Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak alınabileceği, öğretilebileceği ve öğrenileceği' yönündeki açıklamasından sonra Milli Eğitim Bakanlığı Mardin Artuklu ve Bingöl Üniversitesi'ne Kürtçe öğretmen yetiştirmek için görev verdi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'nın önümüzdeki eğitim sezonundan itibaren 4. sınıftan sonra isteyen öğrencilere Kürtçe seçmeli ders eğitimi verilecek açıklamasından sonra bakanlık, Kürtçe eğitim veren Mardin Artuklu Üniversitesi ile irtibata geçmiş rektörlükten hem brifing almış hem kendilerinden Kürtçe eğitim ile ilgili bir rapor istemişti. Rapor doğrultusunda MEB, Mardin Artuklu Üniversitesi'nden bin, Bingöl Üniversitesi'ne ise 200 öğretmen yetiştirmek üzere görev verdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın önerisi üzerine, Kürtçe öğretmeni yetiştirmek amacıyla Mardin Artuklu Üniversitesi Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde 2012-2013 öğretim yılının eylül ve şubat aylarında 500'er tezsiz yüksek lisans öğrencisi alınacak ve bir yıl süreli bu programdan mezun olacak adaylar Kürtçe öğretmeni olarak atanacak.
Tezsiz yüksek lisans programına başvuru koşulları ise eğitim fakültelerinin Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği mezunları ile fen edebiyat fakültesinin Türk dili ve edebiyatı ile çağdaş Türk lehçeleri bölümlerinden mezun olanlar başvurabilir. Bu bölümlerden mezun olup formasyonu olmayanlara alan dersleriyle birlikte formasyon dersleri de verilecek. Başvuruda ayrıca ALES sözel puanından en az 55 puan alma şartı getirilmiş.
Başvuru tarihleri 25 Haziran - 27 Temmuz 2012, yazılı sınav 28 Temmuz 2012, sonuçların ilan tarihi 03 Ağustos 2012 ve kesin kayıt tarihi ise 06-31 Ağustos 2012 olarak belirlendi. Konu hakkında gazetecilere bilgiler veren MAÜ Rektör Vekili ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof.Dr.Kadri Yıldırım, "Milli Eğitim Bakanlığı okullarda Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasına ilişkin bir beyanı oldu. Bu beyan pratiğe yansıdı . fakat uygulamanın nasıl başlayacağı ve bu dersi verecek olan öğretmenlerin veya öğretmen adayların kimler arasında seçileceği sorusu hep kafalarda takıldı. Yaptığımız görüşmeler sonucunda bakanlık bize 5 alanla sınırlı bir liste verdi. Bu alanda mezun olanların 2 dönem boyunca 1 yıl tezsiz yüksek lisansa tabi tutulmasını ve mümkün olduğunca fazla aday almamızı istediler. Bakanlık yetkililerinin belirlediği alanlara göre kontenjanımızın eylül ayında 500 kişi Şubat ayında da olmasını uygun gördük."dedi.
Yetiştirecekleri öğretmenlerin 2013 yılında ancak mezun olacaklarını hatırlatan Prof.Dr. Yıldırım, 2012 sezonunda eğitim vermeye hazırlanan bakanlığın kendi belirleyeceği öğretmenlerle ve kendi belirleyeceği pilot okullarda uygulamaya koyacağı bilgisini verdi.
Prof.Dr. Yıldırım, bu alanlarda eğitim materyalleri için üniversite akademisyenlerinin hummalı bir çalışmanın içine girdiklerini ve ders kitabı olarak okutulacak yayımlarının basıma verildiğini kaydetti.
(Zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak alınabileceği, öğretilebileceği ve öğrenileceği' yönündeki açıklamasından sonra Milli Eğitim Bakanlığı Mardin Artuklu ve Bingöl Üniversitesi'ne Kürtçe öğretmen yetiştirmek için görev verdi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'nın önümüzdeki eğitim sezonundan itibaren 4. sınıftan sonra isteyen öğrencilere Kürtçe seçmeli ders eğitimi verilecek açıklamasından sonra bakanlık, Kürtçe eğitim veren Mardin Artuklu Üniversitesi ile irtibata geçmiş rektörlükten hem brifing almış hem kendilerinden Kürtçe eğitim ile ilgili bir rapor istemişti. Rapor doğrultusunda MEB, Mardin Artuklu Üniversitesi'nden bin, Bingöl Üniversitesi'ne ise 200 öğretmen yetiştirmek üzere görev verdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın önerisi üzerine, Kürtçe öğretmeni yetiştirmek amacıyla Mardin Artuklu Üniversitesi Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde 2012-2013 öğretim yılının eylül ve şubat aylarında 500'er tezsiz yüksek lisans öğrencisi alınacak ve bir yıl süreli bu programdan mezun olacak adaylar Kürtçe öğretmeni olarak atanacak.
