Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İyi Bir Eğitim Platformu tarafından 26-27-28 Nisan’da Antalya Swandor Hotels & Resorts Topkapı Palace’da düzenlenecek Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu SES 2024 alanında uzman isimleri eğitimcilerle buluşturacak.

sesÜlkemizin alanında en önemli eğitimci, akademisyen, yazarlarını buluşturacak sempozyumda 21. Yüzyılda eğitim, eğitimin geleceği, eğitimde dijitalleşme ve teknoloji entegrasyonu, esnek öğrenme ortamları, bireyselleşmiş eğitim, uzaktan eğitim, eğitimde yapay zekâ gibi birçok konu masaya yatırılacak.
Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko; "Eğitim, bilgiyle donanmış bir anlayışın, geleceği dönüştürme gücüdür." Eğitim sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm aracıdır. Bilgiyle donanmış bireyler, toplumlarında liderlik edebilir, değişimi teşvik edebilir ve ilerlemeyi destekleyebilir. Bu bağlamda sürdürülebilir eğitim projelerine destek vermek amacıyla İyi Bir Eğitim Platformu’nu kurmuş olmanın mutluluğunu duyuyoruz dedi.
İyi Bir Eğitim Platformu’nu kurmaktaki amacına vurgu yapan Kalko, eğitim alanındaki fikirleri ve yenilikleri paylaşarak, birlikte daha iyi bir gelecek inşa etmek olduğunu belirtmek isteriz. Her yıl farklı bir tema ile belirleyeceğimiz sempozyumlar ile sizleri, alanında uzman konuşmacılarımızın ilham verici sunumları, interaktif oturumlar ve atölye çalışmalarıyla bir araya gelerek, eğitimde sürdürülebilir değişim için adımlar atmaya ve yeni fırsatlar keşfetmeye davet ediyoruz diye belirtti.
Eğitim sistemlerinin ve pratiklerinin daha çevre dostu, toplumsal açıdan adil ve ekonomik olarak sürdürülebilir hale getirilmesine katkıda bulunacak Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu SES 2024 kapsamında 27 Nisan gerçekleşecek Gala Gecesinde katılımcılara keyifli anlar yaşatmak üzere Ünlü Sanatçı Öykü Gürman’ın sahne alacağı konser yer alacak.

SEMPOZYUMDA KONUŞMACI OLACAK İSİMLER:
* Dr. Ziya Selçuk - Önce Öğretmen Vakfı Başkanı Milli Eğitim Eski Bakanı
* İbrahim Taşel - TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı
* Prof. Dr. Özgür Demirtaş - Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı
* Prof. Dr. Soner Yıldırım - Eğitim Bilimci Doç. Dr. Esef Hakan Toytok
* Ümit Kalko - TÖDER Yönetim Kurulu Üyesi, Eğitim Girişimcisi
* Ufuk Tarhan - Fütürist, Ekonomist, Ajans Başkanı, Yazar
* Prof. Dr. Cem Balçıkanlı - Akademisyen, Yazar
* Prof. Dr. Mustafa Sever - Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
* Prof. Dr. Ramazan Sağ - Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi
* Prof. Dr. Uğur Batı - Akademisyen ve Yazar
* Doç. Dr. Yavuz Samur - Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, YEGAM Başkanı
* ODTÜ Eğitim Fakültesi BÖTE Öğretim Üyesi
* Sevinç Atabay - Eğitimci, Sosyal Girişimci
* Mümin Sekman - Düşünürü, Başarı Konuşuru, Başarı Yazarı
* Semih Saygıner - Dünya Bilardo Şampiyonu
* Beyhan Budak - Uzman Klinik Psikolog, Yazar
* Dilek Livaneli - Küresel Öğretmen, Yazar
* Devrim Danyal - Blockchain Metaverse Akademi Kurucusu, Gelecek Teknolojileri Eğitmeni
* Erhan Özdemir - Drama Lideri, Oyun Danışmanı, P4C Kolaylaştırıcı
* Doç. Dr. Serkan Demir - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve SES 2024 Program Moderatörü 

SÜRDÜRÜLEBİLİR EĞİTİM SEMPOZYUMU HAKKINDA
Sürdürülebilir eğitim, çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gelecek için bireyleri bilinçlendirmeyi ve yetiştirmeyi amaçlayan eğitim anlayışıdır. Çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan bu yaklaşım, bireylerin ve toplumların doğal kaynakları koruma, sosyal adaleti sağlama, ekonomik refahı artırma ve küresel sorunlara çözüm bulma konularında bilinçlenmesini ve eyleme geçmesini hedefler.
Dünyamızda sürdürülebilir eğitimin uygulanmasında ortak bir anlayış ve farkındalık eksikliğinin olması, öğretmen eğitimi, yeni öğretim materyalleri, saha gezileri gibi ek kaynaklar da gerektirmesi ve geleneksel eğitim sistemlerini benimsemiş okulların değişime karşı dirençli olabilmesi sürdürülebilir eğitim uygulamalarının nitelikli ve yaygın bir şekilde uygulanmasının önüne geçmektedir.
Bu amaçla her yıl geleneksel olarak farklı bir temayla düzenleyeceğimiz Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu, eğitim alanında sürdürülebilirlik konusunu ele alan ve bu alanda farkındalık yaratmayı, bilgi paylaşımını ve iş birliğini teşvik eden bir oluşumdur. Alanında uzman akademisyenler, eğitimciler, uzmanlar, politika yapıcılar ve diğer ilgili paydaşları bir araya getirir.

İYİ BİR EĞİTİM PLATFORMU NEDİR?
İyi Bir Eğitim Platformu, Türkiye’deki okulların eğitim kalitesini çağın gerektirdiği şekilde yükseltmek; ulusal ve evrensel değerleri özümsemiş, 21. yüzyıl toplumunun gerektirdiği bilgi ve becerileri edinmiş, sosyal, sanatsal duyarlılıkları yüksek, teknoloji kullanan, üretken, en az bir yabancı dili iyi bilen, Atatürk ilkelerini ve Cumhuriyet kültürünü içselleştirmiş, insana, topluma, doğaya saygılı bireyler yetiştirmek amacıyla kurulmuştur.

