Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

ABD'de dün Teksas Üniversitesi'nin araştırma laboratuvarından kaybolduğu açıklanan yaklaşık 100 insan beyninin, öğretim üyelerinin araştırma ya da eğitim için kullanılamayacağına karar vermesi üzerine 12 yıl önce yok edildiği ortaya çıktı. 

Austin'deki Teksas Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, tam olarak kaç beynin yok edildiğinin bilinmediği belirtildi. Açıklamada, "Araştırmacı ve eğitimci olarak korumamız altına verilen örneklerin olası bilimsel değerine büyük saygı duyuyoruz. Örneklerin yok edilmesi kararının niçin alındığı ve nasıl uygulandığını bulmak için bir komite kurulmuştur" ifadesi kullanıldı.  

Teksas Üniversitesi, formaldehit dolu kavanozlara konulmuş 200 beyinden oluşan koleksiyonunu 28 yıl önce Austin Devlet Hastanesi'nden devralmıştı. 

Kayıp beyinler arasında 1966'da üniversitenin saat kulesinden 16 kişiyi vurarak öldüren Charles Whitman'ın beyninin de bulunduğu iddialarına yanıt veren Teksas Üniversitesi Sözcüsü Gary Suswein, iddiaları şehir efsanesi olarak niteledi. 

Koleksiyonun küratörlerinden Prof. Dr. Tim Schallert, dün koleksiyonun yarısının kayıp olduğunu açıklamış, diğer küratör Prof. Dr. Lawrence Cormack da "60 kavanoz içindeki beyinlerin Cadılar Bayramı muzipliği için öğrenciler tarafından aşırılmış'' olabileceğini söylemişti.

> Üniversitede kaybolan insan beyinlerinin sırrı orta çıktı

ABD'de dün Teksas Üniversitesi'nin araştırma laboratuvarından kaybolduğu açıklanan yaklaşık 100 insan beyninin, öğretim üyelerinin araştırma ya da eğitim için kullanılamayacağına karar vermesi üzerine 12 yıl önce yok edildiği ortaya çıktı. 

Austin'deki Teksas Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, tam olarak kaç beynin yok edildiğinin bilinmediği belirtildi. Açıklamada, "Araştırmacı ve eğitimci olarak korumamız altına verilen örneklerin olası bilimsel değerine büyük saygı duyuyoruz. Örneklerin yok edilmesi kararının niçin alındığı ve nasıl uygulandığını bulmak için bir komite kurulmuştur" ifadesi kullanıldı.  

Teksas Üniversitesi, formaldehit dolu kavanozlara konulmuş 200 beyinden oluşan koleksiyonunu 28 yıl önce Austin Devlet Hastanesi'nden devralmıştı. 

Kayıp beyinler arasında 1966'da üniversitenin saat kulesinden 16 kişiyi vurarak öldüren Charles Whitman'ın beyninin de bulunduğu iddialarına yanıt veren Teksas Üniversitesi Sözcüsü Gary Suswein, iddiaları şehir efsanesi olarak niteledi. 

Koleksiyonun küratörlerinden Prof. Dr. Tim Schallert, dün koleksiyonun yarısının kayıp olduğunu açıklamış, diğer küratör Prof. Dr. Lawrence Cormack da "60 kavanoz içindeki beyinlerin Cadılar Bayramı muzipliği için öğrenciler tarafından aşırılmış'' olabileceğini söylemişti.

Son Güncelleme: Perşembe, 04 Aralık 2014 16:27

Gösterim: 1469

İstanbul Medeniyet Üniversitesine TSE ISO-EN 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesi verildi

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, "AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka bir örneği yoktur" dedi.

Şentürk, TSE'nin Gebze ilçesindeki Kalite Kampüsü'nde düzenlenen törende, Türkiye'deki kurumların kalite yönetim sistemlerine gösterdikleri hassasiyetin sevindirici olduğunu ancak olayın belge almakla bitmediğini söyledi. 

