı ile birçok alanda ülke çapında en yüksek taban puanı ile öğrenci kabul eden üniversite olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Sayıları 12 bine yaklaşan mezunların, bugün dünyanın her yerinde, iş dünyasında ve akademik hayatta başarılarını ispat ettiklerinin altını çizdi.
Yusuf Leblebici, “Yüksek lisans ve doktora düzeyinde de, bünyemize katılan öğrencilerimizin hem sayılarında, hem de kalite düzeylerinde sistematik olarak artış gözlemlemekteyiz. Amacımız, kısa bir süre içinde özellikle lisansüstü çalışmaları ve araştırmaları ile daha da öne çıkan bir dünya üniversitesine dönüşmektir. Türkiye’nin en iyisi olmakla yetinmeyeceğimizi, bundan sonraki dönemde kalitesi ile dünya çapında saygınlığı olan bir kurum olmayı hedeflediğimizi her fırsatta vurguluyoruz. Uluslararası üniversite sıralamalarındaki yerimiz Türkiye’deki üniversiteler arasında birinci sırada olsa da, asıl amacımızın dünya üniversiteleri arasındaki yerimizi daha da yükseltmek olduğunun bilincindeyiz. Bundan sonraki dönemde “pozitif” ayrışmak, bizim için en önemli hedeflerden biri olacaktır” dedi. Bu amaca ulaşmak için de endüstri ve sektörlerle daha yakın işbirliği içinde çalışmaya ve merkezlerle birlikte büyümeye öncelik verdiklerini söyledi.
Mühendislik, yönetim bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında faaliyet gösteren araştırma merkezlerinin, toplumla etkileşim noktasında ve sanayi ortaklığı ile artık çok büyük ölçekli projelere ev sahipliği yapmaya başladığını söyleyen Yusuf Leblebici “Bütün bu çalışmaların ortak özelliği, hepsinin sektörlerle, sanayi ve iş dünyası ile bir arada, işbirliği içinde gerçekleştiriliyor olmalarıdır. Üniversite olarak liderlik konumumuzu, ancak ve ancak iş dünyası ile çok yakın çalışarak koruyabileceğimizin ve geliştirebileceğimizin bilincindeyiz. Bu ilişkilerimizi gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında daha da geliştirmek yönünde adımlar atmaya devam ediyoruz” dedi.
ŞEHİR KAMPÜSÜ GELİYOR
Profesyonel eğitim programlarının da, bu çabanın en önemli parçalarından birini oluşturduğuna vurgu yapan Leblebici, “Sabancı Üniversitesi olarak, profesyonel yüksek lisans programlarında yeni ve büyük bir atılım gerçekleştirmenin eşiğinde bulunuyoruz. Bu alandaki potansiyelimizi, yurt içinde ve yurt dışında, iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde harekete geçirerek üniversitemizin görünürlüğünü daha da arttırmayı planlıyoruz. Kalitesi ve etkinliği ile yıllardan beri iş dünyasında kendini kabul ettiren ve büyük takdir toplayan profesyonel programlarımıza yenilerini ekleyerek, önümüzdeki yıllarda çeşitliliği daha da arttırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmalara destek olmak amacıyla, bir şehir kampüsü oluşturulması yönünde de harekete geçmiş bulunuyoruz diyerek devam etti.
Yusuf Leblebici sözlerine son verirken “Sabancı Üniversitesi, kuruluşundan beri sanayi ve iş dünyasına yakın duruşu ile kendisine çok saygın bir yer edinmeyi başarmıştır. Öğretim hayatına başlamamızın 20. yılında da siz öğrencilerimizin ve mezunlarımızın desteği ile bu yolda yürümeye devam edeceğiz” dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ekim 2019 13:25
Gösterim: 1352
Eğitim hayatında 11 yılı geride bırakan Altınbaş Üniversitesi, 12’inci yılına düzenlenen bir törenle başladı. 2019-2020 akademik yılı açılış töreninde Türkiye’de bir ilk olan Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin de açılışı yapıldı.
Üniversitenin Mahmutbey Yerleşkesi’nde düzenlenen törene, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Altınbaş, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Bağcılar Kaymakamı Mustafa Eldivan, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Bulgaristan Ayrımcılığa Karşı Koruma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Ana Dzhumalieva, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeleri, Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Türkiye’de bir ilk olan ‘Öğrenci Ombudsmanlığı’ biriminin de açılışını yaptıklarını belirten Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Öğrencilerimizin bu birimden aldıkları hizmetin kalitesi bizim gururumuz olacaktır. Hedefimiz, ombudsmandan gelecek geri bildirimler sayesinde kalıcı çözümler üretmek ve bu yolla başvuruların nedenini ortadan kaldırmaktır” dedi.
Üniversiteler yükseldikçe, Türkiye de yükselecek
Altınbaş Üniversitesi 2019-2020 akademik yılı açılış dersini, “Adalet, Ombudsmanlık ve Üniversiteler” başlığı altında gerçekleştiren Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, konuşmasında Anayasal bir kurum olan Kamu Denetleme Kurumu hakkında bilgiler verdi. Kamu Denetleme Kurumu’nun hiçbir kişi veya kurumdan talimat, emir ve tavsiye almamasının yapılan çalışmaların adil ve bağımsız olmasına imkan sağladığını vurgulayan Malkoç, Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine güçlü üniversitelerle ulaşabileceğini söyledi. Malkoç, Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki yeri yükseldikçe, Türkiye’nin de dünya ülkeleri arasında yükseleceğini belirtti.
“Türkiye üniversiteler sayesinde bambaşka bir konuma gelecek”
Altınbaş Üniversitesi’nin başarılarını yakından takip ettiğini ifade eden Malkoç, “Üniversiteler bulundukları ülkenin kılavuzudur. Başarıları ülkenin kabiliyetini ortaya koyar. Türkiye’de de son yıllarda üniversiteler konusunda fevkalade bir atılım oldu. 81 ilde üniversite var. Vakıf üniversiteleri ile beraber üniversite sayımız 207’ye yükseldi” dedi. Türkiye’de Altınbaş Üniversitesi ile bir ilk olan Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin diğer üniversitelere de örnek olacağını kaydeden Şeref Malkoç, “İlk defa bir üniversitede Öğrenci Ombudsmanlık birimi açıldı. Bunun için Altınbaş Üniversitesi’ni ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Bizim Türkiye çapındaki 207 üniversitede de Ombudsmanlık Öğrenci Topluluğu kurma niyetimiz var” diye konuştu. Malkoç, Ombudsmanlık faaliyetlerinin toplum için olan yararını anlatarak, deneyimlerini paylaştı.
