Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesindeki Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında söz alan Rhode Island College Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan, Okulda üniversite modeliyle atama bekleyen öğretmen adaylarının, okullarda öğretmen yardımcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilebileceğini belirtti.
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesindeki Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, Rhode Island Collge Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan, 'Okulda Üniversite: Türkiye'de Öğretmen Eğitimini Yeniden Yapılandırmak için Bir Model Önerisi' başlıklı rapor hakkında bilgi verdi.
Rapora göre, öğretmen yetiştirmek için artık 4 yıllık lisans eğitimi yeterli değil. Öğretmenler lisans eğitimi ile birlikte bir bilim dalında yüksek lisans da yapmalı. Eğitimlerinin büyük bölümünü okullarda yardımcı öğretmen olarak geçirmeliler. Eğitim fakültelerinde görevli akademisyenler de zamanlarının büyük bölümünü okullarda geçirmeli, öğretmen adaylarına eğitim vermeli.
Model ile öğretmenlik eğitiminin süresinin 7 yıla kadar çıkarılması, adayların ilgi ve yetenekleri dikkate alınarak eğitim fakültelerine alınmalı.
Raporla ilgili konuşan Prof. Dr. Mustafa Özcan, atama bekleyen öğretmenlerin de bu modelle sisteme dahil edilebileceğini belirterek, "Türkiye'de atama bekleyen öğretmenler olduğunu biliyoruz. Okulda üniversite modeliyle atama bekleyen öğretmen adayları, okullarda öğretmen yardımcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilebilir. Dünyada bunun örnekleri var. Öğretmen yardımcıları tam gün çalışıyorlar. Bu yöntemle hem öğretmenler mesleği öğrenir, hem de çocuklarımız daha iyi yetişir. Amaç çocuklarımızın başarısını arttırmak" diye konuştu.
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesindeki Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında söz alan Rhode Island College Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan, Okulda üniversite modeliyle atama bekleyen öğretmen adaylarının, okullarda öğretmen yardımcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilebileceğini belirtti.
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesindeki Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, Rhode Island Collge Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan, 'Okulda Üniversite: Türkiye'de Öğretmen Eğitimini Yeniden Yapılandırmak için Bir Model Önerisi' başlıklı rapor hakkında bilgi verdi.
Rapora göre, öğretmen yetiştirmek için artık 4 yıllık lisans eğitimi yeterli değil. Öğretmenler lisans eğitimi ile birlikte bir bilim dalında yüksek lisans da yapmalı. Eğitimlerinin büyük bölümünü okullarda yardımcı öğretmen olarak geçirmeliler. Eğitim fakültelerinde görevli akademisyenler de zamanlarının büyük bölümünü okullarda geçirmeli, öğretmen adaylarına eğitim vermeli.
Model ile öğretmenlik eğitiminin süresinin 7 yıla kadar çıkarılması, adayların ilgi ve yetenekleri dikkate alınarak eğitim fakültelerine alınmalı.
Raporla ilgili konuşan Prof. Dr. Mustafa Özcan, atama bekleyen öğretmenlerin de bu modelle sisteme dahil edilebileceğini belirterek, "Türkiye'de atama bekleyen öğretmenler olduğunu biliyoruz. Okulda üniversite modeliyle atama bekleyen öğretmen adayları, okullarda öğretmen yardımcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilebilir. Dünyada bunun örnekleri var. Öğretmen yardımcıları tam gün çalışıyorlar. Bu yöntemle hem öğretmenler mesleği öğrenir, hem de çocuklarımız daha iyi yetişir. Amaç çocuklarımızın başarısını arttırmak" diye konuştu.
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Aralık 2013 11:32
Gösterim: 1937
Milli Eğitim Bakanı Avcı, 2014 yılında konsolide bütçenin yüzde 5,02 savunma harcamalarına, yüzde 16,7'sinin ise eğitime ayrıldığını belirtti.
Avcı, TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının 2014 yılı bütçesinin sunumunda yaptığı konuşmaya, son günlerde trafik kazaları ve farklı sebeplerle hayatını kaybeden öğretmenlere, isimlerini sayarak Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
AK Parti hükümetlerinin, 2002'den beri eğitimi en öncelikli gündem maddesine haline getirdiğini söyleyen Avcı, bu önceliği politikalarının merkezine yerleştirdiğini kaydetti. 2002'den bu yana bütün bütçelerde eğitime ayrılan payın istikrarlı bir şekilde arttığını ifade eden Avcı, "Bu durum, hükümetimizin bu konudaki kararlılığın en açık göstergesidir" dedi.
Eğitime ayrılan bütçe büyüklüğünün bir yandan hükümetin eğitime verdiği önemi gösterirken bir yandan da ülkenin demokratikleşme ve normalleşme sürecinin yönüne işaret ettiğini belirten Avcı, "2002 yılından bugüne kadar eğitime ayrılan bütçe büyüklüğünün savunma harcamalarına kıyasla yaşadığı değişimden bunu izleyebiliyoruz. 2014 yılında konsolide bütçenin yüzde 5,02 savunma harcamalarına, yüzde 16,7'si eğitime ayrılmıştır" diye konuştu.
FATİH Projesi
FATİH projesiyle ilgili bilgi veren Avcı, bu projenin, bilişim ve iletişim alanında küresel ölçekte yaşanan değişimin eğitim sektöründe kullanılmasını hedefleyen çok önemli bir reform girişimi olduğunu kaydetti.
