Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararla 8 üniversiteye 10 yeni fakülte kuruldu. 6 üniversitedeki 4 yüksekokul ile 5 fakülte ise kapatıldı.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre işte yeni açılan fakülteler:
- Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesine Diş Hekimliği Fakültesi
- Fenerbahçe Üniversitesine Eczacılık Fakültesi
- Bayburt Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi
- Bingöl Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi
- Işık Üniversitesine Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Üniversitesi
- İstanbul Gelişim Üniversitesine Uygulamalı Bilimler Fakültesi
- İstinye Üniversitesine Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
- Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi kuruldu.
Kapanan fakültelerİ
- Bayburt Üniversitesi Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu
- Bingöl Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
- Işık Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Fen- Edebiyat Fakültesi ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
- İstanbul Gelişim Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
- İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ile Fen- Edebiyat Fakültesi
- Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu kapandı.
Işık Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ise Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi adı altında birleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Arnavutluk Cumhuriyeti'nde akademik birim kuruldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararla 8 üniversiteye 10 yeni fakülte kuruldu. 6 üniversitedeki 4 yüksekokul ile 5 fakülte ise kapatıldı.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre işte yeni açılan fakülteler:
- Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesine Diş Hekimliği Fakültesi
- Fenerbahçe Üniversitesine Eczacılık Fakültesi
- Bayburt Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi
- Bingöl Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi
- Işık Üniversitesine Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Üniversitesi
- İstanbul Gelişim Üniversitesine Uygulamalı Bilimler Fakültesi
- İstinye Üniversitesine Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
- Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine Spor Bilimleri Fakültesi kuruldu.
Kapanan fakültelerİ
- Bayburt Üniversitesi Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu
- Bingöl Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
- Işık Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Fen- Edebiyat Fakültesi ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
- İstanbul Gelişim Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
- İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ile Fen- Edebiyat Fakültesi
- Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu kapandı.
Işık Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ise Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi adı altında birleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Arnavutluk Cumhuriyeti'nde akademik birim kuruldu.
Son Güncelleme: Cuma, 25 Haziran 2021 14:18
Gösterim: 904
Uzun yıllar Tarık Akan’ın Taş Koleji’nde genel müdür olarak görev yapan Eğitimci Dr. Ali Akdoğan, TED Atakent Koleji Halkalı Kampüsünde göreve başlamak üzere el sıkıştı.
Taş Koleji’nin ardından Mimar Sinan Koleji’nde kısa bir süre genel müdür olarak görev yapan Akdoğan, Temmuz ayından itibaren ise TED Atakent Koleji Halkalı Kampüsünde Okul Müdürü olarak göreve başlayacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Uzun yıllar Tarık Akan’ın Taş Koleji’nde genel müdür olarak görev yapan Eğitimci Dr. Ali Akdoğan, TED Atakent Koleji Halkalı Kampüsünde göreve başlamak üzere el sıkıştı.
Taş Koleji’nin ardından Mimar Sinan Koleji’nde kısa bir süre genel müdür olarak görev yapan Akdoğan, Temmuz ayından itibaren ise TED Atakent Koleji Halkalı Kampüsünde Okul Müdürü olarak göreve başlayacak.
Son Güncelleme: Cumartesi, 26 Haziran 2021 13:01
Gösterim: 1823
DEVA Partisi, pandemi sonrası için “telafinin ötesine geçen” önerilerinin yer aldığı eğitim yol haritasını kamuoyuyla paylaştı.
Kapsamlı çalışmaya ilişkin açıklamada bulunan Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) geçen günlerde açıkladığı gibi katılımın tercihe bağlı olduğu yaz programlarının, dezavantajlı ve akranlarından zaten geride kalmış öğrencilerin daha da geride kalmasına yol açabileceğine dikkat çekti.
MEB’in gündeme getirdiği Ulusal Destekleme Programı (UDEP) ve İlkokullarda Yetiştirme Programı (İDEP) adlı telafi programlarının yaz sonrası bir yıllık dönemde ve bilgi eksikliği odaklı yürütüleceğine değinen Ergen, yapılması gerekenin pandemide mağdur olmuş nesil için yıllara yayılmış bir planlama olduğunu belirtti.
