Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

 

Bakanlığın SBS kararına itirazı reddedildi Peki SBS’de şimdi ne olacak? Hayati Oktay yazdı…

2013 Haziran ayında 8’inci sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 18. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı itiraz reddedildi.

Haziran ayında gerçekleştirilen sınav sonrasında Almanca ve İngilizce cevap kâğıtlarının karışması sebebiyle 718 öğrencinin puanı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yeniden hesaplanmıştı Ocak ayında Ankara 18. İdare Mahkemesi, İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın, açtığı dava sonucu 8 Haziran 2013’te yapılan Seviye Belirleme Sınav (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı almıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ise ise 23 Ocak’ta, yürütmeyi durdurma kararına Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz etmişti. Mahkeme MEB’in bu itirazını reddetti.

Şimdi ne olacak?

Mahkeme İtirazı reddettiğine göre puanların yeniden hesaplanması gerekir. Öğrenciler tercih ettikleri okula yerleşti ve bir dönemi tamamladılar.. Bu karar önemli sonuçlar doğruracaktır .Çünkü puanlar  tekrar hesaplandığında öğrenciler şuan kayıtlı olduğu okuldan daha üst puanlı bir okula  girme hakkına kavuşabilir. Bu bir takım sorunları beraberinde getireceği gibi büyük bir mağduriyetin yaşanmasına da sebep olur. Puanlar yeniden hesaplanırsa ve daha yüksek puan alanlar okul değiştirme hakkından faydalanmak isterse bu hak verilmeli. Gerekirse Ek kontenjan açılmalı ve bu hak verilmelidir. Okul değişikliği isteyen veliler bu hakka sahip olmalıdır. Ancak Galatasaray Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesine yerleştirdiğiniz bir öğrenciye de seni bu okuldan çıkarıyoruz diyemezsiniz. Bu kargaşa oluşturacak bir sonuç, Keşke bu daha önceden öngörülmüş olsaydı.

HAYATİ OKTAY

UZMAN EĞİTİMCİ

> Bakanlığın itirazı reddedildi Peki SBS’de şimdi ne olacak?

 

Bakanlığın SBS kararına itirazı reddedildi Peki SBS’de şimdi ne olacak? Hayati Oktay yazdı…

2013 Haziran ayında 8’inci sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 18. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı itiraz reddedildi.

Haziran ayında gerçekleştirilen sınav sonrasında Almanca ve İngilizce cevap kâğıtlarının karışması sebebiyle 718 öğrencinin puanı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yeniden hesaplanmıştı Ocak ayında Ankara 18. İdare Mahkemesi, İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın, açtığı dava sonucu 8 Haziran 2013’te yapılan Seviye Belirleme Sınav (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı almıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ise ise 23 Ocak’ta, yürütmeyi durdurma kararına Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz etmişti. Mahkeme MEB’in bu itirazını reddetti.

Şimdi ne olacak?

Mahkeme İtirazı reddettiğine göre puanların yeniden hesaplanması gerekir. Öğrenciler tercih ettikleri okula yerleşti ve bir dönemi tamamladılar.. Bu karar önemli sonuçlar doğruracaktır .Çünkü puanlar  tekrar hesaplandığında öğrenciler şuan kayıtlı olduğu okuldan daha üst puanlı bir okula  girme hakkına kavuşabilir. Bu bir takım sorunları beraberinde getireceği gibi büyük bir mağduriyetin yaşanmasına da sebep olur. Puanlar yeniden hesaplanırsa ve daha yüksek puan alanlar okul değiştirme hakkından faydalanmak isterse bu hak verilmeli. Gerekirse Ek kontenjan açılmalı ve bu hak verilmelidir. Okul değişikliği isteyen veliler bu hakka sahip olmalıdır. Ancak Galatasaray Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesine yerleştirdiğiniz bir öğrenciye de seni bu okuldan çıkarıyoruz diyemezsiniz. Bu kargaşa oluşturacak bir sonuç, Keşke bu daha önceden öngörülmüş olsaydı.

HAYATİ OKTAY

UZMAN EĞİTİMCİ

Son Güncelleme: Salı, 04 Şubat 2014 11:43

Gösterim: 2108

2013 yılında yapılan SBS'de yürütmeyi durdurma kararına MEB tarafından yapılan itiraz başvurusu reddedildi

18. İdare Mahkemesi’nin 2013 Haziran ayında 8’inci sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle verdiği yürütmeyi durdurma kararına, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı itiraz reddedildi.

Ocak ayında Ankara 18. İdare Mahkemesi, CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın, açtığı dava sonucu 8 Haziran 2013’te yapılan Seviye Belirleme Sınav (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı almıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ise ise 23 Ocak’ta, yürütmeyi durdurma kararına Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz etmişti. Mahkeme MEB’in bu itirazını reddetti.