Kalitenin bisiklet sürmek gibi sürekli pedal çevirmek zorunda kalınan bir uğraş olduğuna dikkati çeken Şentürk, "Kalite yönetim sistemlerini kurmak yetmiyor, bu sistemin belgelendirme aşamasının da kaliteli olması gerekiyor. Yani belgenizin de kaliteli olması lazım. Bu konuda da TSE'nin kalitesi tartışılmaz seviyededir. Dolayısıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi, bu kalite yolculuğunda kendi alanlarıyla ilgili birçok kalite ve standardı arttırıcı çalışmalar ve belgelerle daha üst derece hizmet vermeye devam edecektir" diye konuştu. 

Birkaç ay önce Brezilya'da Dünya Standartlar Teşkilatı'nın yönetim kurulu seçimi yapıldığını, en çok oyu TSE'nin aldığını dile getiren Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen hafta SMIIC'in genel sekreterlik seçimi vardı. Türkiye, Tunus, İran ve Pakistan olmak üzere 4 ülke adaydı. Enteresan bir şey oldu. Diğer ülkeler Türkiye'nin kaybetmesinin SMIIC'e zarar vereceğini çünkü TSE'nin yakalamış olduğu seviyenin hiçbir ülkede olmadığını belirttiler ve kendi aralarında uzlaşı komitesi oluşturdular. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kamerun üçlüsü tek tek ülkelerle görüştü. Bunun sonucunda tüm adaylar Türkiye lehine geri çekildi ve TSE, ittifakla genel sekreterliği aldı. Bu, TSE'nin hem bölgesel hem de uluslararası alanda nasıl karizmaya, algıya sahip olduğunun çok güzel örneğidir." 

"Belgelendirme ücretinin yüzde 80'i yurt dışına gidiyor"

Şentürk, bazı firmaların Türkiye'deki pazara güçlü girebilmek ve pazarı ele geçirmek için mümessilleri eliyle TSE'yi karalayıcı iddia ve ithamlarının kamuoyuna yansıdığını anlatarak, "Bu, bizi üzüyor. AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka örneği yoktur. Bunun ekonomik savaş olduğunu iyi görmemiz gerekiyor. Sadece TSE yetmez, Türkiye'nin bunun gibi birkaç kuruluşa daha ihtiyacı var ama biz var olanları sırf ticari pazarı ele geçirmek için iddia ve ithamlarla zedelersek ülkemize zarar vermiş oluruz" ifadesini kullandı. 

Türkiye'deki belgelendirme pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar olduğunu ve yüzde 80'inin yurt dışına gittiğine işaret eden Şentürk, 

"Başta TSE olmak üzere bizim gibi kuruluşlar her sene milyarlarca avromuzun Türkiye'de kalmasının mücadelesini veren kuruluşlardır. Sadece üniversitelerimizin bizi tercih etmesi yetmiyor, ülkedeki tüm kurum ve kuruluşların bu tür milli kuruluşlara destek olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. 

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur da Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hedefine ulaşması konusunda gerekli bilgiyi oluşturmak için araştırma amaçlı kurulduklarını söyledi. 

Üniversitenin, kurulduğu ilk günden beri birtakım planlamalar yaptıklarını dile getiren Okur, bunlardan birisinin de kalite yönetim sistemi olduğunu kaydetti.

Okur, bu süreçte üniversitenin tüm elemanlarının periyodik eğitimden geçtiğini ve son denetimde de kalite belgesini almaya hak kazandığını anlatarak, önemli kısmın belgeyi almak değil, devam ettirmek olduğunu sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından Şentürk, Okur'a ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini takdim etti.

> İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ne kalite belgesi

İstanbul Medeniyet Üniversitesine TSE ISO-EN 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesi verildi

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Hulusi Şentürk, "AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka bir örneği yoktur" dedi.

Şentürk, TSE'nin Gebze ilçesindeki Kalite Kampüsü'nde düzenlenen törende, Türkiye'deki kurumların kalite yönetim sistemlerine gösterdikleri hassasiyetin sevindirici olduğunu ancak olayın belge almakla bitmediğini söyledi. 