‘Telafi Bilim Kurulu kurulmalı ve Telafi Programı Bütçesi ayrılmalı’
Ergen şunları ekledi: “Öğrencilerin akademik, bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimlerini destekleme amaçlı planlanmış ve uzun vadeli bir program ortaya koymak şarttır. Böyle bir program için, bir yandan uzman eğitmen kadrolarından oluşan komisyonların müfredat ve değerlendirme çalışmaları yapmaları, diğer yandan rehber öğretmenler de dâhil olmak üzere öğretmen eğitimine ve ek öğretmen istihdamına ağırlık verilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar için de, sistematik bir ihtiyaç analizi sonucunda varılan kaynak ihtiyacı verileri doğrultusunda hükûmetin Telafi Bilim Kurulu kurulmalı ve Telafi Programı Bütçesi ayırması gerekmektedir. Ancak pandemiden kaynaklanan telafi sürecine özel bir bütçe tasarısı henüz kamuoyuna sunulmamıştır.”
Eğitimde DEVA Planı: Telafi ve Ötesi
DEVA Partisi’nin “hassasiyetle, öğrenci odaklı bir yaklaşımla ele alınan ve telafi eğitiminin ötesine geçen” pandemi sonrası eğitime ilişkin önerileri ise şunlar:
* Bu yaz tüm öğrenci ve öğretmenler aşılanmalıdır.
* Telafi eğitimleri yüz yüze verilmelidir.
* Telafi Bilim Kurulu kurulmalıdır.
* Planlamadan uygulamaya sorumluluk zinciri kesintisiz belirlenmelidir.
* Telafi programının tüm hedeflerini net ve somut olarak önceden belirlenmelidir.
* Telafi stratejisini uygulamak için gereken bütçe hazırlanmalı ve bilgiler somut bir şekilde kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Telafi stratejisini uygulamak için gereken altyapı, insan sermayesi ve müfredat belirlenmeli, hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirilmelidir.
* Telafi edilmesi gereken açıkların okul açıldığında ivedilikle tespit edilmesi gerekmektedir.
* Telafi eğitimi, ekstra eğitim gibi görülmemeli, öğrencilerin bilgi ve sosyal, duygusal, kişisel gelişimlerindeki olması gereken yerle oldukları yer arasındaki açığı belirleyip pedagojik açıdan en uygun yaklaşımla onları olmaları gereken yere ve hatta ötesine getirmeye yönelik stratejik bir süreç izlenmelidir.
* Telafi için kullanılabilecek 3 kaldıraç (daha fazla zaman, daha yoğun dikkat, sıkıştırılmış içerik) yerine göre en etkin şekilde seçilmelidir. Öğrenmeyi sağlamak için içeriğe harcanan saat sayısı uzatılabilir. Öğrenmenin kalitesini artırmak amacıyla yaşa uygun bazı pedagojik teknikler uygulanabilir (örneğin akranlar arası öğrenme, küçük gruplar halinde öğrenme, birebir ders). Temel bilgi ve becerilere yoğunlaşabilmek için müfredatı kısaltmak gerekecektir. Bu kararlar Telafi Eğitimi Kurulu tarafından alınmalı, il ve ilçe bazındaki alt komisyonlar yolu ile yerel okul ve öğretmenlere uygulama konusunda eğitim verilmelidir.
* Amaçlı/belirli öğrencileri hedef alan telafi hedeflenmelidir.
* Telafi programları, sosyal-duygusal desteğe öncelik vermelidir.
* Öğretmen istihdamı, desteği ve geliştirme eğitimleri sağlanmalıdır.
* Pandemiden dolayı daha da artan, öğrenciler arasındaki fırsat eşitliği eksikliğinden kaynaklanan uçurumun önüne geçilmelidir.
* Özel gereksinimli öğrencilerin ihtiyaçları karşılanmalıdır.
* Okul döngüsünden çıkan çocukların takibi ve geri getirilmesi kampanyası başlatılmalıdır. Bir önceki sınıfa kayıtlı olan tüm öğrencilerin önümüzdeki sene okula donup dönmediğinin takibi yapılmalıdır.
* Takip, değerlendirme ve yeniden düzenleme döngüsü sürecin bir parçası olmalıdır.
* Öğrenciler öncelikli olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarına karşı duyarlı olunmalıdır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
DEVA Partisi, pandemi sonrası için “telafinin ötesine geçen” önerilerinin yer aldığı eğitim yol haritasını kamuoyuyla paylaştı.