 

 

> Türkiye’nin önde gelen isimleri geleceğin eğitimine yön vermek için SES'te buluşuyor

İyi Bir Eğitim Platformu tarafından 26-27-28 Nisan’da Antalya Swandor Hotels & Resorts Topkapı Palace’da düzenlenecek Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu SES 2024 alanında uzman isimleri eğitimcilerle buluşturacak.

sesÜlkemizin alanında en önemli eğitimci, akademisyen, yazarlarını buluşturacak sempozyumda 21. Yüzyılda eğitim, eğitimin geleceği, eğitimde dijitalleşme ve teknoloji entegrasyonu, esnek öğrenme ortamları, bireyselleşmiş eğitim, uzaktan eğitim, eğitimde yapay zekâ gibi birçok konu masaya yatırılacak.
Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko; "Eğitim, bilgiyle donanmış bir anlayışın, geleceği dönüştürme gücüdür." Eğitim sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm aracıdır. Bilgiyle donanmış bireyler, toplumlarında liderlik edebilir, değişimi teşvik edebilir ve ilerlemeyi destekleyebilir. Bu bağlamda sürdürülebilir eğitim projelerine destek vermek amacıyla İyi Bir Eğitim Platformu’nu kurmuş olmanın mutluluğunu duyuyoruz dedi.
İyi Bir Eğitim Platformu’nu kurmaktaki amacına vurgu yapan Kalko, eğitim alanındaki fikirleri ve yenilikleri paylaşarak, birlikte daha iyi bir gelecek inşa etmek olduğunu belirtmek isteriz. Her yıl farklı bir tema ile belirleyeceğimiz sempozyumlar ile sizleri, alanında uzman konuşmacılarımızın ilham verici sunumları, interaktif oturumlar ve atölye çalışmalarıyla bir araya gelerek, eğitimde sürdürülebilir değişim için adımlar atmaya ve yeni fırsatlar keşfetmeye davet ediyoruz diye belirtti.
Eğitim sistemlerinin ve pratiklerinin daha çevre dostu, toplumsal açıdan adil ve ekonomik olarak sürdürülebilir hale getirilmesine katkıda bulunacak Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu SES 2024 kapsamında 27 Nisan gerçekleşecek Gala Gecesinde katılımcılara keyifli anlar yaşatmak üzere Ünlü Sanatçı Öykü Gürman’ın sahne alacağı konser yer alacak.

SEMPOZYUMDA KONUŞMACI OLACAK İSİMLER:
* Dr. Ziya Selçuk - Önce Öğretmen Vakfı Başkanı Milli Eğitim Eski Bakanı
* İbrahim Taşel - TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı
* Prof. Dr. Özgür Demirtaş - Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı
* Prof. Dr. Soner Yıldırım - Eğitim Bilimci Doç. Dr. Esef Hakan Toytok
* Ümit Kalko - TÖDER Yönetim Kurulu Üyesi, Eğitim Girişimcisi
* Ufuk Tarhan - Fütürist, Ekonomist, Ajans Başkanı, Yazar
* Prof. Dr. Cem Balçıkanlı - Akademisyen, Yazar
* Prof. Dr. Mustafa Sever - Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
* Prof. Dr. Ramazan Sağ - Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi
* Prof. Dr. Uğur Batı - Akademisyen ve Yazar
* Doç. Dr. Yavuz Samur - Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, YEGAM Başkanı
* ODTÜ Eğitim Fakültesi BÖTE Öğretim Üyesi
* Sevinç Atabay - Eğitimci, Sosyal Girişimci
* Mümin Sekman - Düşünürü, Başarı Konuşuru, Başarı Yazarı
* Semih Saygıner - Dünya Bilardo Şampiyonu
* Beyhan Budak - Uzman Klinik Psikolog, Yazar
* Dilek Livaneli - Küresel Öğretmen, Yazar
* Devrim Danyal - Blockchain Metaverse Akademi Kurucusu, Gelecek Teknolojileri Eğitmeni
* Erhan Özdemir - Drama Lideri, Oyun Danışmanı, P4C Kolaylaştırıcı
* Doç. Dr. Serkan Demir - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve SES 2024 Program Moderatörü 

SÜRDÜRÜLEBİLİR EĞİTİM SEMPOZYUMU HAKKINDA
Sürdürülebilir eğitim, çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gelecek için bireyleri bilinçlendirmeyi ve yetiştirmeyi amaçlayan eğitim anlayışıdır. Çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan bu yaklaşım, bireylerin ve toplumların doğal kaynakları koruma, sosyal adaleti sağlama, ekonomik refahı artırma ve küresel sorunlara çözüm bulma konularında bilinçlenmesini ve eyleme geçmesini hedefler.
Dünyamızda sürdürülebilir eğitimin uygulanmasında ortak bir anlayış ve farkındalık eksikliğinin olması, öğretmen eğitimi, yeni öğretim materyalleri, saha gezileri gibi ek kaynaklar da gerektirmesi ve geleneksel eğitim sistemlerini benimsemiş okulların değişime karşı dirençli olabilmesi sürdürülebilir eğitim uygulamalarının nitelikli ve yaygın bir şekilde uygulanmasının önüne geçmektedir.
Bu amaçla her yıl geleneksel olarak farklı bir temayla düzenleyeceğimiz Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumu, eğitim alanında sürdürülebilirlik konusunu ele alan ve bu alanda farkındalık yaratmayı, bilgi paylaşımını ve iş birliğini teşvik eden bir oluşumdur. Alanında uzman akademisyenler, eğitimciler, uzmanlar, politika yapıcılar ve diğer ilgili paydaşları bir araya getirir.

İYİ BİR EĞİTİM PLATFORMU NEDİR?
İyi Bir Eğitim Platformu, Türkiye’deki okulların eğitim kalitesini çağın gerektirdiği şekilde yükseltmek; ulusal ve evrensel değerleri özümsemiş, 21. yüzyıl toplumunun gerektirdiği bilgi ve becerileri edinmiş, sosyal, sanatsal duyarlılıkları yüksek, teknoloji kullanan, üretken, en az bir yabancı dili iyi bilen, Atatürk ilkelerini ve Cumhuriyet kültürünü içselleştirmiş, insana, topluma, doğaya saygılı bireyler yetiştirmek amacıyla kurulmuştur.

 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Nisan 2024 13:24

Gösterim: 565

Celile Eren ÖKTEN - Milli Eğitim Bakan Yardımcısı

celile_eren_okten* Millî Eğitim Bakanlığının yetkinliği merkeze alan politikaları daha fazla kadının yönetici konumunda çalışmasının önünü açmıştır.
* Kadınların iş dünyasındaki rolü sadece iş performansını değil, domino etkisi ile toplumsal etkiyi de artırıyor. Bu etkiler sayesinde iş dünyasında ve eğitim sektöründe kadının başarısı artacaktır.
* İş dünyasına dair günümüzde karşımıza çıkan, bizlere yol rehber olan azimli ve başarılı kadınlara baktığımızda “cam tavan”ın çatladığını ve kırılmak üzere olduğunu söyleyebiliriz.
* “Türkiye Yüzyılı”nı kadınların etkileşim ve liderliğiyle donatmak için her alanda belirgin bir şekilde var olmaya ve güç kazanmaya devam edeceğiz.

Eğitim yaşamınızdan bahsedebilir misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz? Eğitim yaşamınızı ve kariyerinizi belirleyen temel unsurlar neler oldu?
İstanbul’da doğdum büyüdüm. Liseyi Nişantaşı Anadolu Lisesi’nde bitirdim. Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. Daha sonra yurt içi ve yurt dışında Türk dili, Türk dili ve edebiyatının eğitim öğretimi, dil planlaması ve dil diplomasisi gibi alanlarda yükseköğretimimi tamamladım. Çocukluğumdan bu yana dilimize olan ilgimden ötürü araştırma alanlarım hep bu alanda oldu. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, iki dillilik, dilbilim, dilbilgisi ve edebiyat öğretimi alanlarında ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalar yaptım.
Eğitim hayatımı ve kariyerimi belirleyen temel unsur ailem olmuştur. Akademisyen bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Ailem ve çevresi görgü ve bilgiyi öğrenmemde şekillendirici oldu. Sanata merakım hep vardı; ebru, seramik ve resimle ilgilendim. Çalışkan bir öğrenciydim. Rahmetli dedem tanınmış bir hoca, ülkemizin ilim ve irfan hayatına hizmet etmiş ve ömrünü buna vakfetmiş bir şahsiyetti. İçinde bulunduğum bu ortam, maarifin şuuru içinde yetiştirilmemde etkin olmuştur. Çevremden ötürü eğitim ve bilim hayatına duyduğum ilgi, ailem tarafından hep desteklenmiş, bu da benim hayatıma yön veren en önemli etken olmuştur.

