Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bahçeşehir Koleji tarafından hayata geçirilen girişim sermayesi fonu BK Ventures, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Kurucusu ve Başkanı Enver Yücel, İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel ve Bahçeşehir Koleji IT ve Eğitim Teknolojilerinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Mehmet Arslantunalı ortaklığında kuruldu.

bahcesehir_koleji_bk_venturesEğitim teknolojileri yatırımlarıyla bilinen ve Türkiye’de STEM eğitiminin öncü eğitim kurumlarından olan Bahçeşehir Koleji, gençlerin ve çocukların projelerine öncelik verecek girişim sermayesi fonu BK Ventures’da eğitim ve 21. yüzyıl becerilerini ana odağına alarak inovatif projeleri destekliyor.
Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Liselerindeki ortaya çıkan projelere odaklanmak, geliştirilen proje ve hizmetleri inovasyona dönüştürmek ve bir hizmet olarak hayata geçirebilme ihtiyacıyla doğan BK Ventures, Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Liseleri öğrencileri tarafından geliştirilmiş patentli 70’e yakın projeyi öncelikli olarak değerlendirmeye aldı.
STEM+A eğitim modelini destekleyen her türlü içerik ve donanım projesini destekleyen BK Ventures, mobil üzerinden, fiziksel olarak devam zorunluluğu bulunmayan e-MBA programları satışına odaklanan “PinBAU”, yeni nesil sosyal medya girişimi “Groopapp” ve Bahçeşehir Kolejinin içerik geliştirme kabiliyetlerini yerel ve global operatörler üzerinden dijital eğitim geliştirme satışına odaklanan “BK Mobil” uygulamasına yaptığı yatırımla, kuruluşunun üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen şimdiden önemli bir yol kat etti.
BK Ventures’da merak, teknoloji, erişilebilirlik ve zaman olmak üzere dört ana değer üzerinde yol alacaklarını söyleyen Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, bu dört değerde bileşen tüm projelere yatırım yapmayı istediklerini söyledi. BK Ventures’ı diğer fonlardan farklı kılan yanın, arkasında ülkemizin en büyük eğitim kurumlarından biri olan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumlarının bulunması olduğunu belirten Yücel, “Türkiye’nin her yerinde bulunan kampüslerimiz ve binlerce çalışanımızla farklı girişimcilere mekân, bilgiye erişim ve Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde bulunan BAU Teknoloji Transfer Ofisi üzerinden farklı destekler sunabiliyoruz. Üniversite bünyesinde kurduğumuz Maker Space alanındaki tüm teknik donanımı, girişimcilerin kullanımına açıyoruz. Yatırım yaptığımız tüm girişimleri orta ve uzun vadede global pazara sunmayı hedefliyoruz. Girişimlerine destek olduğumuz gençlere burs imkânı sağlıyoruz; Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Üniversitesi olarak girişimcinin ihtiyacı olan her düzeyde eğitim için kolej ve üniversite bünyesinde eğitimleri girişimcilere ücretsiz olarak sunacağız.” dedi.
BK Ventures’ın kurucu ortaklarından Bahçeşehir Koleji IT ve Eğitim Teknolojilerinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Mehmet Arslantunalı, girişimlerini BAU Global’in Silikon Vadisi’nde bulunan kuluçka merkezi ve Bahçeşehir International University’nin Washington DC’de yer alan kampüsü üzerinden global pazara götürmeyi arzuladıklarını söyledi. Bahçeşehir Uğur Eğitim kurumlarının global ölçekte bir eğitim kurumu olmasının yarattığı sinerjinin girişimlerine olumlu yansıyacağını ifade eden Arslantunalı ayrıca Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde yatırımcı ve girişimcileri bir araya getirmeyi hedefledikleri “VENTURE CAFE” konseptini de yakın zamanda hayata geçirmeyi hedeflediklerini, Türkiye’de ilk defa Silikon Vadisi örneğinde olduğu gibi yatırımcı ve girişimcileri özel organizasyonların dışında da ortak bir noktada bir araya getirecek bir konsept oluşturacaklarını söyledi.

> Bahçeşehir Koleji, girişim sermayesi fonu BK VENTURES’ı kurdu

Bahçeşehir Koleji tarafından hayata geçirilen girişim sermayesi fonu BK Ventures, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Kurucusu ve Başkanı Enver Yücel, İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel ve Bahçeşehir Koleji IT ve Eğitim Teknolojilerinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Mehmet Arslantunalı ortaklığında kuruldu.