“Uluslararası öğrenci sıralamasında birinci”
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan da Altınbaş Üniversitesi’nin Türkiye’nin dünya üniversitesi olmak hedefine doğru ve kararlı adımlarla ilerlediğini söyleyerek, “Türkiye’nin dünya üniversitesi nasıl olunur? Türkiye’de üniversite sınavını kazanarak aramıza katılan öğrencilerimizle dünyanın dört bir yanından üniversite öğrencilerini bir araya getirmek ve tüm öğrencilere Atatürk’ün attığı temeller üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir üniversitesinde aldıkları kaliteli eğitimin nişanesi olan diplomaları ile yine dünyanın dört bir yanında meslek icra edebilme imkanı sunmakla olur. Altınbaş Üniversitesi bunu yapmaktadır” diye konuştu. Toplam öğrenci sayısına oranla en fazla uluslararası öğrenci bulunduran üniversitenin Altınbaş Üniversitesi olduğunu belirten Erhan, “Bugün devletimizin biz yüksek öğretim kurumlarına hedef olarak belirlediği 350 bin uluslararası öğrenciye ulaşabilmek için canla başla çalışan üniversitemiz, toplam 10 bin 250 öğrencisi içinde 90 ülkede 3 bin 250 uluslararası öğrenci bulunduran bin üniversite haline gelmiştir. Altınbaş Üniversitesi toplam öğrenci sayısı içinde en fazla uluslararası öğrenci bulundurarak bu sıralamada birinci sırada gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“Amacımız kalıcı çözümler üretmek”
Altınbaş Üniversitesi’nin, kurum çalışanları ve öğrenciler arasında çözüm odaklı bir iletişim dilinin kurulması ve yaşanan sorunların ya da beklenti ve taleplerin hızlıca yanıt bulmasını amaçlayan Öğrenci Ombudsmanlığı uygulamasını hayata geçirdiğini kaydeden Çağrı Erhan, bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, “Çalışmalarına Haziran ayında başlanan öğrenci ombudsmanlığımız, öğrencilerden gelen her türlü başvuruyu en geç 72 saat içerisinde cevaplandırmakta ve bunların büyük bir bölümünü de sonuçlandırmaktadır. Gerek Türk gerek uluslararası öğrencilerimizin bu birimden aldıkları hizmetin kalitesi bizim gururumuz olacaktır. Ama elbette hedefimiz ombudsmandan gelecek geri bildirimler sayesinde bizim belki de farkında olmadığımız, aksamakta olan bazı birim, işlem ve düzenlemelerimiz var ise onlara kalıcı çözümler üretmek ve bu yolla başvuruların nedenini ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından idari ve akademik kadro ile EVA Team, TEDx Altınbaş Kulübü ve Altınbaş Üniversitesi Yelken Kulübü’ne ödülleri takdim edildi. Protokol heyeti, törenin ardından Altınbaş Üniversitesi Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin açılışını yaptı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Eğitim hayatında 11 yılı geride bırakan Altınbaş Üniversitesi, 12’inci yılına düzenlenen bir törenle başladı. 2019-2020 akademik yılı açılış töreninde Türkiye’de bir ilk olan Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin de açılışı yapıldı.
Üniversitenin Mahmutbey Yerleşkesi’nde düzenlenen törene, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Altınbaş, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Bağcılar Kaymakamı Mustafa Eldivan, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Bulgaristan Ayrımcılığa Karşı Koruma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Ana Dzhumalieva, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeleri, Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Türkiye’de bir ilk olan ‘Öğrenci Ombudsmanlığı’ biriminin de açılışını yaptıklarını belirten Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Öğrencilerimizin bu birimden aldıkları hizmetin kalitesi bizim gururumuz olacaktır. Hedefimiz, ombudsmandan gelecek geri bildirimler sayesinde kalıcı çözümler üretmek ve bu yolla başvuruların nedenini ortadan kaldırmaktır” dedi.
Üniversiteler yükseldikçe, Türkiye de yükselecek
Altınbaş Üniversitesi 2019-2020 akademik yılı açılış dersini, “Adalet, Ombudsmanlık ve Üniversiteler” başlığı altında gerçekleştiren Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, konuşmasında Anayasal bir kurum olan Kamu Denetleme Kurumu hakkında bilgiler verdi. Kamu Denetleme Kurumu’nun hiçbir kişi veya kurumdan talimat, emir ve tavsiye almamasının yapılan çalışmaların adil ve bağımsız olmasına imkan sağladığını vurgulayan Malkoç, Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine güçlü üniversitelerle ulaşabileceğini söyledi. Malkoç, Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki yeri yükseldikçe, Türkiye’nin de dünya ülkeleri arasında yükseleceğini belirtti.
“Türkiye üniversiteler sayesinde bambaşka bir konuma gelecek”
Altınbaş Üniversitesi’nin başarılarını yakından takip ettiğini ifade eden Malkoç, “Üniversiteler bulundukları ülkenin kılavuzudur. Başarıları ülkenin kabiliyetini ortaya koyar. Türkiye’de de son yıllarda üniversiteler konusunda fevkalade bir atılım oldu. 81 ilde üniversite var. Vakıf üniversiteleri ile beraber üniversite sayımız 207’ye yükseldi” dedi. Türkiye’de Altınbaş Üniversitesi ile bir ilk olan Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin diğer üniversitelere de örnek olacağını kaydeden Şeref Malkoç, “İlk defa bir üniversitede Öğrenci Ombudsmanlık birimi açıldı. Bunun için Altınbaş Üniversitesi’ni ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Bizim Türkiye çapındaki 207 üniversitede de Ombudsmanlık Öğrenci Topluluğu kurma niyetimiz var” diye konuştu. Malkoç, Ombudsmanlık faaliyetlerinin toplum için olan yararını anlatarak, deneyimlerini paylaştı.
“Uluslararası öğrenci sıralamasında birinci”
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan da Altınbaş Üniversitesi’nin Türkiye’nin dünya üniversitesi olmak hedefine doğru ve kararlı adımlarla ilerlediğini söyleyerek, “Türkiye’nin dünya üniversitesi nasıl olunur? Türkiye’de üniversite sınavını kazanarak aramıza katılan öğrencilerimizle dünyanın dört bir yanından üniversite öğrencilerini bir araya getirmek ve tüm öğrencilere Atatürk’ün attığı temeller üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir üniversitesinde aldıkları kaliteli eğitimin nişanesi olan diplomaları ile yine dünyanın dört bir yanında meslek icra edebilme imkanı sunmakla olur. Altınbaş Üniversitesi bunu yapmaktadır” diye konuştu. Toplam öğrenci sayısına oranla en fazla uluslararası öğrenci bulunduran üniversitenin Altınbaş Üniversitesi olduğunu belirten Erhan, “Bugün devletimizin biz yüksek öğretim kurumlarına hedef olarak belirlediği 350 bin uluslararası öğrenciye ulaşabilmek için canla başla çalışan üniversitemiz, toplam 10 bin 250 öğrencisi içinde 90 ülkede 3 bin 250 uluslararası öğrenci bulunduran bin üniversite haline gelmiştir. Altınbaş Üniversitesi toplam öğrenci sayısı içinde en fazla uluslararası öğrenci bulundurarak bu sıralamada birinci sırada gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“Amacımız kalıcı çözümler üretmek”
Altınbaş Üniversitesi’nin, kurum çalışanları ve öğrenciler arasında çözüm odaklı bir iletişim dilinin kurulması ve yaşanan sorunların ya da beklenti ve taleplerin hızlıca yanıt bulmasını amaçlayan Öğrenci Ombudsmanlığı uygulamasını hayata geçirdiğini kaydeden Çağrı Erhan, bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, “Çalışmalarına Haziran ayında başlanan öğrenci ombudsmanlığımız, öğrencilerden gelen her türlü başvuruyu en geç 72 saat içerisinde cevaplandırmakta ve bunların büyük bir bölümünü de sonuçlandırmaktadır. Gerek Türk gerek uluslararası öğrencilerimizin bu birimden aldıkları hizmetin kalitesi bizim gururumuz olacaktır. Ama elbette hedefimiz ombudsmandan gelecek geri bildirimler sayesinde bizim belki de farkında olmadığımız, aksamakta olan bazı birim, işlem ve düzenlemelerimiz var ise onlara kalıcı çözümler üretmek ve bu yolla başvuruların nedenini ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından idari ve akademik kadro ile EVA Team, TEDx Altınbaş Kulübü ve Altınbaş Üniversitesi Yelken Kulübü’ne ödülleri takdim edildi. Protokol heyeti, törenin ardından Altınbaş Üniversitesi Öğrenci Ombudsmanlığı biriminin açılışını yaptı.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Ekim 2019 10:54
Gösterim: 1140
İktisat, işletme, siyaset bilimi, sosyoloji, hukuk ve tarih alanlarını bir araya getirerek, disiplinler arası bilimsel çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirmeyi, evrensel ölçekte bilimsel katkı sağlamayı, eğitim faaliyetlerinde bulunmayı, araştırmaları desteklemeyi, bilimsel yayınlar yapmayı, sivil toplum yapısının anlaşılmasına katkı sağlamayı hedefleyen “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi (KUSİTHAM) açıldı.