MEB’DE KADIN YÖNETİCİLERİN ÖNÜ AÇILDI
Millî Eğitim Bakan Yardımcısı ve bir kadın olarak eğitime yön veren bir konumda bulunuyorsunuz. MEB tüm kademelerinde kadın yönetici sayısının az olduğunu görüyoruz. Size göre bunun nedenleri nedir? Bir kadın olarak MEB’de kadın yönetici sayısının artması için neler yapılmalı?
Bugün bu konumda çalışıyorsam geri planda annemin ve ailemdeki kadınların etkisi oldukça yüksektir. Ailemde yüksek eğitime sahip kadınların fazla olması benim hayata bakış açımı etkilemiştir. Kadınlarımızın iradeli, azimli, metanetli, gayretli, şefkatli rehberliği; hayata farklı bakış açıları ve yorumlar katmamızı sağlamıştır.
Öğretmenlik mesleğinde kadınlarımızın sayısı oldukça fazladır. Bakanlığımızda kadın yönetici sayısının artması önemlidir ve altını çizmek isterim ki bu sayı gün geçtikçe artmaktadır; iyi örneklerle ve başarı hikâyeleri ile bu sayı daha da yükselecektir. Kadın öğretmenlerin sayısındaki artış ve Bakanlığımızdaki kadın yönetici oranlarının yükselmesi, kız öğrencilerimizin eğitim faaliyetlerine katılımlarını olumlu yönde etkilemektedir. Bu sebeple bakanlık olarak bu artışa her zaman önem vermekteyiz.
Millî Eğitim Bakanlığının yetkinliği merkeze alan politikaları daha fazla kadının yönetici konumunda çalışmasının önünü açmıştır. Bakanlığımızca yayımlanan yönetmeliklerle yönetici atamalarında kadınlara bazı öncelikler tanınması, bu istisnaların geçici ve duruma özel alınmış tedbir olarak kalmamasını sağlamış ve kalıcı hâle getirmiştir. Kadın yöneticilerimizin çalışma arkadaşlarına anlayışla yaklaşmaları, çalışanları olumlu yönde etkilemektedir. Çalışma ortamında sağlanan huzurun iş verimliliği üzerinde müspet etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Dolayısıyla insan kaynaklarının çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu Millî Eğitim Bakanlığında kadınların bilgi, beceri, kabiliyet ve yeteneklerinin yönetim süreçlerine dâhil edilmesi, verimli sonuçların elde edilmesine katkı sunmaktadır. Öte yandan Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş kollarındaki verimlilikleri ve istihdam pozisyonlarının nitelikli bir şekilde sağlanması, ülke kalkınması açısından da kritik öneme sahiptir.

İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemdeyiz. İş dünyasında kadınların yarattığı farklar neler?
Bugün kadın emeğini sadece iş gücüne katılım oranlarıyla ölçersek kadınlara büyük haksızlık etmiş oluruz. Kadının emeği, geleneksel el sanatlarından kilim desenlerine, yazılı ve sözlü eserlere kadar birçok alanda kendini göstermektedir. Bu, kadının sadece bir iş gücü kaynağı olmanın ötesinde, kültürel mirasın şekillenmesine ve zenginleşmesine de katkıda bulunduğunu gösterir. Bu topraklarda kadının gücünü hatırlamak, sadece ekonomik alandaki katılımıyla değil; aynı zamanda kültürel üretimdeki etkisiyle birlikte düşünmeyi gerektirir. Tarihsel bir perspektiften bakıldığında, kadınlar toplumların gelişiminde önemli rol oynamış ve kültürel mirası zenginleştirmişlerdir. Tarihsel arka plana dayalı olarak kadının gücünü hatırlamak, geleceğe daha güçlü bir bakış açısıyla ilerlememize olanak tanır.
Her alanda olduğu gibi iş dünyasında da kadınlar çok yönlü düşünüp bütün parametreleri değerlendirerek harekete geçmeye yönelik karar mekanizması oluşturabiliyor. Bu özelliklerimiz sayesinde bir adımdan daha ötesini düşünebiliyor ve eylem sonucunda olabilecekleri öngörebiliyoruz. Kadınların iş dünyasındaki rolü sadece iş performansını değil, domino etkisi ile toplumsal etkiyi de artırıyor. Bu etkiler sayesinde iş dünyasında ve eğitim sektöründe kadının başarısı artacaktır.

CAM TAVAN ÇATLAMIŞTIR
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı engeller, “cam tavan” kavramıyla ifade ediliyor. Kadınların iş yaşamında karşılaştığı engeller neler? Yurt dışında da önemli çalışma ve görevlerde bulundunuz, kendi deneyimlerinizden yola çıkarak değerlendirme yapabilir misiniz
?
Yüzyıllar önce, çevresel farklılıklar olmakla birlikte kadınların ve erkeklerin iş tanımı genel olarak belli sınırlar içindeydi. Zamanla, farklı nedenlerden ötürü bu sorumluluklar ve iş tanımları değişti, eski düzen yerini başka bir düzene teslim etti. Kadına karşı biçilen belli başlı toplumsal sorumlulukların oluşturduğu baskıdan bahseder olduk. Zamanla değişmesi gereken kaideler farklı bir toplumsal sorumluluğa indirgendi ve hâlihazırda güçlü olan kadını, yeni düzen içinde güçlü olmak için zorlayan bir başka baskıya doğru itti. Hâlbuki kadın her yerde, her zaman, her koşulda başarılı olabilecek bir donanımla doğan eşsiz bir varlık. Görev tanımı, sorumlulukları, milliyeti, ırkı değişse de bu, böyledir.
İş dünyasına dair günümüzde karşımıza çıkan, bizlere yol rehber olan azimli ve başarılı kadınlara baktığımızda “cam tavan”ın çatladığını ve kırılmak üzere olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlarımızın, yurt dışındaki kadınlara göre daha fazla sorumluluk alabilme, pratik ve analitik zekâ, kriz çözme kabiliyeti ve detayları gözden kaçırmama gibi önemli yetkinliklere sahip olduklarını dile getirebilirim.