Aydın Ayaydın, davanın gerekçesi olarak yabancı dil sınavında tüm dillerin İngilizce cevap şıkkına göre değerlendirilmiş olması nedeniyle SBS sonuçlarının yanlış hesaplanmasını göstermişti.

> MEB'in SBS itirazı reddedildi

2013 yılında yapılan SBS'de yürütmeyi durdurma kararına MEB tarafından yapılan itiraz başvurusu reddedildi

18. İdare Mahkemesi’nin 2013 Haziran ayında 8’inci sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle verdiği yürütmeyi durdurma kararına, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı itiraz reddedildi.

Ocak ayında Ankara 18. İdare Mahkemesi, CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın, açtığı dava sonucu 8 Haziran 2013’te yapılan Seviye Belirleme Sınav (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı almıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ise ise 23 Ocak’ta, yürütmeyi durdurma kararına Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz etmişti. Mahkeme MEB’in bu itirazını reddetti.

Aydın Ayaydın, davanın gerekçesi olarak yabancı dil sınavında tüm dillerin İngilizce cevap şıkkına göre değerlendirilmiş olması nedeniyle SBS sonuçlarının yanlış hesaplanmasını göstermişti.

Son Güncelleme: Salı, 04 Şubat 2014 11:59

Gösterim: 1358

Türkiye'nin refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından en yüksek dereceye sahip A+ ilçeleri Ankara, İstanbul ve İzmir'de yer alıyor. 2013'te İstanbul'un refah seviyesi ve eğitim düzeyi en yüksek ilçesi Beşiktaş olurken, en düşük ilçesi ise Sultanbeyli oldu

REIDIN, Sosyo-Ekonomik Derecelendirme (SED) ile Adana, Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir ve Kocaeli illerine ait 71 ilçe ve bunlara bağlı 481 mahalleyi refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey açısından derecelendirdiği çalışmasında 2013 yılı 1'nci yarı verilerini açıkladı.

İlçe ve mahallelerin göreli sosyo-ekonomik derecelerini ve sıralamalarını gösteren çalışma, kullanılan değişkenler yardımıyla bölgeleri refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzeylerine göre sıraladı.

AA muhabirinin REIDIN-SED ortak çalışmasından derlediği bilgiye göre, Türkiye'nin refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından en yüksek dereceye sahip A+ ilçeleri Ankara, İstanbul ve İzmir'de yer alıyor. Diğer taraftan, Adana, Bursa ve Kocaeli ilçelerinin derecelerinde yılın ilk yarısına göre bir yükselişin olduğu görülürken, Antalya ilçeleri genelinde dönemler arası değişim nispeten daha az yaşandı.

2013 yılının ilk beş A+ ilçeleri şöyle sıralandı:

Şehir

İlçe

Derece

Sıralama

İstanbul

Beşiktaş

A+

1.

İstanbul

Adalar

A+

2.

İstanbul

Kadıköy

A+

3.

İstanbul

Bakırköy

A+

4.

İstanbul

Sarıyer

A+

5.

2013 yılını A+ derecesi ile geçiren ilçelere baktığımızda, sırasını ve derecesini koruyan Beşiktaş’ın yanında Adalar ve Sarıyer yıl içerisinde yükselerek yerini alan ilçeler olarak öne çıkıyor. Kadıköy ve Bakırköy ilçeleri A+ derecesini koruyan fakat puan olarak 2013 yılını kayıpla kapatan ilçeler olarak göze çarpıyor.

Refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından İstanbul'un en düşük dereceye sahip C- ilçelerinin başında ise Sultanbeyli geliyor  Onu Arnavutköy ve Sultangazi takip ediyor.

Şehir İlçe Derece Sıralama
İstanbul Sultangazi C- 68.
İstanbul Arnavutköy C- 69.
İstanbul Sultanbeyli C- 71.

İzmir’in Karşıyaka ve Narlıdere ilçeleri bir önceki döneme göre gelişim göstererek A+ derecesine sahip olan ilçeler olarak dikkat çekiyor. İstanbul Eyüp, Maltepe, Zeytinburnu ve Antalya Konyaaltı gelişim göstererek bir üst dereceye ulaşan ilçelere örnek olarak gösterilebilir.

Sosyo-ekonomik derecelendirmede esas alınan yüksek öğretim oranı ve konut yoğunluğu değişkenleri için ilçelerdeki duruma bakıldığında birinci sırada yer alan Beşiktaş, yüzde 34 ile yüksek öğretim oranının en yüksek olduğu ilçe konumunda bulunuyor. İncelenen 71 ilçe arasında 68'nci sırada bulunan Sultangazi ile 69'ncu ve 71'nci sırada yer alan Arnavutköy ile Sultanbeyli, yüzde 3 ile yüksek öğretim oranının en düşük olduğu ilçeler olarak dikkat çekiyor.