FATİH Projesi'nin merkezine öğrenciyi ve öğretmeni alan, bilgiye ulaşmada bütün engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen, çocukların çağın yeniliklerini küçük yaşlardan itibaren tanıyabilmelerini öngören bir çalışma olduğunu ifade eden Avcı, "Artık her öğrencimiz ile bire bir ilgilenebileceğimiz, eğitimini ve öğretimini güçlendirebileceğimiz bir çağa geldik" dedi.
2015 yılı sonuna kadar bütün ortaokul ve lise sınıflarına etkileşimli tahtaların kurulmuş olacağını dile getiren Avcı, FATİH Projesi'yle her öğrencinin eğitim içeriğine her yerden ulaşabilmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Eğitimde kalitenin sürekli ölçülebileceği bir alt yapının kurulacağını belirten Avcı, projenin aynı zamanda yerli üretimi teşvik eden çok önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.
FATİH Projesi'nin artık eğitimde küresel bir marka olma yolunda olduğunu dile getiren Avcı, bugüne kadar toplam 62 bin 800 adet tabet bilgisayar dağıtımının gerçekleştiğini bildirdi.
FATİH Projesi'yle ilgili yapılan alımlarla ilgili de bilgi veren Avcı, 10 milyon 600 bin adet tablet bilgisayar alımı ihale sürecinin başladığını, değerlendirmenin devam ettiğini söyledi. Avcı, "İhale ile ilgili değerlendirme sürecinde son aşamaya gelinmiştir. Önümüzdeki günlerde bu ihalenin neticeleneceği buradan müjdelemek isterim" dedi.
Avcı, meslek liseleri dışındaki diğer liselerin 9. sınıfında okuyan öğrencilerin tamamına ve ilgili öğretmenlere dağıtılmak üzere, geçen haftalarda 675 bin adet tablet bilgisayar seti alım ihalesi yapıldığını ve sonuçlandırıldığını dile getirdi.
347 bin adet etkileşimli tahta alımı ihale sürecinin başladığını, değerlendirmelerin sona ermek üzere olduğunu ifade eden Avcı, proje kapsamında bütün öğretmenler ve idareciler için 110 hizmet içi eğitim merkezinin de bakanlığa kazandırıldığını ifade etti.
Avcı, 2002'den bu yana 408 bin 274 öğretmen atamasının yapıldığını bildirdi.
Konuşma süresinin yetmeyen Avcı'nın "bilenler bilmeyenlere anlatsın" demesi, Genel Kurul'da gülüşmelere yol açtı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Avcı, 2014 yılında konsolide bütçenin yüzde 5,02 savunma harcamalarına, yüzde 16,7'sinin ise eğitime ayrıldığını belirtti.
Avcı, TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının 2014 yılı bütçesinin sunumunda yaptığı konuşmaya, son günlerde trafik kazaları ve farklı sebeplerle hayatını kaybeden öğretmenlere, isimlerini sayarak Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
AK Parti hükümetlerinin, 2002'den beri eğitimi en öncelikli gündem maddesine haline getirdiğini söyleyen Avcı, bu önceliği politikalarının merkezine yerleştirdiğini kaydetti. 2002'den bu yana bütün bütçelerde eğitime ayrılan payın istikrarlı bir şekilde arttığını ifade eden Avcı, "Bu durum, hükümetimizin bu konudaki kararlılığın en açık göstergesidir" dedi.
Eğitime ayrılan bütçe büyüklüğünün bir yandan hükümetin eğitime verdiği önemi gösterirken bir yandan da ülkenin demokratikleşme ve normalleşme sürecinin yönüne işaret ettiğini belirten Avcı, "2002 yılından bugüne kadar eğitime ayrılan bütçe büyüklüğünün savunma harcamalarına kıyasla yaşadığı değişimden bunu izleyebiliyoruz. 2014 yılında konsolide bütçenin yüzde 5,02 savunma harcamalarına, yüzde 16,7'si eğitime ayrılmıştır" diye konuştu.
FATİH Projesi
FATİH projesiyle ilgili bilgi veren Avcı, bu projenin, bilişim ve iletişim alanında küresel ölçekte yaşanan değişimin eğitim sektöründe kullanılmasını hedefleyen çok önemli bir reform girişimi olduğunu kaydetti.
FATİH Projesi'nin merkezine öğrenciyi ve öğretmeni alan, bilgiye ulaşmada bütün engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen, çocukların çağın yeniliklerini küçük yaşlardan itibaren tanıyabilmelerini öngören bir çalışma olduğunu ifade eden Avcı, "Artık her öğrencimiz ile bire bir ilgilenebileceğimiz, eğitimini ve öğretimini güçlendirebileceğimiz bir çağa geldik" dedi.
2015 yılı sonuna kadar bütün ortaokul ve lise sınıflarına etkileşimli tahtaların kurulmuş olacağını dile getiren Avcı, FATİH Projesi'yle her öğrencinin eğitim içeriğine her yerden ulaşabilmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Eğitimde kalitenin sürekli ölçülebileceği bir alt yapının kurulacağını belirten Avcı, projenin aynı zamanda yerli üretimi teşvik eden çok önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.
FATİH Projesi'nin artık eğitimde küresel bir marka olma yolunda olduğunu dile getiren Avcı, bugüne kadar toplam 62 bin 800 adet tabet bilgisayar dağıtımının gerçekleştiğini bildirdi.