Eğitim dünyasında yönetici olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Eğitim dünyasındaki yöneticilere ve yönetici olmak isteyenlere tavsiyem; beslendikleri kaynakları özenli seçmeleri, özlerini asla unutmamaları ve hayatın bütünlüğü içinde önceliklerinin ne olduğunu bilerek karar vermeleridir.
Bununla birlikte millî ve manevi bereketin, birikimin ve becerilerinin farkına vararak herkesin söz hakkı olduğu bilinciyle sanat, edebiyat, teknoloji, eğitim ve spor alanlarında münevver şahsiyet hâline getiren itibarı kazanmak için gayretle çalışmaları oldukça önemlidir. Zira, ahlak da değerler de bunların sonucunda şekillenmektedir.
Güçlü bir kadın sadece kendi ailesini değil, aynı zamanda toplumun temelini de güçlendirir. Hiçbir zaman öğrenilmiş bir çaresizliğin içine düşmemelerini, görünür ve görünmez engellere takılmamalarını, daima yapabileceklerinin en iyisini yapmaya odaklanmalarını öneririm. Zaten bu ruha sahip kadınlarımız bize rehber oluyor.
“Türkiye Yüzyılı”nı kadınların etkileşim ve liderliğiyle donatmak için her alanda belirgin bir şekilde var olmaya ve güç kazanmaya devam edeceğiz. “Türkiye Yüzyılı”, kadınların öncülüğünde yükselen bir çağ olacak, bu çağda kadınlar her alanda kendi izlerini bırakacak ve Türkiye'nin geleceğine şekil verecektir.

> 'Türkiye Yüzyılı kadınların öncülüğünde yükselen bir çağ olacak'

Celile Eren ÖKTEN - Milli Eğitim Bakan Yardımcısı

celile_eren_okten* Millî Eğitim Bakanlığının yetkinliği merkeze alan politikaları daha fazla kadının yönetici konumunda çalışmasının önünü açmıştır.
* Kadınların iş dünyasındaki rolü sadece iş performansını değil, domino etkisi ile toplumsal etkiyi de artırıyor. Bu etkiler sayesinde iş dünyasında ve eğitim sektöründe kadının başarısı artacaktır.
* İş dünyasına dair günümüzde karşımıza çıkan, bizlere yol rehber olan azimli ve başarılı kadınlara baktığımızda “cam tavan”ın çatladığını ve kırılmak üzere olduğunu söyleyebiliriz.
* “Türkiye Yüzyılı”nı kadınların etkileşim ve liderliğiyle donatmak için her alanda belirgin bir şekilde var olmaya ve güç kazanmaya devam edeceğiz.

Eğitim yaşamınızdan bahsedebilir misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz? Eğitim yaşamınızı ve kariyerinizi belirleyen temel unsurlar neler oldu?
İstanbul’da doğdum büyüdüm. Liseyi Nişantaşı Anadolu Lisesi’nde bitirdim. Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. Daha sonra yurt içi ve yurt dışında Türk dili, Türk dili ve edebiyatının eğitim öğretimi, dil planlaması ve dil diplomasisi gibi alanlarda yükseköğretimimi tamamladım. Çocukluğumdan bu yana dilimize olan ilgimden ötürü araştırma alanlarım hep bu alanda oldu. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, iki dillilik, dilbilim, dilbilgisi ve edebiyat öğretimi alanlarında ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalar yaptım.
Eğitim hayatımı ve kariyerimi belirleyen temel unsur ailem olmuştur. Akademisyen bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Ailem ve çevresi görgü ve bilgiyi öğrenmemde şekillendirici oldu. Sanata merakım hep vardı; ebru, seramik ve resimle ilgilendim. Çalışkan bir öğrenciydim. Rahmetli dedem tanınmış bir hoca, ülkemizin ilim ve irfan hayatına hizmet etmiş ve ömrünü buna vakfetmiş bir şahsiyetti. İçinde bulunduğum bu ortam, maarifin şuuru içinde yetiştirilmemde etkin olmuştur. Çevremden ötürü eğitim ve bilim hayatına duyduğum ilgi, ailem tarafından hep desteklenmiş, bu da benim hayatıma yön veren en önemli etken olmuştur.

MEB’DE KADIN YÖNETİCİLERİN ÖNÜ AÇILDI
Millî Eğitim Bakan Yardımcısı ve bir kadın olarak eğitime yön veren bir konumda bulunuyorsunuz. MEB tüm kademelerinde kadın yönetici sayısının az olduğunu görüyoruz. Size göre bunun nedenleri nedir? Bir kadın olarak MEB’de kadın yönetici sayısının artması için neler yapılmalı?
Bugün bu konumda çalışıyorsam geri planda annemin ve ailemdeki kadınların etkisi oldukça yüksektir. Ailemde yüksek eğitime sahip kadınların fazla olması benim hayata bakış açımı etkilemiştir. Kadınlarımızın iradeli, azimli, metanetli, gayretli, şefkatli rehberliği; hayata farklı bakış açıları ve yorumlar katmamızı sağlamıştır.
Öğretmenlik mesleğinde kadınlarımızın sayısı oldukça fazladır. Bakanlığımızda kadın yönetici sayısının artması önemlidir ve altını çizmek isterim ki bu sayı gün geçtikçe artmaktadır; iyi örneklerle ve başarı hikâyeleri ile bu sayı daha da yükselecektir. Kadın öğretmenlerin sayısındaki artış ve Bakanlığımızdaki kadın yönetici oranlarının yükselmesi, kız öğrencilerimizin eğitim faaliyetlerine katılımlarını olumlu yönde etkilemektedir. Bu sebeple bakanlık olarak bu artışa her zaman önem vermekteyiz.
Millî Eğitim Bakanlığının yetkinliği merkeze alan politikaları daha fazla kadının yönetici konumunda çalışmasının önünü açmıştır. Bakanlığımızca yayımlanan yönetmeliklerle yönetici atamalarında kadınlara bazı öncelikler tanınması, bu istisnaların geçici ve duruma özel alınmış tedbir olarak kalmamasını sağlamış ve kalıcı hâle getirmiştir. Kadın yöneticilerimizin çalışma arkadaşlarına anlayışla yaklaşmaları, çalışanları olumlu yönde etkilemektedir. Çalışma ortamında sağlanan huzurun iş verimliliği üzerinde müspet etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Dolayısıyla insan kaynaklarının çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu Millî Eğitim Bakanlığında kadınların bilgi, beceri, kabiliyet ve yeteneklerinin yönetim süreçlerine dâhil edilmesi, verimli sonuçların elde edilmesine katkı sunmaktadır. Öte yandan Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş kollarındaki verimlilikleri ve istihdam pozisyonlarının nitelikli bir şekilde sağlanması, ülke kalkınması açısından da kritik öneme sahiptir.

İş dünyasında kadınların daha fazla yer almaya başladığı dönemdeyiz. İş dünyasında kadınların yarattığı farklar neler?
Bugün kadın emeğini sadece iş gücüne katılım oranlarıyla ölçersek kadınlara büyük haksızlık etmiş oluruz. Kadının emeği, geleneksel el sanatlarından kilim desenlerine, yazılı ve sözlü eserlere kadar birçok alanda kendini göstermektedir. Bu, kadının sadece bir iş gücü kaynağı olmanın ötesinde, kültürel mirasın şekillenmesine ve zenginleşmesine de katkıda bulunduğunu gösterir. Bu topraklarda kadının gücünü hatırlamak, sadece ekonomik alandaki katılımıyla değil; aynı zamanda kültürel üretimdeki etkisiyle birlikte düşünmeyi gerektirir. Tarihsel bir perspektiften bakıldığında, kadınlar toplumların gelişiminde önemli rol oynamış ve kültürel mirası zenginleştirmişlerdir. Tarihsel arka plana dayalı olarak kadının gücünü hatırlamak, geleceğe daha güçlü bir bakış açısıyla ilerlememize olanak tanır.
Her alanda olduğu gibi iş dünyasında da kadınlar çok yönlü düşünüp bütün parametreleri değerlendirerek harekete geçmeye yönelik karar mekanizması oluşturabiliyor. Bu özelliklerimiz sayesinde bir adımdan daha ötesini düşünebiliyor ve eylem sonucunda olabilecekleri öngörebiliyoruz. Kadınların iş dünyasındaki rolü sadece iş performansını değil, domino etkisi ile toplumsal etkiyi de artırıyor. Bu etkiler sayesinde iş dünyasında ve eğitim sektöründe kadının başarısı artacaktır.

