banner

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu röportajı




Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin genç ve tecrübeli Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, meslek sahibi olmanın kimlik edinmek olduğunu söylüyor.

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, çocukluk yıllarından itibaren eğitim hayatıyla çalışma hayatını birlikte yürütmüş. Tekstil, esnaflık, ticaret ve öğretmenlik gibi birçok mesleği yapmış olan ve 9 dilde iletişim kurabilen Oğurlu, eğitim aldığı Hukuk alanıyla da bağlarını koparmayıp, bu alanda akademik kariyer yapmış ve sonunda profesörlüğe kadar yükselmiş. Eylül ayında da rektörlük koltuğuna oturan Oğurlu, üniversitesi için önemli projeleri hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü olarak öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

23 Nisan 1970 tarihinde İstanbul’da doğdum. İlkokulu Bayrampaşa’da küçük bir okul olan Ali Ülker İlkokulu’nda okudum. Ortaokulu Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi’nde, liseyi ise Fatih Lisesi’nde okudum. Liseyi bittirdikten sonra ilk tercihim olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birinci olarak kazandım. Hukuk Fakültesi eğitiminden sonra İstanbul’da 1 yıl Avukatlık stajımı yaptım. Daha sonra Marmara Üniversitesi’nde Mali Hukuk alanında Yüksek Lisans ve yine Marmara Üniversitesi’nde Kamu Hukuku programında Doktoramı tamamladım. 1992 yılında, Adli Yargı Hakimlik Sınavı’na girdim ve kazandım. Yine aynı ay içinde Erzincan Hukuk Fakültesi Araştırma Görevliliği Sınavı’nı kazandım. İkisi arasında tercih yapmam gerekiyordu, akademisyen olan abimin de yönlendirmesiyle Erzincan Hukuk Fakültesini tercih ettim. 2004 yılında İdare Hukuku Ana Bilim Dalında Doçent, 2010 yılında İdare Hukuku alanında profesör unvanı kazandım. Sonrasında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde iki dönem Rektör Yardımcılığı, yaklaşık 4 ay kadar da Rektör Vekilliği yaptım. 4 Eylül 2013 tarihinden bu yana da Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde Rektör olarak görev yapmaktayım. Evli ve 3 çocuk babasıyım. Ailem de benimle birlikte Saraybosna’da yaşıyor. Çocuklarımdan biri üniversite eğitimi için Türkiye’de bulunuyor. Diğer çocuklarımdan biri Lise 3. sınıfta diğeri ise İlkokul 4. sınıfta… Hukukun dışında ikinci bir alan olarak dil bilimle ilgileniyorum. 9 ayrı dilde iletişim kurabiliyorum ve o dillere ait metinleri anlayabiliyorum. Rus Klasikleri üzerine yazmış olduğum 8 ayrı makalem var. Makalelerim İstanbul’da 2000’lerin başına kadar devam eden Kaşgar Dergisi’nde yayımlandı. Dil Bilimi alanında yaptığım bazı çalışmalarım ise Rusya’da ve Türkiye’de, Türkçe, Rusça ve İngilizce olmak üzere 3 farklı dilde yayımlandı. Asıl alanım olan Hukuk sahasında ise yayınlanmış 5 kitabım, onlarca makalem ve yurtdışı bildirim var.

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

4 çocuklu bir ailede büyüdüm. Annemi ve babamı Isparta’da uçak kazasında kaybettim. Bu benim ve kardeşlerim için büyük bir travmaydı. Varlıklı bir aile değildik, ama babam yine de hepimizi okuttu. Hatta akrabalarımız içinde çocuklarını okutan ilk aile bizim ailemiz oldu. Ağabeyim Mühendislik tahsili aldı ve şu an İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapıyor. Bir ablam Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, ve halen adli yargıda hakim olarak görevine devam ediyor. Ben ise, Hukuk eğitimiyle başladığım akademik hayatımda profesörlük ve şu anda da Rektörlük hizmetini vermeye devam ediyorum.

Bütün çocuklarını okutmuş babanız. Kendisi hangi işle uğraşıyordu?

