Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Hatay'da, eşinin karşı çıkması üzerine eğitimini yarıda bırakan kadın, öğretmenlik hayalini gerçekleştirebilmek için ilerlemiş yaşına rağmen iki üniversitede birden okuyor.

Memuriyet döneminde iktisat bölümünden mezun olan ve emekli olunca Mustafa Kemal Üniversitesi'nde (MKÜ) hem Türkçe öğretmenliği bölümünde hem de İlahiyat Fakültesi'nde eğitimini sürdüren 57 yaşındaki Hatice Kaya, ilerlemiş yaşına rağmen torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sıraları paylaşıyor.

Liseden sonra girdiği sınavlarda hem Türkçe öğretmenliğini hem de maliye memurluğunu kazanan Kaya, eşinin "ya ben ya okul" demesi üzerine tercihini eşinden yana kullanıp maliyede memur olarak işe başladı.

Memurluk döneminde 3 çocuğu olduktan sonra açıköğretim sınavlarıyla girdiği iktisat bölümünü bitirdikten sonra 1987'de tekrar üniversite sınavına girdi. Bu defa hayalindeki öğretmenlik bölünü kazanan ancak sadece 2 ay okula gidebilen Kaya'nın hayali, eşinin başka bir şehre tayinin çıkması nedeniyle yine suya düştü.

Öğrenci affıyla yıllar sonra öğretmenlik hayalini gerçekleştirmek için yeniden bir fırsat yakalayan Kaya, AA muhabirine yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Öğretmenlik arzum içimden hiç çıkmamıştı. Bu sefer ne eşim ne başka biri beni kimse Allah'ın izniyle engelleyemez dedim. Afla birlikte okula kayıt yaptırdım. 54 yaşımda üniversiteli oldum. Şimdi 3'üncü senem ama hep üstten dersten aldım. 4'üncü sınıf sayılırım. Dil bilgisinden kalmasaydım, bu sene bitiriyordum. Uygulamaya gidiyorum, ortaokullarda derslere giriyorum. Bir taraftan KPSS'ye çalışıyorum."

Mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmayı hedeflediğini ifade eden Kaya, 5 kız ve 2 torun sahibi olmasına karşın öğretmenlik hayaline kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti.

"Beşikten mezara kadar eğitim"

Eşinin o dönem kendisini ikilemde bırakarak okuldan vazgeçirdiğini kaydeden Kaya, eşinin şimdi de "zamanında sen beni dinledin, şimdi de ben seni dinliyorum, istediğin kadar okuyabilirsin" dediğini ve kendisini desteklediğini aktardı. 

Çocuklarının ise "anne ne yapacaksın bu yaştan sonra ye, iç, keyfine bak" dediklerini anlatan Kaya, okumayı çok sevdiğini, bunun kendisi için adeta bir aşk halini aldığını söyledi.

Kaya, beşikten mezara kadar eğitim felsefesiyle hareket ettiğini ve bu uğurda derslerine gayretle çalıştığını, bazen yurtta kalan öğrencilerle etüt çalışmalarına katıldığını ifade etti.

Gençlere tavsiye

Gençlere de nasihatta bulunan Kaya, "Gençleri çok seviyorum, onların okumalarını istiyorum. Ben diploma için okumuyorum her okuduğum bilgi bir insan olmayı gösteriyor. Gençlerimize de çok çalışmalarını tavsiye ediyorum. Atatürk gibi... Çalış, güven, öğün. Onun için hep çalışmalarını istiyorum gençlerimizden ama az çalışıyorlar görüyorum" diye konuştu.

> Öğretmenlik hayali 54'ünde üniversiteli yaptı

Hatay'da, eşinin karşı çıkması üzerine eğitimini yarıda bırakan kadın, öğretmenlik hayalini gerçekleştirebilmek için ilerlemiş yaşına rağmen iki üniversitede birden okuyor.

Memuriyet döneminde iktisat bölümünden mezun olan ve emekli olunca Mustafa Kemal Üniversitesi'nde (MKÜ) hem Türkçe öğretmenliği bölümünde hem de İlahiyat Fakültesi'nde eğitimini sürdüren 57 yaşındaki Hatice Kaya, ilerlemiş yaşına rağmen torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sıraları paylaşıyor.

