Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Yüksek Öğretim Kurulu öğretim üyesi sıkıntısı çeken üniversiteler için yeni bir formül buldu…Yeni açılan üniversitelerin yaşadığı öğretim üyesi sıkıntısına gelişmiş üniversitelerin öğretim elemanları çare olacak.

YÖK'ün üzerinde çalıştığı projeyle alanında isim yapmış birçok hocanın yeni açılan üniversitelerde ders vermesi sağlanacak.

Bugün Gazetesi’nden Lütfi Erdoğan’ın haberine göre, Yüksek öğretim Kurulu (YÖK) yeni yasa çalışmalarının yanı sıra öğretim üyesi sıkıntısı çeken üniversiteler için de atağa geçti. Yeni üniversitelerin adını duyurması ve önemli çalışmalara imza atabilmesi için önemli bir projeye imza atılacak. Üzerinde çalışılan proje kapsamında köklü üniversitelerde adını duyurmuş öğretim üyeleri yeni açılan üniversitelere kanalize edilecek. Ayrıca yine özellikle yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyeliğini teşvik edici düzenlemelere gidilecek.

Uzaktan eğitim imkanı

Yeni kurulan birçok üniversitenin yaşadığı sıkıntıların başında gelen öğretim üyesi azlığı konusu köklü ve gelişmiş üniversitelerin desteğiyle aşılacak. Buna göre yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyesi açığının oluşturduğu olumsuzlukları gidermek amacıyla uzaktan eğitim imkanları da kullanılarak gelişmiş üniversitelerin öğretim elemanı ve altyapısından yararlanılacak. Bu sayede Türkiye'de alanında isim yapmış bir hocanın yeni kurulan bir üniversitede ders vermesi sağlanacak. 

Teşvik edilecek

Diğer yandan öğretim görevlisi, okutman ve uzman sayısının artırılarak yeni üniversitelerdeki öğretim elemanı açığının da azaltılması sağlanacak. Ayrıca kısmi zamanlı ders verme sistemi özendirilecek ve Araştırma görevlilerinin özlük hakları iyileştirilecek. Özellikle yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyeliğini teşvik edici düzenlemeler yapılacak ve bu sayede öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı makul bir seviyeye indirilmesi sağlanacak.

Yöreye uygun uzmanlaşma

Üniversitelerin uzmanlaşacakları alanları belirlemeye yönelik bir de strateji hazırlanacak.

Hazırlanacak araştırma altyapısı ve öğretim üyesi envanterine dayanarak üniversitelerin bulundukları yörelerin potansiyellerine de uygun şekilde uzmanlaşmaları sağlanacak. Bu çerçevede, akademik personel ve harcama politikası etkili şekilde kullanılacak. Bu çalışma için YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, Üniversiteler, Kalkınma Ajansları, Yerel Yönetimler ve Meslek Kuruluşları işbirliği yapacak.

1 öğretim üyesine 46 öğrenci düşüyor

YÖK'ten edinilen bilgiye göre üniversitelerde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının 46 olarak belirlendi. Türkiye'deki toplam üniversite sayısının ise 168'e ulaştığı kaydedilirken 2011 yılında üniversitelerde görev yapan öğretim üyesi sayısının 112 bine ulaştığı açıklandı.

(bugün)

> YÖK’ten öğretim elemanı açığına yeni formül

Yüksek Öğretim Kurulu öğretim üyesi sıkıntısı çeken üniversiteler için yeni bir formül buldu…Yeni açılan üniversitelerin yaşadığı öğretim üyesi sıkıntısına gelişmiş üniversitelerin öğretim elemanları çare olacak.

YÖK'ün üzerinde çalıştığı projeyle alanında isim yapmış birçok hocanın yeni açılan üniversitelerde ders vermesi sağlanacak.

Bugün Gazetesi’nden Lütfi Erdoğan’ın haberine göre, Yüksek öğretim Kurulu (YÖK) yeni yasa çalışmalarının yanı sıra öğretim üyesi sıkıntısı çeken üniversiteler için de atağa geçti. Yeni üniversitelerin adını duyurması ve önemli çalışmalara imza atabilmesi için önemli bir projeye imza atılacak. Üzerinde çalışılan proje kapsamında köklü üniversitelerde adını duyurmuş öğretim üyeleri yeni açılan üniversitelere kanalize edilecek. Ayrıca yine özellikle yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyeliğini teşvik edici düzenlemelere gidilecek.