Kapsamlı çalışmaya ilişkin açıklamada bulunan Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) geçen günlerde açıkladığı gibi katılımın tercihe bağlı olduğu yaz programlarının, dezavantajlı ve akranlarından zaten geride kalmış öğrencilerin daha da geride kalmasına yol açabileceğine dikkat çekti.
MEB’in gündeme getirdiği Ulusal Destekleme Programı (UDEP) ve İlkokullarda Yetiştirme Programı (İDEP) adlı telafi programlarının yaz sonrası bir yıllık dönemde ve bilgi eksikliği odaklı yürütüleceğine değinen Ergen, yapılması gerekenin pandemide mağdur olmuş nesil için yıllara yayılmış bir planlama olduğunu belirtti.
‘Telafi Bilim Kurulu kurulmalı ve Telafi Programı Bütçesi ayrılmalı’
Ergen şunları ekledi: “Öğrencilerin akademik, bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimlerini destekleme amaçlı planlanmış ve uzun vadeli bir program ortaya koymak şarttır. Böyle bir program için, bir yandan uzman eğitmen kadrolarından oluşan komisyonların müfredat ve değerlendirme çalışmaları yapmaları, diğer yandan rehber öğretmenler de dâhil olmak üzere öğretmen eğitimine ve ek öğretmen istihdamına ağırlık verilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar için de, sistematik bir ihtiyaç analizi sonucunda varılan kaynak ihtiyacı verileri doğrultusunda hükûmetin Telafi Bilim Kurulu kurulmalı ve Telafi Programı Bütçesi ayırması gerekmektedir. Ancak pandemiden kaynaklanan telafi sürecine özel bir bütçe tasarısı henüz kamuoyuna sunulmamıştır.”
Eğitimde DEVA Planı: Telafi ve Ötesi
DEVA Partisi’nin “hassasiyetle, öğrenci odaklı bir yaklaşımla ele alınan ve telafi eğitiminin ötesine geçen” pandemi sonrası eğitime ilişkin önerileri ise şunlar:
* Bu yaz tüm öğrenci ve öğretmenler aşılanmalıdır.
* Telafi eğitimleri yüz yüze verilmelidir.
* Telafi Bilim Kurulu kurulmalıdır.
* Planlamadan uygulamaya sorumluluk zinciri kesintisiz belirlenmelidir.
* Telafi programının tüm hedeflerini net ve somut olarak önceden belirlenmelidir.
* Telafi stratejisini uygulamak için gereken bütçe hazırlanmalı ve bilgiler somut bir şekilde kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Telafi stratejisini uygulamak için gereken altyapı, insan sermayesi ve müfredat belirlenmeli, hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirilmelidir.
* Telafi edilmesi gereken açıkların okul açıldığında ivedilikle tespit edilmesi gerekmektedir.
* Telafi eğitimi, ekstra eğitim gibi görülmemeli, öğrencilerin bilgi ve sosyal, duygusal, kişisel gelişimlerindeki olması gereken yerle oldukları yer arasındaki açığı belirleyip pedagojik açıdan en uygun yaklaşımla onları olmaları gereken yere ve hatta ötesine getirmeye yönelik stratejik bir süreç izlenmelidir.
* Telafi için kullanılabilecek 3 kaldıraç (daha fazla zaman, daha yoğun dikkat, sıkıştırılmış içerik) yerine göre en etkin şekilde seçilmelidir. Öğrenmeyi sağlamak için içeriğe harcanan saat sayısı uzatılabilir. Öğrenmenin kalitesini artırmak amacıyla yaşa uygun bazı pedagojik teknikler uygulanabilir (örneğin akranlar arası öğrenme, küçük gruplar halinde öğrenme, birebir ders). Temel bilgi ve becerilere yoğunlaşabilmek için müfredatı kısaltmak gerekecektir. Bu kararlar Telafi Eğitimi Kurulu tarafından alınmalı, il ve ilçe bazındaki alt komisyonlar yolu ile yerel okul ve öğretmenlere uygulama konusunda eğitim verilmelidir.
* Amaçlı/belirli öğrencileri hedef alan telafi hedeflenmelidir.