Tezsiz yüksek lisans programına başvuru koşulları ise eğitim fakültelerinin Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği mezunları ile fen edebiyat fakültesinin Türk dili ve edebiyatı ile çağdaş Türk lehçeleri bölümlerinden mezun olanlar başvurabilir. Bu bölümlerden mezun olup formasyonu olmayanlara alan dersleriyle birlikte formasyon dersleri de verilecek. Başvuruda ayrıca ALES sözel puanından en az 55 puan alma şartı getirilmiş.
Başvuru tarihleri 25 Haziran - 27 Temmuz 2012, yazılı sınav 28 Temmuz 2012, sonuçların ilan tarihi 03 Ağustos 2012 ve kesin kayıt tarihi ise 06-31 Ağustos 2012 olarak belirlendi. Konu hakkında gazetecilere bilgiler veren MAÜ Rektör Vekili ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof.Dr.Kadri Yıldırım, "Milli Eğitim Bakanlığı okullarda Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasına ilişkin bir beyanı oldu. Bu beyan pratiğe yansıdı . fakat uygulamanın nasıl başlayacağı ve bu dersi verecek olan öğretmenlerin veya öğretmen adayların kimler arasında seçileceği sorusu hep kafalarda takıldı. Yaptığımız görüşmeler sonucunda bakanlık bize 5 alanla sınırlı bir liste verdi. Bu alanda mezun olanların 2 dönem boyunca 1 yıl tezsiz yüksek lisansa tabi tutulmasını ve mümkün olduğunca fazla aday almamızı istediler. Bakanlık yetkililerinin belirlediği alanlara göre kontenjanımızın eylül ayında 500 kişi Şubat ayında da olmasını uygun gördük."dedi.
Yetiştirecekleri öğretmenlerin 2013 yılında ancak mezun olacaklarını hatırlatan Prof.Dr. Yıldırım, 2012 sezonunda eğitim vermeye hazırlanan bakanlığın kendi belirleyeceği öğretmenlerle ve kendi belirleyeceği pilot okullarda uygulamaya koyacağı bilgisini verdi.
Prof.Dr. Yıldırım, bu alanlarda eğitim materyalleri için üniversite akademisyenlerinin hummalı bir çalışmanın içine girdiklerini ve ders kitabı olarak okutulacak yayımlarının basıma verildiğini kaydetti.
(Zaman)
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Haziran 2012 14:02
Gösterim: 5578
Üniversite adaylarının katıldığı Lisans Yerleştirme Sınavı'nın (LYS) edebiyat-coğrafya sınavı (LYS-3) sona erdi.
Türkiye'de 81 il merkeziyle Lefkoşa'da gerçekleştirilen sınava, 666 bin 163 aday katıldı.
Tek oturumda uygulanan sınav 120 dakika sürdü. Sınavda 80 soru sorulan öğrencilere, Türk dili ve edebiyatıyla coğrafya-1 testleri yöneltildi.
Türk dili ve edebiyatı testinde 56 soru için 85 dakika süre; coğrafya-1 testinde ise 24 soru için 35 dakika süre verildi. Testler ayrı soru kitapçıklarında yer alırken, tek cevap kağıdı kullanıldı.
Adayların çoğunluğu, kimlik ve güvenlik kontrolleriyle salona giriş işlemlerinin zamanında yapılabilmesi için sabah erken saatlerden itibaren sınav yerlerine geldi. Sınavların yapıldığı binalara girişte adayların ve sınav görevlilerinin üstleri emniyet görevlilerince arandı.
Sınav sırasında ÖSYM'yi temsil eden özel görevliler sınav salonlarını dolaşarak, gereken bütün önlemleri aldı.