Koç Üniversitesi’nin Rumelifeneri kampüsünde yer alan merkezin açılışına Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım katıldı. Törende konuşan Prof. Dr. Umran İnan, “Hayırseverlik Merkezi ile özel sektör, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve hayırseverlik etrafında şekillenen sivil toplumun çağdaş bir anlayış çerçevesinde anlaşılmasını sağlayacak bilimsel temelleri oluşturmayı amaçlıyoruz”
Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak eğitim, sağlık ve kültür alanlarında toplumun yaşam kalitesini yükseltecek öncü ve örnek hizmetler sunan Vehbi Koç Vakfı’nın (VKV) 50. Yılı kapsamında “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi (KUSİTHAM)” kuruldu. KUSİTHAM, Koç Üniversitesi’nin, iktisat, işletme, siyaset bilimi, sosyoloji, hukuk ve tarih alanlarındaki araştırmalarını destekleyerek, bilimsel çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirmeyi, evrensel ölçekte bilimsel katkı sağlamayı, eğitim faaliyetlerinde bulunmayı, bilimsel yayınlar yapmayı, söz konusu kuruluşların gelişimine ve sivil toplum yapısının anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösterecek.
Rumelifeneri Kampüsünde “Hayırseverlikte Yeni Eğilimler: Türkiye’den Dünya’ya Bakış” adlı konferansla gerçekleştirilen açılışa, Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, VKV Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım ve Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem, IUPUL, Lilly Hayırseverlik Okulu Dekanı Prof. Amir Pasic ve akademisyenler katıldı.
Prof. Dr. Umran İnan: “Ülkemize ve insanlığa dönüştürücü etkisi olan katkılar yapmaya devam edeceğiz.”
Prof. Dr. Umran İnan, açılışta yaptığı konuşmada, “Sivil toplumun ve hayırseverliğin gelişimine katkı sağlayan önemli bir rol model konumunda olan Vakfımızın 50. Yılı kapsamında, araştırma, eğitim ve profesyonel gelişim faaliyetleri yürütecek olan “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezimizin açılışını yapmak bizler için gurur verici. Türkiye'de yarım yüzyıldır eğitim, kültür ve sağlık alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen Vehbi Koç Vakfı'ndan bugüne kadar kampüslerimize yapılan yatırım, 1 milyar Amerikan doları. Vakfın her yıl Koç Üniversitesi’ne aktardığı kaynak ise yaklaşık 35 milyon Amerikan doları… Vehbi Koç Vakfı’nın üniversitemize sağladığı bu desteği, diğer merkezlerimizde olduğu gibi “Hayırseverlik” konusunda bugüne kadarki çalışmalarımızı bir adım öteye taşımak için kullanmaktan sorumluyuz. Bu imkânı bize bahşettiği için Vakfımız Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Semahat Arsel’e huzurunuzda en içten teşekkürlerimizi iletmek isterim” dedi.
Sözlerine devam eden Prof. Dr. Umran İnan, “Neredeyse her gün yeni bir disiplin doğuyor; eski disiplinler ise beklenmedik işbirlikleriyle yeniden hayat buluyor. Biz de, Koç Üniversitesi olarak, disiplinler arası çalışmayı, işbirliğini, çeşitliliği, hiyerarşiden ve katı normlardan uzaklaşmayı önceliklendiren yaklaşımımız ile bundan sonraki 25 yılda da bilimin yolunda ilerleyerek ülkemize ve insanlığa dönüştürücü etkisi olan katkılar yapmaya devam edeceğiz. Üniversitemiz Türkiye’nin çok önemli bir değeri ve burada yaklaşık 7 bin öğrencimizle gerek eğitimde gerekse araştırma ve geliştirmede, bilim üretmede mükemmeli yakalamak için canla başla çalışıyoruz. Üniversitemizin bir araştırma üniversitesi olduğunu sürekli vurguluyoruz. Geçtiğimiz hafta YÖK tarafından açıklanan rapora göre Koç Üniversitesi Araştırma ve Geliştirme’de en başarılı üniversite oldu. Yeni açılan bu merkezimizde dünyada hayırseverliğin daha da gelişmesi ve artması için çabalayacağız. Ayrıca büyük varlıklara ulaşma başarısını göstermiş insanların bu varlıklılarını insanlığın en güzel projeleriyle paylaşması ve bu projeleri destekleyecek ortamın oluşmasına katkıda bulunmaya çalışacağız” dedi.
VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım: “Merkezimiz çok önemli bir boşluğu dolduracak”
Sivil toplum, hayırseverlik ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların tarihinin insanlık kadar eski olduğuna dikkat çeken VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım şöyle konuştu: “Çevre sorunlarının, zorunlu göçün ve gelir adaletsizliğinin arttığı bir dünyada üçüncü sektöre de her zamankinden farklı görevler düşüyor. Bu alanın ekonomi, sosyoloji, yönetim bilimi, tarih hatta felsefe ve psikoloji gibi birçok farklı disiplinle ilişkisi hem geniş, hem de derin bir bakış açısının gerekliliğine işaret ediyor. Ne yazık ki ülkemiz sivil topluma dair araştırma, yayın ve eğitim faaliyetleri açısından hiç iyi bir konumda değil. Merkezimizin çok önemli bir boşluğu dolduracağına ve kısa zamanda Türkiye ve Sivil Toplum ya da Hayırseverlik dendiğinde ilk akla gelen referans kurum olacağına yürekten inanıyorum.”
Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel: “Merkez, bizim için büyük kıymet arz etmektedir”
Merkezin açılış törenine katılan Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Semahat Arsel ise şunları aktardı: “Vakfımızın 50. yılını kutlarken, ülkelerin kalkınmasında çok önemli bir yeri olan sivil toplum alanında, hepimizin eksikliğini hissettiğimiz araştırma, eğitim ve profesyonel gelişim faaliyetleri yürütecek olan “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi”nin açılışını yapıyor olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorum. Vehbi Koç Vakfı, Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak kurularak vakıfçılığın ülkemizde gelişimine öncülük etti. 50 yıldır eğitim, kültür ve sağlık alanlarında memleketimizin gelişimine ve toplumun kalkınmasına yönelik pek çok çalışma yürütüyoruz. Bugün, bu araştırma merkezimizin kurulmasının altında da aynı felsefe yatıyor. Merkezimiz, araştırmalar yürütecek, sivil toplum ve hayırseverlik alanında çalışan araştırmacılar ile lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yol gösterecek, çalışmalarına ev sahipliği yapacak. Ayrıca, vakıflarda, derneklerde çalışan veya bu alana yönelmek isteyen profesyonellere liderlik, stratejik yönetim, kaynak geliştirme, etki ölçümleme gibi sertifikalı eğitim fırsatları sağlayacak. Bunu yaparken de alanında öncü uluslararası kuruluşlarla işbirlikleri içerisinde olacak. 25. yaşını kutlayan Koç Üniversitesi, ülkemizin ve Vakfımızın gözbebeği kurumlarındandır. Evrensel bilime ve en değerli varlığımız olan insan kaynağımızın gelişimine önemli katkılar sunmaktadır. Üniversitemizin bünyesinde kurulan bu Merkez, diğer tüm fakültelerimiz ve merkezlerimiz gibi bizim için büyük kıymet arz etmektedir. Çalışma konusu itibariyle de Vakfımız için yeri ve önemi hep ayrı kalacaktır” dedi.
Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem: “Hayırseverlik ve araştırma merkezi adı altında kalıcı bir merkez kuruluyor. Bu gerçekten takdire şayan”
Açılışta söz alan Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem ise Türkiye'de 80 civarında vakıf üniversitesi olduğunu aktararak, Vakıf üniversitelerinin öncelikle öğrencilerine vakfın ne demek olduğunu, kapsamını, içeriğini, geçmişini ve tarihini anlatmaları gerekliliği üzerinde durdu. Dr. Adnan Ertem, Bugün burada hayırseverlik ve araştırma merkezi adı altında kalıcı bir merkez kuruluyor. Bu gerçekten takdire şayan, en azından kendi adıma sevindiğimi ifade edebileceğim bir gelişme. Burada hem hayırseverlik anlamında hem hayır yapma anlamında hem de vakıf ve STK konusunda birçok araştırma yapılacağına inanıyorum." diye konuştu.
Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu: “ Vatandaşlar ihtiyaç sahiplerine yardımlarını bir kurum aracılığıyla değil, doğrudan kendileri gerçekleştirmeyi tercih ediyorlar”
Hayırseverlik Merkezi’nin açılışı kapsamında düzenlenen “Hayırseverlikte Yeni Eğilimler: Türkiye’den Dünya’ya Bakış” adlı konferansta konuşan Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, üçüncüsü yayımlanan Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması’nın bulgularını paylaştı. Prof. Dr. Ali Çarkoğlu şöyle devam etti: “Araştırma sonuçlarına 2004 ve 2015’de elde edilmiş sonuçlarla karşılaştırmalı olarak baktık. Buna göre Türkiye’de yoksullara yardım öncelikli olarak devletin görevi olarak görülüyor. Bu bulgu 2004’ten bu yana değişmemekle birlikte 2019 araştırmasında yoksullara yardımı “hali vakti yerinde vatandaşların” görevi olarak görenlerin oranında düşüş gözlenmiştir. 2004’ten bu yana gözlenen bir başka bulgu da vatandaşların ihtiyaç sahiplerine yardımlarını bir kurum aracılığıyla değil, doğrudan kendileri gerçekleştirmeyi tercih etmeleridir. Bir diğer bulgu ise vatandaşların toplam yardımları içinde dilencilere yapılan yardımlar 2004’ten bu yana önemini korumaktadır. Sokak dilencilerine para verenlerin oranı bir miktar azalsa da her 10 vatandaştan 4’ü dilencilere para vermektedir.”
KUSİTHAM faaliyet alanları :
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İktisat, işletme, siyaset bilimi, sosyoloji, hukuk ve tarih alanlarını bir araya getirerek, disiplinler arası bilimsel çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirmeyi, evrensel ölçekte bilimsel katkı sağlamayı, eğitim faaliyetlerinde bulunmayı, araştırmaları desteklemeyi, bilimsel yayınlar yapmayı, sivil toplum yapısının anlaşılmasına katkı sağlamayı hedefleyen “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi (KUSİTHAM) açıldı.
Koç Üniversitesi’nin Rumelifeneri kampüsünde yer alan merkezin açılışına Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım katıldı. Törende konuşan Prof. Dr. Umran İnan, “Hayırseverlik Merkezi ile özel sektör, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve hayırseverlik etrafında şekillenen sivil toplumun çağdaş bir anlayış çerçevesinde anlaşılmasını sağlayacak bilimsel temelleri oluşturmayı amaçlıyoruz”
Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak eğitim, sağlık ve kültür alanlarında toplumun yaşam kalitesini yükseltecek öncü ve örnek hizmetler sunan Vehbi Koç Vakfı’nın (VKV) 50. Yılı kapsamında “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi (KUSİTHAM)” kuruldu. KUSİTHAM, Koç Üniversitesi’nin, iktisat, işletme, siyaset bilimi, sosyoloji, hukuk ve tarih alanlarındaki araştırmalarını destekleyerek, bilimsel çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirmeyi, evrensel ölçekte bilimsel katkı sağlamayı, eğitim faaliyetlerinde bulunmayı, bilimsel yayınlar yapmayı, söz konusu kuruluşların gelişimine ve sivil toplum yapısının anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösterecek.
Rumelifeneri Kampüsünde “Hayırseverlikte Yeni Eğilimler: Türkiye’den Dünya’ya Bakış” adlı konferansla gerçekleştirilen açılışa, Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, VKV Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım ve Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem, IUPUL, Lilly Hayırseverlik Okulu Dekanı Prof. Amir Pasic ve akademisyenler katıldı.
Prof. Dr. Umran İnan: “Ülkemize ve insanlığa dönüştürücü etkisi olan katkılar yapmaya devam edeceğiz.”
Prof. Dr. Umran İnan, açılışta yaptığı konuşmada, “Sivil toplumun ve hayırseverliğin gelişimine katkı sağlayan önemli bir rol model konumunda olan Vakfımızın 50. Yılı kapsamında, araştırma, eğitim ve profesyonel gelişim faaliyetleri yürütecek olan “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezimizin açılışını yapmak bizler için gurur verici. Türkiye'de yarım yüzyıldır eğitim, kültür ve sağlık alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen Vehbi Koç Vakfı'ndan bugüne kadar kampüslerimize yapılan yatırım, 1 milyar Amerikan doları. Vakfın her yıl Koç Üniversitesi’ne aktardığı kaynak ise yaklaşık 35 milyon Amerikan doları… Vehbi Koç Vakfı’nın üniversitemize sağladığı bu desteği, diğer merkezlerimizde olduğu gibi “Hayırseverlik” konusunda bugüne kadarki çalışmalarımızı bir adım öteye taşımak için kullanmaktan sorumluyuz. Bu imkânı bize bahşettiği için Vakfımız Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Semahat Arsel’e huzurunuzda en içten teşekkürlerimizi iletmek isterim” dedi.
Sözlerine devam eden Prof. Dr. Umran İnan, “Neredeyse her gün yeni bir disiplin doğuyor; eski disiplinler ise beklenmedik işbirlikleriyle yeniden hayat buluyor. Biz de, Koç Üniversitesi olarak, disiplinler arası çalışmayı, işbirliğini, çeşitliliği, hiyerarşiden ve katı normlardan uzaklaşmayı önceliklendiren yaklaşımımız ile bundan sonraki 25 yılda da bilimin yolunda ilerleyerek ülkemize ve insanlığa dönüştürücü etkisi olan katkılar yapmaya devam edeceğiz. Üniversitemiz Türkiye’nin çok önemli bir değeri ve burada yaklaşık 7 bin öğrencimizle gerek eğitimde gerekse araştırma ve geliştirmede, bilim üretmede mükemmeli yakalamak için canla başla çalışıyoruz. Üniversitemizin bir araştırma üniversitesi olduğunu sürekli vurguluyoruz. Geçtiğimiz hafta YÖK tarafından açıklanan rapora göre Koç Üniversitesi Araştırma ve Geliştirme’de en başarılı üniversite oldu. Yeni açılan bu merkezimizde dünyada hayırseverliğin daha da gelişmesi ve artması için çabalayacağız. Ayrıca büyük varlıklara ulaşma başarısını göstermiş insanların bu varlıklılarını insanlığın en güzel projeleriyle paylaşması ve bu projeleri destekleyecek ortamın oluşmasına katkıda bulunmaya çalışacağız” dedi.
VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım: “Merkezimiz çok önemli bir boşluğu dolduracak”
Sivil toplum, hayırseverlik ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların tarihinin insanlık kadar eski olduğuna dikkat çeken VKV Genel Müdürü Erdal Yıldırım şöyle konuştu: “Çevre sorunlarının, zorunlu göçün ve gelir adaletsizliğinin arttığı bir dünyada üçüncü sektöre de her zamankinden farklı görevler düşüyor. Bu alanın ekonomi, sosyoloji, yönetim bilimi, tarih hatta felsefe ve psikoloji gibi birçok farklı disiplinle ilişkisi hem geniş, hem de derin bir bakış açısının gerekliliğine işaret ediyor. Ne yazık ki ülkemiz sivil topluma dair araştırma, yayın ve eğitim faaliyetleri açısından hiç iyi bir konumda değil. Merkezimizin çok önemli bir boşluğu dolduracağına ve kısa zamanda Türkiye ve Sivil Toplum ya da Hayırseverlik dendiğinde ilk akla gelen referans kurum olacağına yürekten inanıyorum.”
Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel: “Merkez, bizim için büyük kıymet arz etmektedir”
Merkezin açılış törenine katılan Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Semahat Arsel ise şunları aktardı: “Vakfımızın 50. yılını kutlarken, ülkelerin kalkınmasında çok önemli bir yeri olan sivil toplum alanında, hepimizin eksikliğini hissettiğimiz araştırma, eğitim ve profesyonel gelişim faaliyetleri yürütecek olan “Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi”nin açılışını yapıyor olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorum. Vehbi Koç Vakfı, Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak kurularak vakıfçılığın ülkemizde gelişimine öncülük etti. 50 yıldır eğitim, kültür ve sağlık alanlarında memleketimizin gelişimine ve toplumun kalkınmasına yönelik pek çok çalışma yürütüyoruz. Bugün, bu araştırma merkezimizin kurulmasının altında da aynı felsefe yatıyor. Merkezimiz, araştırmalar yürütecek, sivil toplum ve hayırseverlik alanında çalışan araştırmacılar ile lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yol gösterecek, çalışmalarına ev sahipliği yapacak. Ayrıca, vakıflarda, derneklerde çalışan veya bu alana yönelmek isteyen profesyonellere liderlik, stratejik yönetim, kaynak geliştirme, etki ölçümleme gibi sertifikalı eğitim fırsatları sağlayacak. Bunu yaparken de alanında öncü uluslararası kuruluşlarla işbirlikleri içerisinde olacak. 25. yaşını kutlayan Koç Üniversitesi, ülkemizin ve Vakfımızın gözbebeği kurumlarındandır. Evrensel bilime ve en değerli varlığımız olan insan kaynağımızın gelişimine önemli katkılar sunmaktadır. Üniversitemizin bünyesinde kurulan bu Merkez, diğer tüm fakültelerimiz ve merkezlerimiz gibi bizim için büyük kıymet arz etmektedir. Çalışma konusu itibariyle de Vakfımız için yeri ve önemi hep ayrı kalacaktır” dedi.
Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem: “Hayırseverlik ve araştırma merkezi adı altında kalıcı bir merkez kuruluyor. Bu gerçekten takdire şayan”
Açılışta söz alan Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem ise Türkiye'de 80 civarında vakıf üniversitesi olduğunu aktararak, Vakıf üniversitelerinin öncelikle öğrencilerine vakfın ne demek olduğunu, kapsamını, içeriğini, geçmişini ve tarihini anlatmaları gerekliliği üzerinde durdu. Dr. Adnan Ertem, Bugün burada hayırseverlik ve araştırma merkezi adı altında kalıcı bir merkez kuruluyor. Bu gerçekten takdire şayan, en azından kendi adıma sevindiğimi ifade edebileceğim bir gelişme. Burada hem hayırseverlik anlamında hem hayır yapma anlamında hem de vakıf ve STK konusunda birçok araştırma yapılacağına inanıyorum." diye konuştu.
Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu: “ Vatandaşlar ihtiyaç sahiplerine yardımlarını bir kurum aracılığıyla değil, doğrudan kendileri gerçekleştirmeyi tercih ediyorlar”
Hayırseverlik Merkezi’nin açılışı kapsamında düzenlenen “Hayırseverlikte Yeni Eğilimler: Türkiye’den Dünya’ya Bakış” adlı konferansta konuşan Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, üçüncüsü yayımlanan Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması’nın bulgularını paylaştı. Prof. Dr. Ali Çarkoğlu şöyle devam etti: “Araştırma sonuçlarına 2004 ve 2015’de elde edilmiş sonuçlarla karşılaştırmalı olarak baktık. Buna göre Türkiye’de yoksullara yardım öncelikli olarak devletin görevi olarak görülüyor. Bu bulgu 2004’ten bu yana değişmemekle birlikte 2019 araştırmasında yoksullara yardımı “hali vakti yerinde vatandaşların” görevi olarak görenlerin oranında düşüş gözlenmiştir. 2004’ten bu yana gözlenen bir başka bulgu da vatandaşların ihtiyaç sahiplerine yardımlarını bir kurum aracılığıyla değil, doğrudan kendileri gerçekleştirmeyi tercih etmeleridir. Bir diğer bulgu ise vatandaşların toplam yardımları içinde dilencilere yapılan yardımlar 2004’ten bu yana önemini korumaktadır. Sokak dilencilerine para verenlerin oranı bir miktar azalsa da her 10 vatandaştan 4’ü dilencilere para vermektedir.”
KUSİTHAM faaliyet alanları :
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Ekim 2019 11:30
Gösterim: 1165
İstanbul Bilgi Üniversitesi geleceği şekillendirecek eğitim çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. BİLGİ ve beş farklı eğitim kurumunun iş birliğiyle hayata geçirilen yeni nesil öğrenme ve gelişim platformu “LOOP” ile dijital dönüşüm, inovasyon, girişimcilik ve fintech gibi 21. yüzyılın yetkinliklerine uygun eğitimler verilecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi, gelişimi destekleyen, yeniliğe önem veren kurumlarla, önde gelen eğitim organizasyonlarını buluşturan bir öğrenme platformu olarak tasarlanan “LOOP”u (Learn on Organisations and People) hayata geçirdi. İnsanı, teknolojiyi ve organizasyonları odağına alan LOOP bünyesinde Enocta, Eğitmen Panda, Üç Renk Danışmanlık, S360 ve Franklin Covey eğitim kurumları, farklı eğitim modüllerini BİLGİ iş birliğiyle ortaya koyacak. 21. yüzyılın yetkinliklerine göre belirlenecek programlar dijital dönüşüm, inovasyon, sosyal inovasyon, girişimcilik, eğitim teknolojileri, eğitim yönetimi, finans, fintech’in yanı sıra bireysel, profesyonel ve kurumsal gelişime odaklanacak.
