banner

Oyun ve eğitim




“Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır.”

Montaigne

Oyunun eğitimdeki yararlarını anlamanın yolu, çocuk için oyunun anlamını ve yararlarını anlamaktan geçer. Çocuğun gelişimi için sevgiden sonra belki en önemli ihtiyacı olan oyun, kitabî tanımıyla, Prof. Dr. Necate Baykoç Dönmez’in “Oyun Kitabı”nda “belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci” olarak tanımlanır. Kurduğu “Çocuk Bahçesi” (kindergarten) ile günümüzün modern anaokullarının temelini atan Alman eğitimci ve filozof Fredrich Froebel ise “İnsanın eğitimine ve yetiştirilmesine özenle seçilmiş gerçek bir oyun ile başlamalıdır.” diyerek, oyunun eğitimdeki önemini en iyi şekilde vurgulamıştır.

Çoğu yetişkine göre eğlenceden öte bir şey olmayan oyun, çocuk için de eğlenceli bir şey olmakla beraber sadece eğlenceden ibaret değildir. Oyun, çocuk için gözlemlediği davranışları, deneyerek kazandığı, becerileri egzersiz yaptığı, öğrenme deneyimlerini geliştirdiği ve büyüdüğünde sürdüreceği rolleri öğrendiği bir yaşam alıştırmasıdır. Eğitim çocuklara istenen davranışları kazandırma, dolayısıyla çocuğu karmaşık yaşama hazırlama süreci olduğundan oyun; çocuğun eğitimi ve mutluluğu için her zaman en doğal, en kolay, en çabuk deneyim kazanma ve öğrenme aracı olmuştur.

Çocuklar, yürümeye başladıktan sonra sürekli hareket eden etkin varlıklardır. Çocuk hareket ederek büyür ve bu yüzden bedensel hareketlere de besin kadar ihtiyaç duyar. Kendisini yemek için çağıran annesine “Daha oyunum bitmedi ki!” diyerek, aslında oyunun kendisi için besin gibi bir ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışır. Koşarken, tırmanırken, zıplarken, atlarken yeni beceriler edinen çocuklar; oyun sırasında kollarını, bacaklarını, parmaklarını ve bedenin diğer kısımlarını koordineli bir biçimde kullanarak motor becerilerini geliştirirler.

Çocuklar oyun oynarken kendilerini ve çevrelerini keşfederler. En iyi ve kalıcı öğrenme yöntemi olan keşfetme ile yeni şeyler öğrenir ve öğrendiklerini pekiştirirler. Keşif yaptıklarında yaratıcılıkları ve hayal güçleri artarken problem çözme yetenekleri de gelişir. Çocuk oynadıkça eğitimde önemli bir yeri olan algısal gelişimi için duyuları gelişir ve yetenekleri serpilir. Dikkat ve hafıza becerileri artar. Oyun aynı zamanda çocuk için bir çeşit rahatlama aracıdır. Yetişkinlerle ve diğer çocuklarla iletişiminde anlatamadığı, etkilendiği olay ve duygularını oyununa katar. Günümüzde kabul edildiği üzere, çocukluğunda yeterince oyun oynamayan çocuklar gelecekteki yaşamlarında en çok uyum sıkıntısı çeken bireylerdir. Bu nedenle tüm eğitimciler şu noktada birleşmektedirler; evde veya okulda çocuğun oyununu engellemek, hareket etmesi için uygun ortam yaratmamak, ona yapılabilecek en büyük kötülüktür ve bu durum çocuğun öğrenmesinin önüne bir duvar örer. Bu yüzden, her çocuğun oyun hakkını korumak için Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 31’inci maddesinin 1’inci bendi şöyle der: “Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.”

Tüm dünya çocuklarının evrensel dili olan oyunun çocuğun eğitimine ve öğrenmesine yaptığı tanımsal, deneyimsel, gelişimsel katkılar saymakla bitmez. Bunlardan bazıları:

-              Tüm gelişim alanlarının (bilişsel, dilsel, sosyal-duygusal, motor, öz bakım) bütünsel ve sarmal bir şekilde çok yönlü gelişmelerini sağlar ve çocuğun fiziksel gelişimini de (boy-kilo artışı) destekler.

-              Çocuğun başkalarını kabul etme ve başkaları tarafından kabul edilme duygularını geliştirir ve olumlu benlik gelişimini sağlayarak, çocuğa duygu ve düşüncelerini özgün yollarla ifade etme olanakları sunar. Çocuğun üzüntülerini, kaygılarını ve korkularını dile getirmesini, sıkıntı ve bunalımlarını dışa vurmasını ve rahatlamasını sağlar.