Rahmetli babamın Bayrampaşa’da bir dokuma atölyesi vardı. O dokuma atölyesi, 3 dokuma tezgâhının olduğu ve içinde 3 kişinin çalıştığı bir atölyeydi. Biz de ailece hafta sonları o atölyede çalışırdık. Evimizin ekmek teknesi olan bu küçük atölye bize hayatın ilk cilvelerini ve zorluklarını öğretti.

Başka işler yaptınız mı?

Birçok iş yaptım. Bu işler içerisinde başardıklarım olduğu gibi başaramadıklarım da oldu. Fakülte yıllarında aileme neredeyse hiç yük olmadan tek başıma ayakta durabildim. Üniversite son sınıftayken artık Sovyetlerin yıkılma donemiydi ve insanlar Türkiye’ye küçük ticaret için gelmeye başlamışlardı. Bu zamanlarda ticaretle uğraşmayı denedim. Çok küçük sermayelerle Rusya’dan gelenlerden aldığım malzemeleri satın alıyor, onlara da halı ve deri satıyordum. Avukatlık stajımı yaptığım zamanlarda Türkçe Öğretmenliği yaptım. Yüksek Lisans okuduğum zamanlarda Bayrampaşa’da bir arkadaşımla küçük bir market açtım. Erzincan’da görev yaparken birkaç arkadaşımla birlikte yaklaşık 1500 ağaçlık bir kavak fidanlığına sahiptik. Tüm bu işleri asıl mesleğimi engellemeyecek şekilde yaptım. Çünkü mesleki ilerlemenin insanın hayatında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Meslek sahibi olmak bir anlamda `kimlik` edinmektir. Ömrünüz boyunca mesleğiniz, sizden ayrılmayan bir formasyon ve kimliğiniz olur. Şahsiyetinizin gelişmesinde de etkili bir süreç ve araçtır mesleğiniz. 

KİMYA DERSİNDE BAŞARISIZDIM

Eğitim yaşamınızdan bahsedebilir misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz? Hangi derslerde başarılı hangi derslerde başarısızdınız?

İlkokulda başarılı bir öğrenciydim. Kitap okumak ilgimi çok fazla çekiyordu. Tabii bizim zamanımızda şimdiki gibi çeşitli televizyon programları, bilgisayar oyunları vs. yoktu. Eğlencemiz sokak oyunları ve eğer evdeyseniz sadece kitaplardı. Kitapları elimden bırakmazdım. Ortaokulda derslerim iyiydi. Fen ağırlıklı bir lisede öğrenim gördüm. Başlangıçta matematik ve kimya derslerinde zorlanmıştım. Matematiği daha sonra toparladım ancak Kimya dersim hiçbir zaman iyi olmadı. Coğrafya, Tarih ve Edebiyat derslerim oldukça iyiydi. Lisedeyken de güçlü bir kaleme sahiptim, güzel kompozisyonlar yazardım. Sonrasında 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Sınavda aldığım puan fakülteye girişte istenen puandan 54 puan fazlaydı.

Hukuk dersleri bana hiç de ağır gelmedi. Dersleri dinliyordum ve üçüncü sınıfa kadar hiçbir kitabı iki kez okumadım. İyi bir hafızaya sahiptim özetle, anlatılanlar aklımda kalıyordu. Üçüncü sınıftan sonra ise o kadar başarılı oldum diyemem. Zihnen dağıldım belki ya da üniversiteyi biraz hafife almış da olabilirim. Sonucunda bir dönem okulu uzattım. Yüksek Lisansı normal süresinde bitirdim. Kamu Hukuku alanında Doktoraya başladığımda ders aşamasını 8 ay içerisinde bitirdim. 1 yıllık yeterlilik aşamasını ise 3 ayda bitirdim.

Üniversiteye nasıl hazırlandınız? Dershaneye gitmiş miydiniz?

Dershaneye gittim ama iyi bir dershane değildi. Çok uzun süre de gidemedim, en fazla 5 ay gitmişimdir. Sonrasında evde kendi kendime dergilerden soru çözerek hazırlandım. Bu sebeple iyi bir hazırlık dönemim olmadı açıkçası. Tüm bunlara rağmen, ilk girişimde üniversiteyi kazandım. İlk tercihimi kazanınca hayat benim için daha farklı oldu. O yaşlardaki biri için üniversite kazanmak büyük bir başarıdır. Beni de oldukça motive etmişti bu durum.