Liseden sonra girdiği sınavlarda hem Türkçe öğretmenliğini hem de maliye memurluğunu kazanan Kaya, eşinin "ya ben ya okul" demesi üzerine tercihini eşinden yana kullanıp maliyede memur olarak işe başladı.

Memurluk döneminde 3 çocuğu olduktan sonra açıköğretim sınavlarıyla girdiği iktisat bölümünü bitirdikten sonra 1987'de tekrar üniversite sınavına girdi. Bu defa hayalindeki öğretmenlik bölünü kazanan ancak sadece 2 ay okula gidebilen Kaya'nın hayali, eşinin başka bir şehre tayinin çıkması nedeniyle yine suya düştü.

Öğrenci affıyla yıllar sonra öğretmenlik hayalini gerçekleştirmek için yeniden bir fırsat yakalayan Kaya, AA muhabirine yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Öğretmenlik arzum içimden hiç çıkmamıştı. Bu sefer ne eşim ne başka biri beni kimse Allah'ın izniyle engelleyemez dedim. Afla birlikte okula kayıt yaptırdım. 54 yaşımda üniversiteli oldum. Şimdi 3'üncü senem ama hep üstten dersten aldım. 4'üncü sınıf sayılırım. Dil bilgisinden kalmasaydım, bu sene bitiriyordum. Uygulamaya gidiyorum, ortaokullarda derslere giriyorum. Bir taraftan KPSS'ye çalışıyorum."

Mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmayı hedeflediğini ifade eden Kaya, 5 kız ve 2 torun sahibi olmasına karşın öğretmenlik hayaline kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti.

"Beşikten mezara kadar eğitim"

Eşinin o dönem kendisini ikilemde bırakarak okuldan vazgeçirdiğini kaydeden Kaya, eşinin şimdi de "zamanında sen beni dinledin, şimdi de ben seni dinliyorum, istediğin kadar okuyabilirsin" dediğini ve kendisini desteklediğini aktardı. 

Çocuklarının ise "anne ne yapacaksın bu yaştan sonra ye, iç, keyfine bak" dediklerini anlatan Kaya, okumayı çok sevdiğini, bunun kendisi için adeta bir aşk halini aldığını söyledi.

Kaya, beşikten mezara kadar eğitim felsefesiyle hareket ettiğini ve bu uğurda derslerine gayretle çalıştığını, bazen yurtta kalan öğrencilerle etüt çalışmalarına katıldığını ifade etti.

Gençlere tavsiye

Gençlere de nasihatta bulunan Kaya, "Gençleri çok seviyorum, onların okumalarını istiyorum. Ben diploma için okumuyorum her okuduğum bilgi bir insan olmayı gösteriyor. Gençlerimize de çok çalışmalarını tavsiye ediyorum. Atatürk gibi... Çalış, güven, öğün. Onun için hep çalışmalarını istiyorum gençlerimizden ama az çalışıyorlar görüyorum" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 03 Nisan 2014 14:10

Gösterim: 2676

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencileri, enerjisini güneş ışıklarından alan otomobil projesinin ilk aşamasını başarıyla gerçekleştirdi.

OKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Çoşkun Özalp'ın başkanlığını yaptığı 17 öğrenciden oluşan ekip, güneş enerjisiyle çalışan otomobilin ilk üretim aşamasını tamamladı. Öğrenciler, proje sonuçlandığında TÜBİTAK'ın düzenlediği Formula-G yarışmalarına katılacak.

Proje koordinatörü Özalp, amaçlarının yeni kurulan üniversitelerinin adını ulusal ve uluslararası platformlarda duyurmak olduğunu söyledi.

Enerji Sistemleri, Makine ve Elektrik - Elektronik Bölümü öğrencilerinin ortaklaşa yaptıkları güneş enerjisiyle çalışan otomobil için üniversitenin katkı sağladığını belirten Özalp, projenin geliştirilmesi için sponsor arayışında olduklarını kaydetti.

OKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Türk de nitelikli insan kaynaklarını kullanarak, üniversite - sanayi - toplum işbirliğini geliştirerek, ulusal çapta önder olma vizyonuna sahip bir üniversite olmayı amaçladıklarını anlattı.

Bilimsel projelerin bir aşamadan sonra sponsorluklara ihtiyaç duyduğunu ve bunun için Osmaniye Sanayi ve Ticaret Odası üyelerinin desteğini beklediklerini dile getiren Türk, bu kapsamda kendilerine çok iş düştüğünü ifade etti.

