Logo

Okul kavramı değişiyor mu?

Kategori: Alparslan Dartan
Perşembe, 29 May 2025 11:20 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan
Eğitim Yöneticisi – PDR Uzmanı 

alpaslan_dartanMillî Eğitim Bakanlığı, Mayıs ayında farklı tarihlerde ve farklı illerde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamındaki uygulamaların ele alındığı "Öğretmenlerin Bakış Açısıyla Eğitimde Öne Çıkan Konular" temalı eğitim çalıştayları düzenlemeye başladı. Başlığı “Öğretmenlerin gözünden eğitimde öne çıkanlar” olunca içeriğine ve neler konuşulduğuna bakma ihtiyacı duydum. İlgimi çeken ise öğretmenlerin okullardaki eğitim öğretim süreçlerini ve okul’u nasıl tanımladıklarına ilişkin merakımdı. Ankara, Antalya, İstanbul ve İzmir'de 5-6 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve aralıklarla da değişik illerde devam etmesi planlanan çalıştaylarda;

• Erdem-değer-eylem çerçevesinin okul iklimine etkisi,

• Becerilerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi,

• Disiplinler arası çalışmalar,

• Eğitimde yapay zekâ kullanımı ve

• Akran zorbalığı

Konularının tartışmalarda ele alındığı görülüyor.
Çalıştaylarda öğretmenlerin görüşleri alınarak hangi alanlarda destek ihtiyacının öne çıktığını görmek ve geleceğe yönelik stratejik adımların atılmasına yardımcı olacak verilerin tartışılması esas olurken çalıştaylar kapsamında elde edilecek verilerin okul ikliminin iyileştirilmesi, disiplinler arası çalışmaların artırılması, becerilerin ölçülmesinin geliştirilmesi, eğitimde yapay zekâ kullanımının artırılması ve akran zorbalığının önlenmesi konularına katkı sunması bekleniyormuş. Özellikle Yapay zekâ ile Akran zorbalığı konularının tartışılması ve öğretmenlerin gözüyle irdelenmesi önemli.
Umarım bu beklentilere uygun sonuçlar ortaya konur ve bu doğrultuda politika kararları alınır. Günümüzde dünyanın değişen koşulları artık okullarda ve hayatın içinde edinilen eğitimin esnek, yaratıcı, inisiyatif kullanabilen üretici bireyler yetiştirtilmesi gerektiğini söylüyor. Yaratıcı yenilikleri arttırmak, iş kalitesini yükseltmek üzere kültürel farklılıklar arasındaki boşlukları doldurmak ve farklı bakış açılarını kullanma becerisine sahip olmak da geleceğin eğitilmiş insanlarında beklenilen beceriler arasında yer alıyor.
Pandeminin öğrettikleri ile önceden pek önemsemediğimiz ilke ve değerlerin ne kadar önemli olduğunu gördük. Okul kavramının sadece öğretim yönü ağır basan akademik beklentilerin öne çıktığı bir ana kavram olmaktan çıktığını tüm bileşenleriyle okul-insan ilişkisinin içerdiği duygusal zekâya, ilişki kurmaya, sosyal ve kültürel birikime eşlik eden bütüncül bir süreç yönetimini de kapsayan yeni bir evreye dönüştüğünü görmeye başladık. Ancak bu evre tamamlanmadan bugünün gündemine oturan yapay zekâ uygulamaları okul ve insan ilişkileri daha bir sorgulanır duruma geldi.
Buna yüksek teknolojilerin eskinin ağır teknolojilerinin önüne geçmesi hayatta ve okullarda öğrenme ve öğretme ile ilgili paradigmaları ve okul-öğretmen kavramlarını değiştirdi. Yeni teknolojik gelişmeler sayesinde dünya bizler için daha da küçülüyor ve daha bir erişilebilir oluyor. Okullar da toplumsal açık sistemler olarak ve tek bilgi kaynağı olmaktan çıktığından beri yenilenmek ve akademik becerilerin yanı sıra sosyal ve duygusal becerilerin de geliştirilmesi, insani ilişkilerin değerlerin de aktarıldığı yerler olarak öne çıkma durumundalar.
