banner

‘Hiçbir teknoloji öğretmen kadar etkili olamaz’




44 yıllık öğretmen Nalan Yurtseven, hiçbir teknolojinin öğretmen kadar etkili olamayacağını belirtiyor.

Türk Eğitim Derneği’nin Türkiye çapında oluşturduğu eğitim zincirinin bir halkası olan TED İstanbul Koleji, eğitim faaliyetlerine 1998-1999 öğretim yılında anaokulu ve ilköğretim 1-2-3. sınıflarında 137 öğrenciyle başladı. Bir sonraki yıl, ilköğretimin diğer sınıflarını da bünyesine katan TED İstanbul Koleji, 2000-2001 öğretim yılında lisesini de açtı. Mesleğine aşık öğretmenler TED İstanbul Koleji öğrencilerini özgüvenli, yaratıcı ve dünya ile rekabet edebilecek şekilde yetiştiriyorlar.

HİÇBİR TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN KADAR ETKİLİ OLAMAZ

Nalan Yurtseven – İlkokul Zümre Başkanı

Öğretmenlik mesleğini 44 yıldır yapıyorum. Anadolu Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. 13 yıldır çalıştığım TED İstanbul Koleji’nde ilk 7 yıl sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra son 6 yıldır ilkokul zümre başkanlığı görevini yürütüyorum. Günümüzde çağı yakalayabilmek, kendimizi yenileyebilmek ve öğrencilerimizin 21. yüzyıl becerilerini kullanabilmelerini sağlayabilmek için bilişim teknolojileri alanında donanımlı öğretmenler olmamız gerekir. Ancak bir gerçek var ki hiçbir teknoloji öğrenci üzerinde öğretmen kadar etkili olamaz. Öğretmen artık sınıf öğretmeni değil, tam bir yaşam koçu olmalıdır. Bence öğretmen esprili, açık fikirli, esnek, sabırlı, dijital çağ okuryazarı ve en önemlisi toplum, insanlık ve çevre için fayda üreten kişidir. Aynı zamanda yaşamboyu öğrenme bilinci oluşturan ve geleceği kucaklayan kişi olmalıdır. Öğrenme araçlarının bu kadar dijital, ulaşılabilir olması ve öğrencilerin öğrenmelerine katkı sağlaması tek başına yeterli değildir. Bu hazır bilgilerin öğretmen tarafından anlamlı hale getirilmesi gerekir. Sadece öğretmenlerin değil, programların da değişmesi ve gelişmesi gerekir. Bununla ilgili çalışmalarımız oldu. Yurtdışındaki programları incelediğimizde bakış açımızın gerçekten bazı konularda değişmesi gerektiğini gördük. 1. Sınıftan itibaren programımızı fen ve sosyal bilimlerle ilgili konularla destekleyerek interaktif eğitim, 3 boyutlu video ve dersler, strateji geliştiren oyunlarla zenginleştirdik. Eğitim sürekli gelişen, geliştikçe değişen bir süreçtir. Tıpkı teknoloji gibi.

ÖĞRETMENLİK SEVMEDEN YAPILABİLECEK BİR İŞ DEĞİL

Hicran Apak – Sınıf Öğretmeni

Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği’nden mezun oldum. Öğretmenliğimin 6.yılındayım. Önce Eskişehir’de ve sonra İstanbul’da çeşitli özel kurumlarda çalıştım. Hem kişisel gelişimim hem de kariyerim açısında köklü bir kurumda çalışma kararı aldım ve TED İstanbul Koleji’nde 2.yılımdayım. Her dersle ilgili farklı projeleri konuları belirliyoruz ve öğrenci seçimini kendisi yapıyor. 1 yıllık süre içerisinde biz, ara kontrollerle projelerini tamamlamalarını sağlıyoruz. Teknolojiye gelirsek, gerekli gördüğümüz zaman teknolojiden faydalanıyoruz. Çünkü çocukların bilgilerini keşfedebilecekleri ortamları düzenlemek ve onlara bu doğrultuda rehberlik etmek çok önemli diye düşünüyorum. Teknoloji dersin içerisinde olduğu zaman tabiî ki çocuklar büyük bir keyif alıyorlar ve derse daha istekle katılıyorlar. Fakat bu tek başına yeterli değil. Kendileri bilgiyi keşfedebiliyorsa ve aktif halde olabiliyorlarsa o dersi seviyorlar. Öğretmenlik mesleğinin hem çocukları hem de mesleğini gerçekten sevmeden yapılamayacak bir iş olduğunu düşünüyorum. Çocukları iyi tahlil edebilmeli, onların yeteneklerini ve ilgilerini iyi keşfedebilmeli, onlara rehberlik edecek yöntemleri iyi tespit edebilmeli. Mümkün olduğunda farklı yöntem ve teknik kullanmak çok önemli. Çünkü her öğrencinin farklı bir zeka alanı var.

