banner

Öğretmenlere verilen “devlet sözü” tutulsun!




Türkiye’nin dört bir tarafından her gün yüzlerce mail ve telefon alıyoruz. Atanamayan ve ataması yapılmayan öğretmenler atanmak istiyor onlarda bu kutsal mesleği diğer öretmenler gibi yerine getirmek istiyor. Atanamayan öğretmenler öğretmenlik yapmak istiyor haber olmak istemiyorlar. Sizlerden gelen mektupları okurlarla buluşturuyoruz.

Biz “Ataması Yapılmayan Öğretmenler” için bir sona gelindi artık!!!!

Bunca zamandır gündemde tutulmaya çalışılmamıza rağmen ne yazık ki hâlâ medya ve halkımız bizim durumumuzu “net olarak” bilmemekte.

SON KEZ BİZİM SESİMİZ OLMANIZ İÇİN size yazıyoruz bunları ve durumumuzu net olarak, ayrıntısıyla bilmenizi istiyoruz. Biraz uzun olsa da size her şeyi anlatmak istediğimiz için LÜTFEN BU YAZIYI SONUNA KADAR OKUYUN. Bunu, öğretmenlik mesleğine karşı duyduğunuz saygı adına yapmanız temennimizdir.

Bizim öncelikli amacımız verilen “DEVLET SÖZÜ”nün tutulmasıdır.

Durumu size  tam olarak anlatmalıyız ki her şeye vakıf olun. Çünkü biz bunları anlattığımız zaman bize bir kişi bile “haksızsınız” dememiştir.

Sizin de bizi haklı bulacağınızı ve elinizden geleni yapacağınıza inanıyoruz. Ve inanın, size yazmaktan başka çaremiz yok.

Aslında her şey 2010 yılının Kasım ayında başladı. Eski Millî Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu (Baş) resmî olarak şu açıklamayı yaptı: “Biz 2011 yılında 55.000 öğretmen alacağız ve bu alımların tamamını da tek seferde, ağustos ayında yapacağız.”

Nimet Çubukçu’nun bu atamaları tek seferde yapması bütün öğretmenler için çok büyük önem taşıyordu. Çünkü sene içinde bölük pörçük alımlar olduğu zaman sözleşmeli öğretmenlik de o dönemde devam ettiği için yüksek puanlı sözleşmeliler kadroya geçiyor, yani öğretmenlerde sadece statü değişikliği oluyor ve “yeni alımlar ancak yarı yarıya” yapılıyordu. Ayrıca yıl içinde sürekli öğretmen değişimi olduğu için öğrenciler de bundan zarar görüyordu.

Sayın eski bakanımız Nimet Çubukçu’nun tek atama haberi her kesim tarafından büyük destek gördü. Zaten çıkartılan bir kanun ile ara dönem atamaları da iptal edildi.

Her şey bir yana, 55.000 öğretmen alımı olağanüstü bir şeydi; çünkü cumhuriyet tarihi boyunca bu denli yüksek sayıda toplu bir alım hiçbir zaman yapılmamıştı.

Ayrıca dershane öğretmenliği ve ücretli öğretmenlik (daha doğrusu ücretli kölelik) aşırı derecede suistimal edilen şeyler. Hatta özel okulların büyük bir kısmı bile mezun öğretmen sayısı fazla olduğu için öğretmenleri yok pahasına çalıştırmaktalar. Dershanelerde durum daha da vahim. İnanın, aylık 500-600 liraya hem de büyük şehirlerde öğretmenleri çalıştıran ve özlük haklardan bile mahrum bırakan pek çok dershane var. Ücretli öğretmenlik ise tam bir rezalet. Üstelik de devlet eliyle yapılan bir rezalet. Ondan da bahsedeceğiz. Bu kadar düşük ücretlerle ve güvencesiz olarak siz çalışır mıydınız, ailenizi geçindirebilir miydiniz acaba? Lütfen bunu düşünün. Oysaki bize reva görülen şey tam olarak budur!