bahcesehir_koleji_bk_venturesEğitim teknolojileri yatırımlarıyla bilinen ve Türkiye’de STEM eğitiminin öncü eğitim kurumlarından olan Bahçeşehir Koleji, gençlerin ve çocukların projelerine öncelik verecek girişim sermayesi fonu BK Ventures’da eğitim ve 21. yüzyıl becerilerini ana odağına alarak inovatif projeleri destekliyor.
Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Liselerindeki ortaya çıkan projelere odaklanmak, geliştirilen proje ve hizmetleri inovasyona dönüştürmek ve bir hizmet olarak hayata geçirebilme ihtiyacıyla doğan BK Ventures, Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Liseleri öğrencileri tarafından geliştirilmiş patentli 70’e yakın projeyi öncelikli olarak değerlendirmeye aldı.
STEM+A eğitim modelini destekleyen her türlü içerik ve donanım projesini destekleyen BK Ventures, mobil üzerinden, fiziksel olarak devam zorunluluğu bulunmayan e-MBA programları satışına odaklanan “PinBAU”, yeni nesil sosyal medya girişimi “Groopapp” ve Bahçeşehir Kolejinin içerik geliştirme kabiliyetlerini yerel ve global operatörler üzerinden dijital eğitim geliştirme satışına odaklanan “BK Mobil” uygulamasına yaptığı yatırımla, kuruluşunun üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen şimdiden önemli bir yol kat etti.
BK Ventures’da merak, teknoloji, erişilebilirlik ve zaman olmak üzere dört ana değer üzerinde yol alacaklarını söyleyen Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, bu dört değerde bileşen tüm projelere yatırım yapmayı istediklerini söyledi. BK Ventures’ı diğer fonlardan farklı kılan yanın, arkasında ülkemizin en büyük eğitim kurumlarından biri olan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumlarının bulunması olduğunu belirten Yücel, “Türkiye’nin her yerinde bulunan kampüslerimiz ve binlerce çalışanımızla farklı girişimcilere mekân, bilgiye erişim ve Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde bulunan BAU Teknoloji Transfer Ofisi üzerinden farklı destekler sunabiliyoruz. Üniversite bünyesinde kurduğumuz Maker Space alanındaki tüm teknik donanımı, girişimcilerin kullanımına açıyoruz. Yatırım yaptığımız tüm girişimleri orta ve uzun vadede global pazara sunmayı hedefliyoruz. Girişimlerine destek olduğumuz gençlere burs imkânı sağlıyoruz; Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Üniversitesi olarak girişimcinin ihtiyacı olan her düzeyde eğitim için kolej ve üniversite bünyesinde eğitimleri girişimcilere ücretsiz olarak sunacağız.” dedi.
BK Ventures’ın kurucu ortaklarından Bahçeşehir Koleji IT ve Eğitim Teknolojilerinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Mehmet Arslantunalı, girişimlerini BAU Global’in Silikon Vadisi’nde bulunan kuluçka merkezi ve Bahçeşehir International University’nin Washington DC’de yer alan kampüsü üzerinden global pazara götürmeyi arzuladıklarını söyledi. Bahçeşehir Uğur Eğitim kurumlarının global ölçekte bir eğitim kurumu olmasının yarattığı sinerjinin girişimlerine olumlu yansıyacağını ifade eden Arslantunalı ayrıca Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde yatırımcı ve girişimcileri bir araya getirmeyi hedefledikleri “VENTURE CAFE” konseptini de yakın zamanda hayata geçirmeyi hedeflediklerini, Türkiye’de ilk defa Silikon Vadisi örneğinde olduğu gibi yatırımcı ve girişimcileri özel organizasyonların dışında da ortak bir noktada bir araya getirecek bir konsept oluşturacaklarını söyledi.

Son Güncelleme: Perşembe, 22 Haziran 2017 15:42

Gösterim: 2395

Eğitime yaptığı katkılarıyla dikkat çeken Limak Vakfı, Türkiye’nin en modern tasarımına ve altyapısına sahip Zihinsel ve Bedensel Engelliler Okulu için protokol imzaladı.

limakİstanbul Valisi Vasip Şahin ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in imzaladığı protokole göre Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve İş Uygulama Okulu bu yıl içinde tamamlanarak hizmete açılacak. Sosyal sorumluluk projelerini Limak Vakfı çatısı altında toplayan Limak Holding, eğitim başta olmak üzere bir çok alanda farklı projelere imza atmaya devam ediyor. Zihinsel ve bedensel engelli çocuklara hizmet verecek olan Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve Uygulama Okulu’nu hayata geçirmek için Limak Vakfı ve İstanbul Valiliği arasında bir protokol imzalandı. İstanbul Valiliği’nde gerçekleşen imza töreninde, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir protokolü imzaladı.

limak_vakif_okulTörende konuşan Nihat Özdemir, “Eşim Gülseren Özdemir aydın bir eğitimci ve hayırsever bir insandı. Üniversitede Makina Mühendisliği okuyan tek kız öğrenciydi. Sonra beraber Endüstri Mühendisliği yüksek lisansı yaptık. Ardından kendisi, Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nde akademisyen olarak kalıp genç mühendisler yetiştirmeye devam etti. Aynı zamanda şehit ve gazilere, maddi imkansızlıklar içerisinde olan öğrencilere her zaman destek vermeye çalışan, verdiği desteklerle yardımsever yapısını ortaya koyan eşimin adına ve anısına bu projeyi gerçekleştirmeye karar verdik.
Türkiye’de özellikle zihinsel ve bedensel engelli çocuklarımızın eğitimi konusunda daha iyi ortamlar oluşturmamız gerekiyor. Limak Vakfı çatısı altında öncelikle eğitime yönelik çalışmalar yürüttüklerini hatırlatan Özdemir, “Ülkemizde farklı nedenlerden dolayı dezavantaj yaşayan kesimlerin eğitim imkanlarından eşit şekilde faydalanmalarını ve bu çocuklarımızı ülkemize kazandırmayı, kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Eşi Gülseren Özdemir’e ithafen bir başarı bursu programını da hayata geçirdiklerini dile getiren Nihat Özdemir, liselerdeki çok başarılı, buna karşılık maddi imkansızlık yaşayan öğrencileri, bu program ile destekleyerek daha iyi bir eğitim ve gelecek fırsatı elde etmelerini amaçladıklarını dile getirdi.

VELİLER VE ÖĞRETMENLER DAHİL TÜM DETAYLAR DÜŞÜNÜLDÜ
27 derslikli Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi toplam 270 öğrenci kapasitesine sahip olacak olan okulda, orta ve ağır düzeyde zihinsel engeli olan öğrenciler, orta ve ağır düzeyde otizmi olan öğrenciler ve birden fazla engeli olan (zihinsel ve bedensel) öğrenciler eğitim ve öğretim görebilecek.
Özellikle birden fazla engeli olan öğrenciler için en iyi koşullarda eğitim verecek şekilde planlanan okulun en önemli özelliklerinden biri de öğrencilerin yanı sıra aileler için de eğitim ortamının oluşturulması olacak. Ayrıca bu alanda öğretmenlerin yetiştirilebilmesi, tecrübelerinin artması ve uzmanlaşmaları için okul bünyesinde birçok gözlem odası, gerekli tertibat ve altyapı bulunacak.
Okul katları çocukların kolaylığı için renklerle kodlanacak ve güvenlikleri için bina dış hatları yuvarlatılacak. Yaklaşık 5,000 m2 kapalı alan içerisinde 27 derslik ve 12 bireysel eğitim sınıfından oluşan okulun içinde oyun odaları, uygulama evleri, atölyeler, müzik derslikleri, görsel sanatlar derslikleri ve beden eğitimi salonları bulunacak.
Ayrıca, sınıflarda gözlem odaları, kütüphane/bilgisayar odası, veli bekleme salonu, okul aile birliği odası, fizyoterapi ve konuşma terapisi salonu, revir, yemekhane, 100 kişilik konferans salonu, kulis ve fuayesi, 2 adet (sedye alabilecek ebatta) asansör, bahçede eğitim ve oyun istasyonları, açık hava derslikleri bulunacak.