* Telafi programları, sosyal-duygusal desteğe öncelik vermelidir.
* Öğretmen istihdamı, desteği ve geliştirme eğitimleri sağlanmalıdır.
* Pandemiden dolayı daha da artan, öğrenciler arasındaki fırsat eşitliği eksikliğinden kaynaklanan uçurumun önüne geçilmelidir.
* Özel gereksinimli öğrencilerin ihtiyaçları karşılanmalıdır.
* Okul döngüsünden çıkan çocukların takibi ve geri getirilmesi kampanyası başlatılmalıdır. Bir önceki sınıfa kayıtlı olan tüm öğrencilerin önümüzdeki sene okula donup dönmediğinin takibi yapılmalıdır.
* Takip, değerlendirme ve yeniden düzenleme döngüsü sürecin bir parçası olmalıdır.
* Öğrenciler öncelikli olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarına karşı duyarlı olunmalıdır.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Haziran 2021 14:44
Gösterim: 534
Odatv’nin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk hakkında yaptığı haber üzerine Bakan Selçuk yazılı açıklama yaptı. Bakan Selçuk açıklamada iddia ve iftiraları üzülerek okuduğunu belirterek, “Algı yürütme amaçlı olduğu çok açık bir şekilde anlaşılan söz konusu dezenformasyon içeriklerine karşı gerekli hukuki süreçlerin derhal başlatılacağın” bildirdi.
Haberde yer alan kardeşinin şirketinin özel okullara satış yaptığı bilgisi üzerine Bakan Selçuk, bakanlığın şirketten alım yapmadığını kaydetti.
Selçuk açıklamasında şirketin özel okullara satış yaptığını kaydetti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu şirketten alım yapmadığını belirten Selçuk, “Yapılan satışlar, gösterilen belgeden de anlaşılacağı üzere özel şirketlere 2013 yılından beri süregelen hizmet aboneliği bedelidir” ifadelerini kullandı.
Selçuk açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Meslek hayatım boyunca eğitimin her alanında görev aldım. Sadece bir öğretmen, bir akademisyen değil; bir fikir insanı olarak eğitim alanında sayısız projenin içindeydim; eğitime doğrudan/dolaylı hizmet veren çok sayıda kuruluşta sorumluluk aldım. Millî Eğitim Bakanı olarak göreve başladığım gün itibarıyla sadece tek bir şirkette emeğimin karşılığı olan %25 hissemden feragat ettim. Bu görev, bunu gerektirirdi.
Bir haber sitesinde çıkan ve kardeşime ait hisselerin bulunduğu bir şirketin “Millî Eğitim Bakanlığına 25 milyon TL satış yaptığına” dair algı oluşturmayı hedeflediği görülen iddia ve iftiraları üzülerek okudum. Çok net ve açık olarak ifade ediyorum: Millî Eğitim Bakanlığı, iddia edildiği gibi bu şirketten bir satın alma yapmamıştır. Yapılan satışlar, gösterilen belgeden de anlaşılacağı üzere özel şirketlere 2013 yılından beri süregelen hizmet aboneliği bedelidir.
Araştırılmadan, incelenmeden, tarihlere bakılmadan yapılmış bu tür haberler, salgının etkileri sonrasında okullarımızı yeniden hareketlendirmeye başladığımız şu günlerde, gündemimizi değiştirmeye çalışmaktan öte bir nitelik teşkil etmemektedir, etmeyecektir.
Algı yürütme amaçlı olduğu çok açık bir şekilde anlaşılan söz konusu dezenformasyon içeriklerine karşı gerekli hukuki süreçlerin derhal başlatılacağını kamuoyunun bilgisine sunarım.”
Odatv’den Sami Menteş’in haberi:
https://odatv4.com/milli-egitim-bakaninin-kardesinden-okullara-25-milyonluk-satis-23062147.html
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Odatv’nin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk hakkında yaptığı haber üzerine Bakan Selçuk yazılı açıklama yaptı. Bakan Selçuk açıklamada iddia ve iftiraları üzülerek okuduğunu belirterek, “Algı yürütme amaçlı olduğu çok açık bir şekilde anlaşılan söz konusu dezenformasyon içeriklerine karşı gerekli hukuki süreçlerin derhal başlatılacağın” bildirdi.