Sonuç itibarıyla bu verilen 55.000 atama sözü, bütün ataması yapılmayan öğretmenleri müthiş derecede umutlandırdı. Yok pahasına çalışan ve daha iyi şartlarda kendi mesleğini yapmak isteyen bir sürü öğretmen görevlerinden istifa ederek KPSS için hazırlanmaya başladı. Ve tabii ki onlardan katbekat fazla olan işsiz öğretmenler de. O yaşa gelmelerine rağmen hâlâ annelerinden babalarından aldıkları harçlıkları bile kısarak son bir ümitle KPSS için kurslara yazıldılar. Bu sınav, ciddi derecede zor bir sınavdır ve yüksek not alıp atanabilmek için adeta bir çalışma kampına kapanmanız gerekir.

Ama hepsi de ümitliydi; çünkü DEVLET, SÖZ VERMİŞTİ: TEK SEFERDE 55.000 öğretmen alacaktı ağustos ayında. Temmuz ayında sınav yapılacak ve bu sınava göre de bir ay sonra öğretmen alınacaktı. Herkes 2011 Temmuz’undaki sınava harıl harıl çalışıyordu.

Bu sözü sağlamlaştıran ikinci bir kişi daha çıktı ortaya. Hasan Ali Yücel’den sonra görev süresi itibarıyla ikinci uzun dönem MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAPMIŞ OLAN HÜSEYİN ÇELİK de bunu doğruladı. Israrla söylüyordu: Alımlar sadece ağustos ayında yapılacaktır ve 55.000 rakamı çok büyük bir rakamdır. Asla seçim bahanesiyle alımlar öne çekilmeyecektir! EĞER BU YAPILIRSA SEÇİM YATIRIMI OLUR. ATAMASI YAPILMAYAN ARKADAŞLARIMIZ BİZE GÜVENEBİLİRLER!

Ama olan oldu... Kopya olayı bahane edilerek tam SEÇİM AREFESİNDE bir öğretmen alımı furyası başladı. Düşünün, 9 Temmuz 2011 tarihinde bir KPSS var ve herkes her şeyi bir kenara bırakmış ve 1 yıl boyunca bu sınava çalışmış. Sonuçlar açıklandıktan sonra da Ağustos ayında 55.000 atama yapılacak zannediyor. Çünkü DEVLET SÖZ VERMİŞ. Ama sınavdan bir ay önce, 1 Haziran 2011’de tam 30.000 öğretmen alımı yapılıyor. Bu da yetmiyor, 9 Temmuz’daki sınavdan 3 gün önce, yani 6 Temmuz’da 6.000 öğretmen daha alınıyor. Bizimle, tüm gücüyle sınava çalışanlarla alay edilir gibi.

Evet, işini gücünü bırakıp canla başla sınava hazırlanan onca öğretmen de bunun bir “Ağustos kırpması ataması” olduğunu bilmiyor.

Ve her şey sözün tutulmasının beklendiği 2011 Ağustos ayında patlak veriyor. Deniliyor ki bakan tarafından: biz sadece 11.000 alım yapacağız! Evet, yanlış duymadınız, 55.000 yerine sadece 11.000.

Meğer, eski bakanımız Nimet Çubukçu, SEÇİM NEDENİYLE BİZİM KADROLARIMIZI YENİ SINAVDAN BİR AY ÖNCE VE YENİ SINAVDAN 3 GÜN ÖNCE KULLANMIŞ. Bize de 11.000 kadro kalmış. Meğer 2011 için asıl ayrılan kadro 55.000 değil, 40.000 imiş. Ayrıca sözleşmeliler kadroya geçtiği için 30.000’e ek bir de 6.000 yapılan alım da sözleşmelilerden boşalan yerlere yapıldığı için (bu bile tam doldurulmadı gerçi) devletin cebinden fazla bir masraf çıkmıyor tabii ki.