OKÜ Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi İrfan Tunçkaşık ise projeyi gerçekleştiren 17 kişilik ekibin adını Korkut Ata Üniversitesi isminden etkilenerek KORK-SUN, otomobilin adını ise ATAK koyduklarını söyledi https://sildentadal.com/.

Amaçlarının, alternatif enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak ve toplumda bu bilinci oluşturmak olduğuna işaret eden Tunçkaşık, proje tamamlandığında TÜBİTAK Formula-G yarışmalarından başarılı sonuçla dönmeyi umduklarını aktardı.

> Üniversite öğrencilerinin büyük başarısı

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencileri, enerjisini güneş ışıklarından alan otomobil projesinin ilk aşamasını başarıyla gerçekleştirdi.

OKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Çoşkun Özalp'ın başkanlığını yaptığı 17 öğrenciden oluşan ekip, güneş enerjisiyle çalışan otomobilin ilk üretim aşamasını tamamladı. Öğrenciler, proje sonuçlandığında TÜBİTAK'ın düzenlediği Formula-G yarışmalarına katılacak.

Proje koordinatörü Özalp, amaçlarının yeni kurulan üniversitelerinin adını ulusal ve uluslararası platformlarda duyurmak olduğunu söyledi.

Enerji Sistemleri, Makine ve Elektrik - Elektronik Bölümü öğrencilerinin ortaklaşa yaptıkları güneş enerjisiyle çalışan otomobil için üniversitenin katkı sağladığını belirten Özalp, projenin geliştirilmesi için sponsor arayışında olduklarını kaydetti.

OKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Türk de nitelikli insan kaynaklarını kullanarak, üniversite - sanayi - toplum işbirliğini geliştirerek, ulusal çapta önder olma vizyonuna sahip bir üniversite olmayı amaçladıklarını anlattı.

Bilimsel projelerin bir aşamadan sonra sponsorluklara ihtiyaç duyduğunu ve bunun için Osmaniye Sanayi ve Ticaret Odası üyelerinin desteğini beklediklerini dile getiren Türk, bu kapsamda kendilerine çok iş düştüğünü ifade etti.

OKÜ Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi İrfan Tunçkaşık ise projeyi gerçekleştiren 17 kişilik ekibin adını Korkut Ata Üniversitesi isminden etkilenerek KORK-SUN, otomobilin adını ise ATAK koyduklarını söyledi https://sildentadal.com/.

Amaçlarının, alternatif enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak ve toplumda bu bilinci oluşturmak olduğuna işaret eden Tunçkaşık, proje tamamlandığında TÜBİTAK Formula-G yarışmalarından başarılı sonuçla dönmeyi umduklarını aktardı.

Son Güncelleme: Perşembe, 03 Nisan 2014 13:58

Gösterim: 2789

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Derinboğaz, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi ürünlerin en büyük sorunu batarya kullanım süresini 4 kata çıkaracak "grafen" maddesinden pil üretti. 

Derinboğaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rus bilimadamları tarafından bulunan nanoteknoloji ürünü grafen maddesini, üniversitede geliştirdikleri reaktör ile üretmeyi başardıklarını belirtti. 

Geliştirdikleri makinenin patentini almak için başvurduklarını ifade eden Derinboğaz, şu bilgileri verdi:

"Günümüzde bütün elektronik aletlerde, elektrikli otomobil, motosiklet gibi vasıtalarda lityum iyon piller kullanılıyor. İşlemciler, bilgisayarlar çok hızlı çalışıyor ama en büyük sorunu batarya süreleri oluşturuyor. Lityum iyon piller, enerji yoğunluğunu en iyi sağlayan batarya türü olmasına rağmen bu dahi yetmiyor. Bunu çok önemli bir sorun olarak görerek, bu konuda bir çalışma yapmak istedim. Rus bilimadamlarının geliştirdiği grafen malzemesinden pil ürettik. Bu pil, lityum iyon pillere göre iki kat hızlı şarj oluyor. Şarj olduktan sonra ise kullanım süresini yüzde 400 oranında artırıyor." 