LYS maratonu, yarın yapılacak LYS-2 fen bilimleri sınavıyla sona erecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Üniversite adaylarının katıldığı Lisans Yerleştirme Sınavı'nın (LYS) edebiyat-coğrafya sınavı (LYS-3) sona erdi.
Türkiye'de 81 il merkeziyle Lefkoşa'da gerçekleştirilen sınava, 666 bin 163 aday katıldı.
Tek oturumda uygulanan sınav 120 dakika sürdü. Sınavda 80 soru sorulan öğrencilere, Türk dili ve edebiyatıyla coğrafya-1 testleri yöneltildi.
Türk dili ve edebiyatı testinde 56 soru için 85 dakika süre; coğrafya-1 testinde ise 24 soru için 35 dakika süre verildi. Testler ayrı soru kitapçıklarında yer alırken, tek cevap kağıdı kullanıldı.
Adayların çoğunluğu, kimlik ve güvenlik kontrolleriyle salona giriş işlemlerinin zamanında yapılabilmesi için sabah erken saatlerden itibaren sınav yerlerine geldi. Sınavların yapıldığı binalara girişte adayların ve sınav görevlilerinin üstleri emniyet görevlilerince arandı.
Sınav sırasında ÖSYM'yi temsil eden özel görevliler sınav salonlarını dolaşarak, gereken bütün önlemleri aldı.
LYS maratonu, yarın yapılacak LYS-2 fen bilimleri sınavıyla sona erecek.
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Haziran 2012 13:08
Gösterim: 3772
Bağcılar Belediyesi tarafından, Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi’nde bir yıl boyunca eğitim alan kursiyerlere sertifikaları verildi.
Bağcılar Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi Bahçesi’nde düzenlenen “Yılsonu Etkinliği ve Sertifika Programı”na Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ve eşi Emine Çağrıcı’nın yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu, Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul’un eşi Emine Yurdakul, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Bağcılar Kurucu Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık’ın eşi ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kadınların toplumdaki değerini belirten Bağacılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, “Farklılığı fark ettiren eller, kadın kültür ve sanat merkezinde bağcılardaki çalışmalarla kurumsallaşmış oldu. Eğer çalışmak geleceğe yönelikse meyvesi de güzel oluyor. İşbirliği içinde yönettiğim çalışmalarda 30’un üzerinde meslek edinme kursu gerçekleştiriyoruz. Bugün en büyük sivil toplum hareketi, meslek edinme kursu İstanbul Meslek Edinme Kursları’dır. Günümüzde talep o kadar çok ki bu kurslar yetersiz hale geldi. Daha fazla yapmak için, Güneşli bölgemizi de ihale aşamasına getirdik. Bu yılda inşallah daha fazla yapmak için başlayacağız” dedi.
Sertifika törenine iştirak eden İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu, kursiyerlerin sevincine ortak olmanın kendilerine sevinç verdiğini dile getirerek, “Tohumlar atıldı, ekinler biçildi. Kursiyerler sertifikalarını almayı hak etti. Bize de bu güzel günde sizlerin arasında olmak, bu güzel paylaşımda yer almak kaldı. Biliyoruz ki acılar ve sevinçler paylaşıldıkça kıymet buluyor. Sizlerin arasında olmak benim için çok özel ve güzel. Aldığınız her sertifika bizler almış kadar kıymetli” şeklinde konuştu.
Programın sonunda, en yaşlı kursiyer unvanını alarak konuşma yapan Gülseren Malkoç, “Kendi çabamla katkı yapmaya çalışan bir ablanızım. 6 ay eğitim alarak hemşirelik yaptım sokak sokak gezdim. Bilgisayardan anlamıyordum. Bu sefer bilgisayar eğitimi alacağım öğreneceğim. Kendi ellerimle işlerimi halledeceğim dedim ve aldım. Aynı zamanda diksiyon derslerine de girdim onun sertifikasını da inşallah alacağım” dedi.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, katılımlarından dolayı Gül Mutlu’ya bir tablo hediye etti. Eğitimlerini tamamlayan yaklaşık 1200 kadın, sertifikalarını protokol konuklarının elinden alarak, hatıra fotoğrafı çektirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bağcılar Belediyesi tarafından, Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi’nde bir yıl boyunca eğitim alan kursiyerlere sertifikaları verildi.