FATİH Projesi'yle ilgili yapılan alımlarla ilgili de bilgi veren Avcı, 10 milyon 600 bin adet tablet bilgisayar alımı ihale sürecinin başladığını, değerlendirmenin devam ettiğini söyledi. Avcı, "İhale ile ilgili değerlendirme sürecinde son aşamaya gelinmiştir. Önümüzdeki günlerde bu ihalenin neticeleneceği buradan müjdelemek isterim" dedi.
Avcı, meslek liseleri dışındaki diğer liselerin 9. sınıfında okuyan öğrencilerin tamamına ve ilgili öğretmenlere dağıtılmak üzere, geçen haftalarda 675 bin adet tablet bilgisayar seti alım ihalesi yapıldığını ve sonuçlandırıldığını dile getirdi.
347 bin adet etkileşimli tahta alımı ihale sürecinin başladığını, değerlendirmelerin sona ermek üzere olduğunu ifade eden Avcı, proje kapsamında bütün öğretmenler ve idareciler için 110 hizmet içi eğitim merkezinin de bakanlığa kazandırıldığını ifade etti.
Avcı, 2002'den bu yana 408 bin 274 öğretmen atamasının yapıldığını bildirdi.
Konuşma süresinin yetmeyen Avcı'nın "bilenler bilmeyenlere anlatsın" demesi, Genel Kurul'da gülüşmelere yol açtı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Aralık 2013 13:05
Gösterim: 1430
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hazırlanan Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı kapsamında çocuk hakları kültürünü işleyen çizgi filmler, şarkılar, oyunlar, kitaplar, masallar geliştirilerek çocuk kültürünün günlük hayata pratik olarak yansıması sağlanacak.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hazırlanan Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı Resmi Gazete'de yayımlandı.
2013-2017 yıllarını kapsayan strateji belgesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak hazırlandı.
Belgeyle çocuğa saygıyı ve çocuk hakları kültürünü geliştirmek, çocuk haklarına ilişkin karar süreçlerine bütün çocukların katılımını sağlamak, çocuğun doğduğu büyüdüğü ve yetiştiği ortamı korumak ve fiziksel çevreyi iyileştirmek, çocuk hakları kültürü çerçevesinde eğitim politika ve programları, sağlık hizmetlerini, aile ve çocuğa yönelik destek ve özel korunma hizmetlerini geliştirmek, çocuk adalet sistemini iyileştirmek, çocuk dostu medya oluşturmak ve etkin bir denetleme izleme ve değerlendirme sistemi kurmak amaçlanıyor.
Bu amaçlar çerçevesinde, tüm kurum ve kuruluşlarda çocuklarla ilgili idari ve yasal düzenlemeler gözden geçirilerek, çocuk haklarının ihlal edildiği belirlenen mevzuat revize edilecek.
Çocuk hakları kültürünü işleyen çizgi filmler, şarkılar, oyunlar, kitaplar, masallar geliştirilerek çocuk kültürünün günlük hayata pratik olarak yansıması sağlanacak. Çocuklar üzerinde kötü etki yaratacak tüm ticari ürün yayın ve reklamlara yönelik yasal düzenlemeler gözden geçirilerek daha etkin yatırımlar düzenlenecek.
Çocuk Meclisinde kurum bakımında olan, engelli, ailesi yanında kalan, sokakta çalıştırılanlar dahil olmak üzere il, ilçe ve köylerden toplumun tüm kesimlerinden çocukların katılımını sağlayan bir yapı oluşturulması yönünde gerekli düzenlemeler yapılacak.
Çocuğun yaşadığı her alanda özel hayatın gizliliği ve korunması için yasal ve idari tedbirler alınacak. Özellikle medyada ve adalet sisteminde çocuğun mahremiyeti ilkesinin daha dikkatli uygulanması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.
Eğitim sisteminde farklı inanç ve kültürlere saygı anlayışı esas alınacak, bilhassa seçmeli din derslerinde bu hususa önem verilecek.
Öğrenci servisleri yeniden gözden geçirilecek
Öğrenci ve kreş servisleriyle ilgili yasal ve idari düzenlemeler çocukların güvenliği açısından yeniden gözden geçirilecek.
Okul sistemi dışında kalan ve çocukların sisteme dahil edilmesi ve okul terklerinin önlenmesi için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.
Öğretmen ve idareciler okul sistemi dışına çıkmış ya da sistem dışına çıkma riski altındaki çocuklarla ilgili hizmet için eğitim programları yoluyla bilgilendirilecek.
Bölgesel farklılıkların azaltılması için dezavantajlı ailelerin yaşadığı mahalle ve bölgelerde bulunan okullar bütçe imkanları dahilinde daha fazla kaynak aktarımı sağlanarak, bu okulların donanımı artırılacak. Dezavantajlı ailelerin çocuklarının gittiği okullara deneyimli öğretmenleri çekmek için ve bu okullarda kalıcı kılmak için öğretmenlere belli teşvikler tanınacak. Aynı zamanda bu okullarda öğretmen sayısı artırılacak.
Öğrencilerin ortaöğretime gelmeden önce portfolyoları çıkartılarak hangi alanlarda daha yetenekli oldukları tespit edilecek ve ortaöğretimde program seçiminden kaynaklanacak sorunlar en aza indirilecek.