-              Çocuğun fiziksel ve sosyal çevresini keşfetmesini ve kendi yeteneklerini fark etmesini sağlayarak yaratıcı düşünme, keşfetme ve problem çözme becerilerini geliştirirken, çocuğa aktif bir öğrenme deneyimi sağlayarak planlama, değerlendirme, organize etme ve odaklanma becerilerini geliştirir.

-              Çocuğun akıl yürütme becerilerini geliştirerek, yeni durumlara adapte olma esnekliği kazanmasını ve yeteneklerini ortaya koymasını sağladığı için, çocuğun sahip olduğu zekâ türünün tespit edilmesini de sağlar.

-              Çocuğun sesini iletişimde olduğu diğer kişilere doğru bir şekilde duyurabilmesine fırsat tanır ve diğer çocukların sözlü sözsüz mesajlarını anlamasını sağlar. Ayrıca, çocuğun çatışmalarını güç kullanmadan çözmesine olanak sağlar. Böylece, çocuğun çevresine ve kendine güvenini artırarak duyarlı olmasını destekler.

Oyunun eğitimciye de çok büyük yararları vardır, bunlardan en önemlileri:

-              Oyun, çocuk ile eğitimci arasındaki etkileşimin verimliliğini artırarak çocuğu tanımasını sağlar. Oyun eğitimcilerin uygulamalara yönelik davranışlarını etkileyerek okul, çocuk ve aile arasındaki iş birliğine destek olur.

-              Oyun, öğretmenin hedeflediği kazanımların sağlamasını, günlük eğitim akışını uygulamasını, planladığı etkinlikleri ve öğrenme sürecini eğlenceli, kolayca uygulamasını sağlar.

Oyun ile gerçekleştirilen eğitimler, çocukların daha önce bahsettiğimiz ihtiyaçlarını karşılar. Son yıllarda eğitimde çok kullanılan ve öğrenme sürecinde etkisi kabul edilen dramatik oyunla eğitilen çocuğu diğer çocuklardan ayıran en önemli fark, çocukların dili olan oyunla öğrendiği için kalıcı ve tam öğrenmeyi gerçekleştirmesidir. “Yaratıcı Drama Etkinlikleri” kitabında Ayşegül Akoğuz ve Mete Akoğuz, oyunun dramanın bir bölümü olduğunu vurgular. Ayrıca, çocukların bildiklerinden yola çıkarak oyun temelinde verilen eğitimler çocuklar tarafından hızla kabul gördüğünden, içinde hem çocuk oyunlarını hem de rol oyunlarını barındıran yaratıcı dramanın çocuklar için ideal bir öğrenme ortamı olduğunu söylemekteler. Özetle, oyunla tam öğrenmenin tüm basamaklarını yaşayan çocuk, karmaşık yaşamın tüm kurallarına, eğitim ve öğretim hayatının tüm basamaklarına hazırlanır.

Peki, okullar eğitim süreçlerinde oyundan nasıl yararlanıyor, oyunu programlarında nasıl kullanıyorlar? Eğitim kurumları, çocuğun bulunduğu yaş dönemine özgü oyun özelliklerini göz önünde bulundurarak, oyun zamanlarını, etkinliklerini planlar ve uygularlar çünkü çocukların oyunları, bulundukları yaşa göre değişiklik gösterir. Eğitimciler, oyunları eğitim programları içinde planlarken; çocukların gelişim düzeylerine, cinsiyet ve yaşlarına, sosyo-ekonomik düzeylerine, etkinliklerin süresine, bireysel ya da gruba yönelik olmasına ve oyunun oynanacağı ortam ve materyallere dikkat ederler.

 Yrd. Doç. Dr. Elif Çelebi Öncü ve Esra Özbay, “Erken Çocukluk Dönemindeki Çocuklar İçin Oyun” kitabında, çocukların eğitiminde kullanılan okul öncesi programların öngördüğü oyun etkinlikleri; duyulara ve algılamaya yönelik etkinlikler, zihinsel etkinlikler, harekete dayalı etkinlikler, sözel etkinlikler,  sosyal ve duygusal etkinlikler, estetik etkinlikler ve oyun materyali hazırlama etkinlikleri olarak belirtmektedirler. Eğitimciler bu etkinlikleri program gereği bireysel, küçük grup ve büyük grup etkinlikleri olarak planlarken; yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış oyunlardan yararlanırlar.

Çocukların eğitimlerinde kullanılan programlardan birine örnek verecek olursak okul öncesi dönemi, çocukların gelişimlerinin önemli bir bölümünü tamamladıkları bir dönemdir ve bu dönem çocuklarının eğitimleri için devam ettikleri okul öncesi eğitim kurumlarının uygulamakta zorunlu olduğu 2012 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın önemli özelliklerinden biri de oyun temelli olmasıdır. Ayrıca bu program, etkinliklerin planlanmasında ve uygulamasında oyun çeşitlerinden önemli ölçüde yararlanmakta ve günlük eğitim akışının planlanmasında oyunu kullanmaktadır.