Bu nedenle okulun sadece akademik başarıya değil yaşam becerilerine de odaklanması önemli hale gelmiştir. Çocuğun sınıf ortamında ve genel olarak okulda kendi yaşamında var olmasına özen gösteren, neye tanıklık yapması gerektiği konusunda açık seçik bir farkındalık geliştirmiş olan eğitim kurumlarının artı bir kültür ve değer yarattığı söylenebilir.
Okullar, her ne kadar akademik öğrenmelerin asıl hedef olarak konulduğu bir yaşam alanı olsa da onu var eden öğretmen, öğrenci ve veliler olmadan düşünülemez. Okulun taşıdığı değer ve anlam ifade ettiği kavramsal tanımından çok daha büyüktür. Okulları okul yapan, bir yandan kapsayıcı ve çevreleyici okul binası, bahçesi, sosyal, sanat-spor alanları ve sınıfları gibi kendi fiziksel alanları iken, tek başına bir şey ifade etmeyen bu fiziki çevreyi canlı, işler ve işlevsel kılan da öğrencilerin ve öğretmenlerin varlığıdır.
Öğretmenlerle öğrencilerin bir arada yarattıkları sinerji, aralarında kurdukları mistik bağ ve dinamik ilişki aslında bir okul çatısı altında geçmişten bugüne kuşaklar arası bir alışverişi simgeler. Okullar da dünden alıp bugüne, bugünden alıp geleceğe taşıyan bu alışverişin gerçek sahipleri olan öğrencileri ve öğretmenlerin sayesinde var olurlar, gelişirler ve büyürler.
Ancak nasıl bir okul ve nasıl bir eğitim sistemi sorusunun ülkemizde ve dünyada tek bir karşılığı yok. Tarihi ve kültürel açıdan bir ülkenin geçmişi, gelenekleri, değerleri ve inançları, eğitim sisteminin temelini oluşturur. Bununla birlikte ülkenin siyasi yapısı, iktidarın eğitim politikalarına bakışı ve benimsediği ideolojiler de eğitim sistemini doğrudan etkiler. Ayrıca ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi de, eğitime ayrılan kaynakları, okulların altyapısını, öğretmenlerin toplumdaki statülerini, manevi tatminlerini ve maddi kazanımlarını ve de eğitimde kullanılan teknolojileri önemli ölçüde etkiler.
Ülkenin demografik yapısı, toplumsal ihtiyaçlar, sosyal adalet anlayışı ve eşitsizlikler eğitim sisteminin şekillenmesinde önemli rol oynar. Keza ülkenin coğrafi konumu, kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki farklılıklar, ulaşım olanakları ve iklim koşulları eğitime erişimi ve eğitim uygulamalarını etkiler. Son yirmi, otuz yılda bilim ve teknolojideki gelişmeler, eğitimde kullanılan araçları, yöntemleri ve öğrenme yaklaşımlarını sürekli olarak değişime uğrattı pandemi ile birlikte okul kavramı ve içeriğinde başkalaşımlar yaşandı, sınırlar kalktı ve uzaklar yakın yakınlar uzak oldu. Dijitalleşme ve yapay zekânın gelişimi ile de bugün ve geleceğin okul düzeni oldukça etkilenecek gibi görünüyor.
İşte bu çoklu faktörlerin varlığı içerisinde her ülkenin kendine özgü bir eğitim sistemini görmek mümkün. Gelişmiş ülkelerde eğitim girdi ve çıktıları ile bizim gibi yarı gelişmiş ülkelerde eğitim girdi ve çıktılarının karşılaştırılmaları bu düzlem içerisinde değerlendirilmeli elbette.
Ancak genel olarak tüm dünyada etkili okul, başka bir okul, geleceğin okulu kavramları içerisinde belirleyici kavramın başarı olduğunu görmek mümkün. Okullardaki eğitimin niteliğini artırmaya yönelik tüm çabalar etkili okul kavramını öne çıkarmaktadır. Etkili okul araştırmalarının çıkış noktası da tüm okulların önceden belirlenen kriterlere göre bazı okulların, diğerlerine göre daha başarılı olmasıdır.
Etkili okul çok boyutlu bir kavram olmakla beraber, okul yöneticileri, öğretmen, öğrenci, program, öğrenme süreci, okul iklimi ve kültürü, çevre ve aile etkili ve başarılı okul kavramını içerisine yer alırlar.