> Limak Vakfı’ndan engelliler için çok özel bir okul

Eğitime yaptığı katkılarıyla dikkat çeken Limak Vakfı, Türkiye’nin en modern tasarımına ve altyapısına sahip Zihinsel ve Bedensel Engelliler Okulu için protokol imzaladı.

limakİstanbul Valisi Vasip Şahin ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir’in imzaladığı protokole göre Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve İş Uygulama Okulu bu yıl içinde tamamlanarak hizmete açılacak. Sosyal sorumluluk projelerini Limak Vakfı çatısı altında toplayan Limak Holding, eğitim başta olmak üzere bir çok alanda farklı projelere imza atmaya devam ediyor. Zihinsel ve bedensel engelli çocuklara hizmet verecek olan Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve Uygulama Okulu’nu hayata geçirmek için Limak Vakfı ve İstanbul Valiliği arasında bir protokol imzalandı. İstanbul Valiliği’nde gerçekleşen imza töreninde, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir protokolü imzaladı.

limak_vakif_okulTörende konuşan Nihat Özdemir, “Eşim Gülseren Özdemir aydın bir eğitimci ve hayırsever bir insandı. Üniversitede Makina Mühendisliği okuyan tek kız öğrenciydi. Sonra beraber Endüstri Mühendisliği yüksek lisansı yaptık. Ardından kendisi, Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nde akademisyen olarak kalıp genç mühendisler yetiştirmeye devam etti. Aynı zamanda şehit ve gazilere, maddi imkansızlıklar içerisinde olan öğrencilere her zaman destek vermeye çalışan, verdiği desteklerle yardımsever yapısını ortaya koyan eşimin adına ve anısına bu projeyi gerçekleştirmeye karar verdik.
Türkiye’de özellikle zihinsel ve bedensel engelli çocuklarımızın eğitimi konusunda daha iyi ortamlar oluşturmamız gerekiyor. Limak Vakfı çatısı altında öncelikle eğitime yönelik çalışmalar yürüttüklerini hatırlatan Özdemir, “Ülkemizde farklı nedenlerden dolayı dezavantaj yaşayan kesimlerin eğitim imkanlarından eşit şekilde faydalanmalarını ve bu çocuklarımızı ülkemize kazandırmayı, kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Eşi Gülseren Özdemir’e ithafen bir başarı bursu programını da hayata geçirdiklerini dile getiren Nihat Özdemir, liselerdeki çok başarılı, buna karşılık maddi imkansızlık yaşayan öğrencileri, bu program ile destekleyerek daha iyi bir eğitim ve gelecek fırsatı elde etmelerini amaçladıklarını dile getirdi.

VELİLER VE ÖĞRETMENLER DAHİL TÜM DETAYLAR DÜŞÜNÜLDÜ
27 derslikli Gülseren Özdemir Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi toplam 270 öğrenci kapasitesine sahip olacak olan okulda, orta ve ağır düzeyde zihinsel engeli olan öğrenciler, orta ve ağır düzeyde otizmi olan öğrenciler ve birden fazla engeli olan (zihinsel ve bedensel) öğrenciler eğitim ve öğretim görebilecek.
Özellikle birden fazla engeli olan öğrenciler için en iyi koşullarda eğitim verecek şekilde planlanan okulun en önemli özelliklerinden biri de öğrencilerin yanı sıra aileler için de eğitim ortamının oluşturulması olacak. Ayrıca bu alanda öğretmenlerin yetiştirilebilmesi, tecrübelerinin artması ve uzmanlaşmaları için okul bünyesinde birçok gözlem odası, gerekli tertibat ve altyapı bulunacak.
Okul katları çocukların kolaylığı için renklerle kodlanacak ve güvenlikleri için bina dış hatları yuvarlatılacak. Yaklaşık 5,000 m2 kapalı alan içerisinde 27 derslik ve 12 bireysel eğitim sınıfından oluşan okulun içinde oyun odaları, uygulama evleri, atölyeler, müzik derslikleri, görsel sanatlar derslikleri ve beden eğitimi salonları bulunacak.
Ayrıca, sınıflarda gözlem odaları, kütüphane/bilgisayar odası, veli bekleme salonu, okul aile birliği odası, fizyoterapi ve konuşma terapisi salonu, revir, yemekhane, 100 kişilik konferans salonu, kulis ve fuayesi, 2 adet (sedye alabilecek ebatta) asansör, bahçede eğitim ve oyun istasyonları, açık hava derslikleri bulunacak.

Son Güncelleme: Salı, 20 Haziran 2017 15:20

Gösterim: 1701

Çocuk gelişiminde babaların rolüne dikkat çekmek amacıyla bu yıl “ilgili babalık” temasına odaklanan Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Türkiye’de “babalık” üzerine yapılan en kapsamlı bilimsel araştırma olan Babalık Araştırması’nın sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.

acev3.000’den fazla baba ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları 13 Haziran’da düzenlenen “Türkiye’de Babalığı Anlamak Paneli”nde uzman isimlerle ele alındı. Babaların %92’si sevdikleri için çocuk sahibi olduklarını söylerken %91’i çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu belirtiyor.

24 yıldır erken çocukluk alanında bilimsel eğitim ve savunu çalışmaları yürüten AÇEV, babaların çocuk gelişimindeki rolü ve sorumlulukları konusunda farkındalık yaratmak için 1996 yılından bu yana babalara yönelik eğitimler düzenliyor. Bu yılki çalışmalarında ilgili babalık temasını gündemine alan Vakıf, Türkiye’de babalık profillerini daha yakından tanımak amacıyla Bernard van Leer Vakfı’nın da desteğiyle Türkiye’de Babalık isimli bir araştırma gerçekleştirdi. Babalık konusunda ülkemizdeki en kapsamlı bilimsel çalışma olan araştırmanın sonuçları 13 Haziran 2017’de düzenlenen “Türkiye’de Babalığı Anlamak” panelinde ele alındı.
Panel’de Babalık Araştırması’na dair analizleri Prof. Dr. Güler Fişek paylaşırken, AÇEV Aile Eğitimleri Birimi Yöneticisi Hasan Deniz ilgili babalığın güçlendirilmesi üzerine önerileri aktardı. AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in yönettiği panelde; Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Bekir Ağırdır, Cansen Başaran-Symes, Doğan Cüceloğlu, ve Prof. Dr. Yakın Ertürk konuşmacı olarak yer aldı.