İstismar mağdurlarına yönelik psikososyal destek birimleri oluşturulacak
Çocuklara yönelik madde bağımlılığı tedavi merkezleri yaygınlaştırılacak ve geliştirilecek.
Cinsel istismar mağduru çocukların adli süreçte ikincil örselenmelerini engellemek üzere kurulan sektörler arası işbirliği ile hizmet veren "Çocuk İzlem Merkezi Modeli" ülke genelinde yaygınlaştırılacak.
Bilhassa cinsel istismar mağduru çocuk ve ailesi olmak üzere ihmal ve istismar mağdurlarına yönelik ücretsiz psikososyal destek ve rehabilitasyon hizmetinin verildiği, mağdur ve ailesinin düzenli takip edildiği ve sektörler arası işbirliği ile hizmet veren özel birimler oluşturulacak. Hizmet modelinin altyapı ve kapsamını belirlemek üzere ilgili kurum temsilcilerinin katılımıyla çalışma grubu oluşturulacak.
Çalışan çocukların fiziksel psikolojik ve sosyal gelişimlerinin ve çalışma koşullarının izlenmesi ve mevzuat uyarınca haklarının korunabilmesi için takip sistemi kurulacak. Bu kapsamda illerde "Çocuk İşçiliği İzleme Birimleri" oluşturularak, yerel düzeyde izleme sağlanacak. Bu birimler, çalışan çocukların gelişim süreçlerinin desteklenmesini sağlayacak programlar geliştirecek.
Sanatsal, kültürel faaliyetlerde ve reklam sektöründe çalıştırılan çocuklara yönelik mevzuat düzenlemesi yapılacak.
Tek ebeveynli aileler için ücretsiz kreş
Anne ve babaların ve bilhassa kadının aile reisi olduğu tek ebeveynli aileleri ve çalışan anneleri destekleyen yasal düzenlemeler yapılacak. Özellikle çocuğun temel öz güven duygusunun geliştiği 0-3 yaş döneminde çocuğun temel bakımını üstlenen ebeveyn için daha esnek çalışma koşulları sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacak. Tek ebeveynli ailelere yönelik ücretsiz kreş hizmeti verilmesi için yasal düzenlemeler yapılacak.
Çocuklarla ya da çocuklar için çalışan özellikle onlarla aynı ortamda bulunacak personelin seçiminde özel ihtimam gösterilmesi gerekli yasal düzenlemeler yapılacak. Özellikle çocuklara karşı şiddet, bilhassa cinsel şiddet suçlarının, sicil kaydında aranması ve bu hususta zaman aşımının geçerli olmaması çocuğun cinsel istismarıyla ilgili herhangi bir suça bulaşmış kişilerin bu tür meslek ya da gönüllü faaliyetlere alınmasının yasaklanması için gerekli düzenlemeler yapılacak.
Ensest ayrı bir suç olarak düzenlenecek
Çocuğun cinsel istismarı suçunda failin niteliğine göre suçların tarif edilmesi ve çocuğun menfaatine uygun biçimde müeyyide uygulanmasını sağlamak üzere gerekli düzenlemeler yapılacak.
Ensest mevzuatta ayrı bir suç türü olarak düzenlenecek. Hukuk fakültelerinin de çocuk hukuku alanının müfredata girmesi sağlanacak. Çocuk mahkemelerinin ihtiyaçları karşılanacak ve dava sürelerinin kısaltılması ve çocuk tutukluluk sürelerinin azaltılması için gerekli tedbirler alınacak. Çocuk mahkemesi, savcısı ve ağır ceza mahkemesi sayısı artırılacak.
Engelli veya ihmal/istismar edilmiş adli vakaların, Basın Kanunu'na muhalefetle medya tarafından ifşa edilerek zavallı, mağdur gösterilerek suistimal edilmesi engellenecek.
Mama reklamlarının anne sütü alma oranlarını düşürdüğü dikkate alınarak, ilgili mevzuat yeniden gözden geçirilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hazırlanan Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı kapsamında çocuk hakları kültürünü işleyen çizgi filmler, şarkılar, oyunlar, kitaplar, masallar geliştirilerek çocuk kültürünün günlük hayata pratik olarak yansıması sağlanacak.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hazırlanan Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı Resmi Gazete'de yayımlandı.
2013-2017 yıllarını kapsayan strateji belgesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak hazırlandı.
Belgeyle çocuğa saygıyı ve çocuk hakları kültürünü geliştirmek, çocuk haklarına ilişkin karar süreçlerine bütün çocukların katılımını sağlamak, çocuğun doğduğu büyüdüğü ve yetiştiği ortamı korumak ve fiziksel çevreyi iyileştirmek, çocuk hakları kültürü çerçevesinde eğitim politika ve programları, sağlık hizmetlerini, aile ve çocuğa yönelik destek ve özel korunma hizmetlerini geliştirmek, çocuk adalet sistemini iyileştirmek, çocuk dostu medya oluşturmak ve etkin bir denetleme izleme ve değerlendirme sistemi kurmak amaçlanıyor.
Bu amaçlar çerçevesinde, tüm kurum ve kuruluşlarda çocuklarla ilgili idari ve yasal düzenlemeler gözden geçirilerek, çocuk haklarının ihlal edildiği belirlenen mevzuat revize edilecek.