Kalitenin bisiklet sürmek gibi sürekli pedal çevirmek zorunda kalınan bir uğraş olduğuna dikkati çeken Şentürk, "Kalite yönetim sistemlerini kurmak yetmiyor, bu sistemin belgelendirme aşamasının da kaliteli olması gerekiyor. Yani belgenizin de kaliteli olması lazım. Bu konuda da TSE'nin kalitesi tartışılmaz seviyededir. Dolayısıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi, bu kalite yolculuğunda kendi alanlarıyla ilgili birçok kalite ve standardı arttırıcı çalışmalar ve belgelerle daha üst derece hizmet vermeye devam edecektir" diye konuştu. 

Birkaç ay önce Brezilya'da Dünya Standartlar Teşkilatı'nın yönetim kurulu seçimi yapıldığını, en çok oyu TSE'nin aldığını dile getiren Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen hafta SMIIC'in genel sekreterlik seçimi vardı. Türkiye, Tunus, İran ve Pakistan olmak üzere 4 ülke adaydı. Enteresan bir şey oldu. Diğer ülkeler Türkiye'nin kaybetmesinin SMIIC'e zarar vereceğini çünkü TSE'nin yakalamış olduğu seviyenin hiçbir ülkede olmadığını belirttiler ve kendi aralarında uzlaşı komitesi oluşturdular. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kamerun üçlüsü tek tek ülkelerle görüştü. Bunun sonucunda tüm adaylar Türkiye lehine geri çekildi ve TSE, ittifakla genel sekreterliği aldı. Bu, TSE'nin hem bölgesel hem de uluslararası alanda nasıl karizmaya, algıya sahip olduğunun çok güzel örneğidir." 

"Belgelendirme ücretinin yüzde 80'i yurt dışına gidiyor"

Şentürk, bazı firmaların Türkiye'deki pazara güçlü girebilmek ve pazarı ele geçirmek için mümessilleri eliyle TSE'yi karalayıcı iddia ve ithamlarının kamuoyuna yansıdığını anlatarak, "Bu, bizi üzüyor. AB üyesi olmayıp Avrupa Standartlar Teşkilatı'na üyeliği başarabilen tek ülke Türkiye ve tek kurum da Türk Standardları Enstitüsü. Bunun başka örneği yoktur. Bunun ekonomik savaş olduğunu iyi görmemiz gerekiyor. Sadece TSE yetmez, Türkiye'nin bunun gibi birkaç kuruluşa daha ihtiyacı var ama biz var olanları sırf ticari pazarı ele geçirmek için iddia ve ithamlarla zedelersek ülkemize zarar vermiş oluruz" ifadesini kullandı. 

Türkiye'deki belgelendirme pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar olduğunu ve yüzde 80'inin yurt dışına gittiğine işaret eden Şentürk, 

"Başta TSE olmak üzere bizim gibi kuruluşlar her sene milyarlarca avromuzun Türkiye'de kalmasının mücadelesini veren kuruluşlardır. Sadece üniversitelerimizin bizi tercih etmesi yetmiyor, ülkedeki tüm kurum ve kuruluşların bu tür milli kuruluşlara destek olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. 

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur da Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hedefine ulaşması konusunda gerekli bilgiyi oluşturmak için araştırma amaçlı kurulduklarını söyledi. 

Üniversitenin, kurulduğu ilk günden beri birtakım planlamalar yaptıklarını dile getiren Okur, bunlardan birisinin de kalite yönetim sistemi olduğunu kaydetti.

Okur, bu süreçte üniversitenin tüm elemanlarının periyodik eğitimden geçtiğini ve son denetimde de kalite belgesini almaya hak kazandığını anlatarak, önemli kısmın belgeyi almak değil, devam ettirmek olduğunu sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından Şentürk, Okur'a ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini takdim etti.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Kasım 2014 10:14

Gösterim: 1295

Van'da 2011 yılında meydana gelen depremlerde tüm binaları hasar gören Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ), üç yılda yapılan 250 milyon liralık yatırımla yoluna emin adımlarla devam ediyor. Sağlanan desteklerle kısa sürede toparlanan üniversitenin hedefi, kısa sürede Türkiye'nin ilk 10 üniversitesi arasında yer almak

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyeti üzerine doğumunun 100. yılı anısına 1982'de Van Gölü sahilinde kurulan Yüzüncü Yıl Üniversitesi, kentte 23 Ekim ve 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremlerde en fazla hasar gören kurumların başında yer aldı.