343 bin 696 daire sayısı ile konut yoğunluğunun en yüksek olduğu ilçe konumundaki Ankara’nın Çankaya ilçesi  7'nci sırada olup, 8 bin 364 daire sayısı ile konut yoğunluğu en düşük olduğu İstanbul’un Şile ilçesi ise 19' ncu sırada yer alıyor..

2013 yılının ilk 5 A+ mahalleleri ise şöyle:

Şehir

İlçe

Mahalle

Derece

Sıralama

İstanbul

Beşiktaş

Bebek

A+

1.

İstanbul

Beşiktaş

Etiler

A+

2.

İstanbul

Beşiktaş

Arnavutköy

A+

3.

İstanbul

Kadıköy

Fenerbahçe

A+

4.

İstanbul

Şişli

Teşvikiye

A+

5.

Sıralamanın değişmez isimlerinden Bebek, Etiler, Levent, Caddebostan, Arnavutköy, Gümüşsuyu, Fenerbahçe, Teşvikiye gibi mahalleler A+ derecesinde yerlerini korurken, İstanbul dışında A+ derecesinde mahallesi bulunan şehir bulunmuyor.

Bunun yanında, gelişim göstererek bir üst dereceye tırmanan ve dönemsel olarak tutarlı şekilde değer kazanan bölgelerden olan Maslak bir önceki döneme göre sıralamada 19, Fikirtepe ise 20 sıra yükseldi.

Eğitimin en yüksek olduğu mahalle İzmir'deki Mavişehir, en düşük olduğu mahalle ise Esenyurt'taki Pınar Mahallesi

Sosyo-ekonomik derecelendirmede esas alınan yüksek öğretim oranı ve konut yoğunluğu değişkenleri için mahallelerde durum incelendiğinde, 481 mahalle arasında  yüzde 50 ile yüksek öğretim oranının en yüksek olduğu mahalle 37'nci sırada bulunan İzmir/Karşıyaka/Mavişehir iken, yüzde 2 ile yüksek öğretim oranının en düşük olduğu mahalle 481'nci sırada bulunan İstanbul/Esenyurt/Pınar mahallesi oldu.

37 bin 637 daire sayısı ile konut yoğunluğu en yüksek olan İstanbul/Küçükçekmece/Atakent mahallesi sıralamada 49'ncu, 324 daire sayısı ile konut yoğunluğu en düşük olan İzmir/Konak/Namık Kemal Mahallesi ise 445'nci sırada yer aldı.

Konu ile ilgili görüşlerini aktaran, REIDIN Veri Uzmanı Burcu Köksal, çalışma kapsamında alınan sonuçlara bakıldığında, oturmuş bir düzene sahip olan mahallelerin derecelendirmelerinde aşırı değişkenliklerin görülmediğini ancak yıldızı parlayan bölgelerin, çeşitli değişimlerle nitelikli gayrimenkul ve demografinin bölgeye kazandırılması neticesinde yüksek derecelere doğru kaydığını söyledi.

Dünya genelinde özellikle ulaşılabilir veriler doğrultusunda, il bazında yapılan ve bölgenin karakteristiğini ortaya koyan çalışmalara rastlamanın mümkün olduğunu anlatan Köksal, "REIDIN olarak bu çalışmaları Türkiye’nin mahalleleri seviyesinde yapmak ve bölgelerin birbirlerine görece üstünlükleri ile derecelerini ölçümlüyor olmak şeffaflık ve ulaşılabilir veri anlamında büyük önem taşıyor. Bu araştırmalardan başta gayrimenkul geliştiricileri, yatırımcı ve danışmanları olmak üzere telekom, perakende ve hızlı tüketim şirketlerinin de faydalandığını görüyoruz" dedi.

Yakın dönemde Türkiye genelindeki bütün mahallelerin çalışmaya dahil edileceğini belirten Köksal, bu sayede İstanbul mahallelerinin kendi içinde karşılaştırmasını yapabilecekleri gibi Gaziantep, Samsun, Kayseri gibi bütün ülke illerinin mahallelerinin de görece üstünlüklerini ölçümleyebileceklerini kaydetti.

> Türkiye’nin eğitim seviyesi en yüksek il ve ilçeleri

Türkiye'nin refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından en yüksek dereceye sahip A+ ilçeleri Ankara, İstanbul ve İzmir'de yer alıyor. 2013'te İstanbul'un refah seviyesi ve eğitim düzeyi en yüksek ilçesi Beşiktaş olurken, en düşük ilçesi ise Sultanbeyli oldu

REIDIN, Sosyo-Ekonomik Derecelendirme (SED) ile Adana, Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir ve Kocaeli illerine ait 71 ilçe ve bunlara bağlı 481 mahalleyi refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey açısından derecelendirdiği çalışmasında 2013 yılı 1'nci yarı verilerini açıkladı.

İlçe ve mahallelerin göreli sosyo-ekonomik derecelerini ve sıralamalarını gösteren çalışma, kullanılan değişkenler yardımıyla bölgeleri refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzeylerine göre sıraladı.