Uzaktan eğitim imkanı

Yeni kurulan birçok üniversitenin yaşadığı sıkıntıların başında gelen öğretim üyesi azlığı konusu köklü ve gelişmiş üniversitelerin desteğiyle aşılacak. Buna göre yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyesi açığının oluşturduğu olumsuzlukları gidermek amacıyla uzaktan eğitim imkanları da kullanılarak gelişmiş üniversitelerin öğretim elemanı ve altyapısından yararlanılacak. Bu sayede Türkiye'de alanında isim yapmış bir hocanın yeni kurulan bir üniversitede ders vermesi sağlanacak. 

Teşvik edilecek

Diğer yandan öğretim görevlisi, okutman ve uzman sayısının artırılarak yeni üniversitelerdeki öğretim elemanı açığının da azaltılması sağlanacak. Ayrıca kısmi zamanlı ders verme sistemi özendirilecek ve Araştırma görevlilerinin özlük hakları iyileştirilecek. Özellikle yeni kurulan üniversitelerde öğretim üyeliğini teşvik edici düzenlemeler yapılacak ve bu sayede öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı makul bir seviyeye indirilmesi sağlanacak.

Yöreye uygun uzmanlaşma

Üniversitelerin uzmanlaşacakları alanları belirlemeye yönelik bir de strateji hazırlanacak.

Hazırlanacak araştırma altyapısı ve öğretim üyesi envanterine dayanarak üniversitelerin bulundukları yörelerin potansiyellerine de uygun şekilde uzmanlaşmaları sağlanacak. Bu çerçevede, akademik personel ve harcama politikası etkili şekilde kullanılacak. Bu çalışma için YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, Üniversiteler, Kalkınma Ajansları, Yerel Yönetimler ve Meslek Kuruluşları işbirliği yapacak.

1 öğretim üyesine 46 öğrenci düşüyor

YÖK'ten edinilen bilgiye göre üniversitelerde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının 46 olarak belirlendi. Türkiye'deki toplam üniversite sayısının ise 168'e ulaştığı kaydedilirken 2011 yılında üniversitelerde görev yapan öğretim üyesi sayısının 112 bine ulaştığı açıklandı.

(bugün)

Son Güncelleme: Salı, 04 Aralık 2012 12:31

Gösterim: 2207

YÖK Yasa Taslağı’na üniversite rektörlerinden ‘merkeziyetçilik’ eleştirisi geldi

Ankara'daki üniversitelerin rektörleri, YÖK Yasa Taslağına ilişkin süreci AA'ya değerlendirdi. Rektörler, taslağın yükseköğretim sistemini daha merkeziyetçi yapıya kavuşturduğu görüşünde birleşti.

Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, taslağın daha uzun süre tartışılmasını istedi.

Gazi Üniversitesi Rektörü Süleyman Büyükberber, düzenlemeyle YÖK'ün kendini daha bir sağlama aldığını öne sürdü, ''Oyunun kurallarını belirlemek yerine sahaya iniyor. Sadece koordinasyon değil her şeye müdahil bir kurum görüntüsü veriyor'' dedi.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncel de ''Taslağı mevcut haliyle nereden ele alırsanız alın eski yasayı aratacak nitelikte'' diye konuştu.

> Rektörlerden YÖK taslağına ‘merkeziyetçilik’ eleştirisi

YÖK Yasa Taslağı’na üniversite rektörlerinden ‘merkeziyetçilik’ eleştirisi geldi

Ankara'daki üniversitelerin rektörleri, YÖK Yasa Taslağına ilişkin süreci AA'ya değerlendirdi. Rektörler, taslağın yükseköğretim sistemini daha merkeziyetçi yapıya kavuşturduğu görüşünde birleşti.

Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, taslağın daha uzun süre tartışılmasını istedi.

Gazi Üniversitesi Rektörü Süleyman Büyükberber, düzenlemeyle YÖK'ün kendini daha bir sağlama aldığını öne sürdü, ''Oyunun kurallarını belirlemek yerine sahaya iniyor. Sadece koordinasyon değil her şeye müdahil bir kurum görüntüsü veriyor'' dedi.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncel de ''Taslağı mevcut haliyle nereden ele alırsanız alın eski yasayı aratacak nitelikte'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Aralık 2012 12:41

Gösterim: 1782

Üniversiteler kontenjanlarını kendisi belirlesin

Vakıf Üniversiteleri Birliği, yükseköğretim kanun taslağı ile ilgili görüşlerini Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) gönderdi. Birlik, üniversitelerin kontenjanlarını kendilerinin belirleyebilmelerini önerdi.

