banner

MEB’de okullaşma rekoru okul öncesinde




Okul öncesi eğitimde belirlenen hedeflere ulaşılması için Temel Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde Erken Çocukluk Eğitimi Daire Başkanlığı kurulduğunu belirten MEB Temel Eğitim Genel Müdür Dr. Cem Gençoğlu, eğitim kademeleri içinde okullaşma oranının en fazla okul öncesi eğitim kademesinde gerçekleştiğini söylüyor. Bakanlığın uygulamaya koyduğu 4+4+4 sisteminde, okul öncesi ile ilgili hedeflere ulaşıldığını vurgulayan Gençoğlu, Türkiye’de okul öncesi eğitimde yaşanan gelişmeleri konuştuk

cem_gencoglu_mebOkul öncesi eğitimde okullaşma oranları hakkında bilgi verebilir misiniz? Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını arttırmak için ne gibi çalışmalar yürütüyor ve neler planlıyorsunuz? Ülkemizde okul öncesi eğitim veren kaç tane okul var?

2002 yılında 4-5 yaştaki okullaşma oranı %11’iken, 2015-16 eğitim öğretim yılında 4-5 yaş grubundaki çocukların %50,46’sı, 5 yaş grubundaki çocukların ise %67,17’si okullaşmıştır. Gerek ulusal gerekse uluslararası raporlarda sıklıkla dile getirildiği gibi Türkiye’de okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranlarında sürekli bir artış mevcuttur. Eğitim kademeleri içinde okullaşma oranı en fazla okul öncesi eğitim kademesinde gerçekleşmiştir.

Okul öncesi eğitim alanında ülkemizi ve çocuklarımızı hak ettiği noktaya getirmek için Bakanlığımız tarafından birçok çalışma yürütülmekte ve planlanmaktadır. 2014 yılında Temel Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde Erken Çocukluk Eğitimi Daire Başkanlığı kurularak bu alandaki çalışmaların daha kapsamlı ve sistematik biçimde yürütülmesi sağlanmıştır. Sadece son iki yılda;  mekânlardan tam kapasite ile yararlanmak için günde 6 saatlik yarım günlük eğitim modeline geçilmesi, mevzuatımıza resmi okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim hizmetinin ücretsiz olduğu hükmünün konularak ekonomik nedenlerin bu eğitimi engellemesinin önüne geçilmesi, Şartlı Eğitim Yardımı uygulamasından okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların da faydalanmasının sağlanması, yürütülen kampanyalar ile ekonomik açıdan dezavantajlı çocuklara maddi destek verilerek bu eğitimden faydalandırılmaları, çeşitli STK’lar ile yapılan projeler ve protokoller ile anasınıfı ve anaokulu sayısının arttırılması, çalışan annelerin tam gün talebini karşılamak için çocuk kulüplerinin yaygınlaştırılarak faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, farklı kurumlara bağlı faaliyet gösteren okul öncesi kurumlarının verilerinin Bakanlığımız e-okul sistemine entegresi edilmesi, erken çocukluk eğitimi kurumlarına ücretsiz eğitim materyalleri dağıtılması, her il ve ilçenin okul öncesi eğitimdeki mevcut durumunu gösteren il/ilçe durum karnelerinin oluşturularak önceliklerin belirlenmesi, okul öncesi eğitim kurumlarında istihdam edilen destek personeli sayısının arttırılması gibi faaliyetler yürütülmüş ve yürütülmeye de devam edilecektir.  Yürütülen bu faaliyetler neticesinde son iki yılda okula devam eden çocuk sayısında yaklaşık 150 bin artış sağlanmıştır. Bu rakam eğitim konusunda iyi örnek olarak gösterilen birçok ülkenin toplam öğrenci sayısından daha fazladır.
2015-2016 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre Türkiye’de resmi/özel toplam 27.793 kurumda (anaokulu, ana sınıfı, uygulama sınıfı) okul öncesi eğitim hizmeti verilmektedir.

MEB OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERDEN NELER BEKLİYOR?

Okul öncesi eğitimde MEB bünyesinde kaç öğretmen görev yapıyor? Bu alanda öğretmen açığı var mı? Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Öğretmenlerinize hizmet içi eğitimler düzenliyor musunuz? Burada ne gibi eğitimler veriliyor?