Biz, alım 55.000 olacağı için, bunun bir DEVLET SÖZÜ OLDUĞU için çok umutlanmıştık. Sonuçta bu kadar büyük bir alım olduğu için puanlar da düşecekti. Ancak 55.000 yerine 11.000 alım olunca da doğal olarak puanlar fırladı. Bizim bütün çalışma ve emeklerimiz de boşa gitti, DEVLETE GÜVENDİĞİMİZ İÇİN.

Ama biz mağduriyetimizi dile getirmek için örgütlendik. Bize yapılan bu büyük haksızlık üzerine hem reelde, hem de sanalda bir sürü eyleme imza attık ve sesimizi duyurduk. Dedik ki: SÖZÜNÜZÜ TUTUN, GERİYE KALAN 44.000 ÖĞRETMEN ATAMASINI DA YAPIN! Oysa yeni bakanımız Sayın Ömer Dinçer olayı çok farklı bir şekilde değerlendirdi ve “Ben 300 bin öğretmenin hepsini atayamam ki!” dedi ve hâlâ da bunu söylemekte. OLAYI TAMAMEN ÇARPITMAKTA. “Devlet Sözü” için ise özür diledi ve bir özürle işin kapanacağını zannediyor ne yazık ki!

Mevcut koşullar altında tek seferde bütün öğretmenlerin atamasının yapılamayacağını biz de biliyoruz. Elbette ki birkaç yıl içinde bir eritilerek atama vs., kontenjanların düşürülmesi gibi çözümler bulunabilir. Bunun için de önerilerimiz ve girişimlerimiz oldu. Olmaya da devam edecek. Ancak biz şu anda en çok bize verilen söz olan, bir DEVLET SÖZÜ OLAN 55.000 için, bundan geriye kalan sayı için, 28.000 için mücadele ediyoruz.

Yaptığımız yoğun baskı sayesinde bakanımız Ömer Dinçer şubat ayında sadece 17.000 atama yaparak BİZE BİR SUSPAYI VERDİ. Kalan 44.000 yerine sadece 17.000. Üstelik bu verilen 17.000 atama da sadece 4-5 branşa ağırlık verilerek yapılmıştır. Bütün branşlardan (eşit olmasa da) oldukça yoğun şekilde bir ihtiyaç varken sadece belirli branşlara odaklanılmıştır. Bunun sonucunda da 1000 kadro boşa gitmiştir ve onlarca branşta hâlâ puanlar anormal derecede yüksektir. Dolayısıyla yapılan asıl atama sayısı da 16.000’dir.

KISACASI, 55.000 DEVLET SÖZÜNÜN ANCAK YARISI TUTULMUŞTUR. DİĞER YARISI İÇİN İSE ANCAK EN SON BU HAZİRAN AYINA KADAR ZAMAN VARDIR, AĞUSTOSTA DEĞİL. Çünkü 7 Temmuz 2012’de yeni bir KPSS yapılacak ve bizim canla başla uğraştığımız puanlarımızın üstüne yeni puanlar ve yeni kişiler ekleneceği için bizim atanma ümidimiz yine yok edilecektir. Verilen DEVLET SÖZÜ de bu şekilde tarihe gömülecektir.

Tekrar bir öğretmen alımının ağustos ayında yapılacağı dile getirilmektedir ki her yılın “ağustos ayı ataması zaten rutindir.” Bu yeni bir şey değildir. TEMMUZ AYINDA sınav yapılır, bu sınavda alınana puanlara göre de AĞUSTOS AYINDA atama yapılır. Oysa bizim için verilen DEVLET SÖZÜNÜN SON TUTULMA TARİHİ DOĞAL OLARAK YENİ SINAVDAN ÖNCE, “EN GEÇ” HAZİRAN AYIDIR!

HAZİRAN ATAMASI İLE AĞUSTOS ATAMASI ARASINDAKİ DEV FARK İŞTE BUDUR! 55.000 SÖZÜNÜN SON GEÇERLİLİK TARİHİ HAZİRAN AYIDIR!