YÖK, internet sitesinden yükseköğretim kanun taslağına ilişkin görüşleri almaya devam ediyor. Bu kapsamda 60'a yakın üniversite ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının görüşleri yayınlandı. Yükseköğretim kanun taslağı hakkında görüşlerini bildiren Vakıf Üniversiteleri Birliği, üniversitelerin kendi kontenjanlarını kendilerinin belirleyebilmelerini önerdi. Taslakta, yükseköğretim kurumlarının öğrenci kontenjanlarını belirleme yetkisi, Türkiye Yükseköğretim Kurulu'nun (TYK) görevleri arasında sıralanıyor. Vakıf Üniversiteleri Birliği ise ‘TYK tarafından tespit edilecek kriterler doğrultusunda kontenjanların devlet yükseköğretim kurumlarında üniversite senatolarına, vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarında ise mütevelli heyetine bırakılmasını' teklif ediyor.

Birliğin kanun taslağı ile ilgili diğer bazı önerileri şöyle:

-Araştırma ağırlıklı/eğitim ağırlıklı yükseköğretim kurumu ayrımı Yükseköğretim Kanunu'nda yer almamalı.

-Yükseköğretim kurumları sadece finans kaynakları bakımından ‘devlet', ‘vakıf' ve ‘özel yükseköğretim kurumları' olarak sınıflandırılmalı.

-Yabancı yükseköğretim kurumları ancak Türkiye'deki yükseköğretim kurumları ile partner olarak veya ‘afiliye' yolu ile eğitim öğretim hakkı elde etmeli.

-Devlet, vakıf ve özel yükseköğretim kurumları üniversiteye gelir getirici faaliyetlerde bulunma amacıyla şirket kurabilmeli, böylece yükseköğretim kurumlarının kendi öz kaynaklarını yaratmalarına fırsat verilmeli.

-Vakıf üniversiteleri ile özel üniversiteler öğrencilere verdikleri burs oranında kurumlar vergisinden muaf olmalı.

-Yükseköğretim kurumlarının denetimi idari-akademik ve mali denetim olarak ayrılmalı. İdari ve akademik denetim kalite güvence sistemi ve akreditasyonla gerçekleştirilmeli. Vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarının mali denetimi ise bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılmalı.

> Üniversitelerden YÖK’e büyük teklif!

Üniversiteler kontenjanlarını kendisi belirlesin

Vakıf Üniversiteleri Birliği, yükseköğretim kanun taslağı ile ilgili görüşlerini Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) gönderdi. Birlik, üniversitelerin kontenjanlarını kendilerinin belirleyebilmelerini önerdi.

YÖK, internet sitesinden yükseköğretim kanun taslağına ilişkin görüşleri almaya devam ediyor. Bu kapsamda 60'a yakın üniversite ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının görüşleri yayınlandı. Yükseköğretim kanun taslağı hakkında görüşlerini bildiren Vakıf Üniversiteleri Birliği, üniversitelerin kendi kontenjanlarını kendilerinin belirleyebilmelerini önerdi. Taslakta, yükseköğretim kurumlarının öğrenci kontenjanlarını belirleme yetkisi, Türkiye Yükseköğretim Kurulu'nun (TYK) görevleri arasında sıralanıyor. Vakıf Üniversiteleri Birliği ise ‘TYK tarafından tespit edilecek kriterler doğrultusunda kontenjanların devlet yükseköğretim kurumlarında üniversite senatolarına, vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarında ise mütevelli heyetine bırakılmasını' teklif ediyor.

Birliğin kanun taslağı ile ilgili diğer bazı önerileri şöyle:

-Araştırma ağırlıklı/eğitim ağırlıklı yükseköğretim kurumu ayrımı Yükseköğretim Kanunu'nda yer almamalı.

-Yükseköğretim kurumları sadece finans kaynakları bakımından ‘devlet', ‘vakıf' ve ‘özel yükseköğretim kurumları' olarak sınıflandırılmalı.

-Yabancı yükseköğretim kurumları ancak Türkiye'deki yükseköğretim kurumları ile partner olarak veya ‘afiliye' yolu ile eğitim öğretim hakkı elde etmeli.

-Devlet, vakıf ve özel yükseköğretim kurumları üniversiteye gelir getirici faaliyetlerde bulunma amacıyla şirket kurabilmeli, böylece yükseköğretim kurumlarının kendi öz kaynaklarını yaratmalarına fırsat verilmeli.

