banner

Dershane yerine özel okul gerçekçi mi?




fuat köprülüBir eğitim öğretim yılı daha eğitim sistemimizde sınavlar ve özel dershaneler konularını tartışarak geçti. Ailelerin doğal bir refleks olarak çocukları için en iyi geleceği hazırlama ve bu nedenle çocuklarına en nitelikli eğitimi aldırma kaygıları, daha iyi ve nitelikli okullara talebi doğurmuştur.  Bu talebin yüksekliği ve yarattığı rekabet ise eğitim sistemindeki eşitsizliklerle birleşince, eğitim öğretim alanı her daim sıcak tartışmalara sahne olmuştur. Bu tartışmaların doğal bir sonucu olarak eğitim sistemini planlayanlar sık sık yeni düzenlemelere gitmiş, eğitimde reform girişimleri ülkemiz gündemini meşgul etmiştir ve etmeye devam etmektedir.

Eğitimi geliştirmek ve iyileştirmek için yapılan değişiklik girişimlerinin ne yazık ki bu alandaki sorunları çözmekten uzak kaldığı, hatta birçok yeni sorununa yol açtığı da görülmektedir.  Yapılan bir değişikliğin olgunlaşması beklenmeden yerine bir yenisi konulmuş, değişiklikler bir öncekini tamamlayıcı olmaktan uzaklaşmıştır. Siyasi tercih ve kaygıların da etkisiyle ortaya çıkan bu durum nedeniyle yapılan değişikliklerin toplumda olumlu yankı bulduğu söylenemez.

Önceki yıllar için de durum çok farklı değildir; ama son 10-11 yıla baktığımızda eğitimin içeriğinden sınav sistemine kadar pek çok temel değişiklik yapıldığını görüyoruz. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılı çok tartışılan 4+4+4 ile 12 yıllık zorunlu eğitim başlamış,  yeni öğretim yılı için liseye geçiş sistemi dördüncü kez değiştirilmiştir. Örneğin bu dönem içinde üç yıllık lise eğitimi dört yıla çıkmış, LGS yerine getirilen OKS 2007 yılında kaldırılmış, yerine OGES olarak da tanınan üç aşamalı SBS sistemine geçilmiş ancak 2010 yılında üç aşamadan vazgeçilip tek sınava dönülmüştür.  Şimdi ise tek merkezi sınav olan SBS kaldırılıp yerine okul sınavlarının 12 tanesinin merkezi olarak yapıldığı TEOG sistemine geçilmiştir.  Tek başına ortaöğretime geçiş sistemindeki bu değişiklikler bile yukarıda bahsettiğimiz durumu örneklemektedir.

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı’nın TEOG sistemini açıkladığı 4 Eylül 2013 tarihli basın toplantısında ısrarla tekrarladığı; “Eğitim dinamik bir alandır” vurgusu kendi başına elbette doğrudur. Ancak bu dinamizm var olan sistemleri iyileştirmek ve geliştirmek yerine, “sil-baştan” yeni uygulamalar getirmek yönünde gerçekleşmektedir. Yapboza dönen eğitim sisteminden etkilenenler ise öncelikle öğrenciler sonra da bu alana gönül vermiş eğitimcilerdir, aslında tüm ülkedir.

Eğitim sistemindeki hızlı değişim ve dershane tartışmaları

Türkiye’de eğitim sisteminin değişim hızı düşünüldüğünde, dershaneler gibi eğitim sisteminin önemli bir parçası haline gelmiş kurumların bu kadar tartışılmasına şaşırmamak gerekir. Hatırlanacağı gibi Sayın Başbakan Erdoğan’ın 25 Mart 2012’de ''Üniversite giriş sınavlarını da, üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldırıyoruz.''  diyerek başlattığı tartışma ve gerek kendilerinin gerekse Milli Eğitim Bakanlarımızın sonraları da bu görüşü tekrarlamaları sektörde kaygılara neden olmuştur.

Bu süreçte biz, sektörün ilk sivil toplum örgütü ÖZ-DE-BİR olarak tartışmalara yapıcı şekilde katkı vermek amacıyla çalışmalar başlattık. Dernek yayınlarımızda bu konuyu farklı yönleriyle ele aldık ve diğer dershane dernekleriyle işbirliği içinde olduk, kamuoyunu bilgilendirici yayınlar yaptık, dünyadan örneklere de yer verdiğimiz kapsamlı bir broşür hazırladık,  ortak açıklamalara imza attık.

Hem üye dershanelerimizi hem de değerli veli ve öğrencilerimizi yazılı ve görsel basın aracılığıyla sık sık bilgilendirerek, üzerine düşünülmeden spontane olarak yapılan açıklamaların toplumda ve dershane çevrelerimizde yarattığı kaygıyı gidermeye çalıştık. Biz dernek olarak hep velilerimize ve öğrencilerimize, telaş ve kaygıya yer olmadığını, dershanelerimizin eğitim öğretim çalışmalarında gerekli hazırlıklar içinde olduğunu duyurduk.

Dershane yerine özel okul gerçekçi mi?

Dershanelerin özel okula dönüştürülmeleri konusu, geçen yılın tartışılan konuları içinde önemli bir yer tuttu. Biliyoruz ki dershaneler, her şeyden önce özel ders ihtiyacını karşılayan kurumlardır. Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde bu ihtiyaç dershaneler ya da benzer eğitim kurumları aracılığıyla karşılanmaktadır. Özel ders talebini kontrollü biçimde, daha ekonomik ve sistemli olarak karşılayan bu organizasyonların işlevleriyle okulların işlevleri birbirinden tamamen farklıdır. Özel Öğretim Kurumları Kanunu, dershaneleri; “Öğrencileri, bir üst okulun veya yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlamak, istedikleri derslerde yetiştirmek ve (onların) bilgi düzeylerini yükseltmek amacıyla faaliyet gösteren özel öğretim kurumları” olarak tanımlanmıştır.