Babaların %91’i çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu söylüyor
51 ilden 3.235 babanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’de erkeklerin çocuk bakımı ve gelişimine bakış açılarına dair ilginç iç görüler sunuyor. “% 92 oranında çocukları çok sevdiği için çocuk sahibi olduğunu” belirten babaların, % 91’i ise çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu söylüyor. Araştırmaya göre babaların %50’si çocuğunu hiçbir zaman tuvalete götürmediğini, %36’sı çocuğunun hiç altını değiştirmediğini, %35’i ise hiçbir zaman tırnaklarını kesmediğini söylüyor. Çocukların fiziksel bakımına katılmayan babalar aynı zamanda ev içindeki diğer işleri de paylaşmıyor.

Babaların %35’i çocuklarının okul etkinliklerine katılmıyor
Babaların yarısından fazlası hiç yemek yapmıyor ve ev temizliğine destek olmuyor. Sadece dört babadan 1’i, çamaşır yıkama, çamaşır asma ve cam silme işlerine yardımcı oluyor. Konu eğitim olduğunduysa babaların %35’i çocuklarının okul etkinliklerine ya hiç katılmadıklarını ya da nadir olarak katıldıklarını söylüyor. Babalar ev dışına çıktılarında da durum pek farklı değil. Babalar, genelde çocuklarıyla birlikte sokakta dolaşarak, akraba ziyaretleri gerçekleştirerek ve alışveriş merkezlerine giderek zaman geçiriyorlar. Çocuklara uygun sinema veya tiyatroya giden babaların oranı ise yalnızca %30.

Babaların çalışma saatleri uzun, çocukla birlikte geçirdikleri zaman gelişimlerini desteklemiyor
Araştırmaya göre, babalar gün içinde ortalama 9 saat 20 dakikalarını işte geçiriyor, çocuklarına 2 saat 20 dakika ayırabiliyorlar. Ama çocukla geçirilen zamanın içeriği onların gelişimlerini destekleyecek nitelikte olmuyor. Babaların yalnızca %50'si çocuklarına masal ve hikayeler anlatıyor. %57’si ise çocuklarıyla birlikte kurmaca oyunlar oynamıyor.
Babalık davranışlarını etkileyen bir diğer faktör de kadına karşı cinsiyetçi tutum. Babaların %78’i kadınların, tabiatları gereği erkeklerden daha güçsüz olduğunu düşünüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmayan babalar çocuklarının fiziksel bakımına da katılmıyor.
Araştırmaya göre, gerçekte çocuklarının zararına olan bazı disiplin yöntemlerini onlar için faydalı olduğunu zannederek uygulayan babalar mevcut. Bazı babalar "şöyle hafifçe vurmanın", dövmek "olmadığını" düşünüyor. Ancak babaların büyük bir çoğunluğu kendi babalarından gördükleri şiddeti unutamadıklarını ve bugün bile hatırladıklarını söylüyor.

Babaların %58’i ilk baba olduklarında ne yapacaklarını bilmiyor
Araştırmanın ilgi çekici sonuçlarından bir diğeri ise babaların %58’inin “ilk baba olduklarında ne yapacaklarını bilmiyor gibi hissetmiş olmaları”. Babalar en çok çocuklarının zihinsel gelişimi konusunda desteğe ihtiyaç duyuyor; %30’u çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebilecekleri alanlar isterken, %21’i ise çalışma saatlerinin çocuklarına vakit ayırabilecekleri şekilde düzenlenmesini arzu ediyor. Öte yandan babaların yarısı yasal hakları olan babalık iznini ya işyerlerinden izin alamadıkları ya da yasayı bilmedikleri için kullanmıyor.
Panel’de Babalık Araştırması’na dair analizlerini paylaşan Prof. Dr. Güler Fişek, babaların çocuklar daha küçükken çocuk bakımından uzak durduklarını, çocuklar büyüdükçe ilgilerinin arttığını dile getirdi: “Babalar kontrol ve disiplin konusunda zorlanıyorlar, çocuklarının hayatındaki kötü kişi olmamak için kural koymaktan kaçınıyorlar. Yakınlık konusunu ise gündeme getirmekten keyif alıyorlar ama çocukla zaman geçirmeyi de birlikte TV izlemek olarak tanımlıyorlar. Babaların %79’u çocuklarıyla evdeyken televizyon izliyor.” Fişek konuşmasında maddi koşulların ve günlük yaşam şartlarının babaların evdeki rol dağılımı konusunda tutarsızlıklara sebep olduğunun söylerken araştırmanın açık bir şekilde babaların ilgili baba olmak konusunda desteğe gereksinim duyduklarını gösterdiğini de ifade etti.
AÇEV Genel Müdürü Nalan Yalçın ise Panel’de yaptığı konuşmada “Bu çalışma ile babaları çocuk bakım ve gelişimine dahil edecek tüm paydaşların da yararlanabileceği bilimsel veriler üretmeyi hedefledik. Araştırma raporunun içerdiği verilerle, ülkemizde bu konuda üretilecek program ve politikalara katkı sunmak istiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarından merkezi ve yerel yönetim birimlerine, akademiden geleneksel ve sosyal medyaya, babalık algısı üzerinde etkisi olabilecek her paydaşın, ilgili babalığın güçlenmesi ve yaygınlaşmasında olumlu bir etki yaratmasını umut ediyoruz.”dedi.