-Vakıf üniversiteleri ile özel üniversiteler öğrencilere verdikleri burs oranında kurumlar vergisinden muaf olmalı.

-Yükseköğretim kurumlarının denetimi idari-akademik ve mali denetim olarak ayrılmalı. İdari ve akademik denetim kalite güvence sistemi ve akreditasyonla gerçekleştirilmeli. Vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarının mali denetimi ise bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılmalı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 26 Kasım 2012 11:09

Gösterim: 1796

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi, yeni Yükseköğretim Kurulu Yasa Taslağı'yla ilgili, yeni YÖK yasasıyla vakıf üniversitelerine akademik ve idari yapılarını belirleme hakkının verilmesi gerektiğini belirtti

TOBB’dan YÖK’e vakıf üniversitelerine özerklik teklifiYüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, uzun bir sürecin önemli bir aşamasında olduklarını kaydederek, ''Eylül ayından itibaren önce Üniversiteler Arası Kurul olmak üzere bütün paydaşlarla olgunlaştırdıkları fikirleri yeni yasa süreci ile ilgili teklifleri tartışmaya açtıklarını belirtti

Çetinsaya, toplantıda üniversite sanayi işbirliği, topluma hizmet, yenilikçilik, Ar-Ge, girişimcilik gibi konularda yasada ne var ne yok diye fikir alış verişlerinde bulanacaklarını söyledi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise 'Yeni yasayla vakıf üniversitelerine akademik ve idari yapılarını belirleme hakkı verilmelidir'' dedi.

''YÖK üyelerinin özgürlükçü bakış açısının Kanun taslağına tam olarak yansıtılamadığı kanaatindeyim'' ifadelerini kullanan Hisarcıklıoğlu, ''YÖK tek tipçiliği bırakıp üniversitelerimizi çeşitlendirmelidir'' şeklinde konuştu.

> TOBB’dan YÖK’e vakıf üniversitelerine özerklik teklifi

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi, yeni Yükseköğretim Kurulu Yasa Taslağı'yla ilgili, yeni YÖK yasasıyla vakıf üniversitelerine akademik ve idari yapılarını belirleme hakkının verilmesi gerektiğini belirtti

TOBB’dan YÖK’e vakıf üniversitelerine özerklik teklifiYüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, uzun bir sürecin önemli bir aşamasında olduklarını kaydederek, ''Eylül ayından itibaren önce Üniversiteler Arası Kurul olmak üzere bütün paydaşlarla olgunlaştırdıkları fikirleri yeni yasa süreci ile ilgili teklifleri tartışmaya açtıklarını belirtti

Çetinsaya, toplantıda üniversite sanayi işbirliği, topluma hizmet, yenilikçilik, Ar-Ge, girişimcilik gibi konularda yasada ne var ne yok diye fikir alış verişlerinde bulanacaklarını söyledi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise 'Yeni yasayla vakıf üniversitelerine akademik ve idari yapılarını belirleme hakkı verilmelidir'' dedi.

''YÖK üyelerinin özgürlükçü bakış açısının Kanun taslağına tam olarak yansıtılamadığı kanaatindeyim'' ifadelerini kullanan Hisarcıklıoğlu, ''YÖK tek tipçiliği bırakıp üniversitelerimizi çeşitlendirmelidir'' şeklinde konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 29 Kasım 2012 09:50

Gösterim: 1557

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Şaban Çalış, Yasanın değişmesi konusunda herkesin mutabık olduğunu ama bir türlü değişmediğini belirterek “Bir değişiklik yapılacaksa o değişiklik akademisyenlerden çıkmalı. Özellikle akademya bu konuyu tartışmalı, taleplerini gündeme getirmeli” dedi.

Çalış, YÖK ile Akdeniz Üniversitesi tarafından Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı'' çalıştayının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de yükseköğretim kurumlarının, öğrenci ve akademisyen sayısının her geçen gün arttığına dikkati çekerek, rakamların kendilerine yasada değişim vaktinin geldiğini, hatta geçtiğini söylediğini ifade etti.

Mevcut yasa ile yeni kurulan bir üniversitenin yanı sıra belli bir noktaya gelmiş üniversitelerin de yönetilmeye, değerlendirilmeye çalışıldığını dile getiren Çalış, ''Yasanın değişmesine yönelik düşünce herkesin üzerinde mutabık olduğu bir konu. Paydaşların tamamı yasanın değişmesi noktasında mutabık görünüyor. Ancak bu bir türlü olmuyor, bir türlü değiştirilemiyor. Bir takım teşebbüsler yapılmış, bugüne kadar o teşebbüsleri yapanlar iyi niyetli takip etmişler, ama istenen değişiklikler yapılamamış'' dedi.