LOOP tanıtım töreni santralistanbul Kampüsü’nde dün akşam yapıldı. İş birliğine dair detayların ve gelecek planlarının kamuoyu ile paylaşıldığı etkinliğin açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Vekil Rektörü Prof. Dr. Kübra Yenisey, öğrenmenin farklı biçimlerde hayat boyu devam ettiğini ve LOOP’un da buna hizmet edeceğini belirtti.
“LOOP bir performans platformu”
BİLGİ Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı Dr. Ecmel Ayral ise LOOP’un bir performans platformu olduğunun altını çizen konuşmasında şu ifadeleri kullandı, “LOOP küresel bir marka yaratma hedefiyle, bünyesinde çok çeşitli programla hayata geçirildi. Bu programlar kurumlara, bireylere ve örgütlerin gelişimine katkı sağlayacak. Günümüzde profesyonellerin sahip olduğu becerilerin öneminin azaldığı ve yetkinliklerin öneminin arttığını görüyoruz. Biz LOOP ile yetkinliklerin artmasına odaklanıyoruz, uzun vadede fark yaratacağın yetkinlikler olduğuna inanıyoruz. LOOP ile standart bir eğitim sunmaktan ziyade kurumların ve bireylerin ihtiyaç ve arzularına yönelik programlar hazırlayacağız.”
Yetenek açığı ve kaybı söz konusu
Etkinlikte iş birliği yapılan eğitim kurumlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla “Kurumlar ve Yetenekler Birlikte Gelişirken Paneli” düzenlendi. Söz alan konuşmacılardan Enocta CEO’su Ahmet Hançer, LOOP’ta verilen eğitimlerin dünyaya açılacak nitelikte olacağının altını çizerek, “Amerika’da kurumların insan gelişimi için harcadığı para kişi başına 1200 Dolar. Türkiye’de yüzde 70 civarı yetenek açığı olmasına rağmen kişi başı 450 TL harcanıyor. LOOP sayesinde bilginin akredite olmasını sağlayacağız” dedi. Yetenek açığı kadar mevcut yeteneklerin kaybının da söz konusu olduğunu belirten S360 Kurucusu Kerem Okumuş, “On yıllık strateji ve vizyon ortaya koysanız bile lider eksikliği dikkat çekiyor. Fayda odağında bir işletme modelinin gelişimini sağlamak açısından genç ve tutkulu liderlere ihtiyaç var. LOOP bu açığı kapatacaktır” dedi.
“Rekabeti bırakıp güçlerimizi birleştirdik”
Eğitimde Ar-Ge çalışmalarının önemine dikkat çeken Franklin Covey Genel Müdürü Selda Bağlan, uygulama alanında akademik bilgilere ihtiyaç duyulduğunu ve bu bilgilerin de yalnızca yüksek lisans programlarıyla değil, hibrit eğitimlerle mümkün olduğunun altını çizdi. 21. yüzyılın yetkinliklerine dikkat çeken Üç Renk Danışmanlık Kurucusu Esra Odabaşı, “Şirket ihtiyaçlarını ortaya koymak ve ülkenin fotoğrafını çekmek amacındayız. Eğitim kurumları olarak rekabeti bir kenara bırakarak güçlerimizi birleştirme kararı aldık” diyerek LOOP’a katılma nedenlerini açıkladı. Etkinlikte söz alan isimlerden Eğitmen Panda Kurucu Ortağı Emre Keskin ise tekdüze eğitim modelinin verimsizliğine vurgu yaparak, “Kurumsal yapı yeniden şekillenmeli. Bunu geleneksel eğitim modelleriyle başarmak imkânsız. LOOP platformu sayesinde daha büyük bir değer üretip, sistemi birlikte değiştirebileceğiz” ifadelerini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İstanbul Bilgi Üniversitesi geleceği şekillendirecek eğitim çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. BİLGİ ve beş farklı eğitim kurumunun iş birliğiyle hayata geçirilen yeni nesil öğrenme ve gelişim platformu “LOOP” ile dijital dönüşüm, inovasyon, girişimcilik ve fintech gibi 21. yüzyılın yetkinliklerine uygun eğitimler verilecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi, gelişimi destekleyen, yeniliğe önem veren kurumlarla, önde gelen eğitim organizasyonlarını buluşturan bir öğrenme platformu olarak tasarlanan “LOOP”u (Learn on Organisations and People) hayata geçirdi. İnsanı, teknolojiyi ve organizasyonları odağına alan LOOP bünyesinde Enocta, Eğitmen Panda, Üç Renk Danışmanlık, S360 ve Franklin Covey eğitim kurumları, farklı eğitim modüllerini BİLGİ iş birliğiyle ortaya koyacak. 21. yüzyılın yetkinliklerine göre belirlenecek programlar dijital dönüşüm, inovasyon, sosyal inovasyon, girişimcilik, eğitim teknolojileri, eğitim yönetimi, finans, fintech’in yanı sıra bireysel, profesyonel ve kurumsal gelişime odaklanacak.
LOOP tanıtım töreni santralistanbul Kampüsü’nde dün akşam yapıldı. İş birliğine dair detayların ve gelecek planlarının kamuoyu ile paylaşıldığı etkinliğin açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Vekil Rektörü Prof. Dr. Kübra Yenisey, öğrenmenin farklı biçimlerde hayat boyu devam ettiğini ve LOOP’un da buna hizmet edeceğini belirtti.
“LOOP bir performans platformu”
BİLGİ Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı Dr. Ecmel Ayral ise LOOP’un bir performans platformu olduğunun altını çizen konuşmasında şu ifadeleri kullandı, “LOOP küresel bir marka yaratma hedefiyle, bünyesinde çok çeşitli programla hayata geçirildi. Bu programlar kurumlara, bireylere ve örgütlerin gelişimine katkı sağlayacak. Günümüzde profesyonellerin sahip olduğu becerilerin öneminin azaldığı ve yetkinliklerin öneminin arttığını görüyoruz. Biz LOOP ile yetkinliklerin artmasına odaklanıyoruz, uzun vadede fark yaratacağın yetkinlikler olduğuna inanıyoruz. LOOP ile standart bir eğitim sunmaktan ziyade kurumların ve bireylerin ihtiyaç ve arzularına yönelik programlar hazırlayacağız.”
Yetenek açığı ve kaybı söz konusu
Etkinlikte iş birliği yapılan eğitim kurumlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla “Kurumlar ve Yetenekler Birlikte Gelişirken Paneli” düzenlendi. Söz alan konuşmacılardan Enocta CEO’su Ahmet Hançer, LOOP’ta verilen eğitimlerin dünyaya açılacak nitelikte olacağının altını çizerek, “Amerika’da kurumların insan gelişimi için harcadığı para kişi başına 1200 Dolar. Türkiye’de yüzde 70 civarı yetenek açığı olmasına rağmen kişi başı 450 TL harcanıyor. LOOP sayesinde bilginin akredite olmasını sağlayacağız” dedi. Yetenek açığı kadar mevcut yeteneklerin kaybının da söz konusu olduğunu belirten S360 Kurucusu Kerem Okumuş, “On yıllık strateji ve vizyon ortaya koysanız bile lider eksikliği dikkat çekiyor. Fayda odağında bir işletme modelinin gelişimini sağlamak açısından genç ve tutkulu liderlere ihtiyaç var. LOOP bu açığı kapatacaktır” dedi.