AA muhabirinin REIDIN-SED ortak çalışmasından derlediği bilgiye göre, Türkiye'nin refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından en yüksek dereceye sahip A+ ilçeleri Ankara, İstanbul ve İzmir'de yer alıyor. Diğer taraftan, Adana, Bursa ve Kocaeli ilçelerinin derecelerinde yılın ilk yarısına göre bir yükselişin olduğu görülürken, Antalya ilçeleri genelinde dönemler arası değişim nispeten daha az yaşandı.

2013 yılının ilk beş A+ ilçeleri şöyle sıralandı:

Şehir

İlçe

Derece

Sıralama

İstanbul

Beşiktaş

A+

1.

İstanbul

Adalar

A+

2.

İstanbul

Kadıköy

A+

3.

İstanbul

Bakırköy

A+

4.

İstanbul

Sarıyer

A+

5.

2013 yılını A+ derecesi ile geçiren ilçelere baktığımızda, sırasını ve derecesini koruyan Beşiktaş’ın yanında Adalar ve Sarıyer yıl içerisinde yükselerek yerini alan ilçeler olarak öne çıkıyor. Kadıköy ve Bakırköy ilçeleri A+ derecesini koruyan fakat puan olarak 2013 yılını kayıpla kapatan ilçeler olarak göze çarpıyor.

Refah, yaşanabilirlik ve kültürel düzey bakımından İstanbul'un en düşük dereceye sahip C- ilçelerinin başında ise Sultanbeyli geliyor  Onu Arnavutköy ve Sultangazi takip ediyor.

Şehir İlçe Derece Sıralama
İstanbul Sultangazi C- 68.
İstanbul Arnavutköy C- 69.
İstanbul Sultanbeyli C- 71.

İzmir’in Karşıyaka ve Narlıdere ilçeleri bir önceki döneme göre gelişim göstererek A+ derecesine sahip olan ilçeler olarak dikkat çekiyor. İstanbul Eyüp, Maltepe, Zeytinburnu ve Antalya Konyaaltı gelişim göstererek bir üst dereceye ulaşan ilçelere örnek olarak gösterilebilir.

Sosyo-ekonomik derecelendirmede esas alınan yüksek öğretim oranı ve konut yoğunluğu değişkenleri için ilçelerdeki duruma bakıldığında birinci sırada yer alan Beşiktaş, yüzde 34 ile yüksek öğretim oranının en yüksek olduğu ilçe konumunda bulunuyor. İncelenen 71 ilçe arasında 68'nci sırada bulunan Sultangazi ile 69'ncu ve 71'nci sırada yer alan Arnavutköy ile Sultanbeyli, yüzde 3 ile yüksek öğretim oranının en düşük olduğu ilçeler olarak dikkat çekiyor.

343 bin 696 daire sayısı ile konut yoğunluğunun en yüksek olduğu ilçe konumundaki Ankara’nın Çankaya ilçesi  7'nci sırada olup, 8 bin 364 daire sayısı ile konut yoğunluğu en düşük olduğu İstanbul’un Şile ilçesi ise 19' ncu sırada yer alıyor..

2013 yılının ilk 5 A+ mahalleleri ise şöyle:

Şehir

İlçe

Mahalle

Derece

Sıralama

İstanbul

Beşiktaş

Bebek

A+

1.

İstanbul

Beşiktaş

Etiler

A+

2.

İstanbul

Beşiktaş

Arnavutköy

A+

3.

İstanbul

Kadıköy

Fenerbahçe

A+

4.

İstanbul

Şişli

Teşvikiye

A+

5.

Sıralamanın değişmez isimlerinden Bebek, Etiler, Levent, Caddebostan, Arnavutköy, Gümüşsuyu, Fenerbahçe, Teşvikiye gibi mahalleler A+ derecesinde yerlerini korurken, İstanbul dışında A+ derecesinde mahallesi bulunan şehir bulunmuyor.

Bunun yanında, gelişim göstererek bir üst dereceye tırmanan ve dönemsel olarak tutarlı şekilde değer kazanan bölgelerden olan Maslak bir önceki döneme göre sıralamada 19, Fikirtepe ise 20 sıra yükseldi.

Eğitimin en yüksek olduğu mahalle İzmir'deki Mavişehir, en düşük olduğu mahalle ise Esenyurt'taki Pınar Mahallesi

Sosyo-ekonomik derecelendirmede esas alınan yüksek öğretim oranı ve konut yoğunluğu değişkenleri için mahallelerde durum incelendiğinde, 481 mahalle arasında  yüzde 50 ile yüksek öğretim oranının en yüksek olduğu mahalle 37'nci sırada bulunan İzmir/Karşıyaka/Mavişehir iken, yüzde 2 ile yüksek öğretim oranının en düşük olduğu mahalle 481'nci sırada bulunan İstanbul/Esenyurt/Pınar mahallesi oldu.