Pilin henüz piyasaya çıkacak düzeyde olmadığını aktaran Derinboğaz, "Geliştirdiğimiz pilin en büyük sorunu, 10 kez şarj edip deşarj ettikten sonra pilin ömrünün azalmaya başlaması. Azalıp en sonunda lityum iyon pillerle aynı performansa düşüyor. Ancak bu sorunu da aşacak fikirlerimiz var. Grafenle birlikte, başka bir madde ile pilin dayanıklılığını 1-2 yıl aynı seviyede kalacak şekilde artırmayı düşünüyoruz. Bunun için de araştırmalara devam etmemiz, daha fazla deney yapmamız gerekiyor" diye konuştu. 

"Sponsor ya da şirket ortağı arıyoruz" 

Öğrenci Ceyhun Derinboğaz, pilin prototipini de hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu konuda bir şirket kurduk. Projemiz için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 100 bin lira destek aldık. Ürettiğimiz grafeni de satmaya başladık. Çok sayıda üniversiteden akademisyenler çalışmak istedikleri için bizden bu malzemeyi alıyor. TÜBİTAK 1507 desteği almak için başvurduk. Ancak bu desteğin yüzde 20'lik bölümünü KDV'siyle birlikte ödememiz gerekiyor. Bu desteği sağlamak için de sponsor bulmayı ya da şirketimizin hisselerinin bir bölünü satmayı düşünüyoruz."

> Teknoloji devlerinin yapamadığını Türk öğrenci yaptı

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Derinboğaz, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi ürünlerin en büyük sorunu batarya kullanım süresini 4 kata çıkaracak "grafen" maddesinden pil üretti. 

Derinboğaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rus bilimadamları tarafından bulunan nanoteknoloji ürünü grafen maddesini, üniversitede geliştirdikleri reaktör ile üretmeyi başardıklarını belirtti. 

Geliştirdikleri makinenin patentini almak için başvurduklarını ifade eden Derinboğaz, şu bilgileri verdi:

"Günümüzde bütün elektronik aletlerde, elektrikli otomobil, motosiklet gibi vasıtalarda lityum iyon piller kullanılıyor. İşlemciler, bilgisayarlar çok hızlı çalışıyor ama en büyük sorunu batarya süreleri oluşturuyor. Lityum iyon piller, enerji yoğunluğunu en iyi sağlayan batarya türü olmasına rağmen bu dahi yetmiyor. Bunu çok önemli bir sorun olarak görerek, bu konuda bir çalışma yapmak istedim. Rus bilimadamlarının geliştirdiği grafen malzemesinden pil ürettik. Bu pil, lityum iyon pillere göre iki kat hızlı şarj oluyor. Şarj olduktan sonra ise kullanım süresini yüzde 400 oranında artırıyor." 

Pilin henüz piyasaya çıkacak düzeyde olmadığını aktaran Derinboğaz, "Geliştirdiğimiz pilin en büyük sorunu, 10 kez şarj edip deşarj ettikten sonra pilin ömrünün azalmaya başlaması. Azalıp en sonunda lityum iyon pillerle aynı performansa düşüyor. Ancak bu sorunu da aşacak fikirlerimiz var. Grafenle birlikte, başka bir madde ile pilin dayanıklılığını 1-2 yıl aynı seviyede kalacak şekilde artırmayı düşünüyoruz. Bunun için de araştırmalara devam etmemiz, daha fazla deney yapmamız gerekiyor" diye konuştu. 

"Sponsor ya da şirket ortağı arıyoruz" 

Öğrenci Ceyhun Derinboğaz, pilin prototipini de hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu konuda bir şirket kurduk. Projemiz için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 100 bin lira destek aldık. Ürettiğimiz grafeni de satmaya başladık. Çok sayıda üniversiteden akademisyenler çalışmak istedikleri için bizden bu malzemeyi alıyor. TÜBİTAK 1507 desteği almak için başvurduk. Ancak bu desteğin yüzde 20'lik bölümünü KDV'siyle birlikte ödememiz gerekiyor. Bu desteği sağlamak için de sponsor bulmayı ya da şirketimizin hisselerinin bir bölünü satmayı düşünüyoruz."

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Mart 2014 13:21

Gösterim: 2415

YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş, 9. sınıfın başından beri düzenli çalıştığını ama çok çalışmadığını belirtti.

Yükseköğretime Geçiş Sınavında (2014-YGS) YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş (18), "9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Pek stres duymadım bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz" dedi.

Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS'ye hazırlanırken 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda dershaneye gittiğini ancak başarısını düzenli çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.

YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 sınavlarından 500 puan aldığını aktaran Taş, sonuçlar açıklandığında dershanede olduğunu belirtti. 

"Türkçede zorlandım"

Sınavının iyi geçtiğini ancak birinci olmayı beklemediğini, toplamda 6 yanlış cevabının olduğunu belirten Taş, "Sınava girdiğimde takip ettiğim sıra hep Türkçe, matematik,  fen, sosyal şeklinde oluyor. Sınava ilk girdiğimde Türkçe sorularında biraz zorlandım. Kimi sorular bayağı çelişkiliydi. Kısa olmasına rağmen çok düşündüren sorulardı. Bir de felsefede zorlandım" diye konuştu

YGS'ye, lisenin başından beri düzenli çalışarak hazırlandığına değinen Taş, "Okulda gördüğümüz eğitim bence çok kaliteliydi. Onun başarımda büyük katkısı var. Ailemin, arkadaşlarımın çok büyük manevi desteği oldu. Bir sürü kişinin başarımda katkısı var" ifadesini kullandı.

Dershaneye 10. sınıfta başladığını dile getiren Taş, şöyle devam etti:

"11. sınıfta dershaneye kayıtlıydım ara ara gittim ama pek düzenli gitmedim. 9. sınıftan beri fizik olimpiyatlarına katıldım. Fizik olimpiyatlarına çalışmak bayağı özveri isteyen bir şey. O özveriyi de biraz dershaneden çaldım diyebilirim. Pek düzenli devam edemedim ama 12. sınıfın başlarında düzenli gittim dershaneye."

Taş, TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları'nda fizik dalında altın madalya aldığını, sınavdan önce pek stres yaşamadığını, sınava rahat girdiğini ancak sınavdan çıktıktan sonra daha fazla heyecanlandığını söyledi.

Sosyal hayatına da zaman ayırdığını, sürekli ders çalışmadığını vurgulayan Taş, şunları kaydetti:

"9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden pek ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Spor insanı çok olumlu etkiliyor. Pek stres duymadım, bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitaplar insanı en azından yaşadığı dünyadan alıp başka bir dünyaya götürüyor. Bu dünyanın dertleri sizi meşgul etmiyor ama aynı zamanda insanın ufkunu da açıyor. Bu dünyaya da öyle bir geri dönüşü oluyor. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz.”

Bilim insanı olmayı arzu ettiğini ve fizik alanında eğitim almayı düşündüğünü ifade eden Taş, insanlığa, ülkesine ve bilime hizmet etmek istediğini dile getirdi.

"Devlet okulları başarılı"

Ankara Fen Lisesi’nin bir devlet okulu olduğuna dikkati çeken Taş, okulunun başarısında çok büyük katkısı bulunduğunu söyledi.

Taş, okulunun kendisine ve arkadaşlarına çok büyük avantajlar sağladığını, böylece başarıya ve güzel çalışmalara imza attıklarını belirterek, "Devlet okulları bu aralar biraz gözden düşüyor gibi. Özel okullar bayağı artıyor, başarılarını hep ön plana çıkarıyorlar. Bu noktada devlet okulları arasında Ankara Fen Lisesi gibi nadide okulların hala bulunduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi.

Baba Levent Taş ise oğlunun hayatı boyunca başarılar elde ettiğini, bu sınavda da bir derece yapmasını beklediklerini söyledi.

Oğlu Nusret’in her yerde okulunu temsil etmek istediğini kaydeden Levent Taş, bunu başardığı için çok mutlu olduklarını vurguladı.

> YGS birincisi: Düzenli çalıştım ama çok çalışmadım

YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş, 9. sınıfın başından beri düzenli çalıştığını ama çok çalışmadığını belirtti.

Yükseköğretime Geçiş Sınavında (2014-YGS) YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş (18), "9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Pek stres duymadım bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz" dedi.

Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS'ye hazırlanırken 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda dershaneye gittiğini ancak başarısını düzenli çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.

YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 sınavlarından 500 puan aldığını aktaran Taş, sonuçlar açıklandığında dershanede olduğunu belirtti. 