HUKUK OKUMAYA 2 AYDA KARAR VERDİM

Hukuk okumak çocukluktan beri hayaliniz miydi? Hukuk bölümünde eğitim almaya nasıl karar verdiniz? Ailenizin ve öğretmenlerinizin yönlendirmesi oldu mu?

Hayır değildi. Ablam Hukuk okuyordu. O dönemin Hukuk kitapları ikişer, üçer ciltti. Epey bir göz korkutucuydu yani. Çok da düşünmüyordum o sebeple. Boğaziçi Üniversitesi’nde Tarih ya da Felsefe okurum diye düşünüyordum. Daha sonra, bu bölümlerin o zamanın şartlarında bana çok bir şey katmayacağını düşündüm. Tercih zamanından 2 ay önce Hukuk okumaya karar verdim. Hukuk Fakültesi’ni severek okudum, mesleğimi de severek yaptım. Ablamın Hukukçu olmasının tercihimde etkisi oldu ama kendisi beni bu yönde hiç zorlamadı. Aksine ağabeyimin bir yönlendirmesi oldu. Kalemimin ve hafızamın kuvvetli olduğunu belirtip, iyi bir Hukukçu olabileceğimi söyledi. Öğretmenlerim ise Hukuk bölümümü seçmem konusunda bir yönlendirmede bulunmadılar. Onlar Boğaziçi Üniversitesi’nde Matematik okumamı söylediler. İyi ki de o bölümü okumamışım. Çünkü bana göre değildi, okulu muhtemelen yarıda bırakabilirdim.

HOCALIĞIMIN İLK YILLARINDA ÖĞRENCİLERİME KARŞI CÖMERTTİM

Erzincan’daki yaşamınız nasıl geçti?  Öğrencilerinizle aranız nasıldı? Nasıl bir hocaydınız?

Erzincan’da çok fazla sosyal ortam yoktu, küçük bir şehirdi.  Sosyal ortamın olmaması sebebiyle daha iyi çalıştım. Kendimi geliştirmek için uygun vakit elde ettim. Örneğin o dönemde Almanca 15 günlük bir eğitim aldım. Bütün Almanca bilgimin temelini o 15 gün üzerinden kendi kendime kurdum. Fransızcamın temelini yine aynı dönemde kendi kendime attım. Kitaplarımı yazarken de ortamın rahatlığının katkısı oldu. Bu anlamda Erzincan’daki yaşamım benim hayatımda önemli artılar kazandırması açısından iyi geçti diyebilirim.

Örgencilerimle aram harikaydı. Kapım her zaman öğrencilerime açıktı. Devlet üniversitelerinde genellikle özel üniversitelerdeki gibi bir ortam yoktur, ilişkiler daha resmidir. Ancak ben hiçbir zaman resmi olmadım öğrencilerimle. Birçok öğrencime elimden geldiğince her yönde destek olmaya çalıştım. Benimle aynı görüşte olsun ya da olmasın tüm öğrencilerimin yanında olmaya ve onları dinlemeye gayret ettim. Öğrencilik psikolojisini henüz üstümden atamadığımdan olsa gerek, mesleğimin ilk yıllarında çok cömerttim, Daha sonraki yıllarda orta yolu buldum, ama hiçbir zaman öyle hırpalayan, zorlayan bir hoca olmadım. Öğrettiğimden daha fazlasını da hicbir zaman öğrencilerimden istemedim.

Saraybosna’ya ve rektörlük görevine gelişiniz nasıl oldu? Rektörlük görevi bittikten sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?

Saraybosna’ya gelmeye karar vermek kolay olmadı. Gençken bu tür kararları daha hızlı vermek kolay oluyor. Bu konuda ise evli ve çocuklu olmam sebebiyle çok hızlı karar veremedim. Her şeyi hesap etmek zorundaydım, ailemle görüştüm, onların fikirlerini aldım, sonrasında hep birlikte Saraybosna’ya gelmeye karar verdik.