Çocuk hakları kültürünü işleyen çizgi filmler, şarkılar, oyunlar, kitaplar, masallar geliştirilerek çocuk kültürünün günlük hayata pratik olarak yansıması sağlanacak. Çocuklar üzerinde kötü etki yaratacak tüm ticari ürün yayın ve reklamlara yönelik yasal düzenlemeler gözden geçirilerek daha etkin yatırımlar düzenlenecek.
Çocuk Meclisinde kurum bakımında olan, engelli, ailesi yanında kalan, sokakta çalıştırılanlar dahil olmak üzere il, ilçe ve köylerden toplumun tüm kesimlerinden çocukların katılımını sağlayan bir yapı oluşturulması yönünde gerekli düzenlemeler yapılacak.
Çocuğun yaşadığı her alanda özel hayatın gizliliği ve korunması için yasal ve idari tedbirler alınacak. Özellikle medyada ve adalet sisteminde çocuğun mahremiyeti ilkesinin daha dikkatli uygulanması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.
Eğitim sisteminde farklı inanç ve kültürlere saygı anlayışı esas alınacak, bilhassa seçmeli din derslerinde bu hususa önem verilecek.
Öğrenci servisleri yeniden gözden geçirilecek
Öğrenci ve kreş servisleriyle ilgili yasal ve idari düzenlemeler çocukların güvenliği açısından yeniden gözden geçirilecek.
Okul sistemi dışında kalan ve çocukların sisteme dahil edilmesi ve okul terklerinin önlenmesi için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak.
Öğretmen ve idareciler okul sistemi dışına çıkmış ya da sistem dışına çıkma riski altındaki çocuklarla ilgili hizmet için eğitim programları yoluyla bilgilendirilecek.
Bölgesel farklılıkların azaltılması için dezavantajlı ailelerin yaşadığı mahalle ve bölgelerde bulunan okullar bütçe imkanları dahilinde daha fazla kaynak aktarımı sağlanarak, bu okulların donanımı artırılacak. Dezavantajlı ailelerin çocuklarının gittiği okullara deneyimli öğretmenleri çekmek için ve bu okullarda kalıcı kılmak için öğretmenlere belli teşvikler tanınacak. Aynı zamanda bu okullarda öğretmen sayısı artırılacak.
Öğrencilerin ortaöğretime gelmeden önce portfolyoları çıkartılarak hangi alanlarda daha yetenekli oldukları tespit edilecek ve ortaöğretimde program seçiminden kaynaklanacak sorunlar en aza indirilecek.
İstismar mağdurlarına yönelik psikososyal destek birimleri oluşturulacak
Çocuklara yönelik madde bağımlılığı tedavi merkezleri yaygınlaştırılacak ve geliştirilecek.
Cinsel istismar mağduru çocukların adli süreçte ikincil örselenmelerini engellemek üzere kurulan sektörler arası işbirliği ile hizmet veren "Çocuk İzlem Merkezi Modeli" ülke genelinde yaygınlaştırılacak.
Bilhassa cinsel istismar mağduru çocuk ve ailesi olmak üzere ihmal ve istismar mağdurlarına yönelik ücretsiz psikososyal destek ve rehabilitasyon hizmetinin verildiği, mağdur ve ailesinin düzenli takip edildiği ve sektörler arası işbirliği ile hizmet veren özel birimler oluşturulacak. Hizmet modelinin altyapı ve kapsamını belirlemek üzere ilgili kurum temsilcilerinin katılımıyla çalışma grubu oluşturulacak.
Çalışan çocukların fiziksel psikolojik ve sosyal gelişimlerinin ve çalışma koşullarının izlenmesi ve mevzuat uyarınca haklarının korunabilmesi için takip sistemi kurulacak. Bu kapsamda illerde "Çocuk İşçiliği İzleme Birimleri" oluşturularak, yerel düzeyde izleme sağlanacak. Bu birimler, çalışan çocukların gelişim süreçlerinin desteklenmesini sağlayacak programlar geliştirecek.
Sanatsal, kültürel faaliyetlerde ve reklam sektöründe çalıştırılan çocuklara yönelik mevzuat düzenlemesi yapılacak.
Tek ebeveynli aileler için ücretsiz kreş
Anne ve babaların ve bilhassa kadının aile reisi olduğu tek ebeveynli aileleri ve çalışan anneleri destekleyen yasal düzenlemeler yapılacak. Özellikle çocuğun temel öz güven duygusunun geliştiği 0-3 yaş döneminde çocuğun temel bakımını üstlenen ebeveyn için daha esnek çalışma koşulları sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacak. Tek ebeveynli ailelere yönelik ücretsiz kreş hizmeti verilmesi için yasal düzenlemeler yapılacak.
Çocuklarla ya da çocuklar için çalışan özellikle onlarla aynı ortamda bulunacak personelin seçiminde özel ihtimam gösterilmesi gerekli yasal düzenlemeler yapılacak. Özellikle çocuklara karşı şiddet, bilhassa cinsel şiddet suçlarının, sicil kaydında aranması ve bu hususta zaman aşımının geçerli olmaması çocuğun cinsel istismarıyla ilgili herhangi bir suça bulaşmış kişilerin bu tür meslek ya da gönüllü faaliyetlere alınmasının yasaklanması için gerekli düzenlemeler yapılacak.
Ensest ayrı bir suç olarak düzenlenecek
Çocuğun cinsel istismarı suçunda failin niteliğine göre suçların tarif edilmesi ve çocuğun menfaatine uygun biçimde müeyyide uygulanmasını sağlamak üzere gerekli düzenlemeler yapılacak.