Türkiye’de okul öncesi eğitim kurumlarında, 54.443’ü resmi okullarda olmak üzere toplam 72.228 öğretmen 1.209.106 çocuğa eğitim hizmeti vermektedir. Mevcut durumda ciddi bir öğretmen açığı olmasa da, okul öncesi eğitim alanının sürekli gelişen bir alan olması, bu eğitim kademesine olan talebin her geçen gün artarak devam etmesi bu branştaki öğretmen ihtiyacını da beraberinde getirecektir. Bakanlığımız ihtiyaçlar oranında alan bazında öğretmen ataması gerçekleştirdiğinden oluşacak öğretmen ihtiyacı da yeni atamalarla karşılanacaktır. Zorunlu eğitim kademesi olmamasına rağmen son öğretmen alımlarında okul öncesi eğitim alanının en çok alım yapılan ilk 5 branş içinde olması bunun bir göstergesidir.
Öğretmenlerde lisans eğitimi ile edinilen mesleki yeterliliklerin yanı sıra özel yeterlilikler ve özellikler de olmasını bekliyoruz. Okul öncesi eğitim dönemi hassas bir dönemdir. Çocuk ilk kez aileden ayrılıp başka bir sosyal ortamla tanışmaktadır. Bu durumda öğretmene düşen sorumluluk da bir kat daha artmaktadır. Biz okul öncesi öğretmenlerinden her şeyden önce bu işi severek yapmasını bekliyoruz. Bunun haricinde sakin ve sabırlı olmasının, aile ile iyi ilişkiler kurmasının, öğretici olmaktan ziyade çocukla duygusal bir bağ kurması gerektiğini düşünüyoruz.
Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini arttırmaya yönelik hizmet içi eğitim faaliyetlerimiz de her sene düzenli olarak yapılmaktadır.  Öğretmenler Bakanlık tarafından gerçekleştirilen hizmet içi eğitim faaliyetlerinin yanı sıra il milli eğitim müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen eğitimlere de katılmakta, Haziran ve Eylül aylarındaki seminer dönemlerinde de alanları ile ilgili yeni yaklaşımlar, ihtiyaç duyulan konular ve Bakanlık politikaları konusunda eğitim faaliyetlerine alınmaktadırlar.

AHLAKİ GELİŞİM OKUL ÖNCESİ EĞİTİMLE GÜÇLENİYOR

Okul öncesi eğitim neden gereklidir? Çocukların gelişimine ne gibi katkıları var?
Erken çocukluk dönemi çocuğun kişilik ve diğer gelişim alanlarının en hızlı olduğu dönem olarak ifade edilmektedir. Son dönemlerde yürütülen çalışmaların neticesinde bireyin beyin gelişiminin önemli ölçüde yaşamın ilk yıllarında gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır. Sadece beyinsel gelişimin değil aynı zamanda ahlak gelişiminin de bu yaşta bireye sunulan kaliteli deneyimler ve etkileşimlerden doğrudan etkilendiği ulaşılan bir diğer önemli sonuçtur. 0-6 yaş grubunun bu kritik önemi nedeniyle bu yaş grubuna verilen eğitim de yani okul öncesi eğitimde önem kazanmaktadır. Okul öncesi eğitim almış olarak ilkokula başlayan çocuklarda bilişsel, dil, okuma yazmaya hazır olma durumu ve aritmetik becerisi bakımından olumlu yönde farklılıklar olduğu ve bu farklılıkların gelişimin ilerleyen safhalarında da sürdüğü görülmüştür.

Veliler okul öncesi eğitim kurumu seçerken hangi kriterlere dikkat etmelidirler?
Çocuğun ailesi dışına çıktığı ilk kurum olması nedeniyle veliler de haklı olarak okul öncesi eğitim döneminde çok seçici ve kararsız olabilmektedirler. Şunu belirtmek gerekir ki eğitim kalitesinin en önemli bileşeni eğitimcilerin niteliğidir. Ne kadar mükemmel programlarınız olursa olsun, ne kadar güzel binalar dizayn ederseniz edin, ne kadar kaliteli materyal ve donatım malzemeleri temin ederseniz edin, teknolojik içerikleriniz ne kadar kusursuz olursa olsun öğretmen yeterli niteliğe sahip değilse istenilen düzeyde başarı sağlanması zorlaşacaktır. Bu nedenle eğitimde önemsediğimiz ilk faktör eğitimcilerin niteliğidir.