Okulların kalite bakımından ciddi farklılıklar göstermesi, aynı okulda ve aynı sınıfta öğrenciler arasında öğrenme hızına bağlı farklılıkların olması, öğrencilerin ve velilerin daha nitelikli eğitim olanaklarından yararlanarak sosyal statüsü yüksek mesleklere yönelmeleri ve sınavlara hazırlanma talebi, dershanelere duyulan ihtiyacın nedenlerinden bazılarıdır.

Unutulmamalıdır ki; dershaneler çoğunlukla dar ve orta gelirli ailelerin çocuklarının, daha uygun ekonomik şartlarda özel ders ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Tüm dershaneler okul olabilecek özelliklere sahip olsalar bile işlevlerinin farklılığı nedeniyle tam bir dönüşüm sağlanamaz. Zaten okul açmanın önünde bir engel de bulunmamakta ve son yıllarda da özel okulculuğa yatırım yapmak isteyen arkadaşlarımızın sayısı artmaktadır,  koşulları buna uygun olan özel dershane girişimcilerimiz özel okullar açmaktadır.

Gerek ortaöğretime gerek yükseköğretime geçişte yüksek talep gören okullara ya da bölümlere yerleştirmenin hakkaniyet ölçülerinde yapılması son derece önemlidir. Türkiye’de dershanelerin yaygınlığını düşünürsek, eğitim sistemimizdeki derin eşitsizlik devam ettiği sürece dershaneleri eğitim sistemi dışına çıkarmak mümkün görünmemektedir. Ortaöğretim ve Yükseköğretime geçişte sistem sürekli değişse de sınav gerçeği devam etmektedir. Sınavlar yapılmaya devam ettiği sürece de dershanelere duyulan ihtiyaç kesinlikle ortadan kalkmayacaktır. Durum böyleyken eğer siz dershaneleri sistem dışına çıkarmak isterseniz, öğrencilerin yüksek bedellerle özel ders alacakları küçük büroların ve devlet denetiminden uzak organizasyonların önünü açmış olursunuz. Bu yasa dışı yapıdan da elbette en çok Türkiye ekonomisi zarar görür.

Eğitim sistemi planlanırken sorunların kaynağına inilmeli!

Eğitim yapa boza düzenlenemeyecek kadar önemli bir alandır. Dershanelerle ilgili yapılacak herhangi bir düzenlemede 100 bine yakın çalışan, öğretmen ve personelin bundan doğrudan etkileneceğini unutmamak gerekir. Dershanelere 1,5 milyona yakın öğrenci devam etmektedir. Bu sektörün  kimi yasa değişiklikleriyle yok sayılması ile gerek matbaa sektöründe gerek yayın sektöründe çalışan  binlerce kişi, matbaacı, kırtasiyeci, yayıncı, yazarın bundan etkileneceği de ayrı bir gerçektir. Biz dershanelerin varlıklarını sürdüreceklerine inandığımız için aksi duruma ilişkin de bir çalışma içinde de değiliz. Dershanelere olan ihtiyacın azaltılmasına dönük nasıl bir çalışma yapıldığını görmüyoruz. Bu bakımdan Artı Eğitim Dergisi aracılığıyla şunu söylemek isterim: Veli ve öğrencilerimizin dershanelerimizden alacakları eğitim hizmetlerinde hiçbir aksama olmayacaktır. Ne dershane öğretmenlerimiz, ne de dershanelerimize kaydolan öğrencilerimiz, velilerimiz bu dönemle ilgili herhangi bir kaygıya ve endişeye kapılmamalıdır.

18 Kasım 2013 tarihinde yapacağımız genel kurul toplantısı ile tüm bu süreci yeniden değerlendirecek Genel Kurulun seçeceği yeni yönetim kurulumuzla Türkiye’de eğitim sisteminin ve özel dershanelerin sorunlarına çözüm üretme çabamıza ara vermeksizin devam edeceğiz.

Genel Kurulumuzla tüm hazırlıklarını tamamlayacağımız 2013-2014 eğitim öğretim yılından temennimiz eğitim alanında yapılacak düzenlemeler planlanırken sorunların kaynağına inilmesi, eğitim eşitsizliklerinin giderilmesine dönük hızla adım atılmasıdır. Kararlı ve kalıcı bir gelişme seyri izleyebilen bir eğitim sistemi için atılacak tüm adımların çok yönlü araştırmalara ve geniş tabanlı fikir alışverişlerine dayalı olması bu ve sonraki eğitim öğretim yıllarında beklentimizdir.

Dershanelerle ilgili yapılacak değişiklikler, tepeden inme kararlarla değil eğitim sisteminin dershanelere ihtiyaç duyulmayacak şekilde düzenlenmesi ile doğal bir sürece yayılmalıdır.

Yeni Eğitim Öğretim yılının, bunca soruna rağmen, tüm velilerimize, öğrencilerimize ve eğitimcilerimize başarı getirmesini dileyerek dershanelerimizin tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da yeni eğitim öğretim yılına hazır olduğunu yinelemek isterim.

Faruk KÖPRÜLÜ

ÖZ-DE-BİR Yönetim Kurulu Başkanı

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.