37 bin 637 daire sayısı ile konut yoğunluğu en yüksek olan İstanbul/Küçükçekmece/Atakent mahallesi sıralamada 49'ncu, 324 daire sayısı ile konut yoğunluğu en düşük olan İzmir/Konak/Namık Kemal Mahallesi ise 445'nci sırada yer aldı.

Konu ile ilgili görüşlerini aktaran, REIDIN Veri Uzmanı Burcu Köksal, çalışma kapsamında alınan sonuçlara bakıldığında, oturmuş bir düzene sahip olan mahallelerin derecelendirmelerinde aşırı değişkenliklerin görülmediğini ancak yıldızı parlayan bölgelerin, çeşitli değişimlerle nitelikli gayrimenkul ve demografinin bölgeye kazandırılması neticesinde yüksek derecelere doğru kaydığını söyledi.

Dünya genelinde özellikle ulaşılabilir veriler doğrultusunda, il bazında yapılan ve bölgenin karakteristiğini ortaya koyan çalışmalara rastlamanın mümkün olduğunu anlatan Köksal, "REIDIN olarak bu çalışmaları Türkiye’nin mahalleleri seviyesinde yapmak ve bölgelerin birbirlerine görece üstünlükleri ile derecelerini ölçümlüyor olmak şeffaflık ve ulaşılabilir veri anlamında büyük önem taşıyor. Bu araştırmalardan başta gayrimenkul geliştiricileri, yatırımcı ve danışmanları olmak üzere telekom, perakende ve hızlı tüketim şirketlerinin de faydalandığını görüyoruz" dedi.

Yakın dönemde Türkiye genelindeki bütün mahallelerin çalışmaya dahil edileceğini belirten Köksal, bu sayede İstanbul mahallelerinin kendi içinde karşılaştırmasını yapabilecekleri gibi Gaziantep, Samsun, Kayseri gibi bütün ülke illerinin mahallelerinin de görece üstünlüklerini ölçümleyebileceklerini kaydetti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Şubat 2014 11:23

Gösterim: 3169

MEB'in ehliyet sınavlarına getirdiği yeni düzenlemenin üzerinden geçen altı ayda ehliyet alabilenlerin oranı bazı illerde yüzde 40'lara kadar düştü

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) ehliyet sınavlarına getirdiği yeni düzenlemenin üzerinden geçen altı ayda ehliyet alabilenlerin sayısı bazı illerde yüzde 40'lara kadar düştü.

Bakanlık verilerine göre, direksiyon uygulama sınavlarına ilk girişte başarısız olanların yüzde 70'i,  dubalar arasına geri geri kurallara göre park yapamadı.

 

 

AB ülkeleri 

İlk girişte direksiyon sınavı başarı yüzdesi %

Türkiye (yönetmelik öncesi)

95

AB ortalaması

58

Almanya 

72

İsviçre 

65

İsveç

61

Danimarka 

60

Fransa 

55

Hollanda

48

İngiltere

45

Yönetmelikten önce Türkiye genelinde direksiyon sınavlarına ilk girişte başarı yüzdesi yüzde 95 iken, yönetmeliğin uygulanmaya başladığı Temmuz ayından itibaren bu başarı oranı yüzde 72'ye düştü. Ancak sınavın zorlaştırılmasıyla Türkiye'de de başarı yüzdeleri AB ortalamalarına yaklaştı.

Direksiyon eğitimi dersi sınavının altı aylık başarı ortalaması temmuzda yüzde 83,3, ağustosta yüzde 72,1, eylülde yüzde 73,8, ekimde yüzde 65,7, kasımda yüzde 70,9, aralıkta yüzde 64,9 olarak gerçekleşti.

Denizli'de 100 kişiden 44'üne ehliyet verildi

Denizli'de sınava giren 100 kişiden 44'ü ehliyet alabilirken,  başarı oranı en düşük iller sıralamasında Denizli'yi  Uşak, Manisa, Edirne, Rize, Kahramanmaraş,  Aydın, Çanakkale, Afyon ve Kocaeli izledi.

Direksiyon sınavında başarı oranı düşük iller (yüzde)

Denizli 

 44,3

Uşak 

44,6

Manisa

45,6

Edirne

48,7

Rize

52,8

K.Maraş

53,4

Aydın

55,3

Çanakkale

56,7

A. Karahisar

57,1

Kocaeli

57,6

Kadın sürücü adayları parkta zorlanıyor

Sürücü Kursları ve Eğitimleri Federasyonu Başkanı Lokman Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 29 Mayıs 2013'te Özel Motorlu Taşıt Sürücü Kursları Yönetmeliği'nde değişiklikler yapıldığını anımsattı.

Yönetmelik değişikliğiyle ehliyet sınavlarının, Avrupa standartlarına kavuştuğuna işaret eden Yıldırım, yazılı aşamadan sonraki direksiyon uygulama sınavında adayların, bazı hataları bir, bazılarını da iki defa yaptığında sınavdan başarısız sayıldığını anlattı.