Kent merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Zeve yerleşkesindeki tüm binaları hasar gören üniversitede, YYÜ Rektör Prof. Dr. Peyami Battal başkanlığındaki senatonun aldığı karar ile kısa süreli bir aranın ardından eğitime kaldığı yerden devam edildi.

Çetin geçen kış döneminde hasarlı binalara giremeyen akademisyen ve öğrenciler, oluşturulan konteynerlerde hem eğitimlerine devam etti hem de barınma ihtiyaçlarını karşıladı.

Eğitimin konteynerde devam ettiği günlerde devletin sağladığı destek ve sunduğu imkanlarla yerleşkeyi adeta şantiyeye dönüştüren üniversite yönetimi, ağır hasarlı binaların yıkımını, geri kalan tüm binaların ise güçlendirmesini yaptırarak kısa sürede önemli çalışmalara imza attı.

Depremin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen 250 milyon liralık yatırımla adeta küllerinden doğan YYÜ, halen devam eden yatırımların yanı sıra modern binaları, değişen çehresi, 28 bini aşkın öğrencisi ve 800'ü öğretim üyesi bin 500 öğretim elemanı ile yolunda emin adımlarla ilerliyor.

YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremin ardından yerleşkedeki tüm binaları güçlendirdiklerini belirterek, teknokent, mühendislik fakültesi, spor kompleksi, çevre düzenlemesi, yaya yolu, çiftçi eğitim merkezi ve en büyük projelerinden biri olan üniversite çevre yolu yapımının da halen devam ettiğini söyledi.

Yüzde 400 büyüme sağlandı

Kütüphane ve yemekhane binasının yapım ihalesinin hazır olduğunu, bu projelerin de birkaç yıl içinde tamamlanacağını vurgulayan Battal, üniversitedeki yatırımlara sadece fiziki mekan açısından bakmanın yanıltıcı olabileceğini, bu yatırımların yanı sıra araştırma alanında ve öğrenci yetiştirmede de üniversitenin amacına uygun olarak çalışma yürüttüğünü ifade etti.

Özellikle laboratuvarlara ciddi yatırımlar yapıldığını bildiren Battal, bölümlerdeki laboratuvar altyapılarının güçlendirilmesiyle öğrencilerin eğitimine, araştırmacıların ise çalışmalarına önemli katkı sunduklarını dile getirdi.

Avrupa standartlarında fakülteler

Battal, tıp ve diş fakültelerine yaptıkları yatırımla fakültelerin Avrupa standartlarında hizmet vermeye başladığına değinerek, şöyle konuştu:

"Diş Hekimliği Fakültesini yalnızca Türkiye değil Avrupa standartlarındaki bir fakülteye dönüştürdük. Yine aynı şekilde Tıp Fakültesi hastanemiz de çok önemli yatırımlar yapmak suretiyle organ nakli yapacak duruma geldi. Yine erişkin ve çocuk ilik nakli ünitemizin altyapısını tamamladık. Şu anda projelerini oluşturduk. İnşallah en kısa sürede onun da fiziki mekanını hazırlamak suretiyle ilik nakline de geçmiş olacağız. Bütün bunlarla beraber yapılan yatırımlar sadece fiziki mekan açısından değil, iç mekanlardaki eğitim, öğretim ve araştırmaya yönelik yatırımlarımız da dikkate alındığı zaman bizim üniversitemiz üç yıl içerisinde değişik kalemlerde yüzde 80 ile yüzde 400 arasında büyüdü."

Deprem döneminde 22 bin öğrencisi bulunan üniversitede, şu an önlisans, lisans ve lisans üstü olmak üzere 28 bin öğrencinin eğitim gördüğünü aktaran Battal, öğretim elamanı sayısının da 500'den bin 500'e yükseldiğine dikkati çekti.

