banner

Eğitime bütüncül bir bakışa ihtiyaç var




İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi’nde bugünkü köşesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugüne kadar eğitimde hep fiziki koşulların iyileştirmesine önem verdiğini ama bu sorunların eğitimin niteliğiyle ilgili sorunları çözmediğini belirtti.

İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde, 12 yıllık eğitimden geçip üniversite kapısına dayanan gençliğin seviyesinin son derece düşük olduğunu. Bu kadar düşük seviyeli bir eğitimden geçmiş bir gençliğin dünyayla rekabet etmesinin hiç kolay olmadığını belirtti. Berkan, Türkiye’deki eğitimin bir başka boyutunun eğitimin insanları eşitleştirici, toplumda var olan fırsat eşitsizliklerini giderici değil tam tersine eşitsizlikleri derinleştirici bir hale geldiğini ifade etti. Berkan, “Çok düşük seviyeli eğitimden geçen ezici çoğunluğa karşılık bazı özel okullara gidebilen minicik bir azınlık neredeyse dünya seviyesinde eğitim alıyor. Toplumsal eşitsizliklerin devlet eliyle derinleştirilmesi, hiç umulmadık, hiç beklenmedik ve son derece tatsız sonuçlara yol açabilir. Aslında açıyor da” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı hep fiziki koşulların düzeltilmesine ağırlık verdi

Berkan, Milli Eğitim Bakanlığı politikalarını da eleştirdiği yazısında, Bakanlığın bugüne kadar eğitimde hep fiziki koşulların iyileştirmesine önem verdiğini ama bu sorunların eğitimin niteliğiyle ilgili sorunları çözmediğinin altını çizdi. Berkan şu eleştirilerde bulundu;

“Milli Eğitim Bakanları, hep fiziki koşullara ağırlık verdiler, eğitimin fiziki şartlarını iyileştirmeye çalıştılar. Bunu da yapmak gerekiyordu; çocuklarımızı kalabalık sınıflardan kurtarmak, okulları çocuklarımızın mümkün olduğu kadar yakınına getirmek... Ama bu niceliksel sorunlar, eğitimin niteliğiyle ilgili sorunları maalesef geri plana itti. Bugün, artık kaçamayacağımız bir noktadayız; çünkü çocuklarımızın 12 yıllık eğitim sonrası gerçekte çok az şey öğrendikleri acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor.”

MEB, ‘Atama bakanlığı’ olmaktan çıkmalı

İsmet Berkan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın fonksiyonunun yeni başta tanımlanması gerektiğini ve bakanlığın en önce ‘Atama bakanlığı’ olmaktan çıkması gerektiğini ifade etti.

“Bakanlık, ‘İşe eleman alacağım, öğretmen alacağım’ dediğinde 50 bin kişi birden alıyor.

Bizim her şeyi merkezden çözme arzumuzun sonuçlarından biri bu. Edirne’nin köyüne veya Iğdır şehir merkezine veya İstanbul’a veya Manisa’ya gidecek öğretmeni Ankara’dan yollamak.

Bakanlık en önce ‘Atama bakanlığı’ olmaktan çıkmalı. Ardından ‘Bina bakanlığı’ olmaktan da çıkmalı. Bakanlık, Türkiye’de eğitime, eğitim süreçlerine bütüncül bir bakışın geliştirilebildiği, eğitimin içeriğine odaklanmış bir yapıya kavuşturulmalı.

Bunları yapmak için bir ‘devrim’ gerekliyse o devrim yapılmalı.”

Yazının devamı için Tıklayın

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.