Hukuk Fakültesi tercihi ve doktora unvanını alma dışında, hayatımda hiçbir kariyer planlaması yapmadım, diğerleri kendiliğinden oluştu. Biz gayret ederiz, kısmetimiz neyse o karşımıza çıkar, şimdilik özel bir planım yok.

9 dilde iletişim kurabildiğinizi söylediniz. Hangi dilleri biliyorsunuz? Dil öğrenmeye karşı ilginiz nasıl doğdu?

Türkçe anadilim. İngilizce biliyorum. Arapçayı okuyabiliyorum, anlayabiliyorum, zorlanarak da olsa konuşabiliyorum. Farsça ve Rusça temelim var. Sözlük yardımıyla Fransızca metinleri sökerek, kendi çevirilerimi kendim yapıyorum. Almanca çevirilerimi kendim yapıyorum. Dağıstan Bölgesi’nden Kumukça ve Lezgice dillerini biliyorum. Bunun dışında Kazakça, Özbekçe gibi Türki dilleri de biliyorum. Bu ilgim şöyle doğdu; radyo kanallarını karıştırırken farklı diller bana ilginç gelmişti ve matematik problemleri gibi onları çözmeye çalışıyordum, dinlemeyi de seviyordum. Kulağıma müzik gibi geliyordu o diller. Böylece dil öğrenme yeteneğimin olduğunun farkına vardım ve kendimi bu alanda geliştirdim.

Pek boş vaktiniz olmuyordur gerçi ama olduğunda nasıl değerlendirirsiniz? Neler okur, neler izler, neler dinlersiniz?

Hafta sonları ailemle vakit geçiriyorum. Saraybosna çok güzel bir şehir, tarihi yerler çok fazla. Tarihi bir kütüphanesi var her ne kadar Sırplar tarafından geçmişte yakılmış olsa da. Başçarşı adıyla bilinen bir semt var, Osmanlı eserleriyle dolu. Orada kendinizi Bursa’da ya da İstanbul’da hissediyorsunuz. Yemek kültürü de çok iyi. Ailemle birlikte tarihi yerleri gezip, yemek yemeyi seviyorum.

Kült Filmleri severim. Mesela Avustralya Sinemasından Çit; Amerika Sinemasından Mississippi Yanıyor ve Malcom X; İran Sinemasından Taş Arslan; Hint Sinemasından Avare filmi sevdiğim filmler arasında yer alıyor. Avare filmini 10 defa izlemişimdir. Metal ve Rock müzik dışındaki her müzik türüne açığım. Hint, Arnavut, Kafkas, İran, Azeri, Orta Asya, Ortadoğu gibi etnik müziklerini severim. Batı müziğinden de sevdiğim isimler var. Ortadoğudan Amr Mostafa, Amr Diab, Nancy Ajram ve Batıdan da Sting, ve Cat Stevens sevdiğim şarkıcılar arasında yer alıyor. Kitapta ise tercihim klasik kitaplar.

Yaşamaktan en mutluluk duyduğunuz yer neresi?

Dünyanın birçok ülkesindeki şehirleri gördüm. Bende iz bırakan şehirler oldu ama hiçbir yeri İstanbul’a değişmem. İstanbul tartışmasız dünyanın kültür başkenti. İstanbul’dan sonra Rusya’nın Kazan şehri beni çok etkiledi. O da İstanbul gibi bir kültür şehri. Saraybosna’yı da Kazan şehrine benzetiyorum. Saraybosna’da tarihi bir kimliği olan, dağlarla çevrili ve yeşillikler içinde harika bir şehir.

ÜNİVERSİTEMİZDE 33 ÜLKEDEN ÖĞRENCİ VAR

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’ni biraz tanıtabilir misiniz?