Hedef ilk 10

Battal, her açıdan önemli mesafe aldıklarının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Üniversitemizde deprem sonrasını hesaplayacak olursak 250 milyon liranın üzerinde bir yatırım projesi uygulandı. Bunun haricinde yine çok önemli bulduğumuz altyapıya yönelik yatırımlar oldu. Tabii bu yatırımlarda hükümetin bize çok ciddi desteği oldu. Bugüne kadar hangi konuda talebimiz olduysa hepsini sorun yaşamadan aldık. Bundan sonrası için de destekleri devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ımızın destekleri sayesinde üniversitemiz çok hızlı bir şekilde hem normale döndü hem de gelişimini sürdürüyor. Ben kendilerine teşekkür ediyorum.

İnşallah bu büyümeyi hızlı bir şekilde devam ettirip üniversitemizi önümüzdeki dönemlerde ilk sıralara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu potansiyel, altyapı ve imkanlarımız var. Son dönemde en kapsamlı şekilde yapılan ve ODTÜ'nün geliştirdiği sistem içerisinde devlet üniversiteleri arasında 26., vakıf üniversitelerinin de dahil olmasıyla 33. sırada yer alıyoruz. Önümüzdeki yıllar içerisinde çok daha üst sıralara yani ilk 10'a girmeyi hedefliyoruz."

Battal, YYÜ'nün dünyadaki üniversiteler arasında bin 280. sırada buluduğuna işaret ederek, buradaki hedeflerinin ise dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmek olduğunu sözlerine ekledi.

> Küllerinden doğan üniversite: YYÜ

Van'da 2011 yılında meydana gelen depremlerde tüm binaları hasar gören Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ), üç yılda yapılan 250 milyon liralık yatırımla yoluna emin adımlarla devam ediyor. Sağlanan desteklerle kısa sürede toparlanan üniversitenin hedefi, kısa sürede Türkiye'nin ilk 10 üniversitesi arasında yer almak

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyeti üzerine doğumunun 100. yılı anısına 1982'de Van Gölü sahilinde kurulan Yüzüncü Yıl Üniversitesi, kentte 23 Ekim ve 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremlerde en fazla hasar gören kurumların başında yer aldı.

Kent merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Zeve yerleşkesindeki tüm binaları hasar gören üniversitede, YYÜ Rektör Prof. Dr. Peyami Battal başkanlığındaki senatonun aldığı karar ile kısa süreli bir aranın ardından eğitime kaldığı yerden devam edildi.

Çetin geçen kış döneminde hasarlı binalara giremeyen akademisyen ve öğrenciler, oluşturulan konteynerlerde hem eğitimlerine devam etti hem de barınma ihtiyaçlarını karşıladı.

Eğitimin konteynerde devam ettiği günlerde devletin sağladığı destek ve sunduğu imkanlarla yerleşkeyi adeta şantiyeye dönüştüren üniversite yönetimi, ağır hasarlı binaların yıkımını, geri kalan tüm binaların ise güçlendirmesini yaptırarak kısa sürede önemli çalışmalara imza attı.

Depremin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen 250 milyon liralık yatırımla adeta küllerinden doğan YYÜ, halen devam eden yatırımların yanı sıra modern binaları, değişen çehresi, 28 bini aşkın öğrencisi ve 800'ü öğretim üyesi bin 500 öğretim elemanı ile yolunda emin adımlarla ilerliyor.

YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremin ardından yerleşkedeki tüm binaları güçlendirdiklerini belirterek, teknokent, mühendislik fakültesi, spor kompleksi, çevre düzenlemesi, yaya yolu, çiftçi eğitim merkezi ve en büyük projelerinden biri olan üniversite çevre yolu yapımının da halen devam ettiğini söyledi.