"Türkçede zorlandım"

Sınavının iyi geçtiğini ancak birinci olmayı beklemediğini, toplamda 6 yanlış cevabının olduğunu belirten Taş, "Sınava girdiğimde takip ettiğim sıra hep Türkçe, matematik,  fen, sosyal şeklinde oluyor. Sınava ilk girdiğimde Türkçe sorularında biraz zorlandım. Kimi sorular bayağı çelişkiliydi. Kısa olmasına rağmen çok düşündüren sorulardı. Bir de felsefede zorlandım" diye konuştu

YGS'ye, lisenin başından beri düzenli çalışarak hazırlandığına değinen Taş, "Okulda gördüğümüz eğitim bence çok kaliteliydi. Onun başarımda büyük katkısı var. Ailemin, arkadaşlarımın çok büyük manevi desteği oldu. Bir sürü kişinin başarımda katkısı var" ifadesini kullandı.

Dershaneye 10. sınıfta başladığını dile getiren Taş, şöyle devam etti:

"11. sınıfta dershaneye kayıtlıydım ara ara gittim ama pek düzenli gitmedim. 9. sınıftan beri fizik olimpiyatlarına katıldım. Fizik olimpiyatlarına çalışmak bayağı özveri isteyen bir şey. O özveriyi de biraz dershaneden çaldım diyebilirim. Pek düzenli devam edemedim ama 12. sınıfın başlarında düzenli gittim dershaneye."

Taş, TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları'nda fizik dalında altın madalya aldığını, sınavdan önce pek stres yaşamadığını, sınava rahat girdiğini ancak sınavdan çıktıktan sonra daha fazla heyecanlandığını söyledi.

Sosyal hayatına da zaman ayırdığını, sürekli ders çalışmadığını vurgulayan Taş, şunları kaydetti:

"9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden pek ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Spor insanı çok olumlu etkiliyor. Pek stres duymadım, bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitaplar insanı en azından yaşadığı dünyadan alıp başka bir dünyaya götürüyor. Bu dünyanın dertleri sizi meşgul etmiyor ama aynı zamanda insanın ufkunu da açıyor. Bu dünyaya da öyle bir geri dönüşü oluyor. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz.”

Bilim insanı olmayı arzu ettiğini ve fizik alanında eğitim almayı düşündüğünü ifade eden Taş, insanlığa, ülkesine ve bilime hizmet etmek istediğini dile getirdi.

"Devlet okulları başarılı"

Ankara Fen Lisesi’nin bir devlet okulu olduğuna dikkati çeken Taş, okulunun başarısında çok büyük katkısı bulunduğunu söyledi.

Taş, okulunun kendisine ve arkadaşlarına çok büyük avantajlar sağladığını, böylece başarıya ve güzel çalışmalara imza attıklarını belirterek, "Devlet okulları bu aralar biraz gözden düşüyor gibi. Özel okullar bayağı artıyor, başarılarını hep ön plana çıkarıyorlar. Bu noktada devlet okulları arasında Ankara Fen Lisesi gibi nadide okulların hala bulunduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi.

Baba Levent Taş ise oğlunun hayatı boyunca başarılar elde ettiğini, bu sınavda da bir derece yapmasını beklediklerini söyledi.

Oğlu Nusret’in her yerde okulunu temsil etmek istediğini kaydeden Levent Taş, bunu başardığı için çok mutlu olduklarını vurguladı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 29 Mart 2014 21:45

Gösterim: 3591

Umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO ödülünü bu yıl Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız kazandı

Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gidecek.

L’Oréal ve UNESCO tarafından 16 yıldır gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Kadınları İçin Burs Programı kapsamında kadın araştırmacıların gelişimi destekleniyor.Bu çerçevede 1998 yılından bu yana, her yıl bilimsel ilerlemeye bulundukları katkılardan dolayı farklı kıtalardan 5 bilim kadını ödüllendiriliyor. L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı kapsamında 2000 yılından bu yana; yaşam bilimlerinde doktora veya doktora sonrası aşamalarda görev alan ve umut vaad eden kadınları teşvik etmek üzere de her bir UNESCO bölgesinden 15 Uluslararası bursiyer seçiliyor. Bursiyerlere, çalışmalarını kendi ülkeleri dışındaki prestijli kurumlarda sürdürmeleri fırsatı sunulurken bilimsel araştırmaları da L’Oréal tarafından 2 yıl boyunca destekleniyor.