Bağcılar Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi Bahçesi’nde düzenlenen “Yılsonu Etkinliği ve Sertifika Programı”na Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ve eşi Emine Çağrıcı’nın yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu, Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul’un eşi Emine Yurdakul, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Bağcılar Kurucu Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık’ın eşi ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kadınların toplumdaki değerini belirten Bağacılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, “Farklılığı fark ettiren eller, kadın kültür ve sanat merkezinde bağcılardaki çalışmalarla kurumsallaşmış oldu. Eğer çalışmak geleceğe yönelikse meyvesi de güzel oluyor. İşbirliği içinde yönettiğim çalışmalarda 30’un üzerinde meslek edinme kursu gerçekleştiriyoruz. Bugün en büyük sivil toplum hareketi, meslek edinme kursu İstanbul Meslek Edinme Kursları’dır. Günümüzde talep o kadar çok ki bu kurslar yetersiz hale geldi. Daha fazla yapmak için, Güneşli bölgemizi de ihale aşamasına getirdik. Bu yılda inşallah daha fazla yapmak için başlayacağız” dedi.
Sertifika törenine iştirak eden İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu, kursiyerlerin sevincine ortak olmanın kendilerine sevinç verdiğini dile getirerek, “Tohumlar atıldı, ekinler biçildi. Kursiyerler sertifikalarını almayı hak etti. Bize de bu güzel günde sizlerin arasında olmak, bu güzel paylaşımda yer almak kaldı. Biliyoruz ki acılar ve sevinçler paylaşıldıkça kıymet buluyor. Sizlerin arasında olmak benim için çok özel ve güzel. Aldığınız her sertifika bizler almış kadar kıymetli” şeklinde konuştu.
Programın sonunda, en yaşlı kursiyer unvanını alarak konuşma yapan Gülseren Malkoç, “Kendi çabamla katkı yapmaya çalışan bir ablanızım. 6 ay eğitim alarak hemşirelik yaptım sokak sokak gezdim. Bilgisayardan anlamıyordum. Bu sefer bilgisayar eğitimi alacağım öğreneceğim. Kendi ellerimle işlerimi halledeceğim dedim ve aldım. Aynı zamanda diksiyon derslerine de girdim onun sertifikasını da inşallah alacağım” dedi.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, katılımlarından dolayı Gül Mutlu’ya bir tablo hediye etti. Eğitimlerini tamamlayan yaklaşık 1200 kadın, sertifikalarını protokol konuklarının elinden alarak, hatıra fotoğrafı çektirdi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Haziran 2012 12:07
Gösterim: 5037
Ünlü İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali'nin New York'taki bir sanat galerisinde sergilenen tablosu çalındı.
Venus Over Manhattan Sanat Galerisi yetkilileri, "Cartel des Don Juan Tenorio" adlı tablonun müşteri gibi davranan bir kişi tarafından çalındığını açıkladı.
Güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde hırsız, güvenlik görevlisinden fotoğraf çekmek için izin istiyor, güvenlik görevlisi uzaklaşır uzaklaşmaz tabloyu duvardan indirip yanında getirdiği büyük siyah bir torbaya koyuyor.
Dali'nin 1949 yılında tamamladığı tabloya yaklaşık 150 bin dolar değer biçiliyor.
Koleksiyoncu Adam Lindemann'a ait Venus Over Manhattan Sanat Galerisi, Mayıs ayında açılmıştı. Galeride 19. yüzyıla ait eserler sergileniyordu.
(ahaber)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ünlü İspanyol sürrealist ressam Salvador Dali'nin New York'taki bir sanat galerisinde sergilenen tablosu çalındı.
Venus Over Manhattan Sanat Galerisi yetkilileri, "Cartel des Don Juan Tenorio" adlı tablonun müşteri gibi davranan bir kişi tarafından çalındığını açıkladı.
Güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde hırsız, güvenlik görevlisinden fotoğraf çekmek için izin istiyor, güvenlik görevlisi uzaklaşır uzaklaşmaz tabloyu duvardan indirip yanında getirdiği büyük siyah bir torbaya koyuyor.
Dali'nin 1949 yılında tamamladığı tabloya yaklaşık 150 bin dolar değer biçiliyor.