Haberde yer alan kardeşinin şirketinin özel okullara satış yaptığı bilgisi üzerine Bakan Selçuk, bakanlığın şirketten alım yapmadığını kaydetti.
Selçuk açıklamasında şirketin özel okullara satış yaptığını kaydetti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu şirketten alım yapmadığını belirten Selçuk, “Yapılan satışlar, gösterilen belgeden de anlaşılacağı üzere özel şirketlere 2013 yılından beri süregelen hizmet aboneliği bedelidir” ifadelerini kullandı.
Selçuk açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Meslek hayatım boyunca eğitimin her alanında görev aldım. Sadece bir öğretmen, bir akademisyen değil; bir fikir insanı olarak eğitim alanında sayısız projenin içindeydim; eğitime doğrudan/dolaylı hizmet veren çok sayıda kuruluşta sorumluluk aldım. Millî Eğitim Bakanı olarak göreve başladığım gün itibarıyla sadece tek bir şirkette emeğimin karşılığı olan %25 hissemden feragat ettim. Bu görev, bunu gerektirirdi.
Bir haber sitesinde çıkan ve kardeşime ait hisselerin bulunduğu bir şirketin “Millî Eğitim Bakanlığına 25 milyon TL satış yaptığına” dair algı oluşturmayı hedeflediği görülen iddia ve iftiraları üzülerek okudum. Çok net ve açık olarak ifade ediyorum: Millî Eğitim Bakanlığı, iddia edildiği gibi bu şirketten bir satın alma yapmamıştır. Yapılan satışlar, gösterilen belgeden de anlaşılacağı üzere özel şirketlere 2013 yılından beri süregelen hizmet aboneliği bedelidir.
Araştırılmadan, incelenmeden, tarihlere bakılmadan yapılmış bu tür haberler, salgının etkileri sonrasında okullarımızı yeniden hareketlendirmeye başladığımız şu günlerde, gündemimizi değiştirmeye çalışmaktan öte bir nitelik teşkil etmemektedir, etmeyecektir.
Algı yürütme amaçlı olduğu çok açık bir şekilde anlaşılan söz konusu dezenformasyon içeriklerine karşı gerekli hukuki süreçlerin derhal başlatılacağını kamuoyunun bilgisine sunarım.”
Odatv’den Sami Menteş’in haberi:
https://odatv4.com/milli-egitim-bakaninin-kardesinden-okullara-25-milyonluk-satis-23062147.html
Son Güncelleme: Perşembe, 24 Haziran 2021 10:42
Gösterim: 968
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye ortaklığında Ankara’da Gençlik için Umut Forumu düzenlendi. Forumda gençlerin iş gücüne katılımının COVID-19 krizinden nasıl etkilendiği ele alındı. Forum sonrası gençlerin taepleri 25 maddelik bir bildiri ile açıklandı.
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton ve ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan’ın yaptıkları açılış konuşmalarını takiben psikolog ve yazar Gündüz Vassaf’ın umut temalı konuşmasında hayata ve çalışmaya umutla yaklaşmayı gerekli kılan bireysel, toplumsal ve çevresel etkenlere değinildi.
Açılış konuşmalarının ardından gösterilen “Petunya” adlı kısa animasyon filmde ise Türkiye’de ne istihdamda ne de eğitimde olan gençlerin sorunlarına dikkat çekildi.
Forumda; akademisyen, gazeteci, sosyal girişimci ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı iki ayrı panel düzenlendi.
Pandemi sebebiyle, açık havada, gerekli COVID-19 önlemlerinin alındığı ve kısıtlı sayıda katılımcıyla gerçekleştirilen forumda, kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum temsilcileri ile gençler bir araya geldi.
Çalıştay ve panellerde ortaya çıkan gençlerin talepleri 25 maddelik bir bildiri olarak yayınlandı.