ANA OKULU SEÇERKEN…

Mevcut durumda Milli Eğitim Bakanlığı izniyle açılmamış, MEB denetimi dışında okul öncesi kurumları bulunmaktadır. Özellikle tam gün talebi olan veliler MEB okulları dışındaki kurumları tercih edebilmektedirler. 
*  Bu tür kurumları tercih etmeleri durumunda göz önünde bulundurulacak ilk faktörlerden birisi öğretmen mezuniyeti ve niteliğidir. 
* Öğretmene ek olarak okulun eve yakın olması
* Okul personelinin niteliği
* Çocukların birbiriyle etkileşimi
* Sınıfta yürütülen aktivitelerin çeşitliği
* bir öğretmene düşen çocuk sayısı
* Okulda ve sınıfta bulunan materyaller
* Öğretmen tarafından sağlanan öğrenme fırsatları
* Personelin çocuk ile olan iletişimi
* Okulun güvenli olması ve kurumun MEB tarafından denetleniyor olması
gibi kriterler okul seçiminde dikkate alınmalıdır.

Dünyada okul öncesi eğitim alanındaki gelişmeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

İlk erken çocukluk eğitimi kurumları 19. yüzyıl başlarında fabrikalarda çalışan kadınların çocuklarını korumak ve bakımlarını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Bu kurumların yaygınlaşması kadınların iş hayatına girmesiyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle de dünya ülkelerinde özellikle Avrupa ülkelerinde yaygınlaşması Türkiye’de yaygınlaşmasından çok daha hızlı olmuştur. Halihazırda OECD ülkelerinin 3 yaş okullaşma oranı ortalaması %74, 4 yaşta %90, 5 yaşta %100’e yakındır. Yeri gelmişken şuna da değinmekte fayda var; okullaşma oranları bu kadar yüksek olmasına rağmen dünya ülkelerinin çoğunda  okul öncesi eğitim zorunlu bir eğitim kademesi değildir. Yaygın olarak devlet yarım günlük eğitimi finanse eder, tam gün eğitim talebi olan velilerin ücret ödeme zorunlulukları bulunmaktadır. Neredeyse bütün ülkelerde tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi eğitim hizmetleri ücretsizdir, ancak yemek, ulaşım vs. gibi giderler için ailelerden ücret talep edilebilmektedir.

Okul öncesi eğitim konularında üniversitelerle iş birlikleriniz var mı? Varsa nasıl bir ortak çalışma yürütüyorsunuz?
Üniversiteler ile sürekli iş birliği halindeyiz. Gerekli olan her konuda akademisyenlerle birlikte çalışmaktayız. Üniversitelerden bize gelen projelerin ve iş birliği tekliflerinin tamamını değerlendirmeye çalışıyoruz. Yakın tarihlerde Gazi Üniversitesi ile birlikte Okul Öncesinde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi Projesi’ni yürüttük. Uyum çalışmasını yine Hacettepe Üniversitesi ile birlikte çalıştık. Bunların dışında üniversitelerde düzenlenen seminer, zirve ve kongre gibi etkinliklere talep gelmesi durumunda, paydaş olarak destek verip katılım için tüm öğretmenleri teşvik ediyoruz. 

ÖNCELİĞİMİZ ÇOCUKLARIN TÜRKÇEYİ DOĞRU ÖĞRENMELERİ

Okul öncesi eğitimde yabancı dil eğitimi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Çocuklukta ilk altı yaş, dil gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Özellikle çocuğun kendi anadilini tüm kuralları ile birlikte öğrenmesi ve kullanması oldukça önemlidir. İkinci dil öğrenimi zor bir süreçtir. Erken yaşlarda başlayan yabancı dil eğitimi çocuk henüz ana dilini tüm kuralları ile öğrenemediği için hem ana dilde hem de ikinci dil kullanımında olumsuz etkiler ortaya çıkarabilmektedir. Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda okul öncesi eğitimin amaçları arasında sayılmıştır. Okul öncesi eğitim programında da çocukların Türkçeyi doğru ve düzgün konuşmasının önemi vurgulanmış ve buna yönelik kazanım ve göstergelere yer verilmiştir. Kısacası bizim önceliğimiz bu yaş grubunun Türkçeyi doğru ve güzel konuşmasını sağlamaktır. İkinci bir dili öğrenmek çocuğun ana dilde belirli bir olgunluk düzeyine erişmesine bağlıdır.  Bu nedenle erken çocukluk döneminde yabancı dil eğitimine biraz mesafeliyiz.