ÖĞRETMENLİK DEYİNCE…

Yıldız Sağmanlı – İngilizce Öğretmeni

Tarsus Amerikan Koleji mezunuyum. Yükseköğrenimimi ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde tamamladım. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nde İşletme bölümünde yüksek lisans yaptım. Öğretmenliği aktif olarak 16 yıldır yapıyorum. Mezun olduktan hemen sonra bu mesleği yapmak yerine özel kurumlarda yöneticilik görevlerinde bulundum. Ama öğretmenlik hep bir kenarda beklettiğim bir projeydi. Çocuğumun doğmasıyla birlikte kendime dedim ki öğretmek biraz da öğrenmektir. Bu anlamda annelik ve öğretmenliği çok bağdaş görüyorum. Ve resmi olarak öğretmenliğe adım attım. İstanbul’da çeşitli özel okullarda çalıştım. Çalıştığım son kurum başka bir kuruma satılınca arayış içerisine girdim ve TED İstanbul Koleji’ne geldim. TED kocaman bir ailedir ve ben de son 5 yıldır bu ailenin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Değişik yaş gruplarından öğrencilere ders verdim. Her yaş grubunun kendine özgü nitelikleri var. Onlarla birlikte hem bir şeyler öğretiyorsunuz hem bir şeyler öğreniyorsunuz. Öğretmenlik her şeydir aslında. Anneliktir, arkadaşlıktır ama aradaki ince çizgiyi muhafaza ederek, öğrencinin sırlarını paylaşmaktır. Öğretmenlik öğretmekten çok eğitmektir. Hep buna inandım.

ÖNCE DENEDİM SONRA SEVDİM

Nurten Mersinlioğlu – Fizik Öğretmeni / Fen Bilimleri Zümre Başkanı

Fen Bilimleri Zümre Başkanıyım. 1993 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Fizik Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Önce devlette hizmet vermeyi istedim ve Ünye Anadolu Lisesi’nde 3 yıl çalıştım. Daha sonra özel okullarda çalıştım. Meslekte 18.yılım bitti. 12 yıldır TED İstanbul Koleji’nde çalışıyorum. Üniversite seçimimde beni okuduğum bölüme puanım yönlendirdi. Ancak Fen ve Matematiği seviyordum. Niyetim hazırlık okuyup başka bir bölüme yönelmekti ancak ilk seneden sonra Fizik güzelmiş diyerek devam ettim. Öğretmenliği ilk devlette denemek istedim ve öğretmenliğin bana çok uygun bir meslek olduğunu fark ettim. TÜBİTAK projeleri olarak isimlendirdiğimiz çok ciddi akademik projeler yapıyoruz. Teknolojiyi uzak tutmaya çalışmanın, bütün eğitimi de bunu merkeze alarak planlamanın bir anlamı yok. Bizler takip etmek ve çocukları geri bırakmamak durumundayız. Öğretmenlik model olmaktır. İyi bir insanın nasıl olacağını çocuklara anlatmak değil, yaptığınız şeylerle onlara göstermek durumundasınızdır. Önce dünya vatandaşı olmayı, iyi bir insan olmayı kendimiz öğretmen olarak benimseyelim, zaten gerisi gelir.

HAYATI ÖĞRENMELERİNE TANIKLIK EDERSİNİZ

Ayşe Aylin Kalafat – Anaokulu Müdür Yardımcısı

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra özel bir okulda stajyer öğretmen olarak çalıştım. 1999 yılında TED İstanbul Koleji Anaokulu’na başvurdum ve kabul oldu. Bu okulu tercih etmemin nedeni, eğitim ile ilgili bir derneğin okuluydu ve burada çok çalışmak istedim. 15 yıldır buradayım. Geçen seneye kadar sınıf öğretmenliği yaptım. Bu sene anaokulu müdür yardımcısı olarak görevimi sürdürüyorum. Anaokulu öğretmenliği insanlara çok zormuş gibi geliyor. Evet sene başında zordur, çocukların aileden ve anneden kopup farklı bir ortama gelmesi zor. Ama çocuklar alıştıktan sonra çok güzel zamanlar geçirirsiniz bir anaokulunda. Çünkü onların hayatı öğrenmelerine tanıklık edersiniz. Bu yüzden mesleğimi çok seviyorum. Okul öncesinde çocuklar yaparak, yaşayarak öğrenirler. Oyunla eğitim hep iç içedir. Öğretmenlik her yeni gelen nesille bir şeyler öğrenmektir. Biz öğretmenler yaşadığımız çağın ilerisinde olmalıyız. Çünkü günümüzün çocukları çok farklılar. Her zaman yeniliklere açık olmalıyız ve bunları takip etmeliyiz.

