Logo

Bilmek, öğrenmek ve anlamak

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Pazar, 22 Ocak 2012 17:40 tarihinde oluşturuldu



Bugünlerde eğitimciler okulları ve kendilerini yeni eğitim yılına hazırlamakla meşguller. Bu sırada ben de pek çok okulda eğitimcilerle birlikte öğrenme fırsatı buluyorum.

Gülen öğrencilerPek çok okulun fiziksel olarak binayı hazırlarken eğitimcilerin öğrenme adına yeni şeyler hazırladıklarına ne yazık ki tanık olamıyorum.
Çoğunlukla yapılan akademik hazırlıklarsa sınav sonuçlarına göre okulların sıralamalarını geliştirmek için ne tür hazırlık yapmak gerektiğine odaklanmış durumda. Öğrencilerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerine öğretmenlerimiz sahipler mi? Veya bu becerileri kazandırmak için yeni öğrenme tasarımlarını hazırladılar mı? Öte yandan yaklaşık 6000 öğretmenle çalışan ÖRAV eğitimcileri aldıkları geri bildirimlerde öğretmenleri yeniden motive ettiklerini görüyor ve umutlanıyoruz.

Bir öğretmen ile konuşurken şöyle söylediğini duydum. “Benim sınıfımdaki öğrencilerim bu konuyu biliyorlar.” Aklıma gelen soruların bazıları şunlar oldu;

Perkins ve Blythe bu konuda şöyle diyorlar; Anlama nedir? Buna verilecek güzel cevaplar her zaman basit ve açık değildir. Bir kıyaslama yapmak için şunu söyleyebiliriz: hepimizin bilmek ile ilgili makul bir görüşümüz vardır. Bir öğrenci bir şeyi biliyorsa istendiği zaman bilgiyi dile getirir ya da beceriyi gösterebilir. Anlamak bilmenin ötesinde, daha güç algılanan bir konudur. Ama nasıl? Bu soruyu yanıtlamak için hem sağduyuyu, hem de çağdaş bilişsel bilim kaynaklarını kullanarak anlama ile ilgili bir görüş oluşturduk. “Performans bakış açımıza” göre kısaca anlama bir konuyla bağlantılı olarak düşünme gerektiren işler yapmaktır – açıklama yapmak, kanıt ve örnek göstermek, genelleme yapmak, uygulamak, kıyaslamak ve konuyu yeni bir şekilde ortaya koymak gibi. Örneğin, bir öğrenci Newton fiziğini denklemlerle rutin ders kitabı problemlerini çözmek anlamında biliyorsa öğrencinin kuramı gerçekten anladığı konusunda pek ikna olmayız. Ama öğrencinin günlük yaşamdan örnekler bulabildiğini düşünün. (Niçin Amerikan futbolundaki yan hakemler iri yarı olmalıdır? Yüksek eylemsizlik güçleri olması için.) Öğrencinin kuramı örnekleyecek öngörülerde bulunduğunu düşünün. (Bir gurup astronotun uzayda bir kartopu savaşı yaptığını varsayın. Kartoplarını attıkları ve vuruldukları zaman ne olur?) Öğrenci Newton kuramıyla ilgili olarak düşünce gerektiren durumları ne kadar iyi çözümleyebilirse biz de onun anladığını söylemeye o kadar istekli oluruz.
Özetle, anlama, bir kişinin bir konuyu anladığını ve de onu geliştirebileceğini gösteren bir dizi “performans” göstermesi demektir. Bu tür performanslara “anlama performansları” veya “anlamanın performansları” diyoruz.

Öğrencilerin anlama kanıtlarını toplamak içinde eğitimcilerin anlamanın ne olduğunu bilmeleri gerekir.

Wiggins ve McTighe anlamanın birkaç göstergesini şu şekilde tanımlıyorlar ve öğrencilerin aşağıdakilerini yapabildikleri zaman gerçekten bir şeyi anladıklarını söylerler:

Wiggins ve McTighe 2007 yılında yayınladıkları araştırma sonuçlarında Öğrenmeyi gerçekleştirmek için uygulanması gerekli 10 ilkeyi ise şu şekilde tanımlıyorlar;

  1. Her tür öğrenmenin amacı farklı bağlamlarda bilginin akıcı, esnek ve güçlü bir biçimde transfer edilebilmesidir.
  2. Anlam, öğretmek ve ölçmek için gerekli olduğu kadar öğrenmek için de gereklidir: Öğrenme hedefleri (Kazanımlar) Öğrenen ve öğreten için anlamlı olmalıdır.
  3. Başarılı öğrenme üst düzey bilişsel beceriler gerektirir: Nasıl öz değerlendirme yapacağını, yansıtacağını ve kendisini geliştirmek için geribildirim kullanmayı öğrenir.
  4. Öğrenme’nin karmaşık yapısı öğretmenlerin de öğrenme hedeflerine (kazanımlarına) uygun zengin bir öğretme ve ölçme repertuarları olmasını gerektirir.
  5. Öğrenme, öğrenenin geçmiş bilgisi, ilgisi ve güçlü yanları dikkate alınarak tasarlandığında en etkin şekilde gerçekleşir.
  6. Başarının gerçekleşebilir ve bunun için yeterince çaba harcandığında elde edilir olduğunu bilerek tasarlanan öğrenme zorlamanın ve rahatlığın en ideal karışımıyla gerçekleşir.
  7. Öğrenmeyi en üst düzeye çıkarabilmek için öğrenenlere güvenli ortamlarda, farklı uygulama fırsatları verilmeli, düzenli, besleyici geribildirim alabilmeleri ve doğru zamanda geri bildirimi gelişime dönüştürecek uygulama fırsatları oluşturmak gereklidir.
  8. Okulda yapılan çalışmalarla ilgili tüm öğrenmeler (hem öğrenciler hem yetişkinler) Kazanımlarla ilişkilendirilmiş standartları yansıtan insanların nasıl öğrendiğine dayalı olmalıdır.
  9. Bir öğrenenler topluluğu olarak okul her paydaşın birbirinden öğrendiği, bir ortamı yansıtmalıdır çünkü sürekli öğrenme hem kurumsal hem de kişisel başarı için esastır.
  10. Tüm öğrenenler eğer doğru koşullarla öğrenmeleri sağlanırsa mükemmel ürünler üretebilmeye yetkindirler.

Bu kavramlar arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koymak ve öğrenme tasarımlarımızı da buna göre yapmak eğitimcilerin öğrenmeye odaklanmaları için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Merak ettiğim nokta ise acaba eğitimciler bu kavramlar hakkında ne kadar tartışıyorlar? Yukarıda sıraladığım soruları her dersi planlarken cevaplayabiliyor muyuz? Bu kavramlar özellikle aynı düzeyde derse giren eğitimcilerin aralarında, sonrada tüm okulun eğitimcileri arasında tartışılmalı ve cevaplar aranmalı. Yeni binyılda öğretmenlik cevaplara sahip olmak değil etkili sorular sorabilmek haline dönüşmüş durumda. Bu nedenle okullarımızda daha çok meslekdaş dayanışmasına ve birlikte öğrenme fırsatlarına ihtiyacımız var. Şimdi tüm okullarda bu ülkenin eğitimcileri birlikte öğrenme için yol arkadaşlığı yani “Öğrenme Yoldaşlığı” için harekete geçelim.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.