AÇEV’in Baba Destek Programı(BADEP)
İlk İş Babalık Kampanyası’nın odağında yer alan ilgili babalık yaklaşımı AÇEV’in Baba Destek Programı (BADEP) uygulamalarına dayanmaktadır. BADEP, 1996 yılında AÇEV tarafından geliştirilen, bilimsel araştırmalar ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenen, babanın çocuk gelişiminde aktif rol ve sorumluluk almasını hedefleyen bir yetişkin eğitim programıdır. 3-11 yaş dönemi çocukları olan 15-20 kişilik baba gruplarına yönelik en az 10 hafta boyunca, toplam 25 saatlik programda ayrıca annelere yönelik 2 oturum gerçekleştirilmektedir. Oturumlar, grup tartışması, küçük grup çalışmaları, oyunlar, hikâyeler ve örnek olay çalışması gibi yetişkin eğitimi yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
Baba Destek Programı’na katılan babaların, çocukları ile ilgili daha fazla sorumluluklar üstlendikleri, tüm aile bireyleri ile daha demokratik ilişkiler kurdukları ve çocuklarının gelişimlerini destekledikleri gözlemlenmiş, programın yalnızca babaları değil, eşlerini de çocukları ile ilişkilerinde olumlu etkilediği saptanmıştır.

> Türkiye’de Babalık Araştırması’nın sonuçları açıklandı

Çocuk gelişiminde babaların rolüne dikkat çekmek amacıyla bu yıl “ilgili babalık” temasına odaklanan Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Türkiye’de “babalık” üzerine yapılan en kapsamlı bilimsel araştırma olan Babalık Araştırması’nın sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.

acev3.000’den fazla baba ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları 13 Haziran’da düzenlenen “Türkiye’de Babalığı Anlamak Paneli”nde uzman isimlerle ele alındı. Babaların %92’si sevdikleri için çocuk sahibi olduklarını söylerken %91’i çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu belirtiyor.

24 yıldır erken çocukluk alanında bilimsel eğitim ve savunu çalışmaları yürüten AÇEV, babaların çocuk gelişimindeki rolü ve sorumlulukları konusunda farkındalık yaratmak için 1996 yılından bu yana babalara yönelik eğitimler düzenliyor. Bu yılki çalışmalarında ilgili babalık temasını gündemine alan Vakıf, Türkiye’de babalık profillerini daha yakından tanımak amacıyla Bernard van Leer Vakfı’nın da desteğiyle Türkiye’de Babalık isimli bir araştırma gerçekleştirdi. Babalık konusunda ülkemizdeki en kapsamlı bilimsel çalışma olan araştırmanın sonuçları 13 Haziran 2017’de düzenlenen “Türkiye’de Babalığı Anlamak” panelinde ele alındı.
Panel’de Babalık Araştırması’na dair analizleri Prof. Dr. Güler Fişek paylaşırken, AÇEV Aile Eğitimleri Birimi Yöneticisi Hasan Deniz ilgili babalığın güçlendirilmesi üzerine önerileri aktardı. AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in yönettiği panelde; Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Bekir Ağırdır, Cansen Başaran-Symes, Doğan Cüceloğlu, ve Prof. Dr. Yakın Ertürk konuşmacı olarak yer aldı.

Babaların %91’i çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu söylüyor
51 ilden 3.235 babanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’de erkeklerin çocuk bakımı ve gelişimine bakış açılarına dair ilginç iç görüler sunuyor. “% 92 oranında çocukları çok sevdiği için çocuk sahibi olduğunu” belirten babaların, % 91’i ise çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu söylüyor. Araştırmaya göre babaların %50’si çocuğunu hiçbir zaman tuvalete götürmediğini, %36’sı çocuğunun hiç altını değiştirmediğini, %35’i ise hiçbir zaman tırnaklarını kesmediğini söylüyor. Çocukların fiziksel bakımına katılmayan babalar aynı zamanda ev içindeki diğer işleri de paylaşmıyor.

Babaların %35’i çocuklarının okul etkinliklerine katılmıyor
Babaların yarısından fazlası hiç yemek yapmıyor ve ev temizliğine destek olmuyor. Sadece dört babadan 1’i, çamaşır yıkama, çamaşır asma ve cam silme işlerine yardımcı oluyor. Konu eğitim olduğunduysa babaların %35’i çocuklarının okul etkinliklerine ya hiç katılmadıklarını ya da nadir olarak katıldıklarını söylüyor. Babalar ev dışına çıktılarında da durum pek farklı değil. Babalar, genelde çocuklarıyla birlikte sokakta dolaşarak, akraba ziyaretleri gerçekleştirerek ve alışveriş merkezlerine giderek zaman geçiriyorlar. Çocuklara uygun sinema veya tiyatroya giden babaların oranı ise yalnızca %30.

Babaların çalışma saatleri uzun, çocukla birlikte geçirdikleri zaman gelişimlerini desteklemiyor
Araştırmaya göre, babalar gün içinde ortalama 9 saat 20 dakikalarını işte geçiriyor, çocuklarına 2 saat 20 dakika ayırabiliyorlar. Ama çocukla geçirilen zamanın içeriği onların gelişimlerini destekleyecek nitelikte olmuyor. Babaların yalnızca %50'si çocuklarına masal ve hikayeler anlatıyor. %57’si ise çocuklarıyla birlikte kurmaca oyunlar oynamıyor.
Babalık davranışlarını etkileyen bir diğer faktör de kadına karşı cinsiyetçi tutum. Babaların %78’i kadınların, tabiatları gereği erkeklerden daha güçsüz olduğunu düşünüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmayan babalar çocuklarının fiziksel bakımına da katılmıyor.
Araştırmaya göre, gerçekte çocuklarının zararına olan bazı disiplin yöntemlerini onlar için faydalı olduğunu zannederek uygulayan babalar mevcut. Bazı babalar "şöyle hafifçe vurmanın", dövmek "olmadığını" düşünüyor. Ancak babaların büyük bir çoğunluğu kendi babalarından gördükleri şiddeti unutamadıklarını ve bugün bile hatırladıklarını söylüyor.

