banner

Başbakan neden oğlunu yurt dışında okuttuğunu açıkladı




Başbakan Erdoğan neden oğlunu ve kızlarını yurt dışında okuttuğunu açıkladı.

başbakan recep tayyip erdoğanBaşbakan Erdoğan, bir dönem yükseköğretime geçişte uygulanan kat sayı uygulaması yüzünden oğlunun Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandığı halde bu üniversiteye devam edemediğini ve yurt dışında öğrenimini tamamladığını belirtti. Başbakan, "Ben bunun acısını çekmiş bir babayım. Benim oğlum, katsayısına takıldı, Boğaziçi'ni kazandığı halde gidemedi ve yurt dışına göndermek zorunda kaldım. Yurt dışında okudu, gitti mastırını Harward'da yaptı ama burada katsayıya takıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla Rixos Otel'de düzenlenen "Kız Çocuklarının Eğitim ve Öğretiminde Yeni Politika ve Uygulamalar" Çalıştayına katıldı.

Konuşmasına Hz. Muhammed'den bir alıntı yaparak başlayan Erdoğan, bir kişinin peygambere, kendilerinin çocukları öpmediğini belirterek, "siz çocukları öper misiniz? sorusunu yönelttiğini, bunu üzerine Hz. Muhammed'in "Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim" şeklindeki manidar cevabı verdiğini dile getirdi.

İslam dininin peygamberi Hazreti Muhammed'in kız çocuklarına daha fazla şefkat gösterilmesini emrettiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bizim yapmamız gereken çocuklarımıza şefkat, kız çocuklarımıza daha fazla şefkat göstermektir. Kız çocuklarıyla erkek çocukları arasında tek bir ayrımcılığa müsaade edebiliriz, oda pozitif ayrımcılıktır. Çok şükür biz de bunu yapıyoruz" dedi.

Hz. Muhammed'in 14 asır önce gelen bir ayetle yasaklamadan önce kız çocukları doğduktan sonra diri diri toprağa gömülerek katledildiğini anımsatan Erdoğan, kız çocuklarının dışlanmasının, istenmemesinin ve toprağa gömülmesinin sadece o dönemde ve o toplumda yaşanmadığını, bin 400 yıl boyunca bu uygulamaların farklı renklerde, farklı tonlarda, çok farklı usullerde yaşadığını ve yaşatıldığını kaydetti.

"Bizim medeniyetimizde, kadın ile erkek arasında ayrımcılık yoktur"

Söz konusu sorunun sadece Doğu'da ya da İslam coğrafyasında yaşanan bir sorun olmadığını, Batı'da da hatta en gelişmiş, en demokratik ve en özgür ülkelerde de kızların ve kadınların o eski geleneklerden etkilendiklerini ve dışlandıklarının görüldüğünü belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu net ilkeyi tekraren ve altını kalın çizgilerle çizerek hatırlatmak isterim. Kız çocuklarına ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık, kesin bir dille cahiliye adetidir. Kız çocuklarına ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcı yaklaşım özellikle de şiddet cahiliye dönemi alışkanlığı olduğu kadar, insanlık dışıdır, vicdan dışıdır. Bizim tarihimizde, bizim medeniyetimizde, bizim köklü aile yapımızda çocuklar arasında, kadın ile erkek arasında ayrımcılık yoktur. Kim ki kadına yönelik ayrımcılığı, kadına yönelik şiddeti bir adet bir gelenek olarak lanse ediyorsa, kim ki kızlara ve kadına yönelik insanlık dışı muameleyi yapıyorsa o cahiliye döneminin temsilcisidir, cahildir, çok açık söylüyorum, insanlıktan nasibini almamıştır.

Kız çocuklarının eğitimlerinin neden aksadığını şöyle yorumladı;

Devlet ile vatandaş arasında 10 yıllar devam eden güven sorununun vatandaşın devlete ve devletin kurumlarına soğuk bakmasına neden olduğunu, bu nedenle de kız çocuklarının okullardan uzak tutulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Vatandaşını kucaklamayan, vatandaşına şefkat gösteremeyen, asık suratlı, sert devlet imajı vatandaşı devletten soğuttuğu kadar kız çocuklarımızı da ciddi manada okullardan uzaklaştırdı. Okullarımız, müfredatımız, bazı öğretmenlerimiz, yerel değerlerle milletin ve toplumun değerleriyle barışamadığı, toplumla empati kurmaya çalışmadığı için okul ayrı yerde durdu, vatandaş ayrı bir yerde durdu. 10 yıllar boyunca devlet ile vatandaş arasında nasıl soğukluk oluştuysa, anne-baba ile okul arasında, öğrenci ile okul arasında da maalesef bir soğukluk oluştu. Bu uzaklığı, uçurumu körükleyen başka bazı uygumalar da oldu. Devlet  ve devletin okulları, çocuklarımıza özellikle de kız çocuklarımıza kendi değerlerini unutma, inançlarının gereğini çiğneme yönünde maalesef baskı yaptı, dayatmalarda bulundu.