Yüzde 400 büyüme sağlandı

Kütüphane ve yemekhane binasının yapım ihalesinin hazır olduğunu, bu projelerin de birkaç yıl içinde tamamlanacağını vurgulayan Battal, üniversitedeki yatırımlara sadece fiziki mekan açısından bakmanın yanıltıcı olabileceğini, bu yatırımların yanı sıra araştırma alanında ve öğrenci yetiştirmede de üniversitenin amacına uygun olarak çalışma yürüttüğünü ifade etti.

Özellikle laboratuvarlara ciddi yatırımlar yapıldığını bildiren Battal, bölümlerdeki laboratuvar altyapılarının güçlendirilmesiyle öğrencilerin eğitimine, araştırmacıların ise çalışmalarına önemli katkı sunduklarını dile getirdi.

Avrupa standartlarında fakülteler

Battal, tıp ve diş fakültelerine yaptıkları yatırımla fakültelerin Avrupa standartlarında hizmet vermeye başladığına değinerek, şöyle konuştu:

"Diş Hekimliği Fakültesini yalnızca Türkiye değil Avrupa standartlarındaki bir fakülteye dönüştürdük. Yine aynı şekilde Tıp Fakültesi hastanemiz de çok önemli yatırımlar yapmak suretiyle organ nakli yapacak duruma geldi. Yine erişkin ve çocuk ilik nakli ünitemizin altyapısını tamamladık. Şu anda projelerini oluşturduk. İnşallah en kısa sürede onun da fiziki mekanını hazırlamak suretiyle ilik nakline de geçmiş olacağız. Bütün bunlarla beraber yapılan yatırımlar sadece fiziki mekan açısından değil, iç mekanlardaki eğitim, öğretim ve araştırmaya yönelik yatırımlarımız da dikkate alındığı zaman bizim üniversitemiz üç yıl içerisinde değişik kalemlerde yüzde 80 ile yüzde 400 arasında büyüdü."

Deprem döneminde 22 bin öğrencisi bulunan üniversitede, şu an önlisans, lisans ve lisans üstü olmak üzere 28 bin öğrencinin eğitim gördüğünü aktaran Battal, öğretim elamanı sayısının da 500'den bin 500'e yükseldiğine dikkati çekti.

Hedef ilk 10

Battal, her açıdan önemli mesafe aldıklarının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Üniversitemizde deprem sonrasını hesaplayacak olursak 250 milyon liranın üzerinde bir yatırım projesi uygulandı. Bunun haricinde yine çok önemli bulduğumuz altyapıya yönelik yatırımlar oldu. Tabii bu yatırımlarda hükümetin bize çok ciddi desteği oldu. Bugüne kadar hangi konuda talebimiz olduysa hepsini sorun yaşamadan aldık. Bundan sonrası için de destekleri devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ımızın destekleri sayesinde üniversitemiz çok hızlı bir şekilde hem normale döndü hem de gelişimini sürdürüyor. Ben kendilerine teşekkür ediyorum.

İnşallah bu büyümeyi hızlı bir şekilde devam ettirip üniversitemizi önümüzdeki dönemlerde ilk sıralara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu potansiyel, altyapı ve imkanlarımız var. Son dönemde en kapsamlı şekilde yapılan ve ODTÜ'nün geliştirdiği sistem içerisinde devlet üniversiteleri arasında 26., vakıf üniversitelerinin de dahil olmasıyla 33. sırada yer alıyoruz. Önümüzdeki yıllar içerisinde çok daha üst sıralara yani ilk 10'a girmeyi hedefliyoruz."

Battal, YYÜ'nün dünyadaki üniversiteler arasında bin 280. sırada buluduğuna işaret ederek, buradaki hedeflerinin ise dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmek olduğunu sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Salı, 18 Kasım 2014 09:00

Gösterim: 1357

Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (YYÜ), eğitim  gören 17 farklı ülkeden 200'ün üzerinde lisansüstü öğrenci, gecede bir araya geldi.

YYÜ'de, üç yıl önce Mevlana Programı ve ikili anlaşmalarla çok sayıda yabancı uyruklu öğrencinin Türkiye'de eğitim görmesinin önü açıldı.