Babaların %58’i ilk baba olduklarında ne yapacaklarını bilmiyor
Araştırmanın ilgi çekici sonuçlarından bir diğeri ise babaların %58’inin “ilk baba olduklarında ne yapacaklarını bilmiyor gibi hissetmiş olmaları”. Babalar en çok çocuklarının zihinsel gelişimi konusunda desteğe ihtiyaç duyuyor; %30’u çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebilecekleri alanlar isterken, %21’i ise çalışma saatlerinin çocuklarına vakit ayırabilecekleri şekilde düzenlenmesini arzu ediyor. Öte yandan babaların yarısı yasal hakları olan babalık iznini ya işyerlerinden izin alamadıkları ya da yasayı bilmedikleri için kullanmıyor.
Panel’de Babalık Araştırması’na dair analizlerini paylaşan Prof. Dr. Güler Fişek, babaların çocuklar daha küçükken çocuk bakımından uzak durduklarını, çocuklar büyüdükçe ilgilerinin arttığını dile getirdi: “Babalar kontrol ve disiplin konusunda zorlanıyorlar, çocuklarının hayatındaki kötü kişi olmamak için kural koymaktan kaçınıyorlar. Yakınlık konusunu ise gündeme getirmekten keyif alıyorlar ama çocukla zaman geçirmeyi de birlikte TV izlemek olarak tanımlıyorlar. Babaların %79’u çocuklarıyla evdeyken televizyon izliyor.” Fişek konuşmasında maddi koşulların ve günlük yaşam şartlarının babaların evdeki rol dağılımı konusunda tutarsızlıklara sebep olduğunun söylerken araştırmanın açık bir şekilde babaların ilgili baba olmak konusunda desteğe gereksinim duyduklarını gösterdiğini de ifade etti.
AÇEV Genel Müdürü Nalan Yalçın ise Panel’de yaptığı konuşmada “Bu çalışma ile babaları çocuk bakım ve gelişimine dahil edecek tüm paydaşların da yararlanabileceği bilimsel veriler üretmeyi hedefledik. Araştırma raporunun içerdiği verilerle, ülkemizde bu konuda üretilecek program ve politikalara katkı sunmak istiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarından merkezi ve yerel yönetim birimlerine, akademiden geleneksel ve sosyal medyaya, babalık algısı üzerinde etkisi olabilecek her paydaşın, ilgili babalığın güçlenmesi ve yaygınlaşmasında olumlu bir etki yaratmasını umut ediyoruz.”dedi.

AÇEV’in Baba Destek Programı(BADEP)
İlk İş Babalık Kampanyası’nın odağında yer alan ilgili babalık yaklaşımı AÇEV’in Baba Destek Programı (BADEP) uygulamalarına dayanmaktadır. BADEP, 1996 yılında AÇEV tarafından geliştirilen, bilimsel araştırmalar ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenen, babanın çocuk gelişiminde aktif rol ve sorumluluk almasını hedefleyen bir yetişkin eğitim programıdır. 3-11 yaş dönemi çocukları olan 15-20 kişilik baba gruplarına yönelik en az 10 hafta boyunca, toplam 25 saatlik programda ayrıca annelere yönelik 2 oturum gerçekleştirilmektedir. Oturumlar, grup tartışması, küçük grup çalışmaları, oyunlar, hikâyeler ve örnek olay çalışması gibi yetişkin eğitimi yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
Baba Destek Programı’na katılan babaların, çocukları ile ilgili daha fazla sorumluluklar üstlendikleri, tüm aile bireyleri ile daha demokratik ilişkiler kurdukları ve çocuklarının gelişimlerini destekledikleri gözlemlenmiş, programın yalnızca babaları değil, eşlerini de çocukları ile ilişkilerinde olumlu etkilediği saptanmıştır.

Son Güncelleme: Salı, 13 Haziran 2017 13:42

Gösterim: 1620

Canon Eurasia, Down Sendromu Derneği işbirliğiyle, Down Sendromlu gençlerin fotoğraf çekmeyi öğrenecekleri bir eğitim düzenledi. Gençler Balat, Emirgan, müzeler ve yaşadıkları yerleri kendi gözünden fotoğrafladı. Bu yıl gençlerin çektiği fotoğraflarla 40 kareden oluşan bir sergi açılacak.

down_cocukDünyanın baskı ve görüntüleme sistemleri devi Canon, fotoğrafın sosyal ve ruhsal faydalarından yola çıkarak Down Sendromu Derneği ile işbirliği yapıyor. Canon Eurasia, derneğin bünyesindeki 4 Down sendromlu gence fotoğraf çekme konusunda teorik ve pratik eğitim verdi. Sosyalleşme, özgüven geliştirme ve dünyaya farklı bir gözle bakabilmenin bir yolu olan fotoğrafla gençlerin hayatında yeni bir kapı açılması hedefleniyor.
Hayatlarını fotoğrafla anlattılar
Profesyonel fotoğrafçı Murat Gür ve Mesude Bülbül’ün verdiği teorik ve pratik eğitimlerde Down Sendromu Derneği’nden psikologların eşliğinde gençler Balat, Emirgan semtleri, müzeler ve yaşadıkları yerleri fotoğrafladı. Gençler hem eğitmenler eşliğinde hem de kendileri fotoğraf çekti. Evde, çalıştıkları yerlerde, katıldıkları etkinliklerde sürekli fotoğraf çeken gençler kendi yaşantılarını fotoğraflarla anlatacaklar. Tamamlanan eğitimin ardından bu yıl içinde gençlerin çektiği fotoğraflardan 40’ı düzenlenecek sergide ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

> Down Sendromlu gençlerin gözünden hayat!