CAM TAVAN ÇATLAMIŞTIR
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı engeller, “cam tavan” kavramıyla ifade ediliyor. Kadınların iş yaşamında karşılaştığı engeller neler? Yurt dışında da önemli çalışma ve görevlerde bulundunuz, kendi deneyimlerinizden yola çıkarak değerlendirme yapabilir misiniz
?
Yüzyıllar önce, çevresel farklılıklar olmakla birlikte kadınların ve erkeklerin iş tanımı genel olarak belli sınırlar içindeydi. Zamanla, farklı nedenlerden ötürü bu sorumluluklar ve iş tanımları değişti, eski düzen yerini başka bir düzene teslim etti. Kadına karşı biçilen belli başlı toplumsal sorumlulukların oluşturduğu baskıdan bahseder olduk. Zamanla değişmesi gereken kaideler farklı bir toplumsal sorumluluğa indirgendi ve hâlihazırda güçlü olan kadını, yeni düzen içinde güçlü olmak için zorlayan bir başka baskıya doğru itti. Hâlbuki kadın her yerde, her zaman, her koşulda başarılı olabilecek bir donanımla doğan eşsiz bir varlık. Görev tanımı, sorumlulukları, milliyeti, ırkı değişse de bu, böyledir.
İş dünyasına dair günümüzde karşımıza çıkan, bizlere yol rehber olan azimli ve başarılı kadınlara baktığımızda “cam tavan”ın çatladığını ve kırılmak üzere olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlarımızın, yurt dışındaki kadınlara göre daha fazla sorumluluk alabilme, pratik ve analitik zekâ, kriz çözme kabiliyeti ve detayları gözden kaçırmama gibi önemli yetkinliklere sahip olduklarını dile getirebilirim.

Eğitim dünyasında yönetici olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
Eğitim dünyasındaki yöneticilere ve yönetici olmak isteyenlere tavsiyem; beslendikleri kaynakları özenli seçmeleri, özlerini asla unutmamaları ve hayatın bütünlüğü içinde önceliklerinin ne olduğunu bilerek karar vermeleridir.
Bununla birlikte millî ve manevi bereketin, birikimin ve becerilerinin farkına vararak herkesin söz hakkı olduğu bilinciyle sanat, edebiyat, teknoloji, eğitim ve spor alanlarında münevver şahsiyet hâline getiren itibarı kazanmak için gayretle çalışmaları oldukça önemlidir. Zira, ahlak da değerler de bunların sonucunda şekillenmektedir.
Güçlü bir kadın sadece kendi ailesini değil, aynı zamanda toplumun temelini de güçlendirir. Hiçbir zaman öğrenilmiş bir çaresizliğin içine düşmemelerini, görünür ve görünmez engellere takılmamalarını, daima yapabileceklerinin en iyisini yapmaya odaklanmalarını öneririm. Zaten bu ruha sahip kadınlarımız bize rehber oluyor.
“Türkiye Yüzyılı”nı kadınların etkileşim ve liderliğiyle donatmak için her alanda belirgin bir şekilde var olmaya ve güç kazanmaya devam edeceğiz. “Türkiye Yüzyılı”, kadınların öncülüğünde yükselen bir çağ olacak, bu çağda kadınlar her alanda kendi izlerini bırakacak ve Türkiye'nin geleceğine şekil verecektir.

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Mart 2024 10:20

Gösterim: 594

Gaziantep'te görev yapan öğretmenler ve okul yöneticileriyle iftar programında bir araya gelen Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Şimdi derslerde kazanım sayımız fazla. Haftalık ders saatimizi yetersiz. Hâl böyle olunca öğrencilerimizin kazanımlarla ilgili çıktıları arzu ettiğimiz düzeyde olmuyor. Yani çocuk başarısız oluyor çünkü yaşının pedagojik gerekliliğinin üstünde bir kazanım yüklemeye çalışıyoruz. Çocuk başarısız... Çocuk başarısız olduğu için otomatikman öğretmen de başarısız." diye konuştu.

yusuf_tekin_gaziantepBakan Tekin, iftar programında yaptığı konuşmada, öğretmenlerle sohbet etmeyi çok sevdiğini belirterek istişarenin eğitimin en önemli parçalarından biri olduğunu ifade etti. Her ay "öğretmenler odası" toplantısı yaptıklarını anlatan Tekin, nisan ayında Gaziantep'te yine bu toplantıyı yapacaklarını ve tüm öğretmenlerin davetli olduğunu dile getirdi. Bakan Tekin, hazirandan beri yaptıkları işlerin tamamının odağında öğretmenlerin mesleki haysiyeti, itibarı ve onurlarını koruyacak tedbirlerin olduğunu aktardı.
Son günlerde müfredatla ilgili bazı tartışmaların yaşandığını hatırlatan Tekin, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi derslerde kazanım sayımız fazla. Haftalık ders saatimizi yetersiz buluyor öğretmenlerimiz. Hâl böyle olunca öğrencilerimizin kazanımlarla ilgili çıktıları arzu ettiğimiz düzeyde olmuyor. Toplumun da arzu ettiği düzeyde olmuyor. Yani çocuk başarısız oluyor çünkü yaşının pedagojik gerekliliğinin üstünde bir kazanım yüklemeye çalışıyoruz. Çocuk başarısız... Çocuk başarısız olduğu için otomatikman öğretmen de başarısız. O yüzden biz diyoruz ki hem çocuklarımıza fazla yüklenmeyip alabilecekleri şeyi verelim hem de öğretmenlerimizin öğrencilere anlatması gereken şeyleri en iyi koşullarda anlatabileceği zaman aralarını kendilerine tanımış olalım. Dolayısıyla müfredat çalışmalarındaki seyreltmeyle ilgili hususun önemli gerekçelerinden biri de bu."