Koleksiyoncu Adam Lindemann'a ait Venus Over Manhattan Sanat Galerisi, Mayıs ayında açılmıştı. Galeride 19. yüzyıla ait eserler sergileniyordu.
(ahaber)
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Haziran 2012 12:37
Gösterim: 6202
National Geographic dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre her14 günde dünya üzerinde konuşulan bir dil yok oluyor.
Kabile dilleri dahil, dünyada toplam 7 bin civarında farklı dilin var olduğu tahmin edilirken bu dillerin en az yarısının terk edilmek üzere olduğu belirtiliyor. Araştırmada, çoğu yerel olan bu dillerin yerlerini İngilizce, İspanyolca ve Mandarince gibi belli coğrafyalarda yaygın konuşulan dillere bıraktığın ifade ediliyor
Bir dil sessiz kalınca ne olur?
Rusya’nın kuzeyinde ve özerk bir bölge olan Tuva’da, Tuva dilinin yanı sıra Rusça ve İngilizce konuşuluyor. Yüzyıllardır aynı bölgede geleneksel bir yaşam süren Tuvalıların, bazı adetlerini anlatmak için seçtikleri kelimelerin başka bir dilde tam karşılığı bulunamıyor. Örneğin hayvanlara karşı merhamet ve şefkatin ifadesi olarak, kesim yaparken bir tören düzenleniyor. Tuvalıların dillerine mal olan bu törene ve kesme biçimine verilen isim ‘khoj özeeri’. Bu kelimenin diğer dillerdeki karşılığını bulmak için bir ya da birden fazla cümle kurmak gerekiyor. Yazıda bu ve buna benzer birçok örnek, dillerin kültürle olan bağlantısına örnek olarak gösteriliyor. Dillerin yok olmasıyla birlikte bu kültürel özelliklerin de zamanla kaybolacağı vurgulanıyor.
Yaklaşık 7 milyar insanın yaşadığı tahmin edilen dünyada, yaşayan 7 bin farklı dilin her birine istatistiksel anlamda 1 milyon kişi düşüyor. Ancak dünya nüfusunun yüzde 85’i yaygın olan 85 dili konuşurken yalnızca 8,5 milyon insan 3 bin 500 farklı dili paylaşıyor. Ana dili İngilizce olan nüfusun 328 milyon olduğu belirtilirken, Mandarince konuşan kişi sayısının yaklaşık 845 milyon olduğu belirtiliyor. Dünyanın en az konuşulan dillerinden biri olan Tuva dilinin ise yalnızca 235 bin konuşanı bulunuyor. Dilbilimcilere göre, önümüzdeki yüzyıl içinde 3 bin 500 dil unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Binden fazla yerel dil, şu an kritik ya da yok olmak üzere olan diller listesinde yer alıyor.
Korumak için ne yapılabilir?
Araştırmada, globalleşme ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte sınırların kalktığı ve bu sebeple yerel dillere olan ilginin azaldığı söyleniyor. Teknoloji, ticaret ve iletişim dünyasına hakim olan dillerin bir cazibe unsuru haline geldiği belirtiliyor. Bu sebeple ailelerin çocuklarını yabancı dil öğrenme konusunda yönlendirdikleri belirtilirken göçler sebebiyle yeni nesiller yerel dili öğrenemiyor. Bunun yanı sıra küçük kabilelerin daha da bölünerek yalnızca gruplar halinde yaşamasının da bu süreçte etkili olduğu ifade ediliyor.
Dilbilimciler, kritik olarak belirlenen ve listeye alınan dilleri korumaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda telaffuz bilgileri kaydedilirken sözlük çalışmaları yapılıyor. Ancak bir dilin hayatta kalması için bu çalışmaların yeterli olmadığını ve bunu ancak o dili konuşanların koruyabileceğinden bahsediliyor. Araştırma yapmak için ABD’nin uzak coğrafyalarındaki bir köye giden iki dilbilimci, yerel dillerin korunması ile ilgili ümitsizliğini şu sözlerle anlatıyor: “Bir genç yanımıza geldi ve bize şarkı söylemek istediğini söyledi. Heyecanla bekledik ve genç bilinen bir rapçinin bilinen bir şarkısını söylemeye başladı. Dillerin ne kadar yoğun bir aşınmaya maruz kaldığını ve dilleri korumanın zorluğunu o zaman fark ettim.”