Düşünün, biz 2011 Ağustos’unda atanmayı beklerken bu zamana kadar gelinmiş ve ANCAK SÖZÜN YARISI (O DA ZORLAMAMIZ VE EYLEMLERİMİZ SAYESİNDE) TUTULMUŞTUR. Geriye kalan 28.000 için ise tekrarlıyoruz ki en geç tarih bu haziran ayıdır.

ANCAK ŞUNU DA SÖYLEMEYİ KESİNLİKLE UNUTMUYORUZ. Tıpkı bizim mağdur edildiğimiz gibi bu yıl KPSS’ye çalışan arkadaşlarımız da mağdur edilmesin ve haziran ayında yapılacak atama AĞUSTOS AYINDA YAPILACAK ATAMA SAYISINDAN KIRPILMASIN. Çünkü bize yapılan şey buydu. Ağustos kadroları, yani bize söz verilen kadrolar yeni sınavdan bir ay önce, 2011 Haziran’ında ve sınavdan 3 gün önce 6 Temmuz’da bitirilmişti. Bize de kala kala 11.000 kalmıştı.

Bizim başımıza gelen bu kötü olayın onların da başına gelmesini istemiyoruz. O yüzden Haziran 28.000 atamasının BİR EK BÜTÇE İLE YAPILMASINI istiyoruz. Ağustos ayında da rutin alım elbette ki olacak ve bu sayı da şu anki dev öğretmen açığı göz ardı edilmeyerek CİDDİ BİR SAYIDA OLMALIDIR. Bunu da söylemeyi ihmal etmiyoruz.

Dediğimiz gibi, haziran ataması ile ağustos ataması birbirinden oldukça farklı atamalardır. Ağustos ataması rutin bir atamadır ancak haziran ataması DEVLET SÖZÜ OLAN 55.000’DEN GERİYE KALAN 28.000’İN YAPILMASI GEREKEN SON TARİHTİR! BUNU ISRARLA “VURGULUYORUZ!”

Üstelik bu 28.000 atamanın da ADALETLİ BİR BRANŞ DAĞILIMI İLE YAPILMASINI İSTİYORUZ. Bazı branşlarda 25-30 ile, bazılarında 50-60 ile atama yapılırken bazılarında 80-85-90 alan arkadaşlarımız hala atanamamaktadır. Dolayısıyla ADİL BİR BRANŞ DAĞILIMI YAPILMASI DA ÇOK AMA ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUDUR!

Bunu sayın bakanımız Ömer Dinçer çok iyi bilse de maalesef medya ve pek çok siyasi, duruma vakıf olmadığı için bilmemektedir.

İŞTE BU NOKTADA İŞ SİZE DÜŞÜYOR. Bu durumu medyaya net olarak ancak sizin, saygıdeğer medyamızın aracılığıyla duyurabiliriz. LÜTFEN BİZE YARDIM EDİN VE SESİMİZ OLUN!

Ayrıca eğitim sistemimizi çökerten dev bir sorun olan ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞİN de kaldırılması gerekmektedir.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK, DEVLETİN KADROLU ÖĞRETMEN ATAMASI YAPMAMAK İÇİN BULDUĞU BİR UCUZA ÇALIŞTIRMA YÖNTEMİDİR. Hem ucuza, hem de güvencesiz olarak! Burada da yapılan şey şudur: MEB, bir kadrolu öğretmene ödeyeceği maaşın sadece üçte birini ücretli, yani ders ücreti karşılığında çalışan öğretmenlere öder ve kadrolu bir atama yapıldığı zaman da ücretli öğretmenin işine derhal son verilir.

Bir ücretli öğretmen ancak 500-700 civarı bir para alabilmektedir, girdiği ders sayısına bağlı olarak. Üstelik mevsimlik işçi vazifesi görmektedir. Her an da gitti gidecek gözüyle bakılmaktadır. Okullarda da üvey evlat gözüyle görülmektedir. Müdürler, kadrolu öğretmenler, hatta yeri gelince öğrenciler tarafından bile!