Canon Eurasia, Down Sendromu Derneği işbirliğiyle, Down Sendromlu gençlerin fotoğraf çekmeyi öğrenecekleri bir eğitim düzenledi. Gençler Balat, Emirgan, müzeler ve yaşadıkları yerleri kendi gözünden fotoğrafladı. Bu yıl gençlerin çektiği fotoğraflarla 40 kareden oluşan bir sergi açılacak.

down_cocukDünyanın baskı ve görüntüleme sistemleri devi Canon, fotoğrafın sosyal ve ruhsal faydalarından yola çıkarak Down Sendromu Derneği ile işbirliği yapıyor. Canon Eurasia, derneğin bünyesindeki 4 Down sendromlu gence fotoğraf çekme konusunda teorik ve pratik eğitim verdi. Sosyalleşme, özgüven geliştirme ve dünyaya farklı bir gözle bakabilmenin bir yolu olan fotoğrafla gençlerin hayatında yeni bir kapı açılması hedefleniyor.
Hayatlarını fotoğrafla anlattılar
Profesyonel fotoğrafçı Murat Gür ve Mesude Bülbül’ün verdiği teorik ve pratik eğitimlerde Down Sendromu Derneği’nden psikologların eşliğinde gençler Balat, Emirgan semtleri, müzeler ve yaşadıkları yerleri fotoğrafladı. Gençler hem eğitmenler eşliğinde hem de kendileri fotoğraf çekti. Evde, çalıştıkları yerlerde, katıldıkları etkinliklerde sürekli fotoğraf çeken gençler kendi yaşantılarını fotoğraflarla anlatacaklar. Tamamlanan eğitimin ardından bu yıl içinde gençlerin çektiği fotoğraflardan 40’ı düzenlenecek sergide ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

Son Güncelleme: Salı, 20 Haziran 2017 15:08

Gösterim: 1558

Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı’nın (TÜZDEV), üstün yetenekli çocuklar için kurduğu ‘TÜZDEV Akademi’nin atölye çalışmalarını başarıyla tamamlayan 50 öğrenci, törenle sertifikalarını aldı.

tuzdevTÜZDEV Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden, “Üstün yetenekli çocuklarımızın özel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hayata geçirdiğimiz TÜZDEV Akademi’de, gelecekte dünyayı şekillendirecek çapta potansiyele sahip çocuklarımızın gelişimine destek olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi

Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) bünyesinde, üstün yetenekli çocuklar ve ailelerine rehberlik eden TÜZDEV Akademi, 2016-2017 dönem atölye çalışmalarını başarıyla tamamlayan 50 öğrencisine, sertifikalarını törenle verdi. ‘Drama’, ‘Eğlenceli Bilim’, ‘Resmen Matematik’, ‘Akıl Haritaları’, ‘Lisan’ ve ‘Robotik’ atölyelerinde özel eğitim alan üstün yetenekli çocuklar, ilgi duydukları alanlarda faaliyetlere katılıp sertifika almanın mutluluğunu yaşadı.
Amaç iyi eğitim almalarını sağlamak
Ailelerin yoğun ilgi gösterdiği, 10 Temmuz 2017 tarihinde gerçekleşen törende konuşan TÜZDEV Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden, “Çocuklarımız bize verilen en değerli hediye ve onların geleceklerini en iyi şekilde inşa edebilmek de her anne babanın en önemli görevidir. Her çocuğumuz birbirinden özel yeteneklere sahip ancak bazıları diğerlerinden çok daha farklı olan üstün yetenekli çocuklarımızdır. Anne babalar bu çocuklarımızla ne kadar ilgili olsalar da çoğu zaman çabaları yetersiz kalıyor. TÜZDEV, Türkiye’deki üstün zekâlı ve yetenekli çocukların tespit edilmesi, bu çocuklarımızın eğitimlerini sağlıklı şekilde sürdürmesini sağlamayı amaç edinen bir kurumdur” dedi.
Dünyayı şekillendiren sizlersiniz
Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların, toplumun önünü açabilecek büyük bir güç olduğunu vurgulayan Kemal Tekden, “Üstün vasıflı çocuklar, tüm toplumlar için yerüstü hazineleridir. Ülkemizin önemli bir yerüstü hazinesi olan bu çocukların, dolayısıyla sizlerin kıymetini bilmek ve özel eğitim ihtiyacını karşılamak en büyük amacımız. İnsanlık tarihine bakıldığında dünyayı şekillendirenlerin pasif çoğunluk değil sınırlı sayıdaki üstün potansiyelli insanlar olduğunu unutmamak gerekir” diye konuştu.
Çocukların kendilerini daha iyi ifade edebilmesini sağlıyoruz
TÜZDEV Akademi Eğitim Koordinatörü Nurullah Demir ise, atölye faaliyetleriyle çocukların tasarım güçlerini geliştirebilecekleri, kendilerini ortaya koyabilecekleri bir ortam oluşturduklarını söyledi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde, Cumartesi günleri 10.30 ile 15.00 saatleri arasında gerçekleştirilen atölyelerde üstün yetenekli çocukları kollamak ve ailelerine doğru rehberlik yapmak üzere hizmet sunduklarını belirten Demir, “Drama atölyesinde çocukların kendilerini daha iyi ifade edebilmesi için ortam sunduk. Beden dillerini kullanma, ‘Hayır’ cevabına tahammül edebilme, doğru yerde doğru cevabı verebilme gibi deneyimler kazanmasını istedik” dedi.
Her atölye ayrı bir serüven
Çocukların Eğlenceli Bilim atölyesinde yaptıkları deneylerle heyecanlı, keyifli saatler geçirdiklerini dile getiren Nurullah Demir şöyle devam etti: “Resmen Matematik’te resim yaparak problem çözmeyi öğreniyorlar. Günümüzde çocuklar az yazmayı, kendi mesajlarıyla not almayı tercih ediyor. Akıl Haritaları atölyesinde ise bu çocuklar kendi çizimleriyle not almayı öğreniyor. Lisan atölyesinde de şarkı, oyun ve canlandırmalarla dil öğreniyorlar. İkinci dönemde başlattığımız seçmeli Robotik atölyesinde çocuklarımız yaş gruplarına göre özel robot setleri ile grup olarak faaliyet yapmanın bilincine varıp eğlenceli vakit geçiriyorlar. Her atölye çocuklarımız için ayrı bir serüven.”
Amaç öğrenmeyi kolaylaştırmak
Tüm atölyelerin çıkış noktasının, üstün yetenekli çocuklar için öğrenmeyi, yaşamayı, kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırmak ve sevdirmek olduğunu kaydeden Nurullah Demir, “Velilere diyoruz ki amacımız, çocukların okul başarısını artırmak, sınavlarda daha yüksek notlar almalarını sağlamak değil. Biz çocuklarınızın kendilerini bulmalarına, hayal kurmalarına, tasarım yapmalarına yardım ediyoruz. Tüm atölyelerimizde tasarım yapıyorlar. Bu akademi döneminde 50 çocuğumuza sertifika veriyoruz. Atölye çalışmalarımızla gelecek dönem de 6-12 yaş arası çocuklarımız ve ailelerine rehberlik yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