Gençlik İçin Umut Bildirisi
1. “İnsana yakışır işler”in temel bir insan hakkı olarak tanınmasını,
2. Bilginin hızla eskidiği, değişimin çok hızlı olduğu bu çağda, bize her kademesinde “Nasıl?” ve “Neden?” sorularını sormayı ve cevaplar aramayı; öğrenmeyi öğreten bir eğitim sistemini,
3. Ezberleri eskimiş ve işlevsiz bireyler olarak çağın kenarında kalmamayı,
4. Yeterlilikleri yüksek ve insana yakışır işlerin tadını çıkaran sınırlı bir çalışan grubu ile becerileri ancak şu anda robotların üstlenmesi maliyetli olacak işleri üstlenecek düzeyde bulunan kalabalık bir çalışan yoksullar grubu arasında kutuplaşmış bir küresel işgücü piyasasında, kolayca vazgeçilebilir ve ucuz işgücü olmamayı,
5. Beceri uyumsuzluklarından kaynaklı bir işsizlikle karşılaşmamayı,
6. Meslek liseleri, meslek yüksekokulları ve üniversitelerde sunulan mesleki eğitim programlarının içerik ve yöntemlerinin etkili bir sosyal diyalogla, tüm paydaşlara kulak vererek güncellenmesini, bu diyaloğa bizzat gençlerin de dâhil edilmesini
7. Mezuniyet sonrası iş imkânları kısıtlı olan meslek alanlarında okul kontenjanlarının gözden geçirilmesini, işgücü talebine duyarlı bir eğitim planlaması yapılmasını,
8. Hayat boyu öğrenme ihtiyaç ve motivasyonumuzun farkında olmalarını beklediğimiz işverenlerin de finansal ve kurumsal destekleriyle, becerilerimizi geliştirerek, güncelleyebilmeyi,
9. Ülkenin her yerinden bilgiye ve kamusal hizmetlere erişimin adilane olmasını temin eden bir dijital altyapıyı,
10. Hepimizi birkaç büyük şehre göç etmeye zorlamayan, doğduğumuz şehirlerde üretken ve adil bir gelecek sunan, dengeli bölgesel kalkınma planları ve yatırım programları oluşturulmasını,
11. Atipik çalışma biçimlerinin giderek yaygınlaşmasına paralel olarak, biz gençler özellikle çevrim içi iş platformları üzerinden kayıt dışı ve güvencesiz istihdama itiliyoruz. Gençlerin kayıtlı ve güvenceli istihdama erişiminin garanti altına alınması ve sigortalılığın kolaylaştırılması için sosyal güvenlik ve iş mevzuatımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasını,
12. Özellikle dijital platformlara uygun ve pratik “kayıtlı çalışma prosedürleri”nin geliştirilmesini, her türlü iş için kayıtlı çalışma ve çalıştırma kültürünün özendirilmesini, uygulamanın denetlenmesini,
13. Aramızdaki genç kadınların çalışma hayatına geçiş ve adilane koşullarda çalışmaya devam için özellikle ihtiyaç duyduğu mesleki gelişim, çalışma saatleri, çalışma mekânı, izinler ve bakım hizmetlerine dair düzenlemelerin hayata geçirilmesini, kamu tarafının bu konuda özel sektörü daha sıkı yönlendirmesi ve denetlemesini,
14. Çalıştığımız işlerde hak ettiğimiz çalışma ortamında olmak, hak ettiğimiz ücretleri almayı,
15. Aramızdaki kırsalda yaşayan gençlerin de sesinin duyulmasını, eğitime, sosyal hayata ve insana yakışır işlere erişimde fırsat eşitliği sağlanmasını,
16. İşsiz kaldığımız sürelerde sırf genç olduğumuz, prim ödeme günü sayısı koşullarını sağlamadığımız için sosyal güvenlik ve gelir güvencesinden mahrum kalmak istemiyoruz. Her yaşta, herkes için sosyal koruma hakkının temin edilmesini,
17. Devlet, işçi ve işveren arasındaki iletişimin biz gençlerin haklarını da teslim eder nitelikte olabilmesi için sivil toplum ve sendikalardan öncelikle “etkili savunuculuk” yapmalarını,
18. Bizleri bir araya getiren, birlikte üretmeye ve mutlu olmaya imkân veren Gençlik Merkezleri, maker atölyeleri, kütüphaneler, parklar ve yeşil alanları da kapsayan ve ücretsiz olarak hepimizin kullanımına açık olan kamusal alanın genişletilmesini,