Ücretli öğretmenlikten nefret etse de işsiz pek çok öğretmen arkadaşımız sınavı kazanamadığı için bu köleliği seçmek zorunda bırakılıyor. Ama durum sadece bu da değil. Ücretli öğretmenliğe, öğretmenlik formasyonu dahi olmayan, hatta açıköğretim fakültesi mezunu kişiler de alınmaktadır. Düşünün, kendi özel çabasının dışında alan bilgisi olarak Türkçe, Matematik, İngilizce vs. bilmeyen kişiler de gerek duyulduğu takdirde ücretli öğretmen olabilmektedir.

Bunu mecburen yapmak zorunda kalan, sınava hazırlanan ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımız ise en geç şubat-mart gibi okullarından istifa etmekte, yazın yapılacak sınava çalışmaktadır. Dolayısıyla bu sayede okullar da öğretmensiz kalmaktadır. Tam da bu sıralarda okullar ücretli öğretmen arıyorlar, inanın. Daha doğrusu köle! Ama nitelikli ataması yapılmayan öğretmenler olmasa bile herhangi bir bölüm mezunu olan, öğretmenlikle ilgisi bulunmayan kişiler ya da formasyonsuz işsiz kişiler ile bu açık bu kadar felaket bir şekilde kapatılmaya çalışılıyor, yarım yamalak bir şekilde.

Soruyoruz size: Çocuğunuzun böyle bir eğitim almasını ister miydiniz?

Şu anda MEB’in resmî sayısına göre Türkiye’de 60.000 ücretli öğretmen çalışmaktadır. Yani 60.000 köle demeliyiz daha doğrusu.

Geçen sene, seçim nedeniyle sözleşmeli öğretmenliği tamamen kaldıran bir hükümetin (ki 70.000 sözleşmeli çalışıyordu) en geç bu yaza kadar ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞİ DE TOPYEKÜN KALDIRMASINI İSTİYORUZ. Bunun yerine kadrolu ve güvenceli atama istiyoruz. Bu sayede hem bize verilen “Devlet Sözü” olan 55.000’den geriye kalan 28.000 tutulmuş olur, hem de ağustos ayında ciddi bir alım için devletin cebinden fazla para çıkmamış olur. Çünkü hâlihazırda bu rakamın üçte birlik kısmı zaten ücretli öğretmenlere ödeniyor.

EN GEÇ BU YAZ 60.000 ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK KALDIRILMALI, YERİNE KADROLU, GÜVENCELİ ATAMA YAPILMALIDIR!

Sözün kısası, siz de tarafsız olarak düşünürseniz bizim haklı olduğumuza karar vereceksiniz. Ayrıca Sayın Bakanımız Ömer Dinçer’in sadece özür dilemesinin kesinlikle yetmeyeceğini söylüyoruz. İddia edildiği gibi BU KONU KAPANMAMIŞTIR

Bizim mağduriyetimizin giderilmesi için EN GEÇ HAZİRAN AYINDA, YANİ DEVLET SÖZÜNÜN SON TUTULMA TARİHİ OLAN HAZİRAN AYINDA 28.000 ATAMA YAPILMALIDIR + BU ATAMA AĞUSTOS AYINDAN KIRPILMAMALIDIR VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK TOPYEKÜN KALDIRILMALIDIR!

“Bu mailleri ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımızdan sürekli alacaksınız.”

Sizi rahatsız ettiğimizin farkındayız ama inanın biz sizden katbekat daha rahatsız bir durumdayız ve SON ÇAREMİZ BUDUR! Lütfen bunun için bizi bağışlayın. Herhangi bir siyasi görüş değiliz. Bunu özellikle bilmenizi isteriz. Sadece verildiği sözlerin tutulmasını isteyen, hakkımızı arayan insanlarız.

Ve lütfen medyayı somut olarak bizim durumumuzdan haberdar edin ve bize yer verin. Mağduriyetimizi net olarak anlattığınız takdirde size attığımız e-postalara da son vereceğiz.

Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür diliyor ve teşekkür ediyoruz.

VERİLEN “DEVLET SÖZÜ”NÜN TUTULMASINI BEKLEYEN ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER ve YAKINLARI

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.