Ensest mevzuatta ayrı bir suç türü olarak düzenlenecek. Hukuk fakültelerinin de çocuk hukuku alanının müfredata girmesi sağlanacak. Çocuk mahkemelerinin ihtiyaçları karşılanacak ve dava sürelerinin kısaltılması ve çocuk tutukluluk sürelerinin azaltılması için gerekli tedbirler alınacak. Çocuk mahkemesi, savcısı ve ağır ceza mahkemesi sayısı artırılacak.
Engelli veya ihmal/istismar edilmiş adli vakaların, Basın Kanunu'na muhalefetle medya tarafından ifşa edilerek zavallı, mağdur gösterilerek suistimal edilmesi engellenecek.
Mama reklamlarının anne sütü alma oranlarını düşürdüğü dikkate alınarak, ilgili mevzuat yeniden gözden geçirilecek.
Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Aralık 2013 22:42
Gösterim: 1371
Milli Eğitim Bakanı Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını bildirdi
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını belirterek, "Atanamayan öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru değil. Oynamayın" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Milli Eğitim, Çevre ve Şehircilik ile Dışişleri bakanlıklarının 2014 yılı bütçeleri üzerinde bakanlar, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını bildirdi.
"Öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru mu?"diye sorulduğunu Avcı, "Aynı şeyi ben de size söylüyorum. Atanamayan öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru değil. Oynamayın" dedi.
Avcı, AK Pakti hükümetlerinin, 2002'den beri eğitimi en öncelikli gündem maddesine haline getirdiğini, bu önceliğini politikalarının merkezine yerleştirdiğini söyledi.
FATİH projesiyle ilgili bilgi veren Avcı, bu projenin, bilişim ve iletişim alanında küresel ölçekte yaşanan değişimin eğitim sektöründe kullanılmasını hedefleyen çok önemli bir reform girişimi olduğunu kaydetti.
FATİH Projesi'nin merkezine öğrenciyi ve öğretmeni alan, bilgiye ulaşmada bütün engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen, çocukların çağın yeniliklerini küçük yaşlardan itibaren tanıyabilmelerini öngören bir çalışma olduğunu ifade eden Avcı, "Artık her öğrencimiz ile bire bir ilgilenebileceğimiz, eğitimini ve öğretimini güçlendirebileceğimiz bir çağa geldik" dedi.
2015 yılı sonuna kadar tüm ortaokul ve liseler akıllı tahtaya geçecek
2015 yılı sonuna kadar bütün ortaokul ve lise sınıflarına etkileşimli tahtaların kurulmuş olacağını dile getiren Avcı, FATİH Projesi'yle her öğrencinin eğitim içeriğine her yerden ulaşabilmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını bildirdi
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını belirterek, "Atanamayan öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru değil. Oynamayın" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Milli Eğitim, Çevre ve Şehircilik ile Dışişleri bakanlıklarının 2014 yılı bütçeleri üzerinde bakanlar, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Avcı, Şubat 2014'de 10 bin, Ağustos 2014'de 40 bin olmak üzere 50 bin öğretmen alacaklarını bildirdi.
"Öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru mu?"diye sorulduğunu Avcı, "Aynı şeyi ben de size söylüyorum. Atanamayan öğretmen adaylarının duygularıyla oynamak doğru değil. Oynamayın" dedi.
Avcı, AK Pakti hükümetlerinin, 2002'den beri eğitimi en öncelikli gündem maddesine haline getirdiğini, bu önceliğini politikalarının merkezine yerleştirdiğini söyledi.
FATİH projesiyle ilgili bilgi veren Avcı, bu projenin, bilişim ve iletişim alanında küresel ölçekte yaşanan değişimin eğitim sektöründe kullanılmasını hedefleyen çok önemli bir reform girişimi olduğunu kaydetti.
FATİH Projesi'nin merkezine öğrenciyi ve öğretmeni alan, bilgiye ulaşmada bütün engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen, çocukların çağın yeniliklerini küçük yaşlardan itibaren tanıyabilmelerini öngören bir çalışma olduğunu ifade eden Avcı, "Artık her öğrencimiz ile bire bir ilgilenebileceğimiz, eğitimini ve öğretimini güçlendirebileceğimiz bir çağa geldik" dedi.
2015 yılı sonuna kadar tüm ortaokul ve liseler akıllı tahtaya geçecek
2015 yılı sonuna kadar bütün ortaokul ve lise sınıflarına etkileşimli tahtaların kurulmuş olacağını dile getiren Avcı, FATİH Projesi'yle her öğrencinin eğitim içeriğine her yerden ulaşabilmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Aralık 2013 09:07
Gösterim: 1514
Milli Eğitim Bakanlığı, PISA'ya ilişkin ön raporunu yayımladı. "Türkiye'de PISA 2012 matematik puanlarındaki farklılığın yüzde 62'sinin okul türleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı sonucuna ulaşıldı. Son dönemlerde okul türlerinin azaltılması ve liselerin dönüştürülmesi gibi çalışmaların bu olumsuzluğu azaltmaya yönelik önemli sonuçlar ortaya koyacağı düşünülüyor.