Bakın, bu ülkede kız çocuğunu okula göndermeyen anne-babalar yıllarca eleştirildi, erkek çocuğunu okutan, kız çocuğuna ayrımcılık yapan, kız çocuğunu ilk okuldan sonra hemen, anadolu tabiriyle  kocaya veren anne-babalar hep eleştirildi, ama kız çocuklarını okul kapılarından çevirenler görülmedi. Kız çocuklarını ikna odalarında işkenceye tabi tutanlar görülmedi. Üniversite kapılarında kız çocuklarının onurlarını zedeleyen uygulamalar görülmedi. Kız çocuklarını okutmuyor diye anne-babaları eleştirenler, üniversite kapılarından kız çocuklarını geri çevirdiler, onları evlere kapatmak istediler ve kendi öz eleştirilerini de yapmadılar. Bugün artık bu çarpık zihniyet hamdolsun tedavülden kalkmıştır. 14 asır önce kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi nasıl bir cahiliye dönemi alışkanlığıysa, 10 yıllar boyunca kız çocuklarını kılık-kıyafetlerinden dolayı dışlamak, üniversite kapılarından geri çevirmek de öyle bir cahiliye alışkanlığıydı ve bu alışkanlık artık son bulmuştur."

Bu ülke ne kadar erkeklerinse o kadar da kadınların ülkesidir

Başbakan Erdoğan, dün bir grubun üniversitelerde başörtüsü serbestisine yönelik eleştirilerde bulunduğunu ve "bu iş olamaz" dediğini anımsatarak, "Siz kimsiniz? Millet bu işin kararını vermiş, bu iş bitmiş. Artık bu ülkede ulusalcı, mulusalcı diye birşey yok, bu ülkede artık millet gerçeği var, bunu göreceksiniz. Bu ülke hepimizin ülkesi bunu göreceksiniz. Bu ülke ne kadar erkeklerin ülkesiyle o kadar da kadınların ülkesidir. Bu ülkede başı açık kardeşlerimle başı örtülü kardeşlerimin özgürlüklerini, haklarını birbirinden ayıramayacaksınız, el ele beraber yürüyecekler" ifadelerini kullandı.

Bunun acısını çekmiş bir babayım

Türkiye'de artık hiç kimsenin kız çocuklarının kıyafetlerine bakıp, "Sen okuyamazsın" diyemeyeceğini ifade eden Erdoğan, artık meslek liselerinde okuyanların istediği okula aynı yarış içerisinde gireceğini ve kazandığı yerde de okuyacağını dile getirdi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ben, bunun acısını çekmiş bir babayım. Benim oğlum, katsayısına takıldı, Boğaziçi'ni kazandığı halde gidemedi ve yurt dışına göndermek zorunda kaldım. Yurt dışında okudu, gitti mastırını Harward'da yaptı ama burada katsayıya takıldı. Aynı şekilde, kızlarım, başörtülü olduğu için kendi ülkemde okuyamadı. Yurt dışına göndermek zorunda kaldım. Onlar da gittiler, yurt dışında okudular. Birisi doktorasını Berkley'de yaptı, bir diğeri mastırını London School Of Economics'te yaptı ama bu ülkede okuyamadı. Niye? Başörtüsü var diye. Bunlar, başındaki bir örtü ile uğraşacak kadar cahil ve zavallı. Şair diyor ya, 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.' Biz, bu ülkede ne garip olacağız ne parya olacağız. El ele, kardeşçe, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız ve Türkiye olacağız. 76 milyon, kadın, erkek, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abhaza'sıyla..."

Sevgili kızlarım...

Erdoğan, "Sevgili kızlarım, sevgili gençler, başınızı öne eğmeyecek, asla vazgeçmeyeceksiniz. Eğer siz vazgeçerseniz, eğer siz umudunuzu kaybederseniz, bilin ki toplum kaybeder, bilin ki gelecek kaybeder. Hiçbir olumsuzluk, umudunuzu, aşkınızı, şevkinizi kırmasın. Siz mücadele ettikçe bu ülkede eğitimsizlik azalacak, siz mücadele ettikçe bu ülkede şiddet azalacak, kadına kalkan eller karşısında bizi bulacaktır. Siz samimiyetle mücadele ettikçe, kararlı davrandıkça bu ülkede her türlü ayrımcılık inşallah tarihe karışacaktır" dedi.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.