Bugüne kadar yapılan tüm değişiklikler akademisyenleri mağdur etti

Bugüne kadar yapılan tüm değişikliklerin akademisyenleri mağdur eden bir yapı ortaya koyduklarını savunan Çalış, şöyle konuştu:

''Yaşadığımız her şey, kötülükleri de dahil Türkiye'nin önemli bir tecrübesidir. 1936, 1946'nın tamamını bertaraf ederek, yaşadığımız o deneyimleri hiç yaşanmamış var sayarak bir düzenleme yapmayı doğru bulmuyoruz. Ama bir değişiklik yapılacaksa o değişiklik akademisyenlerden çıkmalı. Özellikle akademya bu konuyu tartışmalı, taleplerini gündeme getirmeli. Taleplerinin gerçekleştirilmesi, yasaya yansıması için gerekeni yapması gerektiğini düşünüyoruz.''

YÖK olarak tarihsel bir vazife yaptıklarını düşündüğünü vurgulayan Çalış, bu sürecin nasıl sonuçlanacağını, reform, yapılanma niteliğinde bir sonuç alınıp alınamayacağının şimdiden kestirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

YÖK'ün yapabileceği şeyin tartışmayı başlatmak olduğunu dile getiren Çalış, ''Daha önceki tartışmalarda olduğu gibi başkalarının koyduğu metin üzerine tartışmak yerine, akademyanın ortaya koyduğu bir metin üzerine konuyu tartışmak istiyoruz. Yasayı yapma süreci bambaşka bir süreç. Biz kendimizi, yerimizi bilelim. Bu ülkede YÖK'ün yasa yapmada yeri neresi ise o yeri bilelim. Dikkatli bir dil kullanalım, süreci sürdürmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

“Akademisyenler gökten inmiş varlıklar değiller”

Çalış, dünyadan bağımsız bir şey yapmanın mümkün olmadığını ifade ederek, ''Akademisyenler boşlukta yaşamıyor. Akademisyenler gökten inmiş varlıklar değiller. Bu dünyanın, bu ülkenin varlıkları. Ülkeden de bağımsız yaşamıyorlar. Dışarıdaki bütün değişimler bizi de etkiliyor. Bu değişimleri bir şekilde yönetmemiz gerekiyor'' dedi.

Değişimin nasıl olması gerektiği konusunda görüşmek için geldiğini, YÖK'ün öncelikle bir teklifte bulunduğunu bildiren Çalış, akademisyenlerden görüşlerini kendilerine iletmesini istedi.

Türkiye'de yaklaşık 120 bin akademisyen, 110 bin civarında da üniversite çalışanı olduğunu anlatan Çalış, ''Yuvarlak rakam 250 bin kişiye sesleniyoruz. Az bir rakam olmadığını düşünüyoruz. Yapılacak değişiklik şimdi ya da daha sonra olabilir. Ama şimdi olmasını istiyoruz. Bu, 250 bin kişiyi etkileyecektir'' diye konuştu.

Çalış, çalıştaylarda gizli iş yapmadıklarını vurgulayarak, ''Eğer bir yasa yapacak olursak, belli bir mutabakatla iyi bir yasa da olursa en az 50 yıl geleceğimizi belirleyecek bir konudan söz ediyoruz. Dolayısıyla sürecin mümkün olduğunca demokratik, katılımcı, şeffaf şekilde yürütülmesinin önemine inanıyoruz'' dedi.

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe'nin yanı sıra akademisyenlerin katıldığı çalıştayda, YÖK Başkan Vekili Çalış, daha sonra öğretim üyelerinin yasa ile ilgili düşünce ve önerilerini dinledi.

> YÖK’ten akademisyenlere çağrı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Şaban Çalış, Yasanın değişmesi konusunda herkesin mutabık olduğunu ama bir türlü değişmediğini belirterek “Bir değişiklik yapılacaksa o değişiklik akademisyenlerden çıkmalı. Özellikle akademya bu konuyu tartışmalı, taleplerini gündeme getirmeli” dedi.

Çalış, YÖK ile Akdeniz Üniversitesi tarafından Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı'' çalıştayının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de yükseköğretim kurumlarının, öğrenci ve akademisyen sayısının her geçen gün arttığına dikkati çekerek, rakamların kendilerine yasada değişim vaktinin geldiğini, hatta geçtiğini söylediğini ifade etti.