ECZACIBAŞI İLE DANS EDEN NOTALAR PROJESİ

Okul öncesi dönemde önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek projeler var mı? Bu alanda Bakanlığın plan ve hedefleri nelerdir?
Bakanlığımızın temel hedefi her çocuğun en az bir yıl okul öncesi eğitim alarak ilkokula başlamasını sağlamaktır. Bunu gerçekleştirmek için bu alanda faaliyet gösteren ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olmayan kurumlara devam eden çocukların da MEB veri tabanında takip edilmesi önemlidir. Tüm verileri tek elden izleyerek; bu alanda uygun politikaların geliştirilmesi, önceliklerin belirlenmesi, yatırımların ihtiyaç olan yerlere planlanması mümkün olabilecektir.  Bunun dışında eğitim modellerini çeşitlendirerek yaygınlaştırılması, yapılan yatırımların arttırılması ve ailelere düşen eğitim maliyetlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar devam edecektir. Eczacıbaşı Holding ile birlikte yürüteceğimiz Dans Eden Notalar İş Birliği Protokolü ile farklı illerde belirleyeceğimiz okullara müzik materyalleri alınacak ve öğretmenlere Orff Yöntemi ile müzik eğitim verilecektir. Yine 0-7 yaş arası Engeli Olan Çocuklara Yönelik Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi Projemiz mevcuttur. Uluslararası bir proje olan bu proje ile özel gereksinimli çocukların akranlarıyla birlikte yaşamaları, onlardan yeni beceriler edinmeleri ve iletişim becerilerini geliştirmeleri sağlanarak, özel gereksinimi olmayan çocukların da özel gereksinimli bireyler hakkında daha gerçekçi bir bakış açısına sahip olmaları ve kendilerinden farklı bireyleri olduğu gibi kabul edip onlarla olan iletişimlerini geliştirmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca proje kapsamında geliştirilecek destekleyici program ile özel gereksinimli çocuklara yönelik eğitim faaliyetleri daha etkili yürütülecek, öğretmenlerin farkındalıkları ve yeterliliklerini arttıracak eğitimler düzenlenecektir. 2015-2016 resmi istatistik verileri doğrultusunda, il ve ilçelerin erken çocukluk eğitimi alanındaki mevcut durumlarını gösteren il/ilçe durum karneleri hazırlanarak, sorunlu alanlar ve yerleşim yerleri tespit edilecek ve bu sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yapılacaktır.

4+4+4 SİSTEMİNDE HEDEFLERE ULAŞILDI

2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren hayata geçirilen 4+4+4 sistemi okul öncesi eğitimi nasıl etkiledi? Bu etkiler planlanan ve beklenen şekilde mi gerçekleşiyor?

12 yıllık zorunlu eğitim sistemine geçiş, okul öncesi eğitim açısından yeni bir başlangıç olmuştur. Kanun Tasarısı’nın yasalaşması döneminde, erken yaşlardaki eğitimin öneminin sıkça gündeme gelmesi ve kamuoyunda tartışılması;  tüm velilerde bu eğitim kademesine karşı olumlu bir tutum ve farkındalık oluşmasına sebep olmuştur. Biz bunu dezavantajlı olarak nitelendirebileceğimiz bölgelerdeki okullarımıza olan kayıt talebinden çok bariz biçimde anlayabiliyoruz. 4+4+4 sisteminin bir diğer olumlu faydası ise okul öncesi eğitime başlama yaşının öne çekilmiş olmasıdır. İstatistiki veriler bu dönemde okul öncesi eğitime devam eden çocuklardan, oransal bazda en büyük artışın 3 yaş grubunda olduğunu ortaya koymaktadır.

12 yıllık zorunlu eğitim öncesi ile bugünü kıyaslayacak olursak;

  • 3-5 yaşta --- >   %30,87’den    % 39,54’e
  • 4-5 yaşta --- >   %44,0’ den     % 50,46’ya
  • 5 yaşta     --- >  %65,69’dan    %  67,17’ya yükselmiştir.

Bu veriler ışığında Bakanlık, 4+4+4 sisteminde okul öncesi eğitim için belirlenen hedeflere ulaşmıştır.

Türkiye’de okul öncesi eğitim kurumlarında,
* 54.443’ü resmi okullarda olmak üzere
* 72.228 öğretmen
* 1.209.106 çocuğa
eğitim hizmeti vermektedir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.