TEBEŞİR DE BİR TEKNOLOJİDİR

Uğur Mert – Matematik Öğretmeni

Hayallerimin mesleği makine mühendisliğiydi. Onun için Sultanahmet Teknik Lisesi Makine Ressamlığı bölümüne gittim ancak son sene matematik hocamın etkisiyle yükseköğrenimimi Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Matematik bölümünde tamamladım. Mezun olduktan hemen sonra Özel Kalamış Lisesi’nde (kapandı) askere gidene kadar öğretmenlik yaptım. Ancak düşüncem askerden döndükten sonra banka veya başka bir sektörde çalışmaktı. O zaman büyüklerim bana söylemişlerdi; öğretmenlik öyle bir meslek ki başladın mı bırakamazsın diye. Gerçekten de öyleymiş ve askerden döndükten sonra Özel Kalamış Lisesi’nde 2005 yılına kadar çalıştım. Sonrasında da TED İstanbul Koleji’nde öğretmenliğe başladım ve 9 yıldır matematik öğretmenliği görevini sürdürüyorum. Öğrencilerime dersi sevdirmek için önce merak uyandırıyorum ve teknoloji benim en büyük kozum şu anda. Ama bu konuda öğrencilerin çok iyi şekilde yönlendirilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Teknolojiyi sosyal medyayı kullanmak ve mesaj atmakla kullandıklarını sanıyorlar. Eğitim için kullanıldığında hoşlarına gidiyor ve bu durum daha çok ilgilerini çekiyor. Burada önemli olan teknolojiyi derste etkin bir şekilde kullanmaktır. Eğer benim elimde bir tebeşir varsa o da teknolojidir. Dijital teknoloji dediğimiz dijital aletleri de yerinde ve etkili kullanabildiğimiz zaman çok büyük faydasını görüyoruz. Kurumun desteğiyle yapmak istediğim online dersler vardı. Bunun birkaç denemesini bu sene girdiğim sınıftaki öğrencilerle yaptık. Çok da hoşlarına gitti. Bunu biraz daha geliştirmek istiyorum ve kısa vadedeki planlarım arasında yer alıyor.

ÖĞRETMENLİK DEMEK DİNAMİZM DEMEK

Bülent Küçük – Müzik Öğretmeni / Müzik Bölümü Başkanı

TED İstanbul Koleji’nde çalışan bir arkadaşımın beni 1 yıl idare eder misin sorusuyla başlayan TED İstanbul Koleji’ndeki işimin 10.yılındayım. İlk 9 yılı müzik öğretmeni olarak görev yaptığım bu okulda bu yıldan itibaren müzik bölümü başkanlığını devraldım. 1991 yılında İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladım. Hemen akabinde Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği’ne geçtim ve yüksek lisansımı da aynı kurumda tamamladım. Bu süre zarfında çeşitli senfoni orkestralarında, yurtiçi-yurtdışı festivallerinde, yarışmalarda bulunarak profesyonel olarak müzik kariyeri yapma fırsatı buldum. Şu anda da Marmara Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam etmekteyim. Türkiye’de müzik eğitimi konusunda çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Eğer biz Avrupa’dan diğer konularda 10-20 yıl gerisindeysek müzikle ilgili olarak en az 2 katı olduğunu düşünüyorum. Bunun da maalesef en temel nedeni, temel müzik eğitimini çok iyi veremememiz. Öğretmenlik demek dinamizm demek. Eğer fırsatım olsa yurtdışında müzik eğitimcisi olmak isterim. Yurtdışında işin mutfağına girdiğimde ne gibi şeyler göreceğimi merak ediyorum. En önemlisi de benim için büyük bir tecrübe olacak.

LİSEDE EDEBİYAT YAPARSINIZ

Nalan Taşgan – Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı

Lise öğrenimimi öğretmen okulunda yaptım. Dolayısıyla benim hem ilkokul öğretmenliği hem de lise diplomam vardı. Atatürk Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Okurken çocuk yuvasında anaokulu öğretmenliği yaptım. Mezun olduktan sonra ilk görev yerim İstanbul’daki devlet okulları oldu. Devlette çalışıp İstanbul dışına çıkmayan şanslı öğretmenlerden biriyim. Bir devlet lisesinden emekli oldum ve o sene TED İstanbul Koleji’ne başladım. 15. senemi tamamlıyorum. Meslekte ise 35. yılımdayım. Bizim hedefimiz; öğrencinin kitaba dokunması, kitabın kokusunu alması, kitabı sorgulayarak ve düşünerek okuması, okuduğunu yorumlaması ve yorumladığını anlaması. Teknolojiden yararlanma anlamında blog kullanıyoruz. Öğretmen hala öğreten kişi ama eskisi kadar aktif değil. Çünkü yeni nesil her şeyi biliyor ve sınıfça hep beraber bir konuyu araştırıp sorguluyoruz. Öğrencilerle birlikte, onlardan da bir şeyler öğreniyorum. Meslek hayatımda her düzey öğrenciyle çalıştım. Her edebiyat öğretmeni lisede çalışmak ister. Çünkü lisede edebiyat yaparsınız.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.