YENİ OKUL TANIMI ARAYIŞI ve YENİ NESİL OKUL NASIL OLMALI?

Ya da

Ya da bu özelliklerin hepsinin az biraz içerisinde olduğu bir okul mu? Özü itibari ile yazının başına dönecek olursam yeni nesil okul arayışı hem dünün hem bugünün hem de geleceğin okullarından bir nebze içerisinde barındıran bir kavram. Hepsinde öne çıkan okulu öne çıkaran, öğretmeni, veliyi ve öğrenciyi temele alan bir okul kavramı.
Ama yapay zekâ uygulamaları ve akran zorbalığı konuları bugün olduğu kadar geleceğin de en önemli sorunları arasında.

Bu iki kavramın temel yönlendiricisi öğretmen ve öğrenci tutumlarıdır. Öğretmenlik, belki de değişen dünya parametrelerine en hızlı adapte olması gereken meslek grubudur. Hızla değişen bir sistemde doğan, farklı beceriler ve yeteneklerle donanması gereken öğrencileri yetiştirme noktasında öğretmene düşen rol belki de, dinamik bir öğretim sürecini tasarlayabilmektir. Bu da ancak öğretmenlerin kendilerini iyi güçlü, donanımlı ve lider hissedecekleri koşulların yaratılmasıyla mümkün olacaktır. İkincisi de çalıştaylarda konferanslarda ortaya çıkan okullardaki akran baskısı ve şiddet ortamıdır.
Maalesef okullarda akran zorbalığı oldukça yaygın. Türkiye’de Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022’ye katılan 15 yaş grubundaki öğrencilerin yüzde 27’si zorbalık içeren davranışlardan herhangi birine uğradığını söylüyor. En sık yaşadıklarını bildirdikleri zorbalık deneyimleri sözel (dalga geçme, isim takma, tehdit vb.) ve ilişkisel zorbalık (dışlama, dedikodu çıkarma, iftira atma vb.). Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması’nın (TIMSS) 2023 sonuçlarına göre ise, araştırmaya katılan 4. sınıfların yüzde 15’i, 8. sınıfların yüzde 14’ü haftada bir akran zorbalığına maruz kaldığını söylüyor.
Okul öncesinden Üniversiteye çocuk haklarının temel alındığı evrensel değerlerle donatılmış okul temelli şiddeti önleme programlarının en önemli boyutu olumlu okul ikliminin yaratılmasıdır. Hayat başarısı ile sınav başarısı arasında sıkışmışlık eğitim gören milyonlarca gencin sorunu, bu sorun çocukluktan yetişkinliğe kadar hayatın tüm evrelerinde farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.
Saldırganlık veya öfke, dürtüsel eğilimler, olumsuz düşünceler, sinirlilik, saldırganlık, uygunsuz davranışlar, dikkatsizlik, antisosyal davranışlar/tutumlar pek çok genç için, buz dağının altında yatan duygu durumlarıdır. Bu nedenle güvenli okulun inşası daha çocukluktan itibaren şiddet sarmalının önüne geçebilmenin ön koşulu gibidir.
Güvenli okul kavramı ise eğitim-öğretim faaliyetlerinin korkudan, şiddetten ve endişeden arınmış, keyifli bir ortamda gerçekleştirilebileceği bir mekânı tarif eder. Böyle bir ortam, her öğrencinin kendisini özen görmekte ve kabul edilmiş hissettiği bir eğitim iklimi sağlar.
Güven ortamı oluşmuş okul; zorbalıktan uzak, davranış beklentilerinin açık bir şekilde ifade edildiği ve destekleyici ve özenli bir şekilde uygulandığı bir yerdir.
Umarım MEB’in yaptığı bu çalıştaylar, öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda özellikle olumlu okul ikliminin iyileştirilmesine katkı sağlayacak veriler ortaya çıkar ve geleceğe yönelik stratejik adımların atılmasına yardımcı olur. 

Kaynakça
https://www.meb.gov.tr/ogretmenlerin-bakis-acisiyla-egitimde-one-cikan-konular-temali-calistaylar-basladi/haber/37095/tr
https://egitimreformugirisimi.org/sicak-bir-yuva-ile-yalnizlik-arasinda-cocuklarin-gozunden-okul/

 

 

 

 

 

 

 

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.