Tören, Sorbonne Üniversitesi’nde gerçekleştirildi

Bu yıl,L’Oréal-UNESCO 2014 Uluslararası Bilim Kadınları Bursu’na, UNESCO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nden Yrd. Doç. Ahu Arslan Yıldız layık görüldü. Yıldız, geçtiğimiz hafta Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülünü aldı. Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi olan Ahu Arslan Yıldız,yüksek lisansını ODTÜ Polimer Bilimi ve Kimya Bölümü’nde tamamladıktan sonra doktorasını ise Almanya’da Max Planck Enstitüsü Polimer Araştırmaları ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine tamamladı. Yıldız, L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı’nın da desteğiyle bir yıl Harvard Tıp Fakültesi Biyomühendislik Bölümü’nde projesini tamamlayacak.

Umut verici araştırma projelerini sürdürmeleri için bursa layık görülen 15 yetenekli genç bilim kadını arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, Malzeme Bilimi ve Biyokimya alanında çalışıyor. Bilimsel araştırmasında yenilikçi bir tanı aracı geliştirmeye odaklanan Yıldız, hücre zarını ve içerdiği proteinleri taklit eden yenilikçi ve deneysel bir zar platformu geliştiren teknolojide ilerlemeler kaydetti. Hücre zarı proteinleri, Alzheimer, diyabet ve kanser gibi çok geniş çeşitlilikteki hastalıklarla bağlantılı olduğu için, diğer pek çok hastalığın erken tanı ve ön hazırlık taraması açısından önemli bilgiler sağlamaktadır.

> Umut veren bilim kadını ödülü Türk akademisyene

Umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO ödülünü bu yıl Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız kazandı

Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gidecek.

L’Oréal ve UNESCO tarafından 16 yıldır gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Kadınları İçin Burs Programı kapsamında kadın araştırmacıların gelişimi destekleniyor.Bu çerçevede 1998 yılından bu yana, her yıl bilimsel ilerlemeye bulundukları katkılardan dolayı farklı kıtalardan 5 bilim kadını ödüllendiriliyor. L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı kapsamında 2000 yılından bu yana; yaşam bilimlerinde doktora veya doktora sonrası aşamalarda görev alan ve umut vaad eden kadınları teşvik etmek üzere de her bir UNESCO bölgesinden 15 Uluslararası bursiyer seçiliyor. Bursiyerlere, çalışmalarını kendi ülkeleri dışındaki prestijli kurumlarda sürdürmeleri fırsatı sunulurken bilimsel araştırmaları da L’Oréal tarafından 2 yıl boyunca destekleniyor.

Tören, Sorbonne Üniversitesi’nde gerçekleştirildi

Bu yıl,L’Oréal-UNESCO 2014 Uluslararası Bilim Kadınları Bursu’na, UNESCO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nden Yrd. Doç. Ahu Arslan Yıldız layık görüldü. Yıldız, geçtiğimiz hafta Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülünü aldı. Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi olan Ahu Arslan Yıldız,yüksek lisansını ODTÜ Polimer Bilimi ve Kimya Bölümü’nde tamamladıktan sonra doktorasını ise Almanya’da Max Planck Enstitüsü Polimer Araştırmaları ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine tamamladı. Yıldız, L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı’nın da desteğiyle bir yıl Harvard Tıp Fakültesi Biyomühendislik Bölümü’nde projesini tamamlayacak.

Umut verici araştırma projelerini sürdürmeleri için bursa layık görülen 15 yetenekli genç bilim kadını arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, Malzeme Bilimi ve Biyokimya alanında çalışıyor. Bilimsel araştırmasında yenilikçi bir tanı aracı geliştirmeye odaklanan Yıldız, hücre zarını ve içerdiği proteinleri taklit eden yenilikçi ve deneysel bir zar platformu geliştiren teknolojide ilerlemeler kaydetti. Hücre zarı proteinleri, Alzheimer, diyabet ve kanser gibi çok geniş çeşitlilikteki hastalıklarla bağlantılı olduğu için, diğer pek çok hastalığın erken tanı ve ön hazırlık taraması açısından önemli bilgiler sağlamaktadır.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Mart 2014 12:24

Gösterim: 2725


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.