(haberler)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
National Geographic dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre her14 günde dünya üzerinde konuşulan bir dil yok oluyor.
Kabile dilleri dahil, dünyada toplam 7 bin civarında farklı dilin var olduğu tahmin edilirken bu dillerin en az yarısının terk edilmek üzere olduğu belirtiliyor. Araştırmada, çoğu yerel olan bu dillerin yerlerini İngilizce, İspanyolca ve Mandarince gibi belli coğrafyalarda yaygın konuşulan dillere bıraktığın ifade ediliyor
Bir dil sessiz kalınca ne olur?
Rusya’nın kuzeyinde ve özerk bir bölge olan Tuva’da, Tuva dilinin yanı sıra Rusça ve İngilizce konuşuluyor. Yüzyıllardır aynı bölgede geleneksel bir yaşam süren Tuvalıların, bazı adetlerini anlatmak için seçtikleri kelimelerin başka bir dilde tam karşılığı bulunamıyor. Örneğin hayvanlara karşı merhamet ve şefkatin ifadesi olarak, kesim yaparken bir tören düzenleniyor. Tuvalıların dillerine mal olan bu törene ve kesme biçimine verilen isim ‘khoj özeeri’. Bu kelimenin diğer dillerdeki karşılığını bulmak için bir ya da birden fazla cümle kurmak gerekiyor. Yazıda bu ve buna benzer birçok örnek, dillerin kültürle olan bağlantısına örnek olarak gösteriliyor. Dillerin yok olmasıyla birlikte bu kültürel özelliklerin de zamanla kaybolacağı vurgulanıyor.
Yaklaşık 7 milyar insanın yaşadığı tahmin edilen dünyada, yaşayan 7 bin farklı dilin her birine istatistiksel anlamda 1 milyon kişi düşüyor. Ancak dünya nüfusunun yüzde 85’i yaygın olan 85 dili konuşurken yalnızca 8,5 milyon insan 3 bin 500 farklı dili paylaşıyor. Ana dili İngilizce olan nüfusun 328 milyon olduğu belirtilirken, Mandarince konuşan kişi sayısının yaklaşık 845 milyon olduğu belirtiliyor. Dünyanın en az konuşulan dillerinden biri olan Tuva dilinin ise yalnızca 235 bin konuşanı bulunuyor. Dilbilimcilere göre, önümüzdeki yüzyıl içinde 3 bin 500 dil unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Binden fazla yerel dil, şu an kritik ya da yok olmak üzere olan diller listesinde yer alıyor.
Korumak için ne yapılabilir?
Araştırmada, globalleşme ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte sınırların kalktığı ve bu sebeple yerel dillere olan ilginin azaldığı söyleniyor. Teknoloji, ticaret ve iletişim dünyasına hakim olan dillerin bir cazibe unsuru haline geldiği belirtiliyor. Bu sebeple ailelerin çocuklarını yabancı dil öğrenme konusunda yönlendirdikleri belirtilirken göçler sebebiyle yeni nesiller yerel dili öğrenemiyor. Bunun yanı sıra küçük kabilelerin daha da bölünerek yalnızca gruplar halinde yaşamasının da bu süreçte etkili olduğu ifade ediliyor.
Dilbilimciler, kritik olarak belirlenen ve listeye alınan dilleri korumaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda telaffuz bilgileri kaydedilirken sözlük çalışmaları yapılıyor. Ancak bir dilin hayatta kalması için bu çalışmaların yeterli olmadığını ve bunu ancak o dili konuşanların koruyabileceğinden bahsediliyor. Araştırma yapmak için ABD’nin uzak coğrafyalarındaki bir köye giden iki dilbilimci, yerel dillerin korunması ile ilgili ümitsizliğini şu sözlerle anlatıyor: “Bir genç yanımıza geldi ve bize şarkı söylemek istediğini söyledi. Heyecanla bekledik ve genç bilinen bir rapçinin bilinen bir şarkısını söylemeye başladı. Dillerin ne kadar yoğun bir aşınmaya maruz kaldığını ve dilleri korumanın zorluğunu o zaman fark ettim.”
(haberler)
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Haziran 2012 11:53
Gösterim: 3870