Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada,  "Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla molotoflarla sapanlarla demir bilyelerle kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından parti genel merkezinde düzenlenen anma programına katıldı.

Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, Akif'in Çanakkale Destanı şiirinin son bölümündeki ''Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor peygamber'' mısrasını okudu.

Bu şiirin içinde çok ilginç tespitler olduğunu, Akif'in Bedir zaferiyle Çanakkale zaferini kıyasladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bununla ilgili çok eleştirenler oldu merhum Akif'i, ama onlar Akif'in baktığı pencereden bakmadılar. Orada aslında tespit, o nazlanış, o yakalayış farklıydı. Akif, Mehmetçiğin destanını yazdığı kadar, şehitlerin ruhuna en güzel Fatiha tefsirlerini yazdığı kadar istikbale, atiye yönelik de bizlere çok anlamlı bir miras bıraktı.

Akif her zaman okumayı, araştırmayı, ilmi teşvik etti. Maziden devralınan mirasın öz güven içinde atiye taşınmasını, yani geleceğe taşınmasını tavsiye etti. Akif'in Asım'dan ve Asım'ın neslinden beklediği buydu. Göğsünde imanla her bir gencin istikbali şekillendirecek bir ruh ve aksiyona sahip olmasını istedi. Ben, siz genç kardeşlerimden bunu istiyorum. Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla dolaşabilir, birileri ellerinde molotoflarla dolaşabilir, birileri ellerinde sapanlarla demir bilyelerle dolaşabilir, birileri ellerinde birçok çeşitli, akla hayale gelmez, kilit taşlarıyla şunla bunla dolaşabilir, ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak, o tuşlarla dünyaya evet yeniden dirilişimizin destanını yazacak.''

''Bu medeniyetin evladıydı''

Mehmet Akif'in babası Mehmet Tahir Efendi'nin Kosova sınırları içindeki İpek kasabasında doğmuş alim bir zat olduğunu anlatan Erdoğan, şunları belirtti:

''Nereden nereye. Biz de nerelerden geliyoruz. Onun için sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar büyük olduğunu iyi bilelim. Mehmet Akif'in merhume annesi Emine Şerife Hanım aslen Buharalı. Tokatlı bir aileye mensup. Yani Mehmet Akif köken itibariyle bir Arnavut'tu. Ama Akif'te öyle bir milliyetçilik anlayışı vardı ki Türkiye'nin İstiklal Marşı'nı yazacak kadar, dikkat edin Arnavut Türk milletinin İstiklal Marşı'nı yazıyor. Bu milletin, bu toprakların, bu medeniyetin evladıydı.

Şimdi neye gayret ediyorlar bu ülkede, bu güzel ülkemde. Fitneyi, nifakı içimize sokmak, içeriden ve dışarıdan bizi bölmek parçalamak için, böl-parçala-yönet anlayışıyla bunun gayreti içindeler. İşte bu mısralar Akif'in dilinde ve gönlünde farklı bir şekilde tezahür etse de aslında asırlar öncesinden, Ahmet Yesevi'nin asırlar öncesinden, Hz. Mevlana'nın, Yunus Emre'nin mısralarıdır. Bu mısralar ilhamını Kur'an-ı Kerim'den almış mısralardır. İşte bu mısralara sahip çıkıp. Bunları ulaşabildiğimiz her kardeşimize, her coğrafyaya anlatmak, bize Akif'ten tevarüs etmiş bir emanettir, bir mesuliyettir.''

> AK Parti gençliği bilgisayarla dolaşacak

Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada,  "Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla molotoflarla sapanlarla demir bilyelerle kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından parti genel merkezinde düzenlenen anma programına katıldı.

Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, Akif'in Çanakkale Destanı şiirinin son bölümündeki ''Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor peygamber'' mısrasını okudu.

Bu şiirin içinde çok ilginç tespitler olduğunu, Akif'in Bedir zaferiyle Çanakkale zaferini kıyasladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bununla ilgili çok eleştirenler oldu merhum Akif'i, ama onlar Akif'in baktığı pencereden bakmadılar. Orada aslında tespit, o nazlanış, o yakalayış farklıydı. Akif, Mehmetçiğin destanını yazdığı kadar, şehitlerin ruhuna en güzel Fatiha tefsirlerini yazdığı kadar istikbale, atiye yönelik de bizlere çok anlamlı bir miras bıraktı.