“Rekabeti bırakıp güçlerimizi birleştirdik”
Eğitimde Ar-Ge çalışmalarının önemine dikkat çeken Franklin Covey Genel Müdürü Selda Bağlan, uygulama alanında akademik bilgilere ihtiyaç duyulduğunu ve bu bilgilerin de yalnızca yüksek lisans programlarıyla değil, hibrit eğitimlerle mümkün olduğunun altını çizdi. 21. yüzyılın yetkinliklerine dikkat çeken Üç Renk Danışmanlık Kurucusu Esra Odabaşı, “Şirket ihtiyaçlarını ortaya koymak ve ülkenin fotoğrafını çekmek amacındayız. Eğitim kurumları olarak rekabeti bir kenara bırakarak güçlerimizi birleştirme kararı aldık” diyerek LOOP’a katılma nedenlerini açıkladı. Etkinlikte söz alan isimlerden Eğitmen Panda Kurucu Ortağı Emre Keskin ise tekdüze eğitim modelinin verimsizliğine vurgu yaparak, “Kurumsal yapı yeniden şekillenmeli. Bunu geleneksel eğitim modelleriyle başarmak imkânsız. LOOP platformu sayesinde daha büyük bir değer üretip, sistemi birlikte değiştirebileceğiz” ifadelerini kullandı.
Son Güncelleme: Perşembe, 03 Ekim 2019 11:00
Gösterim: 1425
YÖK, “2018 - ÜNİVERSİTE YILLIK İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU"nu açıkladı.
YÖK tarafından, üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerinin yapacakları bir sistem kuruldu. Üniversiteler 5 ana alanda 45 alt gösterge ile değerlendirildiği değerlendirme raporuna bu linkten ulaşılabiliyor: https://www.yok.gov.tr/universiteler/2018-izleme-ve-degerlendirme-raporlari
YÖK’ten konuyla ilgili açıklama ise şöyle:
Türk yükseköğretim sistemi 8 milyona dayanan öğrenci sayısı ve 207 yükseköğretim kurumu ile sayısal büyüme açısından belirli bir düzeye ulaşmıştır. Çeşitlenen, farklılaşan ve sayıları artan yükseköğretim kurumlarımız için artık “nitelik" üzerinde odaklanılması gerekmektedir.
Bu sebeple “üniversitelerin küresel ve ulusal amaçları doğrultusunda yürüttükleri çalışma ve faaliyetleri nitel olarak ölçmek ve üniversitelerin akademik ve sosyal rekabet gücünün gelişimini tespit etmek" amacıyla, bu yıldan itibaren belirlenen 5 alan altında 45 göstergenin yıllık olarak izlenmesi ve değerlendirilmesine, neticesinde rapor haline getirilip paylaşılmasına başlanmıştır.
Üniversiteler 5 ana alanda toplam 45 alt gösterge ile değerlendirildi
Üniversitelerin, eğitim ve öğretim dâhil bütün çalışmalarını şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri doğrultusunda yürütme ve kaynaklarını etkin ve verimli bir biçimde kullanma durumunu izleyebilmek amacıyla bir takım verilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bağlamda toplumumuzun beklentisi doğrultusunda üniversitelerimizin her yıl değerlendirilmesi sürecini, hazırladığımız “2018 yılı üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporu" ile başlatmış bulunuyoruz.
Başlangıç olarak, 5 alanda 45 göstergeye ait 2018 yılı verileri ile üniversitelerimizin izlenmesi ve değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
Rapordaki 5 ana alan:
Ana başlıkların altında yer alan 45 göstergeden bazıları:
Üniversitelerin veri girişlerini yapacağı bir sistem kuruldu
YÖK tarafından, üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerinin yapacakları bir sistem kurulmuştur.
2018 yılı için göstergelerin büyük bir kısmına ait veriler “yükseköğretim kurumları" tarafından, bazı göstergelere ilişkin veriler ise “Başkanlığımızca" ulusal ve uluslararası veri kaynaklarından elde edilerek sisteme aktarılmıştır.
Bu yıl 207 yükseköğretim kurumumuzdan 172 üniversitemizin 2018 yılına ait raporlarını yayınlıyoruz. 2018 yılında verileri oluşmamış üniversiteler bir başka ifadeyle yeni kurulan ve ayrılan (bölünen) üniversitelere ait raporlar önümüzdeki yıldan itibaren yayımlanacaktır.
Raporu görmek için : https://www.yok.gov.tr/universiteler/2018-izleme-ve-degerlendirme-raporlari
YÖK üniversiteleri “kanıt temelli" değerlendirerek “kaliteyi" artıracak
Türk yükseköğretim sisteminde üniversitelerin yıllık izleme ve değerlendirme raporlarının hazırlanması ile artık verilere dayalı, “kanıt temelli" değerlendirmeye geçilmiştir. Böylelikle, üniversitelerimizde “girdi, süreç ve çıktı" odaklı değerlendirme mekanizmaları kurulacak ve bu durum yükseköğretim sisteminin de daha nitelikli olması sonucunu doğuracaktır.
Amaç yükseköğretimde eşitlikçi rekabeti oluşturmak
Üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan göstergelerle amaçlanan üniversiteleri iyi veya kötü olarak sınıflamak ya da birini diğeriyle kıyaslamak değil, aksine üniversitelerin belirlenen ölçütlere göre gelişmeye açık yanlarının ortaya çıkarılmasını desteklemektir. Başka bir ifade ile her bir üniversiteyi kendi gelişim şartları içerisinde değerlendirerek gelişimlerini desteklemektir.
Ayrıca, başlangıçta bütün üniversitelerin belirlenen beş alanda da başarılı olması beklenmemektedir. Ancak üniversitenin bu beş ana alanın tamamında belli bir düzeyde başarı sergilemesi, ilgili üniversitemizin olgunlaşma ve gelişme düzeyini ortaya koymuş olacaktır.
Bu göstergelerin ana amacı üniversite içinde rekabet ortamı oluşturmak ve bu rekabetin nesnel ve ölçülebilir başarı kriterlerini ortaya koymaktır.
Üniversitenin fonksiyonlarını ne oranda yerine getirdiğine dair veri tabanı oluşacak
Hazırlanan raporlar ile üniversitelerimizin daha görünür, şeffaf ve üniversal fonksiyonlarını ne oranda yerine getirebildiklerine dair veri tabanı oluşturmuş olacağız. Bu veri tabanı her yıl daha da güçlendirilecek.
Üniversitelerimizden her birisi ile ilgili merkezi politikalar geliştirilirken üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan veriler ve bu verilere ilişkin analizler dikkate alınacaktır.
Aynı zamanda üniversitelerin temel fonksiyonlarını yerine getirirken hangi alanlarda güçlü ve fırsatlarının olduğuna, hangi alanlarda ise daha zayıf ve muhtemel tehditlerinin olduğuna dair üniversite yönetimlerine rehberlik yapacak yol haritası oluşturulmuş olacaktır.
Raporlar ile üniversitelerin gelişim raporları hazırlanacaktır
Hazırlanan üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporları ile YÖK olarak üniversitelerin niteliksel gelişimini izleyecek ve değerlendireceğiz. Bundan sonra da her yılın başında her bir üniversitenin bir önceki yılına ait üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaşacağız.
Böylelikle yıllar itibariyle veya belirli dönemler için üniversitelerin “gelişim raporları" oluşturulacaktır. Ayrıca hazırlanan bu raporlar neticesinde “rektörlerin performans değerlendirmesi" daha objektif ölçütlere göre yapılmış olacaktır.