Aralarında bölge ülkeleri Suriye, İran, Irak'tan yoğun olmak üzere İngiltere, Güney Kore, Azerbaycan gibi 17 farklı ülkeden lisansüstü eğitime başvuran 207 öğrenci, rektörlüğün düzenlediği tanışma gecesinde bir araya geldi.

Türkçe, Kürtçe, Farsça şarkılar eşliğinde halay çekerek eğlenen öğrenciler, gece sayesinde kendi ülkelerini tanıtma fırsatı da buldu.

Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BBAUM) Müdürü Doç. Dr. Eray Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, son üç yıldır komşu ülkelerden lisans üstü öğrenci alımıyla ilgili ciddi bir çalışma yürüttüklerini belirtti.

Çelik, "İkinci dönem için yarından itibaren ilana çıkıyoruz. Yine çok yoğun bir talep var. Bu yıl ilan yaptığımız ülkelerin sayısını da arttırdık" şeklinde konuştu. 

Çelik, yakın zamanda bir ekibin Azerbaycan ve Gürcistan'a gideceğini, oradaki üniversitelerle de anlaşmalar yapmayı planladıklarını vurguladı.

Kuzey Iraklı çift, YYÜ'de lisans üstü eğitim alıyor   

Kuzey Iraklı Abdullah Bahram Hıdır, eşi ve iki çocuğuyla Hevler'den Van'a geldiğini ve YYÜ İlahiyat Fakültesi İslami Hukuk üzerine lisansüstü eğitim gördüğünü ifade etti.

Üniversite yönetimine, hocalarına teşekkür eden Hıdır, Van ve bölge insanının kendilerini ülkelerinden uzakta hissettirmediğini söyledi.

Diş Hekimliği Fakültesinde lisansüstü eğitim gördüğünü ifade eden Lana Bahram Hıdır ise "Van çok güzel bir şehir ve bize yabancı bir yer gibi gelmiyor. Üniversitemiz ile ülkemiz üniversiteleri arasında imzalanan anlaşma bizim için çok önemli. Bizim için bir fırsat oldu. İnternetten araştırma yaptığımızda eşimle okuyabileceğimiz tek yeri bulduk" diye konuştu.

Konuşmasını Kürtçe yapan Raşit İslam da İslami Hukuk üzerine lisans üstü eğitim almak üzere YYÜ'ye geldiğini ifade ederek, kendilerine verilen fırsattan dolayı üniversite yönetimine teşekkür etti.

> Yabancı öğrenciler gecede buluştu

Yüzüncü Yıl Üniversitesinde (YYÜ), eğitim  gören 17 farklı ülkeden 200'ün üzerinde lisansüstü öğrenci, gecede bir araya geldi.

YYÜ'de, üç yıl önce Mevlana Programı ve ikili anlaşmalarla çok sayıda yabancı uyruklu öğrencinin Türkiye'de eğitim görmesinin önü açıldı.

Aralarında bölge ülkeleri Suriye, İran, Irak'tan yoğun olmak üzere İngiltere, Güney Kore, Azerbaycan gibi 17 farklı ülkeden lisansüstü eğitime başvuran 207 öğrenci, rektörlüğün düzenlediği tanışma gecesinde bir araya geldi.

Türkçe, Kürtçe, Farsça şarkılar eşliğinde halay çekerek eğlenen öğrenciler, gece sayesinde kendi ülkelerini tanıtma fırsatı da buldu.

Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (BBAUM) Müdürü Doç. Dr. Eray Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, son üç yıldır komşu ülkelerden lisans üstü öğrenci alımıyla ilgili ciddi bir çalışma yürüttüklerini belirtti.

Çelik, "İkinci dönem için yarından itibaren ilana çıkıyoruz. Yine çok yoğun bir talep var. Bu yıl ilan yaptığımız ülkelerin sayısını da arttırdık" şeklinde konuştu. 

Çelik, yakın zamanda bir ekibin Azerbaycan ve Gürcistan'a gideceğini, oradaki üniversitelerle de anlaşmalar yapmayı planladıklarını vurguladı.