> Geleceğin dahileri sertifikalarını aldı

Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı’nın (TÜZDEV), üstün yetenekli çocuklar için kurduğu ‘TÜZDEV Akademi’nin atölye çalışmalarını başarıyla tamamlayan 50 öğrenci, törenle sertifikalarını aldı.

tuzdevTÜZDEV Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden, “Üstün yetenekli çocuklarımızın özel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hayata geçirdiğimiz TÜZDEV Akademi’de, gelecekte dünyayı şekillendirecek çapta potansiyele sahip çocuklarımızın gelişimine destek olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi

Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) bünyesinde, üstün yetenekli çocuklar ve ailelerine rehberlik eden TÜZDEV Akademi, 2016-2017 dönem atölye çalışmalarını başarıyla tamamlayan 50 öğrencisine, sertifikalarını törenle verdi. ‘Drama’, ‘Eğlenceli Bilim’, ‘Resmen Matematik’, ‘Akıl Haritaları’, ‘Lisan’ ve ‘Robotik’ atölyelerinde özel eğitim alan üstün yetenekli çocuklar, ilgi duydukları alanlarda faaliyetlere katılıp sertifika almanın mutluluğunu yaşadı.
Amaç iyi eğitim almalarını sağlamak
Ailelerin yoğun ilgi gösterdiği, 10 Temmuz 2017 tarihinde gerçekleşen törende konuşan TÜZDEV Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden, “Çocuklarımız bize verilen en değerli hediye ve onların geleceklerini en iyi şekilde inşa edebilmek de her anne babanın en önemli görevidir. Her çocuğumuz birbirinden özel yeteneklere sahip ancak bazıları diğerlerinden çok daha farklı olan üstün yetenekli çocuklarımızdır. Anne babalar bu çocuklarımızla ne kadar ilgili olsalar da çoğu zaman çabaları yetersiz kalıyor. TÜZDEV, Türkiye’deki üstün zekâlı ve yetenekli çocukların tespit edilmesi, bu çocuklarımızın eğitimlerini sağlıklı şekilde sürdürmesini sağlamayı amaç edinen bir kurumdur” dedi.
Dünyayı şekillendiren sizlersiniz
Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların, toplumun önünü açabilecek büyük bir güç olduğunu vurgulayan Kemal Tekden, “Üstün vasıflı çocuklar, tüm toplumlar için yerüstü hazineleridir. Ülkemizin önemli bir yerüstü hazinesi olan bu çocukların, dolayısıyla sizlerin kıymetini bilmek ve özel eğitim ihtiyacını karşılamak en büyük amacımız. İnsanlık tarihine bakıldığında dünyayı şekillendirenlerin pasif çoğunluk değil sınırlı sayıdaki üstün potansiyelli insanlar olduğunu unutmamak gerekir” diye konuştu.
Çocukların kendilerini daha iyi ifade edebilmesini sağlıyoruz
TÜZDEV Akademi Eğitim Koordinatörü Nurullah Demir ise, atölye faaliyetleriyle çocukların tasarım güçlerini geliştirebilecekleri, kendilerini ortaya koyabilecekleri bir ortam oluşturduklarını söyledi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde, Cumartesi günleri 10.30 ile 15.00 saatleri arasında gerçekleştirilen atölyelerde üstün yetenekli çocukları kollamak ve ailelerine doğru rehberlik yapmak üzere hizmet sunduklarını belirten Demir, “Drama atölyesinde çocukların kendilerini daha iyi ifade edebilmesi için ortam sunduk. Beden dillerini kullanma, ‘Hayır’ cevabına tahammül edebilme, doğru yerde doğru cevabı verebilme gibi deneyimler kazanmasını istedik” dedi.
Her atölye ayrı bir serüven
Çocukların Eğlenceli Bilim atölyesinde yaptıkları deneylerle heyecanlı, keyifli saatler geçirdiklerini dile getiren Nurullah Demir şöyle devam etti: “Resmen Matematik’te resim yaparak problem çözmeyi öğreniyorlar. Günümüzde çocuklar az yazmayı, kendi mesajlarıyla not almayı tercih ediyor. Akıl Haritaları atölyesinde ise bu çocuklar kendi çizimleriyle not almayı öğreniyor. Lisan atölyesinde de şarkı, oyun ve canlandırmalarla dil öğreniyorlar. İkinci dönemde başlattığımız seçmeli Robotik atölyesinde çocuklarımız yaş gruplarına göre özel robot setleri ile grup olarak faaliyet yapmanın bilincine varıp eğlenceli vakit geçiriyorlar. Her atölye çocuklarımız için ayrı bir serüven.”
Amaç öğrenmeyi kolaylaştırmak
Tüm atölyelerin çıkış noktasının, üstün yetenekli çocuklar için öğrenmeyi, yaşamayı, kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırmak ve sevdirmek olduğunu kaydeden Nurullah Demir, “Velilere diyoruz ki amacımız, çocukların okul başarısını artırmak, sınavlarda daha yüksek notlar almalarını sağlamak değil. Biz çocuklarınızın kendilerini bulmalarına, hayal kurmalarına, tasarım yapmalarına yardım ediyoruz. Tüm atölyelerimizde tasarım yapıyorlar. Bu akademi döneminde 50 çocuğumuza sertifika veriyoruz. Atölye çalışmalarımızla gelecek dönem de 6-12 yaş arası çocuklarımız ve ailelerine rehberlik yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Son Güncelleme: Salı, 13 Haziran 2017 11:43

Gösterim: 1583

Diğer Makaleler...

  1. Bakan Yılmaz'dan 2016-2017 eğitim öğretim yılı mesajı
  2. Başbakan: 2019'a kadar 71 bin derslik yapmamız gerekiyor
  3. Tematik spor liseleri açılıyor
  4. Avrupa Koleji ve Sınav Okulları güç birliğine gitti