Akif her zaman okumayı, araştırmayı, ilmi teşvik etti. Maziden devralınan mirasın öz güven içinde atiye taşınmasını, yani geleceğe taşınmasını tavsiye etti. Akif'in Asım'dan ve Asım'ın neslinden beklediği buydu. Göğsünde imanla her bir gencin istikbali şekillendirecek bir ruh ve aksiyona sahip olmasını istedi. Ben, siz genç kardeşlerimden bunu istiyorum. Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla dolaşabilir, birileri ellerinde molotoflarla dolaşabilir, birileri ellerinde sapanlarla demir bilyelerle dolaşabilir, birileri ellerinde birçok çeşitli, akla hayale gelmez, kilit taşlarıyla şunla bunla dolaşabilir, ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak, o tuşlarla dünyaya evet yeniden dirilişimizin destanını yazacak.''

''Bu medeniyetin evladıydı''

Mehmet Akif'in babası Mehmet Tahir Efendi'nin Kosova sınırları içindeki İpek kasabasında doğmuş alim bir zat olduğunu anlatan Erdoğan, şunları belirtti:

''Nereden nereye. Biz de nerelerden geliyoruz. Onun için sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar büyük olduğunu iyi bilelim. Mehmet Akif'in merhume annesi Emine Şerife Hanım aslen Buharalı. Tokatlı bir aileye mensup. Yani Mehmet Akif köken itibariyle bir Arnavut'tu. Ama Akif'te öyle bir milliyetçilik anlayışı vardı ki Türkiye'nin İstiklal Marşı'nı yazacak kadar, dikkat edin Arnavut Türk milletinin İstiklal Marşı'nı yazıyor. Bu milletin, bu toprakların, bu medeniyetin evladıydı.

Şimdi neye gayret ediyorlar bu ülkede, bu güzel ülkemde. Fitneyi, nifakı içimize sokmak, içeriden ve dışarıdan bizi bölmek parçalamak için, böl-parçala-yönet anlayışıyla bunun gayreti içindeler. İşte bu mısralar Akif'in dilinde ve gönlünde farklı bir şekilde tezahür etse de aslında asırlar öncesinden, Ahmet Yesevi'nin asırlar öncesinden, Hz. Mevlana'nın, Yunus Emre'nin mısralarıdır. Bu mısralar ilhamını Kur'an-ı Kerim'den almış mısralardır. İşte bu mısralara sahip çıkıp. Bunları ulaşabildiğimiz her kardeşimize, her coğrafyaya anlatmak, bize Akif'ten tevarüs etmiş bir emanettir, bir mesuliyettir.''

Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 07:40

Gösterim: 1330

Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi ve öğrencilerden özür diledi

ODTÜ’de yaşanan olayların ardından İstanbul’da üniversitelerin yayınladığı bildirileree tepkilerden biri de Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinden geldi. Rektörlük binası önünde toplanan öğrenciler Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga’ın bizlerle konuşmasını, ortak bildirideki imzasını çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz yoksa eylemlerimize devam edeceğiz açıklaması yaptı. Bunun üzerine üç öğrenci ile konuşmayı kabul eden Rektör Tolga “Sabah basına açıklama yaptım, sanırım yanlış anlaşılma söz konusu, polisin uyguladığı orantısız güce de karşıyım” dedi ancak bu açıklama yeterli bulunmadı ve protestolar devam etti.

Prof. Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi.

Ancak bu açıklama da öğrencileri tatmin etmedi. Öğrenciler, “Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga bizimle konuşana kadar bekleyeceğiz. Bildirinin altındaki imzasını geri çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz” dedi. Rektör yaptığı görüşmelerin ardından megafonla öğrencilere seslendi. Daha önce yaptığı açıklamanın aynısını tekrar yapan Prof. Dr. Ethem Tolga, konuşmasının sonunda yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Bunun üzerine öğrenciler dağıldı.

> Rektör sözleri için öğrencilerden özür diledi

Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi ve öğrencilerden özür diledi

ODTÜ’de yaşanan olayların ardından İstanbul’da üniversitelerin yayınladığı bildirileree tepkilerden biri de Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinden geldi. Rektörlük binası önünde toplanan öğrenciler Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga’ın bizlerle konuşmasını, ortak bildirideki imzasını çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz yoksa eylemlerimize devam edeceğiz açıklaması yaptı. Bunun üzerine üç öğrenci ile konuşmayı kabul eden Rektör Tolga “Sabah basına açıklama yaptım, sanırım yanlış anlaşılma söz konusu, polisin uyguladığı orantısız güce de karşıyım” dedi ancak bu açıklama yeterli bulunmadı ve protestolar devam etti.