MEB 2012 PISA Eğitim Ön Raporu için Tıklayın
MEB, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü OECD tarafından 2000 yılından itibaren başlatılan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırması niteliğinde olan PISA'nın 2012 sonuçlarına ilişkin veri tabanındaki veri ve dokümanları kullanılarak hazırlanan rapor, Bakanlığın internet sitesinden açıklandı.
Rapora göre, Türkiye, matematik, fen ve okuma alanlarında, geçmiş uygulamalara kıyasla kayda değer bir gelişme göstermekle birlikte OECD ortalamasının altında yer aldı ve OECD tarafından belirtilen asgari performans düzeyinin altında kalan öğrenci oranı azaldı. Ancak bu oran hala OECD ortalaması kadar düşük değil.
Türkiye'de PISA 2012 matematik puanlarındaki farklılığın yüzde 62'sinin okul türleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı sonucuna ulaşıldı. Son dönemlerde okul türlerinin azaltılması ve liselerin dönüştürülmesi gibi çalışmaların bu olumsuzluğu azaltmaya yönelik önemli sonuçlar ortaya koyacağı düşünülüyor.
2003-2012 yıllarında Türkiye'nin matematikte düzey 1 ve altındaki öğrenci oranı yüzde 27,7'den yüzde 15,5'e düştü. Ancak bu oran hala OECD ortalamasındaki düzey 1 ve altındaki öğrenci oranının yaklaşık 1,5 katı. Buna karşılık, son 10 yılda matematik alanında düzey 6'da bulunan öğrenci oranı ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,2'ye geriledi. Bu oran ise OECD ortalamasının yaklaşık 2 puan gerisinde ve oldukça dikkati çekici.
Türkiye, üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci oranı bakımından OECD ortalamasının altında kalıyor. Ancak 15 yaş civarındaki öğrenci nüfusu diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduğu için, üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci sayısı bakımından ön sıralara çıkıyor. Türkiye’nin bu avantajını kullanabilmesi için öğrencilerinin geneline kaliteli bir öğrenim imkanı sunması gerekiyor. Buna rağmen, Türkiye’de bölgeler arasında ve özellikle okul türleri arasında önemli başarı farklılıkları halen devam ediyor.
Türkiye'de düşük sosyoekonomik bir altyapıdan gelen öğrencilerin oranı yaklaşık yüzde 69. Öğrencilerin sosyoekonomik durumlarıyla PISA testlerinde gösterdikleri performans arasında pozitif yönde ve önemli bir ilişki olduğu bulgusundan hareket edildiğinde, başarılarının artmasında sadece öğrencilere sunulan öğretimin kalitesinin değil, aynı zamanda ülkenin toplumsal kalkınmışlık düzeyinin de gelişmesinin de rol oynadığı görülüyor. Nitekim yapılan istatistiksel analizlerde, Türkiye’de öğrencilerin sosyoekonomik durumlarının OECD ortalaması civarında olduğu varsayımı altında, Türkiye’nin matematik, fen ve okuma alanlarındaki performansının OECD ortalamasına ulaşabileceği yorumu ortaya çıkıyor.
Alt sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerinin performansı daha yüksek
Türkiye'nin geçmiş yıllara kıyasla PISA test performansındaki iyileşme, öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri dikkate alınarak incelendiğinde, alt sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin performanslarındaki artışın, üst sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerden daha fazla olduğu görülüyor.
Benzer şekilde, Türkiye alt sosyoekonomik düzeyde olmasına rağmen, matematik başarısı bakımından OECD genelinde ilk yüzde 25’e giren öğrenci oranının da 2003-2012 yıllarında kayda değer şekilde arttığı görülüyor. Kız öğrenciler özelinde bu oran yüzde 2’den yüzde 8 civarına ulaştı. Bu durum düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilere sunulan öğrenim imkanlarının arttığının bir göstergesi.
Türkiye’nin her üç alandaki ortalama başarısı giderek artıyor. Bunun sebepleri arasında, 2002 ve 2013 yıllarında eğitime ayrılan bütçenin 7,460 milyar TL’den 47,496 milyar TL’ye ulaşmış olmasının etkili olduğu düşünülüyor.
Okula aidiyet en fazla Türkiye'de arttı
Türkiye'de öğrencilerin okulları hakkındaki görüşlerinin ve öğretmenleriyle ilişkilerinin oldukça olumlu olduğu, ayrıca geçmiş yıllara kıyasla öğrenci-öğretmen ilişkisinin daha da iyileştiği görülüyor. Öğrencilerin okula karşı aidiyet hisleri de 2003-2012 döneminde en fazla Türkiye' de arttı.
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu okulda mutlu olduklarını belirtti. Ancak derse geç kalma, "Ders kırma" veya "Okulu asma" oranlarının OECD ortalamasının oldukça üzerinde olduğu görülüyor. Okulların alanlarında nitelikli öğretmen ihtiyaçlarının hala devam ettiği dikkati çekiyor. Geçmiş yıllara kıyasla okulların fiziki koşulları ve eğitim kaynakları açısından durumlarının iyileştiği PISA sonuçlarında ilk bakışta dikkat çeken diğer bulgular arasında yer alıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, PISA'ya ilişkin ön raporunu yayımladı. "Türkiye'de PISA 2012 matematik puanlarındaki farklılığın yüzde 62'sinin okul türleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı sonucuna ulaşıldı. Son dönemlerde okul türlerinin azaltılması ve liselerin dönüştürülmesi gibi çalışmaların bu olumsuzluğu azaltmaya yönelik önemli sonuçlar ortaya koyacağı düşünülüyor.