Mevcut yasa ile yeni kurulan bir üniversitenin yanı sıra belli bir noktaya gelmiş üniversitelerin de yönetilmeye, değerlendirilmeye çalışıldığını dile getiren Çalış, ''Yasanın değişmesine yönelik düşünce herkesin üzerinde mutabık olduğu bir konu. Paydaşların tamamı yasanın değişmesi noktasında mutabık görünüyor. Ancak bu bir türlü olmuyor, bir türlü değiştirilemiyor. Bir takım teşebbüsler yapılmış, bugüne kadar o teşebbüsleri yapanlar iyi niyetli takip etmişler, ama istenen değişiklikler yapılamamış'' dedi.

Bugüne kadar yapılan tüm değişiklikler akademisyenleri mağdur etti

Bugüne kadar yapılan tüm değişikliklerin akademisyenleri mağdur eden bir yapı ortaya koyduklarını savunan Çalış, şöyle konuştu:

''Yaşadığımız her şey, kötülükleri de dahil Türkiye'nin önemli bir tecrübesidir. 1936, 1946'nın tamamını bertaraf ederek, yaşadığımız o deneyimleri hiç yaşanmamış var sayarak bir düzenleme yapmayı doğru bulmuyoruz. Ama bir değişiklik yapılacaksa o değişiklik akademisyenlerden çıkmalı. Özellikle akademya bu konuyu tartışmalı, taleplerini gündeme getirmeli. Taleplerinin gerçekleştirilmesi, yasaya yansıması için gerekeni yapması gerektiğini düşünüyoruz.''

YÖK olarak tarihsel bir vazife yaptıklarını düşündüğünü vurgulayan Çalış, bu sürecin nasıl sonuçlanacağını, reform, yapılanma niteliğinde bir sonuç alınıp alınamayacağının şimdiden kestirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

YÖK'ün yapabileceği şeyin tartışmayı başlatmak olduğunu dile getiren Çalış, ''Daha önceki tartışmalarda olduğu gibi başkalarının koyduğu metin üzerine tartışmak yerine, akademyanın ortaya koyduğu bir metin üzerine konuyu tartışmak istiyoruz. Yasayı yapma süreci bambaşka bir süreç. Biz kendimizi, yerimizi bilelim. Bu ülkede YÖK'ün yasa yapmada yeri neresi ise o yeri bilelim. Dikkatli bir dil kullanalım, süreci sürdürmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

“Akademisyenler gökten inmiş varlıklar değiller”

Çalış, dünyadan bağımsız bir şey yapmanın mümkün olmadığını ifade ederek, ''Akademisyenler boşlukta yaşamıyor. Akademisyenler gökten inmiş varlıklar değiller. Bu dünyanın, bu ülkenin varlıkları. Ülkeden de bağımsız yaşamıyorlar. Dışarıdaki bütün değişimler bizi de etkiliyor. Bu değişimleri bir şekilde yönetmemiz gerekiyor'' dedi.

Değişimin nasıl olması gerektiği konusunda görüşmek için geldiğini, YÖK'ün öncelikle bir teklifte bulunduğunu bildiren Çalış, akademisyenlerden görüşlerini kendilerine iletmesini istedi.

Türkiye'de yaklaşık 120 bin akademisyen, 110 bin civarında da üniversite çalışanı olduğunu anlatan Çalış, ''Yuvarlak rakam 250 bin kişiye sesleniyoruz. Az bir rakam olmadığını düşünüyoruz. Yapılacak değişiklik şimdi ya da daha sonra olabilir. Ama şimdi olmasını istiyoruz. Bu, 250 bin kişiyi etkileyecektir'' diye konuştu.

Çalış, çalıştaylarda gizli iş yapmadıklarını vurgulayarak, ''Eğer bir yasa yapacak olursak, belli bir mutabakatla iyi bir yasa da olursa en az 50 yıl geleceğimizi belirleyecek bir konudan söz ediyoruz. Dolayısıyla sürecin mümkün olduğunca demokratik, katılımcı, şeffaf şekilde yürütülmesinin önemine inanıyoruz'' dedi.

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe'nin yanı sıra akademisyenlerin katıldığı çalıştayda, YÖK Başkan Vekili Çalış, daha sonra öğretim üyelerinin yasa ile ilgili düşünce ve önerilerini dinledi.

Son Güncelleme: Cuma, 23 Kasım 2012 14:04

Gösterim: 1547


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.