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS), Saraybosna Eğitim ve Öğretimi Geliştirme Vakfı (SEDEF) tarafından 10 yıl önce Saraybosna’da kuruldu. Üniversitemiz 10 yılda fiziki mekan konusundaki tüm problemlerini çözmüş, 70 bin metrekare alan üzerine kurulu, 25 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere. İçinde kız ve erkek öğrenci yurtlarının, 3 fakültenin, yemekhanenin, kantinin, sosyal alanların, sanat galerisinin ve hazırlık okulunun bulunduğu uluslararası bütün bir üniversite. Eski zamanların Külliyesi ya da küçük bir şehir gibi, öğrencilerimiz aradığı her şeyi üniversitede bulabiliyor. Ayrıca Hazırlık okulundan başlayarak, öğrencilerimiz ileri seviyede İngilizce alıyorlar, derslerin tamamı İngilizce veriliyor. Çünkü sınıftaki öğrencilerimizin yarısı yabancı… Şu an 33 ülkeden öğrenci üniversitemizde eğitim görüyor. Akademisyenlerimiz arasında da yabancılar var Türk, Boşnak, Avustralyalı, Amerikalı, Mısırlı, Libyalı, Pakistanlı hocalarımız var. Hocalarımızın çoğu Amerika’nın, Avrupa’nın ve Malezya’nın saygın üniversitelerinde eğitim almışlar. Üniversitemiz hem öğrencileri hem de hocalarıyla adına yakışır şekilde uluslararası bir üniversite.

Üniversitenizdeki burs ve yurt koşullarından bahsedebilir misiniz?

% 60’ın biraz üstünde burslu öğrencimiz var.  Ayrıca Boşnak öğrencilerimize de % 30 indirim uyguluyoruz. Bazı zamanlar bunun üstünde de olabiliyor.

Hem kız hem de erkek yurdumuz var, her birisi 200 kişi kapasiteli… Erkek yurdumuz şu anda dolu. Kız yurdumuzda ise yerimiz var. Yurtlarımız konforlu ve yeterli. Oldukça rahat, odalar 2 kişilik. Koğuş sistemi yok yani.

HUKUK FAKÜLTESİ AÇACAĞIZ

Üniversitenizde kaç fakülte ve bölüm var? Üniversiteniz adına gerçekleştirmeyi düşündüğünüz hedefleriniz neler? Yeni bölüm açmayı düşünüyor musunuz?

Şu anda 3 fakültemiz var, Doğa Bilimleri ve Mühendislik Fakültesi, Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi olmak üzere. Bu fakültelerimiz içerisinde 14 ayrı bölümümüz var.

Mühendislik Fakültemiz çok tercih ediliyor. Bu fakültemiz içinde yer alan Mimarlık bölümümüz ise en çok tercih edilen bölüm. Bir diğeri ise Psikoloji… Bu iki bölümümüz oldukça rağbet görüyor. Uluslararası İlişkiler ve Halkla İlişkiler bölümümüze de yoğun talep var.

Hukuk Fakültesi açma hazırlığındayız. Yakın zamanda ise Liderlik ve Girişimcilik Merkezi’ni açacağız. Bu da çok önemli bir adım, Bosna’nın yeni liderlere ve girişimcilere ihtiyacı var. Çünkü Bosna’da halkın % 48’i işsiz şu anda. Uzun vadede Tıp Fakültesi açmayı düşünüyoruz ama henüz bu konu ile ilgili görüşmelerimizi tamamlamadık. Yine uzun vadede Teknopark planımız var. Teknoparkı hayata geçirdiğimizde, yeni yatırımcılara imkân sağlanmış, birçok kişi için ise yeni iş imkânları doğmuş olacak.

4 çocuklu bir ailede büyüdüm. Annemi ve babamı Isparta’da uçak kazasında kaybettim. Bu benim ve kardeşlerim için büyük bir travmaydı. Varlıklı bir aile değildik ama babam yine de hepimizi okuttu. Hatta akrabalarımız içinde çocuklarını okutan ilk aile bizim ailemiz oldu.

Kapım her zaman öğrencilerime açıktı. Devlet üniversitelerinde genellikle özel üniversitelerdeki gibi bir ortam yoktur, daha resmidir ilişkiler. Ancak ben hiçbir zaman resmi olmadım öğrencilerimle. Birçok öğrencime destek oldum. Benimle aynı görüşte olsun ya da olmasın tüm öğrencilerinin yanında olan bir hocaydım.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.