Sürücü adaylarının kalkış sinyalini vermemesi, kemerini takmaması ya da arabayı ilk çalıştırdığında stop ettirmesi halinde sınavın  o anda sona erdirilip adayın başarısız sayıldığını belirten Yıldırım, uygulama sınavında geri manevra ve iki duba arasına geri geri park etme zorunluluğunun da getirildiğini söyledi.

Bu kategorilerde kadın adayların başarısız olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Yeni düzenlemelerle artık cüzdanda ehliyet dönemi kapandı. Özellikle temmuz ayından itibaren sürücü belgesi alan sürücülerimiz, aktif olarak trafiğe çıkabilecek ve aracını kullanabilecek donanımdadır. Hiçbir adayımızın mezun olduktan sonra artık araç sürmeyle ilgili bir problemi yoktur. İki duba arasına kesinlikle yanaşamayan düz geri gidemeyen, aracını hareket ettirirken herhangi bir hata yapan adayın sınavı hemen iptal ediliyor, diğer adayın randevu saati bekleniyor."

Sınavı yapanlar da denetleniyor

Yıldırım, yeni düzenlemeyle sınav yapıcıların, denetlendiği bir ortamın oluşturulduğunu da bildirdi. Yönetmelik yayımlanmadan önce direksiyon uygulama sınavında başarı ortalamasının yüzde 90'nın üzerinde olduğunu ancak değişiklikten sonra bazı ilçelerde başarı oranınının 35'lere kadar düştüğünü belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bu sonuç bizim için  kalitenin arttığını gösteriyor. Biz bu sayede eğitimlerimizi daha sık, daha düzgün vermeye başladık. Özellikle ölümlü kazalar bizim içimizi yakıyordu. Bütün haberlerde sürücü kursları töhmet altında kalmaktaydı. Bu olaylardan kurtulmuş olduk. Sürücü kursları artık kendini temize çıkarmış durumda.

Yönetmelik aynı amanda bizim için sanal ortamda araç kullanma imkanını da sağladı. Kursiyerlerimizi artık simülatör araçlarıyla yetiştirmekteyiz. Eğitim pisti zorunluluğu artık kaldırıldı ama isteyen kurumlar da kullanabiliyor. Teknolojinin getirdiği imkanlardan faydalanarak adaylarımızı daha ekonomik ve daha gerçekçi bir şekilde yetiştiriyoruz. Trafiğe çıkarmadan önce adaylarımıza tüm riskleri ve kazaları yaşatıyoruz."

Yıldırım, yeni düzenlemeyle motosiklet ehliyeti alacaklar için de 18 santimetre genişliğinde, yerden üç santimetre yükseklikteki bir platformda hareket zorunluluğu getirildiğini bildirerek, "Biz bu yolu 'sırat köprüsü' olarak tabir ediyoruz. Bu platformdan geçen arkadaşlarımız sınavda başarılı sayılıyor" dedi.

> Ehliyet sınavlarında başarı oranı düştü

MEB'in ehliyet sınavlarına getirdiği yeni düzenlemenin üzerinden geçen altı ayda ehliyet alabilenlerin oranı bazı illerde yüzde 40'lara kadar düştü

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) ehliyet sınavlarına getirdiği yeni düzenlemenin üzerinden geçen altı ayda ehliyet alabilenlerin sayısı bazı illerde yüzde 40'lara kadar düştü.

Bakanlık verilerine göre, direksiyon uygulama sınavlarına ilk girişte başarısız olanların yüzde 70'i,  dubalar arasına geri geri kurallara göre park yapamadı.

 

 

AB ülkeleri 

İlk girişte direksiyon sınavı başarı yüzdesi %

Türkiye (yönetmelik öncesi)

95

AB ortalaması

58

Almanya 

72

İsviçre 

65

İsveç

61

Danimarka 

60

Fransa 

55

Hollanda

48

İngiltere

45

Yönetmelikten önce Türkiye genelinde direksiyon sınavlarına ilk girişte başarı yüzdesi yüzde 95 iken, yönetmeliğin uygulanmaya başladığı Temmuz ayından itibaren bu başarı oranı yüzde 72'ye düştü. Ancak sınavın zorlaştırılmasıyla Türkiye'de de başarı yüzdeleri AB ortalamalarına yaklaştı.

Direksiyon eğitimi dersi sınavının altı aylık başarı ortalaması temmuzda yüzde 83,3, ağustosta yüzde 72,1, eylülde yüzde 73,8, ekimde yüzde 65,7, kasımda yüzde 70,9, aralıkta yüzde 64,9 olarak gerçekleşti.

Denizli'de 100 kişiden 44'üne ehliyet verildi

Denizli'de sınava giren 100 kişiden 44'ü ehliyet alabilirken,  başarı oranı en düşük iller sıralamasında Denizli'yi  Uşak, Manisa, Edirne, Rize, Kahramanmaraş,  Aydın, Çanakkale, Afyon ve Kocaeli izledi.