ÇOCUĞUN OYUN İLE ELDE ETTİĞİ FAYDALAR

Eğitim ve öğretim planlanırken bazı eğitim kuramları ve yaklaşımlarından yararlanılır. Doç. Dr. Müzeyyen Sevinç “Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Oyun” adlı kitabında, çocukların eğitiminde kullanılan oyunu öne çıkaran bu kuramları ve çocuğun oyun ile elde ettiği faydalardan bazılarını şöyle sıralamaktadır;

•             S. Freud: Yasak dürtülerin kabul edilebilir şekilde ifadesi ve yaşantılar üzerinde kontrol sağlanarak kaygı düzeyini en aza indirmek (kişilik gelişim – sosyal, duygusal)

•             J. Piaget: Genel bilişsel gelişim sürecinde uyum sağlayıcı mekanizma (bilişsel gelişim – zihinsel, sosyal)

•             E. Erikson: Çevreyle etkileşim sonucunda kazanılan becerilerle iç ve dış çelişkilerin çözümlenmesi (psikososyal gelişim – duygusal, sosyal)

•             H. Spencer: Bedenin doğal enerji fazlasını dışa vurma (fazla enerji – fiziksel)

•             Bandura: Gözlemleyerek öğrenme, sadece taklit davranışı olmayıp, olayların bilişsel olarak içselleştirilmesiyle bilgi kazanma (sosyal öğrenme – bilişsel, sosyal)

•             L. Kohlberg: Çocuğun zihinsel gelişimine paralel olarak ahlak kavramlarının gelişimi (bilişsel ahlak gelişimi – bilişsel, sosyal )

•             K. Groos: Yetişkin yaşamına hazırlık olarak görülen becerilerin ve bilginin kazanımı (yetişkinliğe hazırlık – fiziksel, zihinsel)

•             M. Lazarus: Beden kendini yenilerken sıkıntı veren durumdan kurtulma ve rahatlama (rahatlama ve yenileme – fiziksel)

•             Premack ve Woodruff: Sosyal etkileşimde başkalarının duygularını, isteklerini, niyetlerini dikkate alma ve anlama (zihin kuramı – zihinsel, sosyal)

Görüldüğü üzere, yukarıda sıralanan ve dünyadaki eğitimcilerin kabul ettiği bilimsel temellere dayanan bu kuramları geliştiren bilim insanları, oyunun çocuğa çok yönlü yararlarını kabul etmektedirler.

Eğitim ve öğrenmenin tüm basamaklarında kullanılan oyunun kullanım sıklığı ve sınırları, belirli prensipler izlenerek belirlenir. Eğitim programları gereği oyunun kavramlar ve kazanımları sağlamak amacıyla planlandığı, çocuk tarafından isteyerek ve severek oynandığı, günlük eğitim akışına sadık kalındığı ve çocuğun gelişimini engelleyen planlama eksikleri bulunmadığı sürece oyun, çocukların eğitiminde istenildiği kadar kullanılabilir.

Oyunun eğitim ve öğrenmede sıkça kullanılmaya başlamasıyla oyun ile öğrenme alanında ürün geliştiren şirketler de çocukların oyun oynama süreçlerine değişik alternatiflerle katkıda bulunmaya başlamışlardır. Son yıllarda eğitimde bilgi teknolojilerinin kullanılması, daha farklı ürünlerin tasarlanması ve üretilmeye başlanmasını sağlamıştır. Özellikle yabancı dil eğitimi başta olmak üzere, akıllı tahtada kullanılabilecek ürünler ve çeşitli bilişsel süreç becerilerini temel alan bilgisayar oyunları bu ürünler arasında yer almaktadır. Son yıllarda uzakların yakın olmasıyla, çok sayıda eğitici oyunlar ve oyuncaklar ithal edilerek çocuklarımızın eğitiminde kullanılmaya başlanmıştır. Az da olsa benzer ürünler artık ülkemizde de üretilmeye başlandı. Ailelerimizin, eğitimcilerimizin, kıymetli çocuklarımızın, üretilen ve ithal edilen bu ürünleri özdenetimi sağlanarak, eğitim ilkelerine dikkat edilerek belli sürelerle kullanmasında bir sakınca görülmemektedir. Son sözü, yüzyılların tecrübesiyle şu şekilde söyleyebiliriz:

Çocuk oyunla büyümelidir.

Eflatun

Oynamayan tay, at olmaz.         

Türk Atasözü 

Emine Eren

Final Okulları Okul Öncesi Eğitim Koordinatörü

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.