banner

Köşe yazarları ‘Gezi Parkı’ eylemlerini yazdı




Televizyonlardaki haber bültenlerinin yer vermekten kaçındığı ve sadece birkaç medya kuruluşunun ve dünya basınının yer verdiği Gezi Parkı eylemleri köşe yazarlarının da gündemindeydi.

Gezi Parkı’nda ağaçların kesilerek yerine AVM yapılmasını protesto eden ve polisin sert müdahalesi sonucu başlayan eylemler Türkiye’de geniş yankı buldu. Köşe yazarları bugünkü köşelerinde Gezi Parkı protestolarını yazdı.

 

 

 

 

Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;

“Gezi” düne kadar sadece bir parkın adıydı.

Dünden itibaren, “Türkiye’nin Tahrir’i” değilse de miladıdır...

“İstediğimi yaparım, istediğimi keserim” diyen bir zihniyete kafa tutmanın sıfır yılıdır önceki gece...

Yazının devamı için Tıklayın

Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;

Birkaç bin kişi parkta eylem yaptı diye devrim mi olacak?

Sırrı Süreyya dozerlerin önüne geçti diye direniş cephesi mi kurulacak?

Tabii ki hayır...

Asla ve kat’a böyle bir şey olmayacak.

Bunlardan ayaklanma, devrim ve direniş çıkmaz.

Taksim, Tahrir olmaz yani...

Yazının devamı için Tıklayın

Can Dündar, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;

“Gezi Parkı direnişi”, sadece Taksim’in son ağaçlarına sahip çıkma mücadelesi değildir.

“Gezi Parkı direnişi”, rant uğruna bu ülkenin varını yoğunu harcamaya ahdetmiş bir anlayışa karşı koyma mücadelesidir.

O kafa, ülkenin bir ucunda üç-beş işadamı ticaret merkezi yapacak diye masum bir koruluğa göz dikerken,  1300 km. ötedeki öbür uçta, bir şirket maden çıkarıp zengin olacak diye yerkürenin en güzel ormanlarından birini katletmeye, dağları oyup vadileri çiçeklerle, dereleri balıklarla, anılarla birlikte kurutmaya hazırlanıyor.

Yazının devamı için Tıklayın

Melih Aşık, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;

Akşam 19:30 suları.. Kentin dört bir yanından Taksim’e on binler akıyor. Hükümet istifa, sesleri göğe yükseliyor. Kent tarihi günlerden birini yaşıyor.

Aşkolsun, diyoruz içimizden Beyefendi’ye... Üç günde muhalefeti örgütledi, devleştirdi. Tabii esas kara mizah gündüz saatlerinde yaşanıyor. Dünya Sigarayı Bırakma gününde, Dünya Sağlık Örgütü, Tayyip Erdoğan’a “Dumansız hava sahası” sağlamaktaki başarısından dolayı ödül veriyor. O sırada Taksim’in dört bir yanından göğe dumanlar yükseliyor. Polisin sıktığı gazın dumanları kenti kaplıyor.

Yazının devamı için Tıklayın 

İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;

BU satırlar yazılırken İstanbul’da Taksim ve Taksim’e açılan geniş bölgede polis slogan atmaktan veya oturmaktan başka hiçbir şey yapmayan, şiddete hiçbir biçimde başvurmamış olan binlerce insanı ve onlarla birlikte eylemle de hiç ilgisi olmayan yüzbinden fazla insanı gaza boğmaktaydı.

Yazının devamı için Tıklayın

Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinden;

TAKSİM’de olan biteni izliyoruz kaç gündür.

Biraz üzüntü, biraz hayret, biraz öfkeyle. Her birinin sebebi ayrı.

Şu andaki “kesimin” sebebi Gezi Parkı’na yapılacak kışla değil.

Kışla henüz ihale edilmedi bile. 

Kesilmekte olan ağaçlar, Taksim’in yayalaştırılması projesi kapsamında kesiliyor.

Yapılan, kaldırımın projede öngörüldüğü şekilde genişletilmesi çalışması.

Yazının devamı için Tıklayın

Eyüp Can, Radikal Gazetesi’ndeki köşesinden;

Gezi Parkı neyin sembolü?

Dün Gezi Parkı'nda şöyle bir manzara vardı: Ortak yaşam alanına sahip çıkan her kesimden insan ve hükümetin emriyle halkına pervasızca gaz sıkan polis.

Gezi Parkı’na taktın” diyorlar.

Evet taktım…

Çünkü mesele ne birkaç ağaç ne de herhangi bir park.

Orası zaten sayısı hayli az olan ortak yaşama alanımız.

Siyasi anlamda hayli kutuplaşan Türkiye’nin ihtiyacı ne kışla ne de AVM.

Yazının devamı için Tıklayın

Nazlı Ilıcak, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinden;

Gezi Parkı ve Topçu Kışlası

Fethullah Gülen'in nasihatı galiba pek etkili olmadı. Herhalde Bülent

Arınç'la konuşmasında, üslûptaki sertliğin yanı sıra sağduyudan ve istişarenin gerekli olduğundan söz etmiştir. Lâkin Başbakan'ın Gezi Parkı'yla ilgili açıklamalarına bakıyorum... Aynı eda, aynı tavır. Diyor ki: "Ne yaparsanız yapın karar verdik; orada tarihi ihya edeceğiz." 

Biz kimiz? Çoğunluk... Çoğunluk karar verdi; azınlık ister tepinsin, ister dellensin... Dediğimiz dedik... Ölmek var, dönmek yok.

Demokrasilerde tabii ki çoğunluk olan kararı verir. Fakat kutuplaştırarak değil, uzlaşarak, düşünceleri paylaşarak, ikna ederek sonuca ulaşmaya çalışır

Yazının devamı için Tıklayın

Elif Şafak, HaberTürk Gazetesi’ndeki köşesinden;

Türkler ağaçlara öyle hürmet ederler ki...

KANIKSADIĞIMIZ için düşünmüyoruz ama aslında dilimizdeki en eski kelimelerden biridir "ağaç".

Yüzyıllar boyunca bu kadar çok değişim geçiren bir dilin içindeki en kadim ve en köklü sözcüklerden.

Ağaç dediğin mübarekti eskiden. Şimdi inanması zor gelse de...

Yazının devamı için Tıklayın

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.