> Çocuk başarısız olunca öğretmen de başarısız oluyor

Gaziantep'te görev yapan öğretmenler ve okul yöneticileriyle iftar programında bir araya gelen Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Şimdi derslerde kazanım sayımız fazla. Haftalık ders saatimizi yetersiz. Hâl böyle olunca öğrencilerimizin kazanımlarla ilgili çıktıları arzu ettiğimiz düzeyde olmuyor. Yani çocuk başarısız oluyor çünkü yaşının pedagojik gerekliliğinin üstünde bir kazanım yüklemeye çalışıyoruz. Çocuk başarısız... Çocuk başarısız olduğu için otomatikman öğretmen de başarısız." diye konuştu.

yusuf_tekin_gaziantepBakan Tekin, iftar programında yaptığı konuşmada, öğretmenlerle sohbet etmeyi çok sevdiğini belirterek istişarenin eğitimin en önemli parçalarından biri olduğunu ifade etti. Her ay "öğretmenler odası" toplantısı yaptıklarını anlatan Tekin, nisan ayında Gaziantep'te yine bu toplantıyı yapacaklarını ve tüm öğretmenlerin davetli olduğunu dile getirdi. Bakan Tekin, hazirandan beri yaptıkları işlerin tamamının odağında öğretmenlerin mesleki haysiyeti, itibarı ve onurlarını koruyacak tedbirlerin olduğunu aktardı.
Son günlerde müfredatla ilgili bazı tartışmaların yaşandığını hatırlatan Tekin, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi derslerde kazanım sayımız fazla. Haftalık ders saatimizi yetersiz buluyor öğretmenlerimiz. Hâl böyle olunca öğrencilerimizin kazanımlarla ilgili çıktıları arzu ettiğimiz düzeyde olmuyor. Toplumun da arzu ettiği düzeyde olmuyor. Yani çocuk başarısız oluyor çünkü yaşının pedagojik gerekliliğinin üstünde bir kazanım yüklemeye çalışıyoruz. Çocuk başarısız... Çocuk başarısız olduğu için otomatikman öğretmen de başarısız. O yüzden biz diyoruz ki hem çocuklarımıza fazla yüklenmeyip alabilecekleri şeyi verelim hem de öğretmenlerimizin öğrencilere anlatması gereken şeyleri en iyi koşullarda anlatabileceği zaman aralarını kendilerine tanımış olalım. Dolayısıyla müfredat çalışmalarındaki seyreltmeyle ilgili hususun önemli gerekçelerinden biri de bu."

Son Güncelleme: Cuma, 15 Mart 2024 12:01

Gösterim: 537

Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan "Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim" isimli çalışmanın verilerine göre, cumhuriyetin ilk yıllarında 361 bin 514 olan öğrenci sayısı, 2023'te yaklaşık 53 kat artarak 19 milyon 126 bin 106'ya; 12 bin 266 olan öğretmen sayısı da yaklaşık 93 kat artışla 1 milyon 146 bin 177'ye yükseldi.

meb_100.yilCumhuriyetin kuruluşundan bugüne Türk millî eğitim sistemindeki önemli gelişmeler, Bakanlıkça "Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim 1923-2023" isimli çalışmada verilerle ortaya kondu. Türk eğitim sistemi ve kurumsal yapısının tarihî hafızasına tanıklık eden çalışmada, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar eğitim sisteminin verileri aktarıldı.
Çalışmada, Türk eğitim sisteminin 100 yıllık gelişim süreci; "bütçe", "okul öncesi", "ilkokul", "ortaokul", "ortaöğretim", "yükseköğretim", "özel öğretim", "özel eğitim", "yaygın eğitim", "uluslararası sınav sonuçları" konu başlıkları etrafında yıllar itibarıyla karşılaştırmalı olarak paylaşıldı. Bu kapsamda 100 yıllık süreçteki resmî derslik verilerinin artışı dikkati çekti. Buna göre, 1923-2003'te 343 bin 194 olan derslik sayısı, 2023'te 613 bin 785'e yükseldi. Çalışmada yer verilen sayılar, son 20 yıl içinde, 80 yılda yapılmış derslik sayısından daha fazla derslik yapıldığını gösteriyor.
Türkiye'de 1923-1924 eğitim öğretim yılında toplam 5 bin 133 okul bulunurken 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında bu sayı, 43 bin 620'ye, Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 15 kat artarak 74 bin 549'a ulaştı.

Öğrenci ve öğretmen sayılarında artış
Geçen 100 yılda öğrenci sayılarındaki değişim de dikkati çekti. 1923-1924 eğitim öğretim yılında toplam 361 bin 514 öğrencinin bulunduğu Türkiye'de, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında 6 milyon 733 bin 890'a ulaştı.
Cumhuriyetin 100. yılının kutlandığı 2023-2024 eğitim öğretim yılında ise öğrenci sayısı yaklaşık 53 kat artarak 19 milyon 126 bin 106 oldu.
Cumhuriyetin ilan edildiği 1923-1924 eğitim öğretim yılında ülkede toplam 12 bin 266 öğretmen görev yaparken, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında bu sayı 209 bin 49'a, Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 93 kat artışla 1 milyon 146 bin 177'ye yükseldi.

100 yıl sonra okul başına düşen öğrenci sayıları
1923-1924 yıllarında ilkokul başına düşen öğrenci sayısı 70'ten 220'ye, ortaokullarda 82'den 274'e, genel ortaöğretimde 54'ten 390'a, mesleki teknik ortaöğretimde 102'den 362'ye, yükseköğretimde ise 324'ten 1618'e çıktı.
1923-1924 ve 2022-2023 yılı verilerine karşılaştırmalı olarak bakıldığında, 1923-1924'te ilkokullarda 33 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısının, 2022-2023 eğitim öğretim yılında 18'e düştüğü, ortaokullarda 7'den 14'e, genel ortaöğretimde 2'den 13'e çıktığı, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise 11'de sabit kaldığı görüldü.
İlköğretimde okullaşma oranı verilere göre, 1927-2023 yılları arasındaki ilköğretimde okullaşma oranı 1927'de yüzde 23 iken 2023'te yüzde 95,29'a yükseldi.
Bakanlığın çalışmasında, şehir ve köy resmî ilkokul sayıları ve oranları da verildi. Buna göre, 1931-1932 yılında yüzde 18 olan şehir ilkokul oranı 2022-2023'e gelindiğinde yüzde 75,87'ye yükseldi; yüzde 82 olan köy ilkokul oranı ise 2022-2023'te yüzde 24,12'ye düştü.

Burs miktarları artırıldı
Çalışmada, 2002-2023 yılı ile 2023-2024 eğitim öğretim yılı arasında öğrencilere verilen burs bilgileri de özetlendi. Buna göre, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 13,06 lira olan burs miktarından 109 bin 894 öğrenci yararlandı.
2023-2024 eğitim öğretim yılında ise burs miktarı 1514,13 liraya, yararlanan öğrenci sayısı ise 365 bin 703'e yükseldi.

Kütüphane sayısı 20 yılda 3 kat arttı
2002-2003 eğitim öğretim yılında ülkede 14 bin 478 olan kütüphane sayısı 2022-2023 eğitim öğretim yılında 3,3 kat civarında artışla 46 bin 828'e; 16 bilim sanat merkezi (BİLSEM) sayısı yaklaşık 24,5 kat artarak 393'e; 2 bin 791 spor salonu sayısı yaklaşık 4,3 kat artışla 12 bin 206'ya, 21 bin 849 laboratuvar sayısı yaklaşık 2,42 kat artışla 52 bin 954'ye, 1489 pansiyon sayısı yaklaşık 2 kat artışla 3 bin 43'e çıktı.

> Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim

Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan "Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim" isimli çalışmanın verilerine göre, cumhuriyetin ilk yıllarında 361 bin 514 olan öğrenci sayısı, 2023'te yaklaşık 53 kat artarak 19 milyon 126 bin 106'ya; 12 bin 266 olan öğretmen sayısı da yaklaşık 93 kat artışla 1 milyon 146 bin 177'ye yükseldi.

meb_100.yilCumhuriyetin kuruluşundan bugüne Türk millî eğitim sistemindeki önemli gelişmeler, Bakanlıkça "Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim 1923-2023" isimli çalışmada verilerle ortaya kondu. Türk eğitim sistemi ve kurumsal yapısının tarihî hafızasına tanıklık eden çalışmada, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar eğitim sisteminin verileri aktarıldı.
Çalışmada, Türk eğitim sisteminin 100 yıllık gelişim süreci; "bütçe", "okul öncesi", "ilkokul", "ortaokul", "ortaöğretim", "yükseköğretim", "özel öğretim", "özel eğitim", "yaygın eğitim", "uluslararası sınav sonuçları" konu başlıkları etrafında yıllar itibarıyla karşılaştırmalı olarak paylaşıldı. Bu kapsamda 100 yıllık süreçteki resmî derslik verilerinin artışı dikkati çekti. Buna göre, 1923-2003'te 343 bin 194 olan derslik sayısı, 2023'te 613 bin 785'e yükseldi. Çalışmada yer verilen sayılar, son 20 yıl içinde, 80 yılda yapılmış derslik sayısından daha fazla derslik yapıldığını gösteriyor.
Türkiye'de 1923-1924 eğitim öğretim yılında toplam 5 bin 133 okul bulunurken 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında bu sayı, 43 bin 620'ye, Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 15 kat artarak 74 bin 549'a ulaştı.

Öğrenci ve öğretmen sayılarında artış
Geçen 100 yılda öğrenci sayılarındaki değişim de dikkati çekti. 1923-1924 eğitim öğretim yılında toplam 361 bin 514 öğrencinin bulunduğu Türkiye'de, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında 6 milyon 733 bin 890'a ulaştı.
Cumhuriyetin 100. yılının kutlandığı 2023-2024 eğitim öğretim yılında ise öğrenci sayısı yaklaşık 53 kat artarak 19 milyon 126 bin 106 oldu.
Cumhuriyetin ilan edildiği 1923-1924 eğitim öğretim yılında ülkede toplam 12 bin 266 öğretmen görev yaparken, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında bu sayı 209 bin 49'a, Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 93 kat artışla 1 milyon 146 bin 177'ye yükseldi.

100 yıl sonra okul başına düşen öğrenci sayıları
1923-1924 yıllarında ilkokul başına düşen öğrenci sayısı 70'ten 220'ye, ortaokullarda 82'den 274'e, genel ortaöğretimde 54'ten 390'a, mesleki teknik ortaöğretimde 102'den 362'ye, yükseköğretimde ise 324'ten 1618'e çıktı.
1923-1924 ve 2022-2023 yılı verilerine karşılaştırmalı olarak bakıldığında, 1923-1924'te ilkokullarda 33 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısının, 2022-2023 eğitim öğretim yılında 18'e düştüğü, ortaokullarda 7'den 14'e, genel ortaöğretimde 2'den 13'e çıktığı, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise 11'de sabit kaldığı görüldü.
İlköğretimde okullaşma oranı verilere göre, 1927-2023 yılları arasındaki ilköğretimde okullaşma oranı 1927'de yüzde 23 iken 2023'te yüzde 95,29'a yükseldi.
Bakanlığın çalışmasında, şehir ve köy resmî ilkokul sayıları ve oranları da verildi. Buna göre, 1931-1932 yılında yüzde 18 olan şehir ilkokul oranı 2022-2023'e gelindiğinde yüzde 75,87'ye yükseldi; yüzde 82 olan köy ilkokul oranı ise 2022-2023'te yüzde 24,12'ye düştü.

Burs miktarları artırıldı
Çalışmada, 2002-2023 yılı ile 2023-2024 eğitim öğretim yılı arasında öğrencilere verilen burs bilgileri de özetlendi. Buna göre, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 13,06 lira olan burs miktarından 109 bin 894 öğrenci yararlandı.
2023-2024 eğitim öğretim yılında ise burs miktarı 1514,13 liraya, yararlanan öğrenci sayısı ise 365 bin 703'e yükseldi.

Kütüphane sayısı 20 yılda 3 kat arttı
2002-2003 eğitim öğretim yılında ülkede 14 bin 478 olan kütüphane sayısı 2022-2023 eğitim öğretim yılında 3,3 kat civarında artışla 46 bin 828'e; 16 bilim sanat merkezi (BİLSEM) sayısı yaklaşık 24,5 kat artarak 393'e; 2 bin 791 spor salonu sayısı yaklaşık 4,3 kat artışla 12 bin 206'ya, 21 bin 849 laboratuvar sayısı yaklaşık 2,42 kat artışla 52 bin 954'ye, 1489 pansiyon sayısı yaklaşık 2 kat artışla 3 bin 43'e çıktı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Mart 2024 10:11

Gösterim: 453

Mektebim Koleji çocukların gelişiminde önem taşıyan psikolojik sağlamlığın sağlanması için hayata geçirilen ‘Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ni Adana’da gerçekleştirdi. Mektebim Koleji Bilim Kurulu üyesi 5 akademisyen, zirveye katılım sağlayan bine yakın öğretmene uzmanlık alanlarına göre sunumlar gerçekleştirdi.

mektebim_sempozyumMektebim Koleji Kurucusu ve Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko, “Çocuklarımızın, küçüklükten itibaren psikolojilerini sağlam tutabilmenin temel yollarından birisi de öğretmenlerimizin bu konuda onların yanlarında ve donanımlı olmalarıdır. Bu ve buna benzer yapacağımız diğer sempozyumlarda da bunu amaçlıyoruz” dedi.

Mektebim Koleji’nin, sürdürülebilir eğitim için gerçekleştirdiği atılım ile kurulan ve alanında uzman 11 akademisyenden oluşan ‘Bilim Kurulu’, erken çocuklukta psikolojik sağlamlık konusuna odaklanarak bir sempozyum programı planladı. Çocukların gelişiminde büyük önem taşıyan psikolojik sağlamlığın sağlanması için, karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma becerisi kazandıracak öğretmen ve eğitimcilere ‘Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ gerçekleştirildi. Adana’da bir alışveriş merkezinde düzenlenen zirveye, Mektebim Koleji Kurucusu ve Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko, Mektebim Koleji Bilim Kurulu üyeleri, Mektebim Koleji Adana Kampüsü yöneticileri, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Murat Sert, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı Fatih Ataşlı ve çok sayıda öğretmen katıldı.

BİNE YAKIN ÖĞRETMEN KATILDI

Zirveyle ilgili bilgiler veren Kalko, “Adana’da düzenlediğimiz zirvemize, 5 bilim kurulu üyemiz, akademisyenler ve bilim insanları katıldı. Adana ve çevre illerde bu alana ilgi duyan yaklaşık bin öğretmenimizin katıldığı bir organizasyonda, çocukların küçük yaşlarda psikolojik sağlamlıklarını, öz güvenlerini artırmak ve sorumluluk duygularını aşılamayı hedefliyoruz. Çocuklarımızın, küçüklükten itibaren psikolojilerini sağlam tutabilmenin temel yollarından birisi de öğretmenlerimizin bu konuda onların yanlarında ve donanımlı olmalarıdır. Bu ve buna benzer yapacağımız diğer sempozyumlarda da bunu amaçlıyoruz” diye konuştu.