Direksiyon sınavında başarı oranı düşük iller (yüzde)

Denizli 

 44,3

Uşak 

44,6

Manisa

45,6

Edirne

48,7

Rize

52,8

K.Maraş

53,4

Aydın

55,3

Çanakkale

56,7

A. Karahisar

57,1

Kocaeli

57,6

Kadın sürücü adayları parkta zorlanıyor

Sürücü Kursları ve Eğitimleri Federasyonu Başkanı Lokman Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 29 Mayıs 2013'te Özel Motorlu Taşıt Sürücü Kursları Yönetmeliği'nde değişiklikler yapıldığını anımsattı.

Yönetmelik değişikliğiyle ehliyet sınavlarının, Avrupa standartlarına kavuştuğuna işaret eden Yıldırım, yazılı aşamadan sonraki direksiyon uygulama sınavında adayların, bazı hataları bir, bazılarını da iki defa yaptığında sınavdan başarısız sayıldığını anlattı.

Sürücü adaylarının kalkış sinyalini vermemesi, kemerini takmaması ya da arabayı ilk çalıştırdığında stop ettirmesi halinde sınavın  o anda sona erdirilip adayın başarısız sayıldığını belirten Yıldırım, uygulama sınavında geri manevra ve iki duba arasına geri geri park etme zorunluluğunun da getirildiğini söyledi.

Bu kategorilerde kadın adayların başarısız olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Yeni düzenlemelerle artık cüzdanda ehliyet dönemi kapandı. Özellikle temmuz ayından itibaren sürücü belgesi alan sürücülerimiz, aktif olarak trafiğe çıkabilecek ve aracını kullanabilecek donanımdadır. Hiçbir adayımızın mezun olduktan sonra artık araç sürmeyle ilgili bir problemi yoktur. İki duba arasına kesinlikle yanaşamayan düz geri gidemeyen, aracını hareket ettirirken herhangi bir hata yapan adayın sınavı hemen iptal ediliyor, diğer adayın randevu saati bekleniyor."

Sınavı yapanlar da denetleniyor

Yıldırım, yeni düzenlemeyle sınav yapıcıların, denetlendiği bir ortamın oluşturulduğunu da bildirdi. Yönetmelik yayımlanmadan önce direksiyon uygulama sınavında başarı ortalamasının yüzde 90'nın üzerinde olduğunu ancak değişiklikten sonra bazı ilçelerde başarı oranınının 35'lere kadar düştüğünü belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bu sonuç bizim için  kalitenin arttığını gösteriyor. Biz bu sayede eğitimlerimizi daha sık, daha düzgün vermeye başladık. Özellikle ölümlü kazalar bizim içimizi yakıyordu. Bütün haberlerde sürücü kursları töhmet altında kalmaktaydı. Bu olaylardan kurtulmuş olduk. Sürücü kursları artık kendini temize çıkarmış durumda.

Yönetmelik aynı amanda bizim için sanal ortamda araç kullanma imkanını da sağladı. Kursiyerlerimizi artık simülatör araçlarıyla yetiştirmekteyiz. Eğitim pisti zorunluluğu artık kaldırıldı ama isteyen kurumlar da kullanabiliyor. Teknolojinin getirdiği imkanlardan faydalanarak adaylarımızı daha ekonomik ve daha gerçekçi bir şekilde yetiştiriyoruz. Trafiğe çıkarmadan önce adaylarımıza tüm riskleri ve kazaları yaşatıyoruz."

Yıldırım, yeni düzenlemeyle motosiklet ehliyeti alacaklar için de 18 santimetre genişliğinde, yerden üç santimetre yükseklikteki bir platformda hareket zorunluluğu getirildiğini bildirerek, "Biz bu yolu 'sırat köprüsü' olarak tabir ediyoruz. Bu platformdan geçen arkadaşlarımız sınavda başarılı sayılıyor" dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 02 Şubat 2014 12:13

Gösterim: 2820

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin yanlış olacağını, bazı dershanelerin apartman katlarında hizmet verdiğini, okulların ise belirli kriterleri olması gerektiğini belirtti.

Antalya'da düzenlenen Türkiye Özel Okullar Birliği 13. Geleneksel Eğitim Sempozyumu'na katılan Dökmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk eğitim sisteminin 1950'li yıllardan bu yana "karışık bir kafayla" yönetildiğini savundu. 1970'li yıllardan bu yana var olan dershanelerin hiç gerek yokken ortaya çıktığını ifade eden Dökmen, dünyada var olmayan bir kavramın Türkiye'de ciddi bir potansiyele sahip olduğunu kaydetti. 