19. Kamu ve özel sektör işe alımlarının adil, şeffaf ve liyakate dayalı olarak yürütülmesini,
20. Biz gençlerin yenilikçi fikirlerimizi hayata geçirebilmemiz ve kendi işlerimizi kurabilmemiz için danışmanlık ve hibe destekleri oluşturulmasını,
21. COVID-19 salgınının etkisi ile daha görünür ve hissedilir hale gelen dijital adaletsizliğin giderilmesini, eğitim ve öğrenim imkânlarına herkesin eşit erişiminin sağlanmasını,
22. Biz gençlerin becerilerinin değerlendirilmesini ve bireyselleştirilmiş iş ve meslek danışmanlığı hizmetleriyle çalışma hayatına doğru yönlendirilmesini,
23. Gençlerin emeklerinin staj yaparken de karşılık bulmasını, bu çerçevede ücretli staj imkânlarının artırılmasını,
24. Aramızdaki engelli gençlerin sosyal hayatın içine rahatlıkla girebilmeleri için daha fazla imkân sağlanmasını, engelleri yaratan kurumsal ve fiziksel altyapıların herkesin fırsatlara erişimini kolaylaştırır şekilde dönüştürülmesini,
25. Gönüllülük çalışmalarının ödüllendirilmesini, gönüllülüğün bir ücretsiz emek olarak istismar edilmemesini, toplumun tüm paydaşlarından talep ediyoruz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye ortaklığında Ankara’da Gençlik için Umut Forumu düzenlendi. Forumda gençlerin iş gücüne katılımının COVID-19 krizinden nasıl etkilendiği ele alındı. Forum sonrası gençlerin taepleri 25 maddelik bir bildiri ile açıklandı.
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton ve ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan’ın yaptıkları açılış konuşmalarını takiben psikolog ve yazar Gündüz Vassaf’ın umut temalı konuşmasında hayata ve çalışmaya umutla yaklaşmayı gerekli kılan bireysel, toplumsal ve çevresel etkenlere değinildi.
Açılış konuşmalarının ardından gösterilen “Petunya” adlı kısa animasyon filmde ise Türkiye’de ne istihdamda ne de eğitimde olan gençlerin sorunlarına dikkat çekildi.
Forumda; akademisyen, gazeteci, sosyal girişimci ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı iki ayrı panel düzenlendi.
Pandemi sebebiyle, açık havada, gerekli COVID-19 önlemlerinin alındığı ve kısıtlı sayıda katılımcıyla gerçekleştirilen forumda, kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum temsilcileri ile gençler bir araya geldi.
Çalıştay ve panellerde ortaya çıkan gençlerin talepleri 25 maddelik bir bildiri olarak yayınlandı.
Gençlik İçin Umut Bildirisi
1. “İnsana yakışır işler”in temel bir insan hakkı olarak tanınmasını,
2. Bilginin hızla eskidiği, değişimin çok hızlı olduğu bu çağda, bize her kademesinde “Nasıl?” ve “Neden?” sorularını sormayı ve cevaplar aramayı; öğrenmeyi öğreten bir eğitim sistemini,
3. Ezberleri eskimiş ve işlevsiz bireyler olarak çağın kenarında kalmamayı,
4. Yeterlilikleri yüksek ve insana yakışır işlerin tadını çıkaran sınırlı bir çalışan grubu ile becerileri ancak şu anda robotların üstlenmesi maliyetli olacak işleri üstlenecek düzeyde bulunan kalabalık bir çalışan yoksullar grubu arasında kutuplaşmış bir küresel işgücü piyasasında, kolayca vazgeçilebilir ve ucuz işgücü olmamayı,
5. Beceri uyumsuzluklarından kaynaklı bir işsizlikle karşılaşmamayı,
6. Meslek liseleri, meslek yüksekokulları ve üniversitelerde sunulan mesleki eğitim programlarının içerik ve yöntemlerinin etkili bir sosyal diyalogla, tüm paydaşlara kulak vererek güncellenmesini, bu diyaloğa bizzat gençlerin de dâhil edilmesini
7. Mezuniyet sonrası iş imkânları kısıtlı olan meslek alanlarında okul kontenjanlarının gözden geçirilmesini, işgücü talebine duyarlı bir eğitim planlaması yapılmasını,