Bu bir üniversite sıralaması değil
Hazırlanan üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında üniversitelerimize ait veriler topluma açık, şeffaf ve nesnel bir şekilde beyan edilmiştir.
YÖK olarak yayımladığımız bu raporlar ile amacımız üniversiteleri iyi veya kötü olarak ayırmak ya da birini diğeriyle kıyaslamak değildir. Asıl gayemiz belirlenen kriterlere göre üniversitelerimizin gelişmeye açık yanlarını ortaya koymak ve her bir üniversitemizi kendi gelişme şartları içerisinde değerlendirerek daha iyiye doğru gitmelerini desteklemektir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK, “2018 - ÜNİVERSİTE YILLIK İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU"nu açıkladı.
YÖK tarafından, üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerinin yapacakları bir sistem kuruldu. Üniversiteler 5 ana alanda 45 alt gösterge ile değerlendirildiği değerlendirme raporuna bu linkten ulaşılabiliyor: https://www.yok.gov.tr/universiteler/2018-izleme-ve-degerlendirme-raporlari
YÖK’ten konuyla ilgili açıklama ise şöyle:
Türk yükseköğretim sistemi 8 milyona dayanan öğrenci sayısı ve 207 yükseköğretim kurumu ile sayısal büyüme açısından belirli bir düzeye ulaşmıştır. Çeşitlenen, farklılaşan ve sayıları artan yükseköğretim kurumlarımız için artık “nitelik" üzerinde odaklanılması gerekmektedir.
Bu sebeple “üniversitelerin küresel ve ulusal amaçları doğrultusunda yürüttükleri çalışma ve faaliyetleri nitel olarak ölçmek ve üniversitelerin akademik ve sosyal rekabet gücünün gelişimini tespit etmek" amacıyla, bu yıldan itibaren belirlenen 5 alan altında 45 göstergenin yıllık olarak izlenmesi ve değerlendirilmesine, neticesinde rapor haline getirilip paylaşılmasına başlanmıştır.
Üniversiteler 5 ana alanda toplam 45 alt gösterge ile değerlendirildi
Üniversitelerin, eğitim ve öğretim dâhil bütün çalışmalarını şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri doğrultusunda yürütme ve kaynaklarını etkin ve verimli bir biçimde kullanma durumunu izleyebilmek amacıyla bir takım verilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bağlamda toplumumuzun beklentisi doğrultusunda üniversitelerimizin her yıl değerlendirilmesi sürecini, hazırladığımız “2018 yılı üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporu" ile başlatmış bulunuyoruz.
Başlangıç olarak, 5 alanda 45 göstergeye ait 2018 yılı verileri ile üniversitelerimizin izlenmesi ve değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
Rapordaki 5 ana alan:
Ana başlıkların altında yer alan 45 göstergeden bazıları:
Üniversitelerin veri girişlerini yapacağı bir sistem kuruldu
YÖK tarafından, üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerinin yapacakları bir sistem kurulmuştur.
2018 yılı için göstergelerin büyük bir kısmına ait veriler “yükseköğretim kurumları" tarafından, bazı göstergelere ilişkin veriler ise “Başkanlığımızca" ulusal ve uluslararası veri kaynaklarından elde edilerek sisteme aktarılmıştır.
Bu yıl 207 yükseköğretim kurumumuzdan 172 üniversitemizin 2018 yılına ait raporlarını yayınlıyoruz. 2018 yılında verileri oluşmamış üniversiteler bir başka ifadeyle yeni kurulan ve ayrılan (bölünen) üniversitelere ait raporlar önümüzdeki yıldan itibaren yayımlanacaktır.
Raporu görmek için : https://www.yok.gov.tr/universiteler/2018-izleme-ve-degerlendirme-raporlari
YÖK üniversiteleri “kanıt temelli" değerlendirerek “kaliteyi" artıracak
Türk yükseköğretim sisteminde üniversitelerin yıllık izleme ve değerlendirme raporlarının hazırlanması ile artık verilere dayalı, “kanıt temelli" değerlendirmeye geçilmiştir. Böylelikle, üniversitelerimizde “girdi, süreç ve çıktı" odaklı değerlendirme mekanizmaları kurulacak ve bu durum yükseköğretim sisteminin de daha nitelikli olması sonucunu doğuracaktır.
Amaç yükseköğretimde eşitlikçi rekabeti oluşturmak
Üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan göstergelerle amaçlanan üniversiteleri iyi veya kötü olarak sınıflamak ya da birini diğeriyle kıyaslamak değil, aksine üniversitelerin belirlenen ölçütlere göre gelişmeye açık yanlarının ortaya çıkarılmasını desteklemektir. Başka bir ifade ile her bir üniversiteyi kendi gelişim şartları içerisinde değerlendirerek gelişimlerini desteklemektir.
Ayrıca, başlangıçta bütün üniversitelerin belirlenen beş alanda da başarılı olması beklenmemektedir. Ancak üniversitenin bu beş ana alanın tamamında belli bir düzeyde başarı sergilemesi, ilgili üniversitemizin olgunlaşma ve gelişme düzeyini ortaya koymuş olacaktır.
Bu göstergelerin ana amacı üniversite içinde rekabet ortamı oluşturmak ve bu rekabetin nesnel ve ölçülebilir başarı kriterlerini ortaya koymaktır.
Üniversitenin fonksiyonlarını ne oranda yerine getirdiğine dair veri tabanı oluşacak
Hazırlanan raporlar ile üniversitelerimizin daha görünür, şeffaf ve üniversal fonksiyonlarını ne oranda yerine getirebildiklerine dair veri tabanı oluşturmuş olacağız. Bu veri tabanı her yıl daha da güçlendirilecek.
Üniversitelerimizden her birisi ile ilgili merkezi politikalar geliştirilirken üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan veriler ve bu verilere ilişkin analizler dikkate alınacaktır.
Aynı zamanda üniversitelerin temel fonksiyonlarını yerine getirirken hangi alanlarda güçlü ve fırsatlarının olduğuna, hangi alanlarda ise daha zayıf ve muhtemel tehditlerinin olduğuna dair üniversite yönetimlerine rehberlik yapacak yol haritası oluşturulmuş olacaktır.
Raporlar ile üniversitelerin gelişim raporları hazırlanacaktır
Hazırlanan üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporları ile YÖK olarak üniversitelerin niteliksel gelişimini izleyecek ve değerlendireceğiz. Bundan sonra da her yılın başında her bir üniversitenin bir önceki yılına ait üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaşacağız.
Böylelikle yıllar itibariyle veya belirli dönemler için üniversitelerin “gelişim raporları" oluşturulacaktır. Ayrıca hazırlanan bu raporlar neticesinde “rektörlerin performans değerlendirmesi" daha objektif ölçütlere göre yapılmış olacaktır.
Bu bir üniversite sıralaması değil
Hazırlanan üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında üniversitelerimize ait veriler topluma açık, şeffaf ve nesnel bir şekilde beyan edilmiştir.
YÖK olarak yayımladığımız bu raporlar ile amacımız üniversiteleri iyi veya kötü olarak ayırmak ya da birini diğeriyle kıyaslamak değildir. Asıl gayemiz belirlenen kriterlere göre üniversitelerimizin gelişmeye açık yanlarını ortaya koymak ve her bir üniversitemizi kendi gelişme şartları içerisinde değerlendirerek daha iyiye doğru gitmelerini desteklemektir.
Son Güncelleme: Cuma, 27 Eylül 2019 11:19
Gösterim: 1405