Dünyanın aklına gelmeyen bir uygulamanın Türkiye tarafından geliştirildiğine işaret eden Dökmen, "Dershaneler, dünya eğitim sistemine Türkiye'nin bir hediyesi. 1,5 milyon genci okula, koleje gönderiyorsunuz, aynı genci olduğu gibi bir de dershaneye gönderiyorsunuz. Olacak iş değil. Bir de bu çocuklara özel ders veriyorsunuz" diye konuştu. 

Dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin de yanlış olacağını savunan Dökmen, bazı dershanelerin apartman katlarında hizmet verdiğini, okulların ise belirli kriterleri olması gerektiğini vurguladı. Dökmen, "Yanlışı yanlışla düzeltmek büyük bir felaket olur. İsteyen evinin bir katında okul açabilir. 70'lerden bu yana eğitim sistemimizde ciddi bir sıkıntı var" ifadelerini kullandı. 

"Bilim insanlarına danışılmıyor" sitemi

Prof. Dr. Dökmen, eğitimle ilgili alınacak kararlarda bilim insanlarına danışılmadığını öne sürdü. İnsanların nasıl, ne için eğitilmesi gerektiği konusunda toplumda net bir fikrin olmadığını savunan Dökmen, şunları söyledi:

"Eğitim alanında bir karar alınıyor ama bilim insanlarına danışılmıyor. 5,5 yaşında eğitime başlanıldı, evet güzel. Peki bir sene sonra kaldırıldı, niye? Kimse bize danışmadı. Bilirkişi olarak bizim çağrılmamız gerekirdi. Son 10 yılda Türkiye, eğitim bakımından bir şans yakalayacaktı. Çünkü 10 yıldır aynı parti iktidarda. Keşke tek bir milli eğitim bakanı olsaydı, hiç olmasa tecrübe kazanırdı o bakan, kendini geliştirirdi. 4-5 bakan değişti, her bakan kendi fikirleriyle, ekibiyle iyi niyetiyle geldi. Anadolu kahvesinde insanlar 20 yaşındaki öğretmeni ciddiye alır dinler, ülke çapında bu ülkenin bilim insanlarını dinleyen yok."

> 'Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi yanlış'

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin yanlış olacağını, bazı dershanelerin apartman katlarında hizmet verdiğini, okulların ise belirli kriterleri olması gerektiğini belirtti.

Antalya'da düzenlenen Türkiye Özel Okullar Birliği 13. Geleneksel Eğitim Sempozyumu'na katılan Dökmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk eğitim sisteminin 1950'li yıllardan bu yana "karışık bir kafayla" yönetildiğini savundu. 1970'li yıllardan bu yana var olan dershanelerin hiç gerek yokken ortaya çıktığını ifade eden Dökmen, dünyada var olmayan bir kavramın Türkiye'de ciddi bir potansiyele sahip olduğunu kaydetti. 

Dünyanın aklına gelmeyen bir uygulamanın Türkiye tarafından geliştirildiğine işaret eden Dökmen, "Dershaneler, dünya eğitim sistemine Türkiye'nin bir hediyesi. 1,5 milyon genci okula, koleje gönderiyorsunuz, aynı genci olduğu gibi bir de dershaneye gönderiyorsunuz. Olacak iş değil. Bir de bu çocuklara özel ders veriyorsunuz" diye konuştu. 

Dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin de yanlış olacağını savunan Dökmen, bazı dershanelerin apartman katlarında hizmet verdiğini, okulların ise belirli kriterleri olması gerektiğini vurguladı. Dökmen, "Yanlışı yanlışla düzeltmek büyük bir felaket olur. İsteyen evinin bir katında okul açabilir. 70'lerden bu yana eğitim sistemimizde ciddi bir sıkıntı var" ifadelerini kullandı. 

"Bilim insanlarına danışılmıyor" sitemi

Prof. Dr. Dökmen, eğitimle ilgili alınacak kararlarda bilim insanlarına danışılmadığını öne sürdü. İnsanların nasıl, ne için eğitilmesi gerektiği konusunda toplumda net bir fikrin olmadığını savunan Dökmen, şunları söyledi:

"Eğitim alanında bir karar alınıyor ama bilim insanlarına danışılmıyor. 5,5 yaşında eğitime başlanıldı, evet güzel. Peki bir sene sonra kaldırıldı, niye? Kimse bize danışmadı. Bilirkişi olarak bizim çağrılmamız gerekirdi. Son 10 yılda Türkiye, eğitim bakımından bir şans yakalayacaktı. Çünkü 10 yıldır aynı parti iktidarda. Keşke tek bir milli eğitim bakanı olsaydı, hiç olmasa tecrübe kazanırdı o bakan, kendini geliştirirdi. 4-5 bakan değişti, her bakan kendi fikirleriyle, ekibiyle iyi niyetiyle geldi. Anadolu kahvesinde insanlar 20 yaşındaki öğretmeni ciddiye alır dinler, ülke çapında bu ülkenin bilim insanlarını dinleyen yok."

Son Güncelleme: Cuma, 31 Ocak 2014 13:44

Gösterim: 1875


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.