Kuzey Iraklı çift, YYÜ'de lisans üstü eğitim alıyor   

Kuzey Iraklı Abdullah Bahram Hıdır, eşi ve iki çocuğuyla Hevler'den Van'a geldiğini ve YYÜ İlahiyat Fakültesi İslami Hukuk üzerine lisansüstü eğitim gördüğünü ifade etti.

Üniversite yönetimine, hocalarına teşekkür eden Hıdır, Van ve bölge insanının kendilerini ülkelerinden uzakta hissettirmediğini söyledi.

Diş Hekimliği Fakültesinde lisansüstü eğitim gördüğünü ifade eden Lana Bahram Hıdır ise "Van çok güzel bir şehir ve bize yabancı bir yer gibi gelmiyor. Üniversitemiz ile ülkemiz üniversiteleri arasında imzalanan anlaşma bizim için çok önemli. Bizim için bir fırsat oldu. İnternetten araştırma yaptığımızda eşimle okuyabileceğimiz tek yeri bulduk" diye konuştu.

Konuşmasını Kürtçe yapan Raşit İslam da İslami Hukuk üzerine lisans üstü eğitim almak üzere YYÜ'ye geldiğini ifade ederek, kendilerine verilen fırsattan dolayı üniversite yönetimine teşekkür etti.

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Kasım 2014 09:22

Gösterim: 1000

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'nde (AUZEF), sınavsız ikinci diploma başvuruları, 24 Ekim'de bitecek

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'nde (AUZEF), ön lisans, lisans öğrencisi veya mezunları için sınavsız ikinci diploma başvuruları, 24 Ekim'de sona erecek. 

İstanbul Üniversitesi'den (İÜ) yapılan yazılı açıklamaya göre, AUZEF'e sınavsız ikinci diploma programlarına kayıt yaptıracak kişiler, farklı lisans ve ön lisans programlarıyla kariyerlerine katkı sağlayarak, ikinci mesleklerini iş hayatına devam ederken elde etme imkanına kavuşacak. 

İkinci diplomaya sahip olmak isteyenler, coğrafya, felsefe, iktisat, işletme, sosyoloji, tarih lisans programlarına veya sosyal hizmetler, tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, sağlık kurumları işletmeciliği, havacılıkta yer hizmetleri yönetimi, kültürel miras ve turizm, hukuk büro yönetimi ve sekreterliği, perakende mağaza yönetimi ön lisans programlarından birine kayıt yaptırabilecek. 

Sınavsız ikinci diploma programlarına 24 Ekim'e kadar "http://auzef.istanbul.edu.tr" internet adresinden kayıt yapılabilecek.

> Sınavsız ikinci üniversite başvuruları 24 Ekim’de sona erecek

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'nde (AUZEF), sınavsız ikinci diploma başvuruları, 24 Ekim'de bitecek

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'nde (AUZEF), ön lisans, lisans öğrencisi veya mezunları için sınavsız ikinci diploma başvuruları, 24 Ekim'de sona erecek. 

İstanbul Üniversitesi'den (İÜ) yapılan yazılı açıklamaya göre, AUZEF'e sınavsız ikinci diploma programlarına kayıt yaptıracak kişiler, farklı lisans ve ön lisans programlarıyla kariyerlerine katkı sağlayarak, ikinci mesleklerini iş hayatına devam ederken elde etme imkanına kavuşacak. 

İkinci diplomaya sahip olmak isteyenler, coğrafya, felsefe, iktisat, işletme, sosyoloji, tarih lisans programlarına veya sosyal hizmetler, tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, sağlık kurumları işletmeciliği, havacılıkta yer hizmetleri yönetimi, kültürel miras ve turizm, hukuk büro yönetimi ve sekreterliği, perakende mağaza yönetimi ön lisans programlarından birine kayıt yaptırabilecek. 

Sınavsız ikinci diploma programlarına 24 Ekim'e kadar "http://auzef.istanbul.edu.tr" internet adresinden kayıt yapılabilecek.

Son Güncelleme: Çarşamba, 22 Ekim 2014 11:21

Gösterim: 1570


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.