8. Hayat boyu öğrenme ihtiyaç ve motivasyonumuzun farkında olmalarını beklediğimiz işverenlerin de finansal ve kurumsal destekleriyle, becerilerimizi geliştirerek, güncelleyebilmeyi,
9. Ülkenin her yerinden bilgiye ve kamusal hizmetlere erişimin adilane olmasını temin eden bir dijital altyapıyı,
10. Hepimizi birkaç büyük şehre göç etmeye zorlamayan, doğduğumuz şehirlerde üretken ve adil bir gelecek sunan, dengeli bölgesel kalkınma planları ve yatırım programları oluşturulmasını,
11. Atipik çalışma biçimlerinin giderek yaygınlaşmasına paralel olarak, biz gençler özellikle çevrim içi iş platformları üzerinden kayıt dışı ve güvencesiz istihdama itiliyoruz. Gençlerin kayıtlı ve güvenceli istihdama erişiminin garanti altına alınması ve sigortalılığın kolaylaştırılması için sosyal güvenlik ve iş mevzuatımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasını,
12. Özellikle dijital platformlara uygun ve pratik “kayıtlı çalışma prosedürleri”nin geliştirilmesini, her türlü iş için kayıtlı çalışma ve çalıştırma kültürünün özendirilmesini, uygulamanın denetlenmesini,
13. Aramızdaki genç kadınların çalışma hayatına geçiş ve adilane koşullarda çalışmaya devam için özellikle ihtiyaç duyduğu mesleki gelişim, çalışma saatleri, çalışma mekânı, izinler ve bakım hizmetlerine dair düzenlemelerin hayata geçirilmesini, kamu tarafının bu konuda özel sektörü daha sıkı yönlendirmesi ve denetlemesini,
14. Çalıştığımız işlerde hak ettiğimiz çalışma ortamında olmak, hak ettiğimiz ücretleri almayı,
15. Aramızdaki kırsalda yaşayan gençlerin de sesinin duyulmasını, eğitime, sosyal hayata ve insana yakışır işlere erişimde fırsat eşitliği sağlanmasını,
16. İşsiz kaldığımız sürelerde sırf genç olduğumuz, prim ödeme günü sayısı koşullarını sağlamadığımız için sosyal güvenlik ve gelir güvencesinden mahrum kalmak istemiyoruz. Her yaşta, herkes için sosyal koruma hakkının temin edilmesini,
17. Devlet, işçi ve işveren arasındaki iletişimin biz gençlerin haklarını da teslim eder nitelikte olabilmesi için sivil toplum ve sendikalardan öncelikle “etkili savunuculuk” yapmalarını,
18. Bizleri bir araya getiren, birlikte üretmeye ve mutlu olmaya imkân veren Gençlik Merkezleri, maker atölyeleri, kütüphaneler, parklar ve yeşil alanları da kapsayan ve ücretsiz olarak hepimizin kullanımına açık olan kamusal alanın genişletilmesini,
19. Kamu ve özel sektör işe alımlarının adil, şeffaf ve liyakate dayalı olarak yürütülmesini,
20. Biz gençlerin yenilikçi fikirlerimizi hayata geçirebilmemiz ve kendi işlerimizi kurabilmemiz için danışmanlık ve hibe destekleri oluşturulmasını,
21. COVID-19 salgınının etkisi ile daha görünür ve hissedilir hale gelen dijital adaletsizliğin giderilmesini, eğitim ve öğrenim imkânlarına herkesin eşit erişiminin sağlanmasını,
22. Biz gençlerin becerilerinin değerlendirilmesini ve bireyselleştirilmiş iş ve meslek danışmanlığı hizmetleriyle çalışma hayatına doğru yönlendirilmesini,
23. Gençlerin emeklerinin staj yaparken de karşılık bulmasını, bu çerçevede ücretli staj imkânlarının artırılmasını,
24. Aramızdaki engelli gençlerin sosyal hayatın içine rahatlıkla girebilmeleri için daha fazla imkân sağlanmasını, engelleri yaratan kurumsal ve fiziksel altyapıların herkesin fırsatlara erişimini kolaylaştırır şekilde dönüştürülmesini,
25. Gönüllülük çalışmalarının ödüllendirilmesini, gönüllülüğün bir ücretsiz emek olarak istismar edilmemesini, toplumun tüm paydaşlarından talep ediyoruz.
Son Güncelleme: Cuma, 18 Haziran 2021 12:18
Gösterim: 682