‘ÖNCÜLÜK ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Mektebim olarak bu tip organizasyonlara öncülük etmeye devam edeceklerini belirten Kalko, “Mektebim olarak sadece kendi okullarımızdaki öğretmenlerin değil, vatanımıza ve milletimize olan sorumluluğumuz gereği ülke genelindeki tüm öğretmenlerimizin katılabileceği, alanında uzman birçok akademisyeni onlarla buluşturacağımız sempozyumlara ön ayak olmak, bunları organize etmek en büyük hedefimiz. Şu anda Adana’da başlattığımız bu sempozyumun diğer şehirlerde de çoğalarak büyümesini arzuluyorum” dedi.

5 BİLİM KURULU ÜYESİ SUNUM GERÇEKLEŞTİRDİ

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan zirvenin açılış konuşmasını yapan Kalko, zirveye katılan öğretmenlere teşekkür ederek, “Bugün, konfor alanından çıkarak burada, bu eğitime katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlere fırsat verilirse, kendilerini geliştirme noktasında çok büyük bir isteğinin ve şevkinin olacağını gösterdiniz” dedi. Kalko’nun konuşmasının ardından sahneye çıkan Mektebim Bilim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Uğur Batı ‘Erken Çocuklukta Beyin Gelişimi’ başlıklı sunum gerçekleştirdi. Gün boyu süren zirvede Doç. Dr. Esef Hakan Toytok ‘Farklı Bak, Farklı Düşün, Fark Yarat’, Prof. Dr. Belma Tuğrul ‘B0BİÇÖ-Burada Olman Benim İçin Önemli’, Mehmet Ali Deniz ‘Süper Gen, Süper Beyin, Süper Beden’ ve Doç. Dr. Yavuz Samur ise ‘Dijital Çağda Çocukluk’ adlı sunum gerçekleştirdi.

PLAKETLERİ TAKDİM EDİLDİ

Sunumların ardından sahneye davet edilen bilim kurulu üyeleri, günün anısına düzenlenen plaketleri Eğitim Direktörü Ferhat Argın’dan aldı. Toplu fotoğraf çekiminin ardından Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi sona erdi.

> Mektebim Koleji, Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ni Adana’da gerçekleştirdi

Mektebim Koleji çocukların gelişiminde önem taşıyan psikolojik sağlamlığın sağlanması için hayata geçirilen ‘Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ni Adana’da gerçekleştirdi. Mektebim Koleji Bilim Kurulu üyesi 5 akademisyen, zirveye katılım sağlayan bine yakın öğretmene uzmanlık alanlarına göre sunumlar gerçekleştirdi.

mektebim_sempozyumMektebim Koleji Kurucusu ve Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko, “Çocuklarımızın, küçüklükten itibaren psikolojilerini sağlam tutabilmenin temel yollarından birisi de öğretmenlerimizin bu konuda onların yanlarında ve donanımlı olmalarıdır. Bu ve buna benzer yapacağımız diğer sempozyumlarda da bunu amaçlıyoruz” dedi.

Mektebim Koleji’nin, sürdürülebilir eğitim için gerçekleştirdiği atılım ile kurulan ve alanında uzman 11 akademisyenden oluşan ‘Bilim Kurulu’, erken çocuklukta psikolojik sağlamlık konusuna odaklanarak bir sempozyum programı planladı. Çocukların gelişiminde büyük önem taşıyan psikolojik sağlamlığın sağlanması için, karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma becerisi kazandıracak öğretmen ve eğitimcilere ‘Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ gerçekleştirildi. Adana’da bir alışveriş merkezinde düzenlenen zirveye, Mektebim Koleji Kurucusu ve Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko, Mektebim Koleji Bilim Kurulu üyeleri, Mektebim Koleji Adana Kampüsü yöneticileri, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Murat Sert, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı Fatih Ataşlı ve çok sayıda öğretmen katıldı.

BİNE YAKIN ÖĞRETMEN KATILDI

Zirveyle ilgili bilgiler veren Kalko, “Adana’da düzenlediğimiz zirvemize, 5 bilim kurulu üyemiz, akademisyenler ve bilim insanları katıldı. Adana ve çevre illerde bu alana ilgi duyan yaklaşık bin öğretmenimizin katıldığı bir organizasyonda, çocukların küçük yaşlarda psikolojik sağlamlıklarını, öz güvenlerini artırmak ve sorumluluk duygularını aşılamayı hedefliyoruz. Çocuklarımızın, küçüklükten itibaren psikolojilerini sağlam tutabilmenin temel yollarından birisi de öğretmenlerimizin bu konuda onların yanlarında ve donanımlı olmalarıdır. Bu ve buna benzer yapacağımız diğer sempozyumlarda da bunu amaçlıyoruz” diye konuştu.

‘ÖNCÜLÜK ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Mektebim olarak bu tip organizasyonlara öncülük etmeye devam edeceklerini belirten Kalko, “Mektebim olarak sadece kendi okullarımızdaki öğretmenlerin değil, vatanımıza ve milletimize olan sorumluluğumuz gereği ülke genelindeki tüm öğretmenlerimizin katılabileceği, alanında uzman birçok akademisyeni onlarla buluşturacağımız sempozyumlara ön ayak olmak, bunları organize etmek en büyük hedefimiz. Şu anda Adana’da başlattığımız bu sempozyumun diğer şehirlerde de çoğalarak büyümesini arzuluyorum” dedi.

5 BİLİM KURULU ÜYESİ SUNUM GERÇEKLEŞTİRDİ

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan zirvenin açılış konuşmasını yapan Kalko, zirveye katılan öğretmenlere teşekkür ederek, “Bugün, konfor alanından çıkarak burada, bu eğitime katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlere fırsat verilirse, kendilerini geliştirme noktasında çok büyük bir isteğinin ve şevkinin olacağını gösterdiniz” dedi. Kalko’nun konuşmasının ardından sahneye çıkan Mektebim Bilim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Uğur Batı ‘Erken Çocuklukta Beyin Gelişimi’ başlıklı sunum gerçekleştirdi. Gün boyu süren zirvede Doç. Dr. Esef Hakan Toytok ‘Farklı Bak, Farklı Düşün, Fark Yarat’, Prof. Dr. Belma Tuğrul ‘B0BİÇÖ-Burada Olman Benim İçin Önemli’, Mehmet Ali Deniz ‘Süper Gen, Süper Beyin, Süper Beden’ ve Doç. Dr. Yavuz Samur ise ‘Dijital Çağda Çocukluk’ adlı sunum gerçekleştirdi.

PLAKETLERİ TAKDİM EDİLDİ

Sunumların ardından sahneye davet edilen bilim kurulu üyeleri, günün anısına düzenlenen plaketleri Eğitim Direktörü Ferhat Argın’dan aldı. Toplu fotoğraf çekiminin ardından Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi sona erdi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Mart 2024 11:42

Gösterim: 446


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.