Prof. Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi.

Ancak bu açıklama da öğrencileri tatmin etmedi. Öğrenciler, “Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga bizimle konuşana kadar bekleyeceğiz. Bildirinin altındaki imzasını geri çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz” dedi. Rektör yaptığı görüşmelerin ardından megafonla öğrencilere seslendi. Daha önce yaptığı açıklamanın aynısını tekrar yapan Prof. Dr. Ethem Tolga, konuşmasının sonunda yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Bunun üzerine öğrenciler dağıldı.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 00:22

Gösterim: 1980

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.

Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.

Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.

Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.

Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.

> Öğretim üyeleri mescide karşı çıktı

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.

Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.

Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.

Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.

Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 14:44

Gösterim: 1771

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri  Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel  sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini  veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya  zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.

> Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri’ne silahlı saldırı

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri  Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel  sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini  veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya  zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 09:30

Gösterim: 1757

Başbakan Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğretti? Lastik ne zaman yakılır, molotof nasıl yapılır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Olayda sadece demir leblebi atmak yok, sırtlarda çantaların içinde kilit taşları, onun yanında molotoflar, bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Merak ediyorum, bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda nasıl yakılır veyahutta molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır. Bu mu öğretildi bunlara? Biz de öğrencilik yaptık, biz kimsenin burnunu kanatmadık. Öyle yetiştik, geldik'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Allah korusun bir başka siyasi parti kendi kitlesini bu öğrencilerin karşısına dikerse o zaman CHP Genel Başkanı ne diyecek, bu sorumsuzluğun hesabını nasıl verecek? CHP tarih boyunca bu olayların hesabını vermedi, darbelerdeki rolünü sorgulamadı, öğrenci olaylarındaki rolünü sorgulamadı, Çorum'daki, Sivas'taki, Kahramanmaraş'taki rolünü sorgulamadı. Bugün çıkıp sorumsuzca şiddet uygulayan eylemcilerin sırtını sıvazlamak klasik bir CHP pişkinliğidir. Medyayı da muhalefet partilerini de öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırıyorum.''

Bizimle final filan yapamazsınız

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını ''kendileri için final yılı'' ilan ettiğini anımsatarak, ''Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'Finali bir yıl daha erteledik'. Avcunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede, bizimle final falan yapamazsınız, yapamazsınız. Ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız ya da kendinize yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok'' diye konuştu.

> Başbakan Erdoğan’dan 3. ODTÜ açıklaması

Başbakan Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğretti? Lastik ne zaman yakılır, molotof nasıl yapılır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Olayda sadece demir leblebi atmak yok, sırtlarda çantaların içinde kilit taşları, onun yanında molotoflar, bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Merak ediyorum, bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda nasıl yakılır veyahutta molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır. Bu mu öğretildi bunlara? Biz de öğrencilik yaptık, biz kimsenin burnunu kanatmadık. Öyle yetiştik, geldik'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Allah korusun bir başka siyasi parti kendi kitlesini bu öğrencilerin karşısına dikerse o zaman CHP Genel Başkanı ne diyecek, bu sorumsuzluğun hesabını nasıl verecek? CHP tarih boyunca bu olayların hesabını vermedi, darbelerdeki rolünü sorgulamadı, öğrenci olaylarındaki rolünü sorgulamadı, Çorum'daki, Sivas'taki, Kahramanmaraş'taki rolünü sorgulamadı. Bugün çıkıp sorumsuzca şiddet uygulayan eylemcilerin sırtını sıvazlamak klasik bir CHP pişkinliğidir. Medyayı da muhalefet partilerini de öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırıyorum.''

Bizimle final filan yapamazsınız

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını ''kendileri için final yılı'' ilan ettiğini anımsatarak, ''Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'Finali bir yıl daha erteledik'. Avcunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede, bizimle final falan yapamazsınız, yapamazsınız. Ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız ya da kendinize yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 13:31

Gösterim: 1675


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.