MEB 2012 PISA Eğitim Ön Raporu için Tıklayın
MEB, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü OECD tarafından 2000 yılından itibaren başlatılan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırması niteliğinde olan PISA'nın 2012 sonuçlarına ilişkin veri tabanındaki veri ve dokümanları kullanılarak hazırlanan rapor, Bakanlığın internet sitesinden açıklandı.
Rapora göre, Türkiye, matematik, fen ve okuma alanlarında, geçmiş uygulamalara kıyasla kayda değer bir gelişme göstermekle birlikte OECD ortalamasının altında yer aldı ve OECD tarafından belirtilen asgari performans düzeyinin altında kalan öğrenci oranı azaldı. Ancak bu oran hala OECD ortalaması kadar düşük değil.
Türkiye'de PISA 2012 matematik puanlarındaki farklılığın yüzde 62'sinin okul türleri arasındaki farklılıktan kaynaklandığı sonucuna ulaşıldı. Son dönemlerde okul türlerinin azaltılması ve liselerin dönüştürülmesi gibi çalışmaların bu olumsuzluğu azaltmaya yönelik önemli sonuçlar ortaya koyacağı düşünülüyor.
2003-2012 yıllarında Türkiye'nin matematikte düzey 1 ve altındaki öğrenci oranı yüzde 27,7'den yüzde 15,5'e düştü. Ancak bu oran hala OECD ortalamasındaki düzey 1 ve altındaki öğrenci oranının yaklaşık 1,5 katı. Buna karşılık, son 10 yılda matematik alanında düzey 6'da bulunan öğrenci oranı ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,2'ye geriledi. Bu oran ise OECD ortalamasının yaklaşık 2 puan gerisinde ve oldukça dikkati çekici.
Türkiye, üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci oranı bakımından OECD ortalamasının altında kalıyor. Ancak 15 yaş civarındaki öğrenci nüfusu diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduğu için, üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci sayısı bakımından ön sıralara çıkıyor. Türkiye’nin bu avantajını kullanabilmesi için öğrencilerinin geneline kaliteli bir öğrenim imkanı sunması gerekiyor. Buna rağmen, Türkiye’de bölgeler arasında ve özellikle okul türleri arasında önemli başarı farklılıkları halen devam ediyor.
Türkiye'de düşük sosyoekonomik bir altyapıdan gelen öğrencilerin oranı yaklaşık yüzde 69. Öğrencilerin sosyoekonomik durumlarıyla PISA testlerinde gösterdikleri performans arasında pozitif yönde ve önemli bir ilişki olduğu bulgusundan hareket edildiğinde, başarılarının artmasında sadece öğrencilere sunulan öğretimin kalitesinin değil, aynı zamanda ülkenin toplumsal kalkınmışlık düzeyinin de gelişmesinin de rol oynadığı görülüyor. Nitekim yapılan istatistiksel analizlerde, Türkiye’de öğrencilerin sosyoekonomik durumlarının OECD ortalaması civarında olduğu varsayımı altında, Türkiye’nin matematik, fen ve okuma alanlarındaki performansının OECD ortalamasına ulaşabileceği yorumu ortaya çıkıyor.
Alt sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerinin performansı daha yüksek
Türkiye'nin geçmiş yıllara kıyasla PISA test performansındaki iyileşme, öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri dikkate alınarak incelendiğinde, alt sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin performanslarındaki artışın, üst sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerden daha fazla olduğu görülüyor.
Benzer şekilde, Türkiye alt sosyoekonomik düzeyde olmasına rağmen, matematik başarısı bakımından OECD genelinde ilk yüzde 25’e giren öğrenci oranının da 2003-2012 yıllarında kayda değer şekilde arttığı görülüyor. Kız öğrenciler özelinde bu oran yüzde 2’den yüzde 8 civarına ulaştı. Bu durum düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilere sunulan öğrenim imkanlarının arttığının bir göstergesi.
Türkiye’nin her üç alandaki ortalama başarısı giderek artıyor. Bunun sebepleri arasında, 2002 ve 2013 yıllarında eğitime ayrılan bütçenin 7,460 milyar TL’den 47,496 milyar TL’ye ulaşmış olmasının etkili olduğu düşünülüyor.
Okula aidiyet en fazla Türkiye'de arttı
Türkiye'de öğrencilerin okulları hakkındaki görüşlerinin ve öğretmenleriyle ilişkilerinin oldukça olumlu olduğu, ayrıca geçmiş yıllara kıyasla öğrenci-öğretmen ilişkisinin daha da iyileştiği görülüyor. Öğrencilerin okula karşı aidiyet hisleri de 2003-2012 döneminde en fazla Türkiye' de arttı.
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu okulda mutlu olduklarını belirtti. Ancak derse geç kalma, "Ders kırma" veya "Okulu asma" oranlarının OECD ortalamasının oldukça üzerinde olduğu görülüyor. Okulların alanlarında nitelikli öğretmen ihtiyaçlarının hala devam ettiği dikkati çekiyor. Geçmiş yıllara kıyasla okulların fiziki koşulları ve eğitim kaynakları açısından durumlarının iyileştiği PISA sonuçlarında ilk bakışta dikkat çeken diğer bulgular arasında yer alıyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Aralık 2013 12:32
Gösterim: 2681